You are on page 1of 4

Psikoloji

Mustafa Doğan KARACOŞKUN*

ŞÜKÜR
PSİKOLOJİSİ

52 Şubat 2009
“Şükretmek, her şeyden önce Allah’a yakın olmaktır. O’na
yakın olmanın ve başkalarına yardımcı olmanın getireceği
işe yararlılık ve değerlilik duygularını yaşamaktır. Şükretmek,
sorumluluk duyarak gereğini yerine getirme çabasıdır.
Şükretmeyi bilen insan, ailesine, çevresine ve dostlarına,
toplum bireylerine ve özellikle kendisine ihtiyaç duyanlara karşı
sorumluluğunun gereklerinden kaçmayan kimsedir.”

Ş ükür kavramı, bir vefa gereği olarak


verdiği nimetler için Allah’a min-
net ve muhabbetle karşılıkta bulun-
maktır. İyiliği takdir ederek, onu yapana teşekkür
etmektir. Teşekkür etmeyi bilmeyen insan, iyi-
likbilmez ve vefasız olarak değerlendirilir. Hat-
Gerçekte insandaki şükretme davranışı do-
ğuştan vardır. Her şeye gücü ve kuvveti yeten,
kulunu darda bırakmayan, ona taşıyamayacağı
yük yüklemeyen Yüce Allah’ın şükre değer sayı-
sız nimetleri, şükretmenin insandaki psikolojik
temellerini oluşturur. Örneğin, kendini iyi his-
ta kimi insan, daha da ileri giderek takdir etmek setme anları, sevme ve sevilebilme yeteneğine
yerine, iyilik gördüğünü inkâr ederek nankörlük sahip olma, hayatın çeşitli tat ve lezzetlerini ala-
dahi edebilmektedir. Oysa bir insanın bir iyilik ve bilme, pek çok sorun ve sıkıntıları bir şekilde at-
yardım gördüğünde iyilik yapana teşekkür etme- latabildiğini görme, çalışınca karşılığını alabile-
si, aslında insan olmasının gereğidir. Bir işyerin- ceğini bilme, ölümün bir son olmayıp iyiliklere
de, resmi dairede vb. işimiz olduğunda, bize zor- karşı mükâfatlandırma ve adaletin tecellî edeceği
luk çıkarmadan işimizi yapan ve kolaylaştıran mekân olan âhiret hayatına açılan kapı
bir memura bile minnet duyar, işimiz bi- olduğunu bilmenin rahatlığı, dün-
tince ‘Teşekkür ederim.’ deme ihtiyacı yada ve âhirette iyi ve güzel ya-
hissederiz. Bırakın insanları, hayvan- şamanın yollarını gösteren bir
ların bile kendilerine iyilik edenleri peygamberden haberdar olma
bilerek, onlara karşı davranışlarında ve onun ümmeti olduğu inan-
daha farklı oldukları bilinmektedir. cı gibi daha pek çok husus,
Atalarımız, “Bir fincan kahvenin inanan bir insan için sürek-
kırk yıl hatırı vardır.” derken, iyi- li şükretmeyi gerektiren içsel
lik bilme ve teşekkür etme yöne- kaynaklardır. Bunların yanın-
liminin insanın doğasında ol- da sıradan gibi gözüken
duğunu, insanın küçük pek çok insanın temel
bir iyiliği bile unuta- biyolojik ve psikolojik
mayacak kadar bi- donanım ve yaşantı-
linçli ve duyarlı bir ları da, insana olağa-
varlık olduğunu an- nüstü hizmet veren ve
latırlar. Böyleyken, şükretmeyi gerektiren
Yüce Allah’a karşı şü- mekânizmalardır. Ör-
kür sahibi olmamak na- neğin yeme-içme, tat
sıl izah edilebilir? En çok alma, yenilenleri sin-
iyilik ve yardım görülen direbilme vb. biyolojik
varlık O değil midir? yapımız hayatımızı ko-

53
laylaştırıp güzelleştiren unsurlardır. Yine psiko-neredeyse kalmamıştır. Kimi dinleseniz ekono-
lojik donanımlarımızdan olan engellenme ve ça- mik yetersizlikten şikâyet etmektedir. Bu durum-
tışma durumlarında başvurduğumuz savunma da gerçekten temel ihtiyaçlarını dahi karşılaya-
mekânizmaları sınırlı kullanıldığında insanı güç- mayacak kadar zor durumda olan fakirlere kim
lendirir. Unutma denilen yaşantı, olumlu işlevle- yardım edecektir? Zekâtı, sağ elinin verdiğini sol
ri açısından bakıldığında insan için hayati öneme eli bilemeyecek kadar çok sadakayı kimler vere-
sahiptir; pek çok acı olay ve problemi sürekli gün-
cektir? Bu müesseseler doğru ve sistemli bir şe-
demde tutmamızı ve hayatı yaşayamaz hale gel- kilde işlemeyince, sosyo-ekonomik sınıflar arası
memizi engelleyen bir mekânizmadır. Öğrenme farklar artacak ve lüksün, israf edercesine harca-
yeteneğimiz olmasa, hayatımız anlamlı ve güzel manın sınırı olmayacaktır. Böyleyken bile şük-
olur muydu, bir düşünsenize. İlişki kurma arzu- retmek yerine, daha fazlasını talep eden insanın
muz sayesinde, kendimizi ve başkalarını daha iyi durumu ancak Hz. Peygamber’in dediği gibi, gö-
anlayıp severek hayatın bütün yönlerini paylaş- zünü toprak doyuracak kimse gibidir. Nitekim bu
ma güzelliğini elde ediyoruz. Şükür kavramından durumda şükretmenin zamanı hiç gelmeyecek-
söz edilince, sadece maddî zenginliğe dayalı bir tir. Çünkü şükre konu yapılan araç yanlıştır. Eğer
anlam inşa etme gayretimiz, ne kadar yanlış; ne hasbelkader Allah zenginlik vermişse bile, bunun
kadar kendi sahip olduklarımızı görememe ha- şükrü, zenginliği Allah için ihtiyaç sahipleriyle
limizi ortaya koyan bir anlayışı göstermektedir. paylaşarak yerine getirilebilir. Bu hakkıyla yapı-
Aslında bütün bunları görememe, olsa olsa bizi lamadığında, para ve mala sahip olmamak, daha
çok şükre değer değil midir?
Hesabını veremeyeceğimiz
“Sadece ‘Allah’ım! Şükür verdiğin nimetlere’ demek midir mal, ancak üç günlük dünya-
şükür? Gerçek anlamda şükür, minnet ve şükran duygularını da bizi oyalayıp durur. O halde
fakir olmak, şükretmemek için
insanın bütün benliğinde hissederek, şükran ve minnetin bir neden değildir. Elbette fa-
kaynağı olan Yüce Allah’a ve kendisinden zor durumda olan kir olan kimse de çalışarak he-
lal yollardan maddî durumunu
O’nun kullarına karşı sorumluluğunu hatırlamasıdır.Yani
iyileştirmeli, ama asla ekono-
şükretmek, her şeyden önce Allah’a yakın olmaktır.” mik açıdan kendinden daha
iyi durumda olanlara bakarak
para, mal-mülk ihtirasıyla ih-
var edip donatan kaynağa karşı duygusal bir far- las ve şükrü elden bırakmamalıdır.
kındalık içinde olmadığımızı anlatır. Yaşadığımız
Gerçekte Allah Rasulü, Müslümanlara kendi-
hal, Yüce Yaradan’ın nimetlerini fark etmeyerek,
lerinden daha zengin olanlara, daha üstün olan-
duygusal sağırlık içinde olmaktır.
lara değil, daha aşağıda olanlara bakmayı tavsi-
Sadece ekonomik açıdan elde edilen nimet- ye etmiştir. Çünkü böyle yapıldığı zaman insan
lere bakılarak, şükür bu nedenle yapılması gere- Allah’ın kendisine bahşettiklerini fark ederek
kir gibi düşünülmektedir. Artık neredeyse bütün şükredecektir. İşte ancak o vakit, kendisinin de
toplum kesimlerinde, kişiliklerimize kodlanmış ne çok nimetlere sahip olduğunu görebilecektir.
bir ihtiras olan bu konu, çağımız açısından daha Yiyecek ekmeği olan, olmayanı gördüğünde ha-
fazla önem arz etmektedir. Çünkü artık daha faz- line şükredecektir. Ama bu şükür, hiçbir şekilde
la mala sahip olma hırsı, pek çok kimse için te- çalışan bir insana hak ettiğini verebilecek durum-
mel hedef haline dönüşmüştür. Herkes kendisin- da olan bir işverenin istismar aracı olmamalıdır.
den daha zengin olana bakarak kendisinin fakir Elbette Allah’a her halükârda şükredilmeli, ama
olduğuna inanmaktadır. Daha doğrusu bu anlayı- bu şükür, emek istismarı için bir vesileye dönüş-
şın doğal bir sonucu olarak toplumumuzda ken- memelidir.
dini ekonomik anlamda yeterli gören insan sayısı
Şükür kelimesi ile ilgili bir diğer husus da,

54 Şubat 2009
şükrün nasıl yapılacağıdır. Sadece “Allah’ım! Şü- le yapılır. Kalpte şükran hissi duyulmazsa zaten
kür verdiğin nimetlere.” demek midir şükür? davranışlara yansımaz. Kalp muhabbet ve Allah’ı
Gerçek anlamda şükür, minnet ve şükran duygu- anma arzusu duymazsa, şükür gerçekleşemez.
larını insanın bütün benliğinde hissederek, şük- Sevmeyi ve takdir etmeyi bilen, şükrü de bilen-
ran ve minnetin kaynağı olan Yüce Allah’a ve ken- dir. Şükrü bilen de, Allah’a ve insanlara karşı so-
disinden zor durumda olan O’nun kullarına karşı rumluluklarını bilendir. Böyle bir insan, dünya
sorumluluğunu hatırlamasıdır. Yani şükretmek, nimetlerine karşı ihtiraslı olmaz, nimetin gerçek
her şeyden önce Allah’a yakın olmaktır. O’na ya- sahibinin Allah olduğunu bilir.
kın olmanın ve başkalarına yardımcı olmanın ge-
Sonuç olarak şükretmeyi bilen insan, yoğun bir
tireceği işe yararlılık ve değerlilik duygularını
yakınlık duygusu yaşayan, iç dünyası zengin ola-
yaşamaktır. Şükretmek, sorumluluk duyarak ge-
rak dışa dönük yaşamayı da bilen, özsaygısı geliş-
reğini yerine getirme çabasıdır. Şükretmeyi bilen
miş sorumluluk sahibi kimsedir. Bir şeylere sahip
insan, ailesine, çevresine ve dostlarına, toplum
olmak için aşırı hırs duyarak kendini yıpratmaya-
bireylerine ve özellikle kendisine ihtiyaç duyan-
cağı gibi, kaybettiği veya ulaşamadığı şeyler için
lara karşı sorumluluğunun gereklerinden kaçma-
de, kendini harap etmez. Şükreden, sabır ve ka-
yan kimsedir. Her şeyden önce Allah’a karşı so-
naatle çalışıp ekonomik açıdan kazandıklarını da
rumluluk hissiyle hareket ederek, O’nun istediği
başkalarıyla paylaşmayı bilen insan, hayatı olma-
gibi bir Müslüman olmaya çalışan insandır şük-
sı gerektiği gibi ve ruhsal açıdan en doyurucu şe-
retmeyi gerçekten bilen insan.
kilde yaşayan model bir insandır.
Şükür, sözle, fillerle yani ibadetlerle, özellikle * Doç. Dr.
insanlara iyilik ve yardımda bulunma ile ve kalp-

55

You might also like