You are on page 1of 170

Ernst W. Heine _ Gvercinin Gerdanl Alamut'a Dn (Das Halsband Der Taube) Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.

UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tmyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyoruz. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyoruz. Bilgi paylamakla oalr. LGL KANUN: 5846 Sayl Kanun'un "altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar amagdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." bu e-kitap Grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek ltfen bu aklamalar silmeyiniz.

Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. Tarayan: Yaar Mutlu e-posta kitapsevenler@gmail.com www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com Ernst W. Heine _ Gvercinin Gerdanl Alamut'a Dn (Das Halsband Der Taube) GVERCNN GERDANLII 1 ERNST W. HEINE Kitap zerine Hasan Sabbah'n glgesi Avrupa zerinde... 1231 ylnn Eyll aynda Bavyera dk Ludwig, Kelheim'de ldrlr. Kamaya teebbs dahi etmeyen katil, dkn valyeleri tarafndan para para edilir. Cinayetin izini sren Tapnak valyeleri, sonunda Alamut Kalesiyie karlatklar zaman, en gvenilir adamlarndan birini fedalerin yanna gndermeye karar verirler. Ancak Alamut'un zerindeki giz, yeni gizler dourmaktadr... Yazar zerine E. W. Heine Berlin doumludur, mimar olarak 10 yldan uzun bir sredir Gney Afrika ve Suudi Arabistan'da almtr. u'gnlerde Bavyera'da serbest yazardr. Kltr tarihi ierikli kitaplarn yan sra, "Titanik'in Gvertesinde (1993)" bal altnda yaynlanan hikayeleriyle tannmtr. "Gvercinin Gerdanl/Alamut'a Dn" ilk romandr. . "Das Halsband der Taube" was firs published 1994 by Albrecht Knaus Verlag, an imprint of Verlaggruppe Random House, Munich, Germany 1994 by E. W. Heine 1994 by Albrecht Knaus Verlag, Munich, in der Verlagsgruppe Random House GmbH Orjinal Ad Das Halsband der Taube 2002 Yurt Kitap-Yayn eviren Atilla Dirim Yurt Kitap-Yayn 127 * Tarihi Romanlar Dizisi 30 ISBN 975-7076-49-X 1. Bask Eyll 2002, Ankara Dizgi Yurt Kitap-Yayn Bask Cantekin Matbaas, Ankara Kapak Ali mren Yurt Kitap-Yayn Merutiyet Cad. 11/22 Kat: 6 Kzlay-ANKARA Tel: (0312)4173549 Fax:(0 312)425 36 40 e-mail: yurtkitap@e-kolay.net GVERCNN GERDANLII 'I ERNST W. HEINE tarihi roman eviren i Atilla Dirim YURT KTAP-YAYIN Deylem vadilerinde lkbaharda l gvercinler bulunur Kar beyazlnda. Sylenene gre

Sevgilerinden tr ldrrlermi birbirlerini. Ve boyuniannda Kan damlalarndan Bir zincir tarlar parlak krmz Tauq al-hamama, Gvercinin gerdanl. GREV NON NOBIS DOMINE, NON NOBIS SED NOMINITUO DA GLORIAM Bizi deil, Tannm, bizi deil, kendi ismini ereflendir. Tarayan: Yaar Mutlu Tapnaklann dsturu eltege Kalesi nehrin iinden tpk bir kunduz yuvas gibi ykseliyordu. Islak duvarlar kaplayan yosunlarlar, pencereler-deki pasl demirlerden rmcek alan gibi sarkyordu. Stler ve nehir baldran, duvarlann nnde ykseliyordu. Tuna'nn uultusu surlan ve demir kakmal kaplan ayor, uyuyan insaniann dncelerine bile nfuz ediyordu. Nehir, yal bir kadn kadar geveze ve bilgeydi. Bannda Hun altnlan, Got mezarlan, Roma kalntlan, Maria talerleri ve gizlice yok edilmek istenen cadlk malzemeleri saklyordu. Sonsuz ak iinde, sanki tm mucizelerin ve dnmlerin bekisiydi. Ilk Mays gecelerinde suya vuran ay , su perilerinin arklaryla gme, yaz dnmnde nehrin karanlk dibine dahi ulaan gne nlar, anlann uultusunda altn klelerine dnyordu. Tann kadar bilgeydi nehir. Lamberti gnnden iki sabah nce kprde pusu kurmu olan lanetten de haberdard. Dalgalar, kurbanlarn bekliyordu. * Ludwig der Kelheimer, dukalk adasn Kelheim'Ie birletiren tahta kprye baktnda, yaam izgisinin sonuna gelmi olduunu bilemezdi. Tannnn 1231. ylnn Eyll aynn 15. gnyd. Dk, her gn ayn saatte ehrini ziyaret ederdi. Dar sokaklarda yapt gezintiye "Inspecto" adn verirdi. Olu, birok valye, sarayllardan oluan kalabalk bir maiyet ve desin kpekleri bu gezilerinde ona elik ederlerdi. Ge yaz gnei o sabah ho bir scaklk yayyordu. Yaban rdekleri s sularda kanatlarn aarak umaya hazrlanyor, kydaki sazlarn arasnda sinek bulutlar uuuyordu. rkek su sanlar bile ortaya kmt. Desin kpekleri tasmalann gererek onlara havladlar. K 9 Ludwig kprye ulat zaman, kar tarafta bir adamn durduunu grd. Dk bekliyormu gibi bir hali vard. Sol elinde ak bir parmen gze arpyordu. Ludwig, ehirde yapt gezinti esnasnda rahatsz edilmekten holanmazd. Kelheim sakinleri de bunu bilir ve ona gre davranrlard. Yabanc, vcudunun st ksmn ne doru hafife emiti. Yz grlmyor, san salar gnete ldyordu. zgr bir erkek gibi uzatmt salarn. ok gen bir adama benziyordu ve bir ey isteyecekmi gibi durmasna ramen cesur, hatta kstah bir havas vard. Kpekler havlamaya baladlar ve ileri atlmaya altlar. "ekil uradan! Yolu a!" diye bard onlar tutan sarayl. "Brak kalsn!" dedi Ludwig. "Herkesin bir sz sylemeye hakk vardr." Yabancyla ayn hizaya gelmi olan dk parmeni almak zere eildi, ancak adam ileri doru bir adm att ve Ludwig'in boynuna sivri bir haner saplad. Her ey son derece hzl ve beklenmedik bir ekilde gelitii iin, ne Ludwig ne de yanndakiler neler olup bittiini anlamaya frsat bulamamlard. Dk, korkudan ziyade aknlktan ardna dek aglm gzlerle katiline bakt. Ellerini boynundaki kan fkran yaraya gtrmt. Dk iki yana doru yavaa yalpalad, sonra da testereyle kesilmi koca bir aa kt gibi yere devrildi. Topraa arparken kan ses, donup kalm olan adamlannn kendilerine ,; e i melerini salamt. Kllar, yaylardan frlayan oklar gibi kn-lanndan synld. Dk insan dehete dren hnltlarla son nefesini verirken, valyeler fkeli darbelerle katili para para ettiler. Kym ylesine korkun olmutu ki, dk

iin anlan hekim pek ok yaralya bakacan sanmt Efendilerinin intikamn alm olan valyeler tepeden trnaa kan iindeydi. Yabancnn ise kollannm ikisi ve bir aya gvdesinden ayrlmt. Para para olmu i organlar kprnn tahtalarna yapmt. 10 Grnt o kadar irenti ki, dkn uaklan cesedin zerine kum dktkten sonra gvdeden aynlm organlar nehre attlar. Dk iin artk yapacak hibir ey yoktu. lmn en kt trn tatmt. Hi hazrlanmadan, gnah karmadan, son duas edilmeden, zalim bir kader onu bu dnyadan ayrmt. Dkn cesedinin zerine kendi pelerinini rtmlerdi. Kpr tah-talannn zerinde srt st yatyor, anna yarar bir ekilde geri gtrlmeyi bekliyordu. Olay duyup gelenlerin azndan tek kelime bile gkmyordu. Kprnn zerine ken lanetin korkusundan ta kesilmi, ylece nlerine bakyorlard. Katil kimdi? Bunu neden yapmt? Ludwig zalim bir tiran deildi. Tebaas onu seviyordu. Acaba bu akln karm bir lgnn ii miydi? Yoksa kendisinden daha yksek bir gcn iradesine boyun een kiralk bir katil miydi? Acaba dkn adamlan arasnda bu komploya kanm olanlar var myd? Neden katili ldrmek iin bu kadar acele etmilerdi? kenceye dayanamayarak isimlerini sylemesinden mi korkuyorlard? Yabancn dke vermek istedii mektupta ne yazyordu? Onu bo yere aldlar. Acaba nehre mi dmt? Yoksa birisi fark ettirmeden alm myd? Ceset nihayet iki siyah at tarafndan ekilen b. .Daya yerlf tirildi. Sis ve hzn dolu havann eliinde nehir kysndaki ehre girdiler, zamann ypratt gri duvarlann, anm merdivenlerin nnden getiler: Lata tahtalanndan yaplm itlerin ou krlmt, aralarndaki boluklar srtan ihtiyar suratlanna benziyordu. Saz kapl atlar, boluklan ta ve kille doldurulmu eri duvarlarn zerinden decekmi gibi duruyordu. ocuk balarnn zerinde soytan kukuletalar vard. Ve tekrar tekrar kprler, kemerler, ta korkuluklar, geitler, nk ehir kanallarla doluydu. lmikleri onanlm alar kurumalan iin sokak11 lara serilmiti. Fakirlerin et niyetine yedikleri balk, burada fazlasyla mevcuttu. Camsz pencere boluklanna, srlanmam topraktan yaplma iek sakslan sralanmt. Soan rglerinin, tuzlu balk dizilerinin, kediotu, hodan ve kekik demetlerinin arasna kurumalan iin amar serilmiti. ^ehir, kulelerini gkyzne gururla ykseltiyordu-. Muhafz kuleleri, yangn kulesi, hapishane kulesi ve belediye binas kulesi, ancak hepsinden de nemlisi, u anda tann evlerinin u anda lm canlan uuldamakta olan kuleleri. Katilin kesik kafas hemen ayn gn tehir edilmeye baland. Ama bu kez her zamanki gibi ehir kaps deil, meydana alan esintili koridor tercih edilmiti; rmenin mmkn olduu kadar geciktirilmesi amalanyordu. Kesik ba bir mzran ucuna geirilmiti. Agk gzleri, yakalandklan gn satlamayan nehir balklannn gzleri kadar donuktu. Kelleyi Kelheim sakinlerinin gazabndan ve kargalann agzllnden korumak iin, banda gece gndz iki muhafz bekliyordu. Davulunu hi durmadan alan bir tellal, katilin kimlii ve nereli olduu hakknda bilgi verebilecek bir kimseye tam drt libre gm Heller verileceini bara bara ilan ediyordu. Lamberti gnnde Kelheim ehir kapsndan drt din by geti. Barahip Babo von Biburg ve Barahip Sylvester von Weltenburg'a, Domenicus de Aragon ve Ferdinand Le Fort adl Tapnak valyeleri elik ediyordu. Atllar kendi yzlerinin hizasnda bulunan kellenin yanndan geerlerken Domenicus ylesine korkun bir lk att ki, altndaki beyaz at huysuzlanarak aha kalkt ve onu aa frlatt. ki Tapmak valyesi, karanlk ve rzgrl gecede geri dndler. Ahr laternasnn nda bir sre kesik ba incelediler. Kanl salanna dokundular ve ak azn iine baktlar. 12 Ban gvdeden aynld noktann biraz zerinde, boyunda, bir dizi tuhaf iz bulunduunu fark ettiler.

"Bu garip yaralar da neyin nesi?" "Sanki dalanm gibi." "Hayr, bana kalrsa vampir sn, ya da eytann peneleri." Adamlar ha kardlar. "Onu tanyor musunuz?" diye sordu muhafz. "Tann saklasn" diye karlk verdi Domenicus, Tapnakla-nn gen olan. Kaldklan hana geri dndklerinde ise yle dedi: "Onu ilk bakta tandm. Ensesini rten salann altndaki Baphomet iareti..." "Ben de grdm. Hi phe yok." "Ama ya boynundaki o tuhaf izler? Ne anlama geliyorlar? Adam lmeden alm olduktan kesin. Kabuk balamlard. Daha nce buna benzer hibir ey grmemitim." "Tannm! Bizden biri! Nasl olur? Byle bir eyin mmkn olmamas gerekir." ^ "Stultorum plena sunt omnia.^Dnya budalalklarla doludur." P M arts ten bir gnlk mesafede bulunan Tapnak kalesi Ji-sur'da toplanm olan Fratres capellani, ruhan biraderler, sabah ayinine bir Tedeum ile son vermilerdi. Fratres milites ad verilen ve sava olarak yetitirilen biraderler, gnlk eitimlerinin bir paras olan hafif saldnlar iin ahrlarda atiann eyerliyorlard. Zanaatlkla megul olan, Fratres servientes ad verilen biraderler, kuru havadan faydalanmak iin sabahn erken saatlerinde ie balamlard. Bira mayalandnlan binann atsndan marangozlann eki sesleri geliyordu. zgrlk Biraderleri ad verilen yap ustalan, kalenin efendisinin yeni mi13 neli odas iin kireli har kanyorlard. Demirhaneden ise Grev Biraderleri'nin ekilerinin tiz sesleri yanklanyordu. Orlando, manastr bahesinin orman ile balk gl arasnda bulunan ksmnda, bir da faresi yuvasn kazmakla meguld. Gen yardmcs kazmaya devam ederken, alnnda biriken terleri silmek iin duraklad. Delikanl anszn sevinle bard: "Bakn! te! Sakland yeri bulduk nihayet!" Topran altnda byk bir boluk ortaya kmt. Orlando, killi topra avula-nyla dan atmak iin yere eildi. Yerdeki ukur altn renkli tahl taneleriyle doluydu. "uraya bak" dedi Orlando. "Ne orak, ne uval, ne de araba kullanmasna ramen, kendi arlnn belki de yz katn hasat edip buraya depolam. Hibir iti baaramaz bunu. Bu taneler yeillenmeden veya rmeden en az alt aydr burada duruyor. Bunu nasl baaryor dersin? Biz de bu bilgi ve yetenee sahip olsaydk, bir daha ne bir samanla, ne de depoya ihtiyacmz olurdu." Yuvadaki buday taneleri tam drt uval doldurmutu. "Ancak ala kargayla karlatrdnda bu hi kalr" diye devam etti Orlando. Toplad yz kere bin kayn kozalan, en az bin aa kovuuna paylatnr. Sonra da, tpk kk bataklk isketesi gibi, tmnn yerini hi armadan tekrar bulur. Ama depolama konusunun esas uzman kstebektir. Yerin altnda yatak odasnn hemen yanndaki bir yemek odasna yzlerce solucan doldurur. Kstebek onlann ban smp kopartr. Bu yapt solucanlan ldrmez, ama kap gitmelerine engel olur. Bylece tm k boyunca ackt zaman yatandan kalkar ve taze et yemeye gider. Yiyemedikleri de ilkbaharda bu tehlikeli ortamdan yavaa svrlar, nk aradan geen zaman zarfnda balan yeniden uzam olur. Bu ekilde bir tek solucan bile ziyan edilmez. Fascinatio nugacitatis. En kkte bile ne byleyicilik!" 14 "Galiba birisi bize sesleniyor" dedi delikanl. Manastr duvarnn yanndaki tepenin stnde duran Bern-hard Birader, aaya el sallyordu. Orlando sadece u kelimeleri anlayabildi: "Gemini... Byk stad'nyanna..," Paris Tapnaklannn Byk stad' olan Peter de Montai-gu, alma odasnn yksek penceresinden aadaki stunlu yolda belirli bir dzene gre dizilen Tapnak valyelerini seyrediyordu. Sol omuz ksmnda krmz bir ha bulunan uzun beyaz pelerinleri rzgrda uuuyordu. Byk stad, taburesinin zerinde

yaz tylerini sivriletirmekle megul olan sekreterine dnd: "Gemini geldi mi?" Orlando ve Adrian da Padua ikizdiler. Onlan birbirlerinden ayrt etmeyi kimse baaramad iin, Gemini diye arlyorlard.- kizler. Yksek kap ald ve ieri uzun boylu, zayf, otuzlu yalan-nn ortalarnda bir adam girdi. Ksa kesilmi salan, bir kirpinin dikenli derisini andnyordu. Yzn geni bir sakal evreliyordu. Kapnn karanlk svesinin bir adm nnde beklemeye balamt; yznde kyl kabalryla beraber ince bir duygusalln izleri grlyordu. Soylu hayvanlarla iftletirilen atlann veya kpeklerin yavrulannda da benzer bir yz ifadesine rastlamak mmknd. Adamn anlaml dudaklan ve burun kanatlan, yrtc bir hayvaninkini andran geni enesiyle tam bir tezat tekil ediyordu. Ak mavi gzleri, gen bir hayvannkiler gibi son derece canl ve parlakt. Zaten hayvanlara insanlardan daha byk bir sempati besliyordu, nk ne de olsa drt ayakllarn birou gibi birden fazla yavru douran bir annenin evlad olarak dnyaya gelmiti. Doduu andan itibaren dier insanlardan farklyd. kiz kardeiyle anne karnnda kurduu doum ncesi iliki, baka dnyalann dierlerine kapal ola kaplan-nn nnde almasna neden olmutu. Azlarndan tek sz kmamasna ramen birbirleriyle konuabiliyorlard; bir sr 15 oluturan hayvanlarda veya bir kovann anlannda grlen bir yetenek. Tanmayanlar kolaylkla onun biraz arkanl birisi olduunu dnebilirdi. Adam, gcne gvenen bir aynn rahat ve yumuak hareketlerine sahipti. Vcuduyla arasnda, ev kedilerinin sahip olduunu andnr trden bir iliki vard. Gerektii anda vcuduna gvenebileceini biliyor, ancak gevek bir tembellik durumunu doal davran biimi olarak kabul ediyordu. "Otur, Orlando Birader, seninle konumam gerekiyor" dedi Byk stad. "Kardeini gizli bir grevle ran'a gndermemizin zerinden yaz geti. En ge Chilligani'de burada olmas gerekiyordu. Ama gelmedi." "ok uzun ve tehlikelerle dolu bir yol." "Kardein tehlikelerin tmn tanyor. O bizim en iyi adam-lanmzdan biri. Ancak sekiz aydan beri bo yere onu bekliyoruz. Senin bir aklaman var m?" "Nasl olabilir ki?.." "ikiz kardelerin birbirlerine sanki tek vticutmu gibi bal olduklan bilinir. Bana dier parandan sz et... Adrian nasl bir insan?" "Benim gibi." "O halde bana kendinden, hayr, sizi dnyaya getiren insandan, annenden sz et." "Biz domadk. lmekte olan bir kadnn bakla yanlan kamndan kartldk. Ancak kadn sa kalmad." "Ya kocas, yani baban?" "O kadn babamzn kans deildi. Sevgilisiydi. Oullan olan bizler ise pi olduumuz iin hem soyluluk sfatlarndan, hem de miras hakkndan mahrum brakldk." Byk stad eliyle bo ver dercesine bir iaret yapt: "Pi olmak, soylu snftan bir adamla birtakm politik hesaplar uruna deil, gerek sevgi uruna birlikte olabilmek gibi 16 asil zellikler tayan bir kadnn ocuu olmak anlamna gelir. Gzel bir kadn olduuna hi phem yok." "Babamzn saklad resimde soylu ve zarif ehreli bir kadn grnyor. Damarlarnda Arap kan tayan bir Aragones." "Ya baban?" "Las Navas de Tolosa savanda ld. Bacana bir el-Muvahiddin oku sapland. Ok, atn gvdesini delip getii iin aa dmedi. Bir aa gibi ayakta ld." "Araplardan nefret mi ediyordu?" "Babam ber Yanmadas'n onlann elinden kurtarmak iin Hristiyan krallann yannda savayor, ama dier yandan da onlann dilini konuuyor, kitaplarn okuyor, mziklerinden ve yaam tarzlarndan holanyordu. O, kovalad avn seven bir avcyd. Vasiyetine oullarna Arapa retilmesini de eklemiti." "Demek onlardan bu kadar ok holanyordu!" "Et verba et arma vuinerant. Dsturu buydu. Kelimeler bir silah gibi yaralar ve dmann silahlanna sahip olan, onu malup edebilir. Dil bilmek, silah kullanmay bilmektir."

"Sekizinci Alfons'un saraynda bydnz, yle mi?" "Bir Hristiyan valyesinin bilmesi gereken her eyi rendik. spanyolca, Franszca, biraz Latince ve saraydaki eitimlilerin dili olan Arapa'y konuuyorduk." "ran'a Adrian' gndermemizin .sebeplerinden biri de buydu. Ama geri gelmedi." "Gelecektir." "Bundan nasl bu kadar emin olabilirsin?" "Siz nasl phe edebilirisiniz ki? O bir Tapnak valyesi." Byk stad sekreterine bir iaret verdi. Yan odalara alan kaplardan biri araland ve Domenicus ieri girdi. "Onu tanyor musun?" "Elbette. Aragonlu Domenicus Birader. Onu tanyorum." "Bize Kelheim'de ne grdn anlat" dedi Byk stad 17 Domenicus'a dnerek. "Hibir ey eklemeden ve hibir ey gizlemeden." Domenicus Tuna kprs zerindeki kanl olaydan, Bavyera dknn adamlarnn lime lime dorad katilden ve Regens-burg Kaps'nda tehir edilen kesik batan sz etti. "ly tandn m?" diye sordu Byk stad. "Evet." "Bize onun adn syle." "Horribile dictu! ok korkun!" "Konu!" "O..." dedi Domenicus ksa bir tereddt anndan sonra, "... Gemini'ydi." "Gemini mi? Kardeim mi': Ciddi olamazsnz! Nasl olur da... Akln m kardn? Ne samalk! Adrian ran'a gitti. Tu-na'da ne ii olabilir ki? stelik Kelheim dkn neden ldrmek istesin?" Orlando ayaa frlamt. Domenicus'u iaret etti ve fkeyle Byk stad'a dnerek bard.- "Ya yalan sylyor, ya da byk bir yanlgya kurban gitmi. Bu samala cidden inanyor olmanz..." "Oydu" diye araya girdi Domenicus. "Ferdinand Le Fort a-hidimdir. Yz hatlannzn muazzam benzerliinden te, sol kulann arkasnda Baphomet iareti vard. Bir yanlg sz konusu bile olamaz. Onu iyi tanyordum." "Hem onu tandn iddia ediyor, hem de onun alak bir katil olduunu, kuduz bir kpek gibi gebertildiini sylyorsun, yle mi? stelik de Adrian! Buna nasl cret edebilirsin?" Orlando yumruklarn skt. fke ve aalama dolu gzlerinden ateler fikryordu. "Omnia aequo animo ferre sapientis. Acy soukkanllkla karlamak, bilgeliin belirtisidir" dedi Byk stad. "Bu doru olamaz!" diye bard Orlando. "Adrian'a bir ey 18 olsayd, bunu mutlaka bilirdim. O benim ikiz kardeim! Adrian yayor! Bunu yreimle hissediyorum. O yayor!" "Adrian ld" dedi Domenicus. "Tanr onun ruhuna efaat etsin. Requiescat in pace!" "Sonsuzlua dek. Amin" diye tamamlad Byk stad. O ller Gn'nde, le ayininden sonra, Palatium'un zerindeki byk kule salonunda bir toplant gerekletirildi. Bu mekna sadece pek az yetkili kii ayak basabiliyordu. Tarikatn en kutsal yeri olarak nasl koronun altndaki yer alt mezarlan kabul ediliyorsa, Palatium da rgtlenmenin beyniydi. Burada kulalarca kalnlktaki duvarlann ardnda Tapnaklann merkez arivi bulunmaktayd. Pnl pnl cilalanm, kestane aacndan bir masann etrafna on iki adam oturmutu. Kulenin dan doru daralan pencerelerinden ieri pek az k szyordu. Kayklann ller Gn treni iin hazrlayan Sen balklan, uzaklardan gelen bir mnlt gibiydi. Gn, henz youn kasm sisinin altndayd. "Gemini vakasn yeterince tarttk" dedi Byk stad. "Sizi Bavyera'dan istediimiz metinler hakknda bilgilendirmek iin Meclis'i topladm. Ancak her eyden nce bu ihaneti zmek iin tarikatn ne yapmay dndn

anlatacam. Olay, kurban ve katili biliyoruz. Bilinmeyen ise sebep. Bu cinayetin arkasnda ne yatyor? nnzde Dk Ludvvig'in gvenini kazanm ve politik ilikilere ok iyi hakim olan birka Bavyera manastnnn yllklan bulunuyor. Weltenburg Manastn'nn yllnda Lamberti'den iki gn nce, Anno Domini 31 tarihinde (15. Eyll 1231) tutulan kaytta o korkun gn yle anlatlyor: Dux Bavarie, procurante imperatore, aquadom sicario occi19 ditur; sed ille nisus fugere trucidatur. (Bavyera dk, imparatorun emrinde bir suikast tarafndan katledildi. Katil, kamaya alrken ldrld.) Gnahn kard in dkn tam itimadna sahip olan Ba-rahip Hermann von Alteich, konuyu daha ak bir ekilde dile getiriyor: Ludvicus, dux Bavarie, presente familia sua a quo-dam ignoto pagano cultro percussus obiit et hoc apud Chelhe-im insidiis domini Friderici Imperatoris. (Bavyera dk Herzog, ailesinin yannda kimlii bilinmeyen biri tarafndan hanerlenmek suretiyle ldrld. Bu cinayet Kelheim'de mparator Fri-edrich'in emriyle gerekletirildi.) Yllklardaki dier notlan kendiniz okuyabilirsiniz. zellikle Augustin rahiplerinin yorumlann olduka ilgi ekici buluyorum: Ludvicus dux Bavarie a quodam Sarraceno nundo 'Vetuli de Montanls' in medio suorum est occisus. Hoc autem consi-centia imperatoris creditur gestum esse, quia imperator ipsum ducem paulo ante dissidaverat in rebus et in persona, misso ad hoc nuncio speciale. {Dk, ailesinin tam ortasnda, Dan Yals tarafndan gnderilen bir Mslman tarafndan ldrld. Bu cinayetin imparatorun bilgisi dahilinde ilendii sanlyor, nk bir sre nce dkle arasnda ciddi gr aynlklar ortaya kmt.) Bu suikastn arkasnda imparatorun bulunduu konusunda tm Bavyera yazclar hemfikir. Bu arada sadece rahipler Dan Yals'ndan ve adamlanndan sz ediyor. Augustin tarikatnn Sicilya saray ile ok iyi ilikileri var. ahin avcl zerine birka ciltten oluan eserini yazmas esnasnda, barahipleri mparator Friedrich'e yardm etmiti." "Bu cinayetin Araplarla ne ilgisi var?" "Sizin de bildiiniz gibi, imparatorun zel muhafz birlii, efendilerine bir kpek kadar sadk olan Araplardan oluuyor. Papaln aforoz tehdidi umurlannda bile deil." 20 "Bir muhafz ktas ile bir cinayet farkl eylerdir" dedi uzun yllar boyunca Kbns'taki Tapnakglar donanmasna komuta ettii iin Amrial olarak anlan yal Girac. "imparatorun bir Hristiyan soylusunu ldrmek iin imansz bir lgn grevlendirebileceini dnmek ne kadar doru olur? Buna gerekten inanyor musunuz?" Amiral masann etrafnda oturan adamlann yzlerine bakt ve tarikat biraderlerinin yzlerinde en kk bir phe izi bile gremeyince ban sallad: Tannm, demek sonunda bu hale geldik! Kanmz dkerek Kutsal Topraklar' inanszlann elinden kurtardk, imdi de imparatorurriuz gcn arttrmak iin Hristiyan soylulann Mslman katillerle ldryor!" "mparator Friedrich'i yarglamak bizim iimiz deil" dedi Byk stad Montaigu. "Asl yapmamz gereken, bu cinayeti ileyenin neden bizden biri olduunu ortaya karmak. Adrian imparator iin mi, yoksa Dan Yals iin mi alyordu? Bunu kendi isteiyle mi yapt? Yoksa iradesiz bir kuklaya m dntrlmt? Bana kalrsa yabana bir gcn etkisi altnda bulunuyordu. Ama hangi eytan g onu tarikatna, yeminine ve grevine ihanet etmeye zorlayabilir? O bizim en iyi adamlan-mzdan biriydi? Neden yabana bir g iin hayatn feda etti? Cann kurtarmak iin en kk bir ans bile yoktu. Hangi byl g onun gzlerini kr etti? Bunu ortaya gkarmalyz. Ve bunu yapacaz." "Ne yapmak niyetindesiniz?" diye sordu Girac. "Bir Yunan atasz yle der: Kimse ayn rmakta iki kere ykanamaz. Ama biz bunu yapacaz. Ayn adam ayn yerde bir kez daha zaman nehrine girecek ve son iki yl sanki hi yaanmam olacak. Gemini'yi bir kez daha Assasinlere gndereceiz. Birka biraderden baka onun ikiz olduunu bilen yok. Neler olup bittiini ortaya karmak iin ayn yolu bir kez daha alacak. An-

21 cak ilkinden daha donanml ve tedbirli olmak zorunda. Onu bu greve en iyi ekilde hazrlamalyz." "Zaten bunu yapmak zorundayz" diye bard toplantya katlanlardan biri. "Orlando ikiz kardei gibi bir Frater milites deil, bir serviens." "Dpru mu duydum?" diye sordu Amiral. "Onun bir Mavi Cppeli mi olduunu sylemek istiyorsunuz?" "Bir Grev Biraderi" dedi Byk stad. "Yani bir demirci veya her neyse!" diye sylendi Amiral fkeyle. "Gerekten de Assasinlerin yanna bir demirci mi gndereceksiniz? Bir nalbant. "Abartmayalm. Tarikatn btn biraderlerinin silah eitimi aldn biliyorsunuz." "Amatrler, acemiler!" diye burnundan soludu Amiral. "Bu adam Araplara bir kurban hayvan olarak gndereceiz. erefim zerine..." "Baka seeneimiz yok" diye araya girdi Byk stad. "Elimizde baka bir ikiz yok. Sadece Orlando ayn yolu bir kez daha alabilir. Yolun byk ksm iin yanna bir koruma vereceim." "Bu ile kimi grevlendirmek istiyorsunuz?" "Zacharias Von Ratzenhofen ona elik edecek." "Hi duymadm. Kim bu?" "Mkemmel bir sava." "Tarikata kabul treni ne zaman ve nerede yapld?" "Henz yaplmad, ama yaplacak." "Bir rak!" diye inledi Amiral. "Bir rak ve bir nalbant. O tempora, o mores!" "Zacharias on sekiz yanda" dedi Byk stad. "Davud'un Calt'u malup ettii ve Byk skender'in dnyay fethetmek iin yola koyulduu ya." Byk stad, toplantnn sona erdiini belirtmek iin ayaa 22 ( kalkt. "Son olarak, bu cinayetin ardnda mparator Friedrich'in bulunup bulunmadn ortaya karmas iin Benedict Birader'i grevlendirdim." "Hangi Benedict Birader?" "Mus microtus, fndk faresi." "Peki bu ii nasl yapacak?" diye sordu yal Girac. "Pecunia amicos invenit. Paras olann her yerde dostlan vardr." Byk stad ayn gn odasnda Orlando'yla konuurken, yannda sadece Fries adas Juist'ten gelme zayf bir dev olan sekreteri Gal vard. "Sen ve refakatin, nce Narbonne'a gideceksiniz" dedi Byk stad. "Oradan bir gemi sizi skenderiye'ye gtrecek. Orada da sizi douya gtrecek olan bir kervana katlacaksnz. Ama Frat'n kar yakasndan itibaren banzn aresine bakmak zorundasnz. Dnyann bu ksm hakknda pek az bilgiye sahibiz. Hedefiniz, Hazar ad verilen denizin gneyinde bulunan Deylem yaylas. Bu vahi blgenin efendisi, Dan Yals ad verilen Hasan Sabbah adnda Mri. Bizimkiyle alacak benzerlikler gsteren bir slam tarikatnn Quaim ad verilen Byk stad'. lmden zerre kadar korkmamalarna dair anlatlan hikyeler akllara durgunluk verecek trden. Sur bapiskoposu Wilhem, raporlanndan birinde yle yazyor: 'Kendilerine Assasin adn veriyorlar. Bu kelimenin kkeni bilinmiyor. Dalarda yayor ve malup edilmeleri neredeyse imknsz, nk tehlike annda zapt edilemez kalelerine ekiliyorlar. Yaadklan topraklar verimli deil, bu nedenle hayvan yetitiricilii yapyorlar. Dan Yals olarak adlandrdklar nderlerinin ismi yakndaki ve uzaktaki tm hkmdarlara dehet veriyor, nk adamlarnn ona olan ballklar, gzlerini bile krpmadan lme atlabilecek kadar derin. Birisi kendisine kar 23 kmaya cret ettii takdirde, Dan Yals adamlarndan birini ararak ona haneri uzatyor. Emir alan kii ise ne yapaca iin sonularn, ne de kap kurtulma olanaklann aklna getiriyor. Ne pahasna olursa olsun emri yerine getiriyor.'" Byk stad, bu satrlar okuduu kitab kapatt. "Biz Tapnaklar, valye tarikatlannn arasnda en sekin olanyz. Baka hibir Hristiyan savas bizim kadar cesur sa-vaamaz. Tutsak bir Tapnak valyesi

iin bugne dek asla fidye denmemitir. Dman da bunu bildii iin, canl yakalamay baardktan biraderleri genel kural olarak ldrrler. Tm bunlara ramen Assasin ad verilen o lm meleklerinin yannda sadece bir hiiz." Byk stad ellerini Orlando'nun omuzlarna koydu ve gzlerinin ta iine bakt: "Dan Yals denilen bu adamn, nasl olup da taraftarlann gle oynaya lme gitmeye ikna edebildiini ren! Hem de sadece kendisine inananlan deil, bizim saflanmzdaki savaglan da! Bunu nasl yapyor? eytan adna! Bu inanlmaz ruhsal stnle nasl sahip olabiliyor? Bu kpekler tm dnyay nlerinde tir tir titreten gizli bir silaha sahipler. Bu by m? Ben byye inanmam. Acaba bir ila, kutsal bir emanet, yeni bir tr beyin kontrol, ya da hi bilinmedik bir ey mi? Bunu ren! Ama daima tetikte ol! Assasinlerin gcn k-mseyeyim deme! Kardeinin kaderini asla aklndan karma! Grevin bir tilki kadar tedbirli ve bir ylan kadar kurnaz jlman gerektiriyor. Sana ne yapman gerektii konusunda t veremem, nk seni orada neyin beklediini bilmiyorum. Senin iin dua edeceiz." 24 7 Mmf&chanas huzursuz bir uykudayd: Yzne yamur damla-lan dyordu. Anszn gzlerini at. Hcresinin duvarlannn zerinde mealelerin titrek alevleri oynayordu. Havada ra ve yanaklanna sratlan kutsal su kokusu vard. Zacharias, -raklann eitimini stlenmi olan yal Magister Pierre Musnier'i tand. "Ex oriente lux" dedi adam. Bunlar, Tapnaklarn kutsal kabul trenine gtrlrken sylenen szlerdi. Zacharias hzla doruldu. Uykusu bir anda yok olup gitmiti. Hcresinin dar penceresinden ieri gnn ilk klan dmeye balamt. "Ex oriente lux." Manastr an gnn nc saatini iaret ediyordu. "Hazr msn?" "Haznm." Zacharias ta merdivenlerin zerine den, koridorun iki yanndaki nileri aydnlatan ve hemen ardndan tekrar karanla boan meale nn peinden gitti. Tavandaki kalaslar, alevlerin etkisiyle titriyor gibiydi. Sanki kyamet kopmu ve srafil sur borusuna flemiti; apraz Jcemerli kubbe de sallanmaya balamta. Karanlkta yarasalar uuuyordu. Ypranm ta duvarlarda eytan yzler, peneler ve diler beliriyor, bir an sonra da bu dehetin zeri karanlkla rtlyordu. Yerin derinliklerindeki katakomblara inen yol zor ve zahmetliydi. lmle doum arasnda uzanan mistik bir yoldu bu. Sras gelen aday, bir k bedeniyle yeniden domak zere kozasndan kmaya alan olan bir kelebek trtlyd. Bu yolun en zorlu ksm henz nnde duruyordu. Sadece yeterince gl ve korkusuz olanlar kendilerini bekleyen drt elementin, atein ve suyun, topran ve havann iinden geebilirdi. Eiin zerinden atlamak iin gerekli bilgelie ulam olmak lazmd. Sadece bu bilgelie ulam olanlar, panlts kendisine layk olmayanlan kr eden ve ldren aynaya bakmay baarabilirdi. 25 Zacharias yllardan beri bu an iin hazrlanyordu. Annesi onu elinden tutup "tanrya ve azizlere adamak" zere manastr kapsna getirdii zaman, henz be yandayd. Manastra kabul edilen olan ocuklar, sert ve acmasz bir eitimden gei-riliyorlard. Sadece izin verildii zaman konuabiliyorlard. Yemek yerken, dua ederken ve renim grrken oturmalar yasakt. Gnde on sekiz saat ayakta duruyorlard. Hoa gitmeyen en kk bir davran bile dayakla ve a braklmakla cezalandrlyordu. A kalmaktan daha kts, uykusuz kalmakt. yle zamanlar olmutu ki, Zacharias sonsuz uykular yznden lleri bile kskanr olmutu. zellikle ar silahlar kullanma talimleri olanlar ok yoruyordu. Klc iki elle birden kullanmay renmek zorundaydlar. Ok atma, mzrak frlatma, at stnde cirit dv, direklere ve iplere trmanma, komak ve atlamak, yzmek ve dalmak, yumruk dv ve gre, ara vermeden yaptklan eitimlerin arasndayd. Vcudunun rklerle ve yaralarla dolu olmad bir tek gn bile yok gibiydi. Gecenin nde, gnn ilk duasndan sonra derslere balyorlard: Okuma, yazma, cebir ve geometri. Merkezde ise Tapnaklarn gizli retisi vard. En kutsal bilgiye doru ok ar yol alyorlard. Magister

Musnier'in deyimiyle gevezeler, tembeller ve onursuzlar hi acmadan kap dar ediliyordu. Tarikatn srlarna vakf olanlar ise sekinlerin arasna katlyordu. Bu kiiler hibir dnyev yasaya bal deildi. Ne bir hkmdarn, ne de bir kilise bynn onlar yarglama hakk vard, hatta imparator bile onlara dokunamazd. Tarikat sadece papaya hesap vermekle ykmlyd. Oysa gerekte Tapnak valyeleri deil sa'nn yeryzndeki temsilcisine, sa'nn bizzat kendisine bile bal deillerdi. Bir Tapnak iin haa gerilmi bir tanr oluna inanmak, puta tapcln ta kendisiye*. Kilisenin resmi retisine gre "sa'nn en sadk savalar" topyekn kfirdi. Tarikatn srr da burada 26 gizliydi: Hal Hristiyan valyelerinin en sekin grubu, haa gerilmi sa'y reddediyordu. Gizli ahadet cmleleri u szlerle balyordu: Perdifficilis quaestio de natura dei. Tanrnn doas sorusu olaanst zordur. Tanrnn nasl olduunu bilmiyoruz. Sadece onun nasl olmadn bilmiyoruz. Onun bir bedeni yoktur, hatta ruhsal bedeni dahi yoktur. O kavranlamaz ve aklanamazdr, nk tm tasavvurlarmz ve kelimelerimiz bu dnyann birer yansmasdr. Bizim deerlerimiz dnda bulunan bir eyi, kendi kelimelerimize brndrmeyi kabul edemeyiz. Yine de bunu yapmay deneyecek olursak, Bethlehem'deki eek ahr veya Golgotha'daki ikence direi gibi gln batl inanlara saplanp kalnz. Zacharias'n aklna Lukrez'in bir sz gelmiti: Tantum reli-gio potuit suadere malorum! Din bizi ne byk mutsuzluklara sevk etti! Seilmilerin bu amas koltuk deneine ihtiyac yoktu. Zacharias hazrd. Birbiri ardna kaplar ald. Grnmez eller onu engellerin zerinden ard. Zacharias ^sendelendi, derken yakaland, havada bir yaprak gibi salnd ve suda yzd. Bir lnn, hayr, henz domam bir ocuun ruhu gibi bedensiz bir hafiflikte, zamann kudretli akntsyla beraber srklenmeye balad. Dnyev her ey oktan geride kalm, yok olmutu. Sonunda sessizliin eiine, dn olmayan dnyann kapsna ulat. Yer alt dnyasnn yedi yargc gzlerini onun zerine dikti. lmn gzleriydi bunlar. Uyuyan devlerin, ejderhalarn ve aylarn zerinden geti. Ylanlarla doluydu her yan, kaygan ylan balklaryla, slak sanlarla. Sonunda dik bir merdivenin banda beliren alz bir a doru frmanmaya balad. Her eyi dourann barnda olmak onu korkutmuyordu. Ana rahminin ve mezarn, yavrularn yiyen hayvann iindeydi. Sonra maara benzeri bir salonun iine girdi. Tavandan aa buzdan yaplma kllara benzer sarktlar sarkyordu. Az say27 da mumun solgun nda Byk Ustad', arkasnda yal Gi-rac', Pierre Musnier'i, Gemini Orlando'yu ve dierlerini tand. Hepsi de beyaz tren elbiselerine brnmlerdi. Zacharias baklann tatan yontulmua benzeyen ehrelerin zerinde gezdirdi. "Ex oriente lux" dedi tanmad bir ses. Elbiseleri zerinden kartld. zerine dikilen baklarn altnda bir bebek gibi plak ve korunmaya muhtat. Derisi mum gibi mat panl-tlar sayordu. meye balamt. Diz kmesini sylediler. Alnna ve akaklanna banotu, eytan otu, baldran ve gzelav-ratotu kanm bir ya srdler. Sonra avu ilerini ve koltuk altlarn da ayn yala meshettiler. Tenine srlen karm, derisini alev alev yakyordu. Ama gzel bir duyguydu bu-, kendisine uzatlan avutaki tuzu itahla yalayan bir keinin dilinin dokunuu kadar heyecanlandrcyd. Verilen emir zerine doruldu. Yan srtndan aa aktn, kn slattn hissetti. Sonra da dehetle erkeklik organnn kabardn ve sertletiini fark etti. Utanyor, ama zerine dikilen baklann etkisiyle k-mldayamyordu. Kurbanlk bir hayvan gibi adamlara teslim olmutu. Gece karanlnn bitkilerinden elde edilen iksir akln kan-rmt. Yer sallanyor, tavan aa eiliyor, ayaklarnn altnda derinliklerinde tuhaf klarn parlad dipsiz uurumlar alyordu. Kurt ulumalan, bir baykuun tne kanyordu. Sonra sesler giderek karmak renklere, daha nce asla grlmedik uyumda renklere dnt. Sonra kollann aarak yere uzandn ve karnyla topran soluk aln hissettiini fark etti. Kor kmrler zerinde yrd, buz gibi sulara dald, rzgrla srklendi ve nemli toprak tarafndan bir aacn kkleri gibi sarmaland. Kendisine uzatlan han zerine tkrd,

isa'ya lanetler yadrd ve tm eylerin gerek yaratcsna ebed sadakat yeminleri etti. Tapnaklann ahadet kelimesini getirdi ve dnmn ulv kelimelerini iitti. Diz kt zaman, ensesinin st ksmndaki 28 salannn kesildiini hissetti. Bu yer bir Malta parasndan daha byk deildi. Dilerini skarak acy karlamaya hazrland. Kzgn demirle ensesine Baphomet iaretini bastklan zaman, kendine hakim olmay baararak dudaklannn arasndan tek bir ses bile karmad. "Ferte fortiter. Hoc est quo deum antecadatis. ille extra pa-tientiam malorum est, vos supra patientiam. Acya gle tahamml edin. Bylece tannnzdan stn olursunuz. O kt olana dayanmann dnda durur. Siz ise zerinde durursunuz." Byk stad'n davudi sesi salonda yanklanyordu. Anszn saysz mumun alevi Zacharias'n gzlerini kamatrd. Sonra onu giydirdiler. Srtna Tapnaklann beyaz pelerinini koydular. Birlikte ark sylemeye balamlard: "Quare splendidum te, si tuam non habes, aliena claritudo non efficit. Kendine ait bir ltn yoksa, bir bakasnnki seni aydnlatamaz. Artk onlardan biriydi. Zacharias o sabah tekrar hcresine girdiinde, gne henz tam olarak domamt. Nasl olur? diye sordu kendine. Trenin sadece birka dakika srm olmas mmkn m? Sonradan tren sabahnn zerinden tam gn gemi olduunu rendi. lmn eiinde zaman ne demektir ki? Zacharias ha gkard ve yal magister Musnier'in sylediklerini hatrlad: Parcite natales timidi numera deorum. Bana tann-nm yan gnlere gre korkuyla saymayn! 29 7 4fc^aman sonsuz yavalkta akp gidiyordu. Zacharias ile Orlando yola kacaktan gn iple ekiyorlard. "Seyahat etmek, topra ekmeye benzer" dedi Magister Mus-nier. "kisinin de tam vaktinde yaplmas gerekir. Ekim aynda topraa fasulye taneleri eken veya mays aynda fndk arayan bir kimse, douya gitmek zere yola imdi kan biri gibi, bo yere aba harcam olur.Yamur yollar yumuatt. Nehirlerin hibirini amak mmkn deil. Tann sevdii kullarn evde brakr. Her yolculuk tehlikeli bir hastalk gibidir, her iki durumda da insann vasiyetini yazmas gerekir. Ateten sadece pek az kii kurtulabilir. Seyahat ateinin ne olduunu biliyor musun? Nabz ykselir, nk yaam yolculukta daha hzl akp gider. D dnyadan zerine dolu gibi yaan alglar akln kartrr. Tanmadn kokular ve sesler, etrafnda olup bitenleri anlaman zorlatrr. Resimlerden oluan kpkl bir iki zihnini, zehirli bir meyve gibi zihnini bulanklatrr. ehirler, kuleler, evler nnden yldnm hzyla geer, aalar ve iekler, hayvanlar, canavarlar, ayrlarda otiayan inekler, insanlar, zellikle de insanlar, ok dman ve az dost, ok talihsizlik ve az altn sana elik eder. Ulalan her hedefin ardnda bir yenisi ortaya kar. Yollar birbirine dolanr, uurumlarn zerinden aar, ormanlarn iinden geer, atallar, yabanclar yanl ynlere srkler. Arka planda ise haydutlar pusuda bekler, yer cinleri, hibir ilacn iyi gelmedii hastalklar. Su ve vahi hayvanlar yolu kapar. Telaffuz edemediin isimlere sahip olan dalar ge ykselir. Azgn akntlar yolcuyu kapp gtrr. Denizler ise onu uzaklara arr, ancak talihe mi, yoksa felakete mi bilinmez. Kaderini bir geminin tahtalanna emanet eden biri bunu nasl bilebilir ki?" Yolculuk gn geldii zaman, gnein dousuyla birlikte iki at eyerlendi. Tapnak valyelerinin yk hayvanna ihtiyac yoktu. Genelde eyasz yolculuk ederlerdi. Tarikat onlarn takip ede30 ekleri yolu, her akam baka bir Tapnak manastnnda konaklayabilecekleri ekilde dzenlemiti. Bu yerlerde tm ihtiyalar karlanyordu: Scak yemek, yol az, yeni amar ve dinlenmi atlar. Hibir Tapnak valyesi yannda para tamazd. Bu sayede ne soyulmaktan, ne de dilencilerin yapkanlndan ekinirlerdi. Yol harlarndan ve kpr cretlerinden, papalk emriyle muaf

tutulmulard. Bu sayede bir kral ula kadar hzl yol alabiliyorlard. Zacharias uzun bir klla silahlanmt. Yeni beyaz pelerini rzgrda dalgalanyordu. Buna karn mavi keten cppesiyle Orlando'nun olduka mtevaz bir grnm vard. Aslnda efendisine elik eden bir uaa benziyordu. Ne kl, ne de mzrakla silahlanmt. Eyerinin arkasnda byk bir kurt kapan gze arpyordu. Kapann demir dileri, vahi bir hayvann dehet verici azn andnyordu. "Bu ne ie yarar?" diye sordu Zacharias. "Bundan daha etkiii bir silah yoktur" diye karlk verdi Orlando. ddiasn kantlamak iin kapan^yere balamakta kulland ipin dmn zd. Kapan neredeyse ayak uzunluun-dayd, bir eki kadar ard ve bir ucunda demir bir halka vard. Bu halkaya bal olan zincirin ucunda, yakalanan hayvann kamasn engellemek iin topraa aklan bir kazk bulunuyordu. Kapann enelerini birbirinden' ayrmak Orlando'nun tm gcn kullanmas gerekti. Sonra onu soluk solua yere brakt. Korkun dilerin tehdit dolu glmseyiini fark etmemek imknszd. Orlando yerden kol kalnlnda bir dal ald. Kapann mekanizmasna dokundurmasyla birlikte elik eneler yle bir iddetle kapand ki, atrdayarak krlan daldan kopan kymklar vnlayarak iki adamn kulaklannn yanndan geti. "Aman tanrm!" diye bard Zacharias korkuyla. "Bundan daha iyisi olamaz" diye gld Orlando ve kurt kapann tekrar eyer antasna balad. "Av peinde koan bir kurdun o kadar sefil bir hali vardr ki! Bombo bir karnla hayvanlarn peinden koup durur ve av partisinin kurban ou kez kendisi olur. Ya rmcek yle midir? Sabrla bekler ve avnn ana taklmasn seyreder. Vahi hayvanlarn tm avlanabilir. Ama tuzak kurmak yazmak ve hesaplamak gibi bir sanat daldr. Hayatta kalmak isteyen bir varlk bu sanata mutlaka vakf olmaldr. Para kazanmak isteyen bir tacir, mallarn oltann ucundaki yem gibi kullanmak zorundadr. Ve yal bir bakire olmak istemeyen bir gen kz, erkekleri ana drmeyi renmelidir. sa'nn havarileri de avc deil, balkyd. Avlanrken mzrak deil, olta kullanryorlard.Ruhlanmza sahip olabilmek iin tann bile yem olarak an seslerini ve balaycln kullanr." "Yine de bir kl taman gerekir" dedi Zacharias. "Benim klca ihtiyacm yok. Kemerimde bir eki asl. Bu gne dek eki dven bir klca rastladn m? eki tm kllardan daha gl, stelik daha yararldr." Paris civannda yollar yzlerce insanla doluydu: Tacirler ve inaat ustalan, renciler ve oyuncular, valyeler ve haclar, dilenci keiler ve atl ulaklar, hekimler, cellat yamaklar ve fahieler. Birou yaya yolculuk ediyordu. Arabalara ve faytonlara Paris'in dnda pek az tesadf ediliyordu, nk yollarn durumu ok ktyd. Yamurlu havalarda bir amur deryasna dnyorlard, kuru havalarda ise her admda bir ortaya kan ukurlar, arabalann tekerleklerini ve akslann krmakta birebirdi. Soylu hanmlar ve din bykleri, ok sayda uan tad kapal tahtrevanlarda yolculuk ediyordu. Bir domuz gibi sallanarak ilerledikleri iin, Gemini onlardan aalatc bir tavrla "gebe domuzlar" diye sz ediyordu: "lerinde daima bir domuz yavrusu bulunur." Orleans'n gneyinde yol tmyle sszlati; nadiren byk32 e yerleim yerlerine tesadf ediyorlard. ki Tapnak Sologne ormanlarnda birka kez yollann kaybettiler. Kavaklarda yol levhalan bulunmuyordu, nk civarda yaayan insanlar, yaadktan yerlerin yabanclar tarafndan kolaylkla bulunmasna raz deillerdi. Kedi, ense derisinden samanln tahta duvanna ivilenmiti. -Ky kilisesinin hemen karsnda, haa gerilmi sa'y andnyor-du. Yeil gzleri ardna dek almt. Uzun trnakl peneleri fke ve korkuyla titriyor, azndan salyalar akyordu. Keelemi derisi kan ve pislie bulanmt. Kaba kyl kyafetlerine brnm olan birka kz ve olan, hayvana bakp nee ve zevkle glyordu. "......" diye tslad dier ocuklann Solucan diye seslendii ince, uzun boylu bir olan. Sonra dudaklann bzd ve kediye doru okkal bir tkrk frlatt.

"Haydi artk" diye kkrdad kzlar. "Yoksa bebek yzn iin mi endieleniyorsun? Ez u kediyi! Samanln kapsna pelte gibi yapsn!" ,V "......" dedi bir kez daha Solucan. Havaya srayp duruyor, kollann ve bacaklann bir yel deirmeni gibi sallyordu. Sonra soluk solua geriledi ve kslm gzlerini kedinin yzne dikti. nsann ve kedinin bakjlan karlat, birbirine kenetlendi. "Bitir iini! Onu bir pire gibi ez!" Solucan ellerini srtnda birletirdi. Derin bir nefes ald. Sonra rakibine saldran bir ko gibi ban nne edi ve komaya balad. Kafas ikence edilen hayvana arpt anda, kedi dilerini ve penelerini kullanarak korkun tslamalar eliinde cann kurtarmaya alt. Aln ve kulaklar trmk iinde kalan Solucan, aayla geri ekildi. Zevkten drt ke olan kzlar, yksek sesle kkrdayp glyordu. Bu kez sra yz illerle kapl, kzl 33 sal bir olandayd.O da ban ne eip komaya balad, ama hayvan skalayp tahta kapya toslad. Bir an yalpaladktan sonra yere yuvarland ve yeni avlanm bir tavan gibi katlp kald. "Ayaa kalk!" diye bard bir sonraki olan. "imdi uyku vakti deil! Bu i nasl yaplrm, san gstereceim. ekil uradan!" "Bakn" dedi olanlardan biri. "ki kei valye." Sradaki olan, Gemini ile Zacharias'n nnde abartl bir tavrla eilerek selam verdi: "Efendilerin elbette ncelik hakk var. Bir Tapnak valyesi ne lmden, ne de eytandan korkar." "Ama kadnlardan" diye gld illi olan. "Eteklerden korkan biri, kedilerden nasl korkmaz?" Gemini eyerden aa atlad ve dizginleri arkadana uzatt. Sonra da samanln kapsna gitti. Bir sonraki saldny bekleyen kedi korkuyla titriyordu. Tapnak ha kard ve mnldan-di: "Mors ut malum non sit, efficies. lmn kt bir ey olmadn anlayacaksn." Sonra da ban hayvann vcuduna yle bir iddetle gmd ki, kedinin gs kafesi atrdayarak ieri kt. kan ses, krlan ceviz kabuklarn andnyordu. Gemini, etrafna baknmaya gerek grmeden atna bindi. Selam vermeden oradan uzaklatlar. "Bu iren oyuna neden katldn?" diye sordu Zacha*rias. "Bu sadece bir oyun deil. Eski putperest kurban trenleri, halkn geleneklerine kk salm vaziyette. Ben sadece kediyi aclanndan kurtardm. Multaque dum diunt turpia, facta pla-cent. Bir olay iyi bir ekilde sonulandrmak iin, baz irkinliklere katlanmak gerekir." "Hristiyanlar nasl olur da byle eyler yapabilirler?" "Bir tanr ocuunun haa gerilmesini kutlayanlar, haa gerilmi bir kediye neden acsn ki? Kedilerden holanr msn?" Zacharias'n sessiz kalmas zerine, Orlando szlerine de34 vam etti: "Ben de holanmam, ama onlar faydal kk eytanlardr. Farelerin gerektiinden fazla oalmalanna engel olurlar." "Farelerin ne gnah var?" diye gld Zacharias. "Bir avu tahl almaktan baka..." Orlando karlk verdi: "Bir lek tohumluk tahl, iyi bir toprakta drt lee dnr. Bunun bir lei gelecek yl tekrar tohum olarak kullanlr. Bir lei bcekler yer, bir lei fareler. iftiye de bir lek kalr, bunun yansn da toprak sahibine vermek zorundadr. Bylece geriye fazla bir ey kalmaz. yi bir kedi tahl hasadn iki katna kartabilir, ama yapt bu iyilik genellikle nankrlkle dllendirilir. Bu civarda yaayan insanlar kedileri armha gerer. Batl bir inan. Kendi kt ruhlannn ve aptallklannn iareti." Akam olunca Karteus tarikatna ait bir manastra ulatlar. orak topraklann ortasnda, okyanusun zerindeki bir ada gibi tek bana bulunuyordu. Yaam belirtisi olarak sadece kk bir ann nlamas iitiliyordu. Kapnn zerinde u kelimeler okunuyordu: EGO VIR VIDENS: Ben, grenim. "Gz, sessiz bir organdr" derii onlara odalann gsteren kapc. "Hibir ey sessizliin kudreti kadar yaratc deildir. Karteus keileri haftada sadectf bir kez konuabilir. Tm aydnlanma sessizlikte sakldr."

Akam yemeinde ise barahip yle dedi: "Azn susmas ok kolaydr. ok daha zor olan, vcudun iindeki sesin konumasna engel olmaktr. Aydnlanma, karanlkta sakldr. Yksek bilin dzeyleri inanlmayacak bir ifaya sahiptir. Biz Karteus keileri ok uzun sre yaanz." Ertesi sabah gnn ilk klanyla birlikte yola koyulduklarnda Zacharias byk bir rahatlamayla bard: "Tannya kr kurtulduk! Orada bir an bile daha fazla kalamazdm. Adamlar balk gibi sessiz! lmcl bir sknet! mparator Friedrich'in ne yaptn biliyor musun? Adem'in hangi dilde konutuunu an35 lamak iin yeni doan ocuklar tecrit ettirmi. Bymelerine kadar onlarla konuulmasn kesinlikle yasaklam. Yunanca m, branice mi, yoksa Latince mi konuacaklann ok merak ediyormu. Sonra ne olmu, biliyor musun? Byk bir zenle b-ytlmelerine ragmen ocuklar lm, nk konumak da insanolu iin ekmek ve hava kadar nemli bir ihtiyatr." "Biz insanlar geveze varlklarz" diye gld Orlando. "Birbirimizle anlamak iin neredeyse sadece kelimeler ve yaz kullanyoruz. Oysa hissettiklerimiz iin ne dar bir cenderedir bu! Bitkilerin ve hayvanlann suskun dilleri o kadar zengindir ki. Atm bana pek ok ey anlatyor, ama dardan bakacak olursan o da bir Karteus keii kadar suskun. Evet, sessiz bir anlama ekli daha vardr ve bu tm kelimelerden daha derin, daha anlamldr." "Tpk bir Magister gibi konuuyorsun" dedi Zacharias. Onun sylediklerini anlamyordu. Orlando ise aklndan unlar geiriyordu: Ben Adrian'la bu ekilde konuuyorum ve bunlar beni mutlulukla dolduran konumalar. T M oz, glgesiz le sca, susuzluk. Sonra anszn ortaya kan bir mjde: Serinlik! Atlarn burun delikleri titriyordu. Daha grmeden mnltsn duyduktan dere cilal akllann zerinden neeyle akyor, kristal berraklndaki su kpkl kk elaleler oluturuyordu. Hayvanlar ve binicileri azlann aprdatarak susuzluklann dindirdiler. ki Tapnak plak ayaklarla suya girmiti. Etraflarnda kz-bcekleri uuuyordu. Sonra karn st derenin iine uzandlar. Ellerini suyun iine daldrm, kaygan vcutlu alabalklan yakalamaya alyorlard. Ellerine geirdiklerini yldrm hzyla at nal eklinde bkyor ve kydaki imlerin zerine frlatyorlard. 36 "Yakaladm! Yakaladm!" diye bard Zacharias. "una bak! Nasl da direniyor! Ah! Lanet olsun, parman srd." Keskin bak, baln solungalannn arasna girdi. "Grkemli bir hayvan" dedi Orlando. "Bakyorum ona acyorsun" diye gld Zacharias. "Bunda glecek ne var? Bu balk, zgr hayvanlann onuruna sahip. Hayat iin bir erkek gibi dvt. Elbette ona acmamz gerekir." Zacharias bir ate yakmt. Deve taban yapraklarna san!- be alabalk, atein kenannda nar gibi kzarmay bekliyordu. Nehrin geit verdii bir yeri bulmak iin tam yanm gnlerini harcadlar. Sonunda tahta bir kprye tesadf ettiler-, ancak rm ve delik deik olmu tahtalann zerine, ancak onu ok iyi tanyan iri basmaya cesaret edebilirdi. Gemini gzlerini balad atlan teker teker kprnn zerinden geirirken, Zacharias rk olduunu tahmin ettii yerlerde, titreyen nallann altna byk kalkann koyuyordu. O gn gece konaklayacakla^yere ulaamadan hava karard. Yamurdan smlskiam olmu eibiseler ve bo midelerle bir kaya kovuuna sndlar. "Tannm, ksa bir dua edeceim iin beni bala" dedi Orlando gzleri kapanmadan nce. "Yumuak yatakta, tal topran zerinde olduundan ok daha kolay dua ediliyor. Bizi koru, ya da tehlike durumunda en azndan beni uyandr." "Ne dedin?" diye sordu Zacharias. Ama Orlando uykuya dalmt bile. Tedbirli davranmak iin kurt kapann kovuun nne yerletirmilerdi. Zacharias da ciddi bir durumda abuk ekebilmek iin klcna mum srmt. Geceleyin atlann solumalar onlan uyandrd. Zacharias baz sesler duyar gibi olmutu.

Ertesi sabah bir aynn ayak izlerini fark ettiler. 37 Be gnlk bir at yolculuundan sonra, Vinzentis'ten gn nce Limoges'daki Tapnak manastrna ulatlar. Kara yolunun yansn geride brakmlard. Manastnn avlusuna girdikleri anda, pazar gnn bildiren an sesleri uuldamaya balamt. Pazar ayinine katlmaya, aynca Orlando'nun deyimiyle "yreklerini ve klarn" dinlendirmek iin uzunca bir mola vermeye karar vermilerdi. Zacharias'n kaba etleri yara iinde kald iin zengilerinin zerinde ayakta duruyor, bu da olduka byk bir g harcamasna neden oluyordu. "Bir pazar gnn dizlerimin zerinde geirmeyi daha nce asla bu kadar yrekten arzulamamtm" dedi manastr eczacs Tulian Birader'in kaba etlerine porsuk ya srmesi esnasnda aa dolu bir glmsemeyle: "Kn bir kardinal cppesi kadar krmz, Birader, zerinde yumurta bile piirilebilir." Zacharias itiraz etti: "Bana kalrsa km bir azizin bann etrafndaki hleye benziyor." "Bir aziz hlesi mi? Cave mendacium! Yalandan kan! Bu koca hayalarla kimse seni aziz falan ilan etmez!" Ayn akam uykuya dalmadan nce Zacharias yle dedi: "nsann mutlu olabilmek iin ne kadar az eye ihtiyac var! Yumuak bir yatakta, ansz bir uykuya dalmaktan daha gzel ne olabilir?" "ok tuhaf diye karlk verdi Orlando. "Kendi vcudumuzu alglamadmz zaman, ne kadar mutlu oluyoruz!" Zacharias yolculuun bedeninde at yaralar tedavi ettirirken, Orlando da ayinden pazar yerine akn eden merakl kalabaln arasna kart. Gezginci bir Frank hekimi, tenteli arabasn meydann ortasna ekmiti. Alameti farika olarak arabasna tekerlek byklnde bir gz resmi bulunan bir bayrak ekmi olan hekim, bir krsnn zerine gkmt. Samur yakal cppesinin zerindeki sasz ba, yumuak bir kuman zerine yerletirilmi olan bir kaz yumurtasn andnyordu. Elindeki 38 kk bir ieyi havaya kaldrm, barp duruyordu: "Yaklan, erkek ve kz kardelerim. Burada aslarak len bir adamn gz var. Yarasa kan, tarn kk, mumya tozu ve Viola canis vulgaris kantrlm cenin suyunun iinde yzyor. Sabahlar horoz tmeden nce gznze damla damlatrsanz, bir kartaldan bile keskin grrsnz. Stoklar elverdii mddete bir iesi drt buuk Heller. Bir de buna bakn: Uykusuzlua kar kirpi sidii ve kurbaa sm. Gz kapaklarnzn zerine srmeniz yeterli. Gz kaymasna kar sarmak ay. Yaaran gzlere kar Tropicana Tagates. rdn Nehri suyu krlerin gzn aar, gzelavratotu suyu ise ihtiyarlarn gzlerine bile parlaklk verir!" Orlando, bir ilan resmine bakmak iin biraz yakna gelmiti. Resimde bir iskemleye oturmu bir adam grlyordu. rak tarafndan ba sk sk tutuluyordu. Hekim de diki inesine benzer bir aleti adamn gzne dediriyordu. Resmin zerine ise ssl harflerle unlar yazlmt: "Gz perdesi illeti yznden kr olanlarn birou tekrar grebiliyor." Hekim kalabaln arasndan onu fark ettii zaman, Orlando tiksinmi bir halde dnp gitmeye hazrlanyordu. Anszn adamn yz mutlu bir glmsemeyle aydnland. Konumaya son verdi ve kollarn aarak Orlando'dan yana seirtti: "Sizi tekrar grmek ne byk mutluluk, Birader! Araplarn yannda banza neler geldi? Konaklayacak bir yer buldunuz mu? Rica ediyorum, misafirim olun!" Sonra da kalabala dnerek Orlando'yu iaret etti: "Bu cesur Tapnak valyesine hayatm borluyum. Yardmma komasayd bugn burada derdinize deva olamazdm." Sonra Orlando'nun akn baklanyla karlaarak bard: "Neden soru dolu gzlerle bakyorsunuz? Beni tanmadnz m, Adrian Birader?" Adrian m? Bu adam Adnan' tanyordu. Hakknda neler biliyordu acaba? Orlando birden kendine geldi. "Sizi nasl unutabilirim!" diye bard. "Seve seve misafiriniz olurum." 39 "anlar saat alty aldnda Pied de Cochon'da" diye gld hekim. "Umarm oru tutmuyorsunuzdur." Le Pied de Cochon adl han ehir surlarnn hemen arkasndaki dar, karanlk bir sokakta bulunuyordu. nsan burasn sadece burnunu izleyerek bile bulabilirdi.

Scak domuz eti, bira ve kzartlm balk kokulan, surlar boyunca yaylyordu. Ancak sidik kokular da insann burun direini kracak kadar keskindi, nk sarholar bulduklan uygun bir yere iemekten ekinmiyor-lard. Orlando da pantolonunun son dmesini iliklemekte olan hekimi burada buldu: "zgr bir vcut, doal saln n kouludur. Plenus venter non cenat libenter! Dolu bir kann yemek yemekten holanmaz. Bo bir yksk, dolu bir fdan daha fazla bira alr." Hekim Orlando'yu kolundan ekerek hana soktu: "Gelin, oturun. Misafirimsiniz. Umanm kamnz atr. Hayatm kurtaran adama byk bir kadeh arpa suyu getirin! Koyun eti sever misiniz? Burann budayl halamas mehurdur! Sucuk ve salam eitleri de tavsiye edilir. Hele tuzlu domuz kaburgas... O kadar lezzetlidir ki, aznza alr almaz dalverir. Bakyorum dilerinizin tm henz aznzda. yle bir ada yayoruz ki, kibar erkekler dilerini bir gen kzn bekretini yitirmesinden bile hzl kaybediyorlar. Ama ben kime ne anlatyorum? Bunlarn tmn benden daha iyi bilirsiniz. Eer tam vaktinde yetimeseydiniz... beni o inanszlarn penelerinden kurtarmasay-dmz, mutlaka dilerimden de fazlasn yitirmek durumunda kalrdm. Daha dorusu, siz olmasaydnz, hayatta kalmam bile ok pheliydi. Tpk vah hayvanlar gibiydiler. Ama o kuduz kpeklere hadlerini bildirdiniz. Bire kar ..." "Vay, neler duyuyorum byle!" diye bard yan masada oturmakta olan bir arabac. "Demek bire kar ! Anlatn bakalm!" 40 "Evet, anlatn!" diye bard masann ucunda oturmakta olan hayvan tacirleri. lerinden biri hekimin kadehini birayla doldurdu. O da byk bir yudum ald, dudaklanna bulaan kp koluyla sildi ve anlatmaya balad: iskenderiye'de karaya kmtm ve Sakall Patrik Han'nda kalyordum. Gecenin ge saatlerinde bir zenci tarafndan uyan-dnldm. Bana buraya bir gn nce gemiyle gelen Frenk hekimi olup olmadm sordu. Yardmma ihtiya duyan efendisinin adna geliyormu. Tbb malzemelerini alp onun yanna gitmeliymiim. Adam uzun sredir koan biri gibi soluk solua kalmt, ancak kesik kesik konuabiliyordu. abuk olmam iin ba-np duruyor, bu arada u nmdeki kzartma kadar siyah olan ellerini birbirine vurup duruyordu. Karanlk sokaklardan geerek evlerin giderek fakirletii ve sokaklann sszlatg bir mahalleye geldik. Anszn karmza saray benzeri bir yap knca dk armtm. Dorusu bulunduumuz yere hi uymuyordu! Karaya vurmu bir gemiye benziyordu; etraf yksek duvarlarla evriliydi, kuleler ve burlarla korunuyordu. Dar bir kapdan geerek, beni beklemekte olan bir olann bulunduu i avluya,girdik. Olan beni ok basamakl bir merdivenden kararak, penceresinden usuz bucaksz ln grnd bir odaya soktu. Ufuktaki ince, krmz bir erit, sabahn yaklamakta olduuna iaret ediyordu. ift kanatl bir kap ald ve ieriye beyaz elbisesi dalgalanan bir Arap girdi. Sarndan bile beyaz bir sakal vard. Sadece gzleri slak arduaz ta gibi pnl pnl parlyordu. Refakatim adamn karsnda kendini yere att. htiyar da beni satn almak istedii bir mal gibi dikkatle szyordu. Sen bir Frenk hekimi misin? 41 Gz hekimiyim, diye karlk verdim. Seni buraya neden arttm biliyor musun? Tahmin edebiliyorum. Bir helam gecenin ortasnda neden alelacele artlr ki? Yardmma ihtiya duyan zavall hasta nerede? Arap, sanki doru duymam gibi yzme bakt. Kalarn aknlkla yukar kaldrmt. Sonra sanki ksrk nbetine tutulmu gibi gs kafesi titremeye ve kaslmaya balad. Sakall boazndan kei melemesine benzer tuhaf bir ses ykseldi, sonra da kendini tutamayarak kahkahalarla glmeye balad. Gzlerinden yalar boanyordu. Allah adna, ite bu ok iyi! diye bard sonra. Evet, gerekten de bu ok iyi! Ne dediini duydunuz mu: Yardmma ihtiya duyan zavall hasta nerede? Sonra gzlerindeki yalan silerek bana dnd ve yle dedi: O zavall hasta bir olan. Peki nesi var? Henz bir eyi yok. Ama sen bunu deitireceksin. Sizi anlamyorum.

Ona sen anlat, dedi ihtiyar o anda odaya giren bir adama. ok iyi Arapa konuuyorsunuz, dedi yeni gelen, iskenderiye'de ilk kez bulunmadnz belli oluyor. Yanlyorsunuz, burada ilk kez bulunuyorum, diye karlk verdim ona. Arapa'y Endls'te rendim. Endls, dedi adam aldrmaz, hatta kmseyici bir sesle. Orada her ey farkldr. 'Hadm' kelimesinin ne anlama geldiini biliyor musunuz? Evet, erkeklii kesilmi olan bir adam. Doru. imdi sizden ne istenildiini anlyor musunuz? Demek... benden... ama niye ben? Bunun sebebi var: Birincisi. Siz yetenekli bir cerrahsnz. Bakla gze mdahale etmeye cret eden biri, hayalar da kolaylkla kesebilir. kincisi. Siz bir inanszsnz. Kuran, bizim hekimlerimize in42 sanlar hadm etmeyi yasaklar. ncil'de ise bu tr bir yasak yoktur. Roma halifesinin hekimleri, sesleri daha gzel olsun diye olanlar hadm etmiyor mu? nc ve en iyi sebep, hizmetiniz karlnda size deyeceimiz cret. Bu szlerle beraber nme ii para dolu bir kese frlatt. Tereddt ettiimi gren ihtiyar: Al onu, dedi. Emeinin karl olan para. Bugne dek hibir Hristiyan hekimi bunu geri evirmedi. Ama ben bugne dek bu operasyonu hi... Sen gzlere inen perdeyi kaldran baanl bir cerrahsn. Bak kullanmay, yaralan iyiletirmeyi biliyorsun. Sonra yan odalardan birine gtrldm. Alak bir sehpann zerinde duran deri ciltli bir kitapta, hadm etmenfn farkl teknikleri izimlerle anlatlyordu. "Neden farkl teknikler?" diye sordu hayvan tacirlerinden biri. "Bir boay veya kou sadece bir ekilde burabilirsin." "Elbette, ama insanlarda durum biraz farkl." "Bunu bize anlatmalsnz" diye bard arabaclar. Hekimin kadehini tekrar birayla doldurdular. "Haydi, anlatn!" "arkta esas olarak be ayn hadmlatrma teknii uygulanr. Bunlarn kulaa ho gelen Arapa isimleri vardr. 'Biilmi Tarla' ad verilen teknikte, sz konusu zavallnn erkeklik organ ve hayalar kesilir. 'Aa Kesme' ise sadece organn kesilmesi anlamnadr. Hadm edilen kii teorik olarak reme yeteneini yitirmez, ancak bu ii yapacak en nemli organndan yoksun kalm olur. 'Aa Kesme' genel olarak bir ceza ilemi olarak uygulanr, tpk elin kesilmesi gibi. Baka bir tekniin ad ise 'Yuva karlmas'dr. Demir bir telle hayalar torbalardan kartlr. 'Fndk Krma' tekniinde ise hayalar ya demir bir kskala, ama genel olarak dilerle patlatlr. Bu teknik genel olarak kk ocuklarda uygulanr." "Yalvannm susun artk! Midem altst oldu!" diye inledi mterilerin itahlarnn kapacandan endielenen hanc. 43 "Peki sen byle bir ey yaptn m?" diye sordu arabaclardan biri. Yznde gzle grlr bir dehet ifadesi vard. "Nasl olur da bir insann..." "insan m dedin?" diye szn kesti onun hekim. "Ne insan? Hadm edilecek ocuk Afrika ormanlannda yakalanm, vaftiz edilmemi, vah bir zenciydi. Bir maymunun kuyruunun kesilemeyecei nerede yazl? Ha? Bana bunu yasaklayan emri gsterin!" "Devam! Anlatmaya devam et!" diye bard hayvan tacirleri. "ocuu bir yataa balam ve azn tkamlard. Gzleri yuvalannda fldr fldr dnyordu; sanki her an frlayacakm gibiydiler. Baldrlarnn st ksmna keten bezler sarm ve kanamay azaltmak iin kamna slak bezler koymulard. Simsiyah erkeklik organ biberli suyla ykanmt. Bylece tek bir hareketle ocuun erkeklik organn ve hayalann vcudundan ayrdm. Bu iin srn ydnm hzyla hareket etmekte ve yarann mmkn olduunca kk tutulmas iin organlan vcuda en yakn noktadan kesmekte sakl. Sonra yara kaynar yala daland ve idrar yollannn ak tutulmas iin penis kkne bir kam sokuldu. Yarann skca sarlmasndan sonra, ocuk ayaa kaldnld ve iki adamn yardmyla odada bir aa bir yukar yrmeye zorland. Sonra tekrar yerine yatnld. Neyse, dedim adamlara. ocuk bana gelenlerin en kt ksmn atlatt.

Hayr, diye karlk verdi adamlar. Asl felaket imdi balyor. gn boyunca hibir ey yemeyecek ve imeyecek. Id-rann boaltt zaman da cehennem? aclar duyacak. Anma netice itibaryla hayatta kalacak." Hekim szlerine uzun bir ara verdi. "Ya sonra? Sonra ne oldu?" 44 "ocuk bir hamlede kendisini pencereden aaya att ve kafa st yere akld. Hemen o anda lmt, tpk krknn zedelenmemesi iin tuzaa yakalanan bir tilkinin kafasnn knl-mas gibi." Hekim birasndan byk bir yudum daha ald. "Ama gerei dile getirmek gerekirse, bu benim suum deildi. ok baarl bir operasyon yapmtm, ama o kpogullar aldm creti geri istediler. Ben de elbette ki bunu reddettim. Hadm vahnin aa atlad pencerenin nnde yksek sesle tartmaya baladk. Adamlar zerime saldrd, ben de elimden geldiimce kendimi savunmaya altm. Tam kuaklanndaki hanerlere el atmlard ki, bu saygdeer Tapnak valyesi sanki tann tarafndan gnderilmi gibi sokan banda beliri-verdi. Gerekten de tam vaktiydi. Yce tann Danyal peygamberi aslan ukurundan nasl kurtardysa, Adrian Birader de beni katillerimin penelerinin arasndan ekip ald. Kapdan gemekte zorlanacak kadar iri yan bir adam olan dev zencinin kolunu bir darbede krd. Dierini bir bayrak gibi yukan kaldrd ve altnda vahi bir kpek srsnn lgnca havlad pencereden dan frlatt. nc asamn burun deliklerine iki parman soktu ve bir ekite burnunu st dudandan ayrd. erefim adna yemin ederim, daha nce buna benzer bir ey hi grmemitim. O gnden sonra Tapnak valyelerinin neden yenilmez kabul edildiklerini biliyorum. Evet, dostlanm! imdi de kurtancmn erefine ielim!" Adamlar hep birlikte kadehlerini boalttlar. Sonra da hayvan tacirlerinden biri Orlando'ya dnd: "Bir Tapnak valyesinin byle berbat bir yerde, hem de gecenin o vaktinde ne aradn bilmeyi dorusu ok isterdim." "Bunu ona ben de sordum" diye gld hekim. "Bana ne cevap verdiini biliyor musunuz?" "Evet, ne cevap verdi?" diye bard Orlando. Hekim neeli bir yzle ona bakt: "ok akacsnz. Ama is45 tesem de bunu size hatrlatamamam, nk orada ne aradnz bana da sylememitiniz. Bana sadece u cevab vermitiniz: 'Pisces imitar."' "Bu ne demek?" diye sordu hayvan taciri. "Balklar gibi yapalm, demek. Bilirsiniz, Tapnak valyeleri de, balklar gibi genelde konumay pek sevmezler, zellikle de konu gizli tarikat grevleriyle ilgiliyse. Yoksa orada bulunmanzn sebebi zel bir grev olabilir miydi? skenderiyeli kadnlar eytan bir ekicilie sahip. Umarm bu akam ho grrsnz. Gelin, kadeh kaldralm! Her ey hl sanki dn olmu gibi gzmn nnde. Oysa aradan neredeyse bir yl geti. Ertesi gn sizi skenderiye'den Girit'e gtrecek olan gemiye kadar size elik etmitim. Hatrlyor musunuz, Adnan Birader, vedalarken..." Orlando telala duyduklarn toparlamaya alyordu: Temmuz balarnda Adnan skenderiye'den batya doru yola koyulmutu. Demek ki dn yolunda bulunuyordu. Om hafta sonra Dk Ludwig ldrlmt... On hafta, yani Alpleri amak iin gereken sre. Ama bu ne anlama gelirdi ki? Srf bu yzden Adrian'n katil olduu sylenebilir miydi? Hekim soluk almadan konumaya devam ediyordu. Yal dudaklar A ve O harflerini telaffuz ederken bzlyor, M harfinde ise iftleen smklbcekleri andryordu. P ve B harflerinin telaffuzunda ise etrafa lapa paracklan ve kk baloncuklar salyordu. Orlando, kelimeler kendisine ulamadan bile her eyi alglyordu. Daha sonra, evine geri dnerken, o akam neler yemi olduunu tm abasna ramen hatrlayamad. O gece bir rya grd: Bir kalenin tepesinde duruyor ve aada uzanan le bakyordu. Uzaklarda, bir sinek kadar ufak bir nokta, kendisine doru yaklayordu. yice yaklat zaman, Orlando bunun elbiseleri rzgrda uuan bir svari olduunu fark etti. Atn nallan yerdeki kum zerrelerini tpk bol sulu bir eme gibi ge 46

fkrtyordu. Svari iyice yaklat zaman onu tand. Bu, Adrian'n ta kendisiydi. Orlando ismiyle hitap ederek ona bard. Ancak var gcyle haykrmasna ramen, dieri onu duymuyordu. Adrian bir kula mesafeden yldrm hzyla uzaklap gitti, ancak ayn zamanda tuhaf bir yavalkta hareket ediyordu. Zaman ve mekn kavramlan i ie geip gerek anlamlan-n yitirmilerdi sanki. Adrian'n yz solgundu, hatta, bir l kadar beyazd. "Bekle!" diye bard Orlando. "Dur! Nereye gidiyorsun?" Ve uzaklardan Adnan'n sesini duydu. Sadece tek bir kelime haykrmt. "Alamut" gibi bir kelime. Orlando anszn uyand ve bir daha uy uyamad. O gizemli kelime kafasnn iinde nlayp duruyordu: ALAMUT. ^4k gnlk bir dinlenme sonrasnda, iki Tapmak valyesi manastnn yastklann bir kez daha atlannn eyerleriyle deitirdiler. ki gn sren Cahors yojunda hekim de onlara elik etti. Yolu bildii iin onlara klavuzluk yapyor, te yandan neeli hikayeleriyle onlan elendiriyordu. "nsanlar hayvanlardan daha aptal" dedi adam, "nce para kazanmak iin salklann feda ediyorlar. Sonra da salklann tekrar kazanmak iin paralann feda ediyorlar. nann bana, aptallk da bir hastalktr. stelik kiinin kendisinin deil de, yakn evresinin madur olduu tek hastalk! Vivat morbi! Male se habet medicus, nemo si male se habuerit. Yaasn hastalk! Herkes kendini iyi hissederse, hekim kendisini iyi hissetmez." "Tm hastalklarn en kts hangisidir?" diye bilmek istedi Zacharias. "Hekimler. Medico tantum hominem occidisse summa im-punitas est. Sadece bir hekim cezaya arptrlmadan bir insan ldrebilir." 47 "Salkl kalmak iin ne yapmak gerekir?" "Perhize dikkat etmek." "Tok insan oru tutmay tler" dedi Orlando ve Zacharias ekledi: "Dorusu siz. perhiz yapan salkl bir insana pek iyi bir rnek tekil etmiyorsunuz." Hekim gld: "Yce tann imanlara da kendilerine lyk bir grev vermi, onlar mezarlk solucanlarna mkemmel bir ziyafet hazrlamakla onurlandrmtr." lene doru, yol kenannda bulunan sefil grnml bir iftlie ulatlar. Yoldaki derin deliklerde rdekler yzyor, kk bir kz bir eei gtmeye alyordu. Atllar grd zaman korkuyla kamaya alt-, bu esnada bandaki byk rty de yere drd. iftlikten ykselen tiz, hayvan lklan ok uzaktan duymulard. "Tam vaktinde geldik" diye bard Zacharias, "bir domuz boazlyorlar." "Bu bir domuz deil" dedi hekim. "Bir kadn." Tapnak valyeleri ve hekim atlann mahmuzladlar. lklar, bacasndan nisan gkyzne siyah dumanlar ykselen bir kulbeden geliyordu. Alak kapdan ieri ilk dalan Orlando oldu. Ancak gzleri odann isli karanlna alamadan, arkasndan gelen hekimin sesini duydu: "ekicinizi yerine koyun! Burada insan ldrlmyor, aksine dnyaya bir yenisi geliyor." Demir bir kazann altnda dumanl bir ate yanyordu. Hemen nndeki bir sandalyenin zerinde gen bir adam oturuyordu. Kollarn, kucana oturmu olan gen bir kadnn beline sarmt. nlerinde yere diz km olan bir kz, var gcyle kadnn bacaklann ayrmaya alyordu. Adamn kll kollar, kadnn kocaman karnn avn skp ldrmek isteyen ylanlar gibi kavramt. Kadnn lklarna dayanamayan Orlando elleriyle kulaklarn kapad. 48 "Yeter, durun!" dedi hekim sert bir sesle. "Zavall kadn ldreceksiniz." Ellerini atein yannda duran ve ii domuz yayla dolu olan bir anan iine daldrd, sonra da yal parmaklarn kadnn eteinin altna soktu. Sonra da baba adayna dnd: "Sen bir iftisin. Daha nce hibir danann veya kuzunun doumuna yardm etmedin mi? Bu ne budalalk? Kynzdeki kadnlarn arasnda bir ebe yok mu?" Ona yerdeki kz cevap verdi: "Yal Bonne-mere geen k suieinden ld."

Hekim az tedeki sandalyelerden birini yanna ekti ve adamn yardmyla kadnn yere diz kmesini, kollaryla da sandalyenin srtna tutunmasn salad. "Ona ila benzeri bir ey verdin mi?" "Scak avdarmahmuzu lapas, adamotu ve kartal tahtas." "Ne zaman?" "Az nce. Lapann kalan hl scak." "avdarmahmuzunun sanclan balatmas daha en azndan bir saat srer" dedi hekim. Bir bez parasn scak suya batrd ve kadnn kamnn etrafna sard. "Bu yntemle doumun balam veya balamam olduunu kesin surette anlarsn. Agn-lar dinerse biraz daha vaktin var demektir." Kadn tekrar barmaya ve-inlemeye balad, ancak sesi bu kez bouk ve gszd. Ardna kadar alm gzleri, Orlan-do'ya kesilmeyi bekleyen bir hayvann gzlerini hatrlatmt. "Kaybedecek vaktimiz yok. Al u ana!" dedi hekim adama. "ine ie!" "Anlayamadm..." "ine ie dedim be adam!" Adam kendisine syleneni yapt. O da gcnn sonuna gelmiti. Hekim ana onun elinden ald ve kadnn dudaklarna dayad.- "! Hepsini!" Kadn tiksinerek ban yana evirdi. Hekim sol eliyle onu 49 salarndan kavrad, ban zorla geriye ekti ve scak idrar son yudumuna dek boazndan aa boaltt. Orlando midesinin kalktn hissetti ve kendini glkle darya att. Zacharias da kire beyaz bir suratla kulbenin duvarn dayanmt. "Aman tanrm" diye inledi. "ehvetin sonucu bu kadar korkun demek!" O akam Brive-la-Gaillarde'deki St. Martin Kilisesi'nde konakladlar. Rahip onlarn erefine bir olak kestirmiti. Son derece youn arab suyla kartnp imek gerekiyordu, ancak hekim bunu yapmay iddetle reddetti. Bir sava sonras o gn yaananlar nasl akam sohbetlerinin ana konusunu oluturursa, imdi de doal olarak hekimin mdahale ettii zor doum ve baarl sonucu konuuluyordu. "Bugn dnyaya gelmesine yardmc olduumuz kk insancn erefine ielim. Umanm hayatnn gnleri ve lm, doumu kadar ac dolu olmaz." Hekim kadehini bir dikite boaltt ve parmaklarna bulaan ya yalayarak temizledi. Orlando'nun aklna ister istemez domuz ya dolu anak gelmiti ve midesindeki bulanty bastrmay glkle baarabiliyordu. Ondan farkl bir durumda olmayan Zacharias, kendini tutamayarak hekime dnd: "Btn gn kafam kurcalayan bir konuyu size sormak istiyorum: Neden cadn kocasnn idrann imeye zorladnz?" "Neyini imeye?" diye sordu rahip dehet iinde; doru duymadn sanyordu. "Yanl anlamadnz" diye gld hekim. "Baka arem yoktu. Rahipler ve arlatanlar iin kendilerini baarya gtren her yol mubahtr." "Byle iren bir eyin neye faydas olabilir ki?" "Ne kadar iren olursa, o kadar iyi. Ebelerin buna benzer bir yn ie yarar reetesi vardr. Kt kokulu ve tatl maddeler kadnda kusma istei yaratr, o da doum sanclannn balamasna neden olur." 50 "Tiksinmemek mmkn deil" dedi rahip. Hekim kadehini a tutarak bir drtlk okudu: "arap, idrar gibidir Kalitesini renmek iin Koklar, tadna bakar Bir de a tutarsn. drar, bir insann salk durumu hakknda hekimlere dier belirtilerin tmnden daha fazla bilgi verir. Tam yirmi farkl rengi tespit edilmitir; deve tynden kardinal krmzsna, civciv ansndan tek boynuzlu atn boynuzunun siyahna kadar. Bu renkler bize sadece salk durumumuzu deil, duygusal durumumuzu da gsterir, idrar krmz ve ince olan bir insan neeli ve keyiflidir. Beyaz ve youn idrar ise souk karakterli bir insana iaret eder." "Tm bunlar ne kadar tiksindirici!" "Naturalia non sunt turpia. Doal olan irkin olamaz" diye karlk verdi hekim. "Aranzdk bugne dek plasenta tutmu olan var m? Bu iren grnml, peltemsi et paras genellikle doumdan hemen sonra en yakndaki gbre ynnn altna

sokulduu iin, pek ok insan varlndan bile haberdar deildir. Dii hayvanlar ise vcutiarndan attklar plasentay yerler. Hem de ister etil, ister otul, ister evcil, ister yaban tm hayvanlar. Bilge Avicenna, Canon medicinae adl eserinde bir lousa iin kendi plasentasndan daha besleyici hibir ey bulunmadn yazmaktadr." "nsan kendi etini nasl yiyebilir?" diye sordu Orlando. Rahip de ha kartarak ekledi: "Ebeler arasnda pek ok byc kar bulunur. Baka hi kimse kadnlar zerinde bir ebe kadar kudret sahibi deildir. Kadnn cinsel organnn tm hastalklar veya arzular iin bir ilalan vardr. Ak iksirleri, dourganlk merhemleri ve istenmeyen gebeliklere kar zehirler ha51 zrlarlar. Sadece dnyaya yeni gelen yaam deil, dnyadan gp giden yaam da avulannn arasnda tutarlar; nk lleri hl eski putperest geleneklerine gre ykarlar. Ebelerin iinde Eski Ahit'in ylanlan yaamaktadr." "Eskulap'n ylanlan" diye dzeltti hekim. "Doum yaptklan zaman btn kadnlar bu kadar korkun lklar atar m?" diye sordu Zacharias. "Hepsi. Doum yapan bir kadnn lklan, tavuklann gdaklamas kadar tipiktir. Bretagne kylleri yle der: Kpekleri, horozlan ve douranlan btn civarda iitmek gerekir. Hatta kadnlann birounun grtla, dl yatandan daha fazla zarar grr. Hibir ikence odasndan bu kadar korkun sesler kamaz." "Platon, yazlannda dlyatann annenin vcudunda bamsz bir yaam sren bir parazite, bir hayvana benzediini syler" dedi rahip. "Bu ilgin tez hakknda ne dnyorsunuz?" "Gerekten de dlyata grne gre kendi iradesine sahiptir. Yunanlar da bunu biliyordu. Platon'un dilinde dlyata-na Hyster ad verilir. Histerik kadnlar, dlyataklannn keyfi tarafndan ynetilen kadnlardr. Hangi kadn byle deildir ki? Bazlan dryatan bir tr kurbaaya, bazlan da bala benzetirler. Paris'te ona Museau de Tauche, yani sazan az ismini veririz. Champagne'da ise onu bir kara kurbaasna benzetirler. Bu hayvann itahnn ne kadar agk olduu, zellikle cinsel iliki esnasnda ortaya kar. zerine doru gelen spermay yutmak iin azn abuk ve hrsl hareketlerle ap kapar. Bu arada oltann ucunda bulunan bir solucan sran bir balk gibi rpnr ve kaslr." "Karanln ve dehetin yuvas!" dedi rahip. "Gnhlann, ylan yuvalannn ve gbre ynlannn kayna." "Yaam finn" diye ekledi hekim. "nsanln en kutsal beii." "Vcudun en iren, en kirli iki deliinin arasnda bulunan 52 bir organ kutsa olarak niteliyorsunuz. Byle bir yerin kutsiyetinden sz edilebilir mi? Ama dlyatann kendisi de bir lam az deil midir? Hamile olmayan kadnlarn vcutlarndaki kirli'kan oradan boalmaz m?" "Simon Magnus yle der: Dlyata insann tm gnahlardan arnm olarak, yaratcyla bir ve ayn olduu tek yerdir. Doum, cennetten kovulma anlamna gelir." "Simon Magnus gnostiklerin bayd, dolaysyla kfirin tekiydi!" "Dlyata, azizler de dahil olmak zere tm insanlann snd ilk yuvadr" diye devam etti hekim szlerine. "sa efendimizin de bizi kurtarmak iin dnyaya gelmesinden nce tam dokuz ay orada bulunduunu unutmamalyz." "Buna ramen yine de ayba kanamas zehirlerin en irencidir. Adet gren bir kadnn dokunduu her ey bozulur. St kesilir, ekmek hamuru kabarmaz, et rr, bal ve arap ekir, ilalar saaltc glerini yitirir. Kanamann sadece kokusu bile kpekleri deliye evirmeye yeter. Temiz olmayan bir kadnn bir dokunuu, hatta sadece bir bak bile ykc etkiye sahiptir. Plinius, Naturalis Historia adl eserinde yle yazar: Adet gren bir kadnn tek bir bak bile aynann parlakln yok etmeye yeter. Kllar da keskinliklerini yitirir." "Erkekler de keskinliklerini yitirir" diye gld hekim. "Hayr, hi de deil" diye bard rahip. "Hemen her kyde ahlkszln meyvelerine rastlamak mmkndr." "Nasl meyveler?" diye sordu Zacharias. "Krmz kafallar, tula suratllar, ate cadlan."

"Adet kanamas srasnda kurulan cinsel iliki sonucu doan ocukiar kzl sal olur" dedi hekim. "Ayn zamanda illi, benli ve czam gibi lekeli olarak da" diye ilave etti rahip. "Kzl sal bir ocuk, ebeveyninin tehir direidir. te, bana bakn! Babam, annemi krmz arap dolu 53 bir anan iine oturtup, bir hayvan gibi arkadan becermi! Dediim gibi, ahlkszln kzl meyvesi insan rknn tm kt zelliklerini bnyesinde toplar. nsanlar bo yere yle dememi: Sakn bir kzl salya gvenme! Yahuda'nn da sa ve sakal kzl renkteydi. Hibir kadn kzl sal olanlar kadar azgn ve ehvetli deildir. Bir hayvandr artk o, kzm bir inektir." "Sizi duyan da Havva'nn kzlarn insandan saymadnz sanacak" diye gld hekim. "Gallina non est avis, uxor non est homo" diye karlk verdi rahip. "Horoz bir ku deildir, kadn bir insan deildir." Sonraki gnlerde Dordogne vadisinde ilerledikleri bir esnada Zacharias sordu: "Cinsel iliki gerekten de o rahibin anlatt kadar pis bir ey mi?" "Bilgisiz bir hekim, bir hastaya hekim olmayan birinden daha byk zararlar verir" dedi hekim. "Bilgisiz bir rahip de inanca rahip olmayan birinden daha byk zararlar verir. Kendisini din adam sanan o zavall, yaam denilen o olaanst, mucizev dng hakknda en kk bir fikre bile sahip deil. Tahl tohumlar sadece tarlaya ekildikleri zaman ilerindeki yaam ortaya kartrlar. Erkeklerin tohumlar da ayn ekilde kadnn bereketli tarlasna ihtiya duyar. Topran kirli olduunu iddia eden biri budalann tekidir. Yaratklarnn oalmas tanrnn da arzusudur, '"'nk varln ancak bu ekilde srdrebilir. Bu nedenle de b nemli grevi her yerine getiriimizde mutluluk ve n? ;e du^ gulanyla dolmamz salamtr. P Kd, f,n nce hep birlikte ahit olduumuz zorlu, tehlikeli * . ac Jolu bir srecin yaanmas iin tanr ak yem olarak kuianr, orgazm da gsterdikleri aba iin kullarna ihsan ettii ola. *an ist bir armaandr." "Neden hasta oluyoruz?" diye sordu Zacharias. "Neden lmek zorundayz?" "Sen hasta olduun iin deil, yaadn iin lyorsun. Yaam, her gece uyku tarafndan geici olarak tedavi edilen bir 54 hastalktr. Ancak kesin lmn ta kendisinden baka bir ey deildir." Cahors'da, St. Etienne katedralinin nnde birbirleriyle ve-dalatlar. "Tanr seninle olsun, Adrian" dedi hekim. Evet, diye geirdi iinden Orlando, tann seninle olsun Adrian! Sonra gn farkl ynlerine, kendilerini bekleyen kadere doru hareket ettiler. Lot Nehri zerindeki ta bir kprde Orlando atn durdurdu. Suya bir ta frlatarak olanca gcyle bard: "A 1 a m u t!" "Ne dedin?" diye sordu Zacharias. "Alamut ne anlama geliyor?" "Dies siem docet. Greceiz." D JLJenedict Birader, kabul trenini geride brakm olmasna ramen, tarikatnn pelerinini tamayan tek kimse olmalyd. enesi daima tralyd ve san soylular gibi uzatyordu. Kim olduunu bilmeyen biri onun zgr bir ehirli, bir tacir veya teolog olduunu dnebilirdi. Benedict farkl kimliklere brn-menin ustasyd, ama kesinlikle bir kahraman deildi. iddetten nefret ederdi, espri anlay son derece gelimiti. Bir sohbet esnasnda yal Girac, sa'nn'gerekte bir Romal olduunu ne srd vakit ona yle karlk vermiti: "Dorudur. Sadece bir talyan annesinin bakire olduunu ne srebilir. Ve sadece talyan bjr anne olunu tann yerine koyabilir." Benedict Lebbon solgun ehreli bir insand. elimsiz ve nemsiz d grnm, ona rakipleri tarafndan kmsenmek gibi nemli bir avantaj salyordu. Neredeyse yarm dzine dil konuabiliyordu ve zamannda pek az kiide rastlanabilen mantkl dnme yeteneine sahipti; karmak olaylar arkasndaki umulmadk ilikileri yakalamakta ustayd. "Benedict Kutsal 55 Ruh'a benziyor" diyordu Magister Musnier onun hakknda. "Varln alglamak neredeyse mmkn deil, ama buna ramen olaanst bir etkisi var."

Benedict Birader'in, ktphanenin byk yaz salonundan alnarak evrak ubesine gnderilmesi pek abuk olmutu. Bu ubenin alanlanndan dahice yeteneklere sahip olmalan bekleniyordu, ancak yaplanlar aslnda sradan sahtekrlk ilerinden baka bir ey deildi. Burada tarikatn lehine olmak zere imparatorluk mhrleri, papalk imtiyaz belgeleri, antik aa has mrekkep ve parmen byk bir ustalkla taklit ediliyor, imzalar kopyalanyor, vergi muafiyetleri salanyor, arazilere ve miraslara el konuluyordu. Yapt iin sahtekrlk olduu Benedict'in aklna bir kez olsun gelmemiti. Tannnn ve tarikatn emrinde olmak, ahlak adan her trl gerekliin zerinde bulunmuyor muydu? Madem baz eyler olmas gerektii gibi deildi, o zaman yaban asmalan nasl slah ediliyorsa, onlann da olmalan gerektii ekle sokulmalan elbette ki ok doald. Tarikatn mlkiyetine geirmeye deer tanr ve tanmaz mallann kokusunu almakta zel bir yetenee sahip olduu iin, Benedict ksa srede nemli grevler stlenen gezgin bir gizli ajana dnmt. Birden fazla dili rahatlkla konuabil-mesi ve gerek bir insan sarraf olmas, bir yerde birka gnden fazla durmasna imkn tanmayan heyecanl karakteriyle birleince, bu grevinde de byk basanlar elde etmesini salyordu. Kusur denemez ama, bir zellii daha vard: Fareler onu dehete dryordu. Ona Mus mlcrotus, yani fndk faresi lakabnn taklm olmas, bu nedenle kulaa olduka arta geliyordu. Ancak bu lakap ona d grn yznden deil, alma ekli yznden taklmt. Tpk fndk fareleri gibi, onun yaam alan da yer alt dnyasyd. Tm nemli saraylarda ve kardinal katedrallerinde bulunan casuslan, onu daima yeni bil56 gilerle besliyorlard. nemli grevleri yalnz tana halletmek alkanlna sahipti. Haftalar boyunca ortadan kaybolur, burnunu bulabildii her delie sokar, kartnr, biriktirir, sonra da vakay zm olarak yeniden ortaya kard. Seyahatleri onu Chartres'e gtrd zamanlarda, katedral in-aatndaki youn faaliyet Benedict'in daima hayranlkla bylenmesine neden olurdu. Yldzlann solgunlamaya balamasyla birlikte, iiler basit kulbelerinden tpk kyamet gnnde mezarlanndan gkan ller gibi dan szlrlerdi. Sabah serinliinde vcutlanndan buharlar ykselirdi. Yirmi, otuz tanesi byk bir arabann nne koulur, tekerlekler byk talann arl alfanda atrdarken, keiler onlan gayrete getirmeye alrd: "ileri! leri! Tann byle istiyor!" Toz iinde kalm vcutlanyla birer hayaleti andran elimsiz siluetler, tahta teknelerin iinde duvarc ustalan iin har kan-yordu. Ta iilerinin gkard grlt, kulaktan sar edecek denli iddetliydi. "Cehennemi ite byle tasavvuf ediyorum" diye bard Benedict. "Bunu kimse duymasn sakn" diye karlk verdi ona refakat eden Jacopo Birader. Tam aksine, cennetin n avlusunda bulunuyorsun. Burada u geerli deildir: Ora et labora! Geerli olan udur: Ora est labora. iler iin almakla ibadet etmek ayn anlama geliyor. Sabahlan ie balamadan nce kutsal ekmek yiyorlar. Gnh karmadan inaat alanna yaklamaya cret eden bir kimse, bir kfir gibi talanarak kovalanyor. Sadece Chartres sakinleri deil, civar kyllerinin neredeyse tm akn akn buraya geliyor, hem maddi imknlann, hem de kol glerini tannnn anas iin seferber ediyorlar. Tmar sahipleri imtiyazlann bize devrediyor. Hatta piskoposlar bile gelirlerinden bizim lehimize vazgeiyorlar. Manastrlar buradaki yzlerce, binlerce insann kamn doyuruyor, kadnlar elbise di57 kiyor, hastalar ve sakatlar bile gnlerini bize dua etmekle geiriyor." Bu arada yanlarndan iki kei geti; yz slak bezlerle rtl, inleyen bir adamn koluna girmilerdi. "Peki iyi grnmyor. Ne oldu?" diye sordu Benedict. "Snmemi kire." "ki gzne de mi?" "Artk sadece bir gz var." "Aman tanrm! Ne korkun!" "Bakire Meryem onun yannda olacaktr. sa krleri iyiletir-memi miydi? En azndan ilah Kuds'n ltsn grebilecek" dedi rahip ve adama doru ha kard.

"naat alan deil, sanki mezbaha" dedi Benedict. "Bu senin fikrin, Birader. Bu katedral yaklak yirmi yldan bu yana ina ediliyor. Bu zaman zarfnda burada ka kiinin lp gittiini biliyor musun? Drt yzden fazla! Kemikleri knlanlar, ezilenler, iskeleden denler, kr olanlar ve sakat kalanlar bu sayya dahil deil. Ne byk bir fedakrlk! Tanrnn erefine kendi olunu kurban etmeye hazrlanan ihtiyar bra-him'inkine benzer bir cezbe, ilah bir lgnlk! Kulenin tepesindeki tahta vinci gryor musun? Bakire Meryem Gn'nde iki marangoz oradan aa dt. Gen olan son anda yamur oluunu yakalamay baard. Oltann ucundaki bir balk gibi uurumun tepesinde grpnp duruyordu. Rahipler onun iin ex distatus duasn okumaya baladlar. Ge ykselen dualarmz, ne yazk ki hibir ie yaramad. Adam kafa st yerdeki ta kaplamalara akld. Saysn hatrlayamadm bir sr adam bacan krd. Ayn zamanda koltuk denekleri de yapan tabutu, yannda tam alt rak altrmaya balad. Bu gidile katedralin al yininde dev sahan dolduracak sayda insan bulunamayacak. Bir sre nce bir at ustasnn yle dediini duydum: Cehennem yeraltnda deil, aksine yukarda, gkte." 58 "Adem'in torunlannn torunlan, ge ulaacak ykseklikte bir kule yapmak istedikleri iin cezalandnlmamlar myd? Bu katedral neden bu kadar yksek olmak zorunda?" Bunu Byk stad'a soracam, diye geirdi aklndan Benedict. Birka gn sonra onun huzuruna gkmt. "Chartres'deydin, Benedict Birader" dedi Byk stad. "Orada iler nasl gidiyor?" "Babil kulesinin inaatnda olduu gibi." "Daha nce asla bu denli grkemli yaplar ge ykselme-miti" dedi Byk stad. "Hatta Romallar zamannda bile." Peter de Montaigu, alma odasnn duvann kaplayan haritalardan birinin nnde durmutu. Benedict, Fransa'nn ok iyi tand snrlarn fark etti. "Dierlerinin yannda dev bir inaat daha: Noyon, Senlis, Laon, Paris, Poitiers, Soissons, Bourges, Chartres, Rouen, Reims, Le Mans, Amiens. Beavuis ve Strasbourg iin planlar hazr. Ve bu saydklarm sadece^ en nemli katedraller. Bu yapla-nn saylanndan ve boyutlanncian ziyade, esas artc olan mimari zellikleri. Bat dnyas bugne dek sadece antik elementleri kulland: Yunan stunlar, Roma kemerleri ve kubbeleri. Bizim mimarimiz ise tmyle farkl ve yeni. Daha nce bizim yaplanmzdaki formlar ve yapsal teknikler hi uygulanmamt. Dev salonlarmzn tavanlar kaln, hantal stunlar tarafndan tanmyor. nce, zarif kolonlar, sanki arlkszm gibi ge ykseliyor. Eskinin birka kula kalnlndaki kaba duvarlanna gerek kalmad iin yerlerini muhafiz kulelerinden bile yksek, vitraylarla kapl pencerelere brakm durumda. Rengrenk camlardan szlen k huzmeleri, ierisini kelebek kanatlan kadar canl ve gizemli bir aydnla bouyor. Ktle, gce dntrlm durumda. Hem de olaanst kudrette bir gce!" 59 "Bu yeni yaplar neden bu kadar yksek?" diye sordu Benedict. "Bir sahann elli ya da yz kula yksekliinde olmas ne ie yarar? Bu yzden ierisi daha fazla insan almaz ki!" "Bu yaplar salt toplant yeri olmaktan daha te anlamlar tayorlar." "Evet, elbette bunlar tann evleri" dedi Benedict. "Ama tan-nnn bu byklkte meknlara ihtiyac var m gerekten?" "Bu yeni meknlara tannnn deil, bizim ihtiyacmz var." "Biz Hristiyanlann..." "Hayr, biz Tapmaklann!" diye szn kesti onun Byk stad ve konumaya devam etti: "Biz, yaplanmza kendimizin ekil verdiini dnyoruz, oysa bizi ekillendiren yaplann ta kendileri. Mimarlk da bir yanyla dine benzer. Bir zamanlar insanlar tarafndan yaratlm olanlar, bir mddet sonra, ilerinde yaayanlan da kendilerine benzetirler. Biz bunun farknda bile olmayz, nk evremiz tarafndan akla ve manta uygun bir retiye bal olmakszn dntrlrz. Kiiliimiz yaantmzn ilk ylnda geliir ve son halini alr, ancak biz hayatmzn en nemli bu kesimini hatrlamayz bile." Byk stad bu kez bir modelin nnde durmutu.

Sevgi dolu gzlerle onu bir sre szdkten sonra Bene-dict'e dnd. "Bu yeni katedrallerden birinin iine girdin mi hi? Ne grkemli bir olay! Bunu bir kez yaayan biri, asla bir zamanlar olduu kii olarak kalamaz. Non sum qualis eram! Bu meknlar yeni insan iin bir eritme potas, ge ykselen yaplar da yeni bir an balangcdr. Bizim tarafmzdan dnlen ve ynlendirilen bir a! Burada gerekten neler olup bittiini sadece pek az kimse anlamay baarabilir. Yz yldan ksa bir dnemde, Msr piramitlerinden sonra dnyann en grkemli yaplan olan bir dizi katedral ina etmeyi baardk. Bu meknlar insanl bugne dek grlmemi bir 60 cokuyla, yeni bir atele dolduracak. Pencerelerden ieri szlen gne klan, insan yaayan cennetle kar karya brakacak. Cennetin ltsn kendi gzleriyle gren biri, bir daha nasl pheye debilir! Sefil gnlk yaamlarnda gri amurdan, kahverengi tahtadan ve beyaz kireten baka bir renk grmeyen insanlann bu renk cmbnden nasl etkileneceklerini bir dnsene! Taa dnm bir ilah Kuds, a boulmu bir Kutsal Ruh. Bilgelik Ta nasl kurunu alfana dntryorsa, bu kutsal meknlar da insanlan yeni bir varla dntrecek. Tm halk iin dnlm kutsal bir gizem yini. Virgo paritura (ocuk douracak bakire), ancak tac tayacak olan Chartres! Kuzey kulesinin zirvesinde bir gne, gney kulesinin tepesinde de bir ay parlayacak. Baphomet! Nihil in intellectu, quod non ante in sensu. nceden duyularla alglanmayan bir ey, sonradan asla aklla kavranamaz." Byk stad berede bulunduunu ve ne yaptn unutmutu, iine adm att baka bir dnyada kendi kendine konuuyordu. "Konuyu dattm iin zr dilerim, Benedict Birader. ok fazla alyorum ve bu sylediklerimin seninle konumamz gerekenlerle bir ilgisi yok. Mabeyinci seni bekliyor. Sana yeni grevin hakknda gereken bilgileri verecek." Mki Tapnak valyesi yan yana dar sahil eridi Doyunca ilerliyordu. Sen Nehri'nin kar kysnda birka eski tekne akntnn ters ynne doru yavaa ilerliyordu. Souk hava yznden adamlann nefesleri kk, beyaz bulutlara dnyordu. "Bildiin gibi, Benedict Birader, Dk Ludwig yaamnn byk ksmn imparatorluun hizmetinde geirmiti" dedi mabe61 yinci. "Faaliyetleri onun sk sk Sicilya'ya, hatta Nil'in yukar ksmlarna dek uzanan seyahatlere kmasna neden oluyordu. Kendisine ait Alman lkelerinde pek az bulunuyordu. Buna ramen tebaas tarafndan sevilen ve saylan birisiydi. Hollanda Soylular Birliine tutsak dt zaman, tebaas 10.000 Gulden karlnda onun zgrln satn almt." "Byle bir ey pek sk gereklemez" dedi Benedict Birader. "mparator da Dk Ludwig'e byk deer ve nem veriyordu. Onu imparator naibi yapmakla kalmam, ayn zamanda ilk doan olunun vaftiz babas olmasn da rica etmiti. Ancak dk ile veliaht arasndaki iliki grne gre pek iyi deilmi'. Prens Heinrich, yannda kald dnemlerde kontun kat eitimi yznden babasna birka kez ikyette bulunmu." "Bu bir cinayet sebebi deil" diye gld Benedict Birader. Mabeyinci evet anlamnda ban sallad ve szlerine devam etti: "Bildiin gibi, mparator Friedrich ile Papa Gregor arasnda olduka tatsz bir anlamazlk ortaya kmt. Sannm bunun nedenini de biliyorsun: mparator, hal seferini kendi iddiasna gre kara veba yznden, papala gre de politik sebepler yznden yanm brakmt. Gregor onu aforoz etmiti, ancak bu ceza imparatoru ertesi yl kendi hal seferini dzenlemekten alkoyamamt. Papa ile imparator arasndaki bu kavgada, Dk Ludwig Gregor'dan yana tavr almt. mparator Friedrich'in onun iin yaptklar dikkate alnacak olursa, dkn bu davrannn kabul edilir olmad ilk bakta anlalacaktr." "Al sana bir cinayet sebebi!" diye bard Benedict Birader. "Respice f inem! Bu kadar acele etme" diye uyard onu mabeyinci. "Bildiin gibi imparatorun hal seferi baanyla sonuland. Friedrich, Msr sultanyla yapt anlamalar sonucu kutsal topraklar ele

geirdi ve Kuds Krall'n kurdu. Gerek bir mucizeydi bu! Bylece papa ile imparator tekrar bartlar. Artk Ludwig'i ortadan kaldrmak iin bir sebep kalmamt, ama buna ramen dk iki sene sonra hanerlenerek ldrld." 62 "Aman tanrm! Demek imparator dkten bu kadar nefret ediyormu!" "Sama!" diye bard mabeyinci. "Friedrich dkten neden nefret etsin ki? Ludwig'in Roma'dan yana tavr almasnn sebebinin imparatora zarar vermeyecek, ancak kendisinin Bavye-ra'daki konumunu glendirecek politik bir manevra olduunu pekala biliyordu. mparatorun kendisinin de bu alanda gayet usta olduu bir gerek. ine geldii gibi, papa veya halifeyle anlap bozumakta stne yok. Yksek politika manevralar, satran oyununa benzer. Krallar ve piskoposlar bir oyunun pi-yonlandr. Hangi hamlenin yaplacana duygular deil, mantk karar verir. Friedrich kadar soukkanl bir hkmdar pek az bulunur. ok geride kalm, hem de aslnda gerek bile olmayan bir nankrlk yznden intikam duygulanna kaplmak, Friedrich'in karakterine kesinlikle uygun deil. mparatorluk naibinin ldrlmesi onun iin bir kazan falan deil, aksine ona zarardan baka bir ey vermez." "Neden?" diye sordu Benedict. "Bu aalk cinayetin ph4 oklannn ilk olarak kendi zerine yneltileceini bildii iin. Bavyera manastrlarnn yllkla-nnda yazlanlar bizzat kendin okudun. Katilin kim olduunu hibiri syleyemiyor, ama cinayetin arkasnda imparatorun bulunduu konusunda herkes hernfikir." "Demek imparatorun bu ile bir ilgisi olmadn dnyorsunuz, yle mi? yi ama o halde neden beni bu ynde aratrma yapmakla grevlendiriyorsunuz?" "mparator Friedrich'in bu ile bir ilgisi olmadn sylemedim. Onun bu cinayete bir ekilde kanm olduunu dnyorum, ancak katil deil, kurban olarak." "Kurban m?" Benedict, doru anlamam gibi mabeyincinin son szn tekrarlad. "Eski Roma itihat yle der: Is fecit, huic prodest. Kimin iine yaryorsa, o yapmtr." 63 "Nereden balayacaz?" "Hagen von Halberstedt'ten. Bu adam Alman Tarikat sta-d'nn sekreteri olarak imparatorla beraber kutsal topraklarda bulunmutu; silah da kalem kadar iyi kullanan kabadaynn teki. Her eyden nce, daimi bir paraszlk iinde. Aratrmalan-mza ondan balayacaz." Turnuva her zamanki gibi bir sabah yininden sonra balamt. Ak havada yaplan bir kahvaltdan sonra, yaverler katlmclan silahlannn bana armlard. Benedict Birader, blge kontunun valyelerinin yannda duruyor ve karlama iin atlan hazrlamaya alan uaklan seyrediyordu: Kinemeler, silah akrtlan, kfrler, emirler, dualar. Alak duvarn zerine mzisyenler tnemiti, ancak alglarndan ykselen nameler rzgr tarafndan alnp gtrlyordu. Mays turnuvalar, zenginlerin servetlerini tm dnyaya tehir edebilmeleri iin iyi bir frsatt. Herkes sahip olduklann bakalanna gstermek istiyordu. Kadnlar baka hibir yerde gslerini burada olduu kadar utanmazca sergilemiyorlard. Erkeklerin pantolonlan asla burada olduu kadar dar olmaz, ukuruna iirilmi koyun barsaklan tklmazd. lk iki rakibin mzraklar daha ilk saldmda krlm, ama birbirlerini eyerden aa atmay baaramamlard. Ter inde kalm atlar kineyerek aha kalkm, ikinci saldnya hazrlanyorlard. Sonra iki koun iddetiyle mzraklar att, havada tahta paralar, bir mifer ve demir bir eldiven uutu. Svarilerden biri havada byk bir yay izdi ve tm arlyla yere yuvarland. n bacaklannn zerine ken at bir takla att, ancak kendini hemen toparlad ve tekrar bacaklannn zerine doruldu. Bu arada koup gelen at uaklan hayvann dizginlerini yakalamlard. Galip valye kendisine yaplan gl tezahrata karlk 64

veriyordu. Malup ise bir sedyeye konarak msabaka alannn dna tand. Benedict'in yannda bariyere dayanan gen bir valye yle dedi: "Her eyini ortaya koydu ve her eyini kaybetti." "Ama hayat ona kald" dedi Benedict. "Tek bana pek bir ie yaramaz" diye gld valye. "San-nm bilmiyorsun, Birader -tarikatmzn yesi olduunu sanyorum- bu karlamalarda galip, malubun atna, silahlanna ve zrhna sahip olur. Bu, karlnda hayvanlan ve uaklanyla beraber iftlik satn alabilecein bir mebladr. Baz soylu derebeylerinin bu msabakalardan sonra atadan kalma topraklan-n rehin vermek iin doruca Yahudilerin yanna kotuunu biliyorum." Borazanlar bir sonraki msabakann az sonra balayacan haber veriyordu. valyelerden ilki mzran dorultarak alana girdi. Yaver olanca gcyle bararak onu izleyicilere tantt: "Lutzvon Vasaland geliyor ite zerinde her zamanki Vens gmleiyle." Benedict bu kadar tuhaf b|r adam daha nce hi grmemiti. Tepeden trnaa demir zrhlara brnmt; ince yapl atnn zerinde gerek bir dev gibi grnyordu. Zrhnn zerine her tarafn bir rmcek a gibi kaplayan, effaf bir kadn elbisesi geirmiti. Bir iple topjad uzun sar salar, miferinin arkasnda uuuyordu. "Kln ile Cherbourg arasnda onun katlmad bir tek turnuva dahi yoktur" dedi gen valye. "Vens'n en sadk hizmetkrdr. Kadnlar onu neredeyse ilahlatnyorlar." Borazanlar ikinci kez ald. Yaver bu kez yle bard: "imdi de Hagen von Haiberstedt geliyor, Krmz sanyla hem de, iri ve yal." Birka at uann gld iitildi. Oswald von Wolkenste-in'm mehur iirini hatrlamlard: 65 Gel buraya, sevgilim Sann beni korkutuyor Ama yine de onu uyandralm Birlikte yata atrdatalm Birka at uann gld iitildi, Hagen von Halberstedt, gm eyerli devasa bir aygra biniyordu. Kalkannn ucunda uzun kuyruklu, krmz renkli, byk bir san gze arpyordu. valyeler, ilk olarak tribnlere dnerek renkli bayran altna oturmu olan kontun misafirlerini selamladlar. Sonra da savalar birbirinden ayran bariyere doru ilerlediler. Renkli kurdelelerle sslenmi olan tahta, atlann zrh kapl gslerinin yk-sekliindeydi. imdi bariyerlerin karlkl iki ucuna ulamlard. Aralannda otuz ift adm mesafe vard. Davul gmlemesini iiten savalar, miferlerinin yzlerini koruyan ksmn aa indirdiler. Msabaka alanna lm sessizlii kmt; miferin demir kskalannn trts tribnlerin en arka sralarndan bile rahatlkla iitiliyordu. Her iki sava iin de gnein aydnl, zifiri bir karanla dnmt. Miferin nndeki drt ke darack delikten sadece rakibi grebiliyorlard. lk borazan sesi. Atllar mzraklann ne eip ilen uzattlar; ular bir ngrakl ylann kuyruu gibi titriyordu. Atlarn san-lan sarslyordu. Tm sinirler her an kopacakm gibi gerilmiti. te! ikinci borazan sesi! Yzlerce grtlaktan ykselen bir lk. Atllar birbirlerine doru yldrm hzyla ilerlemeye baladlar. Nallar yeri birer eki gibi dvyordu. Kutsal Meryem Ana, yardm et! O domuz mutlaka gebermeli! Sanki binlerce kemikten ykselen bir takrt ve atrt. Yzlerce grtlaktan ykselen vahi bir haykr! Seyirciler heyecanla ayaa frlamt. Lutz von Vasaland, demir eldiveninin iinde mzrann krk sapn tutuyordu. Rakibi ise bari-yerin yannda yatyordu, yz kumlann iine gmlmt. Kal66 kan arpma annda paralanmt. Koarak gelen uaklar, bayg'n adamn zrhn kardlar. Bandaki miferi kardklannda, etrafndaki insanlar dehet dolu lklar atmaya baladlar. Manzara gerekten de korkun ve irenti. Adamn yz ve salan, olduu gibi beyin paralanna bulanmt. Ancak daha yakndan yaplan bir inceleme, bu yapkan maddenin sadece mideden gelen kusmuk olduunun

anlalmasn salamt. Hagen von Halberstedt az sonra kendine geldi, yardm tekliflerini geri evirerek uaklarn getirdii bir ata bindi ve etrafna korkun kfrler savurarak msabaka alanndan uzaklat. Vens'n hizmetkn ise hayranlarnn gnderdii iekler, renkli kurdeleler ve vaat dolu baklarla dllendiriliyordu. D A^enedict, kontun misafir kabul edebilecek kadar kendini toparlamas iin gn beklemek zorunda kalmt. Kont, eref misafiri olarak gney kanadnn st katnda, byk balkonun hemen yannda kalyordu. eride nefes kesen bir manzara vard. Hagen von Halberstedt pencerenin nnde, yksek arkalkl bir koltukta oturuyordu. Derin izgilerle dolu solgun yznde elik bir irade, gurur, herkese ve" her eye kar kibirli bir aalama okunuyordu. Benedict, tarikatnn baz bilgiler iin yksek bir mebla demeye hazr olduunu ima etti. Kont da Tapnaklara daima derin bir hayranlk ve sayg beslemi olduunu belirtti, sonra da yle dedi: "zellikle de tarikatn nde gelenlerine kar." "mparatorla beraber kutsal lkede bulunmutunuz, deil mi?" diye sordu Benedict. "Doru biliyorsunuz." "Alman Tarikat stad' Hermann von Salza'nn sekreteriydi67 ntz sannm. Bana o cesaret dolu gnlerden biraz sz eder misiniz?" "O gnlerin cesaret dolu olmaktan ziyade mucizev olduklarn sylemek daha doru olur. Kutsal yerlerin tmn tek bir lanet olas kl darbesine gerek kalmadan ele geirdik. mparatorun bildirisinde yle yazyordu: Tannnn yardm ve kendi abalanrhzla, kudret sahiplerinin silahlanyla gerekletiremediklerini baardk." "Tannnn yardm genellikle baanyla son bulmaz." "Basan aslnda sadece imparatora ait. Papa tarafndan aforoz edilmi, tahtndan indirilmi, l ilan edilmiti. Dostlan ve dmanlan ona yz evirmiti. Yafa nlerindeki kararghnda alk kol geziyordu. Destek kuvvetlerinin gelmeyeceini bilen komutanlan, harekete gemek iin onu sktnp duruyordu: Daha ne bekliyoruz? Yry davullan alnsn! Bayraklar rzgrda dalgalansn! Buraya geli sebebimizi yerine getirelim. Ama Friedrich onlara engel oluyordu. Henz kllar knlann-dan synlmam. Henz mzraklarda bir damla bile kan yoktu. mparator, sultana yazd bir mektupta yle diyordu: 'Biz denizleri lkenizi fethetmek iin amadk. Dnyadaki tm hkmdarlardan daha fazla topraa sahibiz. Burada sizinle kutsal yerlerin kullanm konusunda bir anlama imzalamak iin bulunuyoruz, tnsanlanmzn kanlann daha fazla dkmemize gerek yok.'" "Kutsal topraklan klcyla fethetmeye yemin etmi bir hal savas iin pek tuhaf szler." "Biz de sizin gibi dnyorduk" dedi kont. "Arapa'y mkemmel konuan imparator, vezirlerle bizzat pazarlk etti. Karlkl davetler verildi, onur trenleri yapld. Sultan el-Kmil armaanlara bouldu: Kehribar, inciler, deerli talar, samur ve ay posrJan, imparatorluk kuhanesinden ahinler, zellikle de el-Kmil'in holand trden beyaz tenli, sansn, mavi gzl 68 kzlar. mparator, sultann danmanlaryla bilimsel konularda grmeler yaparak, onlann bilgeliini ve ve gklere kard." "Bilimsel konular m?" diye sordu Benedict. "Ne tr bilimsel konular?" "Hem matematik problemleri, hem de gnlk hayat ilgilendiren meseleler. ok iyi hatrlyorum, bir defasnda, dz bir sopann suya sokulmas durumunda neden knkm gibi grndn tartyorlard." "mparator inanszlarla bu konulan m grt?" "Hem de ordu hibir ey yapmadan aln penesinde kvranrken." "Bu nasl olur?" "Bunu imparatorun adamlar da kendilerine soruyorlard. Friedrich onlara yabanclamt. Kendi adamlannm arasnda bile pek az sadk adam kalmt; bunlann en nemlileri Lango-bard kontu Thomaz von Arezzo ile Hermann von Salza

da bulunuyordu. mparator inanszlara dman gibi deil, dost gibi davranyordu. Hayr, aslnda yle de deil, sanki onlardan biriymi gibi davranyordu. Onlarn elbiselerini giyiyor, dillerini konuuyor, yemeklerini yiyor, mziklerini dinliyor ve kzlanyla yatyordu. Onun numara yapmadn, gerekten de o kpo-ulianyla birlikte olmaktan son derece holandn, hatta bunun ona hayat verdiini dehetle fark ettik. Salza'ya yle diyordu: 'Onlann sekin yaam tarzlarn, iirlerinin ve sohbetlerinin huzurunu seviyorum.' Ve el-Kmil'e yle yazyordu: 'kimiz de zekdan ve yaamn gzelliklerinden holandmza gre, neden birbirimizi vahi hayvanlar gibi paralayalm? Elimizde olanlar dei toku edip tatlann gkartmak, ikimiz iin de daha avantajl deil mi?'" "Bunlan imparator mu yazyordu?" "Mektubu bizzat kendim okudum. Kimse onun ne yapmak 69 istediini anlamyordu. ubat 1229'da, Petrus'un Ge Ykseu] me Gn'nden drt gn nce, inanlmaz olan gerekleti: Bati dnyas ve Dou dnyas birbirlerine kardelik elini uzatt. m-) parator Friedrich tsa ve tm azizler zerine yemin etti. Suit da peygamberin sakal zerine yemin etti ve kutsal anlamay bozduu takdirde sol elini kendi dileriyle paralayacan sy-1 ledi." "Hristiyanlk adna ne byk bir zafer!" diye bard Benedict. "Hristiyanln zaferi olduu pek sylenemez. Hristiyanlarn en yksek oban, bu anlamann yaplmamas iin elinden geleni ardna koymad." "Nasl?" "mparator, baansnn papay yumuatacan dnyordu. Ancak Roma muzaffer bir hkmdar istemiyordu. Tam aksine, aforoz edilen kfir, baanszlga uram sefil bir gnahkr olarak yerlerde srnerek papann eteini pmeliydi. Papa Gregor'un sultana hitaben yazd mektuplarda, kutsal yerleri imparatora terk etmemesi durumunda kendisine byk bir iyilikte bulunmu olacan belirtiyordu." "Bu gerek olamaz!" "Gerein ta kendisi. Ben bu utan verici mektuplan kendi gzlerimle grdm." "Aman tannm!" diye inled Benedict. "Homo assimilatus est iumentis insipientibus et similis factus est illis." "Ne demek istediniz?" "nsan aklsz hayvanlarla bir oldu, onlara dnt." "Bu daha bir ey deil! Roma bu kansz zaferi engelleyemeyeceini anlaynca, imparatorun tm makam ve mevkiini geri ald. Papa, hal yemini etmi bir sa askeri olarak inanszlarla savamak yerine onlara dostluk elini uzatan imparatoru kfir ve cehennem prensi ilan etti." 70 "Ama papalk elcisi Peiaghjs ile Gottfried de Bouillon da ilk hai- seferi srasnda inanszlarla pazarlk etmemi miydi?" "papalk tarafndan kutsanan hallarn baaramad ii aforoz edilmi bir kfirin baarmas, Gregor'u deliye dndrmt. Kutsal Peder'in nefreti o kadar bykt ki cinayet teebbslerinden bile geri kalmyordu. Tapnak valyelerinin Kuds'teki stadian kanalyla, inanszlara imparatorun rdn Nehri'nin sol kysnda az sayda bir maiyetle oru tutup dua edeceini, gn ve saatiyle birlikte bildirdi. Onu yakalayp ortadan kaldrmak iin bundan iyi bir frsat olamazd." "Roma'ya ve tarikatma bylesine inanlmaz bir sulamay nasl yneltebilirsiniz?" diye bard Benedict. "Sultan el-Kmii bu mektubu Friedrich'e gnderdi. Altna da u szleri ilave etmiti: 'Romadaki halifenizin valyelerinin bu alaka ihanetinden duyduum derin tiksintiyle beraber, bu meum parmeni size gnderiyorum. zerine Tapnak valyelerinin stadnn mhr bulunuyor. Grdnz gibi d-manlannzdan ziyade kendi dindalarnzdan korkmak iin iyi bir sebebiniz var.'" Kont, anlarn verdii heyecanla ayaa kalkmt. Topallayarak pencereye doru yrd: "mparatorun bu mektuba nasl tepki gsterdiini bilmek ister misiniz, Benedict Birader? Sadece gld. Daha nce bir insann bu denli korkun kahkahalar atabileceine asla inanmazdm." mparatorun kahkahalar nce tm

odalan doldurdu, sonra koridora tat, merdivenleri indi ve kt, tm dnyaya yaylmak istermi gibi ak pencerelerden dar kt. Hibir hayvan bu denli tyler rpertici sesler -kartamazd. Ayn gnn akam, benim de bulunduum bir ortamda Hermann von Salza'ya yle dedi: 'Bunu asla unutmayacam. Papa ve Tapnak valyeleri, bu yaptklarn mutlaka deyecekler." 71 Orlando da denizi ilk grd gn asla unutmayacakt. Bir da zirvesini atktan sonra kmt karlanna. Sonsuz byklkte, gkyzyle birleen, gm rengi bir zrhla kapl, korkun bir canavar. Vakit kaybetmeden atlarn doruca sahile srdler. Dalgalar durmak bilmeden kyya vuruyordu. Orlando ile Zacharias, kulaklarn dolduran grkemli uultunun kaynan sayg dolu gzlerle izlediler. Sonunda Orlando atndan indi, elbiselerini kartt, kpkl dalgalara nce parmaklaryla dokundu, sonra kendini ilerine brakt, dudaklaryla tadna bakt, yzd, dald, yeniden yzeye kt. "Tad nasl?" diye bard Zacharias glerek. "Scak m? Dikkat et de balklar aletini yemesinler!" Orlando bu arada kyya kmakla meguld. "Bunu neden yaptn?" diye sordu Zacharias. "Sadece bakmak yetmez" diye karlk verdi Orlando. "Baz eyler vardr ki dokunmak, tatmak, tmyle hissetmek gerekir. Denizler, atlar ve kadnlar da bunlarn arasndadr." "Bugne dek bir kadna dokunup tadna baktn m?" diye sordu Zacharias. Orlando ise cevap vermek yerine arkadan eyerden aa itti ve dalgalann arasnda snlsklam olmasn kahkahalarla seyretti. Teslis Gn'nn arifesinde iki Tapmak Narbonne Lima-n'nda Cartagena'dan gelen ve skenderiye'ye gitmek zere uygun bir rzgr bekleyen bir Ceneviz gemisine bindiler. Olduka renkli bir yolcu kalabalyla karlamlard: Normandia hallan, Yahudi tacirler, Bizans elileri, Malta keileri, Kbrs'n ekerkam plantasyonlarnda altnlacak kleler, Endls Araplan, Msrl bir hekim ve yannda talebesiyle birlikte seyahat eden bir Kab el-Ahbar, yani bir Arap hukuk bilgini. Gemini ile Zacharias geminin tam ortasnda, ana direin arkasnda, dalgalarn en az hissedildii bir yere yerletirildiler. Balangta geminin sallants pek az hissediliyordu. ki gn 72 sonra nihayet rzgr esmeye balad. Yelkenler birer flama gibi rpnmaya balamt, rzgn yakalamaya alyorlard. Geminin pa zinciri kopacakm gibi gerilmiti. Sonunda palamarlar zld, gverteyi emirler ve kfrler doldurdu. Bu arada dualar gklere ykselmeye balamt, nk lde ve denizde insann tanndan baka snaca hibir ey yoktu. Bat rzgnnn nne katt gemi, dalgalann zerinde nefes alan bir gs gibi inip kalkyordu. Bir sre sonra Saone Nehri'nin aznn nnden getiler. Gece olunca da Marsilya limannn fener kulesinde yanan atein n grdler. Be gn sonra Cenova'ya ulatlar. Ancak burada pek az durdular, nk uygun rzgn deerlendirmek istiyorlard. Gverteye flar dolusu tuzlu balk, ime suyu, kurutulmu et ve odun kmr istiflendi. Sabahn ilk klanyla birlikte sa tarafta Korsika dalann grdler. Latin kylannn gvenliinde yol almay tercih ediyorlard, nk Korsikallar korkulan deniz haydutlanyd. Ellerine denin vay haline! Sardunya agklannda rzgr ^fcszn diniverdi. Gemi, arafa benzer denizin yzeyine bir sinek pislii gibi yapmt. "Tiran Denizi, erkek delisi bir orospuya benzer" dedi kaptan. "Yataa atmay baard birini kolay kolay elinden brakmaz." Sonra douyu iaret etti: "Karda, ufkun arkasnda Capri adas bulunuyor. Odysseus orada tam bir yl boyunca mahsur kalmt. Yunanlar onu Circe adnda bir byc karnn tutsak ettiini -tann onlara acsn, nk hepsi yalana- iddia ediyorlar, ama inann bana, o da sadece kaltan tekiydi." "Byc Circe, Odysseus ile adamlann domuza evirmemi miydi?" diye sordu Yahudi bir tacir. Dnyann en iren yaratna dntrlmekten duyduu dehet yznden okunuyordu.

"Ben bir Yahudi olmaktansa bir domuz olmay tercih ederim" diye gld gen bir hal. Yal Yahudi ise byk bir ciddi73 yetle cevap verdi: "Dileinin yerine gelmesini can gnlden diliyorum." Bu kez Hristiyanlar da dahil olmak zere hep birlikte glmeye balamlard. Zaten bu sohbetler gemideki tek elence ve deiiklik imknyd. Yolcular, akamlan gvertede dev pirin mangallar iinde yaklan odun kmrnn etrafnda bir araya toplanyorlard. Hristiyanlarn, Yahudilerin ve Mslman-lann ayn ayr ibadet etmelerine ve yemek yemelerine karn, mangaln scaklnda aralarndaki farkllklan bir kenara brakyorlard. Geminin kkl, zellikle de atein scakl dostu ve dman, imanly ve imansz birbirine balyordu. Bu akamlann birinde yal Kab el-Ahbar korlar iaret ederek yle dedi: "yenler atein ssna sayg gsterir; karanlkta kalanlar onun aydnlna ihtiya duyar. Bakalar da atein demiri eriten ve topra sertletiren gcne hayranlk duyar. Bunu yaparken herkesin kendine gre hakk vardr, ancak hayran olduklan btnn sadece bir parasdr. Dinlerde de durum bundan farkl deildir. Tann, atetir. Hristiyanlar, Mslmanlar ve Yahudiler onun yaknlna ihtiya duyar. Ve her biri, ilah atein gerekliine tek bana sahip olduunu ne srer." "Bir hukuk bilgini olan sen nasl byle bir ey syleyebilirsin?" dedi yolcular tarafndan 'arpk Az' olarak adlandnlan bir Endlsl. "Her mmin duasna u szlerle balamaz m: Ehedu enna ilahe illallah ve ehedu enna Muhammeddun resulullah." "Bo verin o sahte peygamberinizi. Mutlaka u anda cehennem ateinde yanyordur" diye bard Malta keilerinden biri. Tanrnn olu sa Mesih yle sylemiti: Bana ve gksel babama inanmayanlar, sonsuz azapla cezalandracaktr. Gerek, tek ve blnmezdir." "Tanrnn olu ve marangozun olu" diye gld arpk Az. "Bir bakire onu bir ahrda dourmu. Yoksa tam tersi miydi? Bir bakire ona bir ahrda hamile kalm olmasn?" 74 "Muhtemelen bir eek ahnyd" diye gld gen bir Arap. "Ya da... tamam, imdi buldum, domuz ahnyd desek daha doru olur." Mslmanlar ve Yahudiler gldler. Hristiyanlardan bazlar silahlarna el atmt. "Lombardiya'da bir atasz vardr" dedi kaptan. "Hayatn seviyorsan asla bir geminin, bir kulenin ve bir kadnn stnde kavga etme." Sonra da tehdit dolu bir sesle ekledi: "Burada kavga karmaya yeltenecek ilk kii, tannnn yardmyla kendisini denizde bulacaktr. Hem de hangi tanr yardm ederse etsin!" Tahta bacakl, bumburuuk suratl bir cce olan gemi marangozu, korlann arasna bir kova ra boaltarak dikkatleri zerine ekmeyi baard. Mangaldan bir yanarda pskrmesi gibi kvlcmlar fikrryordu. Atee yakn oturanlann sakallan tututu. Gverte, kazlann tylerinin atee verildii St. Martin gnnde olduu gibi kokmaya balamt. Heyecan ve fke kasrgas yattktan sonra, tahta bacakl marangoz ayaa kalkarak denizcilere mahsus hikyeler anlatmaya balad. Afrika'nn bat sahillerinde yaayan Mapaputo'lardan sz ediyordu. Tenleri st kadar beyaz olan ve iri gsleriyle denizcilerin akllann balarndan alan bu kadnlar, daima kzm birer dii geyik kadar ateliydi. Erkekler ay nda onlan grdkleri anda, atee uan pervaneler gibi suya atlyorlard. Sonra da in denizindeki dev ahtapotlardan sz etti. Her biri yirmi kula uzunluunda ve iman bir zenci kadnn baldr kalnlnda sekiz kollar vard. Geceleri sessizce dmen suyunun ardnda yzyorlard. Onlara yakalanan bir denizcinin vay haline! Korkun kollanyla yakaladklar talihsizin kann emiyor, dierleri ertesi sabah onun bembeyaz cesedini buluyorlard. "Arcuballista ad verilen yeni silah hakknda ne dnyorsunuz?" diye sordu bir Burgund valyesi yanndaki Frenk'e. 75 "Zemberekli yaydan m sz ediyorsunuz?"

"Evet, zemberekli yay." "Kiriinin kimse tarafndan gerilemeyecek kadar sert olduu doru mu?" "Kimsenin geremedii bir yay ne ie yarar ki?" diye sordu Yahudilerden biri. "Demir bir mekanizma yardmyla. Sadece bir kan kadar gerilmesine ramen, frlatt oklar yz ift adm mesafeden en salam demir zrh bile delebiliyor." "Acyan ve merhametli tanrnn adyla!" dedi Yahudi. "Bu tm savalann sonu anlamna geliyor. Kim byle bir silahn karsna kmak ister ki?" "Papa, Vatikan'daki kilise meclisinde bu silah aforoz etti" dedi Frenk. "Tannnm nefret ettii bu eytan silahn bir insann zerine dorultmak, gnhlarn en by anlamna geliyor. Bunu yapmaya cret edecek olan cehennemin alevlerinde yanacak." "Bu ok iyi" dedi Arap hukuk bilgini. "Bu hi iyi deil" diye dzeltti onu talebesi. "nk bu sylenen Roma dilinde u anlama geliyor: Bu silahn Hristiyanlara kar kullanlmas yasaktr. lmsz bir ruha sahip olduklar iin sadece onlar insan olarak kabul ediliyor. Kfirlere, putperestlere ve vaftiz olmamlara kar kullanmak, tpk vahi hayvan avnda olduu gibi hibir snrlamaya tabi deil." "Arcuballista iin zel av ve sava oklan bulunduu doru mu?" diye sordu Bizansl bir tacir. "Doru." "Aralarndaki farkllk nerede?" "Demir ulannda. Sava oklan vcutta korkun yaralar ayor. Avda kullanlmalarnn hayvanlara kar hakszlk olduu kabul ediliyor." "Siz Hristiyanlar yaam sanatnda son derece beceriksizsiniz" dedi bir Arap. "Ancak i ldrmeye gelince stnze yok." 76 "Silahtan ziyade onu kullanan adam nemlidir" dedi yal Kab el-Ahbar. "Hibir ey yaamn feda etmeye hazr bir insan kadar yenilmez deildir." "Savalar daima lmle karlaacaklarn hesaplamak zorunda deiller midir?" diye sordu Tarragonlu bir valyenin ua. "Elbette" dedi Arap bilgini, "phesiz hepsi lmle karlaabileceklerini hesaplyor. Ama hayatta kalmay akllanndan karmyor ve tanrnn yardmn umuyorlar. Dierlerinden daha talihli olacaklanndan eminler, tpk ip stnde oynayan bir cambaz gibi. Ancak dp boynunu kracann kanlmaz bir gerek olduunu bilse, hangisi buna cesaret eder ki? Hibiri demek geliyor insann iinden. Ama yine de gnll olarak lme giden birileri var: Fedaler! ehadet erbetini imeye hazr, klanyla dnyay aydnlatacak mealelerdir onlar. Dinleyin, ey dostlar Byk bir i anlatacam size, Ender bulunan, paha biilmez incilere benzer... Fedalerin kahramanlk arkisini daha nce duymu muydunuz?" Bu dizeleri bir Fars airi yazmt. Veliaht Kzl Aslan'n lmnden sz ediyorlar. O deersiz bedeni ortadan kaldrmakla iki feda grevlendirilmiti." Yal adam kapal gzlerle birtakm dizeler mnldanmaya balamt. Bu gerek bir melodi, bir ark deildi. Bir ilahi gibi geliyordu kulaa; ulv ve yabanc: "Dinleyin, ey dostlar Byk bir i anlatacam size. Ender bulunan, paha biilmez incilere benzer. an, eref ve tannnm rahmeti layktr O iki kahraman fedaiye. Hasan admdayd biri, ehadet erbetini kapal gzlerle ienlerden. 77 Mansur adndayd biri, Yanan bir mealeye benzeyen. Kurbanlann aradlar ve buldular. intikam hanerini grtlana sapladlar. Adalet mzra yreini paralad. Ve cehenneme gitti doruca, Allah 'in emri ve arzusu zerine,

O alan gnahkr ruhu. Onunla beraber sekiz hizmetkn daha, lm kadehinin tadna bakt. Bu iki kahraman sayesinde Daha byk, daha gzel Olmad m cennet baheleri? Kendi safianndan Korkusuz bir adam Kudretli deil midir en kudretli hkmdardan? Yzlerce orduya hkmetsin isterse. lm sonunda yakasna yapacaktr. Doru yerde balar Ve doru yerde son bulur her ey. Allah ekber!" G lemini ile Zacharias, Tapnak valyelerinin "Favete unguis'. Facta loquuntur!" dsturuna gre hareket ediyorlard. Diline hakim ol! Sus ve gereklerin konumasna izin ver! insann iki kulann, ama bir dilinin olmas bo yere deildi. Tarikat kural-lanna uymaya alkn olan iki Tapnak, akamn erken saatlerinde istirahata ekiliyorlard. Buna karn gnein douundan birka saat nce ayaktaydlar. Gece yans ile gn doumu aras yalnzca onlara aitti. Bu saatlerde sadece k gvertedeki d78 rnenci ile sanlar uyank oluyordu. Gemini, plak kuyruklanyla karanlkta cirit atan sanlardan nefret ediyordu. Byk, san dileriyle her an srmaya hazr olmalan, suratlanna iren bir glmseme ifadesi veriyordu. Hibir ey onlardan emin deildi. Uyuyan 'insanlann ayakkablarn, yelkenleri, palamarlan, hatta gverte tahtalarn bile kemiriyorlard. Lambaiann pis kokulu yan mideye iniyor, hatta dk ve kusmuklan bile severek yiyorlard. En irenci ise akla gelebilecek her yere dkla-malan ve kpekler gibi koku izi brakabilmek iin iemeleriydi. Yiyeceklerin tmnn kapal flarda ve sandklarda saklanyor olmasna ramen, yapkan san dks kuru fasulye ve bezelye, kuru zm ve hurma, zellikle de tahl tanelerine yle bir bulamt ki artk kimse onlan temizleme zahmetine katlanmyordu. Bu cehennem tohumlan, zerlerine bir ey frlatld zaman tiz lklar atarak kayorlard. Yahudiler frsatn bulduka bu yaratklann zerine kaynar su dkyordu. Hallar ise onlan mzraklanyla ileyerek eleniyorlard. Mslmanlar arasnda, Hristiyanlarn sanlar piirip yedikleri sylentisi yaylmt. Orlando yalnz kald zamanlarda Adnan'la irtibat kurmaya alyordu. Geminin burnuna geerek sessizce oturuyor, yreinde ikiz kardeinin sesini hissetmeye balayncaya kadar hi kprdamadan kendi iini dinliyordu. Baka ocuklann saklamba oynamalar gibi, o da Adnan'la dnce okuyarak eleniyordu. Etraflannda sadece onlar baanyordu bunu. Srt st imenlerin zerine uzanp mavi gkteki beyaz bulutlan seyrederken, ilerinden biri yle soruyordu: imdi ne dnyorum? Soruyu soran zihninde bir nesne tasavvur ediyor, dieri de bunun ne olduunu tahmin etmeye alyordu. Sabahlan birbirlerine grdkleri ryalar anlattklan zaman, hayal dnyasnda bile ortak bir yaama sahip olduklan anlalyordu. le79 rinde ayn dnceler ve alglar, ayni resimler ve sesler yayordu. Birbirlerine aynann nnde duran bir nesne ve aksi kadar benziyorlard. Ancak her eye ramen farkl insanlar olduklarnn da farkndaydlar. Kendilerine has zellikleri, gl ve zayf taraflar, holandklar ve holanmadklar vard. Adrian aralarnda daha cesur, daha korkusuz olanyd. Orlando, kendini bildi bileli Adnan'a hayranlk duyard. Geri Adrian ondan sadece birka kalp at daha yalyd, ancak ilk doan her eye ramen oydu. Vaftiz isimlerine de yansyan bu mesafeyi, Orlando hayat boyunca kapayamamti: Adrian ve Orlando, Alpha ve Omega, Balang ve Son. Adrian daima nden yrm, Orlando da onu takip etmiti. Bir Tapnak olma fikri de Adnan'a aitti. Orlando o gn ok iyi hatrlyordu. VIII. Alfons'un onuruna her yl byk bir turnuva dzenledii Walpurnis bayramyd. Uaklanyla

beraber yzden fazla valye gelmiti. Orlando daha nce asla bu kadar fazla sayda parlak zrh ve silah, marur bayrak ve flama grmemiti. Tribnlerde en kudretli ailelerin en gzel kadnlar oturuyordu. O gnden bir hafta nce Adrian ile Orlando valye olmulard. Bu, katlmalanna izin verilen ilk turnuvayd. Rakiplerinin zerinde sekiz mzrak paraladktan sonra, korkun bir ey olmutu. Orlando'nun rakibi, kendisiyle ayn gnde valye olan Kont Ortega da Santander'di. Dier soylularn tmnden daha genti. Siyah salan bir gen kznkiler gibi omuzlarna dklyordu. Zafer kazanma arzusu ve iindeki heyecan yznden yanaklan alev alevdi. Banda n ksm alp kapanr trden demir bir mifer vard. Atlann yldrm hzyla birbirlerinin zerine srmlerdi. Orlando'nun sa kolunun st ksmnda hissettii sert darbe, onu neredeyse eyerden aa yuvarlayacakt. Birka kalp at sresince isabet aldn dnm, ama hemen sonra rakibinin havada geni bir yay izerek yere dt80 gn grmt. Orlando'nun mzra, miferinin n ksmna saplanm ve krlmt. Ancak bir uan yardmyla ve tm gcn kullanarak mzra yerinden skp miferi kartabilmi-lerdi. Ortaya kan grnt gerekten de cehennemiydi. Bu, Orlando'nun ilk ve son turnuvas olmutu. Ayn gnn akam Adrian yle demiti: Bir valyenin baarmas gereken her eyi rendik. Bu balang iin ok iyi, ama bununla yalanmak iin ok yetersiz. Topra olmayan bir valye, orman olmayan bir ayya benzer. Sadece panayrlarda boy gstermeye yarar. Ben gzlerine girmek iin derebeyleri-ne yaltaklanmak niyetinde deilim. Tapnaklara katlacam. Bir Tapnak valyesi'nden daha zgr biri olabilir mi?" Tarikata kabul edilmeleri talebinde bulundukln srada, ikisi de on sekiz yandayd. VIII. Alfons'un tavsiye mektubu ve Arapa bilgileri onlara tm kaplan amt. Normal olarak bir Tapnak tarikata ocuk yalarda kabul edilirdi, ancak tarikat valyelerinde ve tarikat zanaatlannda bu kaideye tam anlamyla uyulduu sylenemezdi. Farkl grevlerine ve farkl giyimlerini -Adnan'n zerinde, sol omuzun-da krmz bir ha bulunan beyaz bir pelerin, Orlando'nun zerinde ise mavi renkte uzun bir cppe bulunuyordu- ramen, i amar gibi en nemsiz aynntlar dahi dzenleyen ayn tarikat kurallanna balydlar. jplak vcutlarnn zerine sadece ynden yaplma bir i gmlei giyebiliyorlard. Bunu yapmak zellikle Adrian'a ok zor gelmiti; nk o gne dek Endls'n kaliteli Arap kumalarndan baka bir ey giymemilerdi. Bretagne'nin kandnc ynnden ikisi de nefret ediyordu. Adrian, tm hitabet yeteneini kullanarak, bir Mavi Cppeli olmamas iin kardeini ikna etmeye almt. Orlando ise ona Ovid'in bir cmlesiyle karlk vermiti: "Militem aut mo-nachum facit desperatio. nsan sadece umutsuzluktan asker veya kei olur. Ben bunlardan sadece biri olacam, ikisi birden deil." 81 "Ama bir demirci olacan sylyorsun! O lanet olas demir iliklerinde ne iin var?" demiti Adrian fkeyle. "Okuma yazma biliyor, ayn dil konuuyorsun. Neden ruhan sekinler topluluuna, yani ait olduun yere katlmyorsun?" Orlando ise yle cevap vermiti: "Aziz Bernahrd'n sylediklerini hatrlyor musun? Hani ikimiz de bunu iitmekten ok holanrdk: Meelerde ve kaynlarda, kitaplarda okuyabileceinizden ok daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Hayvanlar, aalar ve talar, hibir bilgenin size veremeyecei bilgiler saklarlar." Sonra da szlerine devam etmiti: "Nalbant olarak atlara sahibim. Etrafmda atlar olduu zaman, kadnlardan vazgemek bana daha kolay geliyor. Muhammed, erefin atlann yelelerinde bulunduunu sylemiti. u cmle de ona aittir: Atlann kadnlardan daha gzel olduunu unutanlar, gerek mutluluu asla bulamazlar." Orlando'nun sislerin arasnda kalan ilk ocukluk ans, Troya At'na benzer dev bir aygrla ilgiliydi. O zamanlar yrmeye yeni balamt, ancak bakcsnn elini tutarak birka adm atabiliyordu. Bildii her eyden daha byk olan o varlk, anszn bir da gibi kvermiti karsna. Orlando ykar kaldnlm,

atn yumuak srtna oturmu, elleriyle yelelerini kavram, sonsuz byk ve zgr olduunu hissetmiti. Bu, ilk bakta akt. ocukluunun neredeyse tmn ahrlarda geirmiti. Salarnn arasnda daima saman pleri bulunurdu. "Bir at gibi kokuyorsun" derdi babas onu kucana ald zaman ve Orlando buna ok sevinirdi, nk scak bir at vcudundan daha gzel ne kokabilirdi ki? Hibir kadn sanda bir atn yeiesindeki gizemler sakl deildi. Hibir insan eli, hatta az bile, bir tayn burun delikleri kadar yumuak ve duygu dolu deildi. Kadnlar kefetmesinden ok nce bile, Orlando'nun ruhunda erotik duygular uyandnyorlard. Ama atlar sadece ince duygulu arkadalar deildi. 82 Onlardan daha gl bir varlk var myd? Buhar tten v-cutlaryla yz adamn yerinden oynatamayaca arlklan ok uzaa ekebiliyorlard. Atlar olmadan ne tarla srlebilir, ne ticaret yaplabilir, ne kaleler, ne de ehirler ina edilebilirdi, nk ta ustalanna ve marangozlara ar taslan ve kalaslan kim tayacakt? Ancak Orlando atlann bedensel glerinden ziyade ruhsal stnlklerine hayranlk duyuyordu. Sradan olan, onlann sayesinde soylu oluyordu. Bir valye, en bandan beri bir svariydi. Bir kral, ordusunun olduu kadar glyd; ordunun ana gc ise svari birliklerinin hz ve evikliiydi. Bir kralln ykselmesi veya kmesi tmyle atlara balyd. Hatta bir dnem boyunca atlann cennetten gelme olduklarna kesinkes inanmaya balamt. lmsz bir ruha sahip ol-duklanndan hi phe yoktu. Kesilip yenebilen dier hayvanla-nn tmnden kyas kabul etmeyecek kadar stndler. Kadnlar bile cennete gitmiyor muydu? Bir at ise -Orlando bundan da kesinlikle emindi- bir erkein erefi iin kadnlardan ok daha nemliydi. Bylece Orlando karann atlardan, Adrian ise kllardan yana verdi. Birlikte ballk yemini etmi, iffet, fakirlik ve itaat sz vermilerdi. Bu szlerin en nemlisi, lene dek mutlak itaatti. ffet sz ise en sk delinen kurald. Mlknn yansn tarikatn zerine geirdii takdirde, evli bir valye bile bir Tapmak olabiliyordu. Fakirlik yemini ise sadece tek tek Tapnakglar iin geerliydi, snrsz bir zenginlie sahip olan tarikat iin deil. Adrian ile Orlando da babalarnn mirasn tarikata getirmilerdi. "Biz tm krallardan, halifelerden ve papalardan daha zenginiz" demiti Adrian kaba yn gmleklerini zerlerine geirip, tahta anaklardan eker katlmam yulaf ezmelerini kakladk83 lan esnada. Yola gkaca gnn sabah ise yle demiti: "skenderiye'ye ulamay iple ekecek, zalim gnleri teker teker sayacam." nk Tapnak valyelerine douda Arapa konuma ve Arap gibi giyinme izni verilmiti. Rzgr iki hafta boyunca esmedi. Nihayet, Ate Gecesi ncesinde, deniz yeniden uyand. Hafif arpntl yzeyinde ilk olarak kk dalgalar belirmiti. Hafif rzgnn etkisiyle suyun lacivert rengi, parlak gme dnmt. Heyecanla kpeteye vuran kk dalgalan, daha bykleri takip etti. Rzgr iddetlenmeye balamt. Kk dmen yelkeni dndaki tm yelkenler derhal ald. Suyun zerinde korkutucu bir sessizlik hkm sryordu. Frtna ncesi sessizlikti bu. lk ni rzgr, gemiye skl bir yumruk gibi arpt. Dalgalar dalar gibi ykseliyor, kprerek alalyor, sonra karla kapl sradalar gibi yeniden ykseliyor, lav gibi akyorlard. Frtna kkryor, deniz ku-duruyordu. eytan, dalgalara dnmt. Gemi bir yaprak gibi oradan oraya savruluyor, gverte tahtalanna elaleler dklyordu. Gece o kadar karanlkt ki insan burnunun ucunu dahi gremiyordu. Yolcular byk bir dehete ve umutsuzlua kaplmt. Birou yaamlanna veda etmenin vaktinin geldiini dnyordu. Zifir karanlkta, geminin kamnda oradan oraya savruluyorlard. Kan ve kusmuk, ac dolu hayknlara ve frtnann uultusuna kanyordu. Uzun, sonsuz uzunlukta bir geceydi. Nihayet afak sktnde ve frtnann iddeti dindiinde, byk bir dehetle sol taraftaki kyy grdler. Tayfun onlar geriye atmt. Dmensiz ve yelkensiz olarak, dimdik ykselen kaya duvanna doru srkleniyorlard. arkllar, balarna geleni kaderin bir cilvesi olarak kabul ediyorlard.

Tannlanyla pazarlk yapmaya alkn olan Yahudiler ve Hristiyanlar, kurtulmay baardklar takdirde yapacaklann dualarla birlikte ge gnde84 riyorlard. Ama bu dualara kfrler ve lanetler de kanmyor deildi. ki Tapnak valyesi gmleklerini karm ve yzerken ellerini kullanabilmek iin silahlann srtlanna balamlard. "O kurt kapan boynunu kracak!" diye bard Zacharias. "Dum spiro spero!" diye karlk verdi Orlando. "Nefes aldm mddete umut edeceim." Sonra dalgalar geminin zerini kaplad. o ^^rlando, uyand zaman bir sedyede yattn hissetti. Anlamad bir dil konuan birtakm adamlar tarafndan tanyordu. Orlando dorulmak istedi, ancak vcudu ona itaat etmedi. Hatta ban bile eviremiyordu. ldm! Ben bir lym! Beni mezarla gtryorlar. Anszn yreipi mezar soukluu kaplad. Tm vcudu titriyor, dileri takrdayarak birbirine vuruyordu. Mors est frigus aetemum! lm, ebed souktur. Orlando'yu iinde ate yanan kapal bir yere tadlar. erisi balk ve yanm ya kokuyordu. zerine bir yzn eildiini fark etti. Bir kadn. Salan, yanaklanna deiyordu. Angelus mortis, lm melei. Kapal gzlerle, slak elbiselerinin vcudundan kanldn hissetti. Souk, lmle mcadele ederken olduu gibi sarsyordu onu. Birka kiinin glkle zapt edebildii delice rpnan kollar kendisine mi aitti? zerine koyun kokulu birtakm postlar atld, ancak vcudunun her zerresine ileyen dondurucu soua kar etkili olamyorlard. Tannm, lmek ne kadar sogukmu byle! Cehennem atei nerede kald! Yoksa hissettii eytann ta kendisi miydi? Postlann altna bir vcut girmiti, canl ve scak. Birtakm eller geziniyordu zerinde, etini yokluyordu. Sonra anszn bir arlk hissetti 85 zerinde. Nefes alan bir kann, gsn sktryordu. Yznn tam nnde iki gz. Kocaman, koyu renk gzler. Parmaklar gsnde dolat, aalara indi, bacaklannn arasna girdi. Kulana dokunan bir dil, ku cvltsna benzer yabanc kelimeler, inlemeler, i ekmeler, hzl hzl nefes alp vermeler. Gel! Kendisini snmek zere olan, ancak iindeki son kzn yelpazelenerek tekrar bir aleve dntrlmeye alld bir ate gibi hissediyordu. Gle den bir ta nasl suyun yzeyinde daireler oluturursa, iindeki yaam istei de ayn ekilde uyanmaya balamt. Kasklarna gzel bir scaklk akyordu. Et, ateini ete geiriyordu. "Koruyucu azizin olduka yetenekli, evlat. Seni krk bir direk parasna aslm vaziyette bulduk. Srtna baladn kapan halatlara taklm. Suda ok uzun sre kalm olmalsn. Baygndn ve l bir balk kadar souktun." "Dierleri nerede?" diye sordu Orlando. "Dierleri yok. Denizden sadece seni kardk. Bonifiatus ci-vannda mthi bir aknt var. Dalgalar tarafndan kyya atlma-yanlar, doruca ak denize srkleniyorlar. Burann balklan dier tm kylarnkinden daha yaldr." Orlando'yla konuan adam ok yalyd, aznda tek bir di bile kalmamt ve yz bir kaplumbaannki kadar buruuktu. Yaamnn byk bir ksmn gverte tahtalar zerinde geirmi olan biri gibi, dururken bacaklarn iki yana ayordu. Hayvan postlanndan oluan bir ynn altnda yatan ve kendisini bir ocuk kadar gsz hisseden Orlando'yu merakl gzlerle szyordu. "Neredeyim?" diye sordu Orlando. "Sen kimsin?" "Biz Sardunyal balklanz. Adm Luigi." "Nasl oluyor da dilimi konuabiliyorsun?" "Anakarada uzun yllar geirdim. Biz Sardunyallar, eninde sonunda yumurtlama yerlerine geri dnen somon balklarna benzeriz. Peki sen kimsin?" 86 "Ben birTapnak'ym." "Bir Tapnak! Yani bir kei-valye. Ey Bastial Aziz Boni-faz, bu gerek olamaz."

Luigi'nin sk bir bykla kapl st dudanda pis bir glmseme belirdi: "Yannda kurt kapan tayan bir rahip." "Bunu komik mi buluyorsun?" "Hayr. Dorusu bir Tapnakf dan beklenmeyecek yeteneklere sahipsin." "Bilmece gibi konuuyorsun." "Uzun sre denizde kalan bir adamn, scaklktan baka bir eye ihtiyac yoktur. Deniz kazazedelerini ister scak suya yatr, ister vcutlarn arapla ov, ister midelerini scak ieceklerle doldur, yine de pek az hayatta kalr. Biz Sardunyallar... ne ya-panz, biliyor musun? Hayr m? Aslnda bilmen gerekir, nk bunu bizzat yaayarak tecrbe ettin. Denizden bir adam kardmz zaman, yatana bir kadn sokarz." "Yatana bir kadn m sokarsnz?" "Kimse snmekte olan bir atei dandan canlandramaz. eride yanan o ok azck ate, gdasn ald takdirde kendi kendine alevlenir. Bu insanfarda da farkl deildir. Bir erkein yaam atei, tecrbeli bir kadnn kucandan baka nerede alevlenebilir? Bu sekile snmayan, canlanmayan, harekete gemeyen biri iin yaplacak baka hibir ey kalmamtr." "Yani benim..." "Evet, evlat... Hem de iffet yemini etmi biri iin alacak bir g ve baanyla!" "Aman tannm!" "Aslnda tanrya teekkr etmemiz gerekir." "Neden biz?" "Bize verdii nimetler ve kylanmza vuran her gemi iin tannya daima krederiz. Denizden topladklanmz erkekler arasnda pay edilir. Hayatta kalanlar ise kadnlara aittir. Kimin cemaatimize katlacana onlar karar verir." 87 "Peki dierlerine ne olur?" htiyar, omuzlarn silkti. "Onlar ldrr msnz?" "Hayata kendiliklerinden gzlerini yumarlar." "Ya hayatta kalanlar?" "Sylediim gibi, onlar, adalarda fazlasyla mevcut olan dul kadnlara aittir. Deniz pek ok kadn dul brakyor. Gen erkekler burada iyi atlar kadar nadirdir. ou hayatn burada geirir. Soylu olanlan genellikle aileleri tarafndan satn alnr. Baz nankrler ise kamaya alrlar. Yakaladmz zaman onlara karanlk yulan takanz." "... yular m?" "Onlann gzlerini oyanz. Bylece hem kamalann engeller, hem de glerini korumalarn salam oluruz." "Ben bir Tapnak'y'm- Tarikatmn antaja boyun emeyeceini bilirsiniz. Bugne dek bizden biri iin asla fidye denmedi." "Ne kadar iyi. Bylece elimizden kmam olursun." "Sizi uyaryorum: Bir tapnak efendisine el kaldrmaya cret eden biri, Roma'ya ve tm azizlere el kaldrm olur. Ben bir kei-valyeyim." "Kei olmasna keisin, ama kan dzmeyi iyi beceriyor-sun. Kollann da kn kadar kuvvetliyse, burada keyfin yerinde demektir." htiyar adam Sardunya dilinde bir eyler syledi. Glen bir kadn sesi ona cevap verdi. Orlando yana dnd ve minenin bana melmi bir kadn grd. Gl enesi, ona bir zamanlar ldrm olduu bir vaa hatrlatmt. Gzleri, azndan daha gl glyordu. Salar ak, kollan ve bacaklan plakt. Byk ve etli gsleri, incecik kuman altnda, tepeleme dolu balk alanndaki denizanalan gibi oynuyordu. "Onunla m?" diye sordu Orlando. "Senin kann m?" 88 "Bir Sardunyal karsn asla baka bir erkekle paylamaz. Hayata dndrme, dullann iidir. Deniz bu kadnn kocasn elinden ald, imdi de ona seni verdi. Yaamn ona borlusun." "Ona teekkr ederim." "Bunu kendin sylemelisin." "Onun dilini konuamyorum."

"Konuabiliyorsun. Etin dili her yerde ayndr, hatta hayvanlarda ve kularda bile. imdi sra sende." "Ama bu ahlkszlk!" "Ahlkszlk m? Bizim yasalanmz sizinkilerden daha serttir. Evli olmayanlar arasndaki cinsel iliki lmle cezalandnlr. Sardunyal bir kadn, ait olmad bir erkee yaklamaya asla cesaret edemez." "O bana m ait?" "Hayr, sen ona aitsin. Kyya vuran her ey bulana aittir. Bu yasaya uymayanlar mutlaka cezalandnlr." Yal adam onun elini skt.,Oriando, kapnn mandalnn derken kard sesi duydu. Neredeyse ayn anda kadn elbisesini gkard ve bir ylan gibi krvnlarak kurbanna yaklat. Orlando direnmeye alta, ancak boulan biri gibi ona sanlmaktan baka aresi kalmamt. Uzun bir sre sonunda Orla^do eski gcn yeniden kazand. Sadece bir kez direnmeye, kadn reddetmeye cret etti. Bunun zerine kyden iki adam geldi. Orlando'nun ellerini arkadan baladlar, ayaklanna da ancak kck admlarla yryebilecei ekilde bir kstek vurdular. Kadn, bez bir bebekle oynayan bir ocuk gibi davranyordu ona. Onu balk orbas, incir ezmesi ve domuz yayla besliyor, azna ball ekmek paralan tkyor, arabna scak st kantnyordu. Sonra onu ykyor ve ninni benzeri monoton arklar sylyordu. Orlando, kadnn etinin ve dilinin karsnda aresiz kalmt. Organnn 89 sertlemesiyle birlikte kadn stne biniyor, etli kalalar aa ve yukar, saa ve sola hareket ediyor, kasklarna kyya vuran dalgalar gibi arpyordu. Gzleri kapal, az aralkt; slak dudaklar Orlando'nun dudaklann aryor, scak dili aznn iine giriyordu. Bir ylan tarafndan yutulan bir fare de ayn eyleri hissediyor olmalyd. Mulier, nominen tuum verum serpens est. Kadn, senin gerek ismin ylan! Orlando, o gece ryasnda Adrian' grd. Henz ocuktular ve yakaladklar ngrakl ylanlan besliyorlard. Ona verdikleri kurbaalar dev gibiydi, ama yine de tek hamlede ve canl olarak yutuluyorlard. Korkun bir sahneydi bu! Orlando tiksintiyle sordu: "Acaba ylan yemek yerken zevk alyor mu? Yoksa sadece biyolojik ihtiyalannn m klesi?" "Ylan da tpk kurbaa gibi bir kurban, kendi yaradlnn kurban." "Ben bedensel birlemeyi de farkl alglamyorum" dedi Orlando. "Bir erkek nasl olur da bir kadn tarafndan batan kar-labilir, ruhunu yitirebilir? Nasl olur da onun ter, tkrk ve idrarla yap yap olmu bedeninden zevk alabilir? Alk baka are brakmad zaman kurbaay yutmak zorunda kalan ylann hissettiklerini ancak imdi anlayabiliyorum. Ya bende bir ey var, ya da yaradlmda bir bozukluk: Bir kadnla iftle-mektense, bir atla iftlemeyi tercih ederim." Orlando iki gn ve iki gece boyunca bu aresiz konumda kald. Geceleri kelebekler ve sinekler yzne konuyordu. Tm eklemleri armaya balamt. Kenevir sicim etini kesiyordu. nc gnn sabah kadn onun balarn zd. Orlando byk bir rahatlama duygusuyla onun ellerini pt. Kadn onunla karsnda bir hayvan veya bir ocuk varm gibi gayet yava, tane tane konuuyordu. Szlerini takip ede90 meyeceinden korkuyor gibiydi, ama Sardunya dilinde kurduu cmleler, tpk klasik Latince'yi andnyordu. Kadn plak olarak minenin nne diz kyordu. Uzun saclan bir at yelesi gibi omuzianna dklyordu. Snmek zere olan korlara doru yavaa flyor, ra ve samanla onu canlandrmaya alyordu. Ate tekrar alev alev yanmaya balayana kadar da flemekten, parmayla kanrmaktan, gzel szler sylemekten vazgemiyordu. Bu arada da gzleri glyordu. Atei nasl canlandracan biliyor, diye dnyordu Orlando. Bu arada kadn gzlyordu. Daha nce bir kadna, stelik de plak olanna, asla bu kadar yakn olmamt. Rahip ne demiti? Gallina non est avis, uxor non est homo. Horoz bir ku deildir, kadn bir insan deildir. Meer ne kadar haklym!

Kuzey Adas'nda neredeyse srekli esen frtna birka saat iin diner gibi olduunda, kadn kulbenin nne iki tahta tabure kartyordu. "Bak" dedi bir defasnda ve bir peygamber devesini iaret etti, "bir Mantis. Yaradcsna krediyor." "Ellerini dua etmek iin de^il, ldrmek iin kaldnyor" dedi Orlando. "Yanna yaklaan her eyi yutar, hatta iftleme esnasnda, erkeini bile..." "Sen bundan anlamazsn!" diye szn kesti kadn onun. "Dua ediyor." Yerleimin kenarndaki kulbesi, dierlerinden daha yksekte bulunuyordu. Orlando tarn on sekiz at sayd. Civardaki orak topraklann ta uzana bakabiliyordu. Her yan talarla, eitli renklerde kayalarla doluydu.Damarlardan fkran kan krmzs, yosun yeili, koyu mavi, kmr karas, mat gm ve grinin akla gelebilecek tm tonlar. Ky, terk edilmie benziyordu. Erkekler denizde veya dalardaki srlerinin yanndayd. Kyde kalan birka yal adam ve kadn onu dmanca gzlerle szyor, ocuklar arkasndan ta atyordu. 91 "Chi venit da'e su mare furat" dedi ona ilgi gsteren tek kii olan Luigi. "Denizden gelenler hrszdr. Bu daima byle oldu. Adamza ayak basanlarn tm bizi soymak istedi: Fenikeliler, Romallar, Bizansllar, Araplar. imdi de Pizahlar ve Cenevizliler." "Kendinizi savunmadnz m hi?" diye sordu Orlando. "Sk sk, ama her defasnda uvalladk. Hamspicora ismini duymu muydun hi? Bizden biriydi. Hannibal Roma kaplanna dayand srada imparatorluun iinde bulunduu durumdan yararlanp zgrlmz ilan etti. Roma generali Manlius Torquatus, kt silahlanm Sardunya obanlann buradan pek uzak olmayan Monte Ferru eteklerinde malup etti. Ceset tarlasna dnen sava alann gren Hamspicora, kendisini klcnn zerine att. iki kuak sonra Balari ve llensi oban kabileleri bir denemede daha bulundular. Roma bu kez General Sempro-nius Gracchus'u gnderdi. O da eline geirdii herkesi kleletirdi. Btn kle pazarlar Sardunyallarla tka basa dolduu iin, fiyatlarda ani bir d yaand. Sardi vernales, sudan ucuz Sardunyallar, gnlk konumada kullanlan bir deyim oldu. Bu nedenle hizmetimizde bulunmak seni kzdrmasn, Tap-nak. Sardi vernales zavalllarnn durumlan senin kadar iyi deildi. Sardunyallar yabana dmandr. Yabana ise ayn yerleimden olmayan anlamna gelir. Burada tm kyler otlaklar, su balan, yol haklan, kanlan koyunlar ve kzlar yznden birbiriyle kavgaldr. Vendetta, denizden daha fazla kurban alyor. Insanlann kimseye gveni yok. Birbirlerinden uzak duruyorlar. Dnebiliyor musun, Sardunya ilerinde yle kyler var ki sakinleri denizin ne demek olduunu bilmiyor, bir adada yaamann anlamn tasavvur dahi edemiyorlar. Denizi hi grmemiler. Zaten umurlannda da deil. Keileri ve koyunlan onlara yeterince besin salyor. arap, zeytin ve bal bol bol mevcut. Bir insan mutlu olmak iin baka ne isteyebilir ki? Dandan gelen her ey ktdr. Buna sen de dahilsin." 92 Kei ahrnn arkasnda bulunan srgan otlar, brtlen al-lan, dikenler ve yaban otlaryla dolu kk bahe, ender bulunur canllarla dolu ilgin bir gzlem yeriydi. Burada bilinen tm kanatl bcek trleri vzldayarak uuuyordu: Yaban anlan, eek anlan, kazc anlar, toprak anlar, bal anlan. Orlando tm bu trleri birbirinden ayrt edebiliyordu. En ok da rmcekleri seviyordu. Onlan alarnn eklinden bile ayrt edebiliyordu: srtnda bir ha tayan hal rmcek, evik avc rmcek, uzun bacakl tuzak rmcek. Onlann kk ve bildik dnyala-n, lavanta kokusu, arar bceklerinin sonu gelmez arks, ko-yunlann melemesi ona Jisur ayrlarn hatrlatyor, sla hasreti ekmesine neden oluyordu. Bir defasnda, aadaki iftliklerden birinde,' bir eei sk sk tutan iki adam grd. nc bir adam, elindeki ba hayvann bana sokup duruyordu. Henz olduka gen ve dikkat ekecek kadar sska olan eek, yrek paralaya bir sesle bagnyordu. Orlando, elleriyle kulaklann rtmek zorunda kald. Tannm, neden artk son darbeyi indirmiyorlar? Ama adamlar bunu yapmak yerine, zavall yarat yulanndan ekerek iftlikten dan kardlar. "Bunu neden yaptlar?" diye sordu Orlando Luigi'ye.

"Tarlalanmzdaki sulama arklannda alan katrlan grmtn, deil mi? Tm hayatlan- boyunca olduklar yerde bir daire izip dururlar. Hibir yaratk buna dayanamaz, eekler bile. Bu nedenle onlara karanlk yular taklr." A lann bir teperiln zerinde bulunan iki mantar meesinin arasna germilerdi. Yem olarak bir karatavuk kullanyorlard. Orlando ile Luigi bir zakkum alsnn arkasna gizlenmilerdi. Yere devrilmi bir aa ktnn zerinde oturuyor, am 93 fst iniyor ve bekliyorlard. Aada sabah gneinin yla parlayan deniz grnyordu. Hava maki allannn kokusu ve arar bceklerinin arklaryla doluydu. "Kendini nasl hissediyorsun?" diye sordu Luigi. "uradaki karatavuk kadar sefil." "Karatavuun ne eksii var?" "zgrl." "Ayandaki ipi kendi iyilii iin tayor. Onu kanad knk-ken buldum. Ben olmasaydm imdiye dek oktan lmt." "Benim gibi" diye geirdi aklndan Orlando. "Bent neden yanna aldn?" diye sordu sonra. "Saha pek bir yardmm dokunmuyor." "Btn gn minenin karsnda pineklemek, bir erkek iin iyi bir ey deildir. Henz bala kamayacak veya yaban domuzu avna katlamayacak kadar zayfsn. Yksek ate cierlerine epey zarar vermi. Ama henz ok gensin. Marucella'nn yardmyla ksa zamanda kendini toplarsn." "Marucella? Tuhaf, ona adn sormak bugne dek bir kez olsun aklma gelmedi." "Kadnlar da hayvanlar gibidir. Kimsenin aklna bir bal veya kuu bir isimle armak gelmez. Kadnlar da atlar gibi dei toku edilebilir. Kimse yannda sohbet etmek iin bir at bulundurmaz. Atlar binilmek, kadnlar gebe braklmak isterler." "Marucella'nn bir ocuk istediini mi sylyorsun?" "Kim istemez ki? Kim mahsul elde etmeden bir tarlay srmek ister? Bu adada ocuk sahibi olmadan len bir erkek, ba-caklannn arasna bir san konularak gmlr. nsanlar lr, ama atalardan gelen zincirin kesintiye uramas, eski bir slalenin yok olmas, geri dn olmayan byk bir faciadr." "Marucella belki de gebedir" dedi Orlando. "Bu kadar abuk olmaz" dedi Luigi. "nsanlar tavan deildir. Biz daha ziyade filiz vermeden nce ok sayda tohum retmek zorunda kalan aalara benzeriz." 94 Mantar meelerinin zerinde bir grup karatavuk lklar atarak uuuyordu. Tutsak trdeleri onlara cevap veriyor, heyecanla kanat rpyordu. Karatavuklar aaya dal yaptlar, sonra yine hzla ykseldiler. Yaam dolu bir buluta benziyorlar-d. Korkuyor, geri dnyor, cesaret toplayp yeniden yaklayor, tereddt ediyor, bir kez daha yaklayor, sanki tehlikenin varln hissediyorlard. Sonunda meraklan korkularn bastrd. Ana yelkene dolan bat rzgn gibi anszn alar doldurdular, iirdilerve tyl canllklanyla kabarttlar. "Avanti" diye bard Luigi, "avanti!" Birlikte meelere doru kotular ve a dallara balayan sicimleri kopardlar. Karatavuklar dehet iinde kanat rparak ve lklar atarak kurtulmaya alyorlard. Sadece pek az kamay baarabildi. Luigi bir kasrga gibi tepelerinde bitmiti. zerlerine dolu gibi inen sopa yamuru, kuiann ince kemiklerini parampara etti. YemekJik kestaneler gibi, kanlar iinde yere dtler. Yem olarak kullanlan ku, uvaln iine sonuncu olarak atld. Henz yayordu. Luigi glerek onun boynunu Sndrd. Orlando, Edda'dan bir cmle hatrlad: Kim glerek ldrrse, sen de onu ldr! Bylece Orlando kamaya karar verdi. Gemi kazasnn zerinden iki ay gemiti. Bitkin bir vcudun kendini toparlamas iin yeterli bir zaman. Taze karatavuk etiyle ve krmz arapla midelerini tka basa dolduran insanlar derin bir uykudayken, Orlando kurt kapann almak iin ky yalsnn evine gitti. Kapan, sanki daima orada bulunuyormu gibi, Luigi'nin yatann zerine aslmt. Orlando onu almaya alrken Luigi uyand: "Ne istiyorsun?" "Bana ait olan geri alyorum."

"Sana ait olan m? Vcudun bile sana ait deil. O kapan derhal duvara as! Gecenin bu vakti ne yapacaksn onunta?" "Gidiyorum." 95 "Fazla uzaklaamayacaksn. Seni karanlk yularla balayacaz, Tapnak. O gen eei hatrla." Bunun zerine Orlando kapan onun bana indirdi, sadece bir defa. Sonra arkasna bile bakmadan dan kt. Denize ulat anda, kyden kpek sesleri ykseldiini iitti. Yoksa ka m fark edilmiti? Araplara mahsus gen yelkeni bulunan bir kay suya ekti, sonra da l balklar gibi ka-nnlan yukarda kumsalda yatan tekneleri demir kapanyla teker teker paralad. Onlan tekrar denize alacak hale getirmek en az birka gn srerdi; bu da takipilerinden kamas iin ona yeterince avantaj salyordu. "Bana destek olmana gerek yok, tannm" diye yakard ksaca, "ama dmanlanma da yardm etme." Sonra btn gece uygun bir gneybat rzgnyla yol ald. Ertesi gnn akam Maddalena'ya ulat. Geni limanda en az iki dzine geminin bulunduunu byk bir sevinle fark etti. Onlardan biriyle yolculuuna devam edebilirdi. Ancak her an tetikte olmalyd. Onu ilk olarak limanda arayacaklan kesindi. Ellerine decek olursa.'vay haline! Koruyucu azizini dnrken, birden nhtmda gemilerine kuma balyalannn yklenmesine nezaret eden iki Tapnakg'y grd. Biraz daha yaklat zaman, aralannda Almanca konu-tuklann iitti. Doruca onlann yanna gitti, ba parman avucunun iine doru bkt sol elini selam vermek zere yukan kaldrd. "Non nobis, domine..." "... non nobis, sed nomini tuo da gloriam" diye tamamlad dier iki Tapnak onun cmlesini. Bizi deil, Tannm, bizi deil, kendi ismini ereflendir. adam baka bir ey sylemeden bir ip merdiven yardmyla yk gemisinin gvertesine ktlar. Ancak orada iki Tap-nakg'nn yal olan Orlando'ya dnd: "Monstra te esse fra-ter. Bize bir Birader olduunu gster!" 96 Orlando ban ne edi ve adamlar onun sol kulann parmak yanndaki Baphomet iaretini inceledi. "Tann biliyor ya, Birader, hi de bir Tapnak'ya benzemiyorsun" diye gldler. "Salann bir aslann yelesini andnyor, giysilerine ise paavra bile denilemez." Orlando karlk verdi: "Cucullus non facit monachum. insan belindeki kuak kei yapmaz." "Ama giysiler insan yapar" diye gld dierleri. Sonra, beyaz peynir yiyip arap ierlerken, Orlando onlara grevinden ve gemi kazasndan sz etti. Tann seninle beraber. gn sonra bu Korsika gemisi tarikatmzn emrinde Askalon'a doru yola koyulacak. Sen de skenderiye'de inersin. Hareket edene kadar gemiden aynlma. htiyalann biz temin ederiz. zel bir arzun var m?" "Evet" dedi Orlando. "Bir ekice ihtiyacm var." s *^anta Luisa'nn ambarlan^deri ve kurutulmu balk yklyd. Birka gnlk yolculuk sonrasnda Orlando kendisini de bir balk gibi hissetmeye balamt. Keskin koku, giysilerinin tm liflerine sinmiti. Derisi ve salan bile kurutulmu sardalye kokuyordu. Mrettebat ihtiyar bir kaptandan ve drt olundan ibaretti. Gut hastas ihtiyar btn gn dmenin nndeki bir hasr sandalyede oturuyor, oullan da tpk birer maymun gibi yelkenlerin tepesinde dolanp duruyordu. Bu arada adam onlara grtlaktan gelen sert bir sesle barp aryor, direklerin tepesine konan deniz kulann bile rktyordu. Orlando, balk kokusundan mmkn olduunca kanabilmek iin, yolculuun byk ksmn arka diree gerilmi olan bir hamakta geiriyordu. Gemide ondan baka iki yolcu daha vard: Romal bir din bilgini ve Tolouse ehrinden bir Albige97 nist; yani birbirlerinin varlna ancak bir gemide katlanabilecek iki zt karakter. Sanki bir ylan ile bir oklu kirpiyi ayn kafese kapamlard. "Senin asln nedir?" diye sordu din bilgini. "Bir hayvan msn, yoksa bir sr m? sa'y inkr ettiine gre, bir Hristiyan, yani bir insan olman mmkn deil.

Siz Katharistler ile Albigenistler nasl olur da sa'nn hi yaamam olduunu ne srebilirsiniz? Yeni Ahit'ten sz edildiini duymadnz m hi?" "Yeni Ahit'i ben de en az senin kadar iyi bilirim. Ama ben tarih renimi grdm. sa gerekten yaam olsayd, zamannn tarihileri ondan tek kelimeyle olsun sz etmez miydi? Neden I. Yzyl, yani sa'nn yaad sylenen dnem, onun hakknda hibir ey bilmiyor? Ne Roma'da, ne de Filistin'de yaam olan tarihiler onun bahsini bile etmiyorlar. sa'nn gya armha gerildii tarihten sonra en az yirmi yl daha yaam olan skenderiyeli Byk Philon, Yahudilik hakknda her eyi bilen bir uzmand. Tm kutsal yazlan ezbere biliyordu, tm mezhepleri ayr ayr incelemiti. Essenlerden ve Pilatus'tan sz etmesine ramen, sa hakknda en kk bir kaydna rastlamak mmkn deil." "Peki Yeni Ahit ne olacak?" "Yeni Ahit'in en eski ahidi Paulus, sa hakknda hi denebilecek kadar az bilgi sahibiydi." "Peki ya ncil yazarlar? Onlardan da m pheleniyorsun?" "Evet, elbette. ncil ad verilen kitaplar, I. Yzyldan ok sonra kurulan cemaatler tarafndan kaleme alnm gzel masallardan ve hikyelerden ibaret." "Yeni Ahit kadar zenle saklanan ve gelecek kuaklara aktarlan bir baka kitap yoktur" dedi din bilgini fkeyle. "Hristiyanlk, retisinin gerekliine inananlardan ziyade, ekmeini ondan kartan insanlar tarafndan savunuluyor" diye karlk verdi yal Albigenist. "Pek ok kuak boyunca doku98 nulmaz olmalan bir yana, kutsal kabul edilmedikleri iin, ndiler de arzu edildii gibi deitirilmi. 2. Yzyln sonlarna doru, szl aktarlan bu hikyelerin giderek inanlmaz ve gerekst zellikler kazanmas zerine, yazl olarak toplanmalarna karar verildi. ncil yazarlarnn drd de son derece farkl olaylardan sz ediyorlar. sa'nn soy kt muazzam bir elikiler zinciri! Bu elikilerin says o kadar fazla ki grg tan ifadeleri olarak kabul edilse, herhangi bir mahkemeyi kazanmas sz konusu bile olamaz. Btn bu sa masalnda gerek olan tek bir ey var: Aktarlan hikyelerin inanlmazlk boyutu arttka, onlara inananlarn says da akl almaz bir ekilde artm." "Canis a non canendo" dedi din bilgini. "Bir kpek azn kapal tutmal. Sen atee atlmaya lyksn." "Cogitationis poenam nemo patitur" diye karlk verdi Albigenist glerek. "Kimse dnceleri yznden cezalandnlma-mal. Bunu eski Romallar bile kabul ediyordu. Kiliseden daha byk bir zulm yuvas yoktur. nk bir insana sylenen u iki sz arasnda temelde farkllk yoktur: Sen zgr olamazsn! ya da sen sadece u veya bu ekilde zgr olabilirsin!" Bu tartmalar sabahn erken saatlerinde balayp, gecenin karanlna kadar srp gidiyordu. Din bilgini birka kez Orlan-do'yu kendisi lehine ahitlik etmeye davet etmi, ama o her defasnda itiraz etmiti: "Beni rahat brakn, kendimi iyi hissetmiyorum." Bu syledii aslnda yalan deildi, nk balk kokusuna ve inan kavgasna dayanacak gc yoktu. Bylece onu rahat brakyorlard. Ortak bir yemek saati yoktu. Demir bir kazann iinde kurutulmu et ve fasulyeden oluan koyu bir orba kaynyor, karn ackan gidip atein yanndaki pasl bir demire asl olan byk tahta kepeyle kendisine istedii kadar yemek alyordu. Orlando ise kamn Tapnaklann keten bir torba iinde kendisine verdikleri kuru zm ve bademlerle doyuruyordu. 99 Sardunya ile Sicilya arasndaki drt yz deniz mili mesafeyi alt gnde alabildiler. Sicilya kylan sonsuz uzunluktaym gibi grnyordu! Rzgr aniden kesildii iin ssz bir koyun nnde tam bir hafta boyunca beklemek zorunda kaldlar. Geceleri, karla kapl zirvesi bulutlara dek uzanan yanardan zerindeki ate halesini grebiliyorlard. Kilise bilgini, karsndaki kfiri yola getirmek iin umutsuz bir aba sarf ediyordu: "Nasl olur da siz Albigenistler ocukla-nnz vaftiz ettirmezsiniz? Yeni doan ocuun ilk l bir alama deil, aksine vaftiz suyuna duyduu zlemin ifadesidir. nsan ancak vaftiz olarak lmsz bir ruha kavuabilir."

"Bir insann ruhunun olup olmadna sradan bir su pskrtcs nasl karar verebilir?" diye itiraz etti yal adam. "Gerekten de bu putperest bycle inanyor musunuz? Sradan bir su nasl olur da..." "Sradan bir su mu? Sradan bir su da ne demek!" diye bard Romal. "Kutsal vaftiz iin sadece Aqua vera kullanlabilir. Kilise materia valida, materia dubia ile materia certe invalida arasnda fark gzetir. zin verilen maddeler arasnda nehirlerden, gllerden, kuyulardan ve denizden elde edilen su bulunur. zin verilmeyen maddeler ise ter, tkrk, gzya, st, idrar, kan, arap da dahil olmak zere tm bitkisel svlardr. Materia dubia, pheli madde, iine baka eyler katlm sudur; yani amar suyu, ince orbalar veya sirkeler. Bunlar sadece lm tehlikesinde kullanlabilir. Aqua vera ise sadece sa'nn armha gerildii gnde kullanlabilir. Kutsal suyun ve vaftiz kumasnn kullanm sk kurallara baldr. Vaftiz treni de ok ciddiye alnmas gereken bir bilim daldr; zellikle de domam bir ocuk veya dnyaya bir hilkat garibesi gelmesi gibi karmak bir vakada, iki bal bir hilkat garibesinin bir ruhu mu vardr, yoksa iki mi? Bu sadece bir rahibin verebilecei g bir karardr. Kurbaa byklnde bir erken 100 doum bir insan mdr? Ana kamnda lmek zere olan domam bir ocuun sadece eli annesinin vcudundan dar kmsa, vaftiz nasl gerekletirilecek? Ya da anne kamnda len bir ocuk nasl vaftiz edilecek? Hele sonradan bunlann ikiz olduu pheye meydan vermeyecek ekilde anlalrsa, hangisinin vaftiz edilmi olduuna nasl karar verilecek? Yaam ve lmden daha zor kararlar. Burada bir insann lmsz ruhu sz konusudur; ama sen onu oktan kaybettiine gre, bu mesele seni daha fazla alkadar etmez." On dokuz gn sonra Girit'e ulatlar. Konstantinopolis hkm-danna bal olan bu adada su, pide ve meyve ikmali yaptlar. skenderiye'ye ulamalar iin agk denizde alt yz mil yol kat etmeleri gerekiyordu. l bir kuzey rzgn onlara yardma oluyordu. Drt gn sonra ufukta Afrika kylar, Barr el-Garb ad verilen efsanev lke belirdi. Cezayir el-Haram adndaki olaanst gzel bir adaya ulaana dek kyy takip etmek suretiyle douya doru yol aldlar, sonra rzgr kesildi. Sessizlik, sonsuzluun dilidir. Zaman, hibir yerde rzgrsz bir denizin zerinde olduu kadar ar akmaz. Derin sessizlik, insann zerine byk bir kudretle kyordu. Ne bir dalga sesi iitiliyordu, ne de bir ku l. Yelkenler halatlardan aa sanki ta kesilmi gibi sarkyordu. Gne tepe noktasn oktan gemi olmasna ramen, herkes derin bir uykudayd. Orlando hamana uzanmt, kaptan ve oullan da ambardaki kei postlarnn zerine. Sadece Romal ile Albigenist aralanndaki tartmay olanca iddetiyle srdrmeye devam ediyorlard. "Montecassino keileri, bir kutsal ekmek parasn kemiren fareyi kutsal kabul ediyorlar. Sylediklerine gre vcut arlnn nemli bir ksmn sa'nn eti ve kan tekil ediyormu." "Kfr!" diye bard Romal. "Sen bir kfirsin!" "Buday unundan piirdiiniz tannnz beni ho grecektir" 101 diye karlk verdi Albigenist. "Ama o sama yin hakknda fazla konumak istemiyorum. Yamyamlara has bu btl inan, en komik soytarnn aklabanlklanndan bile daha gln. Gnah karmak da ayn ey. nsanl benzeri olmayan bir zindana tkyorsunuz. Hristiyanlann en gizli dnceleri, yorgannn altna kadar tm yaantsn kontrol ediyor, gnh bataklna gmld bahanesiyle onu kleletiriyorsunuz. Kurtuluun sadece bir tek yolu var, o da yce kilise tarafndan tutulmu! Gnah, sizin kudretinizin temel tadr. Koyunlannz ne kadar fazla gnah ilemeye tevik ederseniz, onlan avucunuzda o denli sk tutabiliyorsunuz. Peki bunu nasl baanyorsunuz? nsanlar ender olarak bir eyler alyor veya cinayet iliyor. Geriye de insanln en doal drtsn eytanlatrmak kalyor! Cinsellik, kilisenin en sevdii gnahtr! Augustinus'a gre yeni doan bebek bile cinsel duygulara sahip olduu iin, tm insanlk eytann eline dmtr, itiraz etmeden arabaya koulmalan-n salamak iin aygrlan ve boalan nasl hadm ediyorsanz,

insanlan da size kaytsz artsz itaat etmeleri iin cinsel bask altnda tutuyorsunuz." "Kyamet gnnde kzgn bir kerpetenle hayalarn ve dilini kopartacaklar" dedi Romal. "Elinden geleni yap, eytan! Sen deccalin ta kendisisin! Cehenneme git! Usque ad finem!" I M.ki gnlk zorunlu bir moladan sonra, gece yans anszn frtna benzeri bir rzgrla uyandlar. htiyar kaptann oullar telala yelkenleri at ve Michaelis gnnden nceki gecede nihayet skenderiye'nin iaret fenerlerinin klarn grdler. lene doru sabunhanenin karsnda demir attlar ve sultann grevlileri gverteye kt. Makamlan gerei balannda byk bi102 rer sank, bellerinde de eri birer pala bulunuyordu. Yk kontrol ettiler. Yolcularn ve geldikleri lkelerin isimleri yazl olarak kaydedildi. Vermeleri gereken zekt miktarnn tespit edilebilmesi iin, yolcularn yanlarndaki deerli eyann ve parann dkm yapld. Bat dnyasndan gelen seyyahlar iin Sultan Selahaddin "Funduk" ad verilen ticaret evleri yaptrmt. Bunlann yksek duvarlarnn ardnda Hristiyanlar ve Yahudiler tam bir gvenlik altndaydlar. skenderiye ticaret evinde insanlar ve hayvanlar iin bannma imkn, bir frn, bir mezbaha, depolar, mahzenler, alveri odalan, hatta Azize Ccilie'ye adanm bir hamam bile bulunuyordu. Venedik, Nmberg veya Narbonne'dan gelen tacir sadece ve sadece burada konaklayabilirdi. Mallarn sadece Funduk'ta satabilirdi. Tm ticari ilemler sultann grevlendirdii adamlann sk denetiminde gerekletiriliyordu. Sattan elde edilen gelirin tmnn Arap baharat, silah, pamuk, karabiber, ipek ve sandal aac gibi yerli rnlerin almnda kullanlmas zorunluydu. Penceresiz Funduk, dardan bakld zaman, bir kale veya hapishane gibi itici bir grnme sahipti. zeri bronz ivilerle kapl, sedir tahtasndan yaplm bir kap girii rtyordu. Kapy uzun uzun aldktan sonra ieri alnan Orlando'nun aknl, bir kat daha artmt. Zakkum, limon ve hibiskus aalar, tnel benzeri bir giriin ardnda uzanan avluya glge veriyordu. Ta bir aslann ak azndan yerdeki mermer havuza serin bir su akyordu. Limandan ykselen grlt duvarlardan ieri szamyordu, avlu son derece sakin ve sessizdi. Bu kk vaha, Akka kuatmasnda sol kolunu kaybetmi olan yal bir Bohemyal tarafndan ynetiliyordu. "Pazar arabasna koulmu bir sava at" olduunu sylyordu herkese. Orlando'yu eski bir tandk gibi selamlad: "Ho geldin, Birader. Seni tekrar grmek ok gzel. smini unuttuum iin beni ba103 gla. Hafza ve yallk, buz ve atee benziyor. Birinin bulunduu yerde dieri bulunamaz. Dur bir dneyim: A... a..." "Adrian" dedi Orlando. "Evet, doru: Adrian*. Bunu nasl unutabildim! Oysa seni ve buradan aynlrken bana sylediklerini ok iyi hatrlyorum. yle demitin: Yzme dikkat et! Geri geleceim. Bu yazy benim iin sakla ve benden bakasna kesinlikle verme." "Peki yazy sakladn m?" diye sordu Orlando. "Bunu nasl sorabilirsin?" htiyar Bohemyal topallayarak uzaklat. Geri dndnde elinde bir mektup tutuyordu. Orlando, Adnan'n mhrn ilk bakta tanmt. Odasnda gidip parmeni dikkatle inceledi, elinde tartt. indeki tarifsiz bir ekinme duygusu, mhr krmasna engel oluyordu. Tapnaklann drdnc emri ne diyordu: Sensu amisso fit idem, quasi natus non esset omnino. Geree tahamml edemeyen biri, domu olmaya layk deildir. Bunun zerine Orlando mektubu at ve okumaya balad Sevgili kardeim, Buraya geleceini ve mektubu okuyacan biliyorum. Daima ayn yollan amadk m? Geleceini biliyorum, nk biz insanlar asla iki yol arasnda tercih yapma ansna sahip olmadk. Gerekte sadece bir olaslk vardr ve bu da senin seecein, ya da semi olduundur. nk yaammzn nemli olaylan-nm belirgin

bir balangc yoktur. Sadece satran oyununda ilk hamleyi dnecek vaktin vardr. Anszn kendini olaylann tam ortasnda bulursun. Davranlarn seni oktan bamsz kld, tpk belki bir sre tutabilecein, ama asla vazgeemeyecein nefesin gibi. Yolumuzda yr! Seni inanlmaz eyler bekliyor. Uzun yaa. Yasal Adnan. 104 Bu satrlann altnda Arap harfleriyle yle yazyordu: Mararti fi hulmi alfi chairin bi-tiwali aid amin waa jaa yawmu mawmu mawlidiki: tauq al-hamama. Bin yl boyunca bin airin dlerinin arasnda ilerleyeceksin, sonra da anszn doacak, dnyann n greceksin: Gvercinin gerdanl. Orlando, aradnn ne olduunu bilmeden, bu mektubu defalarca okudu. Adrian kendisine ne sylemek istiyordu? Neden bilmece gibi konuuyordu? Bin yl boyunca bin airin dlerinin arasnda ilerleyeceksin, sonra da anszn doacak, dnyann n greceksin. Orlando, Adrian'n hayatta olduuna ar tk her zamankinden daha fazla emindi. Bu mektubu bakalan takip edecekti. Tilkiyi yakala! ocukken bu oyunu severek oynarlard. lerinden birinin brakt izleri, dieri takip ederdi. Sonunda daima ava, avn zerinde zafer kazanrd. Sol el, sa eli aldatabilir mi? Bir ayak dierinden daha hzl yryebilir mi? P M aris Byk Ustad' Peter de Montaigu, emenin bandaki bir ta bankn zerinde oturuyordu. Hemen nnde Amiral ve Breton Yves Birader durmaktayd. Tapnak kilisesinden ykselen ilahiler bir fslt halinde kulaklanna gelmekteydi. "Benedict Birader'den bir mesaj aldm" dedi Byk stad. "Eski sekreter Hermann von Salza'dan, imparator Friedrich'in tarikatmza hakl bir fke beslediini renmi." "Neden hakl?" diye sordu Amiral. "Benedict, Kuds'teki Tapnak stad'nm, papa tarafndan imparatora kar dzenlenmek istenen bir cinayet komplosuna kantn ortaya gkarm." 105 "Lanet olsun!" diye bard Amiral. "Siz bunu biliyor muydunuz?" "Hayr, ancak Byk stad olarak bilmem gerekirdi." "Muhtemelen yine Gregor'un gizli grevlerinden biridir. Ama ne olursa olsun, Kuds stadnn size haber vermesi gerekirdi. Biz kimiz? Roma'daki ihtiyarn fedaleri miyiz? Kuds'teki Tapnaklarn burunlan fazla byk ol..." "Dilinize hakim olsun!" diye szn kesti onun Byk stad. "Fratris mores noveris, non oderis. Tarikat kardelerinin davranlann grebilir, ancak nefret edemezsin. Gemi olaylar hakkndaki yorumunuzu istemiyorum. Bana bir sonraki adm nasl atacamz syleyin." "Biz Tapnaklar bu cinayet plannda nasl bir rol oynuyoruz?" diye sordu Yves Birader. "Kuds'teki stad, Papa Gregor'un mektubu araclyla inanszlara imparatorun rdn Nehri'nin sol kysnda az sayda bir maiyetle oru tutup dua edeceini, gn ve saatiyle birlikte bildirmi. Onu yakalayp ortadan kaldrmak iin bundan iyi bir frsat olamayacan eklemeyi de ihmal etmemi." "Peki imparator kendisine kar dzenlenmek istenen bu cinayeti nasl renmi?" "Sultan el-Kmil bu mektubu Friedrich'e gndermi. Altna da u szleri ilave etmi: 'Roma'daki halifenizin valyelerinin bu alaka ihanetinden duyduum derin tiksintiyle beraber, bu meum parmeni size gnderiyorum. zerine Tapnak valyelerinin stadnn mhr bulunuyor. Grdnz gibi dmanlarnzdan ziyade kendi dindalarnzdan korkmak iin iyi bir sebebiniz var.'" "Aman tanrm!" diye inledi Amiral. "Atque adimit merito tempus in omne fidem." Yves Birader, Ovid'in metamorfozlarndan bir dize okudu. "Ve bu utan verici olay, gven duygusunu hakl olarak ve sonsuza dek ortadan kaldrd." 106 "Peki mparator Friedrich buna nasl tepki gstermi?" "Tapnaklarn bu yaptn asla unutmayacam' dedii syleniyormu."

"Bu olayn zerinden yldan fazla zaman geti" dedi Amiral. "Gemini'nin lmnn imparatorun bir intikam eylemi olduunu dnyor musunuz? Neden bu kadar bekledi? Neden tarikatmzn byk yapsnda kk ve nemsiz bir mozaik ta olan Gemini? Ve eytan adna, neden Kelheim dknn lmesi gerekti?" "Cevaplandrlmas gereken bir yn soru" dedi Byk stad. "Nihil tam difficile est, quin querendo investigari possit. Hibir ey aratrlamayacak kadar zor deildir. Hi phe yok: mparator Friedrich, bizim iin son derece nemli olan bu olaya bulam durumda. Benedict Birader'i Sicilya sarayna gndermemiz gerektiini dnyorum; elbette bir Tapnak olarak deil, Hagen von Halberstedt'in yeeni olarak. Elinde onun imzalad bir tavsiye mektubu da olacak." "mparator, si Milanolularla anlama zemini salamak iin bu ay meclisi Ravenna'da loplayacak" diye itiraz etti Yves Birader. "Meclise Avusturya dkleri ve tm Alman lkelerinin prensleri de davetli. Bana kalrsa doru insanlara ulamak burada ok daha kolay olacaktr; kat protokol kurallannn iledii sarayda bu i hi de kolay deil." Amiral da ona katld. Bylece Benedict Birader'in Ravenna sarayna gnderilmesine karar verildi. Meryem Ana Gn'nn arifesinde mparator Friedrich trenle Ravenna'ya girdi. Benedict Birader, hkmdarlarn layk olduu ekilde karlamak zere byk kapnn nnde toplanm olan ehir sakinlerinin arasna karmt. nsanlarn byk ksm sabahn erken saatlerinden bu yana bekliyordu. Ancak hayal k107 nklna uramamlard. mparator, yannda grkemli bir maiyetle beraber gelmiti: Altn kapl hafif arabalar, tepeden trnaa zrhlara brnm valyeler, tm rklardan silahl muhafzlar. Sancaklar rzgrda dalgalanyor, borular tyor, davullar atlar bile rkten seslerle gmbrdyordu. Benedict, en fazla imparatorun tahtrevann takip eden egzotik hayvanlardan etkilenmiti: Filler, aslanlar, leoparlar, panterler, kapdan daha yksek bir zrafa, siyahbeyaz izgili bir katra binmi olan, insan boyunda bir maymun. mparator, siyah kadife bir yastk zerinde kendisine sunulan ehrin altn anahtarlarn teekkr ederek kabul etti ve u szlerle geri verdi: Onlan benim adma muhafaza edin. Buna sizden daha lyk birisini tanmyorum. Kilise bykleri imparatoru kutsad. Bana kutsal su serpildi, mr kokulan etraf sard. Dualar ve ilahiler, bulutlarla kapl kasm gne ykseliyordu. ehrin en nemli ailelerin gen kz-lan, yolun iki yannda sra oluturmutu. Heyecandan kzarm yanaklar, zenle toplanm salanna soktuklan iekleri ve zerlerindeki neredeyse tmyle effaf elbiselerle gerek bir gz ziyafeti oluturuyorlard. ehir sakinleri kafileye katedral meydanna kadar elik ettiler. Burada hediyeler sunuldu ve kabul edildi, vg konuma-lan yapld ve cevaplan verildi. Tren neredeyse tam drt saat boyunca srd. Sonra nemli konuklara ehirde kalacaklan yerler gsterildi. Yzlerce kiilik maiyette bulunan uaklar, hizmetkrlar ve alar iin surlann dnda bir adr kent kurulmutu. Tahl Pazar'ndaki ta bir bina gerekte Tapnaklara aitti ve st katlan tarikat biraderlerine konaklama yeri olarak hizmet ediyordu. Benedict, biri dnda tm odalann soylu konuklann arlanmasna tahsis edileceini bildirmiti; ehrin kstl konaklama imknlan nedeniyle sevinle kabul edilen bir teklifti bu. 108 Benedict, bu ekilde imparatorluk evresiyle ilikiye geebilmeyi umuyordu. Uzaktan dahi olsa, imparatoru kendi gzleriyle grd andan bu yana, bir kii hakknda aratrma yapmakla grevlendirildii zaman iinde hissettii ate onu bu kez de yakp kavurmaya balamt. Ancak dier grevleri bu seferkinin yannda ocuk oyunca gibi kalyordu! Burada zmesi gereken srla-nn anahtan dnyevf kudretin en byk temsilcisinin bizzat kendi ellerinde bulunuyordu ve Benedict onunla ba baa konuma imkn bulamayacan biliyordu, ancak buna ramen gerei ortaya kartacakt. Miletli Thales de zerine kmaya gerek duymadan bir kulenin yksekliini lmemi miydi? Hatta bu kuleye dokunma ihtiyac bile hissetmemiti! Bunu baarabilmesinin tek nedeni, kuleyle ilgili baz nemli bilgilere sahip olmasyd: Bak as, mesafe ve en nemlisi, eldeki verilerle hesap yapabilme yetenei.

Burada da ayn ey olacakt, ilk olarak bilgi toplamak gerekiyordu. Friedrich'le birlikte Kuds'te bulunmu olan ve onu yakndan tanyan iki tarikat biraderinin yazd metni tekrar tekrar gzden geiriyordu: "mparator pek uzun boylu deil, aksine bodur olduu bile sylenebilir. Buday renkli salan kzl bir ltya sahip. enesi ve yanaklan tral. Gereinden biraz fazla byk olan mavi-gri gzleri, etrafna zek, bilgi ve irade gc ltlan sagyor. mparator Arapa'ya en az Latince kadar hakim, talyanca, Almanca, Franszca ve Yunanca konuuyor. ok ynl bir insan. Mekanik sanat dallannda gerek bir uzman, bilimsel ve felsef meselelerle ilgileniyor. ahin av en byk tutkulanndan biri, hatta bunun zerine yazlm bir kitab var: De arte venandi cum avibus (Kularla Avlanma Sanat zerine). Hak edenlere kar eli ak, ancak dnyann tm hkmdarlanndan daha byk bir servete sahip olmasna ramen, etrafna para samak109 tan holanmyor. Dmanlarna kar ise yumuak olduu sylenemez. Dostluunu bir kez kazanan bir kimse, ona sonsuza dek sahip olur. Sadece pek az soylu dostlarnn sadakatsizliklerini ve ihanetlerini onun gibi balamasn bilmitir. Kadn gzelliklerinden ok holanr ve Mslmanlarn geleneklerine uyarnca yannda sekin hanmlardan oluan byk bir kalabalk banndnr. Papa tarafndan birka kez aforoz edilen Friedrich, Mslman muhafzlar tarafndan korunmaktadr. Tanrtanmaz olduu kabul edilmektedir." Bu aklamay sevdii yemeklerden, alkanlklarndan ve yapmay holand ilerden oluan uzun bir liste takip ediyordu. Gerek bir Strassbourg'lu olara u cmleyi okurken Benedict sevinmekten kendini alamad: mparatorluunun tm ehirleri arasnda Elsass en sevdiidir. Metnin sonunda yle bir ifade gze arpyordu: "mparator Friedrich'in mparator Heinrich ile mparatorie Constan-ze'n z oullar olmad sylentisi hl kulaktan kulaa fsldanp duruyor; nk doum yapt sylendii esnada imparatorie en azndan elli yandayd. Sanki hamileymi gibi davrand ve tahta bir varis verebilmek iin yeni domu bir ocuu kartt syleniyordu. Ancak Piskopos Joachim da Fio-ri'nin yeminli ifadesi bu iddiann aleyhinde bulunuyor. Piskoposa gre imparatorie ocuun kendisine ait olup olmad yolundaki tm pheleri ortadan kaldrabilmek iin Jesi ehir merkezine byk bir adr kurdurtmu ve doum yaklanca adnn iine yerlemi. Kadn ve erkek tm soylular doum nn seyretmeleri iin ieriye davet ederek, ocuun kendisine ait olduuna tanklk etmelerini salam." Benedict imparatorun yaam yksn saysz kez okumutu, ancak buna ramen yazanlar hl ona yabana ve uzak geliyordu. Ne mthi bir insan! Sicilya'da bir sultan gibi hkm sren, seleflerinin tmnden daha baarl ve zengin, bir bilge ka110 dar eitimli, bir kfir kadar tanrsz bir Alman imparatoru. Kel-heim cinayetinde gerekten onun parma var myd? Gerekten yleyse, tanr dnda hangi g onun bunu yapmasna neden olmutu? sa'nn dnyev temsilcileri bile rakiplerini eitli yntemlerle ortadan kaldrmyorlar myd? Ancak mesele Friedrich'in sulu olup olmad deil, bu sama cinayetin arkasnda hangi gerekelerin bulunduuydu. stelik nasl olur da en iyi adamlarndan biri bu cinayeti ilemekte kullanlan alet olabilirdi! Bu karmak dmn balangc acaba nerede bulunuyordu? ^^ehrin tam ortasnda, skenderiye'nin renklerden ve kokulardan oluan byk bir denize benzeyen pazar bulunuyordu. Orlando'nun elleri, en iyi cins samur krklerden bile yumuak ve hafif olan kumalarn zerinde geziniyordu. Bu kumalann neredeyse tm, bat dnyasnda Arapa isimleriyle tannyordu: Mohair, muslin, k^mir, pamuklu, am ii, saten, tafta, atlas, camdan yaplm Sur incileriyle ssl kadife, rmcek a inceliinde ifon, kzbcei kanatlan kadar narin ipek. Bir iek tarh kadar renkli hallar, safran sarsndan koyu maviye kadar canl ltlar sayordu, Her tarafta bat lkelerinde ancak hkmdarlann giyebilecei pahada elbiseler gze arpyordu. Kairuan sallan, altn tokal ylan derisi ayakkablar, tezghlan doldurmutu. Ama ya silahlar! St dallar kadar esnek, ustura kadar keskin am elii. "Henz kor halinde olan demir, canl bir keinin vcuduna sokulur. Hayvann

kan, metale o grkemli esnekliini kazandnr. Kan, kan ister!" Satclar, mallarn bu szlerle vyorlard. Orlando, Altn ordu lkesinin bozkrlanndan gelen oklar ve yaylar, fil derisinden kalkanlar, obsidiyenden 111 yaplma mzrak ularn, Hazar lkesinden gelen baltalan, deerli kabartmalarla ssl, fildii kabzal, elmas kakmal palalar hayranlkla inceliyordu. zerlerinde kl kalnlndaki zehir yollan bulunan hanerler, ylan dileri kadar lmcld. Orlando, Arapa isimler tayan egzotik meyvelerin tadna bakt: Kays, muz, kavun, portakal, limon ve eker kam. Hatta yenilebilir iekler ve yapraklar bile mevcuttu; satclar bun-lan enginar ve spanak olarak adlandnyordu. Bir meyve ise iki adamn glkle tayabilecei byklkteydi. "Ne mthi bir balkaba!" diye glyordu etraftaki adamlar. Orlando, kendi lkesinde kurulan basit pazarlan dnd. Evde yaplan birka eit yiyecein ve turunun yan sra, sata sadece peynir, lahana, canl tavuk, yulaf ekmei, tahta kaklar ve keten giysiler sunuluyordu. Evet, Paris gibi byk merkezlerde her geen yl giderek daha fazla eitte rne rastlamak mmknd; ancak bu da dou dnyasyla yaplan ticaretin gelimesine bal deil miydi? Baharat pazannda ise her eit ecza malzemesi bulunuyordu: Kakule, Hint cevizi, safran, arlnca gm karlnda satlan kehribar rengi eker kristalleri, zencefil, karanfil, tts, kardekan sakz, mr ve isimlerini bilmedii bir yn esans. Kuyumculann sokandan geerken, altn lts Orlando'nun gzlerini kamatrmt. Bahreynli inci tacirlerinin dkknnda bir ac kahve iti ve hayranlkla mallannn scak ltsn seyretti. Lletandan yaplm nargile marpulan satmaya altlar ona, aynca Kzldeniz mercanlar, Ermeni gm, Hint akikleri... Etrafna hayranlkla bakmaktan arada srada ba dnyor, tm bunlann bir rya olup olmadn anlamak iin kolunu im-dikliyordu. Egzotik hayvan pazarnda ise daha nce hayal bile edemeyecei yaratklar gryordu: Dhab adn verdikleri birka kula 112 uzunluunda kertenkeleler, krmz kl ve mavi yanakl maymunlar, av iin eitilmi leoparlar, konuan papaanlar ve de-vekulan. ran'dan gelen tavus kulan, bir daire eklinde atk-lan rengrenk kuyruklarn gururla sergiliyorlard. St rengi av gelinciklerinin yannda, gzlerini kan brm dv kpekleri bulunuyordu. Orlando atlan bo yere arad. "At pazan, deve pazanyla beraber ylda iki kere Sultan Ahmet Kaps'nn nnde kurulur" diye anlatt ona bir bedevi. En byk kalabalk ise Byk Cuma Camii'nin arkasnda, satc-lann le namazndan sonra deerli mallarn sergilemeye ba-ladklan kle pazannda toplanmt: Etiyopya .ve Nubya'dan kestane renkli insanlar, alt ayak boyunda, bir yk devesi kadar salam, sakall Frank savalan, Bizansl zevk olanlan, Yukan Nil'den haremaalan, simsiyah satan zeytin rengi tenlerinin zerine dklen Tiflisli danszler, ceylan gzl, uzun bacakl Macar kzlar, yrrken gsleri, heyecanl dv horozlannn ibikleri gibi sallanan erkekzlan, ay tenli, alfan sal, gzleri daglann zerindeki gkyz kadar mavi Norman kzlan. Baparmak kalnlndaki halatlar, klelerle onlan seyretmek iin toplanm olan merakl kalabal birbirinden aynyordu. Yksek podyumlar zerinde ak artrmaya kartlyor, en fazla pey verene, ald maln tazeliine ikna edildikten sonra satlyordu. zellikle kadn klelerde salkl diler, elastik gsler ve bekaret, fiyat artran unsurlard. Aynca tpk atlarda olduu gibi birtakm rk zellikleri de dikkate alnyordu; rnein uzun bacak ve boyun, kk ve sert kala, ak ten rengi gibi. Dans edebilen ve mzik aleti alabilenleri ayn bir neme sahipti. Erkeklerde ise zellikle kas kuvveti dikkate alnyordu. Ancak en yksek paha beyaz haremaalanna biiliyordu. Normal olarak pazara hizmetkrlarn gnderen zengin ehir 113 sakinleri, kle pazarna bizzat terif ediyorlard. Bir sevgilinin veya zel muhaftzn seimini kim hizmetknna brakmak ister ki? Bu nedenle insan pazan

zenginlerin boy gsterdii bir sergiye dnyordu. Byk Cuma Camii'nin arkasndaki kudretli insanlar bir arada grmek baka hibir yerde mmkn deildi. Orlando'nun kle pazarn gezdii len saatlerinde, etrafnda kalabalk bir muhafz grubu bulunan bir adam da dar sokaklarda ilerliyordu. Etrafn evreleyen kalabalk muhafz grubu, sradan insanlarn onu rahatsz etmelerine engel olmaya alyordu. Orlando bu adamn el-Mansur isminde kudretli bir komutan, bir Emir el-Umera olduunu renmiti. Pek uzun boylu biri olmamasna ramen, etrafndaki herkese tepeden bakar gibi bir hali vard. Emretmeye alkn biriydi. tiraz nedir bilmiyordu. Azndan kan her szn derhal yerine getirilmesi, onun iin dnyann en doal durumuydu. zerinde Abbas usul siyah bir cppe ile siyah bir sark bulunuyordu. Sangn bir ucu enesinin altna, dier ucu da sol omuzuna dyordu. Belinde sallanan gm bir haner, zerindeki tek sst. EI-Mansur, halifenin lkesinin snrlan iinde en gzel kzlan ve en yakkl oglanlan satmakla mehur kle taciri Nasr'n adnna girmeye hazrlanrken, anszn hi beklenmedik bir ey oldu. Kalabaln arasndan kendisine yol aan bir delikanl, yere devrilmi bir fgnn zerine srayarak barmaya balad: "Beni Alamut'un efendisi Hasan Sabbah gnderdi. Hanerim sana lm erbetini tattracak!" Hasan Sabbah isminin duyulmasyla birlikte, civardaki insanlar bir ylann karsndaki fare gibi, kanlmaz lmn korkusuyla olduklar yerde donup kaldlar. Bir zamanlar Kzldeniz nasl Musa'nn nnde ikiye aynldysa, kalabalk da fedaye ayn ekilde yol verdi. Delikanl eri hanerini ekmi, baklarn 114 kurbannn zerine dikmiti. Etten bir duvarla evrili sokan iinde, lmn glgesi gibi hi acele etmeden yryordu. Ancak Mansur bu baklara karlk verdi, korkusuzca, aalayarak. Muhafzlar ise ne yapacaklarn bilemeyen kpekler gibi olduklar yerde bekleiyorlardi; her an kamaya ve saldrmaya hazrdlar. Tm bunlar Orlando'nun hemen yaknnda gerekleiyordu. lm srayna hazrlanan feda, el-Mansur'dan sadece birka adm uzaklktayd. plak kollarndaki kaslann tm bakr bir tel gibi gerilmiti. Gzlerinde alev alev yanan bir ate vard: Dile gelmez bir fke, zafer sevinci, lm sarholuu. Orlando, grne gre artk hibir eyin ve hi kimsenin durdurmay baaramayaca bu lm sevdalsnn grnts karsnda rpermekten kendini alamad. ok, ama ok ksa bir an iin baklan karlamt. Feda anszn yldrm arpm gibi titredi. Tm dikkati dalm, yzne tuhaf bir ifade yerlemiti. Sanki grdne inanamyor, byle bir ey olabileceini akl almyordu. Bu ksa tereddt, muhafzlann hareketegemesi iin yeterli olmutu. Feda, korkun bir darbe yamuru altnda can verdi. Palalardan geriye kalanlan da fkeli kalabaln sopalar ve talan iyice tannmaz hale getirmiti, nk insanlar baka hibir eyden kendilerini lesiye korkutan biri kadar nefret etmezler. Bu kabarm fke denizinde Orlando aresiz bir ekilde oradan oraya srklenip duruyordu. Anszn kendini insan kraterinin kenannda, l fedanin banda buldu. Delikanlnn yznde hl tasvir edilmesi imknsz bir aknlk ifadesi vard. Para para edilmi vcudu deil, ama uzun kirpiklerin arasndan sanki canlym gibi grnen gzleri Orlando'nun bir kez daha rpertmesine neden olmutu. Byk bir abayla oradan uzaklamaya alt. Bunu baard anda ise adam yolunu kesti. "El-Mansur seninle konumak istiyor." Kllarnn kabzalan115 n kavram olan elleri, bu emrin bir an bile geciktirilmeden yerine getirilmesi gerektiini ok iyi ifade ediyordu. Arfl-Mansur'un eli, bir iskeletin eli gibi denize uzanan bir kaya burnunun zerine ina edilmiti. Kale benzeri yapnn yksek duvarlan, taraftan dimdik bir ekilde doruca kpkl dalgalann arasna iniyordu. Binann kara tarafnda kalan cephesi ise palmiye agalannn ardna gizlenmiti. Kapnn nnde mzrak

ve kllarla silahlanm Nubyal muhafzlar nbet tutuyordu. Orlando, geni merdivenlerin zerinden, tavannda ok sayda kk kubbe bulunan bir odaya gtrld. Kubbeler ve duvarlar, arlkl olarak peygamberin sevdii renk olan yeilin hakim olduu renkli fayanslarla sslenmiti. Duvardaki maksurelerden birinde bulunan bir divann zerine, birka adam yerlemiti. Orlando, bu kez bembeyaz kyafetlere brnm olan el-Mansur'u derhal tanmt. O da Orlando'yu grd anda, evik bir hareketle yerinen kalkarak onun yanna geldi. "Evime ho geldin. Bana biraz izin vermeni rica ediyorum; nemli bir grmenin tam ortasndaym. skenderiye'de kaldn mddete konuum ol. Sana ok ey borluyum. Hiz-metkrlanm kalacan yeri gsterecekler. Birbirimizi sonra greceiz, bu arada ltfen keyfine bak." Akama doru sarayn damnda, adr benzeri bir gneliin altnda oturuyorlard. Talar le gneinin ssn yaymaya devam ediyordu, ama denizden yana serin bir rzgr esiyordu. Aada uzanan ehirde ilk lambalar yanmaya balamt. Orlando ile el-Mansur, ipek yastklann zerine yerlemilerdi. Cilal cam kaselerin iinde rengrenk meyveler ve erguvan arap parlyordu. ki evdi leopar, ayaklarnn dibine atlan kzar116 m bir gvercin iin birbirleriyle dalayordu. "Sizin dnyanzda konuklann erefine kadeh kaldrma gelenei bulunduunu biliyorum" dedi Mansur. "Ama biz mminlerin bunu yapmas yakk almaz, nk peygamber bize Allah'n arap iilmesinden holanmadn sylemiti. Bundan tr konuklanmzn erefine hikyeler anlatr, ama bunu yaparken arap imekten vazgemeyiz." Sonra kadehleri doldurdu ve anlatmaya balad: "Pek de uzun olmayan bir zaman nce, Muharrem aynn buna benzer bir akamnda Harun el-Reid'in baveziri telala efendisinin odasna dald ve kekeleyerek bir eyler sylemeye alt: Bana yardm edin, efendim, bana yardm edin... lm... bahede kol geziyor. Beni bekliyor. Bana yardm etmelisiniz. Harun el-Reit zavall adam elinden geldiince yattrmaya alt. uradaki gizli kapdan k, dedi ona. Doruca aaya, ahrlara in. En hzl atma bin ve ka. Yann sabah gn doumunda Kerbela'ya ulam olursun. Halife szlerini bitirince baheye indi ve orada bedevi kyafetine brnm bir yabana grd. , Sen kimsin? diye sordu Harun el-Reid. Ben klar birbirinden ayran, ocuu annesinin kucandan ekip alan, erkek kardei kz kardeten, kocay karsndan ve kany kocasndan uzaklatranm. Ben, kudrete ve mevkie nem vermeden mezarlar dolduranm. Ben, hi kimsenin aklndan bir an olsun karamadym. Benden ne istiyorsun? Ve lm cevap verdi: Senden bir ey istemiyorum, ancak yann sabah Kerbela'da bir randevum var." Orlando ile el-Mansur kadehleri boalttlar. "Hznl bir hikye" dedi Orlando. "Hayat byledir ite" diye gld Mansur. "Kimse kaderinden kaamaz. Bavezir olacak o zavall budala, lmle olan randevusunu karmamak iin btn gece at srm. Yaam117 nn son gecesini en sevdii kansnm koynunda geirse ok daha iyi ederdi. nsan sandndan ok daha az zamana ve dosta sahiptir." El-Mansur'un baklar Orlando'nun zerinde dolayordu: "Bedeviler yle der: Bir yabancy bir gece boyunca arlamadan, ona bir ey sorma. Kimsin sen? Gzlerinden nasl bir kudret yaylyor? O fedayi byk bir aknla, hayr, dehete drmeyi nasl basardn? Kudretli Allah adna! Byle bir ey nasl olabilir? Kendi gzlerimle grmemi olsaydm, buna asla inanmazdm." "Bir ekmein tad, aln derecesine baldr" dedi Orlando. "Yardmn deeri ise tehlikenin byklne baldr. Hayatnz tehlikede olduu iin olanlan gznzde bytyorsunuz." . El-Mansur bir el hareketiyle bu itiraz bir kenara att: "imdiye kadar hibir eyi gzmde bytmedim. Cebir yasalanna, elimizdeki byklklere ve mantk

kurallarna bal kalsak daha iyi ederiz. uras kesin: D grnn fedanin tarifsiz bir dehete kaplmasna neden oldu. Neden? Korkun bir halin yok. Buna ramen silahl muhafizlanmn baaramadn, sen sadece varlnla basardn. Tek kelime etmediin gibi, parmann ucunu dahi kmldatmadn. Bunun gereki tek bir aklamas olabilir: O adam seni tanryordu." "Peki benden neden korkmu olabilir?" "Seni orada grmeye hazrlkl deildi. Senin orada olabileceini aklndan bile geilmiyordu. Sen onun in bir ifrit, mezarndan km bir hortlak gibiydin." "Belki de beni baka biriyle kantrmtr." "Fedalerin geldii dnyada sana benzer mavi gzl, sar sal adamlar bulunmaz. Hayr, seni tandna kesinlikle eminim." "O takdirde benim de onu tanyor olmam gerekir" dedi Orlando. 118 "yle" diye karlk verdi el-Mansur. "Onunla daha nce hi karlamadma yemin ederim." Mansur sessizce ikisini yudumlad, ama gzlerini konuunun zerinden ayrmad. Sonra kendi kendine konuur gibi du-daklan yavaa oynad. Orlando sadece tek tk kelimeler anla-yabiliyordu: "Rzgr, scak l rzgn kalbimin tam ortasnda esiyor... el-Hima, el-Battil, Quana dalarnn eteklerinde... Seninle nerede karlamtk?.. Bin yl boyunca bin airin dlerinin arasnda ilerleyeceksin, sonra da anszn dnyann n greceksin... Benimle, lmnle karlaacaksn." "Bunu kim yazm?" diye sordu Orlando. "Quays Mecnun, Beni Amir kabilesinin delisi. lmcl bir karlamay anlatan eski bir Arap efsanesidir." El-Mansur kadehleri doldurdu: "Seni bir yn soruyla rahatsz ettiim iin beni affet. yi bir ev sahibi deilim, ama imdi sen de bana bir hikye borlusun." Orlando kadehini kaldrd: "Hikyenize bir masalla karlk vermeme izin verin: Gen bir ifti, birgn ormanda bir kurt grm. Hayvan, kapana kstrd n bacaklann kaybettii iin yryemiyormu. Bundan iyi bir post kar, diye dnm gen ifti, sonra da bir balta ve bak getirmek iin hzla eve doru yrmeye balam. Ancak fazla uzaklamadan, yakalad avn artklarn kurda getiren bir tilki grm. Bu iin nasl devam edeceini merak eden ifti her gn oraya gelmi ve tilkinin her gn kurdu taze etle beslediini grm. Bu ii anlatt bir rahip, ona tanrnn ltufkrlnn her yerde ve sonsuz olduunu sylemi. Madem yle, diye dnm ifti, o halde ben neden kendime eziyet edip duruyorum ki? Nasl olsa tann bana yardm edecektir. Bylece bir orman aynna uzanm ve tanrnn ltufkrln beklemeye balam. Birka gn sonra, yerden do119 rulamayacak denli gsz dtnde, kulana bir ses gelmi: Yanl seim yaptn, ifti. Senin kaderin kurt deil, tilki olmakt. Kendisine ve bakalanna bakabilecek kadar gl biri, nasl olur da yardm isteyebilir?" El-Mansur, leoparlannn balarn okad: "Antik a masal-lann severim. Xenophanes yle yazmt: Hayvanlar tanrlar yaratacak olsayd, sonradan tannnn suretinde olduklann syleyebilmek iin, tpk kendilerine benzeyen tanrlar yaratrlard." "Kutsal Kitap'ta, Sleyman'n Bilgelikleri blmnde u cmle yazldr: Unusquisque slbi deum fingit, herkes kendi tanrsn yapar." "Sleyman bizden biriydi" dedi el-Mansur. "Dou dnyasnn kudretli ve bilgili bir evlad." Bir kez daha baklan Orlando'nun zerinde dolat: "Ya sen kimsin? Dur, syleme! Brak da ben tahmin edeyim. Endls'te dodun, soylu bir aileye mensupsun ve damariannda Arap kan akyor." "Gerek bir insan sarrafsnz" diye gld Orlando. El-Mansur bu cmleyi duymazlktan geldi. "Ama seni skenderiye'ye getiren nedir?" diye sordu kendi kendine konuur gibi. "Hal savalan ve eliler yalnz balanna yolculuk etmezler. Grne gre bir tacir de deilsin." "Ben bir Tapnak'ym" dedi Orlando.

"Allah adna! Bir Tapnak." El-Mansur'un baklannda bu kez aknlk ve hayranlk vard. "Bir fedayi dehete dren bir Tapnak!" 120 ^Jnn ilk klarnda Nil Nehri kzgn bir lav aknts gibi ldyordu. Duyulan tek ses atlannn nallanndan ykselen grlt ve hayvanlann solumalanyd. Yedi kiiydiler. Orlando, el-Mansur, Suriyeli as, iz srcs, Fars yaylan ve renkli tylerle ssl mzraklar tayan sakall muhafz. ki gen av leopa-n, uarcasna yaylanarak nden gidiyordu. le namazndan nce, byk ln kysnda bulunan yass bir daa ulatlar. adrlar kuruldu, iecekler datld. nsanlar ve hayvanlar yakc gneten korunmaya alyordu. leden sonrasnn ge saatlerinde av partisi balad. Kara trenli izci, susuz bir vadide ceylan izleri fark etmiti. Leoparlann boyunlanndaki tasmalara uzun deri kaylar baland. El-Mansur Orlando'ya Afrika'nn demiraac tahtasndan yaplm bir yay ve drt ok uzatt: "lk at sana ait. Talihin ak olsun!" zerinde giysi olarak sadece bir bel rts bulunan iz src, plak ayaklarla ne dt. Mavi-siyah teni bir filin derisi gibi knklaia ve yarklarla doluydu. Ksa admlar ve ni ba hareketleriyle, rktlm b horoz gibi etrafta dolanp duruyordu. Bazen yere diz kyor, burnuyla topraa dokunuyor, dilini aklatyor ve gzlerini dndryordu. Dar vadi giriini kapayan bir akl ynnn nnde durunca, Mansur atndan indi. Dierleri de onu izlediler. Kayalarn arkasna gizlenerek vadiye bakan Orlando, drt yz adm kadar uzakta, on bir hayvandan oluan bir ceylan srsnn bulunduunu grd. "Dorca" dedi el-Mansur. "Dorca ceylanlan." Sonra adamlanna geri dnmelerini, vadinin arkasna dola-malann ve leoparlan ceylanlann zerine salmalarn emretti. Dorca ceylanlan, lgn aalan ve nnap dikenleriyle evrili bir su banda otluyorlard. Erkekler, diilere gre daha iri yaplydlar. Knlgan zarafetleriyle bu hayvanlar gerekten de ok soylu yaratklard. Aradan yanm saat gemeden ceylanlar huzursuz bir ekilde kprdanmaya baladlar. Yoksa yabana bir 121 koku mu almlard? Titreyen burun deliklerini vadinin br azna doru kaldryorlard. Az sonra heyecanla ayaklarn yere vurmaya baladlar. Ve anszn, hi beklenmedik bir ekilde, avna saldran iki ahin gibi, leoparlarn hayvanlara doru komaya balad grld. Ceylan srs dev bir srayla kamaya balad. Byk bir panik iinde son hzla vadinin kma doru kouyorlard. Orlando yay germeye alrken, onun yanndan gemek zereydiler. Gs delinen bir erkek kumlarn arasna yuvarland. Arka bacana bir ok saplanan bir bakas ise bo yere kamaya abalyordu. Yaradan danya bakan renkli tyler, hayvann her sraynda hoplayan bir kzn sa rglerindeki kurdeleler gibi dalgalanyordu. Erkek ceylan silki-nerek oktan kurtulmaya alt, ancak leoparlar zerine atlamt bile. Agk havada yaktklar byk bir atein etrafna yerlemilerdi. Kzaran ceylan etinden nefis kokular ykseliyordu. eref misafiri olarak hayvanlann yumurtalan Orlando'ya verildi. "Bu l gecelerine ihtiyacm var" dedi el-Mansur. "inde yaadmz bu doa, sradan bir evreden ibaret deil. nsan nasl doann iinde yaarsa, doa da ayn ekilde onun iinde yaar ve ona neyse o yapar. Pek ok insan ln ssz, l bir yer olduunu dnr. Oysa Arapa'da l anlamna gelen yz tane szck vardr ve bunlardan hibiri terk edilmilii, lm ifade etmez. Biz ona elMataha, "Yolu Olmayan Yer", el-Mafaze, "Zafer Kazanlan Yer" veya Amyal, "nsan ine eken Kum" adlann veririz. l d grn itibanyla ne kadar l grnse de, etrafna yayd lt ayn derecede canl ve yaratcdr. Arap l bir tohum hcresi gibi bir eydir. Tarihimize olan etkisi, tm denizlerinkinden daha gldr. Ima alannda Asur, Babil, Fenike, Mina, srail ve Msr uygarlklar dodu. lde byk dnya dini dodu: Yahudi dini, Hristi122 yanlk ve Mslmanlk. Musa'nn On Emri ald Sina Da, sa'nn krk gn boyunca oru tuttuu Ayartlma Da, Allah'n Muhammed'le konutuu Hira Da hep ln snrlar iinde bulunur.

Kendisinden ve tartlmaz kanunlanndan baka hibir kudretin varlna msaade etmeyen tek tann fikrinin ortaya kmas iin, baka hibir doa l kadar uygun koullara sahip deildir. l de yaylalar ve denizler gibi kendi kanunlarna sahiptir. Bu kanunlara gre tek ve tartlmaz g, kendisinden bakas deildir. Nasl kk bir deniz olamazsa, kk bir l de asla olamaz. Canllar burada her eylerini ortaya koyma zorundadrlar, sonlan ise lm ya da yaamdr." "Burada fedalerin iddetinden korkmuyor musunuz?" diye sordu Orlando. "Hayr" diye karlk verdi el-Mansur. "El-Mafaze'de kendimi saraymda olduumdan ok daha gvende hissediyorum. Zaten sana anlattm hikyeyi bir an bile aklmdan kartmyorum: nsan asla kaderinden kaamaz." "O halde neden muhafrzlannz var?" diye sordu Orlando. "Peygamber yle demitir: Allah'a gven, ama devenin bacaklann birbirine skca bala!" "Fedaler neden sizi ldrmek istiyorlar?" "Bu ok uzun ve hakknda konumay istemediim karmak bir hikye. Ancak meselenin benimle deil, igal ettiim makamla ilgili olduunu syleyebilirim." "Bana biraz fedalerden sz edin" dedi Orlando. "Haklarnda ne biliyorsunuz?" "Bu ok daha uzun bir hikyedir." El-Mansur atee birka odun att, deve ty battaniyeye sarnd ve gkteki yldzlara bakt. "Bu katil topluluunun kurucusu ve efendisi olan Hasan Sabbah, Dan Yals, kendisine 'mann Kutup Yldz' ismini 123 veriyor. Dmanlan ise onu canavar, kan iici, eytan olarak adlandryorlar. Taraftarlar iin o bir Quaim, bir mesih, hakszla uram bir aznln dhi ve ilahi lideri. ln kysnda bulunan ve iiler tarafndan kutsal kabul edilen Kum ehrinden geliyor. Ata-lan On ki imam inanana bal imanl illerdi. Hasan Sabbah ise kendisini Ismail olarak nitelendiriyor. Yaamnn byk ksmn Snni stnlne ve Seluklu sultan Melikah'n Suriye'den Dou Trkistan'a uzanan dev imparatorluuna kar mcadele etmekle geirdi. Daima aznlkta olduu iin, g dengeleri de daima rakiplerinin lehineydi. Bu nedenle Hasan Sabbah daha nce grlmedik ok zel bir sava taktii gelitirdi." "Bana bu mesihten biraz daha fazla sz edin." "Niabur'daki hukuk renimi srasnda, yakn arkada olduu iki talebeyle allmadk bir anlama yapt: Aralannda talih kimin yzne glecek olursa, o dierlerinin de ykselmesi iin elinden geleni yapacakt. Bu arkadan en yals, Seluklulann hizmetinde byk bir devlet adam oldu. Kendisine Nizam l-Mlk ismi verildi ve iki sultann emrinde an ve hret peinde kotu. Bu arada phesiz ok da zengin oldu. Dier arkada, mer Hayyam, air ve bilgin olarak hret sahibi oldu. Nizam lMlk onu sarayn mnecclmba yapt. mer, sultann emriyle takvimde birtakm dzeltmeler yapt, bilimsel eserler kaleme ald ve olaanst gzellikte iirler yazd: Uyku ne demek, sevgilim, gller at zaman! Hasan da Nizam l-Mlk'e aralarndaki anlamay hatrlatmakta gecikmedi. Bylece o da saraya alnd ve yksek cretli nemli grevlere getirildi. Ancak Hasan'n baka hedefleri vard. Sadk bir hizmetkr maskesinin altnda, dmanlann mmkn olan en yakn konumdan inceliyordu. Bu arada kendini tu-. 124 tamayarak o kadar ateli konumalar yapyordu ki arkada Nizam l-Mlk onu uyarma ihtiyac duydu: Hayatnla oynuyor-sun. Hasan ise ona u ekilde cevap vermiti: Sadece lmden korkmayan iki sadk adama ihtiyacm var; o vakit bu Trk kpeinin gnleri sayldr. Bylece Hasan smaillerin kalesi olan Kahire'ye gitti ve Halife Mustansr'n egemenlik alannda yl kald. smail kkenii Fatm halifelii onun iin gerek inancn merkezi, Seluklu Trklerinin egemenliine ve Badat'taki nefret edilesi Abbasi halifesine kar savan kpr bayd. Kahire'de bozulmam slam yaanyordu; halifenin soyu doudan peygambere kadar uzanyordu. Bunun Hasan iin ne kadar nemli olduu, halifelik uruna verilen mcadele esnasnda tm fplaklyla ortaya kt. Hasan Sabbah, tahtn meru varisi Nizar'n yannda yer ald ve gnmzde fedaler diye tannan Nizarlerin lideri oldu."

Ei-Mansur bir kez daha uzun bir ara verdi ve kadehini boaltt. Aada, vadinin derinliklerinde vahi bir kpek uluyordu. "Devam nasl geldi pAd?" "Hasan, tm halifelikte toplad taraftarlar, kendi dncelerine uygun bir ekilde eitmeye balad. Sylenene gre insanlar zerinde mthi bir etki brakan bir yapya sahipmi. Kendine yeni taraftarlar bulmalan iin adamlarn en cra kylere bile gnderdi ve Nizariye tarikat yamur mevsimindeki bambu kamlanndan bile daha hzl bymeye balad. Hasan'n hedefi Nizar' tahta gkarmak ve onun araclyla iktidan ele geirmekti. Ancak bu faaliyetleri elbette ki Hasan'n dmanlarnn gznden kamad Seluklular, bilhassa Nizam l-Mlk, Nizarlere kar amansz bir sava balattlar. Hasan Sab-bah'n bana byk bir dl kondu. Dostlar, dman olmutu. Hasan, taraftarlarnn himayesinde, evden eve saklanmak suretiyle ssz Deylem blgesine ekildi. O zamanlar en azndan elli 125 yalarnda olan ihtiyar tilki, Hazar Denizi'nin gneybatsnda uzanan bu topraklarda kendine emin bir snak aramaya balad. Ve ok gemeden de aradn buldu: Alamut. Bu da kalesi bir kartal yuvas kadar yksekte, sarp kayalarn arasnda bulunuyordu. Zapt edilebilmesi neredeyse imknsz denecek kadar zordu. Yanndaki adamlarn kale grevlilerinden birkan kendi saflarna ekmelerinden sonra, Hasan bu adamlann yardmyla ieri girmeyi baard. Sahte bir isim altnda kale halknn kalann da Nizar davasna kazand. Sonunda kendisini tantt zaman, kale tek damla kan dkmesine gerek kalmadan kendisine ait olmutu. Kale komutan Ali Attok ise yeni efendiyi tanmay reddetti, nk onun iin Badat'taki Abbasi halifesinden baka ruhan ve Seluklu ailesinden Sultan Melikah'tan baka dnyev efendi yoktu. Attok, sadakati uruna lmeyi gze almt. Hasan Sabbah istese onu hemen orackta ldrebilirdi, ancak bunu yapmak yerine, ona Girdkuh ve Damergan valisine hitaben yazlm bir mektup verdi. Ktta unlar yazlyd: Attok olu Ali'ye, Alamut kalesi karlnda 3000 Dinar denecek. Peygambere ve ailesine krler olsun. Kumandan bu mektubu almaya yanamad. Kendisiyle alay edildiini dnyordu: Vali, sultann en sadk hizmetkrlarndan biriydi. zerinde aalk szler yazl olan bu paavray ona verdii takdirde, kellesinin derhal uurtulacandan emindi. Hasan Sabbah ise ona yle karlk verdi: Yaamn garanti ediyorum. Paran alacaksn." El-Mansur kadehleri doldururken, Orlando dayanamayarak sordu: "Parasn alabildi mi peki?" "nanmayacaksn ama, evet. Vali mektubu birka kez yksek sesle okudu -bu arada Ali Attok bana geleceklerin dncesiyle titriyordu- sonra kd pt ve yle dedi: Tek sna126 ^mz Allah'tr. Bu mektup 3000 Dinar'dan daha deerli. Ona bu meblan iki katn verin. Ali Attok, valinin uzun zamandan beri Hasan Sabbah'n gizli taraftarlarndan biri olduunu bilemezdi. Ve Alamut gerekten de kendisi iin denen crete deerdi. Kalenin ele geirilmesiyle birlikte Nizar smaillerinin kudreti bir anda mthi boyutlara ulat. Fedalerin gerek hikyesi Alamut'la birlikte balar. Dier kaleler teker teker ellerine dyordu. Artk Snnilere ve zellikle de Seluklu ad verilen yabanclarn egemenliine kar mcadele balayabilirdi. Fedaler tm dnyaya korkunun ne demek olduunu rettiler, ilk kurbanlar... kimdi sence? Bir zamanlar Hasan Sabbah'n, ya da Aiamut'un zaptndan sonra Dan Yals'nn en iyi dostu olan Nizam l-Mlk! Sultan ile Nizam l-Mlk, her zamanki byk maiyetleri eliinde sfahan'dan Badat'a gidiyorlard. Nehavend yaknlarnda mola verdikleri bir esnada, dervi klna girmi olan bir feda vezire yaklat. Bir hanerin ldad grld ve grtla kesilen Nizam lMlk orackta ld. Feda kama giriiminae bulunmad bile ve sultann muhafizlan tarafndan para para dorand. Feda isteseydi Sultan Melikah' da ldrebilirdi. Ancak ilk bertaraf ettii rakibinin eski dostu olmas, Dan

Yals iin ok nemliydi. Sultan, vezirinden sonra sadece birka gn yaayabildi. kt bir av partisinde, muhafzlarnn arasnda yksek ateten ld. O Trk kpei iin haner kullanmaya demez, diye yazyordu bu cinayeti de stlenen Dan Yals, aynca tehdit savurmaktan da geri kalmyordu.- Gerek inanca kar kmaya cret edenlerin tmn ayn son bekliyor. nk Kuran'n ikinci suresinde, 193. ayette syle der: Fitne kalmayp, yalnz Allah'n dini ortada kalana kadar onlarla savan." "Alamut'ta bulundunuz mu hi?" diye sordu Orlando. "Ben! Alamut'ta m? Bu ne biim soru! Sen cehennemde 127 bulundun mu hi? Oraya gnll olarak gitmeyi kabul edecek bir kiinin bile bulunacan sanmam. Dan Yals'n bo yere as-Saffah, Kan Dkc olarak adlandrmyorlar." "Peki nasl oluyor da adamlan en kk bir korkuya kaplmadan onun iin kendilerini kurban ediyorlar?" "Bu sr bugne dek pek ok kimseyi megul etti. eytanla ibirlii ettii syleniyor." "Buna inanyor musunuz peki?" "Belki de bir ila kullanyordun" "Bir ila m? Neden?" "Fedalere Haha denildiini biliyor musun? Onlann bu cinayetleri haha hlasasndan elde ettikleri bir zehrin etkisinde iledikleri syleniyor. nk akl banda bir insann kendisini gz gre gre feda edebileceine pek az kimse inanyor. Bu kadar krlemesine bir iman, insanlan korkutuyor. Hasan Sab-bah'n adamlann eytani bir iksirle birer lm meleine dntrdne inanmak daha kolay." "Yani esrar m iiyorlar? Nasl olur?" "Hahatan elde edilen esrar insan uyuturur ve tepki verme yeteneini azaltr-, bunlarda bir suikastnn en son ihtiya duyaca zelliklerdir. Fedalerin esrar bamls olduklanna inanmyorum. Ama yine de birok uyuturucu zehrin kanmn-dan elde edilen yle ilalar vardr ki insanlara doa st gler kazandrabilme zelliine sahiptirler." "Sizin bildiiniz byle bir ila var m?" "Kimya as-Sa'ada, Mutluluk ksiri." "Bu ilac denemek isterdim." "Arzun yerine gelecek." 128 C ^^adece bir tek ya lambas tarafndan aydnlatlan alacakaranlk bir odada bulunuyorlard. Lambann titrek , yzlerce kehribar zerresinden yaplm bir baln iinden szlyordu. Havada sandal aac, misk ve mr kokular vard. Hizmetkrlardan biri cam bir ie getirmiti. Bir kalbin byk damarlann andran iki hortum, ienin st ksmnda son buluyordu. ienin boazna yerletirilmi olan toprak bir llenin iine, findik byklnde bir kor yerletirilmiti. El-Mansur altn bir kutudan bezelye byklnde bir tane ald ve korun zerine koydu, sonra da hortumlardan birinin ucunu dudaklanna gtrd. Gs kafesi, sanki derin bir nefes alyormu gibi kabarmt. Cam ienin iindeki sv, kaynyormu gibi fokurdamaya balamt. El-Mansur dier hortumu Orlando'ya uzatt: "Kuvvetle iine ek. Korkmana gerek yok, dumann yakcl suyun iinde kalacak. Cierlerine sadece unutkanln beyaz rzgn dolacak." Orlando derin bir nefes ald ve dilinin zerinden tatl bir acln aktn hissetti. "Tadn aldn m?" diye s^rdu el-Mansur. "Bu esrar tad m?" "Bu, cennet bahesinin yasak meyvesinin tad: Kimya as-Sa'ada, Mutluluk ksiri." "Hangi maddelerden oluuyor?" "inde esrar, banotu ve gzelavratotu olduu sylenir, ama baldran, ylan zehri, nefrut kk bulunduunu da biliyorum. El-Kimya ile ilgileniyorsan, bu ilacn reetesini Him-yerlerin Kitab as-Saidana'smda bulabilirsin. Hasan Sabbah, bir Himyer'dir. Asl ismi Hasan bin Ali bin Muhammed bin Cafer bin Hseyin bin Muhammed bin el-Sabbah el-Himyer'dir. Himyerler, ila karmlan hazrlama ustalandr." Orlando, iinin ho bir scaklkla dolduunu hissediyordu. Sessizce unutkanln beyaz rzgrn cierlerine ektiler.

129 Vcutlar birer ku ty kadar hafiflemiti. "Bilgi Aac'nn meyvesi bir ayna gibidir" dedi e-Mansur. "Ona nasl bakarsan, aksini de ayn ekilde, bir deiiklie uramadan, ama birka kez kuvvetlenmi olarak grrsn. zgn biri fedalerin soluunu cierlerine ektii takdirde, znts daha da artar. Cesur olan artk hibir eyden korkmaz, tereddtl olan da bir korkaa dnr. Bana inanmyor musun? Doru sylediimi sana ispat edeceim." El-Mansur sndrd ve dar bir perdeyi yana ekti. inde bulunduklan karanlk niten, mumlarla aydnlatlm bir odaya bakyorlard. Geni bir yatan zerinde ipek yastklar ldyordu. "Bu nedir?" diye sordu Orlando. "Acele etme! Bol bol vaktimiz var." Anszn bir kap ald. Peeli bir kadn, gen bir hayvan gibi kvrak hareketlerle ieri szld. zerindeki elbiseleri kartnca bir kadndan ziyade gen bir kz olduu ortaya kt. Vcudunun dolgun yuvarlaklklar, olgun bir meyve kadar itah aayd. Gbek deliini ve gs ulann, Ceziret el-Arap'ta det olduu zere, gerdee girer gibi knayla boyamt. Gslerinin ulan, lgn aalarnn iekleri gibi kan krmzs bir ltya sahipti. Kadn yzndeki peeyi karmamt, bu da onun olduundan daha plak grnmesine neden oluyordu. Anszn kapda gen bir zenci belirdi; o da plakt ve gzle grlr bir ekilde tahrik olmutu. Adam ve kadn derin nefesler alarak birbirlerini szdler. Utanmyor, ekinmiyorlard. Aldklar her nefesle ehvetleri daha da kabanyordu. Sonunda kadn byy bozdu. Gzlerini adamn zerinden ayrmadan yataa doru geri geri yrd, zerine uzand ve bacaklarn at. Kadnlnn nemli eti ortaya kmt: Vens tuza, ylan ukuru. Birden vcudunun zerine kara bir glge kt. Tek bir kelime etmeden, en kk bir dokunu veya hazrlk aamas olmadan, 130 gen zenci, kadnn iine girdi. Kadn da kollan ve bacaklanyia ona sanld. Adamn deniz dalgalann andran kala hareketleri giderek hzlanyor ve sertleiyordu. Kadn da ksa lklar ve inlemelerle ona teekkr ediyor, soluklar sklayor, at ve binicisi kendilerinden giderek daha fazla geiyordu. Ortak hedeflerine doru biryan arabas sratiyle ilerliyorlard. El-Mansur perdeyi ekti ve nargilenin marpucundan derin bir nefes ekti: "Allah onlara zevklerin en byn armaan ettii anda klan seyretmek gnahtr. Peygamber byle sylemiti." "Bu kadn kim?" "Pazardan biri." "Hangi pazardan?" "Bizim toplum dzenimizde, erkek akrabas olmayanlar mstesna, kadmlann almasna msaade edilmez. Onlar da pazarda alr. Orada kazandklan para, kannlann doyurmaya yeter. Ama gen bir kadn ete sadece mutfa iin ihtiya duymaz ve eriat kurallan gene dullann ihtiyalarn dikkate almaz. Ben onlara burada rahatlama imkn salyorum. Duvarianmn arkasnda her trl pheden ve baslma korkusundan uzaktalar. Peelerini gkarmadklan iin kim olduklann ben dahi bilmiyorum. Burada ihtiyalann giderdikten sonra, ehrin sokak-lannda inananlar topluluunun onlardan bekledii saygdeer yaam srmeye devam ediyorlar. Nubyal muhafzlar bu kutsal grevi seve seve yerine getiriyorlar, ben de gece iin itahm ayorum. ocukluumuzdan bu yana bakalann mutlu klan eyler daima ilgimizi ekmitir. Bu konuda sen ne dersin?" Orlando'dan cevap gelmeyince, el-Mansur devam etti: "Haremim sana ait. Kzlanm ve Mutluluk iksiri sana cennetin kaplann aacak. Normalde bir yabanann kadmlann odalanna girmesi mmkn deildir. Bundan tr byle bir davetin geri evrilmesini, byk bir hakaret olarak kabul ederim. Araplann 131 eref anlay sana seim ans brakmyor. Aynca grdm gibi Mutluluk ksiri ve kadnn ehveti, kasklarnn zerinde epey etkili olmu. Geni kesimli alvann bile kabaran erkekliini gizleyemiyor. nsan eyi geri alamaz: yaydan frlayan bir oku, dnlmeden sylenen bir sz ve kanlan firsatlan."

Orlando zaten epey zamandr Orlando olmaktan kmt. nne bir ayna tutulsayd, bir yabancyla karlam olurdu. Tpk sahnede olanlan seyreden bir izleyici gibi, kendisine de uzaktan bakyordu. Grd manzaradan ok etkilenmiti, stelik esrar ve banotu yznden bu etki yzlerce kez kuvvetlenmi, tm sinirlerinin bir eytan gitannm telleri gibi gerilmesine neden olmutu. O gece Orlando bir kez daha tarikata kabul treninde yaad kutsamann tm mucizelerini yaad: Su ve ate, cennete k ve cehenneme dn, ana rahmine dme, doum ve lm. Hafif, ok hafif, a boulmu bir kelebek olarak dnyaya gelmek iin solucan suretinden srynlmaya alan bir trtl gibiydi. Scak yaz akamlarnda iekten iee uan, ieklerin ak kleliini yapan kelebekler de kendilerini byle hissediyor olmalyd. iindeki tm ehvet duygulan kabarmt. "ffet yeminimi bozduum takdirde beni affet, tannm" diye dua etti o akam yatarken. "Ama bu insanlann neler hissettiini, neler dndn bilmediim takdirde, tarikatmn bana verdii grevi nasl yerine getirebilirim?" Orlando, el-Mansur'un hareminde iki gn ve iki gece geirdi. lm kadar derin uykusundan nihayet uyand zaman, aklndan unlan geiriyordu: Bilgi Aac'nn meyvesini yedikten sonra Adem de kendisini byle hissetmi olmalyd. ElMansur'a ise yle dedi: "Bu, hayatmn en uzun ve en maceral yolculuuydu." "Haklsn" diye karlk verdi Mansur. "Haremimde yaplan 132 bir yolculuk, dnyann bir ucundan dier ucuna yaplan bir yolculua benzer. Bir ay boyunca bir lkede yolculuk etme veya bir ay boyunca o lkenin kzlanndan biriyle beraber olma arasnda bir seim yapabilme ansna sahip olsaydm, bir an bile tereddt etmeden kz seerdim." "Biraderlerinin iffet yemini etmi olduu bir tarikata mensup olduumu biliyorsunuz" dedi Orlando. "Bir kadnla beraber olan bir Tapnak..." "Bir kadn m?" diye szn kesti onun el-Mansur. "Kadnlardan m sz ediyorsun? Dikkat et, bu yaptn bana hakarettir. Benim haremimde kadn falan deil, sadece ve sadece cennet bahelerinden gelen huriler, iyi ve namuslu insanlara Allah tarafndan vaat edilen o efsanev gzeller bulunur. Kadnm! Sen burada Fenike camndan ve in porseleninden daha narin ve knlgan olan sanat eserlerinden sz ediyorsun. En usta yaratcnn eliyle ekillendirilmi, en deerli maddelerden yaplm hazineler! Bu len kollannn arasnda uyandn Berberi kz, nadide paralanmn en sekinlerinden biridir. deal sevgili ilk olarak Vl Medine'de, sonra drt yl Mekke'de kalan, sonra da eitimini tamamlamak iin on drt yanda rak'a getirilen bir Berberi kzdr. Bylece rknn zelliklerini Medine kadnlannm asaletiyle, Mekke kadnlannn zarafetiyle ve Irak kadnlarnn kltryle birletirmeyi baarabilir. Hele bir de bir ylan gibi kvraksa..." "Bu da neden?" diye sordu Orlando. "Daha renmen gereken ok ey var" diye glmsedi el-Mansur. "Bir sevgilide kvraklk ok nemlidir. Bir Cavari'nin srt yle esnek olmaldr ki sana ayn anda hem st, hem de alt dudaklarn sunabilsin. Bu bilginin kaynann kim olduunu biliyor musun? Gen Hasan Sabbah'n air dostu mer Hayyam!" "Hibir Hristiyan air byle bir ey yazmaya cret edemez. Demek dininiz bu denli ak konumaya izin veriyor, yle mi?" 133 "Kuran yle der: Kadnlar sizin tarlanzdr. Onlar nasl sreceiniz, sizin iinizdir. te yandan, ben en byk airlerimizden biriyle ayn fikirde olduumu da belirtmeliyim: Eer bir gnh ileyeceksen, en lsn ile. arap ieceksen, en iyisini i. Yuva ykacaksan, buna deer bir kadn bul. Bylece tanr nezdinde belki bir gnahkr olursun, ama dnyada bir budala olmazsn." "Bu dnce houma gitti" diye gld Orlando, "ama peygamberiniz yle dememi miydi?.." Orlando doru kelimeleri bulmaya alt. "A-ehvet" diye yardm etti ona el-Mansur, "yataktaki zevkler. Gen Muhammed ok ekingen olduu iin, sivri dilli Mekkeliler onun erkekliinden phe duyduklarn sylyorlard. Ama bu durum ok abuk deiti. Yal ve tecrbeli Hatice'nin denetiminde Muhammed ateli bir a dnt, yle ki ksa sre

zarfnda sekiz ocuk sahibi oldu. Allah'n Muham-med'i otuz erkein kudretiyle donatt syleniyor. u szlerin ona ait olduu da bilinir: Bu dnyada en ok kadnlardan ve gzel kokulardan holanmm. Ama sonra da bir peygambere yakan szler ilave etmeyi de ihmal etmemiti: Benim gerek gzbebeim ise namazdr. Bu szlerin ona m, yoksa yaam yksn yazan bakalarna m ait olduunu, kim bilebilir ki?.." O rlando gnlerini ehrin arlarnda geiriyordu. Balk pazannda her tr deniz rn satlyordu: Kelebek kanatlarndan daha canl renklerle ldayan yzgelere sahip uan balklar, altn renkli apak balklan, dileri ine sivriliinde mren balklar, dev yengeler, mermerden yaplma benzeyen istiridyeler, Kelt kalkanlar kadar byk zrhlara sahip kaplumbaalar. 134 Yn boyayclarnn ars, iek tarhlanyla dolu bir bahe kadar renkliydi. Orlando, yz peeli bir kadna ait olan bir tezghn nnde durmutu. Bir kadnn satclk yapmasna pek ender rastlanyordu. Peenin nndeki ince izgiden grnen gzler birer elmas gibi ldyordu; st beyaz bir ten, yosun yeili baklar, heyecanl, ateli. Kara arafa brnm kadn bir an iin ona dikkatle bakt, sonra rkek bir ocuk gibi geriye ekilerek dkknn iine kat. Orlando etrafna baknd, ancak civarda ondan baka kimse yoktu. Benden mi kat? diye geirdi aklndan. Ama neden? Yanl bir ey mi yaptm? Kadnlan kim anlayabilir ki? Tutku labirentleriyle dolu o yzlerin altnda hangi srlarn gizli olduunu kim bilebilir? Dlerin, masallann ve hayallerin rtl dnyas, arafn altnda ehvetin ve batan gkarmann gizini tamyor muydu? ki adam onun dncelerine son verdiler: "Sana birka soru soracaz. Bizi takip et!" "Siz kimsiniz?" "Cubardan, dzenin sopal koruyuculan." Orlando'yu aralanna alaral^ doruca zindan sorumlusunun, Amir Haras'n evine gtrdler. Neler olup bittiini anlayamadan bir hcreye tklm ve zincire vurulmutu. le namazndan sonra Gaziyan'n, tahkikat hakiminin huzuruna kartld. Onunla birlikte odada bir yazc, yn boyaycian arsndaki peeli kadn ve baka bir kadn daha bulunuyordu. Tek kelime etmeden bir sre onu szdler. Sonra Gaziyan kadnlara dnd: "Bu muydu? Ona dikkatle bakn. En kk bir phe bile, ar bir gnah ilemenize neden olur. Bu yzden yasann emrettii gibi size bir kez daha soruyorum: Bu muydu?" "Vallahi! Allah adna, bu oydu!" Amir Haras sonradan Orlando'nun hcresine geldi: "ehirde sana yiyecek getirebilecek tandklarn var m? Hakknda ancak birka gn sonra hkm verilecek." 135 "Neyle sulanyorum?" "Cinayetle, ifte cinayetle." "Kimi ldrmm?" "Mahkeme gnne kadar bu konuda konuulmas yasaktr. El-tskenderiye'de tandn kimse var m?" "Amir el-Umara'y. el-Mansur'u tanyorum." "Sultann kardeini mi? aka yapyorsun?" "u anda aka yapabilecek durumda deilim." "Sen ne tr bir lm meleisin?" diye sordu el-Mansur. "Hem bir fedayi lesiye korkutuyorsun, hem de ifte cinayet iliyorsun." "Ben katil deilim." "ki grg ahidi cinayetleri senin ilediine Allah'n ad zerine yemin ettiler. Ben mdahale etmeseydim, Cuma gn Byk Camii'nin nnde kelleni uuracaklard." "Size yaamm borluyum." "Ben de sana benimkini" dedi ef-Mansur. "kimiz de dierimiz olmadan u anda yayor olamayacaktk. Artk kan kardeiyiz. Haremimdeki hurileri seninle paylatm. Erkekler arasnda daha yakn bir arkadalk olabilir mi? Artk gvenini kazandm sanyorum. Syle bana: Sakladn lmcl sr nedir?" Orlando bunun zerine ona Kelheim kprs zerinde ilenen inayetten, grevinden ve hedefinden sz etti. Konumasn bitirince el-Mansur yle dedi: "lmnn peinden gidiyorsun. Deylem dalanndan kurtulmay basarsan bile, Deylem erkeklerinden asla kurtulamazsn. Mucize eseri onlardan kurtulmay basarsan

bile, fedaler iini bitirirler. Gitme! Ama bildiim bir ey var: Yaydan kan bir oku artk kimse durduramaz. Siz Tapmaklar, fedalere benziyorsunuz. Sana seni sultanln tam yetkili temsilcisi yapacak olan bir belge verecek ve korunma altna alnman salayacam. Bu 136 ekilde Deylem'e rahatlkla ulaabilirsin. Ondan sonra sana sadece Allah yardm edebilir." El-Mansur kadehleri krmz arapla doldurdu: "Yn boyayclarnn mahallesinde ilenen cinayetleri aratrttm. Sana benzeyen bir adam, bir hekim ile yardmcsn ldrm." "Yn boyayclannn mahallesinde bir hekim mi?" "Boyaclann pek ho bir ite altklan sylenemez. Mahalleleri tpk bir tabakhane gibi kokar. Kimse oraya gnll olarak gitmez, bu nedenle de karanlk iler yapanlann faaliyetlerine son derece uygun bir yerdir." "Bir hekim... ve karanlk iler?" "ldrlenler baz-mazhab wa bad-ka ad verilen inanszlard. Kk olanlan hadm eder, kzlar da suskunlatnrlar." "Kzlan m?" "Dorca ceylanlan. Bundan sz edildiini daha nce hi duymam miydin? mer Hayyam'n bir iirinde bir Dorca ceylan kadar kvrak, gzel ve suskun denir. Kzlann bir daha konua-mamalan salanr." * "Bu... nasl olur?" "Kzlann dudaklan mhrlenir. Ses tellerinin ve dilin kesilmesi, hayalann kesilmesinden daha byk yetenek isteyen bir itir. ldrlen hekim, bu alann uzmanyd. Bir Yahudi'ydi. Mslman hekimlerin bu ii yapmalan yasaktr. Hekim zengin1 bir adamd, ancak cinayet hrszlk amacyla ilenmemi. Para sandklannn ak durmasna ramen hibir ey alnmam. Olay aratran Cubdarlar katilin bir ekilde rahatsz edildiini ve telala olay yerinden kamak zorunda olduunu dnyorlar. Ancak olay gren iki kadnn sylediine gre katil lm evini byk bir sknetle, grevini bitirmi veya intikamn alm bir adamn huzuruyla terk etmi." "Cinayetler nasl ilenmi?" 137 "Adamlarn boazlarna incecik birer haner sokulmu." Aman tannm, diye geirdi aklndan Orlando, tpk Kelheim dk gibi! Mmavenna'daki Tapnak Evi'ndeki misafirlerin her adan en nemlisi phesiz Piskopos Albert von Stade idi. Bu nemi sadece tartda en az iki yz Lombard kilosu ekmesinden tr deildi; saray meclisinde ounluu tekil eden Alman prensleri evresinde de sz geen ve saylan bir adamd. Piskoposu kendi saflanna kazanmak Benedict iin fazla zor olmamt. Vezv yamalannda yetien Lacrimae Christi zmlerinden elde edilen muhteem arabn bir fs, piskoposun bir deirmenin arkn dndren su gibi grl grl konumaya balamasna neden olmutu. Karlamalannn daha ilk akamnda Benedict'in Mus microtus, yani findik faresi lakabn bo yere tamadn ortaya karmt. amaz koku alma yetenei onu bu kez de doru ize gtrmt. Tahl Pazan'ndaki ta binann mahzeninde ilk kadehi boaltmalaryla birlikte, piskopos hallarn talihsiz Dimyat seferi hakknda konumaya balamt. Kzarm yanaklarla hi durmadan ve bir savatan sa kurtulmay baaran tm erkekler gibi keyifle konuuyordu. Kadehini boalttktan sonra yle dedi: "Demek bir Tapnak'snz! Tanr sizi ve tarikatnz kutsasn! Dimyat hal seferinden bu yana Tapnak valyelerine byk bir sayg besliyorum. Aziz Yuhanna bayramndan bir sonraki gece gemilerimize binmitik. Biz derken Tapnak valyelerini, Hospital valyelerini, birka Alman lkesi prensini ve hal ordusunu kast ediyorum. Dimyat'ta bulunmu muydunuz hi? Mslmanlarn muhteem bir ehri! skenderiye'den sekiz gn uzaklkta, Nil kollarnn birinin zerin138 de kurulu, nehirle ve yksek duvarlarla korunan, Kzldeniz, Msr, Arabistan, ran, Filistin, hatta Hindistan'dan gelen mallarn satld ok nemli bir pazar. Kfirler nehrin tam ortasna ta bir kule ina etmi ve iki kyya demir bir zincir gererek yolumuzu kapamlard. Zorlu bir savatan sonra zinciri

krmay baardk. Ancak gemilerimizin hibiri okularla dolu kulenin yanndan geemiyordu. Bylece biz de sailann zerine otuz ayak yksekliinde tahta bir kule ina etmeye baladk. Bu i tam hafta srd. Sonra da saflarmzn en cesur savalan kendilerini lme adadlar. Gnah kardlar, son ayinlerine katldlar ve yzer kalenin iine girerek Mslmanlarn kulesine yaklamaya baladlar. Amansz bir savatan sonra sallar birbirinden aynld ve tahta kule iindeki tm adamlarla beraber suya gmld. En cesur savalarmz bylece Nil'de bouldu. Aralannda Lothringenli soylu Alban von Aue, Antonio Ebulo ve baka kahraman Tapmaklar da bulunuyordu. Hal savalar byk bir ac ve umutsuzlukla lk la banyorlard. Evet, ok korkuntu!" Piskopos tekrar doldurulmu olan kadehini bir dikite boaltt. arap adamn anlann tazelemi ve dilini zmt. "Sonra ikinci bir kule daha ina ettik. Baka ne yapabilirdik ki? Mslmanlann kulesinin yanndan gemek zorundaydk! Bu kez de yzer kulede savamak iin fazlasyla gnll ortaya kt, yle ki hepsinin iine smas mmkn deildi. Tann byle istiyor! nidalaryla ikinci kez Mslmanlarn kulesine saldrdk. iddetli bir arpma sonras kuleyi ele geirmeyi baardk ve gemilerimiz limana girdi. Korkun bir kym balamt: Savalar birbirlerini boazlyordu. Ne byk bir cesaretle dvtklerini, u rnek daha iyi anlatr: Gemilerimiz akntnn etkisiyle kulenin duvarlanna yanamt. Mslmanlar uzun halatlar yardmyla kendilerini aa brakyorlard. Bir ekirge bulutu gibi zerimize iniyorlard, sayca bizden yzlerce kez fazlayd139 lar. Bizimkiler direniin faydasz olduunu anlaynca ellerine geirdikleri baltalarla gemileri paralamaya baladlar, bylece hem Hristiyan, hem Mslman tm askerler, bir kez daha nehrin kurban oldu. Nihayet, uzun ve kanl arpmalardan sonra, ehri karadan ve sudan kuatmay baardk. Bu haber yldnm hzyla yaylmt. ehrin zaptna katlmak isteyen savalar drt bir yandan akn ettii iin, Hristiyan ordusu her geen gn byyordu. Sultan, Dimyat'n uzun sre dayanamayacan anlaynca, barl bir zm bulmak iin arabulucular gnderdi. Kuatmay kaldrdklan takdirde, Hristiyanlara Kuds ehrini geri verecekti. Ancak imparatorluk naibi Ludwig der Kelhelmer bu teklifi geri evirdi. Tapnaklar ve Hristiyan ordusunun ileri gelenlerinin birou ona katlmt. Ya her eyi alacaklard, ya da hibir eyi. Kuatma, beklenildii gibi uzun sreli oldu. eridekiler korkun bir aln ve salgn hastalklann penesinde kvranyordu. ehrin zerine bir lm sessizlii kmt. Sanki dev bir istiridye, iindeki deerli inciyi kskanlkla koruyordu. llerini geceleri duvarlann zerinden atmaya balamlard. rmlk kokusu saflanmzn zerine yaylmaya balamken, birka cesur Fries geceleyin gizlice surlara trmanmaya karar verdiler. Gnn ilk klarnda, muhafzlar henz uyurken duvann birka noktasna merdivenler dayadlar ve yukan ulatklan anda hcum davullarn sanki yzlerce kiiymiler gibi almaya baladlar. Plan tutmu, ehir halk panie kaplmt. Az sonra kaplar ald ve ieride korkun bir katliam yaand. O kadar ok erkek, kadn ve ocuk ldrld ki imanl Hristiyanlarn yrekleri ac ve merhametle doldu. Hayatta kalan birka kii ehirden kovuldu ve Dimyat Hristiyanln bir kalesine dntrld. Dk Ludwig, byk bir zafer kazanmt. Bu adam tanyor muydunuz?" 140 Benedict yalan syledi: "Birka kez karlamtk." "O halde onun ne kadar ateli bir yapya sahip olduunu da bilirsiniz. Dimyat'tan Kahire'yi fethetme fikri de ona aitti. Bunun sonucunu biliyorsunuzdur." "Biliyorum, ama tm detaylarn deil. Siz de orada mydnz? Bir kez de sizin aznzdan dinlemek isterdim." Piskopos kadehini arapla doldurdu ve akik krmzs kristale, sanki szlerle anlatt olaylan gryormu gibi bakt: "Ordumuz iki nehir arasna, dman saldrlanna kar korunakl bir yere mevzilenmiti. Sultan, ordumuzun pek ok prens ve soyluyla birlikte Kahire zerine yrmeye baladn rendii zaman, Arap dalanndan gelen bir nehrin suyunun bir vadide toplanmasn salad. Sonra da bizimkinden ok daha kk

ordusuyla birlikte bir tepenin zerinde karargh kurdu. Sava gnnn sabah, vadide biriken suyu serbest brakt. Hristiyanlar uyandklan zaman, insanlann ve hayvanlann sele kaplm olduunu grd. Mslmanlar tarafndan kuatlmtk. aresizdik. Kaacak halimiz bile olmad iiri^son are olarak sultandan canmz balamasn rica ettik. Sultan, Dimyat' geri vermemiz kouluyla isteimizi yerine getireceini syledi. Aynca her sava ona bir gm Sterling deyecekti. Prensler iin istenen kurtarmalklar ise inanlmaz rakamlard. mparatorluk naibi iin on bin altn Gulden talep etmi, imparator bu mebla demiti. Bir insan iin bylesine bir klfetin altna girildiini daha nce duymu muydunuz hi? Kelheim dk imparatorun gznde ite byle bir yere sahipti. Hem de ordunun yenilgisinin sorumlusu olmasna ramen. Onun yanl karan ve komutas yznden hem Dimyat, hem de kutsal topraklar elimizden kmt." Benedict kadehleri doldurdu ve sordu: "Kelheim dkn imparatorun ldrtm olabileceini dnebiliyor musunuz?" 141 "Asla!" diye bard piskopos. "Byle bir ey sz konusu bile olamaz! Friedrich onu z kardeiymi gibi seviyordu. Dimyat felaketinden sadece iki yi! sonra Bavyera dkn olunun kiisel ve politik geliiminde danman tayin etti. Ona yazd mektup u cmlelerle son buluyordu: Olumu size emanet ediyorum. Ondan bir kral yapn!" "mparatorluk prensi nasl bir insan? Onu tanyor musunuz?" "Babasnn yapsnda biri deil. Ne onun zeksna, ne de irade gcne sahip. Tahta vaktinden nce geirildi ve u anda Alman prenslerinin kuklasndan te bir ey deil." Benedict, fndk faresi igdsyle doru iz zerinde olduunu hissediyordu. Prensin evresinde pek ok sorunun cevabn alabilecekti. Tahminlerinde pek az yanlrd. mparatorun byk olu .nasl biriydi? Onun hakknda bildikleri, yeterli olmaktan ok uzakt. Sicilya'da dodu. Sekiz yandayken Aachen'de tahta oturtuldu. Olgunluk ana ulancaya dek Bavyera dk Lud-wig'in gzetimine verildi. Alman lkelerinin yneticileriyle kk yalardan beri ili dl. ehir yanls politikalar nedeniyle prenslerle aralarnda daimi bir anlamazlk var. Babasna ba kaldrmasndan bu yana ev hapsinde. u ara da Nrnberg kalesinde bulunuyor. O rlando, Elbruz Dalan'nn karla kapl zirvelerini grd zaman, dounun yabana dnyasnn ta ilerine dalmt. skenderiye'den sonra nce deniz yoluyla Trablus'a gitmi, oradan da bir deve kervanyla Hama ve Halep'e ulamt. Bu arada lmcl birer kum deryas olan Quawa ve Tanahi llerini amt. Yol boyunca adrlarda ve adlarn unuttuu vahalardaki 142 toprak renkli kulbelerde konaklamt. Frat zerinden bir sal yardmyla gemi, Dicle'yi aarken ise al-Mawsil ta kprsn kullanmt. Mezopotamya ovasn ise Zagros Dalan izlemiti. Kuzeye giden yolu, binlerce mil geniliinde bir engel olarak kesiyordu. Yk hayvanlanyla beraber, diplerine gne asla ulamayan derin yarlan trmanmlard. Buz gibi sulan omuzlanna dek ykselen akntl nehirierde yzmlerdi. Orlando birka kez hastalanmt. Yksek atein etkisiyle alev alev yanm, iddetli ishal yznden gsz dm, gne derisini yakm, susuzluktan kvranrken birka kez lmle yaam arasnda gidip gelmiti. Yal Magister Musnier'in szlerini de sk sk hatrlamak zorunda kalmt: "Her yolculuk, kurtulmay pek az kiinin baarabildii bir hastalk gibidir." Muharrem aynn on yedinci gnnde -Hristiyan takvimi onun iin ok uzaklarda kalmt- Gilan ile Masenderan eyaletleri arasnda snr tekil eden Fut Nehri'ne ulat. haftadr Krt tacirlerin eliinde yol alyordu. Liderleri karla kapl dala-n grd zaman yle dedi: "Deylem yaylas ite u karda. Orada yaayan insanlar, blgenin dier tm sakinlerinden daha kavgac ve yabanidir. Arap fatihleri Deylem'e ulatktan zaman, komutanlan el-Haccac, Deylem elilerinin nne tm yollann, geitlerin ve kalelerin iaretli olduu bir harita serdi. Teslim olun, dedi onlara, lkenizi kendi memleketimizin deve yollan kadar iyi tanyoruz. stn glerimiz karsnda en ufak bir ansnz dahi yok. Deylem erkekleri haritaya yle bir gz atp karlk verdiler:

lkemizi derinlemesine aratrmsnz. Tm geitleri hakknda bilgi sahibisiniz, ama bu geitleri savunan erkekler hakknda hibir bilgiye sahip deilsiniz. Ama on-lan tanyacaksnz. Deylem asla fethedilemedi. Sakinleri, peygamberin dinini kendi istekleriyle ve blgede sonuncu olarak kabul ettiler. s143 lam'm en azl dmanlar, onun en sadk taraftarlanna dnmt. Gerek dinin acmasz savunuculan, Snnilerin ve Seluklularn aman bilmez dmanlar, Dan Yals'nn sekin fedaleri. Biz tacirler Deylem'in etrafndan geni bir yay izerek dolamay tercih ederiz. Sadece sakalsz olduu iin -Allah ona acsnkulaklarn kestikleri bir Krt tanyorum. Onlann gznde sakalsz olmak, kfir olmakla ayn anlama gelir." "Alamut hakknda ne biliyorsunuz?" diye sordu Orlando. "Bu kaleye nasl gidilir? Oraya gitmek istiyorum." "Alamut mu? Alamut'a m gitmek istiyorsun?" Adamlar Orlando'ya cezas infaz edilmek zere olan bir idam mahkmu gibi bakyorlard. Ama onun ciddi olduunu ve niyetinden vazgemeyeceini anladklarnda, bildiklerini anlatmaya baladlar: "Yksek bir kayann zerine ina edilmi olan kale, dimdik duvarlanyla gkte asl duran bir yldz and-nr. Bir gnlk yolculuk uzunluunda, etraf sarp dalarla evrili, iine girilmesi sultann hareminden bile g olan yeil bir vadiye bakar. O vadiye ulamak iin, Rudbar Nehri'nin kanyonunu aman gerekir. Dimdik ge ykselen kaya duvarlannn aras o kadar dardr ki iki atlnn yan yana ilerlemesi mmkn deildir. Bu eytan boaznn sonuna geldiin zaman, Alamut'a kan yolu trmanmaya balarsn. Bu yol da ok dardr, stelik bir yan uurumdur. Dmanlann buraya kadar ilerlemesi asla mmkn deildir. Bu kalenin, zamanmzdan ok nce yaam olan Deylem krallanndan biri tarafndan yaptrld sylenir. Kral bir av partisine km ve evcil kartallanndan biri kalenin yerinin zerinde umaya balam. Ama bu yerin manzarasndan o kadar holanm ki evcilliini unutup derhal kendisine bir yuva yapmaya balam. Kral bu olay tanrlann iareti olarak kabul etmi ve yuvann bulunduu yere zapt mmkn olmayan bir kale yaplmasn emretmi. Kaleye de Alamut ismini koymu: Kartal Yuvas." 144 "Bakyorum da Alamut hakknda epey bilgi sahibisin" dedi Orlando. "Orada bulunmu muydun hi?" "Dnyann tm altnlar bile beni oraya gtremez" dedi Krt dehet iinde. "Peki o zaman Alamut'a nasl gidileceini nereden biliyorsun?" "Bunu bir ynyle cennete benzetebilire;,!" diye gld Krtler. "Hibirimiz orada deildik, ama oraya nasl gidileceini ve bizi nelerin beklediini hepimiz biliriz." Tm yolculuu boyunca Orlando ilk kez yalnz bana at sryordu. Ksa bacakl, salam yapl at dalk arazide ilerlemekte olduka zorlanyordu. Arada srada kklerinden sklm aalar veya dadan yuvarlanm byk kayalar yolu kapyordu. ok yal am aalan, budakl dallann ge uzatyordu. Hznl bir grkeme ve barbarca bir gzellie sahip bir lke. Orlando, ak araziye kmadan nce, vahi bir orman hayvan gibi bir sre etrafn kolaan ederek aalarn arasnda bekledi. Gecelerin buz gibi souA olmasna ramen ate yakmaktan kanyor, kamn hurma ve kurutulmu etle doyuruyordu. Bir keresinde bir atein soumu kllerini, sonra da bir eein iskeletini bulmutu. kinci gnn sabahnda yamur yamaya balad. Kaslarn yumuatmak ve biraz olsun snabilmek isteyen Orlando, sml-sklam bir ekilde atnn yannda yryordu. "Cellat" adn verdikleri ve zorlu eitimlerinden sorumlu olan Ermanus'u hatrlyordu sk sk: Glerinin sonuna geldiklerini dndkleri anlarda yle derdi: "Hedeften nceki son admlar, daima en g olanlardr. nsann en ok altna ettii yer, tuvaletin eiidir." Karla kapl zirvelerden esen rzgr buz gibiydi. Altndaki at, kk talarla kapl yolda glkle ilerliyordu. Elbruz Dalarnn gney yamalar kra ve aaszd. lene doru iinde 145

berrak bir derenin kvrlarak akt yeil bir vadiye ulatnda, Orlando olduka armt. Derenin iki kysnda okalipts, st ve kzlaalar gze arpyordu. Suyun kenannda bambu kamlar ve sazlar yetiiyordu. Toprak ereltiotlar ve sarmaklarla kaplyd. Rengrenk kelebeklerin uumakta olduu havada, ryen tahta kokusu vard. Bu kk vahann zerine tam bir lm sessizlii kmt. Ne bir ku cvlts, ne de bir austos bcei arks sessizlii bozuyordu. nsan varlna dair en kk bir iz bile yoktu. Az sonra, derenin dar bir kvrmnda, Orlando yeil imenlerle kapl bir aklk fark etti. Hayvan otlarken o da suda ykand ve aalarn rzgr kestii bir noktada, plak olarak imenlerin zerine uzand. Elbiselerini ise kurumalar iin rzgra sermiti. zerine uzand kaya bir frn kadar scakt. Gnein nlan vcudunu okuyordu. Gkyznde bir kartaln szld-n grd. Havada am reinesi kokusu vard. Aalann soluu, Orlando'nun iinde eski anlann canlanmasna sebep olmutu. Evini hatrlyordu, Jisur ormanlann ve krlarn, yal bahvan Alban'. Onlara ku saatini retmiti: Bunu bilen bir kimse, gnn her vakti, saatin ka olduunu anlayabilirdi. Her canlnn iinde, yaradltan bu yana gvenilir bir ekilde alan bir saat vard.arksn akamlan en son bitiren ku tr olmasna ramen, blbl, gece yarsndan iki saat sonra yeniden akmaya balard. Saat te tarla kuunun sesi, ksa bir sre sonra horozun ilk t iitilirdi. Ve yanm saat sonra guguk kuu tmeye balar. Karatavuk, iskete, tleen ve gri asma kuunun her biri belli aralklarla sesini duyururdu. Orlando'nun duyduu son ses, bir kargann gaklamasyd. 146 1/ J^^ulana gelen bir grlt Orlando'yu uyandrd. Yoksa iinden gelen bir ses ona tehlike sinyali mi veriyordu? Gzlerini at ve bir adamn ayaklann grd. Orlando ayaa frlamak istedi, ancak grtlana dayanan bir mzrak ucunun verdii ac, onu bu niyetinden vazgeirdi. "Olduun yerde kal!" diye emretti bir ses. Orlando ban yana evirdi ve adamlan grd. kiiydiler. lerinden ikisinin ellerinde avlanmakta kullanlan trden yaylar vard; oklarda dolu deri sadaklann ise srtlanna asmlard. Onu tehdit eden ncs ise mzrak ve klla silahlanmt. Ona yakaladklan bir av hayvan gibi bakyorlard. "unun aletine bakn!" dedi mzrakl adam. "Kpolu snnetsiz. Domuz yiyen kfirlerden biri. Burada ne anyorsun?" "Hasan Sabbah'a gitmek istiyorum?" "Efendiler efendisi, huzuruna sanlar kabul etmez." "Alamut yolunu biliyor musunuz?" "Elbette biliyoruz." "O halde bana ne tarafa1 gitmem gerektiini syleyin. Ala-mut'ta bekleniyorum. Bana yardm ederseniz, sizi cmerte dllendirirler." "Biz para iin almayz, ihtiya duyduumuz her ey zaten bizimdir. Senin gibi biri kle pazannda at hari sekiz altn eder." "Aletini kesersek fiyat iki katna kar" dedi okularn yal olan. Dierleri gld. "Ya gerekten de Alamut'ta bekleniyorsa?" diye sordu mzrakl adam. "Bunun gibi biri mi? Sadece bir eki ve kapanla silahlanm olarak bu ssz yerde dolaan, stelik yuvadan dm plak bir ku yavrusu gibi yakalanmaya izin veren bu adam m?" Bylece Orlando'nun ellerini baladlar ve ayaklarna yr147 meine izin veren, ancak fazla uzaklamasn mmkn klmayan bir kstek vurdular. Orlando elbiselerini geri istedi. "Byle kal daha iyi. Yolunmu bir tavuk fazla uzaa gidemez." Sonra da ikindi namaz iin abdest almak zere glerek dere kenanna gittiler. Orlando'yu iple bal bir koyun gibi olduu yerde brakm, ama her ihtimale kar ayakkablanyla elbiselerini beraberlerinde gtrmlerdi. Orlando onlann gr mesafesinin dna kmalann bekledi, sonra da ellerindeki balar atnn azna soktu. Kenevir iplerin ac tadndan hi holanmayan hayvan, kendisini rahatsz eden bu yabanc maddeyi srmaya alt. Atn dilerinin ve

tkrnn etkisiyle yumuam olan ipleri keskin bir kayaya srterek koparmak zor olmamt. Serbest kalan elleriyle Orlando ayandaki kstei zd, sonra da nlplak bir ekilde yola koyuldu. Yanna sadece ekici ve kurt kapann almt. Sivri ulu dikenler ayaklarna batyor, srgan otlan etlerini dalyordu. Ancak Orlando bunlar hissetmiyordu bile. imenli akln bir mil kadar aasnda dereyi fark etti. Bir sre mecra boyunca aa doru yrd, bu arada kastl olarak etrafndaki sazlan ve kk dallan krd, sonra da derenin iinden yrmek kaydyla geri dnd. Bir sre sonra nehrin tam ortasnda, bir samanlk kaps kadar byk bir kaya kefetti. Derhal zerine trmand ve kann st yatarak %m siper ald. Adamlar aldatldklarn hemen fark edemeyeceklerdi. Zaman kazanmas ve her eyden nemlisi, onlann bir arada kalmalann salamas gerekiyordu. Atlarla dereden aa inemezlerdi. Sadece ikisi peinden gelebilirdi, nk ncs hayvanlann banda durmak zorundayd. Orlando'nun fazla beklemesi gerekmedi. ki kiiydiler. Ellerinde ata hazr oklarla, dereden yukar doru yryorlard. Gzlerinde av atei parlyordu. zerinde Orlando'nun bulunduu tan dibinde bir sre dinlendiler. Orlando onlan grmyor, ama birbirleriyle ksk sesle konumalann duyabiliyordu. 148 Sonunda yrmeye devam ettiler ve derenin bir sonraki kvrmnda gzden kayboldular. Orlando bir sre daha bekledi, sonra tatan aa kayd ve adamlann aksi ynnde ilerlemeye balad. Aknt hzla yol almasn salyordu. Bir sre sonra, kendisini uykuda faka bastrdklar akla gelince, tm dikkatini toplad. Kulana gelenler nal sesi deil miydi? Evet, imdi de bir atn solumasn aka duyuyordu. Orlando sazlann arasndan bir ylan gibi kvnldi; kuru bir dala basmamak iin byk bir aba harcyordu. Neyse ki uzun sazlar rzgnn etkisiyle hrdad iin, neden olabilecei muhtemel grltleri de bastrabilirdi. Anszn adamla kar karya geldiler. Korku ve nefret dolu baklarla bir an iin birbirlerini szdler; yaam veya lm mcadelesi yapacaklarn biliyorlard. Yabancnn eli mzran sapn kavraynca, Orlando elindeki kurt kapann olanca gcyle onun midesine gmd. Acnn ve korkunun etkisiyle kaslp kalm olan adam, dehetten alm gzlerle lmcl darbenin inmesini bekliyordu. Orlando var gcyle indirdii tek bir darbeyle adamn kafatasm ikiye ayrd, sonra da kanl kapan nehirde ykad. ly soydu ve henz scak olan gmlegiyle pantolonu zerine geirdi. Sonra adam ayaklanndan srkleyerek derenin kenann gtrd ve dizlerini krarak, kann st yere yatrd. Uzaktan bakan biri, onun sazlann arasn dinlemek iin suya eilmi olduunu dnebilirdi. Bu i de bitince Orlando dereye girdi ve geri dnen adamlann ly grebilecei ilk noktay arad. Az sonra derenin iinde adam byklnde iki kaya grd. Birbirlerine o kadar yakn duruyorlard ki aralannda ilerisini grmeye izin veren pek az bir aralk vard. Yirmi be admlk bu mesafeden cesedin sazlar arasndaki plak srt, tpk canl birine aitmi gibi duruyordu. Orlando, kurt kapann talann hemen arkasna kurdu. amurlu dipte fark edilmesi neredeyse imknszd. Sonra da kydaki sazlann arasnda pusuya yatt. Sinekler onu mthi bir ekilde 149 rahatsz ediyordu. Sonsuzluk kadar uzun bir zaman sonrasnda, nihayet yaklaan ayak sesleri duydu. Adamlar varlklann gizlemek iin en kk bir aba gstermiyorlard. Sonra byk talara ulatlar, aralanndaki ince yanktan getiler. Orlando iki adamn anszn olduklar yerde donup kalmalarn, sonra sadak-lanndan birer ok ekerek yaylanna takmalann seyretti. Av peinde koan bir yaban kedisinin sinsiligiyle ilerlemeye baladlar. te! Adamlardan biri hi beklemedii bir anda ayak bileinde duyduu mthi bir acyla kendini suyun iine att. nsann kann donduran lklar atarak amurlarn iinde debelenip duruyordu. Dier adam da en azndan onun kadar korkmutu. Germi olduu yayn kiriini kontrolsz bir ekilde brakt anda, Orlando sakland yerden frlad. Adamlar aknlk ve dehetle donakalmlard. Orlando'ya hayalet grm gibi bakyorlard. Neden zerinde arkadalannn elbiseleri vard? Az kalsn srtna oklann gnderecekleri o plak adam kimdi? Orlando, elindeki demirci ekicini lmcl darbe iin havaya kaldrd ve adama doru komaya balad. Dmanyla arasnda sadece iki adm kalmt... ki birden yosunlu bir taa bast, dengesini yitirdi ve dt. Elinin tersiyle gzlerindeki suyu

silmeye alrken, adamn yayn gerdiini grd. Tm gcn toplayarak bir firtna bulutu gibi adamn zerine kt. Omzunda ni bir ac hissetmiti, sanki bir ta arpm gibi. Ama buna dikkat bile etmedi, nk sadece ldrmek zerine younlamt. ekiciyle okunun bana iddetli bir darbe indirdi. Kapana yakalanm adam nce tek ayann zerinde sekerek, sonra da drt ayak srnerek kamaya alt. Kapann demir dilerinin paralad ayak bilei, her hareketinde cehennem aclar duymasna neden oluyordu. Acdan burumu bir yzle, inleyerek, kapann kydaki kklere ve allara taklm olan zincirini kurtarmaya alt. Orlando bir sre onu seyretti: Kapana kslm bir san. Ayan ensesine dayayp ban suya bastr150 d zaman, adam en kk bir direni gstermeden ld. Orlando, omuzuna saplanm olan krk oku ancak imdi fark ediyordu. Etinin epey derinlerine girmiti. leden sonrasn oku karmak iin yapt boa tecrbelerle geirdi. Ok ucu yarann iinde kzgn bir demir paras gibi yanyordu. Gece kt zaman, olduka fazla kan kaybetmiti. Tm gcn harcam olan Orlando, yorgunlua ve baygnla kar mcadele ediyordu. Bir kez daha uykuda yakalanmaya hi niyeti yoktu. Nasl bu kadar ihtiyatsz olabilirdi! Yarasn birka kez serin suyla ykad ve llerin elbiselerinden kestii sarg bezlerini deitirdi. Sonra yere oturdu, yldzlarla dolu gkyzne bakt, omuzunun yrtlan etindeki kalp atlarn sayd. Aradan biraz vakit geince de, ekici elinde olduu halde uyuyakald. Sinekler, Orlando'yu uyandrmt. zerinde bulutlar halinde uuuyorlard. Omuzundan akan kann kokusu onlan cezbe-diyordu. Gne, gkyznde olduka ykselmiti. Kolunu kprdatmaya alt. Duyduu ac iddetliydi. Dilerini skarak atn eyerledi ve arkalarnda Alamut'un bulunduu sylenen kuzey zirvelerine doru ilerlemeye balad. Gne gkyznde alev alev yanyor, Orlando yordu. Akbabalar zerinde daireler izerek dolanmaya balamt. eki parmaklarnn arasndan kayd, ama o bunu fark etmedi bile. Atn boynuna doru eilmi, gzlerini ileride bir noktaya dikmiti. lerideki giderek younlaan sis perdesinin arasnda, anszn bir atl belirdi. Ku kanatlar kadar sessizce yol alyor, hayr, uuyordu. Bu... Evet, bu atly tanyordu. Orlando atn mahmuzlad ve kollann aarak ona doru ilerlemeye balad: Adrian! Adrian! Bu atl Adrian'n ta kendisiydi. Onu bulmutu. 151 KARTAL YUVASI A LASTU B-RABBKUM Ben sizin ratrliniz deil miyim? Sure 7, 172 M^agn Yals, haberi duyduu zaman kulaklarna inanmak istemedi: "O yabana geri mi dnd? Yanlyor olmalsnz! Onu grmek istiyorum! Onu derhal buraya getirin!" "Yabanc ar yaral, efendim, hekim onunla ilgileniyor, ama hl ateler iinde yanyor, canldan ziyade lye benziyor..." "Beni ona gtrn!" Dan Yals, haftalardr ayrlmad kulesinden aa indi. Gecenin ge bir saatiydi; bir mealenin titrek nn altnda, yannda elleri hanerlerinin kabzalarnda, efendilerini birer glge gibi takip eden drt feda olduu halde, yukar ehrin dolambal sokaklannda hzla ilerliyordu. Hazar Denizi'nden yana scak bir rzgr esiyordu. Para para bulutlar ay ince bir pee gibi rtyordu. Orlando'yu bir yatan keten araflannn zerine yatrmlard. Ok ucunu omuzundan karm olan hekim hl yanndayd. Orlando1 terden snlsklamd. Kapal gzlerinin zerine lmn glgesi dmt. Dan Yals ona uzun uzun bakt. "Onun yaamasn istiyorum" dedi odadan karken hekime. "Bunu salamak senin iin." Hazm, hemen ayn gece Dan Yals'nn huzuruna arld. Qaim ad verilen Byk nder, kuledeki byk odada kafese kapatlm bir kaplan gibi bir ileri

bir geri yryp duruyordu. Dald derin dnceler yznden, en yakn adamnn ieri girdiini fark etmemi gibiydi. Hazim, geliini bildirmeye bile cesaYet edemiyordu. "Neden geri geldi? Burada ne ii var?" Dan Yals kendi kendine konuuyordu. "Gelen gerekten de o mu?" diye sordu Hazim. 155 "Ta kendisi! Onu kendi gzlerimle grdm." "Yolunda gitmeyen bir eyler var." "O halde ne olduunu ortaya kar." Sekizinci gnde Orlando gzlerini at: "Neredeyim?" "Alamut'ta" dedi banda bekleyen hekim. "Al, i." Orlando kadehi dudaklarna gtrd. Souk ay iyi gelmiti. "Adrian" diye fsldad. "Adrian!" Sonra tekrar kendinden geti. Orlando ertesi gece tekrar gzlerini at. Karanlk bir odada yatyordu. Alak bir masann zerinde tkenmekte olan bir mum yanyordu. Masann banda bir adam oturuyordu. Sakall enesi gsne dmt. Bir muhafz myd bu? Orlando'nun gzleri etrafta silah anyordu. Dorulmak istedii anda vcudunda keskin bir ac dolat. Ban kmldatmadan omuzundaki sargya bakt. Zihninde birtakm kanl anlar belirmiti: Dere... adamlar... kavga... omuzuna saplanan ok. Ya sonra? Sonra ne olmutu? Bir kez daha m ellerine dtm? Neredeyim? Yksek sesle konutuu iin, masann bandaki adam uyand. "Demek uyandn! Daldm iin zr dilerim. Dokuz gnden beri banda bekliyorum. Ne dedin?" "Neredeyim?" "Alamut'ta." "Susadm" dedi Orlando. Kendisine uzatlan suyu ierken dnd: "Zaman kazanmalym, mutlaka. Beni tanyorlar, ama ben onlar hakknda hibir ey bilmiyorum." Ertesi gn kendisini ziyarete gelen baz insanlar onu eski bir dost gibi selamladlar. Eskilerden sz ettikleri zaman, Orlando onlann dediklerini zenle zihnine yerletirdi. Kendisini tuzaa drebilecek sorular sorduklar zaman zayflnn arkasna saklanyor, gzlerini kapyor ya da sargsn yokluyordu. Ala156 mut'a yaralanmadan ulat takdirde ne yapard acaba? Arada srada dierlerinin Hazim adn verdikleri ve sayg gsterdikleri beyaz sakall bir ihtiyar ziyaret ediyordu onu. Orlando, Arapa Hazim unvannn pek az kiiye verildiini biliyordu. Hazim'in bilgelii dillere destand. Hata yapmayan bir insan olarak kabul ediliyordu. Bu adam da pek az konuuyor, yreini okumak istercesine Oriando'ya bakyordu. Gen refakatisi Oriando'ya bir eyler sormak istedii zaman, Hazim onun szn kesti: "Bir zamanlar elinde yanan bir mum tayan bir ocua sormutum: Bu k nereden geliyor? ocuk da alevi fleyerek karlk vermiti: k nereye gitti?" Orlando'nun ilk kez ateinin ykselmedii gnn akamnda zayf, esmer tenli ve kvrck sal bir adam olan el-Hadi onun yanna geldi. Yznn en belirleyici zellii gaga burnuydu. Bir kervan liderinin arbal stnlne sahipti. "Sadece pek az feda geri dner" dedi- Oriando'ya. Hayatta kalmay baaran fedalerden tiksindiini saklamaya gerek duymuyordu. Rapor vermek iin yanna gittii Quaim'e ise yle dedi: "Onun gibi bir yarat ne kpacaz? Alamut'ta inansz bir feda!" "O bir feda deil. Fedaler, cennete kavumak iin lm ararlar. Hibiri onun gibi davranmaz. Geri dn onun byk bir cesarete, zekya ve elik gibi bir iradeye sahip olduunu gsteriyor. Onun gibi insanlar, beyaz bir deve kadar nadirdir. Ama neden, neden geri dnd? Onu buraya eken ne?" "Hizuran olmasn?" "O kzdan m sz ediyorsun?" "Akn kadir olmad bir ey var m?" Orlando ksa srede kendini yataktan kalkacak kadar iyi hissetmeye balamt. Hekim Ebu Nacah gzetiminde nce odada birka adm att, sonra da sreleri giderek uzayan gezintilere kmaya balad. Kalenin bykl Orlando'yu akna e-

157 virmiti. Drt bir yan dimdik uurumlarla evrili olan bu kale, daha dorusu bu ehir, bulutlarn altnda ve bir inenin ucunda bulunan bir aday andryordu. Gri kayalardan ina edilmi ve farkl ykseklikteki teraslarn zerine ina edilmi olan evler, karmak sokaklar, merdivenler ve rampalarla birbirine balanmt. Tmnn zerinde ise Dan Yals'nn oturduu kule ykseliyordu: Tac el-lem, Dnyann Tac. Orlando'nun odas en alt platformda, kalenin byk ve yegne kaps Madinat as-Salam'n, Bar Yeri'nin karsnda bulunuyordu. Hekim, buraya bu ismin verilmesinin sebebini glerek anlatmt: Bu kapdan ieri bir tek kadn bile adm atamazd. Evli kale sakinlerinin karlar ve ocuklar, civardaki da kylerinde yayordu. Alamut, Dan Yals'nn emriyle neredeyse srekli olarak danda bulunan drt yz Nizar'yi banndracak byklkteydi. Madinat as-Salam'da ta ustalannn, demircilerin ve marangozlarn ilikleri bulunuyordu; onlardan ayr olarak da finnlar ve kasaplar bulunuyordu. Kaleye mal getirmekte kullanlan atlarn ve eeklerin ahrlan da buradayd. Gnein domasyla birlikte sokaklarda nal sesleri nlamaya balyordu. Aynca her yerde keilere ve koyunlara rastlamak mmknd. Orlando, gezintilerinden birinden geri dnd zaman, iki Nizar'nin kendisini beklemekte olduunu grd. Onu yukan ehirde bulunan kire boyal, etraf kaktsler ve dikenli allarla evrili bir eve gtrdler. Zemini bir camide olduu gibi kaln hallarla kapl bir odaya alnmt. Hallann zerinde, yanm daire oluturacak ekilde on iki adam oturuyordu. Orlando el-Hadi'yi ve hekimi tand. Nizarlerin iarlann okuyorlard: "Gklerin ve yerlerin ve dalann tamaya cesaret edemediini, inancn hkmn vermeyi, biz burada..." "Bandan geenleri anlatman bekliyoruz." On iki ift gz Orlando'nun zerine dikilmiti. Snav gn gelip atmt ite! 158 Tanrm, bir hata yapp kendimi ele vermemem iin bana yardm et! Orlando, sze Kelheim Kprs'nden balad. Bavyera dknn ldrln tasvir etti. Tuna'nn dalgalarna atlayarak dkn adamlarndan kurtulmay baarabilmiti. Sonra da bandan geen olaylan geree uygun ekilde aktarmak kaydyla yolculuundan sz etti. skenderiye'de el-Mansur'a dzenlenen baarsz suikasttan sz ettii zaman, oday aknlk dolu nidalar doldurdu: "Sen de orada miydin? Ya Allah! Neden olanlara seyirci kaldn? Ali senin arkadan deil miydi?" "Ali benim arkadamd" diye tekrarlad Orlando. Arkadam, diye geiriyordu bir yandan aklndan. Demek skenderiye kle pazarndaki feda bu nedenle kendisini grnce o denli arm ve dehete kaplmt. "Madem Ali'ye yardm edemedin, neden onun intikamn almadn? Neden el-Mansur'u ldrmedin? Eline bunu yapacak frsat mutlaka gemitir." "Onu rahat brakn" diye araya girdi Hazim. "Doru davranm. El-Mansur'u ldrmkle mi grevlendirilmiti? Hayr. Oklarmz kendi setikleri hedeflere saplanacak olurlarsa halimiz ne olur?" Son olay anlatrken de ihtiyarlardan biri onun szn kesti: "n de ldrmek zorunda miydin? Buna gerek var myd? O adamlar imanl Nizarlerdi, kardeim." "lmeleri sadece onlarn suu" diye karlk verdi Orlando. Ayn akam klnan yats namazndan sonra Hazim, Dan Yals'nn kulesine arld. Quaim, kendisine anlatlanlan sessizce dinledi. "Anlattklan gerek mi?" diye sordu sonunda. "Kelheim dk hanerlenerek ldrld ve gmld" dedi Hazim. "Olu tahta geti bile. Bu konuda en kk bir phe dahi yok." "O halde neden bize dkn valyelerinin katili para para ettikleri sylendi?" 159 "Dkn yannda ka valye vard acaba? En fazla drt ya da be. Kim kendi topraklannda bir muhafz ordusuyla beraber gezinti yapmak ister ki? Bana kalrsa olayn pek az grg ahidi var, onlar da ereflerini kurtarmak iin yalan sylemiler. Zaten efendilerinin ldrln engelleyememeleri bal bana bir rezalet. Katilin paay kurtard duyulsayd, be paralk deerleri kalmazd.

Onu ldrp paralanm cesedini suya at-malann anlatmalan ok doal. Bence mesele bundan ibaret." Dan Yals yerinden kalkt ve odada bir ileri bir geri yrmeye balad. Sonunda Hazim'in nnde durup ona dikkatle bakt: "Bu Frenk neden yanmza dnd? Fedalerimiz cennet bahelerine kavumak iin seve seve lme koarlar. Hatta ehit olmalar, grevlerini yerine getirmelerinden bile nemlidir. Sadece korkaklar lmekten kanr. Bu acem bir korkak deil. Bavyera dknn valyelerinin nasl savatn bilmiyorum, ama Deylem erkeklerini iyi tannm. e kar bir! Hayatta kalmak iin hepsini ldrm. Bu adam ehadeti aramyor. Onun iin grevini yerine getirmek, lmekten daha nemli. Bunun sebebi nedir? Bunu mutlaka ortaya karmalyz." "Bunu ortaya kartacaz!" 1/ M%sa bir sre sonra Orlando gnlk hayata sanki daha nce de uzun bir sre burada yaam gibi almt. Gn, namaz vakitlerine uygun olarak eit olmayan be paraya blnmt. Gne domadan nce mezzin gnn ilk ezann okuyordu. Acemiler gnlk ilerde alrken, yedi i emberin kardeleri zel bir salonda ders gryordu. le namaz ile gnn bu ksm son buluyordu. Gnn ikinci ksm le yemeine ve scan en iddetli olduu dnemlerde istirahata ayrlmt. kindi namaz ile akam namaz arasndaki zaman dilimi ise dv sanatlarnn renimine ayrlmt. 160 Kalede yeterince byk bir alan bulunmad ve uygun bir dzln ancak ok uzaklarda bulunmas nedeniyle, dv talimleri dar bir alanda yaplyordu. Aa ehre inen dz bir yol, ok-ulann talimine aynlmt. Kale duvarlarnda ise aa kzgn katran dkmekten, yukan dayanan merdivenleri geri itmeye kadar tm savunma teknikleri ayn ayn uygulanyordu. Yakn dv sanatnn uyguland alan, byk duvann glgesinde kalyordu. Ona on adm byklnde kum kapl bir kare, orta noktay tekil ediyordu. On sekiz kiiydiler, tm de civar vadilerden gelen cesur adamlard. "Sen" dedi el-Hadi alnna beyaz bir bez balam olan sakall bir adama. Hava koullarnn etkisiyle ypranm teni neredeyse siyah denilebilecek kadar koyuydu. Burnunun zerinde byk bir yara izi gze arpyordu. "Bana kar dveceksin." El-Hadi, ona talimlerde kullanlan tahta hanerlerden birini frlatt. Sakall adam Mekke'ye doru eilerek sessizce dua etti. Gzleri sava cokusuyla ldyordu. "Gel bakalm, dileri sklm zehirli ylan! Bakalm hl srabiliyor musun?" Dier adamlar gldler.' El-Hadi'den daha iri yapl olan Ni-za, gzn bile krpmadan ileri atld. Ancak onu ayakta bekleyen el-Hadi yldnm hzyla eildi, zerine doru koan adam omuzlanndan kavrayarak zerinden ard ve neler olup bittiini bile anlamasna izin vermeden gsnn zerine diz kt. "Seni benim kuvvetim deil, aksine kendi saldnnn iddeti malup etti" dedi sonra. "Sana hakaret eden szlerimi unut Alay ve hakaret de birer silahtr. Bir ylan yakalamak isteyen biri, nce onu kkrtmaldr. Hibir ey insann gzn nefret kadar kr etmez, nk nefret bak bulandnr, fke ise keskin-letirir. Kavgadan nce dua etmekten de vazge. Dmannn karsna ktn zaman aklndan unlan geir: Seninle dvmek istiyorum, seni ldrmek istiyorum!" Sonra Nizarlere rakibin gzlerine nasl kum savrulacan, 161 bir tekmenin gereinde sk bir yumruktan nasl daha etkili olabileceini, basit bir sopann nasl lmcl bir silaha dntrlebileceini gsterdi. "Doann zehirlerinden daha etkili bir zehir yoktur" diye anlatyordu. "Doann silahlanndan daha iyi bir silah yoktur. Bir sansann ba var mdr? Hayr, ama daima srmaya hazr, sipsivri, tam dzine hanere benzer dii vardr. yi bir snk, iyi bir yumruktan ok daha etkilidir. Rakibine istediin kadar sert bir yumruk at, onu fazla etkileyemezsin. Buna hazrlkldr. Ama onun kulan, gs ucunu veya bir parman snp kopanrsan, dehetten donup kaldn grrsn." Baka bir defa da bir Nizar'y' silahsz dve davet etti. Bu adam baarl bir greiydi. El-Hadi ksa bir mcadele sonrasnda srtst yere serilmiti. Nizar iri csseli bir adamd. Kollar onu birer mengene gibi kavramt. Ter iinde kalm yzlerinin arasndaki mesafe sadece bir kant. El-Hadi anszn onun aznn tam ortasna okkal bir tkrk frlatt. Adam

tiksintiyle ban yana evirince, bu kez de ona mthi bir kafa att. Kendine gelebilmesi iin greinin bandan aa birka kova souk su dkmek gerekmiti. "Beni affet" dedi el-Hadi. "Yaptm drstle yakan bir davran deildi. Ama hangi yntemle olursa olsun, mutlaka kazanmak zorundayz. mparatorun valyeleri ve halifenin sa-valan silahlann eski, saygdeer geleneklere uyarak kullanyorlar. Tm hamleleri satran oyunundaki gibi nceden hesaplanmtr. Bu eski kurallara aldr etmeden satran talarn elinin tersiyle tahtadan aa spren bir kimse, yenilmez olacaktr. Evet, bu barbarca bir sava teknii, ancak rakibinin ne yapacan kestiremeyen dmann yreini korkuyla dolduracaktr. Asla senden beklenen eyi yapma! Dmann savamak istiyorsa, onun yolundan ekil! Onu gvende olduuna ikna et, sonra da en dehetli, en beklenmedik s^'.dnnla dn kopar! Her eyden nce uyank ol! Dman uyurken dorulan bir adam, dman uyanrken oktan ayaktadr." 162 Orlando bu eitimi byk bir dikkatle takip ediyordu. Acaba fedalerin srlarnn anahtarlar burada m gizliydi? stnlkleri bu zel sava ahlkna m dayanyordu? Talimden sonra birlikte Byk Camii'nin arkasndaki adrvann bana gittiler. Adamlar terden srlsklam kesilmi elbiselerini kardlar. Scak tenlerinin zerinde suyun serinliini hissediyorlard. Kaslan gevemeye balamt. Kllarla kapl gslerinin ve bacaklarnn zerinde su damlalan ldyordu. Bir ocuk havuzunda olduu gibi glyor, eleniyor, birbirlerinin zerine su sratyorlard. Ani sessizlik ite bu yzden daha da rktc olmutu. Kumalardan birinin zerine eilmi olan Orlando, omuzlan-na dkmek iin iki eliyle birden su almakla meguld. Dogrul-duu zaman tm baklann zerine dikilmi olduunu hissetti. Adamlann baklarnda aknlkla kank bir korku vard. Orlan-do'nun ilk dncesi uydu: Bir hata yaptm! El-Hadi ona yaklat. Orlando'yu omuzlanndan yakalad ve geriye dndrd. Bu arada dierleri de yaklamlard. Birlikte srtn incelediler ve sanki bir eyi silmek istermi gibi derisini ovaladlar. "Hatam an-nabiyin" dedi el-Hadi. Sesinde bir sayg ifadesi vard. "Peygamber Mhr! Evet, gerekten de! Srtnda Peygamber mhr tayor! Hatam an-nabiyin! Byle bir ey nasl olabilir?" "Kendi gzlerinle grdn m?" diye sordu Quaim. "Allah ahidimdir" diye karlk verdi el-Hadl. "Omuzlannn arasnda peygamber mhrn tayor." "Tuhaf tesadfler vardr" dedi Dan Yals. "Bylesine allmadk bir doum lekesi, stelik de tam doru yerde, bir tesadf olamaz! Bu tannnn bir inayeti!" "yle olduunu kabul etsek bile" dedi Dan Yals, "bu iareti neden ancak imdi gryoruz? Daha nce sekiz ay boyunca Alamut'ta yaamta. Bu iki yz gnden fazla eder ve bu 163 zaman zarfnda kimse onu fark etmemiti! Neden? Yoksa o dnemde hepinizi krlk m vurmutu?" "Haklsn" dedi el-Hadi. "Nasl oldu da mhr gremedik? Bu ancak bir ekilde mmkn olabilir..." "Nasl?" "O zamanlar srtnda Peygamber Mhr'n tamyor olmasyla! Acaba bir yara, ya da bir ban, byle bir iarete neden olabilir mi?" "Muhammed ve eski yazlann peygamberleri, aktanlan geleneklere gre bu mhre doutan sahiptiler. Fedalerden kim onu iyi tanyor?" "Ali onun arkadayd, ancak el-skenderiye'de ld." "O av kazasndan sonra yaralanyla Zayide ilgilenmemi miydi?" "Doru, av kazas... Yabana yaralanmt. Zayide'nin onu incelemesi gerekiyor." "Peki kadnn onu incelemesi gerektiini yabancya nasl anlatacaz?" "Bir yolunu bulursunuz.artk..." Alamut'ta iki hekim bulunuyordu: Sakall Ebu Nacah ve sa-valann sert dnyasnda bir iyilik melei olarak bulunan Zayide. Ellili yalarnda bulunuyor olmasna ramen, hl ekici bir kadnd. Etrafna doal bir asalet panlts sayordu. "Efendi" anlamna gelen isminin hakkn veriyordu.

"Alamut'ta bir kadn m?" diye sordu Orlando aknlkla. "Madinat as-Salam, eiinden hibir peelinin geemedii Bans Yeri anlamna geliyor sanyordum." "Zayide bir peeli deil" dedi ona Ebu Nacah. "O, el-Hurra soyundan, soylu ve zgr bir kadndr. Sairlerimiz el-Hurr kelimesini sk sk kartal anlamnda kullanrlar. Zayide de ite bu trden bir insan." "Peki neden peeli deil?" 164 "nk peesini karal ok oldu." "karmak m?" diye sordu Orlando aknlkla. "Arap yanmadasnn kabileleri genellikle cinsler arasnda bir aynm yapmaz. Olanlar ve kzlar birlikte byr, ayn oyunlan oynar. Ancak adet kanamasnn balamasyla beraber kzlar olanlardan aynlr ve yzleri peeyle rtlr. Bu aslnda sadece onlann dourganlryla ilgili bir durumdur. Kanamann niha olarak sona ermesiyle birlikte kadnlar peeyi karmakta ve erkeklerin arasna kanmakta zgrdr. ou bunu alkanlktan tr veya eski gzelliklerini yitirmi olmann utancyla yapmaz... tuhaf..." Tuhaf olan nedir?" diye sordu Orlando. "... sana Zayide'nin kim olduunu aklamak zorunda kalmam. Onunla hi karlamam miydin?" "Unutmuum." "nsan Zayide gibi bir kadn nasl unutabilir?" Orlando, Zayide'yle Byk Kap'nn yanndaki ahrlarda bulumutu. ki at ua, genojbir aygn yere yatrmta. Zayide onunla yumuak, yattnc bir sesle konuuyor, alnn yavaa okuyordu. Orlando atn korkusunun uup gitmesini aknlkla izledi. Artk hibir direni gstermiyordu. Hatta kadn hzl hareketlerle sansmdaki iltihapl bir yaray yard zaman, kln bile kprdatmad. Zayide yaray ykad ve zerine kkrt tozu serpti. "O aslnda bir hekimden ziyade bir baytar" diye takdim etti onu Ebu Nacah. "Hayvanlarla konuabildii syleniyor. Daha geenlerde yan l bir vaa tekrar yaama dndrd." Zayide dorulmutu. Orlando'ya elini uzatarak yle dedi: "Hayvanlara gitmek, onlan anlamak demektir." Birbirlerinden ilk bakta holanmlard. 165 M M. W Muharrem gnnde Orlando beyaz eve arld. Ve on iki adam bir kez daha onu bekliyordu. Son Gerein Bilgeleri, el-Kaf el-Akbar... Hazim, Orlando'yu kapda karlad. "Yedi yksek kitaba alan kap nnde duruyor" dedi ona. "Elinin baanyla kulland haner, ruhunun silah oldu." Orlando'ya Berraklk Kardeleri'nin, yani ihvan as-Safa'nn beyaz elbisesi giydirildi. Hristiyan vaftiz ismi olan Adrian, Mslmanlara has Adnan ismine dntrld. Tren sadece birka dakika srmt. Orlando, Tapmak valyesi olmak iin katland uzun ve zorlu treni dnd. Peygamberin torunla-nnn torunlan, akla ve manta nem veriyorlard. Mucize denen olay onlara yabancyd. Orlando, nc kitabn talebesi olmutu. nc derecenin kardelerine Refik, drdnc dereceninkilere ise Da ismi veriliyordu. Bir st mertebe Byk Da unvanyd. Altna mertebeye ancak birka seilmi ulaabiliyordu, yedinci mertebe ise Quaim'e mahsustu. ihvan as-Safa mensuplan silah hizmetinden muaft. Ortak yemek saatleri ve namaz dnda, kalenin dier sakinleriyle pek az gryorlard. Birbirlerine kar bile olduka mesafeliydiler. Orlando, yukan ehirde bulunan bir eve tanmt. Bir an kovannn hcreleri gibi birbirlerine yapm olan binalar, Arapa yldz isimleri tayordu. Orlando, Aldebaran ismini tayan iki katl, i avlulu evin st katnda yayordu. Odalar kk, ama temiz ve aydnlkt. Zemin tahtalannn zerine koyun pstekileri serilmiti. Duvarlardaki niler dolap ve raf grevi gryordu. Her ikisi de bakrdan yaplm olan'alak bir sehpa ve bir mangal, odadaki tek mobilyay tekil ediyordu. Yal parmenle kaplanm olan pencereden, aadaki vadinin ta uzaklarna bakmak mmknd. Avludaki sarncn suyu serin ve berrakt. Camiinin yanndaki adrvanda erkekler gnde be ke-

166 re ykanyordu. Yemekler byk bir salonda beraber yeniyordu. Aksam namazndan sonra yenilen yemee, Quaim dnda kalede yaayan tm erkekler katlyordu. Yemek pek eitli olmasa bile, iyi ve doyurucuydu. Genellikle koyun ve kei eti yeniyor, arada srada kar tavuu ve da kemirgenleri gibi av etleri de sofray sslyordu. Scak pide ve kurutulmu hurma, her nn vazgeilmez bir parasyd. Yemek srasnda ktphanenin kambur parmen kesicisi, cokulu jest ve mimiklerle ssledii hikyeler anlatyordu. Bazen ayak parmaklannn ucuna kalkarak dev rol yapyor, bazen de iyice ezilip bzlerek bir cce veya kurbaa oluyordu. Gzlerini deviriyor, kollann sallyor, bir aslan gibi kkryordu. En komii ise gzel sevgili rolne brnmesiydi. "Gnahkrlar Ky'nn hikyesini biliyor musunuz? Bilmiyor musunuz? O halde kimin grmek iin gzleri varsa, o grsn! Babasnn lkesini dolaan Harun r-Reid, gnn birinde sadece krlerin yaad bir vadiye gelmi. Bu insanlann ocuktan dnyaya kr olarak geliyormu. Onlara as-Sabbabun, Gnahkrla! deniliyordu^ Atalan tanrya kar gnah iledikleri iin, gzlerinin nn snd syleniyordu. imdi de sonsuz karanln zorluklanna bir katr teslimiyetiyle boyun eiyorlard. Akl banda, dindar ve alkan insanlard. Kylerine nemli bir misafir geldiini duyduklan zaman, tarlalardaki ilerini brakarak Harun r-Reid'i dinlemeye geldiler. Sesi kulakla-nna o kadar gzel gelmiti ki, onu karlarnda grr gibi oluyorlard. Harun r-Reid, yannda bir de fil getirmiti. Krlerin hibiri daha nce byle bir hayvanla karlamam olduu iin, ona elleriyle dokunmak istediler. Bu mucize hayvann ne olduunu anlayabilmek iin birbirlerini eziyorlard. Ancak fil bu kargaadan rkt iin, iddetli boru sesine benzeyen bir uyan l att. Bunun zerinde kalabalk korkuyla geri ekildi ve gvenli bir mesafede saygyla beklemeye 167 balad. Hayvann kamna dokunmu olanlar yle dediler: Fil, yumuak derili byk bir hayvandr. Dilerine dokunmu olanlar ise yeminle yle dediler: Hayr, fil ince hatl ve ta sertliinde bir hayvandr. Hortumuna dokunmu olanlar ise onu bir tr byk ylan olarak tasvir ediyordu. Bacaklanna dokunmu olanlara gre, fil denilen hayvan, kabuklan atlak iinde aa ktklerini andryordu. Bylece krlerin arasnda sonu gelmez bir tartma balad. Ky birbirleriyle asla anlaamayan drt gruba aynld, nk her biri kendisinin hakl olduunu dnyordu. Bir filin ne olduunu kendi elleriyle dokunup anlamamlar myd? Glyorsunuz, dostlar. Aptallann krlne mi glyorsunuz? Kstl alglarmzla kavradmz dndmz eylerin gerek yaplar hakknda acaba ne biliyoruz? Gerein tmn anladmza emin miyiz?" Allah'n selam zerine olsun, peygamberimiz yle demiti: Gerek ryaya inanmayan biri, Allah'a ve kyamete de inanmaz. Peki bir ryann gerek olup olmad nasl anlalr? Allah ona acsn, bir defasnda Sultan Sancar'n ryasna, erkeklik organn hayalanyla beraber yutan bir ylan girmiti. Sancar'n artt saray mneccimi, bu ryay yle yorumlad: Ey mminlerin hkmdan, sana kt haber vermek zorundaym. Ailenin tm fertlerini yitireceksin. Allah yardmcn olsun! Bunun zerine sultan byk bir zntye bouldu ve Ararat Da'ndan Ermeni bir mneccim daha getirtti. O da sultann ryasn dinledi, sonra da yle bard: Allah'a krler olsun, sultanm! Sana mutlu bir haber vereceim. Tm sevdiklerinden ve akrabalanndan daha uzun yaayacaksn. Sultan bu mutlu haber nedeniyle ona teekkr etti ve yz gm ihsan etti. Oysa nceki mneccimin kesesi bo kalmt. Dorusu da budur, nk ierik kadar ekil de nemlidir." 168 Bedensel yeteneklerin gelitirilmesi, eitimlerinin sadece bir parasyd. Vakitlerinin byk ksmn ruhlann terbiye etmekle, zellikle de orula geiliyorlard. Alamut erkekleri iin bu kavram sadece yemekten vazgeilmesi anlamna gelmiyordu.

"Oru tutmann ok sayda farkl yntemi vardr" dedi Hazm. "Mesela uykusuz kalma, cinsel perhiz, konuma yasa..." "Hangi oru tr en byk fedakrl gerektirir?" diye sordu Orlando. "Gzlerin ve kulaklarn mhrlenmesi. Mutlak bir sessizlik ve en derin karanlk iinde insanolu gnein altndaki en yalnz yaratktr. ki gn sonra gldrmaya baladn dnrsn. Kalbinin at bir davulun gmbrtsn andnr, kafatasnn paralanmak zere olduunu sanrsn. Damarlarndaki kan, bir nehirden bile daha uultulu akar. Ruhunun derinliklerinden kaynayan lavlara benzer hayaller ykselmeye balar. aresiz bir ekilde kendinle ba baa kalrsn. Bu aamada balann bir yere arpp kendilerini ldrmemeleri veya uurumdan aa at-lamamalan iin adamlann^balanmas gerekir. nc gnn akam zerlerine byk bir huzur, Allah'n lts gelir. Dudak-lannda aydnlanmann glmseyii belirir. Bu eii bir kez aan kimse, artk asla bir zamanlar olduu kii olamaz. Dnm tamamlanm, trtl kanatlara kavumutur. Tm yaratklar doalan itibanyla tembellie ve bo vermiii-e yatkndr. Ancak yokluk onlan gl olmaya iter. ln sim da ite budur. Allah baka hibir yerde insanlarla lde olduu kadar ak bir ekilde konumaz, nk l tm yokluklarn ve glklerin odak noktasdr. Susuzluk ve yaam tehlikesi, insan arzulann dizginlemeye mecbur eder. lah olan her ey, en ak ekliyle vazgeme esnasnda ortaya kar. Fedalerin gizemi de ite burada yatmaktadr." 169 Ramazan ncesinde tutulan uyku orucu, gn ve iki gece sryordu. Adamlar drder kiilik kk hcrelere yerlemi, bada kurarak sessizce bekliyorlard. nlerindeki ykseke bir podyumun zerinde "Uyku mam" oturuyordu. Sa elinde uzun bir bambu kam tutuyor, balan ne den adamlarn omuzlanna onunla serte vuruyordu. Bu nbet sadece gnde be kez klnan namaz esnasnda bozuluyordu. Sonunda uykuya duyulan susuzluk dayanlmaz bir hal alyor, lm bile uykusuzluk ikencesinden kurtulabilmek iin zlenen bir areye dnyordu. Bu arada bazlan Allah'n sesini duyuyor, bazlan da melekler tarafndan tandklarn sylyordu. Orlando ise Adrian' ok yaknnda hissediyordu, sanki hemen yannda otu- 1 ruyormu gibi. Uyank kalmasn salayan da bu histen baka f bir ey deildi. Gzlerini kapad ve kardeini grd. Ne kadar hznl ve kayp bir grn vard! Tpk bir ceset kadar solgundu! "Sana ne oldu? ldn m?" "nsanlar ldm sylediklerinde onlara inanma. Ben aa tepelerindeki rzgr, yamur ve ateim. En az senin kadar canlym." "Seni seviyorum" dedi Orlando. "Seni dier insanlardan ok daha fazla seviyorum. Sana ihtiyacm var. Neredesin?" "zlme" diye glmsedi Adrian. "Her zaman yanndaym, seninle beraberim." Ramazan sonrasnda birlikte yenilen bayram yemeine adam-lann sadece pek az katlmt. "Dierleri nerede?" diye sordu Orlando aknlkla. "A deiller mi?" "Karlanyla beraberler" diye karlk verdi Hazim. "Maide suresinde insanolunun kadnlarla beraber olmaya, tpk yemek ve imek kadar ihtiya duyduu anlatlmaz m? bni 170 mer, Ramazan'n son gnnn son akam ezanndan nce, haremindeki kadnlann yle birden yatmt. Orucun gc sadece Orucun gcne ancak cinselliin gc stn gelebilir." "Cinsellik mi?" diye sordu Orlando doru duymadn sanarak. "Yoksa cinsel perhiz mi demek istediniz?" "Hayr, cinsellii kast etmitim." "Bunu bana agklamanz gerekiyor." "Vcut, bnyesinde mantn kavrayamad birtakm mesajlar banndnr. Vcudunun sesini dinle! Kendini hisset. Senden sana gelen alglan kavra. Vcut ve ruh farkl iki varlk deildir: Ruh sanld gibi vcudun iinde bulunmaz, vcudun ta kendisidir. Tpk buhann da suyun iinde bulunmayp, onun kendisi olmas gibi... Birok insann yaamnda, vcuduyla ruhunu birbirinden ayran tuhaf bir uurum bulunmaktadr. Cennetten kovulu, bu aynlktan baka bir ey deildir. Vcuduyla

ruhunu birletirmeyi baaran kimse, cennetin kaplann ardna dek am demektir. Bunun anahtan da cinselliktir. Orgazm, tm yaratklann ya-amlannn byl merkezdir. Yaayan tm canllar, cennetteki ilk durumlanna geri dnmeye abalarlar. Bitkilerin gzel kokulu iekleri, kulann rengrenk tyleri olmasayd ne olurdu? Geyiin boynuzlan, aslann yelesi, blbln akmas, kelebein uuu, tm de tek bir, amaca hizmet eder: Cinsellie. Yaayan ve yaatan doann en yaratc, en tannsal gcn ifade etmek iin, cinsellik ne kadar aciz bir kelimedir oysa! Ama bir eyin anlam ne kadar geni ve bykse, onu kelimelerle ifade etmek de ayn lde gleir. Dile getirilen z, Gerek z deildir asla. Dile getirilen isim, Gerek isim deildir asla. "Demek akn..." diye sze balad Orlando. 171 "Hayr, ak deil" diye szn kesti onun Hazim. "Ak, dkn yksek tabakann bir icaddr. Ben yaradln en yksek gcnden, cinselliin ta kendisinden sz ediyorum. Ruhsal glerin tm cinsellikte hayat bulur. Eski Ahid'deki mezmurlarnda Sleyman da cinsel yaamn ruhsallndan vgyle sz etmez mi? Hareminde yedi yz kadn bulunuyor olmas, onun bu gc gerek anlamyla yaadn gstermez mi? Muham-med de onunla ayn fikirdeydi: 'Cemaatimin en iyi yesi, en fazla kadna sahip olandr.'" "Siz de byle mi dnyorsunuz?" diye sordu Orlando. "Ben, airlerimizin en by olduunu kabul ettiim Rum'yle ayn fikirdeyim. u uyan onun azndan kmtr: 'Nerede olursan ol, bir sevgili olmaya al, hem de sevgililerin en cokulusu, en tutkulusu. Kadnsz geen bir gn, aysz bir geceye benzer.'" T ^fc^ayide, hasta odasnn arkasnda bulunan kk baheye diz kmt. Yaban otlannn arasnda bir eyler aryor gibiydi. "Bana yardm edebilirsin" dedi Orlando'ya. "u krmz kannca-lara ihtiyacm var." "Kanncalar m? Ne ie yarayacaklar?" "Damla hastalna ve romatizmaya ok iyi gelirler. Badat'taki cerrahlar, zellikle de gzle ilgilenenler, onlar ince ameliyat kesiklerini birletirmekte kullanrlar. Byk orman ka-rncalann yarann zerine koyar, sonra onlar yarann iki kenan-n birlikte srmaya zorlar, bunu yaptktan sonra da gvdelerini balanndan aynrlar. Kanncann az kadar ince ve temiz alan hibir ine yoktur." "Hekim kanncalar." "Evet, inanlmaz yaratklar. Toplumsal yaama yetenei konusunda sadece anlar onlardan daha beceriklidir." 172 "Ya insanlar?" "ok, ama ok gerilerde kalrlar." "Abartyorsun" dedi Orlando. "nsan ok ynl yeteneklere sahiptir. Anlar ise sadece bir tek faaliyette uzmanlamlardr, tpk duvardaki bir tula gibi." "Sen onlardan daha stn veya farkl olduunu mu sanyorsun?" diye gld Zayide. "Sylediin doru deil. Yaam boyunca bir an srasyla kovandaki tm ilerde ayr ayr alr. Gen bir an olarak nce kralienin brakt yumurtalardan kan yavrularla ilgilenir. Onlan tkrgyie besler. Tkrk bezleri grevlerini tamamladklan zaman, balmumu bezleri devreye girer. Bakc an, inaat anya dnr. Balmumu bezleri de grevlerini tamamlaynca, an kovan deliinde nbet tutmaya balar. Yaamnn son blmnde de, uradaki yal hanm gibi, kovan iin durup dinlenmeden bal toplar." Zayide, bir diken ieinin zerine konmu olan, bacakla-rndaki kesecikleri polen tozuyla ykl bir any iaret ediyordu. "Bu farkl grevlerin sadece biyolojik bir zorunluluk, vcut bezlerinin fonksiyonlarnn aoal bir sonucu olduunu dnyorsan yanlyorsun. Tm yal anlar kovandan uzaklatnld takdirde, uma yetenei olmayan ii arlar depolanm tm besinleri yiyip bitirir. Sonra alk ve yamyamlk ba gsterir. Ancak kovann tmyle yok olmasndan nce, henz doru dzgn uma yeteneine

bile sahip olmayan birka gen an, her eyi gze alp yiyecek toplamaya giderler. Onlan bunu yapmaya birtakm igd drtleri deil, aksine yksek bir toplumsal yaamn gerei mecbur eder. Ayn ey tm bakc veya ii arlar kovandan uzaklatrdn zaman da gerekleir. Dier arlar, zorunluluk karsnda ilerindeki oktan unutulmu yetenekleri ortaya kartrlar. zmleri ok basit ve gerekidir: Sen, biz olduumuz iin sensin. Biz, sen olduun iin biziz." 173 "Sanki bir Alamut fedasi" dedi Orlando. "Hayr" dedi Zayide. "Canllar ancak yksek bilin durumuna ulatktan sonra lm korkusundan syrlr. An ise ne ac duyar, ne de korku." "Nereden biliyorsun?" diye sordu Orlando. Zayide, elbisesinin kvnmlannn arasndan kk ama keskin bir bak kard. "Dikkat et!" Sonra bal toplayan bir annn gvdesinin arka ksmn bir hamlede kesiverdi. Kk bcek, sanki hibir ey olmam gibi bal toplamaya devam ediyordu. "Aa duyan bir varlk byle davranr m?" Gvercin evi, Zayide'nin bahesinin zerinde ykseliyordu. Uzun bambu snklannn zerinde, rengrenk boyal, oyuncak grnml bir yapyd bu. Kalenin bakmlann Zayide'nin stlendii posta gvercinleri burada yayordu. Kular, yemlerini hanmlannn elinden yiyecek kadar evcildirler. Sabahlan Zayide'nin etrafna o kadar ok gvercin toplanyordu ki Orlando bir defasnda glerek yle dedi: "Frtnaya tutulmu bir manolya aacn andnyorsun. Bu kadar ok sayda posta gvercini ne ie yarar?" "Bu grdklerin gvercinlerin tm deil" diye karlk verdi Zayide. "Bir ksm daima yolculukta bulunur. Adamlanmz-dan hibiri yanna birka gvercin almadan Alamut'tan ayrlmaz. Bu hayvanlar bir atlnn birka haftada alaca yolu bir gnde kat edebilirler." Orlando, erkek bir gvercinin gs tylerini kabartarak gen bir diiye kur yapmasn, sonra zerine binmesini ve bu arada dierinin ensesini kan kartacak kadar gl bir ekilde gagalamasn izledi. "Gvercini ban simgesi haline getiren her kimse, bu hayvanlardan bir ey anlamyor demektir." "Sevgi ok zalim olabilir" dedi Zayide. Boynundan kanlar 174 akan gvercini yerden ald ve parmakiann kar beyaz tylerinin zerinde gezdirdi: "Deylem vadilerinde lkbaharda l gvercinler bulunur kar beyazlnda. Sylenene gre Sevgilerinden tr ldrrlermi birbirlerini. Ve boyunlannda kan damlalanndan bir zincir tarlar parlak krmz Tauq al-hamama, Gvercinin gerdanl." Orlando, her frsatn bulduunda Zayide'yi ziyaret ediyordu. Bir leden sonras tekrar yanna gittiinde, kadnn bir kurbaann vcudunu kesmekle megul olduunu grd. "uraya bir bak" dedi Zayide. "Aadaki nehirde, bu kara kurbaasn ocuk odas olarak kullanan bir sinek tr yayor. Sinek bu ar kanl yaratn geni burun deliklerine giriyor ve eriye yumurtalarn brakyor. Yumurtadan kan larvalar da ev sahibinin burnunun i ksmn canl canl yiyor. Btn iki yaayllar doal olarak son derece dayankl olduklar iin, kurbaa giderek kafatasna yaylan bu korkun ikenceye dayanabiliyor. Ancak sonunda, larvalar beyne ulanca, hayvan aclann her trlsn tattktan sonra bu kbustan

kurtuluyor ve lyor. Bu kurbaa da iki gnden fazla yaayamazd. Larvalar onun gzlerini ve beyninin n ksmn yemiler, grdn gibi imdi de koza rmeye hazrlanyorlar. Artk kurbaaya ihtiyalan kalmam. Kurbanlar da tam doru anda yaamn kaybedecek." 175 Orlando, hayvann ikiye aynlm kafatasndan frlayan kurtlara tiksintiyle bakt. "Ne eytan bir lm!" "stelik bu lmn sebebi sevgi, ana sevgisi." "Kurbaa gerekten ok ac ekiyor mu?" "Evet, cehennemim tm ikencelerine katlanmak zorunda kalyor. ki yaayllar ok salam bir yapya sahip olsalar bile, ayn lde hassastrlar. Kurbaalarn sevgi lgnlklanna ahit oldun mu hi? Bu gerekten de inanlmaz bir glgnlktr. Erkek kurbaalar iftleme srasnda bazen sadece diilerini deil, o srada yanlarndan gemekte olan balklar da paralar. Normalde ok ekingen olan iki yaayllar, iftleme dneminde tm korkularndan synlrlar. Bazen iftlemekte olan iki kurbaay elinle yakalayabilir ve bir tanesinin srayp gitmesi durumunda, en az dierini yakaladn dnerek sevinirsin. Sonra da bir bakarsn ki elinde bir deil, tam kurbaa var. Ei benzeri grlmedik cmbler yaamakta ustadrlar. Ak sarklan ku-larnkinden ok daha gzel, ak oyunlar insanlannkinden ok daha tutkuludur." "Bilmiyorum" dedi Orlando. "Neyi bilmiyorsun?" "Kurbaalann akna ve insanlarn akna dair hibir ey bilmiyorum. Bir erkek kadnn nasl sevmelidir?" "te tam yz cevap verilebilecek bir soru!" diye gld Za-yide. "Peygamber yle demiti: Her drt gecede bir, sanki dua edermi gibi byk bir tutkuyla birbirinizi sevin." Sonra da gzlerinde tuhaf bir ltyla szlerinde devam etti: "Cinselliin esas anlam ve nemi, dini btn mminlere orgazm sayesinde cennetin zevklerinin ok kk bir ksmn tattrmasdr." "Erkekle kadn arasndaki sevgide en nemli olan sence nedir?" "zlem." 176 "Doyum deil mi?" "Elbette ki hayr. Doyuma ulaldnda zlem de sona erer. Hibir ey itah tokluk kadar bastramaz. En tutkulu ak, doyuma ulamam olandr. Sadece kayp veya ulalamaz cennetler vardr. Srekli cennet bahesinde yaamak, sonu gelmez bir orgazm olaca iin cehenneme dnrd. Erotizmi yaatan gnll vazgei, tereddt ve arzulanan saklamaktr. airlerimizden biri yle demiti: Sadece yzlerini gizliyor olsalard, kadmlann vcudu ne byk bir tutku atei yakabilirdi!" Ksa bir sessizlikten sonra da dnceli bir tavrla ekledi: "nsan bir alg gibidir. Hangi sesleri kartaca, ona dokunan ellere baldr." "Bir insann gerekten sevdii nasl anlalr?" diye sordu Orlando. "Sevginin lt, insann onun uruna vazgemeye hazr olduklandr." "Sevilmekten daha gzel bir ey var mdr?" "Evet, sevmek. Sevilmeden sevmek, iindeki tutku ateini yzlerce misline kartr. Sevmeden sevilmek ise sadece gereksiz bir yktr. Tm sevgiler zlemle beslenir." "Ancak zlem denilen duygu, sonunda hedefine ulaabilme imkn bulunduu zaman bir anlam tamaz m?" diye itiraz etti Orlando. "Yol, hedeften daha nemlidir" dedi Zayide. "Avcya zevk veren ldrd ceylan deil, aksine iinde yanan av ateidir. nsanlar igdsel olarak oradan oraya koturmaya, hareket etmeye ve bir eyler yapmaya meyillidir. Zindan da bu nedenle cezalann en andr. Yatalaklk ve yallk bu yzden bu kadar dayanlmazdr." "Byk ak gerekten var mdr?" diye sordu Orlando. "nsann bu kadar ender bulduu ve bu kadar kolay yitirdii baka bir ey yoktur." 177 "Sen bu ak buldun mu hi?"

Zayide ban kaldrp bir sre Orlando'nun yzne bakt. Dudaklannda belli belirsiz bir glmseme oynayordu. "Byk ak bir ekilde eytan andrr" dedi sonra. "Herkes ondan sz eder, ama bugne kadar onu gren olmamtr." T M eslis Bayramfnn kutland pazar gnnde, Verona'daki Tapnakg toplantsnda Paris Byk stad'nn gnderdii bir yaz okundu. Talimatnamede Benedict Birader'in gerei ortaya karma almalannn eldeki tm imknlarla, hatta gnh karma gizliliine bile uyulmadan desteklenmesi isteniyordu. Lombardiy'daki bir tarikat seksiyonunun gnah kartan rahibi olan Frater Giuliano da Volterra, ba baa yaptklar bir grmede, Prens Heinrich'le birlikte srgnde bulunan bir Frank'n gnh kartma esnasnda ran Mslmanlarna gizli mektuplar gtrdn itiraf ettiini syledi. Frank, zerlerinde imparatorun byk olunun mhrnn bulunduu bu mek-tuplann ok byk neme sahip olduunu dnyormu, nk hizmetinin karl her defasnda inanlmaz bir ekilde dllendirilmi, hatta dllerin boyutlan o kadar inarulmazm ki adam bir sua itirak ettii endiesine bile kaplmaya balam. Baka bir ipucu olmamasna karn, Benedict bu izi takip etmeye karar verdi. Belki de ran Mslmanlarnn arkasnda Dan Yals'nn fedaleri saklyd! Prensin onunla ne gibi bir ii olabilirdi? Yanlmaz ava igds ona bu kez doru yolda olduunu sylyordu. Benedict iki gn sonra Verona'y terk etti. Etsch Nehri'nin yatan takip ederek, Dolomit Dalan'nn karla kapl zirvelerini ast. 178 Bozen'e ulat zaman yamur yayordu. Benedict bir kunduz kadar slakt. yordu. Kaplarn kapanmasna az bir sre kala, gnein batmna yakn, ehre ulat. obanlar tarafndan ieri sokulmaya allan koyunlar, inekler ve grltc kazlar onu takip ediyordu. Duvarlarn iinde daha nce grlmedik bir grlt patrt onu bir anda iine almt. Sevin lklan ve kahkahalar atan bir tren alay, mthi bir grltyle dar sokaklarn arasnda ilerliyordu. Tam ortada bir eek tarafndan ekilen iki tekerlekli bir ikence arabas bulunuyordu. Kan rengi pelerinine brnm olan cellat, eve dnen muzaffer bir komutan edasyla arabann zerine kurulmutu. Cellat maskesi bir piskopos kaponu gibi ensesine kaymt. Hemen yannda dikkat ekici gzellikte bir kz duruyordu; zerinde hac yolundaki gnahkrlarn giydii trden basit bir keten elbise vard. Ancak salannda beyaz bantlar ve kr ieklerinden rlm bir elenk bulunmas dikkat ekiciydi. "Celladn gelini ok yaa!" diye banyordu kalabalk. "Yaasn cellat!" "Umanm yatakta da d^taacnda olduu kadar hzldr!" diye bard bir kadn crtlak sesiyle. "Kz ldrmeden nce aletini iine sokmay unutma! Kk cellatlara ihtiyacmz var!" Kahkahalar birbirini kovalyordu. "Acaba dzmekten de ikence etmek kadar iyi anlyor mu?" "Bugne kadar pek ok kiiyi sallandrd. Umanm onunki de l bir adam gibi sallanmyordur!" Kahkahalar gk grltsn andnyordu. Birka olan koro halinde ark sylyordu: Kaplan an, Ardna kadar an! Gelin geliyor, 179 Dnyalar gzeli! nce orospuluk yapt, Sonra hrszlk! Yoluna iekler serpin, Celladn gelininin! Bu arkya akortsuz bir keman ile bir kavaln mzii, aynca kalabaln alklan elik ediyordu. "Bu kadnn suu ne?" diye sordu Benedict olanlardan birine. "Cellatla evlenmeyi kabul etti. Bizimle gel! arap ve elence var!" Benedict bu daveti kabul etmedi. yordu. Bir yataa ihtiyac vard. "Sefaletin tr vardr: Hastalk, tutsaklk ve yolculuk." Bu szleri syleyen adam, hayatnn en iyi yllarn geride brakmt. ehirdeki panayr sebebiyle tm hanlar ttklm tklm dolu olduu iin, Benedict odasn bu adamla paylamak zorunda kalmt. "Bana Samuel diyebilirsiniz. Kehribar taciriyim." "Bir Yahudi'ye benzemiyorsunuz" dedi Benedict.

"Bir yabana yreine ve Yahudi kafasna sahip olmaktansa, bir Yahudi yreine ve yabana kafasna sahip olmay tercih ederim" dedi yal adam ve ekledi: "Bu kk latifeyi ho grmenizi dilerim, nk baklannzdan aka kaldran bir insan olduunuzu gryorum. Budalalar yzlerinden, zeki insanlar ise gzlerinden tannr." "Tm Yahudiler gibi baarl bir pohpohlaycsnz." "Gerekten de korkun bir halk" diye ban sallad Samuel. "Musa bile Yahudilerden ektii kadar kimseden ekmedi." Samuel ve Benedict glmeye baladlar. Birbirlerinden ho-lanmlard. "Bugnk tuhaf dn alayn grdnz m?" diye sordu 180 Samuel. "Bu kadar gzel bir kz, nasl olur da o kemik kran ile evlenebilir? Bir cellada dokunmaktan daha iren ne olabilir? Adam ehrin dier sakinlerinden uzakta, tabakhanecilerin iliklerinin orada bo yere oturmuyor ya! Kilisede onun iin zel bir kap yok mu? Neden bir hamama veya hana girmesine izin verilmiyor? Mezarlkta bile onun iin yer yok. Bir cellatla evlen-mektense lmle evlenmek ye deil midir?" "O kzn kocas da mutlaka lmn ta kendisi olacak" dedi Benedict. "Onu infaz meydanna m gtrdklerini sylyorsunuz?" "Baka nereye olabilir ki?" "Zavall! Bu gen yanda lmek zorunda." "Bundan kts de var." "Bundan kts m? Bu ne olabilir ki?" "kence." Yol yorgunu Benedict, ksa bir duadan sonra uykuya dald. Sanlar her tarafn sarmt. Yzlerce, binlerce karanlk glge. Her taraftan kmaya devarrftediyorlard. Isnklan aa veriyordu. Benedict rpnyor, elinden geldii kadar kendisini savunmaya alyordu. Bir silah! Bir silaha ihtiyaa vard. Elleriyle etrafn yoklamaya balad. Bir ie! ki eliyle kavrad ieyi en yakndaki sann zerine indirdi. Hayvan o kadar korkun bir sesle barmaya balamt ki Benedict srayarak uyand. Ama a-yakiamaJann sonu gelmiyordu. "Bu da nesi?" Samuel de dehet iinde uyanmt. "Bir kadn! Bir kadna ikence ediyorlar! Celladn gelini!" Samuel elleriyle kulaklarn rtt. Pencereye kokmu olan Benedict ise danya kulak verdikten sonra, yksek sesle glmeye balad. "Sadece bir domuz! Dii bir domuz kesiyorlar." "imdiye kadar bir horoz tarafndan uyandnldm ok ol181 du" dedi ihtiyar Yahudi, "ama bir domuz tarafndan asla. Neden byle banyor?" "Bir domuzun kesilmesi sradan bir i deildir" dedi Benedict. Trensel bir ikence olarak adlandnlmas daha doru olur." "Bir tren mi?" "Kazlar, tavuklar ve gvercinler bir hamlede ldrlr. Keiler, koyunlar ve inekler bile, tpk bir aacn kesilmesi gibi, zel bir hazrlk yaplmadan abucak kesilir. Ama bir domuzun kesilmesi, kan ve et kokusuna en sineklerin ve kpeklerin de katld bir tren, hatta bir dn treni gibidir. Benim memleketimde kesilecek olan domuza 'le monsieur' diye hitap edilir. Hayvan yeil yapraklarla bir gelin gibi sslenir. Ancak bu trenin en nemli zellii, hayvann tm kyde duyulabilecek bir sesle uzun uzun barmasdr. nsanlar yaam sava ne kadar uzun srerse, domuzun yann o denli lezzetli olacan sylyor. Eski bir ikence geleneinin devam." Dans tekrar lm sessizliine brnmt. "Bu hayvann sesi de kendisi kadar iren" dedi Samuel. "Romallann Kral Pyrrhus'un fillerini domuzlar yardmyla kard sylenir, nk fil bu dnyada en fazla domuzlardan korkar. Benim duygulanm da filinkinden farkl deil." "Domuzlar olaanst faydal hayvanlardr" dedi Benedict glerek. "Franklar, yamurdan sonra tarlalanna tohum serperler. Sonra da topra inemeleri iin zerine domuzlar salarlar. Hasattan sonra da taneleri saplardan ayrmak iin yine domuziann ayaklann kullanrlar. Bu nedenle domuzlar sahiplerine sadece et salamakla kalmayp, ekmek elde etmekte de yardma olurlar. Altn deerindeki

yer mantarn topraktan kartmakta kullanlan domuzlar, iyi bir av kpeinden daha yksek fiyata satlrlar." "Bir domuzun burnuyla dokunduu bir ey nasl yenebilir?" 182 "Kzartlm domuz burnundan daha lezzetli bir yiyecek yoktur" dedi Benedict. "Sadece..." "Sadece ne?" "Domuzun cinsel organlan dnda." "aka yapyorsunuz!" Yal adamn yzndeki dehet ifadesi karsnda Benedict bir kez daha glmek zorunda kald. "Az nce Kral Pyrrhus'tan sz ettiiniz iin, antik yazlan incelediinizi anlyorum. Plutarch'in yazdksn da olduka ilgintir: Bir domuzun vajinasndan daha itah ac bir ey yoktur. Sarayda ve manastrlann tmnde domuzun cinsel organla-n ok zel bir yemek olarak sayg grr. Dii domuziann meme ulan, yumurtal, rahmi ve vajinas, erkek domuziann da zellikle hayalan, cinsel gc artrmakta birebirdir." "En yce tannnn adna, ltfen susun artk!" "Abartyorsunuz. Siz de tavuk yumurtas ve barsan iine doldurulmu sosis yemiyor musunuz?" "Ama domuzun deil." "Domuza neden dmansnz? Hintliler inek, Frenkler at, Yahudiler ve Mslman'lar da domuz yemiyor. Aradaki tm fark bu. Ben ismini bir attan alm ne bir insan, ne de bir ehir tanyorum, ancak domuz iin ayn ey sylenemez." "Benimle dalga geiyorsunuz." "Hayr, asla. Saysz bitki ismini domuzdan alr: Domuz fasulyesi, yavru domuz otu, erkek domuz kk, erkek domuz otu, domuzkula, domuz pancan ve daha onlarcas. Ebers-wald ve Schweinfurt ehirlerinin Domuz Orman ve Domuz Geidi anlamna geldiini biliyorsunuz sannm. Domuz Yrekli anlamna gelen Eberhard ismini tayan birok insan biliyorum. Roma'nn mehur Sulius ve Porcius ailelerinin isimleri de domuzlara dayanr. Hatta domuziann koruyucu bir azizi bile vardr." 183 "Bir domuzun kutsal bir azizi mi?" "yle. Mnzevi yaam nedeniyle ileci keilerin atas olduu kabul edilen Aziz Antonius, domuzlarn koruyucusudur. Sembol, Antonius hann altnda bulunan bir domuzdur. Ti-rol'de Aziz Antonisus 'Yavrudomuz Toni', svire lkelerinde de 'Domuz Toni' olarak adlandnlr. Bu nedenle domuz vebasna kar en iyi ilacn Antonius Otu olduu kabul edilir." "Sizi duyan da domuzun hayvanlann kral olduunu sanacak" dedi Yahudi. "Bir aslan kadar cesur olduu kesin. Adonis bir yaban domuzu tarafndan ldrlmt, Herakles de bir yaban domuzunu ldrmeyi baannca kahraman olarak kutlanmt." "Sizin bir ticarethane iletmeniz lazm" dedi Yahudi glerek. "Bir domuzu bir aslana dntrmeyi baaran kimse, deersiz vr zvn da altn olarak pazarlamay baanr." Atlann eyerledikleri zaman l domuzu grdler. Ba aa bir merdivene aslm, i organlan kartlmt. Arka bacaktan sanki haa gerilmi gibi grnyordu. Sidik kesesi ve barsak-lan kurumalan iin merdivene aslmt. Bir adam da domuzun kulaklann kesmekle meguld. "Bu bana gzel bir hikyeyi hatrlatt" diye gld Benedict. "yle mi?" diye dudak bkt Samuel rpererek. "Brandenburg yaknlarndaki Lehnin manastnnn keileri, bir ilkbahar gn imparatorun kendilerini ziyaret edecei haberini almlar. Btn manastr byk bir telaa kaplm, nk sert geen k nedeniyle tm et ve balk stoklar tkenmi. Son tavuu tilki kapm, ylanck salgn yznden de ellerinde sadece birka domuz kalm. Bunlan da damzlk olarak kullanmak istiyorlarm. Bu nedenle imparator hazretlerini ve maiyetini nasl arlayacaklann bilemiyorlarm. Manastrn as ilk i olarak bezelyeleri suya koymu, ze184

rine deerli karabiberden bol bol ekmi, sonra da doruca domuz ahnna gitmi. Az sonra ahrdan korkun ayaklamalar ykselmeye balam. Bezelye orbas sofraya getirildii zaman, konuklann burun-lanna nefis bir et yemei kokusu gelmi. mparator, yemein lezzetini vmenin sonunu bir trl getirmemi. Barahip ise aya fke dolu gzlerle bakyormu. Konuklann aynlmasyla birlikte de barmaya balam: Nasl olur da yeri doldurulmaz domuzlanmzdan birini kesmeye cret edebildin? Bunun zerine ag tm keileri ahra davet etmi. Barahip domuzlan teker teker saym ve aknlkla bir tekinin bile eksik olmadn grm. Bu bir mucize! Bunu nasl basardn? Dikkatinizi eken bir ey yok mu? diye sormu a. Ve bunun zerine keiler bir kez daha dikkatle domuzlara baknca, kulaklannn olmadn grmler. Neeyle glerek a kardelerini omuzlanna almlar. Barahip birka testi bira atrm. O zamandan bu yana bezelyeli domuz kula orbas, Brandenburg ve civannn en,4sevilen yemeklerinden biridir." "Siz afacann tekisiniz" diye gld Samuel. Ama glnde bir aclk vard. "Dikkat edin de gnn birinde sizin kulaklannz da kesivermesinler!" O gle namazndan sonra yola koyulmulard. imdi de hayvanlan vadinin iinde yal bir yk katr gibi ar ar akan ahrud Nehri'nin kysnda otluyordu. "ahrud'u bir de ilkbaharda grmelisin" dedi Hazim, Orlan-do'ya. "Elbruz yamalanndaki karlann erimeye balamasyla birlikte u grdn aciz su aalan kknden sken, kprleri ykan, insanlan alp gtren lgn bir deve dnr." 185 Orlando ile Hazim, nehrin kumlu kys boyunca yryorlard. Dalann zerinde soluk renkli hilal ldamaya balamt. Bir kaya kntsnn etrafndan dolatlar. "uraya bakn!" diye bard Orlando yukarsn iaret ederek. Nehirden ykselen sislerin arasnda, Alamut Kalesi sanki bolukta yzyormu gibi grnyordu. "Bulutlann zerinde bir kale! Sanki bir serap! Ne mthi bir manzara!" "Haklsn! Gerekten de olaanst bir grnt. Srf bunu grmen iin seni buraya getirdim. Ama sana gstermek istediim baka bir ey daha var." Bir dizi devrilmi ve krlm stunun yanna gelmilerdi. Kemik rengi talann zerinde bir kertenkele gneleniyodu. Hazim, kaln bir duvarn gz hizasna yerletirilmi olan mermer bir levhay iaret etti. "Bu ta incele. Latin devrinden kalmadr. Ne gryorsun?" "nsanlar gryorum." "Sadece insanlar m? Bana onlan tarif et." "Erkekler. Silahlan var." "yi. Bu savalar sana ne diyor?" "Bana ne diyebilirler ki? Yzlerce yl nce lmler ve artk bu talar kadar suskunlar." "Hayr, o insanlar bizimle konuuyor. Kabartmadaki her ay-nntda farkl bir mesaj gizli, rnein silah tama ekillerinde. uradaki sakall adamlara bak. Sol kalalannda uzun birer kl tayorlar. Byle bir silah kemerinde tadn dnsene! Onu ektiin zaman elinde bir dv sopas tutuyormu gibi olursun. Ama bu sopa en azndan yarm kantar eker. Byle bir klla dven erkek, byk bir kol kuvvetine sahip olmak, iki bacayla yere salam basmak zorundadr. iddetli darbelerle dman kendinden uzak tutmaya alr. Uzak dv sever. Bu tr-slahlar tayan erkekler ar kanl, ancak birer ay kadar gldr. Kuzeyli erkekler, Kelt barbarian, ite byle bir kumatan dokunmutur. 186 Dier savalar ise tmyle farkldr. Kemerlerinin sa tarafnda haner benzeri ksa bir kl tarlar. Knndan syrmak zere -abuk ve fazla dnmeden, nk ciddi bir durumda ne kadar hzl olsan azdr- klca sanldgnda, keskin demir kk parmann altnda bulunur." Hazim, hamle yapmak istermi gibi kolunu kaldrd. "Byle bir silah tercih eden erkeklerin ok iyi eitilmi olmas gerekir. Hzl, kvrak, zellikle de cesur olmak zorundadrlar. Bunlar yakn dv seven, meslekten asker Roma lejyonerleridir.

' imdi de u zafer alaynn arkasndan yryen, sakallan zenle tra edilmi delikanllara bak. Onlar da ksa kllar tarlar; ama Romallar gibi sa deil, sol tarafta. Sa elinle klca sanldn zaman, ba parman aasn iaret eder. Byle bir silahla ancak aadan yukanya doru hamle yapabilirsin. Bu ekilde savaan insanlar, ylan gibi kurnaz olup rakiplerinin agk verdii n beklerler. Bunlar, Yunanlardr. Kahramanlanndan biri hakknda Homer yle der: Kurnazlkta ona sadece tannlar stn geliyordu. Kuzeyli barbarlar, Romallar ve Yunanlar hakknda hibir ey bilmeseydik, onlardan geriye bu talardan baka bir ey kalmam olsayd bile, yine de silahlann tama ekillerinden karakterleri hakknda pek ok mutlak yargya varabilirdik. Oysa bu silahlar, bu kabartmann bize verdii pek ok mesajdan sadece biridir. Ye bu ta, evremizde bulunan saysz bilgi kaynann iinde sadece bir kum zerresidir. Dnya, okumay bilenler iin ak bir kitaptr. ocuklar inanr, yetikinler dnr, bilginler tanr. Srra vakf olanlar ise khindir. Tm bilgiler, algya dayanr. Muham-med, aptalln bir gnh olduunu sylyordu. renen biri dua eder, diyordu evresindekilere. Ama. insanlar tm peygamberleri yanl anladlar. renmekle ezberlemeyi bki^i ina kantrdlar. Mslmanlar, Kuran' ezberleyen birisine necciey-se bir evliya gibi sayg gsterirler. Bu kii hafz unvann * r S/ ve bir bilgin olarak sayg grr. Ne byk bir aptallk! Muham-med, ezberleyen birinin dua edeceini sylemiyordu. Allah'la sadece gerei arayanlar konuabilir. renen biri, bakalarnn dncelerini de zmser. Ama bunun iin aba ve alkanlk gereklidir. Kavramak baka bir eydir. Kavramak, yaratc bir eylemdir. Bunu baarmak iin ok ender rastlanan gaibi grebilme yeteneine sahip olmak gerekir." "Gaibi grebilmek gerekten de bu kadar ender rastlanan bir yetenek mi?" diye sordu Orlando. Bir insandan sana her gn at kapnn mandaln veya her gn zerinde oturduu halnn desenlerini tarif etmesini iste; bunu tam anlamyla yapamayacan greceksin. nsanlar ak gzlerle yaamn iinde krlemesine yryp giderler. Oysa gzlerimiz dnyann tm kitaplannda yazl olandan daha fazla bilgi sahibi olmamz salayabilir. On Emir'de eksik olan hangisidir, biliyor musun: Gzlerini a! Dnyay gr. Sadece bu ekilde yaradcnla yzleebilirsin. Sadece bu ekilde kendini tanyabilirsin. Bilgiye susam olanlar iin en deerli tavsiye udur: Bak! Bakmak, dnmekten de nemlidir. Bir deve kemiinin nitelii zerine kafa patlatan bir bilge, fazla dnmekten grme yeteneini yitirir. Gnn birinde canl bir deveyle karlat takdirde, aynntlara boulmu olduu iin onun bir deve olduunu anlayamaz bile. Sana bugn gizli retimizin nc derecesine uzanan yolu gsterdim. lk kitap Amma'dan el-Kaf el-Akbar'a, Aydnlanma Kitab'na uzanan yol zorludur, ama sonunda ulalan nokta yksektir: Ahd maur, en yksek srra vakf olma. iilerin altna imamnn u szlerini daima hatrla: Bizim hedefimiz, bir sr tarafndan rtlen srlarn srnna ulamaktr." Hazim, ayn gnn akamnda Zayide'nin yanna gitti. "O av kazas sonrasnda Frenk'in yaralarn sen tedavi etmitin. Quaim onlara tekrar bakman istiyor." 188 "Neden?" "Tedavi ettiin yaralarn izlerinin hl varolup olmadklann syleyeceksin." "Onun hakknda pheye mi dtnz?" diye gld Zayi-de. "O zamanlar onu ila ya da kere grmtm, ancak banda gz olan herkes, onun bildiimiz kii olduunu grebilir. Bundan nasl phelenebilirsiniz?" "Bana bir hekim olarak cevap vermeni istiyorum" dedi Hazim. "Bir insann vcudunda, doum lekelerine benzer lekeler sonradan da oluabilir mi?" "Hayr, ana karnnda oluurlar." "Cevabn phelerimizi doruluyor. En ksa zamanda Frenk'i sana getireceim. Onu dikkatle inceler' U

M^tphane, yukan ehrin dimdik bir ekilde aa inen d surlarnda bulunan penceresiz bir yapyd. Metrelerce kalnlktaki duvarlar, kelimelere dklm dnceleri bir kafatas gibi koruyordu. Bu yeralt dnyasnn efendisi Usman el-Murifan adl bir adamd. Emrinde birok Msrl yazc ile kambur bir cilti ve parmen kesici vard. Okuma salonu, kitaplann sakland kubbelerin stnde bulunuyordu. Duvardaki ince mazgal deliklerinden ieri pek az k szyordu. Her pencere niinde, zerinde toprak bir kandil bulunan bir okuma masas vard. Tm odalara gerek bir mezar soukluu hakimdi. eri en kk bir canl sesi girmedii iin, parmen hrts bile duvarlarn arasnda iddetle yanklanyordu. "Hogeldin, Adnan karde. Her eyi bilen Allah seninle birlikte olsun" diye selamlad onu Usman el-Murifan. "Benimle beraber ay ier misin?" Hallarla kapl, iki ayak yksekliindeki bir podyumun ze189 rindeki mangaldan yaylan scakln etrafna oturdular. Semaverden ince bir duman ykseliyordu. Orlando, taze ay kokusunu cierlerine ekti. Usman bardan dudaklanna gtrerek sordu: "Bu kadar uzun bir aradan sonra ruhun hangi edeb eserin zlemini ekiyor? Dur ben syleyeyim. Ya da daha iyisi: Sana bir tanesini tavsiye etmeme izin ver." "Tavsiyen de ayn kadar iyiyse, hay hay." "Havari Paulus'un onu blmn yorumlam olan Pela-gius'un eserine ne dersin?" "Bu da aklna nereden geldi?" diye sordu Orlando gerek bir aknlkla. "nk burada ilk bulunduun sre zarfnda bu eseri sk sk odana gtrp derinlemesine inceliyordun. Hem de ktphaneden kitap karmann kesinlikle yasak olmasna ramen. imdi de onu mu istiyorsun?" "Doru tahmin ettin!" diye gld Orlando. "Seni rahatsz etmemin sebebi Pelagius'un ta kendisi." "Gzel bir kitap m bari?" diye sordu Usman. "Neden kendin okumuyorsun?" "Nasl okuyabilirim ki? Senin dilinde yazlm." Adam az sonra deri ciltli bir kitap getirdi, hafife dudaklanna degdirdi ve Orlando'ya uzatt: "Bir kitap, insann cebinde tayabildii bir bahe gibidir. Harun r-Reid, okumadan nce kitaplann mutlaka perdi. Kadnlan da cansz nesnelere bu kadar iltifat etmesinden tr onunla alay edince, onlara u cevab verirdi: inde yazlanlara duyulan saygdan tr kitaplan pmek gerekir." O gece Oriando'nun penceresinin arkasnda uzun sre k yand. Ertesi sabah zaman kazanmak iin atn eyerleyip Alamut vadisine indi. Dncelere dalm bir vaziyette, atn kendi haline brakmt. Hayvan onu doruca Roma harabelerine gtr190 d. Orlando, zerinde silahl sava kabartmalannn bulunduu ta inceledi. Sabah sisi iinde gizemli bir yabancla sahipti, Hazim ne demiti: "Dnya, okumay bilenler iin agk bir kitaptr... Gzlerini a! Bak! Her ayrntda bir mesaj gizlidir." Bu kitapta nasl bir mesaj gizliydi? Ertesi gece Orlando bir kez daha Pelagius'un bana oturmu, byk bir abayla kitabn kelimelerinde, Alamut vadisindeki tan zerindekilere benzer bir mesaj aryordu. Pelagius 4. yy.da domu, York'ta bym, yirmi yandayken imparatorluun, bakenti, dinin, hatta dnya kltrnn merkezi Roma'ya gelmiti. Burada Augustinus'la beraber ders vermeye balamt. Parlak bir hukukuydu. Cokulu bir hitabet yeteneine ve salam bir karaktere sahipti, yle ki siyasi dmanlan, retisine olan tm eletirilerine ramen, bir kez olsun onun kiiliini sorgulamaya cret edememilerdi. stelik bunlar "iinden eytann havlad Alp kpeinin" retileriydi: "Adem'in iledii gnhn vebalinin tm gelecek kuaklann boynuna olduu iddias doru deildir. Adem ilk gnh ileyen insand, ama nasl olur da bu suunun vebalini tm insanln tad dnlebilirdi? Bugn doan bir ocuk, ne olduunu bilmedii, hatta varlndan bile haberdar olmad bir gnhn cezasn ekebilir miydi? Tann tarafndan yaratlan insan, dnyann ilk n grd anda tm gnhlardan ann-mtr, masumdur. Gnh bir zorunluluk deil,

bir tercihtir. Herkes iyi ile kt arasnda seim yapabilme zgrlne sahiptir." Bu cesur dnceler karsnda Orlando iliklerine kadar rperdiini hissetti. Pelagius'un bu dnceleri, kilisenin retisini temellerinden sarsyordu. lk gnh olmadan sa'nn hata lmesi de anlamn yitiriyordu, nk bu olay insanln ilk gnhn vebalinden kurtulmas anlamna geliyordu. Daha da 191 nemlisi, kiliseye duyulan ihtiyac ortadan kaldryordu, nk cennetin kaps kendiliinden tm insanlara alyordu. Bu Britanyal, kfirin tekiydi. Adrian bu kitabn neresini beenmiti? Neden Pelagius'u tm dier kitaplara tercih edecek kadar sevmiti? Pelagius'un kiiliinden mi holanmt acaba? O da kuzeyden gelmiti. Pelagius, Yunanca "Deniz Adam" anlamna geliyordu. riyan, sansn, gl ve kendine gvenen bir erkekti. Bu kelimeler sanki Adrian'! tarif ediyordu. Kitapta sakl mesaj bu olabilir miydi? Hayr, baka bir ey daha vard. Bunu hissediyordu. Bu kitap... Usman'n sorusu neydi? Gzel bir kitap m bari? Kendisi de yle karlk vermiti: Neden kendin okumuyorsun? Usman'n cevab ise u ekildeydi: Nasl okuyabilirim ki? Senin dilinde yazlm. Evet, ite ipucu buydu. Ktphanedeki ok sayda kitabn arasnda Arapa deil de, bat dilleriyle yazlm olanlann says phesiz pek azd. Nizalerden hangisi Roma harfleriyle Frenk dilinde yazlm bir kitaba bakmak isteyebilirdi ki? Bu kitap iinde yazl olanlardan baka bir mesaj m banndnyordu? Orlando masasnn zerinde bir mum yakt ve ak kitab dikey olarak yanna koydu. Sayfalarn teker teker alevin scak na doru tutuyordu. Kitabn sayfaiann fazla evirmesine gerek kalmad, ilk blmn son sayfasnn ancak yars yazyla kaplyd. Aradn burada bulmutu. Bo alanda nce soluk ve belirsiz, sonra da giderek belirginleen kzl-kahverengi izgiler ortaya kmt. Sevgili kardeim, Altn atele, kadnlar altnla, erkekler de kadnlarla snanr. Bol ans Adrian 192 Daha aada da u cmle okunuyordu: "Parmakla konuabilir; ten dinleyebilir!" apta vulpium! Tilkiyi yakala! Eski oyunlanyd bu, kendi oyunlan. Sadece gerekeni syle! z braklmt. Haydi bakalm, ihtiyar delikanl: Ara! Altn atele, kadnlar altnla, erkekler de kadnlarla snanr... Bu cmlede nasl bir mesaj gizliydi? Ya parmaklar ve tenle ilgili olannda? Alamut'ta bunlara benzer baka mesajlar da var myd? Adrian baka izler de brakm myd? Daha ocukken oyunlarnda kullandklan pek ok gizli mrekkebin varlndan haberdard: Aqua iunipera, limon suyu ve stleen. Buradaki mesaj idrarla yazlmt. Kuruyunca grnmez oluyor, ancak yksek sda tekrar belirginleiyordu. ine biraz" sirke katlm souk suyla kolayca silinebiliyordu. Ertesi gn btn gn yamur yad. Bulutlara kapl dalarn zerinde Alamut dev bir rmcek ana yakalanm bir bcek gibi grnyordu. Tm yaam belirtileri ortadan kalkm gibiyt. Durup dinlenmeden sokaklarda koturan sanlar bile deliklerine saklanmt. Gk grltlerinin arasndan, vadi duvarlanna arpan ahrud Nehri'nin uultusu duyulabiliyordu. u anda orada bulunann vay haline! Bu, mutlak bir lmle burun buruna kalmak anlamna geliyordu. Suyun iddeti onu para para ederdi. Odasna uzanm olan Orlando, iddetle akan suyun sesini dinliyordu. ocukken alabalk avladklan dereleri hatrlamt. Ormanda da akam rzgn yapraklar ayn ekilde hrdatyordu. Gemie dair anlar canlanyordu zihninde, ruhunun, daha dorusu ruhlannn zaman ve mekn d grntleri: Adrian ve Orlando. Uykuyla uyanklk arasnda bir konumda, mantn kuvveti uyandnda yok olacaklarn bilmesine ramen, bu sahnelerin tadn kartyor du. Zihnindeki hayallerin en belirgin olan, ldayan gzellikte 193

bir kzd. Orlando, uyand zaman onunla karlaacan biliyordu. Bu kz kim olabilirdi? rlando'nun akam ayna Nayuba katmlard. Bu bitkinin meyvelerinin suyunun renksiz olmasna karn, iilmesi durumunda idrar boyad biliniyordu. "Krmz m?" diye sordu Zayide. "Evet, kan krmzs." "Ne zamandan beri byle?" "Bu sabah tuvalete aktmda fark ettim. Ne gibi bir sorun olabilir?" Erkeklerin birou gibi Orlando da d yaralanmalara fazla aldn etmezdi, ancak i dzensizlikler onu korkuyla dol-duruyordu. Bu duygusu yznden okunuyordu. "Arn var m?" diye sordu Zayide. "Hayr." "Elbiselerini kar. Seni muayene edeceim." "Hepsini mi?" "Evet, hepsini. Kann zeri uzan." Zayide onun srtnn baz blgelerini yoklad, Peygamber Mhr'n okad: "Tipik bir doum lekesi." Sonra parmaklan srtndan aa kayd: "Bir demircinin omuzlanna sahipsin. Srt st dn!" Bu kez onun gsn ve kamn yoklad, zellikle de kollarnn altn, bir ey anyormu da bulamyormu gibi zenle inceledi. Aynsn bacaklarnn st ksmnda da yapt. Bu arada parmaklar tesadfen olmu gibi erkeklik organna srtnmt. Orlando sanki yldrm arpm gibi titredi. Eti kmldamaya, imeye, kabarmaya balamt. "Allah, la qutib al-hamama. Aman tannm, ite bir gvercin" diye gld Zayide. 194 "Ona bu ismi mi veriyorsun?" "Hamama, yaban gvercini. Ya sen? Vcudunun en deerli organna ne isim veriyorsun?" "zel bir ismi yok." "smi yok mu? aka yapyor olmalsn. Byle bir ey mmkn deil! Allah, Adem'i yaratrken ie erkeklik organndan balamt. Peygamberin en nemli savalanndan Amr bn el-As sylemiti bunu. Arap dilinde insanln ilk organnn doksan dokuz ayn ismi vardr. Ama seninkinin bir tek ismi bile yok. Zavall Adrian!" Zayide dudaklarnda alayc bir glmsemeyle ona bakyordu. Orlando, utancn elleriyle gizledi: "Benimle alay edilmesinden holanmam." "Seninle alay etmiyorum. Bilakis, sana hayranlk duyuyorum. Gzel bir erkeksin." Birden gz gze geldiler. Orlando onun baklarnda ho-lanmaya benzer bir duygu yakalad. Yoksa holanmaktan da m fazlayd bu? , Zayide, birka saat sonra el-Hadi'ye yle dedi: "Onu tepeden trnaa inceledim. Hi phe yok: Ta kendisi." Ve pervaszca syledii bu yalandan kendisi bile rkt. "ilacn ok iyiydi" diye gld Orlando, ertesi akam Zayide'yi ziyarete gittiinde. "Yine eskisi gibiyim. Hayatm kurtardn." "Evet, hayatn kurtardm" dedi Zayide. Bu szleri son derece ciddi bir ifadeyle sylemiti. "Gerekten de o kadar kt durumda mydm? Sana nasl teekkr edebilirim?" "Bana arkadalk et. Birlikte ielim. Bana kendinden sz edebilirsin." Zayide yan odadan arap ve iki kadeh getirdi. "Erkek olmayan tek insan olarak burada olduka yalnzlk ekiyorum." 195 "Ya birisi gecenin bir vakti beni evinden karken grecek olursa?" "Ne olabilir ki? Hi." "Bir erkek ve bir kadn..." "Ben onlar iin artk bir kadn deilim. Onlarn gznde sadece dourma yeteneine sahip olanlar kadndr. Beni bir erkek olarak kabul ediyorlar." "Ben ayn kanaatte deilim" dedi Orlando. "Sen rastladm en allmadk kadnlardan birisin." "Sen de tandm dier erkeklerden olduka farklsn. Arap erkei kadnlann stnlnden korkar. Bizi eve, karesin arkasna kapatmalannm esas nedeni de bu. Erkeklerimiz yalanp gten dtke, genlerle kyaslanmaktan kanmak iin,

et-raflann bakirelerle doldurmaya alrlar. Peygamber bunun en gzel rneidir." "Neden peygamber?" "Gen bir erkek olduu dnemde, kendisinden on be ya byk bir kadn seviyordu. Evlendii zaman kendisi yirmi be, Hatice krk yandayd. Bu kadn, yaad mddete peygamberin tek ei oldu ve brahim hari onun tm ocuklann dourdu. Muhammed bir eyrek yzyl boyunca sadece onu sevdi. Ama onun lmyle beraber birden gen kadnlarla ilgilenmeye balad ve ksa bir sre sonra etrafnda gerek bir harem oluturdu. Yalandka da yanna ald kzlar giderek genlei-yordu." "Bana Hatice'den sz et" dedi Orlando. "Peygambere dair bildiklerimiz, bize onun ona byk bir akla balandn sylyor. Hatice'nin yce gnlll ve olgunluu, onu bylemiti. phesiz ok erken yata kaybettii annesini de onda bulmutu. Sonradan haremini dolduran gen kadnlara ramen, onu asla unutmad. lmnden ksa bir sre nce, Hatice'yi 'dnya zerindeki en soylu varlk' olarak nitele196 misti. Hatice, ona bir erkein sevgi konusunda bilmesi gerekenlerin tmn retmiti." "O zaman ben de sana Hatice demeliyim" dedi Orlando. Kollarn Zayide'nin boynuna dolad ve onu pmek istedi. "Ltfen yapma! Sana aka dair sylediklerimi unuttun mu?" "En tutkulu ak, ulalmaz olandr." "Doru. Sadece kayp veya ulalamaz cennetler vardr." "Avcya zevk veren ldrd ceylan deil, aksine iinde yanan av ateidir." "Beni dikkatle dinlemisin" diye gld Zayide. "O halde brak da imdi ava kalm." Bu, heyecanl bir av partisinin balangcyd. Orlando, Adem'in ilk et parasnn doksan dokuz ismini rendi: el-Kamera, ocuun oyunca; el-Heurmak, evcilletiril-mez olan; el-Zoddame, haydut; abou laaba, tkren; el-Motela, delici; abou rokba, kaln boyunlu; abou guetaia, ormanda duran, dierlerinin en gzeli; el-Hamama, yaban gvercini." "Senin kadnlnn ,lia isimleri var m?" "Elbette" diye karlk verdi Zayide. "Birok ismi vardr, ou de gzel ve korkuntur: el-Hezzaz, hareket eden; el-Meussass, emen; el-Harr, scak olan; abou belaoum, itahl; abou cheufrine, iki dudakl; el-Ladid, lezzetli; elSakouti, suskun olan ve buna benzer daha birou. Havva'nn kadehine verilen isimlerin says, ilkbaharda vadide aan iekler kadar oktur." "Peki senin kadehinin ismi ne?" "El tauq, gerdanlk." "Kulaa ho geliyor" dedi Orlando. "kimizin cinselliinin birlemesi, kulaa daha da ho gelir: Tauq al-hamama, gvercinin gerdanl." 197 ^(Pamuel, kula bir ata biniyordu. Bu renge, kocasnn hal seferinden geri dnne dek gmleini deitirmemeye yemin eden Des sabella'ya ithafen "Isabella rengi" ad verildiini anlatt. Sonra da glerek ekledi: "Dk lkesine sefere kt gnden tam drt yl sonra geri dnmt." Yal adam atlardan olduka iyi anlyordu. Kehribar iine balamadan nce uzun sre at ticareti yapmt; nce Ceno-va'da, sonra da kutsal topraklarda. "Ne mkemmel bir iti!" dedi iini ekerek. "Hallara atlan satyordum, Mslmanlar da birka gn sonra hayvanlan onlardan alp bana getiriyorlard. Ben de ele geirdikleri ganimeti satn alyor, birka gn sonra da yeni gelen hallara satyordum. Asla bir ikyetle karlamadm. Bir valyenin atndan uzun yaad pek enderdi. Bunlar, Akka nlerindeki kanl gnlerdi. Ne yazk ki Mslmanlann ok yamuru ve Hristiyan or-dulannn kl darbeleri altnda pek ok at da lp gidiyordu. lmekte olan atlarla dolu bir sava alan grm mydnz hi? Can ekien hayvanlann gzleri, acdan ve dehetten, yuvalarndan frlayacakm gibi olur. nsanlara hi acmyordum. Sava kendileri istemilerdi ve sonulanna katianmalan da doald. Ama ya atlar! Tann byle bir

eye nasl izin verebilir! O zavall yaratklar neden insanlann lgnlnn cezasn ekiyor? nsanlar ldkleri zaman topraa verilir. Kavurucu gnein altnda braklan atlar ise davul gibi ier ve rmeye balar. Bazen leler yle bir iddetle patlar ki zerlerine tnemi olan akbabalar bile paralanr. Etrafa yaylan kokuyu tasvir ve tasavvur etmek imknszdr." "Size domuzlarla ilgili anlattklanmn cn alyorsunuz, deil mi?" diye sordu Benedict. "Kesinlikle hayr!" diye karlk verdi Samuel. "mparatorla beraber kutsal topraklarda bulunmu muydunuz?" 198 "Onunla karlama frsatm olmad, ama en byk oluyla yz yze grtm." "Prens Heinrich'le mi?" "Neden ona prens diyorsunuz? Sekiz yandayken Aac-hen'de Alman kral olarak ta giymedi mi?" "Bu kral nasl bir insan?" "Dier soylular gibi o da altn ve ziyneti seven bir adam, zellikle de bal rengi kehriban. Yanmdaki tm talan satn almt. Ancak sylenene gre, altndan bile daha fazla sevdii gen kadnlar, ona bir servete mal oluyormu." "Siz de ona gen kzlar sattnz m?" diye sordu Benedict byk altndan glerek. "Asla insan ticareti yapmam" diye karlk verdi Samuel. "Dnyada bundan daha byk bir zulm olamaz. Bir kle pa-zannda bulundunuz mu hi? Orada byk aileleri bir muz he-vengi gibi paralayp ayn ayr satyorlar. Bunun en ktsn ise Dimyat'ta yaamtm." Sonra da anlatmaya balad: "Hal ordusu Dimyat ovasna kamp kurmutu. Bitmek bilmez kuatma yznden kampta korkun bir can sknts ba gstermiti. Hastalk ve baanszlk savalan canndan bezdirmiti. Hristiyan mttefikler arasnda kanl eref atmalannn balad anda, hi beklenmedik bir ey gerekleti. Ems Nehri civanndan gelen birka Fries savas, civardaki fellah kylerine dzenledikleri bir basknda birka kz kagrmay baarmlard. Bu haber kampa yldrm hzyla yaylmt: Kzlar! Nerede? Herkes onlar grmek istiyordu. Yzlerce sava akn akn kz-lann bulunduu yere geldi. On drt, bilemedin on be yalarnda, sekiz kzd karlanlar. plak ayaklan, rgl salaryla, yolunu kaybetmi ocuklar gibi birbirlerine sarlmlard. Byk bir korkuyla kendilerini gzleriyle yiyen adamlara bakyorlard. 199 Sanki a aslanlann yem saati gibiydi. Fries savalarnn nderi Eriboynuz Focko, ift azl sava baltasn havada sallayarak bard: 'Ganimet, onu savaarak ele geirene aittir. Sava yasas bunu emreder. Kzlar bizimdir. Ama iimiz bittii zaman onlar adamlarmzdan satn alabilirsiniz.'" Samuel elinin tersiyle gzlerine dolan yalar sildi: "Bylece kzlar kucaktan kucaa dolat. ini bitiren adam, onlan bir bakasna satyordu. Gece yars olmadan kzlann tm lmt. Ama l kz eti iin bile para demeye hazr olanlar vard. nsanolu ite byle bir canavardr!" "Evet, sava doymak nedir bilmez. Karsna gkan her eyi silip sprr" dedi Benedict. "ok tecrbeli bir insansnz. Esas memleketiniz neresi?" "Bir Yahudi'nin esas memleketi neresidir ki? Her yer ve hibir yer, gn altndaki kular gibi. ektiimiz acnn ve byklmzn sebebi de budur." "Byklk m?" diye sordu Benedict yanl duymu gibi. "Talmud'un Berachot blmnde yle der: Kuds'teki tapnan ykld gn, Tanr ile srail arasnda duran demir bir duvar da ykld." "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu Benedict. "Biz Yahudiler yaradl itibanyla gebeyiz. l, bizim yur-dumuzdur. Dinimizin kkleri burada bulunur. Msr'dan ktktan sonra bile pek ok kuak lde yaamak zorunda kald." "Kutsal Kitap krk yl diyor." "Doru, arba im anim, bu krk ya da pek ok yl anlamna gelebilir. srail kabileleri byk bir zaman diliminde bir halk oluturacak ekilde kaynat. Hibir yere bal kalmadan, bir su kaynandan dierine g edip durdular. Evleri sklp taklabilir adrlardan, kutsal eyalar ise bir sandktan

ibaretti. Biz rzgr gibiyiz. Gcmz, hareket yeteneimizdir. Gnn birinde -Yehova saklasn- kendi lkesinde oturan yerleik bir halk 200 olduumuz takdirde, korkanm, seilmi kavim olma zelliimizi yitireceiz." "Uzun tarihiniz boyunca zorlu gnleriniz oldu" dedi Benedict, "buna ramen bu gnlere dek gelmeyi baardnz." "Kavimler zayf olduklan iin deil, kendilerini olduklann-dan gl sandklar iin yok olurlar." "Mantnz kullanmay biliyorsunuz." "Tann, cezalandrmak istediine mantk verir" dedi Samuel. "Ama mantktan daha nemlisi dnyaya glmseyerek bakabilmektir. Yiddi dilinde bir atasz yle der: Birinde bir ban varsa, zerine koyacak soan yoktur. Soan bulduu zaman da, ban yok olmutur, inan her eye sahip olamaz. Benim durumum iyi. Oyunculann, mzisyenlerin, fahielerin, cellatla-nn, obanlarn ve ingenelerin, hem de Hristiyan olmalanna ramen aalandklan bir toplumda, biz Yahudiler para ve mal ticareti sayesinde kendimize nemli bir yer edindik. mparatorlukta bizim dmzda yaplan nemli bir ticaret yoktur." "Buna ramen din denilen karanlk rt bizi birbirimizden aynyor." ,4. "Bizi ayran din deil" dedi Samuel. "Hristiyanlar ve Yahudiler farkl dnyalarda yayor. Farkl takvimler kullanyor, farkl diller konuuyorlar. ocuklan farkl okullara gidiyor. Yahudilerin kendilerine mahsus, kuyular, hamamlan, berberleri, fnnlan ve koer mezbahalan var. Ve tm bunlar bir ve ayn ehrin iinde. Hristiyanlarn yedikleri yiyecekler Yahudilerde tiksinti uyandryor ve bunun aksi Hristiyanlar iin de geerli. Biri oru tuttuunda, dieri bayram kutluyor. Birinin sayg gsterdii, dieri tarafndan eytanlatnlyor. Taraflar arasnda kurulacak drst ilikiler, ceza tehdidiyle engelleniyor. Yahudilerin gznde Hristiyanlar o kadar pistir ki domuz eti yiyen o kfirlerden birisi yanlarna yaklatnda kendilerini dinlerinin emrettii ekilde ykanmak zorunda hissederler. Hristiyanlar ise Yahudi komu201 lann kuyularn zehirlemekle ve kutsal emanetlere saygszlk etmekle sularlar. Dnya bir tmarhaneden farksz. Yaam ise bir dten farkl bir ey deil." Sonra gz krparak ekledi: "Ama ltfen sakn beni uyandraym demeyin!" Bir kavakta iki dost olarak birbirlerinden aynldlar. Samuel'in son szleri yleydi: "Bir kz dans edemedii zaman, mzisyenleri iyi alamamakla sular. Dnyann bu halinden biz sorumluyuz." Benedict ondan bir torba dolusu kehribar satn almt. Vakti gelince bunlan prense yaklamakta kullanacakt. G ^Jlnlerden beri yamur yayordu. Kalenin kaln duvarl, korunakl salonlannda, henz le olmasna ramen lambalar yanyordu. Dan Yals gibi yrrken konumaktan holanan Hazim, Orlando'yla beraber kalenin yeraltnda kalan ksmna inmiti. Kayalara oyulmu tneller, karmak dehlizlerden ve geitlerden oluan bir labirent oluturuyordu. "Alamutda yaradln pek ok eserinden farkl deil" dedi Hazim. "Grnr kabuundan ziyade gizli ksm nemli. Kalenin yaam veren kam, dan iinde bulunuyor. Buradaki sarnlar ve serin besin depolan olmasa, konumu ne kadar iyi olursa olsun, ksa bir kuatmadan sonra kale teslim olmak zorunda kalrd. Aslna bakarsan gcmzn kayna buradaki depolann ta kendisi." Birlikte ilk bakta bir yzme havuzuna benzeyen bir odaya girmilerdi. Zemindeki byk bir ukurunii, sv altnla doluydu. "Bal" dedi Hazim. Dier odalarn birka azna dek pirin doluydu. Duvarlar202 daki tahta raflarda kurutulmu hurmalar ve fasulye bulunuyordu. Toprak testilerde ya, tahta ftglarda tuz, uvallarda ise atlar iin saman vard. Byk miktarda silah ve kalenin kuatlmas durumunda kullanlacak katran da ilk bakta gze arpyordu. "Daha nce buna benzer bir ey grm muydun?" "Hayr, asla" dedi Orlando byk bir aknlkla. "Buras ei benzeri bulunmayan bir da san yuvas."

"Birka yl nce gen bir Deylemli buraya gizlice girmi. Ceplerini hurmayla doldurduktan sonra, byk havuza dm. Orada da bal kavanozuna den bir sinek gibi lm. Haftalar sonra bulunan cesedi, sanki yeni lm gibi tazeydi. Tpk bir meyve ekerlemesini andmyordu." iinde bulunduklan byk dehlizin sonuna gelmilerdi. nlerinde cami benzeri, kubbeli bir salon uzanyordu. En yksek noktasndaki bir delikten ieri gn szlyordu. Aydnlatt yerde bulunan bir sunak tann zerinde, altn bir kitap parlyordu. Orlando aknlktan olduu yerde kalakalmti: "Bir tek kitap iin ne muafczam bir mekn!" "Kitap al-ibar, Ildayan Timsaller Kitab" dedi Hazim. Orlando ilk sayfay ap okumaya balad: "Husam el-Sana." Sonra birka sayfa daha at: "Altum Ben Kara." "Husam el-Sana, Kzl Aslan' ldrmt" diye anlatmaya balad Hazim. "Altum Ben Kara ise Halep garnizonunun komutann ldrmt. Burada hak dini uruna kendilerini feda eden fedalerin isimlerini okuyabilirsin. Ei benzeri olmayan, ehit kanyla yazlm bir kahramanlk destan. Son sayfada ise son kayt var: Ali'nin ismi. Senin ismin de az kalsn ondan nce yer alacakt." "simlerin arkasndaki bu rakamlar ne anlama geliyor?" "slam takvimine gre ehit olduklan yl. te burada: 513 Abu Tamin. smi kyamete kadar ldasn! Abbas halifesi Mus203 tarid'i ldrmt. O hainin iini ordusunun tam ortasnda bitirmiti. Muhafzlarn kllar tarafndan cennete gnderilmeden nce, onun kulaklarn kesmeye dahi frsat bulmutu." "Burada yan yana sekiz isim yazl" dedi Orlando hayretle. "Musul hakimi Aksungur Bursak. 504 ylnn drdnc Cuma gn Byk Camii'de namaz klarken ldrld. Biz efendimizin kurbanlklaryz! diye baran sekiz feda, Nubyal muhafzlar tarafndan korunan Musul hakiminin zerine atld. On iki muhafz ve yedi feda orackta can verdi. En son len, ar kan kaybndan dolay Musul hakimi oldu. Henz on be yanda bir olan olan bir feda, bu kymdan sa gkmay ve geri dnmeyi baard. Sylenene gre, olunun grevini baanyla tamamlamasndan duyduu sevin nedeniyle annesi nce knayla sslenmi. Ancak onun geri dnen tek feda olduunu duyunca, kendini ocan kllerinin iine atm ve vcudunun meyvesine lanetler yadrm." "Hayatta kalmak utan verici bir ey mi?" diye sordu Orlando. "Siz de ayn fikirde misiniz? "Hayatta kalan bir feda meyvesiz bir tarla, kanatsz bir ku gibidir. Bir feda, bir sava deildir. O, lmek iin ldrr. lm onun iin bir risk deil, cennete kavumak iin bir anahtardr. Asl ulamak istedii kendi lmdr. Baka trl olsayd, dmanlanmz ortadan kaldrmak iin haner deil, adam-lanmza kap kurtulma ans tanyabilecek zehirler veya oklar kullanrdk. lm araymz, bizim gl olduumuz noktadr. Dmanlanmzn yreine hibir ey korkusuzluumuz kadar byk bir korku salamaz. ldrlmek deil, mutlak lmden duyulan korkudur rakiplerimizi fel eden. Bundan daha etkili bir baka silah olamaz." "Alamut hi kuatld m?" "Sadece bir kez deil. lki, kaleyi ele geiriimizden sekiz yl sonrayd. Sultan Melikah, kaleyi Hasan Sabbah ve taraftarla204 nndan kurtarma emri vermi, bu ile de Emir Arslanta' grevlendirmiti. Emir, bin kiilik bir orduyla Alamut'u kuatt. Dan Yals'nn elinde o zamanlar ok az sayda savag ve erzak bulunuyordu. Ayn ldamad karanlk bir gecede, iki yz metre uzunluunda deri bir halatn ucunda kendisini burlardan aa sarktt ve civardaki da kylerinden adam toplamaya alt. Ksa srede yz kiiyi saflanna katmay ve onlann yardmyla sultann ordusunu pskrtmeyi baard. ki tarafn da byk kayplar vard. lleri grd zaman Quaim sa kalanlan etrafna toplad ve onlara yle dedi: 'Kim dnyay bu kanl kymdan sorumlu olan eytandan kurtarmak ister? Onun lm, bu ii baaracak olan kahramana cennetin kaplann aacaktr.'' ibni Tahir Arrani adnda bir adam -ismi sonsuza dek an ve erefle dolsun!fedalerin yolunda yryeceinin iareti olarak elini kalbinin zerine koydu.

Ramazan aynn 12. gnnde, bir cuma gn, bir din talebesi klna girmi olan bni Tahir, Nehavend yaknlanndaki Sahna adl bir yerde bulunan Nizam l-Mlk' ldrd. smi, artk Adem gibi kitabn en banda yer alyor." Azndan gkan soru, Orlando'nun kendisini de artmt: "Nizarler, kendilerini feda edeceklerinin iareti olarak, ellerini daima yreklerinin zerine mi koyarlar?" "Bunu sorman ok tuhaf' dedi Hazim. "Quaim, haneri Kel-heim dknn vcuduna kimin sokmak istediini sorduu zaman, sen de elini yreine koyup ne kmam miydin?" "Ben mi?" "Evet, sen. Ne yaptn artk bilmiyor musun? Senin neyin var byle?" dedi Hazim aknlkla. "Bu yer, fedalerin altn kitab... Kafamn kanm olmas ok mu artc?" diye yalan syledi Orlando. "Ltfen bana biraz daha anlatr msn?" 205 "Nizam l-Mlk, fedalerin ilk kurbanyd. Tm silahlarn en grnmez olanyla, hanerle icra edilen yepyeni bir sava teknii ortaya kmt. Ok veya zehir gibi, fedalere kama imkn tanyacak bir silah asla kullanmadk. Sadece fedalik bir katile ehit olma imkn tanr. Bizim iaretimiz, dmanna inesini batrd zaman len andy. Cezalandrmaya karar verdiimiz bir kimse asla elimizden kurtulamaz: Prensler, valiler, kadlar ve komutanlar. smail retisine bal din bilginleri bile, bize kar seslerini ykseltmeye cret ettiklerinde kendi sonlann hazrlam olurlar. Mesela ilerinden biri hakkmzda yle bir fetva vermiti: Bir fedanin kann dkmek, yetmi Bizans kfirini ldrmekten daha hayrl bir itir. Onlar kuduz kpeklerden bile daha kirli, daha irentir. Yeryzn bu pislikten temizlemek tm mminlerin grevidir. Bu vaazdan sonra adamn hanerlenmi cesedini, boazna bir kpek tasmas takl olarak buldular." "Ya Alamut? Kalenin birden fazla kere kuatldn sylemitiniz!" "Alamut'u hcumla ele geirmek mmkn deil. Bu nedenle sultan -eytan onu hadm etsin!- baka bir sava teknii kullanmaya karar verdi. Birbirini takip eden sekiz yl boyunca birlikleri Rudbar'a ve dier vadilere gelerek, kylerin ekinlerini tahrip etti. Erzakmz iyice azalnca da, kalemizin etrafnda kuatma emberi oluturdular. Bizi ta ve yanar katran yamuruna tuttular. Dorusu durumumuz hi de i ac deildi. Zilhicce aynda glerimizin sonuna gelmitik. Alktan bir deri bir kemik kalmtk, kertenkele ve solucan yiyerek hayatta kalmaya alyorduk. Neyse ki -Allah'a krler olsun!- sultann sfahan'da ld haberi geldi. Kaleyi kuatm olan birlikler ka-arcasna daldlar. Dorusu tam vaktinde kurtulmutuk. Bazlar sultann fedalerden duyduu korkudan dolay idn 206 sylyordu. Hareminde bile demir bir zrhla dolayormu. Bunda pek de haksz saylmazd, nk kuatma gnlerinde bile fedalerimiz bo durmuyordu. lk ylda sfahan kads, sma-illerin ba dman Ubeydullah el-Hatib'i ldrdler. Kad, isminin lm listemizde bulunduunu biliyordu. Muhafzlannn saysn katna gkarm ve rkek bir yaban kedisi gibi yaamaya balamt - ancak bo yere. Hemedan Camiii'nde cuma namaz klarken bir feda tarafndan ldrld. Ksa bir zaman sonra, Ramazan bayram tebriklerini kabul ederken Niabur kads da cehenneme gnderildi. Seluklu valisi Abbas Davud, olduka etin bir cevizdi. Hakimiyet blgesinde smail kafataslanndan kuleler ina ettirmiti. Onu bertaraf etmek iin insanln en eski hilesini kullandk." "Peki neydi bu?" diye sordu Orlando. "Habil'i kim ldrmt?" "Kardei Kabil." "Doru syledin: Onu ldren, kardeiydi. Biz de Abbas'n en deerli yoldayia, yani Sultan Sancar'la ittifak kurduk. San-car, Badat'a yapt bir /liyaret esnasnda Abbas' idam ettirdi. Kellesi de Horasan'a gnderildi. Bu i bize bir servete mal oldu, ama dorusu buna dedi." Hazim bir an iin sustu ve alnnda biriken ter damlaiann sildi.

"Sadece bir yi! sonra Sultan Sancar'n veziri de bir suikasta kurban gitti. Adam Quaim'in fkesini zerine ekmiti ve adnn listemizde yazl olduunu biliyordu. Fedalerden duyduu korku ylesine bykt ki hizmetkrlannn kendisine ancak plak yaklamalarna izin veriyordu. Gnn birinde atma binmek isterken hayvan rkt ve zengiyi tutan plak ahr ua yattrc bir tavrla aygrn boynunu okad. Bu arada anszn hayvann yelesine saklanm olan haneri ekti ve vezirin grtlana saplad. Sa elinin kesilmesinden sonra, ehir meydannda ahr uann boynu vuruldu. Bu delikanl, annesine utan veren olandan bakas deildi. 207 Bavezirin ahrda ldrlmesinden sonra Sultan Sancar etrafndaki muhafizlann saysn iki katna kartt. Ancak adamlarmz sultann klelerinden birini satn almay baard. Bu adam gece Sancar uyurken kendisine verilen haneri yastn zerinden yatan tahtasna saplad. Ertesi gn sultan uyanp da lmcl silah boynunun hemen yannda fark edince, byk bir lm korkusuna kapld. Ertesi gn ise Alamut'tan gnderilen bir haberci ona bir mesaj getirdi. Parmenin zerinde u szler yazlyd: Senden honut olmasaydk o haner yastna deil, boazna saplanm olurdu. Sancar, bir yl nce Alamut'u kuatm olmasna ramen, bizimle bir anlama imzalad. Halkn arasnda Sancar'n hayatn kurtarmak iin Dan Yals'na hara dedii sylentisi yaylmt. Bu elbette ki doru deildi, ama yine de stnlmz tm dnyaya ispat ediyordu." "Bir fedanin kendini feda etmekten kanmas, utan verici bir davran" dedi Orlando. "Peki neden beni srra vakf olanla-nn arasna kabul ettiniz?" "Bir ba bir batr, bir el ise bir eldir. Bayla bir tahtay paralamaya veya eliyle dnmeye alan biri, baansz olduunda buna armamaldr. Sen bir feda deilsin; sen bir hvan as-Safa'sn. Hakknda yanlmz." O gece Orlando uzun sre uyuyamad. Demek Adrian gnll olarak dk ldrmek istemiti! Neden? Buna ne sebep olabilirdi? Sonra, uykusunda dier "kendis'f'yle karlanca, sorusunu tekrarlad. Adrian, aabey rol oynad zamanlarda olduu gibi, sessizce elini onun omuzuna atmt. Brak da ben yapaym! anlamna geliyordu bu hareket. Sen bu iten anlamazsn. 208 O rlando drt aydan bu yana Alamut'ta bulunuyordu. Ama Dan Yals'yla imdiye dek bir kez olsun karlama frsat bulamamt. Bazen gece yans birtakm adamlar geliyor ve elerindeki palalarla kalenin byk kapsna vuruyorlard. Sonra da sert emirler vadinin sessizliini bozuyordu. Kapnn pasl menteeleri gcrdyor, ta deli sokaklarda nal sesleri yanklanyordu. Bu gece ziyaretileri kim olabilirdi? Haberciler miydi? Yoksa fedaler mi? Orlando bo yere konumalan dinlemeye alyordu. Adamlar sessizce geip gidiyordu. Sadece birka kere kulana birka kelime gelmiti: Kasr el-Bahr, Deniz Saray... Kahf az-Zulumat, lm Tneli... Bunlann anlam ne olabilirdi? Bir defasnda Cezayir Mariblerinin bir heyeti gelmiti. Eliler ve nderleri Bur el-Ahmar'da, ehrin dier ksmlanndan zenle ayn tutulan Krmz Kule'de misafir ediliyorlard. Heyetle bizzat Quaim grmt. Elilerin ve sradan kale sakinlerinin Tac el-lem'e girmeleri yasakt. Sadece Hazim ve el-Hadi kuleye nceden haber vermeden girebilirlerdi. Bu nedenle Orlando grme sonrasnda Hazim'in kendisine sylediklerine armt: "Quaim yann yats namazndan sonra seni bekliyor. Seni ona gtreceim." "Nasl davranmalym?" diye sordu Orlando. "Dikkat etmem gereken kurallar var m?" "Amma da unutkansn!" diye gld Hazim. "Her eyi son sefer olduu gibi yapsan yeter." Orlando tam yz on iki basamak saymt. Sonra ok sayda kaps bulunan bir n odaya girdiler. Hazim duvardaki bir gongu ald. Birka nefes al sresi bekledikten sonra, en az yirmi ift adm apnda, yarm daire biiminde bir odaya girdiler. Dz kenardaki duvarda bir mine yanyordu. nndeki divana bir

adam kurulmutu. Srtn atee vermiti. Orlando ile Ha-zim'in lambalarn aydnlnda bulunuyor olmalarna ramen, 209 koyu glgeler adamn yzn gizliyordu. Dan Yals bir iaretle Hazim'e kmasn emretti, o da eilerek selam verdi: "Allah'n selam ve balaycl zerine olsun." "Gel" dedi Quaim. Birlikte terasa ktlar. Burlardan aa duvarlar dimdik bir ekilde karanlk dipsizlie uzanyordu. Ay , vcutlarnn keskin glgeler oluturmasna yetecek kadar parlakt. Dan Yals'nn zayf yz, gecenin mat aydnlnda granitten yontulmu gibi grnyordu. Ya o gzlerdeki baklar! Orlando, yal adamn byleyici baklannn etkisiyle rperdiini hissetti. "Arapa'y anadilin gibi konuuyorsun." "yle zaten. Annem Arapa konuuyordu. Damarlannda Emev kan akyordu." "Seni buraya geri dnmeye' ynelten, damarlarndaki kann sesi miydi?" "Muhammed'i Medine'ye gitmeye ynelten neydi? Tann-nn sesi mi, yoksa kannn sesi mi? Gerekten de seme ansna sahip miyiz? Kaderlerimiz nceden belirlenmemi mi? yle olmasayd Bavyera dknn valyeleri, Korsika sahil haydut-lan veya Deylemli adamlar beni oktan para para doram olurlard. Denizin dalgalan beni neden yutmad? Neden ln veya vcudumun scakl beni yakp kavurmad? Bu sorularn ancak tek bir sebebi olabilir: Allah byle istedi. te bu yzden buradaym." "Baka bir sebep daha olamaz m?" diye sordu Quaim. Du-daklannda alayc bir glmseme oynayordu. "Onu tekrar grmeyi istemez miydin?" Orlando nasl bir cevap vermesi gerektiini kestiremiyordu. "Buraya onun yznden geri dnmedin mi?" "Hayr" dedi Orlando gerei syleyerek. "Ama onu tekrar grmek seni sevindirir, deil mi?" "Evet" dedi Orlando. "Onu tekrar grmek beni sevindirir." 210 Birlikte sessizce yan yana yrdler. Sonra Dan Yals ona dnd: "Ali'yi seviyordun, deil mi?" "O benim arkadamd." "Onun gzlerinin nnde bir kpek gibi geberttiler. Balad ii sen bitir! skenderiye'ye git ve o Mansur kpeini cehenneme gnder! Tann, intikam bana aittir diyor." Orlando, Aldebaran'daki evine nasl geri dndn hatr-layamyordu. Hatralannda sadece Quaim yayordu. Gzlerindeki byleyici bak dier her eyi silip yok etmiti. Ama buna karn yal adamn syledii her kelimeyi hatrlyordu. Sanki hafzasna ayn ayn ilenmilerdi. Bu adam nasl bir insand? Emirlerini bir peygamber kararllyla veriyordu! Kk bir ocukken sevgili tannsn byle tasavvur ediyordu. Yoksa... bu eytann ta kendisi miydi? Orlando gece ryasnda el-Mansur'u grd. Birlikte Hanifa vadisinde ceylan avlyorlard. "lk at sana ait" dedi Mansur. Orlando okunu dostunun zerine dorulttu ve ter iinde uyand. Sonra birlikte damda yattklann grd, leoparlar ayaklarnn dibine uzanmt. arap, kan krmzsyd. Mansur ona masaln anlatyordu: "Halife szlerini bitirince baheye indi. Orada bir yabanc grd. 'Sen kimsin?' diye sordu Harun r-Reid. 'Ben lmm.' 'Benden ne istiyorsun?' Ve lm cevap verdi: 'Yann sabah el-skenderiye'de bir randevum var.'" Sonraki gecelerde de korkun kbuslar Orlando'yu uykusunda rahatsz edip durdu. Mesele ldrmek deildi. Bir dman ldrmek kolayd. Hatta merte bir dvte rakibi malup etmek, heyecan ve onur veren bir zaferdi. Ama insan ken211 diine dostluk gsteren, kendisini arlayan, aklndan kt bir ey geirmeyen birini nasl hanerleyebilirdi? Bu dnce Or-lando'nun tylerini diken diken ediyordu. Ve buna ramen... emri yerine getirecekti. Burada bir grevi yerine getirmek iin bulunuyordu.

O ve dier gecelerde u sorunun cevabn buldu: Adrian nasl olup da hanerini hibir eyden haberi olmayan bir yabancy ldrmekte kullanmt? 1/ Mmahkaha sesleri Benedict'i uyandrd. nsanlar bir panayrda olduu gibi glyor ve eleniyordu. Benedict pencereden aa bakt. Bu da neydi byle? Rya m gryordu? Gzlerini ovuturarak uyanmaya alt. Ancak aadaki kyamet sahnesinde bir deiiklik olmamt: Gen ve yal, erkek ve kadn, byk bir kalabalk, neredeyse tmyle plak bir ekilde bekleiyordu. Bu ne anlama geliyordu? Benedict hzla giyindi ve merdivenlerden aa indi. Kapda iman bir kadnn plak kalalann okayan hancyla karlat. "Ne mthi bir lezzet da!" "ek u ellerini" dedi kadn glerek. "Kendi kn elle!" "Aman tanrm!" diye kekeledi Benedict. "Bu da nesi?" "Hamam borusu alnd. Scak suyla ykanmak istiyorsanz acele edin. Pantolonunuzu, gmleinizi ve ayakkablarnz burada brakrsanz iyi edersiniz. Her yer hrszlarla dolu. Onlardan geriye kalanlara da pazara karlarn a bitleri yerleir. ki izmeyle ve bir bitle hamama gidenler, genellikle yaln ayak ve o kan emicilerin bir ordusuyla geri dnyor." Gslerini ve kannlann rten deri bir nlk dnda tmyle plak olan bir grup delikanl nlerinden geti. Yal-siyah nlk backlannn arkasndan grnen srtlar ve kalalar kar beyazlndayd. 212 "Bunlar Sankt Jakob ta iileri" dedi hana. "zerlerine yapan tozdan kurtulmalan iin ehir meclisinden her cuma gn hamam paras alrlar. Grtlaklanndaki tozdan ise meyhanemde kurtuluyorlar." "Bu insanlann hepsinin ykanacan m sylyorsunuz?" diye sordu Benedict aknlkla. "Sadece ykanmaya deil, hamamda banyo yapmaya gidiyorlar." "Bu ikisi ayn ey deil mi?" "Pek saylmaz. Ykanmak, dier temizlik kurallan gibi ska bir zorunluluktur. Banyo yapmak ise cennetten kopup gelen bir elencedir." Gnlerden beri ykanmam olan Benedict, doutan merakl biri olmann da etkisiyle, bu insanlarla beraber hamam gitmeye karar verdi. Hamam ad verilen ahap bina, iten bir iftliin n avlusunu andnyordu. Yksek tavanl, yan karanlk bir salonda rkek koyunlar gibi yan yana dizilmi tahta tekneler gze arpyordu, ilerinde ise kiminde bir, aminde iki erkek veya kadn oturuyordu. Kimi gen, kimi ihtiyar, kimi gzel, kimi irkin, kimi yal ve iman, kimi dzgn hatlara sahipti, ama istisnasz hepsi nlgplakt. Bir ksm gerekten de ykanmaya alrken, byk bir ounluu yanlarnda getirdikleri yiyecekleri yemekle meguld. Ta kupalann iinde kpkl bira vard. Her taraf domuz pastrmas, turp ve ttslenmi balk kokuyordu. nsanlar birbirleriyle konuuyor, glyor, kahkahalar atyor, banp anyordu. Salonun yan yksekliinde bulunan bir balkona tnemi olan mzisyen, alglarn tngrdatmaya alyordu. ocuklar ve hamama verecek paras olmayanlar, aadaki sahneyi seyretmek zere onlann etrafna toplanmt. Hamamda alan kzlardan biri bo bir tekneye iki deri kova scak; kova souk su dkt. Benedict elbiselerini kartt 213 ve suya girerken erkeklerin birounun organlarnn sertlemi olduunu fark etti. plaklk, onlar tahrik etmi olmalyd. Balkondaki seyirciler ve kadnlar bundan pek holanmti; lklar atarak gzlerini kapatyor, ama bir yandan da kzarm yanaklarla kyaslamalar yapyorlard. Scak sudan ykselen buhann elverdii lde Benedict de etrafn incelemeye alyordu. Yanndaki teknede sska bir ihtiyar ykanyordu. Souun sebep olduu iliklerle dolu ayak-lann, teknenin iki yanndan sarktmt. Dier yandaki teknede ise sakall bir adam, vcudu korkutucu bir beyazla sahip olan bir kadnla oynayordu. Kadn Benedict'e yeni kesilmi, barsaklar ve ikembesi dan sarkm bir domuzu hatrlatmt. Zaten btn bu plak insanlarda domuzu andran bir eyler vard: vcutlanndaki ak san kllar, domuz yan andran bembeyaz tenleri. Hatta erkeklerin organlar bile Benedict'e domuz kuyruklarn andnyordu. Tiksintiyle gzlerini kapad ve ban evirdi.

Ne kadar itici bir manzarayd bu byle! plakln o gizemli ekiciliinden eser bile yoktu. Bir Hristiyan nasl olur da byle iren bir sahne karsnda bile batan kabilirdi, bunu bir trl anlayamyordu. Tm bu kollar ve bacaklar, kannlar ve klar, damla hastal, yallk ve romatizma yznden eklini kaybetmi, yaralar, bit srklar ve sivilcelerle dolu vcutlar, pahal kumalarn altnda mutlaka imdikinden ok daha gzel grnrd. Neyse ki buhar ve duman aynntlan grmeye izin vermiyor, diye geirdi aklndan Benedict. Parlak gn nda bu insanlann me-zarlanndan frlayan hortlaklara benzeyeceklerinden hi kukusu yoktu. Benedict tekrar gzlerini aarak etrafna baknd. Sadece bir kol uzakl mesafede, hamama kzlardan biri bir kadnn srtna ie ekiyordu. Camn altndaki le yeili, kabarrirt deri, uzun sre bekleyip burumu bir elmay anmsatyordu. 214 Benedict ayaklann fralamakla megulken, ykanan insanlarn amatas, bataklkta vraklayan kurbaalarn leylei grnce susuvermeleri gibi aniden kesildi. Ancak bu suskunlukta, frtna ncesi sessizlii hatrlatan tehlikeli bir eyler vard. Sebep, buraya kesinlikle ait deilmi gibi grnen bir kzd. Uzun bacakian, olaanst dzgn hatlany-la, gerek bir gzellikti. Lacivert-siyah salannn altndaki teni, bir ceylan hatrlatyordu. Teknesinin iinde mlplak ayakta duruyor, gslerine ve kamna su dkyor, baldrlarn, kaba etlerini ve srtn ovalayarak ykyordu. Sanki kendi odasnda yapayalnzm gibi rahatt, ardna kadar alm gzlerle kendisine bakan insanlara zerre kadar nem vermiyordu. Aman Tanrm! Ne mthi bir kadn! diye geirdi iinden Benedict. Bu ya henz bir ocuk, ya da bir cad olmal! Kz ona bir yerlerden tandk gelmiti. Bu yz daha nce nerede grmt acaba? aknlk, haset, dmanlk dolu baklar kzn zerine dikilmiti. Anszn bir ses duyuldu: "Bu kaltan burada ne ii var? Onu dan atn!" "Evet, onu dan atn!" diye bard birka kadn daha. Gen kz aknla ban kaldrd. Beni mi kastediyorsunuz? diye soruyordu gzleri. Bir adam kzn zerine bir avu fndk frlatt. Benedict elleriyle yzn korumaya alt. Srtna bir sandaletin arptn hissetti. Tahta bir tabure basn syrarak, kzn bacana arpt. Benedict dar frlad, tekneyi ters evirdi ve bir kalkan gibi bann zerine kaldrd. Gen kz da onun koruyucu atsnn altna snd. Birlikte bir kaplumbaa gibi kalabaln elinden kurtulmaya altlar. Hamamdaki insanlarn glmekten neredeyse gbekleri atlayacakt. Salonun yanndaki kk odada telala giyindiler ve arka kapdan dan frladlar. Nefes nefese sokaa ktklannda, lmden son anda kurtulmu iki su orta edasyla birbirlerine baktlar. 215 "Bunu benim iin neden yaptnz?" diye sordu kz ona iri ocuk gzleriyle. "Ne yaptm?" "Beni korudunuz." "Ben kendimi kurtarmaya altm." "nsanlar o teberiyi bana frlatyordu." "Ama bana da isabet ediyorlard." "zgnm" dedi kz. Sesinden gerekten zgn olduu anlalyordu. Yamur yadn ancak imdi fark etmilerdi. "Burada kalamayz" dedi Benedict. "Tabaklann mahallesinde bir meyhane biliyorum. Paranz var m?" "kimize fazlasyla yeter." "Gelin, gidelim!" Kz Benedict'in elini tuttu ve komaya balad. "Altn ngrak" adl meyhane, karanlk bir delikten baka bir yer deildi. Tavan o kadar alakt ki Benedict bo bulunarak alnn kap svesine arpt. Dizlerinin birbirine demesine neden olan kk bir masada scak sosis yiyip ve bira ierken, konumaya baladlar. "Bana Magdalena derler. Ya sizin adnz nedir, efendim?"

"Bana efendim deme. Adm Benedict." "Houma gidiyorsun" diye gld kz. "Drst bir yzn ve gzel ellerin var." Kz Benedict'in sa elini kavrad ve avucunu kitap okuyan birinin ciddiyetiyle incelemeye balad. "Yaam izgilerimde ne gryorsun?" diye gld Benedict. "Syle haydi! Beni meraktan kvrandrma." "Yava, acele etme! Bu kader izgilerinin ekillenmesi tam otuz iki yl srm. Yaam nehri tarafndan aglm ne mthi bir mecra!" 216 "Otuz iki yl m? Vay canna, yam nereden biliyorsun?" diye bard Benedict aknlkla. "Ltfen szm kesme. Dikkatimi toplamam gerekiyor." Magdalena gzel alnn kntrd. Grne gre houna gitmeyen bir eyler vard. "Bir ey mi oldu?" diye sordu Benedict. "Tuhaf! Bir tarikat yesinin ellerine sahipsin." "Ben bir tarikat yesiyim" diye azndan kard Benedict. "Sen mi? Bir kei mi? Nasl olur? Senin gibi birinin hamamda ne ii var? Manastrdan m katn?" "Ben birTapnak'ym." "BirTapmak m? Bir valye!" Magdalena, eteini plak dizlerinin zerine ekti, "Ben bir mnzevi deilim. Tarikatn emriyle yolculuk edip duruyorum, bu nedenle azizlerden ziyade gebelere ait olduumu sylemek daha doru olur. Neyse, sen devam et! Elimde baka ne gryorsun?" "Sana acele etme demitim!" Kz onun elini kendine doru ekti ve sanki kyaslamak istercesine sol avucunu at. "Yolunun bir ksmn birlikte yryeceiz, sadece kaderin istedii kadarn. Bu yolda k ve karanlk, basan ve..." "Ve?.." "Ve lm gryorum. Ama lm her yerde deil midir?" Magdalena yksek sesle gld ve Benedict ona bir kupa bira daha smarlad. Kz ikisini ierken de dikkatle ona bakt: Onu nereden tanyorum? Onunla daha nce de karlamtm, ama nerede? "Keyfine bak. Bol bol ye ve i. Bu arada biraz da bana kendinden sz et." 217 M. Vaf magdalena biradan bir yudum ald ve anlatmaya balad: "Be kiiydik. erkek ve iki kadndan oluan bir avu ingene. Yal Afra, merakllarn avularndan ksmetlerini okuyordu. Olanlara yatakta ve kumarda basan, kadnlara ise bol ocuk ve sonsuz yaam vaat ediyordu. lerinde en genleri olan ben tamburine vuruyor, Tarantella dans yapyor ve apkamla bozukluklan topjuyordum. nan bana, kimse iftiler kadar cimri olamaz. Paralarna reele konmu sinekler gibi yapyorlar. Erkekler ise plak elleriyle demir ubuklar bkyor, kl yutuyor, azlanndan ate pskrtyor ve yar plak vcutla-nyla birbirlerinin omuzlarna kyorlard. Gnlerden beri yamur yayordu. Para keselerimiz ve midelerimiz, hasat edilmi tarlalar kadar botu. Orman kenarlann-da yetien egreltiotlannn arasnda yatp kalkyor, kammz kuburnu, yaban mersini ve yenilebilir kklerle doyurmaya alyorduk. Erkekler tavan veya keklik yakalayabilmek iin tuzaklar kurmulard. Akam geri dndkleri zaman, yanlannda sadece bir kirpi getirmilerdi. Be a karn iin bir kirpi! Onu kille svayp korlann arasna yerletirdiler. Bir mddet sonra, d kabuu bir tula kadar sertlemiti. Dikenleri de kilin iinde kalmt. Bir kiiye bile yetmeyecek miktardaki eti, almz daha da krklemiti. Erkekler bize hemen yakndaki bir tepenin ardnda bulunan bir iftlikten sz ettiler. Kulbenin hemen yannda bir ttsle-me oca bulunuyormu. Buras evden ziyade bir bacas ve iki havalandrma delii bulunan bir kuleyi andnyormu. Ancak hem baca, hem de hava delikleri drt ayakl hrszlann ulaamayaca kadar yksekte, iki bacakl hrszlarn samayaca kadar darm. Adam isimli

liderimiz yle dedi: 'ayet biz erkekler vcutlarmzla bir kule oluturursak, Magdalena da havalandrma deliinden ieri girmeyi baarabilir.' Aysz gecenin karanlnda iftlie ulatk. Erkekler kule oluturdular ve beni yukan ektiler. Belime keten bir halat ba218 lamlard. Ama duvardaki delik ok dard. 'Elbiselerini kar!' dedi Adam. nce bam, sonra da vcudumu delikten ieri sokmaya altm, ierisi zifir karanlkt. Ama burnuma yle mthi bir koku geliyordu ki bir anda tm korkumu unutuver-dim. jambonlar tavandan aa bir stannenin dolgun memeleri gibi sallanyordu. Yal salamlar plak tenime deiyordu. Mutluydum. Karnm bir an nce doyurma hrsyla rperdim. Sosisler, yzme dilerime yakalayabileceim kadar yaknd. Onlarn arasnda sallanyordum. Bir sansar sratiyle yal etlerden byk lokmalan mideye indirmeye baladm, jambonun asl olduu ipi kopanp, belimdeki halata baladm. Bir dizi kaz cieri ezmesini boynuma doladm, ttslenmi et parasn bacaklarmn arasna kstrdm... Tam bu anda dandan bagnma-lar, kpek havlamalan, kfrler, fkeli sesler ykseldi. p gevedi ve aa dtm. Bir kap ardna dek ald. Mealelerin parlak nda yzm ellerimle rtp ylece bekledim. Erkek sesleri geliyordu kulama: 'Kpekleri tutun! Bir kz! Aman tan-nm! Bu kz ne yapacaz?' Sonra hep birlikte gldler. plak bir kzla ne yaplabilirdi l|i? kiiydiler. Bana defalarca tecavz ettiler. Bunu ka kere yaptklann sayamadm. Canm yakyorlard. Baylmm; kendime geldiimde zerimde kaba bir gmlek vard ve pis bir saman ynnn zerinde yatyordum. Parmaklkl bir pencereden ieri gn dyordu. Hemen ayn gn ky muhtannn karsna kartldm. 'Neyle sulandn biliyorsun, deil mi?' diye sordu bana. 'Biliyorum.' 'Suunu kabul ediyor musun?' 'Nasl inkr edebilirim ki?' 'Neyse, en azndan bunu yapmaya kalkmad' dedi ktip. 'kence derdinden kurtulduk.' 'Hrszlk ar bir sutur' dedi muhtar. 'Hrszlar aslarak l219 drlr. Yasa byle diyor. Ama sen bir kadnsn. Kadn eti daraacnda sallanmaya layk deildir. Yann sabah, ann son kez alnmasyla birlikte seni suda boacaz. Rahibi arn da son dini vecibelerini yerine getirebilsin.' 'Bunu yapamazsnz!' diye bardm. 'O etten yediim doru. Kamm at, ama yaptmn bedelini kendi etimle dedim.' 'Ne yaptn?' diye sordu muhtar. 'Bana tecavz ettiler, birden.' 'Sen de buna bedel demek diyorsun!' diye gld muhtar. 'ehirdeki fahielerin bir kere tohum boaltma iin ka para al-dklann biliyor musun? Bir bakr kuru. Peki yal bir jambonun ka para olduuna dair bir fikrin var m? Hesab deyebilmen iin daha haftalar boyu alman gerekirdi.' Gn doumundan nce beni tehir arabasna bindirdiler. Bir eek tarafndan ekiliyordu. Etrafmzda byk bir kalabalk toplanmt. Gller ve alaylar arasnda beni nehre gtryorlard. Cellat, nehrin kysnda bekliyordu. Kan krmzs bir maskenin arkasna saklad yzyle, gerek bir eytan andnyordu. Maskedeki ince deliklerden grnen gzleri, bana korkun baklar frlatyordu. Elinde bir halat vard. Son duam etmek zere yere diz ktm ve lm beklemeye baladm. 'Beni dinleyin!' diye bard hemen yanmda bir erkek sesi. 'Beni dinleyin!' Gzlerimi atm. Cellat maskesini indirmiti. iek bozuu yz bembeyazd. Salan usturaya vurulmutu. 'Beni dinleyin! Gelenee gre bir cellat lme mahkm edilmi bir bakireyle evlenme hakkna sahiptir. Bakire bu teklifi kabul ederse, hakknda verilen hkm geersiz klnr.' 'Seni kim ister ki?' diye bard crtlak sesli bir kadn. 'Seninle evleneceime lmn kollanna atlnm daha iyi! Nehrin suyu bile senin yatandan daha scaktr.' Kalabalk kahkahalarla glyordu. 220

'Beni koca olarak kabul ediyor musun?* diye sordu cellat. Gzlerimi nehrin, halatn ve uvaln zerinde gezdirdim. ocukken bir keresinde kedi yavrulannn boulmasn seyretmitim. lm dehet verici bir zaman sonrasnda gerekleiyordu. Hayatta kalma arzum cevap verdi: Evet. 'Daha yksek, hrsz kan, seni duyamyoruz!' diye bard kalabalk. 'Evet' diye bardm, 'yaamak istiyorum.' 'ok yaa celladn gelini!' 'Onu celladn yatana gtrn!'" "imdi seninle nerede karlam olduumu biliyorum" dedi Benedict. "Sen de mi oradaydn? Tanrm! Avucunda okuduklarm doruymu. Kader izgilerimiz bir arabann iki tekerleinin brakt izler gibi yan yana ilerliyor." "Bana yardm eder misin?" diye sordu Benedict. "Sana yardm etmek zorundaym." "Hizmetine ihtiyacm var ve bunun karln bol bol derim. Bal bulunduum tarikatn fakir olmadn biliyorsun." "Benden ne istiyorsunuz?" Magdalena'nn gzleri parlyordu. Benedict etrafna baknd. Kimse kendilerini dinlemiyordu. Dier masalardaki mteriler grltyle kendi ilerine bakyorlard. "zel bir bilgiye ilgi duyuyorum." "Casusluk gibi mi?" "yle denebilir." "Neden ben?" "Gzelsin, insan batan kartacak kadar gzelsin. Seni pu-ris naturalibus inceleyebilme frsatn buldum." "Nasl inceleyebilme?.." Benedict bu soruyu duymazlktan geldi. "Sen tam benim ihtiya duyduum trden bir yemsin." 221 "Kim iin?" diye sordu Magdalena. "Prens Heinrich." "Yani... mparator Friedrich'in olu mu?" "Doru bildin." "Ben ve Prens Heinrich" dedi Magdalena. Dudaklarnda alaya bir glmseme belirmiti. "Bu nasl olacak? Prensin evresinden fazla tandm yok..." "Plerumque gratae princibus vices." "Ne dediniz?" "Deiiklikler prensler iin daima ho birer srprizdir." amazan aynn sonunda Orlando tekrar Tac el-lem'e arld. Srtlarn atee vermi olan son gerein on iki bilgesi onu bekliyordu. Tahtadan yontulmua benzer kprtsz gzlerle bir sre onu szdler. Orlando alevlerin nda bekliyordu. inde tuhaf, pek ho olmayan bir his belirmiti. "nemle bir grev vermek iin seni buraya ardk" dedi Hazim. "Elimiz olarak Akk'ya gidecek ve Tapnaklann Kuds'teki Byk stad'n ziyaret edeceksin. Bu adam, bildiin gibi, tarikatn dou dnyasndaki en yksek otoritesini temsil ediyor. Yaz mevsimini daima Krak des Chevaliers Kalesi'nde geirir. Ona bir mesaj gtrecek ve byke bir mebla para teslim alacaksn. Bu arada bir mddet kale duvarlannn iinde kalman gerekecek. Onlarn dilini konuabiliyor, alkanlklann tanyor, daha da nemlisi, nasl dndklerini biliyorsun. Orada olup biten her eyi bilmek istiyoruz. Kafanda soru iaretleri var m? Seni orada birisinin tanma tehlikesi mevcut mu?" "Bu kalede beni tanyan birinin bulunmas pek kk bir ihtimal. yle olsa bile, beni bir bakasyla kantrdn sanacaktr. Sakalszm, salanm uzun ve Arap elbiseleri giyiyorum." 222 "Greve hazr msn?" "Hazrm." "Yarn gne doarken yola kacaz." Orlando odadan aynldktan sonra yan kaplardan biri agld ve Quaim ieri girdi. "Bu grev ok nemli" dedi bilgelere. "Onu gzden karmayn. Hakknda yanldysam, lecek. Bu ate snavn baard takdirde, onunla byk iler yapacam." Hazim'e ise yle dedi: "Sen de onunla gideceksin. Bizim dilimizi ve batllarn dilini ok iyi konuan, damarlarnda Arap kan akan, bana bir feda kadar bal

olan, talihi imdiye dek daima yaver giden bir Tapnak valyemi. .stne stlk peygamber mhrne de sahip. Byle bir adamn neler baarabileceini, Kuds' tek bir kl darbesine gerek kalmadan fetheden mparator Friedrich rneinde grebiliriz." Yedi atlydlar: Orlando, Hazim ve be Nizar. Alamut'un byk kapsndan kp atlarm aaya doru srmeye baladklan zaman, zerlerindeki bembeyaz elbiseler ve krmz kuaklarla heybetli bir grnm sergiliyorlard. Gm kakmal hanerleri l sld. Altlanndaki siyah aygrlar, elbiselerinin gnete daha da parlamasna neden oluyordu. Kk birliin sonundaki iki eein srtna insanlar ve hayvanlar iin erzak, deitirmek iin amar, konuk amnaganlan ve haftalk bir yolculuk boyunca ihtiya duyulabilecek her ey yklenmiti. Orlando'nun eyer antasnda, Kuds Byk stad'na verilecek mesaj bulunuyordu. En nemli ykleri ise k ve hava geiren bir sepette bulunuyordu: posta gvercini. "Onlara dikkat edin" demiti Zayide vedalarken. "En azndan biri yolculua dayanmal." Mezopotamya vadisine kadar sarp dalann arasnda at srdler. 223 Eyerlerinin zerinde geirdikleri saatler, Hazim'in sayesinde yldrm hzyla ilerliyordu. Tm iyi retmenler gibi talebelerinin ilgisini uyandrmay ok iyi baanyordu. Yolculuun daha ilk gnnde u soruyu ortaya atmt: "Bir ayna, karsna konulan cisimlerin sa taraflann sol, sol tarafla-nn da sa olarak yanstr. Peki neden yukansn aa, aasn da yukan olarak yanstmaz? Kenarlan eit uzunlukta olan kare eklinde bir ayna dnn. Sol,ve sa kenarlar, aa ve yukan kenarlardan hibir ekilde farkl deil. Ayna karsndaki vcudun sa tarafn soluyla deitirir, ama neden bala ayaklann yerlerini deitirmez? Aynay istediin gibi evir, yine de sadece sol ile sa birbirine dntrr. Aynann nne yatar vaziyette uzann. Ba sol tarafta, ayaklar da sa tarafta olsun. Ne olur? Ayna beklenildii gibi yz ayaklarla, ayaklan da yzle deitirir mi? Hayr, san yukanda ve solun aada bulunmasna ramen, yine de vcudun sol tarafn saa, sa tarafn da sola dntrr. Ayna neden cisimleri dndrmek, ama asla ba aa evirmemek gibi tuhaf bir saplantya sahiptir?" le namazndan sonra Orlando'ya ve dier Nizarlere farklj bir soru yneltti: "Allah'n kudreti sonsuz mudur?" "Allah'n sonsuz kudretinden nasl phe edebilirsin?" diye fkeyle kank bir aknlkla karlk verdi Nizarler. Hazim ise sorusuna devam etti: "Allah'n sonsuz kudrete sahip olduunu kabul edersek, gerekletiremeyecei hibir eyin olmadn da kabul etmi oluruz. yle deil mi?" "phesiz yle." "O halde Allah hi kimsenin, hatta kendisinin de kaldramayaca arlkta bir ta yaratabilir. Peki kendisi de bu ta kald-ramazsa, sonsuz kudreti nerede kald?" 224 Arada srada zmlerine tmnn katld bulmacalar ve aritmetik ilemleri de soruyordu: "Bir emirin on bir soylu at vard. lm deinde tek oluna atlann yansn, en sevdii kansna drtte birini, yal hiz-metknna da altda birini braktn syledi. Sonra son nefesini verdi, ancak miras paylatrmay kimse baaramyordu." "Zaten olacak i deil" diye gld Orlando. "Atlan paralamak gerekir..." "Varisler de senin gibi dnyordu. Bir bilgeye akl danmaya karar verdiler. Bilge, kendi atn da dier on bir ata dahil etti. Artk on iki hayvan vard. On ikinin yans alt eder. Bunlan emirin olu ald. On ikinin drtte biri eder.' Bunlan en sevdii kans ald. On ikinin altda biri olan iki at da yal hizmetkr ald. Alt ve ve iki, on bir eder. Avluda on iki at bulunuyordu. Geriye bir at kalmt, o da bilgenin kendi atyd. Bilge atna bindi ve uzaklap gitti." Sekiz gnlk bir yolculuktan sonra Diyala Nehri'ne ulatlar. R MJPadat! Ne muhteem bir ehir!

ehre ova tarafndan yaklaan atllar, uzaktan baknca, zerinde saraylann ve camilerin altn kubbelerinin birer hilal gibi parlad sonsuz bir okyanusla kar karya olduklann sanmlard. Kuleler ve minareler, gemi direklerinden oluan bir orman ya da bir ordu dolusu askerin mzra gibi ge ykseliyordu. ehrin devasa surlannn nne geldiklerinde, Orlando kendisini bir karnca kadar kk hissetti. "Burada tam otuz bin cami var" dedi Hazim. "On sekiz medresenin ve saysz mektebin kapian herkese ak. Badat ktphanelerinde, dnyann dier tm ktphanelerinin topla225 mndan daha fazla kitap bulunuyor. Yollann tm ta kapl ve gnde iki kere suyla ykanp temizleniyorlar. plerin toplanmas ve yer alt kanalizasyon sistemi sayesinde ehir daima p-nl pnl." Akamn ge saatlerinde byk Dicle Kap'ndan ieri girdiklerinde, ehrin sokaklarn aydnlatan binlerce ve binlerce ya lambas yava yava yaklmaya balanyordu. Mezzinler minarelerin tmnden ayn anda akam ezann okuyordu. Allah'a duyulan imann sesleri ge ykseliyordu. Alamut elilerinin kalaca yer ehrin dou yakasnda, Halife Camii'nin yaknlannda bulunuyordu. Deylemli bir pirin tacirine ait olan bu ev, yolculuk eden tm Nizarlerin konaklamasna tahsis edilmiti. Oraya doru giderken, yolda masallardaki-ne benzer bir tren alayyla karlatlar, iki beyaz deve tarafndan tanan kubbeli bir tahtrevann iinde, alnna altn bir ss takm olan peeli bir kadn oturuyordu. Ayn ekilde develere binmi olan bir grup silahl muhafz, nden ona yol ayordu. Arkadan da elbiseleri ve alnlanna taktklar renkli eritler rzgrda uuan zarif kz hizmetkrlar geliyordu. "Prenses Masudi" dedi etrafta duran adamlar. "Allah ona ebed mutluluk ve gzellik bahetsin!" "Tam vaktinde geldiniz" diye selamlad onlar pirin taciri. "ki gn sonra en gen olumu evlendiriyorum. Dne katlp beni onurlandrn!" Arap evlerinin gizem dolu havas Orlando'yu bylyordu. Birbirinin iine girmi olan kutu eklindeki odalann d dnyayla olan ilikileri tmyle kesilmiti. Sokaa bakan tek bir pencere bile yoktu; duvarlardaki tm aklklar bir i avluya alyordu. Avlunun ortasnda bulunan bir emeden akan su, ince bir mnltyla yerdeki mermer kumaya dklyordu. iekler, otlar, sarmaklar her yan kaplamt. Kafeste bulunan bir ku ark sylyor, iniler mavi ltlar sayordu. Evin yabanclara 226 yasak olan ve sadece kadnlann girebildii ksmndan, bir kz sesi ykseliyordu. Pencerelerin nndeki ince ilemeli ahap kafesler, ierisinin grlmesine engel oluyordu. Evlerin zellikle teraslan kadnlara aynlmt. Burada ev ileri yaplyor, komu kadnlarla gevezelik ediliyordu. Evin sadece pek az odas erkeklere aitti. Araplarda ev kadna aitti. Erkek sadece bir misafirdi. Vaktinin ounu danda, pazar yerinde, kahvehanede, ite veya dier erkeklerle beraber geiriyordu. Gecenin bir yansnda Orlando tiz ve keskin lklarla uyand. Sesler dalga dalga artp azalyordu. Bu bir ocuk muydu? Belki de bir kedi, ya da bir ku. Yorgan bann zerine ekti. Uzun yolculuktan yorgun dmt; ryasz bir uykunun derinliklerine dald. "atmn altnda rahat bir gece geirdiniz mi" diye selamlad onlan ev sahibi ertesi sabah. "Zaffat al-hamam'n sizi rahatsz etmediini umanm." "Zaffat al-hamam m?"iye sordu Orlando. "Evet, dn ncesi kadnlann hamamda dzenledikleri elence." "Ben de bir hayvann boazlandn sanmtm" diye gld Orlando. "Yolunduklan zaman bazen tavuklar da banr." "... yolunduklan zaman m?" "Ona sen anlat" dedi ev sahibi Hazim'e. "Tadna tam anlamyla vanlmas iin bir kadnn plak olmas gerekir, tmyle gplak. Bu nedenle gelinin vcudu kllarndan anndnlr." "Bu yolunmu gvercinin talihli sahibi kim?" "At-Tabari adnda, nfuzlu bir aileye mensup bir hal taciri. Dicle'nin kar kysndaki evi halk tarafndan Kasr adh-dhalab,

yani Altn Saray olarak adlandnlr." 227 "O halde mutlaka hatn saylr bir hareme sahiptir!" "Sheyla, Kuran'n emrettii ekilde drdnc kans olacak. Ama Altn Saray'da o kadar ok sekin cariyesi var ki arada srada divan vezirlerine ilerinden birini hediye ettii olur. Dn evimin nnden geerken grdnz Prenses Masudi'nin maiyetindeki kzlarn neredeyse tm onun hareminden gemitir. Dnyann baka hibir yerinde Badat'ta olduu kadar ok sayda ve gzellikte kle kz bulamazsnz." Ertesi gn bir hurma aacnn glgesinde dinlendikleri esnada, bir yk gemisini boaltan kleleri seyrediyorlard. "Mminlerin oluturduu bir toplulukta klelerin bulunmas tuhaf deil mi?" diye sordu Orlando. "Yerinde bir soru" diye karlk verdi Hazim. "Her ne kadar eriat bir Mslman'n baka bir Mslman' kle olarak tutmasna msaade etmiyorsa da, bu emir dierlerinin arasnda en fazla ihlal edilenidir. Bizzat peygamberin de iki klesi vard, ancak bunlar Mslman deildi. Meryem bir Kpt, Safiye de bir Yahudi'ydi; ancak bu onlan peygamberin gznde kesinlikle kltmyordu. Safiye, Arap kkenli dier kanlan tarafndan kskanlktan tr 'Yahudi' diye hakarete urad zaman, Muhammed ona u tavsiyede bulundu: Onlara yle de: Benim babam tshak, atam ibrahim, amcam smail, Yusuf da kardeimdir." "Tm bu kleler nereden geliyor?" "Mslman bir hkmdar, fethettii bir lkenin erkek, kadn ve ocuk sakinlerini kleletirme hakkna sahiptir. Ganimet, onu klcyla ele geirene aittir. Ancak peygamber buna sadece iki koulun yerine gelmesi durumunda izin vermitir: Bu insanlar Mslman olmayacak ve kl zoruyla malup edilmi olacaklar. Kar koymadan teslim olan bir insan kleletirilemez. Ancak pratikte bu uygulamaya pek itibar edilmiyor. 228 Bir zamanlar ezilenleri ykseltmek iin ortaya kan islam, kle ticaretini varlnn temel tana dntrm durumda. Halifenin hkm srd lkelerdeki tm kirli iler kleler tarafndan yaplyor. Deve gdclerinden bavezire kadar her erkek, yatak arkada olarak diledii gibi kullanabilecei kadn klelere sahip. Tarihimizde annesi bir kle olan pek ok halife var. Abbas dneminde annesi zgr birer kadn olan halifelerin says sadece ; Endls Emevlerinde ise bir tek bile yok. Harun r-Reid'in annesi Yemenli, Halife el-Mansur'un annesi ise Berberi asll bir kleydi." "Bu hayret verici durumun bir aklamas var m?" diye sordu Orlando. "Her eyin bir aklamas vardr" diye karlk verdi Hazim. "Hakim snf yelerinin haremleri, sava ganimeti olan birbirinden deerli kadn klelerle dolu. Harun r-Reid'in tam bin kadn klesi vard. Abbas halifesi elMtevekkil'in hareminde bu say drt bine kadar kyordu. Bu artlar altnda, bir kadnn efendisinin gzne arpmas iin genlikten ve gzellikten farkl zelliklere sahip bulunmas gerekir. Bu korkun rekabet savanda soylu Arap kadnlannn ii hi de kolay deil. Aldklan iyi eitimin sonucu olan ahlk anlay-lan, onlan tutuklatnyor. Oysa gen erke, Krt, Berberi ve bedevi kzlan in ayns geerli deil. Kendilerini erkeklerin zevkine her trl ekingenlikten ve tutukluktan srynlm olarak sunabiliyorlar." "Bu, klelerin hrlerden aldklan hakl bir intikamdan baka bir ey deil." Ertesi sabah erken bir saatte birlikte bir hamama gittiler. "Badat'ta saylamayacak denli fazla hamam vardr" dedi onlara ev sahipleri. 229 "ehrin sakinleri bu kadar kirli mi?" diye sordu Hazim. "Hamamlar olmasayd Badat u anda bombo bir ehir olurdu." "Neden?" "nsanlar hamama ak yapmak iin gider. Hamam, her trl cinsel ilikinin balad ve sonulandnldg yerdir. Olaanst bir erotik ekicilie sahiptir. 'Be Byk Zevk' kitabnda unlar yazar: Bir anlk zevk sevimektir, bir gnlk

zevk ykanmaktr, bir haftalk zevk tm vcut kllannn annmasyla elde edilen mutlak plaklktr. En iyi ailelere mensup kadnlar vakitlerinin byk ksmn hamamda ykanmakla, masaj yaptrmakla, koltuk altlarndaki, kollanndaki ve bacaklanndaki kllan aldrmakla geirirler. Ancak bunlann en nemlisi, ada yardmyla edep yerlerindeki kllarn alnmasdr." "Ada da neyin nesi?" diye sordu Orlando. "Adann ne olduunu bilmiyor musun? Ada, aa reinesi ile balmumunun kartrlmasndan elde edilen bir macundur. Nemliyken vcudun istenilen blgesine srlr, kuruduktan sonra ekilip kartld zaman kllan da kknden sker. Badat'ta erkekler de ada yapar; hem de sadece kanlanna daha gzel grnmek iin deil, cinsel gc artna zelliklerini iyi bildiklerinden. Bunu mutlaka denemelisiniz! Erkekler iin ila olan, kadnlar iin bir zorunluluktur. Edep yeri kllarla kapl bir kadna kimse elini bile srmez, tbn el-Haccac, yazd hicviyelerinden birinde yle diyordu: Ap aras bir serserinin surat kadar kll! Ama hamamn ilevi srf bu kadarla kalmaz. Biz erkekler iin ar, kahvehane, sokak ne anlama geliyorsa, kadnlar iin de hamam ayn anlama geliyor. Burada dedikodu yaplr, anneler evlenecek yaa gelmi oullan iin gelin aday bakar. Ancak burada sadece meru ak oyunlan deil, olanclk ve sevicilik 230 de sk sk grlen bir durumdur. Hamamn ve mezarln dua edilmesine izin verilmeyen tek yerler olmalar boa deil. Hamamlar, cilalanm mermer gibi parlayan siyah renkleriyle dier binalann arasnda kolaylkla fark edilebilirler. Bunun sebebi, kubbelerinin katranla srvanmasdr. lerindeki scak su caynaklanndan ykselen buhar da bal kadar yapkandr." inde bulunduklar hamamda da souk ve scak su kurnala n, buharlk, gbek ta ve bir ayhane vard. "Badatllar ylanlar kadar sahtekr ve yalanc" dedi onlar keseleyen zenci. "ehirlerini dnyann merkezi sanyor, yaban-ciann tmn aalyorlar. Hepsi de maddi imknlannn ok zerinde bir hayat sryor. lerini dn dinarlarla yrtyorlar. Tartlannn tm hileli. Sahtekrlk yapmadan imzaladktan bir tek anlama bile yok." "Badatllar hakknda sylenebilecek iyi bir eyler de yok mu?" diye gld Orlando. "Elbette var, rnein kadnlan ok ekici. Gnein altnda onlardan daha gzeli yoktur. Sizin gibi sarn erkekler iin onlarn ilgisini ekmek ok kolay, ama bir o kadar da tehlikelidir." leden sonra, ehrin en byk ve gzel camii Nizami-ye'nin damna ktlar. Dicle, ehrin eski ksmnn bat ve dou yakalan arasnda, iki kadnn gsnn arasndaki bir gerdanlk gibi uzanyordu. - "Sylenene gre ehrin yeni ksmnn nasl olacan bizzat Halife el-Mansur planlam ve buraya Madinat as-Salam, Ban ehri adn vermi." "Kuran'da cennete bu isim verilmez mi?" "yle. Halife, yeni kuraca ehrin bir cennet olmasn istiyordu. lkesinin her tarafndan mimarlar ve ustabalar, Musul, Basra ve Kfa'dan binlerce ii getirtti. Drt sene sonra, ehrin inaat tamamland zaman, hakl olarak ne dou, ne de bat dnyasnda buna benzer bir yer bulunmayacan iddia ediyor231 du. Badat, slam'n kalbidir. Bilimin ve sanatn tm gzellikleri burada toplanmtr. Harun r-Reid zamannda bile ehrin nfusu milyon snrna dayanmt. yzer ve iki sabit kpr, ehrin iki yakasn birbirine balyor. Ayrca ehrin iindeki ok saydaki kanaln zerinde de irili ufakl birok kpr bulunuyor. Binlerce tekne iki yaka arasnda her gn yk, hayvan ve insan tayor. Baka ehirlerde insanlann nasl birer eekleri varsa, burada da herkesin bir kay var. Halifelerin saltanat kayklan altn yaldzl fillere, aslanlara, ejderhalara ve yunuslara benziyor." "uradaki adam gryor musunuz?" diye szn kesti onun Orlando.

"Hangi adam?" diye sordu Hazim ararak. "Kahverengi cppeli, sakall adam. Devaml peimizde. Sanki bizi takip ediyor." "Bunu neden yapsn ki? Sana yle gelmi olmal. Bu kargaada kimse kimseyi takip edemez." Gece olunca Hazim ve Nizarileri, pnl pnl aydnlatlm sokaklarda ve arlarda dolamaya ktlar. ehrin tm meydanlan canl bir kalabalkla doluydu. "Burada kimse uyumaz m?" diye sordu Orlando. "Burada sadece erdem ve drstlk uyur" diye karlk verdi Hazim. Yanlarndan yzleri peeli, ancak gbekleri ve kollan plak kadn geti. Glleri, el ve ayak bileklerinde tadklan altn halkalann nlamas kadar dz ve berrakt. Nizarlerden biri yan gzle onlara bakarak yle dedi: "evrenize satnz gzel koku..." "... tohumlanmak isteyen ieklerinkine benziyor" diye tamamlad kavun satan gen bir zenci glerek. Daha sonra tesadf eseri olarak halifeyi de grdler. Gr232 kemli bir kayn iindeydi. Nehrin dou yakasndaki sarayndan km, avlanmaya gidiyordu. zerinde zengin ilemelerle kapl beyaz bir elbise, banda da siyah krkten bir takke vard. "Ne kadar da gen" dedi Orlando. "Henz yirmi be yanda" diye karlk verdi Hazim. "nsanlar onu seviyor." Halifenin yzn siyah renkte, ksa bir sakal sslyordu. nce yapl, ak renk tenli, orta boylu bir adamd. "Hibir halife memurlanna onun kadar bol keseden maa datmamtr. Ancak bunun karlnda, ldkleri zaman servetleri halifeye ait olur. Sylenene gre srf bu yzden vezirlerine ve kadlarna birbirinden gzel kle kzlar hediye ediyormu. Yal bir adam ldrmek iin yatana gen ve ateli bir kz sokmaktan daha zarif bir yntem dnlebilir mi? Halife, damat adaylannn dn gecesi ncesinde gelini plak grme hakkna sahip olduklann ne sryor. Dorusu, nsan bir eek satn alrken bile her tarafn dikkatle yokluyor. Sahann alcy kazklamayacan kim nasl garanti edebilir? Bunu anlamann tek yolu, mal mmkn olduunca titiz bir ekilde incelemektir." "Burada yaamak olduka elenceli olmal" dedi Orlando. "Badat zenginler iin ei bulunmaz bir cennet, ama fakirler iin sefalet dolu bir bataklktr. Bu kannca yuvasna den bir fakirin durumu, bir kfirin evinde bulunan bir Kuran kadar umutsuzdur. Grnrde hr ve mevkiice kleden yksekte bulunan kk insanlar kalabal, en azndan kendisine bakabilecek bir efendiye sahip olan en zavall kleden bile kt bir durumdadr. Hamam uaklan, seyyar sahalar, hamallar, dilenciler, kapkalar ve sakatlarla dolu bu ehir, tm rklardan her trl rezalete hazr dkntnn topland bir pislik yuvasdr. ehre yaln ayak, ba kabak akn eden umutsuzlann says her geen gn artyor. ehir, bu insanlan sanki bylym gibi 233 kendisine ekiyor. Zavalllar talihi burada yakalayacaklann sanyorlar..." "uradaki adam anlalan talihi yakalam" dedi Orlando bir tahtrevann zerine kurulmu olan iman bir adam iaret ederek. Adamn yal parmaklannda altn yzkler ldyordu. Tahtrevan tayan Nubyal drt kle, dar sokakta koar adm ilerliyordu. plak gsleri terden srlsklam kesilmiti. "Bir tacir" dedi Hazim. "Badat tacirlerinin zenginlii dillere destandr. En gzel evler, en gzel baheler ve en gzel cariyeler onlara aittir. Halifeye bile bor verecek kadar varlkldrlar, ancak bunu kendi karlan iin yaptklann belirtmeye gerek duymuyorum. Peygamberin sylediine gre, drst tacirler Allah'n tahtnn glgesinde oturacaklarm. lk halife Ebu Bekir bir kuma taciriydi, halife Osman da hububat taciri." "Zenginlikleriyle etraflanna bu ekilde caka satmalan hi houma gitmiyor" dedi Orlando. "O tahtrevandaki iko seni duysayd nasl cevap verirdi, biliyor musun? Allah, layk olana bahettii servetin grlmesini ister. Kitapta byle yazldr.

Peygamber de fakirlerin imandan kmalarnn daha kolay olduunu sylememi miydi? Oysa gerekte bu iko gibi zenginlerin din ve imanla yakndan uzaktan ilgileri kalmamtr; hatta en azgn kfirin bile bunlardan daha imanl olduu sylenebilir. Onlann tanns paradan baka bir ey deildir. Deylem'de eytana ne isim verirler, biliyor musun? arlann efendisi! stelik bunda hi de haksz saylmazlar." Zengin sofrada kamn tka basa dolduran Orlando, hazm kolaylatrmak iin gecenin ge bir vaktinde kk bir yry yapmaya karar verdi. Gkyz yldzlarla doluydu ve sokakta in cin top oynuyordu. Dicle'den yana mzik sesleri iiten Orlando, kahverengi cppeli ve sakall adam grd esnada bir 234 meydan amakla meguld. Adam sanki onu beklermi gibi, bir duvann glgesine snmt. Orlando ona doru yrynce, yabancnn yle fsldadn duydu: "Monstra te esse fra-ter!" Orlando kendisini tantmann iyi olup olmayacan dnrken, yabana fsldamaya devam etti: "D kabuunu grrsnz Bizim yaantmzn sadece. Oysa ekirdekteki korkun gcn Farkna bile varmazsnz." Bu dizeler, ancak Tapmak valyelerinin en gizli smna vakf olan biri bilebilirdi. Sakall adam Orlando'yu bir kemerin glgesine doru ekti. Mutlak bir karanlk kaplamt etraflarn. Orlando, kulann hemen yannda bir sesin fsldadn duydu: "Fazla vaktimiz yok, Birader. Sana diyeceklerimi iyi dinle. Yannda Alamut'a ait posta gvercinleri tayorsun." "Evet, tane." "Sadece bir tane kald. Dier ikisini biz aldk ve yerlerine baka gvercinler koyduk. Bu deiiklii kimse fark etmez." "Ne yapmak istiyorsunuz?" "Tehlike nnda seni'uyaracaz. Bu gvercinler, tarikatnla arandaki tek ba. Gzlerini ak tut! Boynunda krmz bir ip bulunan bir gvercin sana gelecek olursa, cann kurtarmak iin ardna bile bakmadan kamaya bak! Talihin ak olsun!" Yabana, bir hayalet gibi ortadan kaybolmutu. O gece yola koyulmulard. Gne doduu srada Badat arkalarnda kalmt. Ovann sszl, bir caminin ulv sessizliini hatrlatyordu. 235 Sadece atiannn nal sesleri duyuluyordu. Anszn gen bir Ni-zar eyerden aa kayd. Yerden kopard bir yaban zamban yukar kaldrarak, sabah gneine doru tuttu."lkbaharn parmaklan Akn yatan serdi Yeil bir rtnn zerine Zambaklardan kurulu. Gzel kokulu ieklerinde ehvet mzraklar kurbanlann bekliyor." "Kulaa ho geliyor" dedi Orlando. "Bu iiri kim yazm?" "Ben" dedi Nizar glerek. "Sen bir air misin?" "Bizde herkes bir airdir" diye karlk verdi Hazim. "Hibir dil iir yazmaya Arapa kadar uygun deildir. slam'da bulunmayan resim ve heykel sanatlannn yerini fazlasyla doldurur. Mesela Bin Bir Gece Masallan'n dn. Kimse bu masallann gerekte bu sayda olup olmadklanyia ilgilenmiyor. Bin bir taneler, nk bu saynn tns ok ho: Alf laila wa-laila! Bir masal kitab iin ne gzel bir balk!" "Allah'n Kuran' Arapa indirmesi de bir tesadf deil" diye ekledi Nizar. "Arap alfabesinin yirmi sekiz harfi, bir ayn yirmi sekiz gnyle uyum iinde." Bir dier Nizar de sze kanti: "nsann iki elinin parmakla-nnda toplam yirmi sekiz boum vardr. Yirmi ya dileri hari, dilerin says da yirmi sekizdir."

le molas srasnda Hazim saylann gizemi hakknda konumaya balad: Yedi, kadnn saysdr. ki kere yedi yana geldiklerinde, dourganlklann simgeleyen det kanamalar balar. Yedi kere yedi yalannda da sona erer. Drt kere yedi 236 yana gelen bir kadn, gzelliinin ve dourganlnn doruk noktasna ulamtr. Bu yata doan oullar, dierlerinden daha gl ve akll olur. Peygamber de annesinin drt kere yedinci yanda dnyaya gelmiti. Bu Harun rReid ve Quaim iin de geerli. Bir dolunaydan dier dolunaya kadar drt kere yedi gnn gemesi gerekir. Drt kere yedi, yirmi sekiz eder. Yirmi sekiz sadece bir, iki, drt, yedi ve on drde kesirsiz olarak blnebilir. Bu rakamlar topladn takdirde, yirmi sekiz saysn elde edersin. Bu cebir bys sadece bu rakam iin geerlidir. Yedi, kadn mucizesinin kutsal saysdr." Akam olduunda bir kervansarayn avlusundaki atein etrafna oturmu, yldzlan seyrediyorlard. "sletm, geceye uyarlanmtr" dedi Hazim. "Ay, bizim klavuz yldzmzdr. Hristiyan-lann gn, gnein dousuyla balar. Mslmanlann gn ise gnein batyla, yani ayn dousuyla balar. Hristiyanlar iin ha ne anlama geliyorsa, bizim iin de hilal ayn anlam tar. Dou dnyas akla, bat dnyas ise mucizelere ynelmitir. Bu da en belirgin bir sekide tapnaklanmzda ortaya gkar. Cami, Hristiyan kiliselerinde olduu gibi iinde mucizeler gerekleen bir tann evi deildir. inde ark syleyen korolar, org mzii, aziz resimleri ve baka kutsal emanetler bulunmaz. Cami mistik bir mekn deiL, aksine bir toplanma yeridir. duvarla-nnda ssleme olarak yaayan veya yaamayan bir varln resimleri deil, soyut sslemeler bulunur." "Peygamber neden varlklann resminin yaplmasn yasaklam?" diye sordu Orlando. "Peygamber resim yapmay yasaklamamtr. Evet, Allah'n talih oyunlanndan ve put tasvirlerinden nefret ettiini sylemiti, ama bu tm resimlerin yasakland anlamna gelmez. Allah'n cism ve sureti yoktur, nasl bir varlk olduu hayal dahi edilemez. 237 Hristiyanlarda olduu gibi Tanrnn Olu' suretinde asla in-sanlatnlmad iin, ona dair bir tasavvurumuz da yok: Ne doumu, ne Tann Anas', ne mucizeleri, ne de gnhlan. Kitab Mukaddes, bize Nuh'un gemisinden balayp Msr'dan ka kadar gzel hikyeler anlatyor. Kuran ise yasalardan, emirlerden ve tlerden oluan bir kitap. indeki tann kavram tmyle soyut. Neyin tasvirini yapacaz ki? slam'n doas, en az saylann doas kadar soyuttur. Matematiin temellerinin Allah'n oullan tarafndan atlm olmas bir tesadf deil. Bat lkesi Arap rakamlaryla hesap yapyor. Rakam ve cebir, Arapa kelimeler. Astronomi alannda kullanlan ve bugn Zenit, Nadir ve Azimut olarak telaffuz edilen kavramlann asllan da Arapa'dr. Bizden nce yaam olan medeniyet sahibi kavimlerin hibiri gerek anlamda soyut saylan bilmiyordu. Nil kysna piramitleri ina etmi olan Msrllar, saylar iin izgiler kullanyorlard. On iki says iin on iki izgi ekiliyordu. stn bir teknik bilgiye sahip olan Romallar bile saylan ifade etmek iin rakamlan yan yana diziyorlard. rnein 387 saysn yle yazyorlard: Yz-yz-yz-elli-on-onon-be-bir-bir. Bu ekilde en basit bir toplama ilemini dahi yazl olarak yapmak mmkn deildir. Arap rakamlanndaki dahice yenilik, sfinn kullanlmaya ba-ianmasyd. Sfr, aslnda rakam da olmayan, gizemli bir iarettir. Bir baka rakamn nne veya arkasna konmasyla, hilik veya sonsuzluk anlamna gelebilir. ln soyut tanrsnn doas, sfr kavramnn iinde yaamaktadr." O gece uyurken Adrian, Orlando'yla konutu. "Bizde sekin soylu snf okuma yazma bilmemekle bbrlenirken, burada herkes, en basit fellah ve su taycs bile, kutsal yazy okumak zorunda. Aksi takdirde gerek bir Mslman olmas mmkn deil. Bizde sadece rahipler Kutsal Kitap' 238 okuyup anlayabilir. Latince bilmeyenlerin dnda, sradan insanlar tarafndan anlalmas mmkn deil. Halkn okur yazar olup olmamas ruhban snfnn

umurunda bile deil, aksine, cahil kalmas ok daha iine geliyor. Badat'ta kaplar herkese ak, stelik cretsiz yzlerce okul var! Burada ruhani ve politik bilgilerle donanm ne mthi bir sekinler topluluunun yetitiini dnsene! Muhammed'in ne dediini biliyor musun: Talebenin mrekkebi, ehidin kanndan daha kutsaldr. Bu szler bir Hristiyan'n azndan km olsayd, mutlaka kfrle sulanrd. Mu-hammed aynca tm bilgeliin Allah'tan geldiini, bu nedenle hangi kaynaktan olursa olsun, hatta bir kfirin iki duda arasndan bile km olsun, mutlaka alnmas gerektiini de sylemiti. Ya buna karn Havari Paulus ne diyor: Tann, bu dnyann bilgeliinin budalalk olduunu sylemedi mi? Kutsal yazlarda yle yazl deil midir: Bilgelerin bilgeliini yok edeceim, aklllann akln eleceim. Bazen Pelagius denilen o kfirle ayn eyleri dnyorum." Orlando uyand. Adrian'la m konumutu? Yoksa kendi kendine konumaya m balamt? Bunlann benim veya Adnan'n kelimeleri olmas ne fark eder ki? Zaten ayn alglardan yaamyor muyuz? Ama uyankken bilmediim eyleri' nasl oluyor da uyurken biliyorum? Neden gn nda hatrlayamadm Kitab Mukaddes ayetlerini geceleri ezberden okuyorum? Belki de bu ayetleri gnn birinde okumu ve tam gerektii anda yeniden gn na karmak iin zihnimin karanlkianna gmmtm; tpk ala kargann saklad binlerce kayn kozalan ihtiya duyduu anda yeniden bulmas gibi... 239 u M. Manda ayn odada uyuyor, ama ayn yata paylamyorlard. Bu kesinlikle allm bir durum deildi, nk erkek veya kadn, konuklann neredeyse tm bir yatakta birka kii birden yatyordu. "Bu bitler nereden geliyor byle?" diye inledi durup dinlenmeden kanan Magdalena. "Pislikten" dedi Benedict. "Sinekler ryen ette, sivrisinekler bataklkta, bitler ve tahtakurulan da ykanmam amarlarda kendi kendilerine oluur." "Yani onlann anneleri yok mu demek istiyorsun?" "Hayr. Haereler dllenmeye gerek kalmadan pislikten rerler. Farelerin ve sanlann durumu da farkl deildir. Ay olduu gecelerde, bilhassa mezarlklarn civannda, rmln ve pisliin arasndan karlar. Hi gece yans bir mezarlkta bulunmu muydun?" "Hayr" dedi Magdalena, "ama bir daraacnn yannda." "Gecenin o saatinde daraacnda ne iin vard?" "la olarak kullanlan bir macun hazrlamak iin. Bunun ne olduunu biliyor musun?" "Mumya macunundan daha iyi bir ila yoktur. Bunun iin daraacna ekilmi veya tekerlee gerilmi gen bir adamn cesedine ihtiya vardr. Dolunayda cesetten baparmak byklnde paralar kesilir, zerine daac tozu serpilir, sonra konyaa yatrlr ve tm kokusunu yitirip ttslenmi et rengini alana dek gnete kurumaya braklr. Ard raksyla ilendikten sonra, pek ok derde deva bir ila elde edilmi olur." "Bakyorum bu ilerden iyi anlyorsun." "Ben teyzemin raym. O ilalardan ok iyi anlard. Bana ifal bitkilerin zelliklerinden, Luziferum yapmna kadar her eyi retti." "Luziferum mu?" "Kk lm iksiri. Celladn elinden nasl kurtulduumu sanyorsun?" 240 "Onu zehirledin mi?" "Hayr" diye gld Magdalena. "Sadece uyuttum. Soukta kalm bir yarasa gibi kendinden gemi vaziyette." Benedict, gece uyand zaman kzn yatann bo olduunu grd. Magdalena baheye inmiti. "Kendini iyi hissetmiyor musun?" "Fenas deilim, idare ediyorum." "Hasta msn? Bir eksiin mi var?" "Hibir eksiim yok. Tam aksine: Fazlam var."

"Fazlan m var?" diye sordu Benedict aknlkla. "Hamileyim." "ocuk mu bekliyorsun?" "Hayr, beklemiyorum. Bana hamamda rastlamann sebebi de buydu. Scak banyonun ocuu drd sylenir." "Onu istemiyor musun?" "Bir celladn ocuunu kim ister?" "Belki sana yardm edebilirim" dedi Benedict. "Bernhard-larla konuacam." "Kimlerle?" .4 "Aziz Bemhard'n kurduu tarikata bal keilerle. Onlarla bizim aramzda birtakm balar var. Barahipleri Bernhard de Clairvaux'nun, Tapnaklann vaftiz babas olduu kabul edilir. Tp alanndaki uzmanlklan tartlmazdr. Sana yardm edecekler." Berhardlann eczacs Beringa Birader, baklagil yetitirdii tarhlan tayan tahta snklar kadar sska bir adamd. Sakal, ate fasulyelerinin iekleri kadar krmzyd. "Yani benden?.." diye kekeledi byk bir aknlkla. "Bu kzn karnndaki ocuktan kurtulmasna yardmc olman istiyorum. Bu i iin gereken ota sahip olduunu sanyorum." "ocuun babas sen misin?" diye sordu Beringa. "Tann saklasn! Elbette ki hayr" diye karlk verdi Benedict. 241 "Tarikatmn verdii bir grevi yerine getirmek iin yolculuk yapyorum. Bu kz benim iin ok nemli. Soylu bir adama ulamama yardm edecek. Ne demek istediimi anlyor musun?" Beringa Birader onu anlamyordu. "Bu karan ben veremem. Tarikat izin verdii takdirde sana yardm ederim." Ayn gnn leden sonras manastnn barahibi, tarikatn yaz ilerinden sorumlu olan Noter Alphonso'y yanna artt. Alphonso, ncil gibi srekli yannda bulundurduu ypranm Roma hukukunun sayfalann bir sre kantrdktan sonra okumaya balad: "Anima est aer conceptus in ore, tepefactus in pulmone, fervefactus in corde, diffusus in corpus. (Ruh, azdan alnarak cierleri dolduran, kalpte snan ve vcuda dalan havadr.) Bu u anlama geliyor: Ancak doumdan sonraki ilk nefes embriyoyu insan yapar." Noter, ban kaldrp barahibin yzne bakt. Baklanndaki anlamsz ifadeyi fark edince, birka sayfa daha evirdi: "Papian durumu daha ak bir ekilde ifade ediyor. te urada yazl: Partus nondum editus homo non recte fuisse dicitur. (Henz domam bir embriyo, henz bir insan deildir.) mparator Justinian'n altna yzyldan kalma Corpus Juris Civilis'inde de yle der: 'Partus enim antequam edatur mulieris portio est vel viscerum.' (Embriyo, doumundan nce kadnn bir paras, ya da bir i organdr.) Bizim vakamzda bu cmleyi yle yorumlayabiliriz: ayet kadn i organlanndan birinin alnmasna izin veriyorsa, hatta bunun iin ricada bulunuyorsa, buna ahlki adan edilecek bir itiraz olamaz." "te aradmz bu" dedi barahip. "Ancak kadn evliyse i deiir" diye devam etti hukuk bilgini ona aldn etmeden. "nk bir kadn ocuunu drmek suretiyle kocasnn evlat sahibi olmasna engel oluyorsa, 242 bu ceza gerektiren, lanetlenecek bir davrantr. Ama bu bir cinayet deil, bir hrszlk vakas olarak deerlendirilir. Kocann da onay vermesi veya hamileliin evlilik d gereklemi olmas durumlannda, ocuk drlmesi ceza gerektiren bir eylem olarak deerlendirilmez." "Celladn dnnn kilisenin onay olmadan yapldna gre" dedi barahip ban sallayarak, "hukuki adan da geerli deildir." Beringa Birader soluk tenli bir adamd. Adem elmas ok bykt ve olanlara kar dknln gizlemeye ihtiya duymuyordu. "ieklerin bile cinsel organlan yok mu?" diyordu etrafndakilere. Benedict'i hakl bir gururla manastr bahesinin rengrenk iek tarhlannn iinden geirdi. Karaard aalan-nn

bulunduu yerde durdular. Beringa bir yaprak kopartarak Benedict'e uzatt: "Bu bitkinin yapraklan, en iyi ocak anasdr. Byk perhizin son pazar gn, Mesih'in gerildii ha bu yapraklarla sslenir. Yal cadlar ve fahieler, karaard srgnlerini toplayarak toz haline getirirler. Her on ocuk drmenin sekizi bu yntemle yaplr. Ancak bu yntem en etkilisi olmasna ramen, ayn zamanda en tehlikelisidir. ocuklann l domasna yol at gibi, kadnn da nefes alamayarak lmesine neden olabilir. Yer sarma ile kantaron ieinin kaynatlmasndan elde edilen ay, daha az tehlikelidir. Artemisia, ylan otu, obandd ve petekli baldan yaplan fitiller de yardmc olur." "Bakyorum bu iten ok iyi anlyorsun. Birader" diye gld Benedict. "Bunlar rahibelerin eskiden beri kulland reetelerdir." Magdalena, kamna yumruk yemi gibi bir ac hissetti. Beringa Birader'in tavsiye ettii hareketleri yapmak zere bir tarlaya 243 gitmiti. Karnndaki iddetli kramplar onu dizlerinin zerine kmeye zorlad. Yabani bir erik aacnn altnda ocuunu drd. Etrafn akam sisi sarmt. lklarna bir bayku cevap veriyordu. Magdalena yzn imenlerin arasna gmmt. Kanl ellerinde drd ocuunu tayordu. Bir kurbaadan daha byk olmayan embriyo, ruhsuz gzlerle ona bakyordu. Ba, kck vcuduna gre ok bykt. Neredeyse effaf olan gvdesinde, henz balamam olan yaamnn izleri yok olmak zereydi. Magdalena yakndaki derede ykanrken, ormann zerinde ay ldamaya balamt. ocuunu kilisenin arkasndaki mezarla kendi elleriyle gmd. Haza gerilmi sa, sabit gzlerle onu izliyordu. "Annen bir hrsz, baban bir cellat Vaftiz babalarn bir Bemhard rahibi ile bir Tapnak valyesi. Vaftiz hediyeleri, yapraklan daima yeil bir karaard aac." Byk bir bulut, ay karartt. Bir baykuun l duyuldu. Yoksa bu vaftiz bile olamadan lm bir ocuun ruhu muydu? Anszn mezarlar almaya balad. armhtaki Mesih aalar iinde kvranyordu. skelet eller Magdalena'y yakalamaya alyordu. ller etrafnda dans ediyor, cadlar kahkahalar atyordu. Kutsal Meryem Ana, yeti! Magdalena, cehennemin tm kt ruhlan tarafndan kovalandn hissederek kamaya balad. Ertesi sabah Benedict onu kaldklar hann kapsna ylm vaziyette buldu. u M^jjds Byk stad' Leon Broussard, dikkat ekici bir adamd. Etrafndaki adamlardan bir ba daha uzundu. Ksa kesilmi sa ve sakal kar beyazlndayd. Sk ve gr kalar, gz244 ierini glgeliyordu. Konutuu zamanlar uzun ve ince elleri, byk bir ifade gcyle hareket ediyordu. Uzun yllann savalarda geirmi olduu her halinden belli olan, karanlk bakl mabeyincisi ile damarlannda Arap kan tayan gen bir ktip ona elik ediyordu. Buluma, kalenin i avlularndan birinde gereklemiti. Or-lando'ya Hazim elik ediyordu. Byk stad, stunlu bir koridorun sonunda onlan ayakta bekliyordu. Orlando eilerek selam verdi ve ona mektubu uzatt. "Krak des Chevaliers'e ho geldiniz" dedi Byk stad. "Alamut'tan m geliyorsunuz? Uzun bir yol. Umanm yolculuunuz iyi gemitir." Petein zerindeki bir any tasvir eden mhr inceledikten sonra, mesaj dikkatle okudu. Bunu birka kez yapt Orlando'nun gznden kamamt. Sonra mektubu tekrar zenle katlad. Ktip parmeni almak zere elin' uzatmt, ancak Byk stad onu grmezden geldi .VteKtubu geni elbisesinin gsne soktu. "Birka gn iinde cevap alacaksnz" dedi sonra. "O zamana dek konuumuz olun." "Gvercinleri gnderdin mi?" diye sordu Hazim ayn gnn akam. "Elbette" diye karlk verdi Orlando. "Daha nce konutuumuz gibi, buraya geliimizden hemen sonra." "ok iyi" dedi Hazim. "Alamut'ta sabrszlkla bekleniyorlar." Krak des Chevaliers, Ansariye Daglan'nn dou yamalanna, geni Humus ovasna hakim bir tepeye kurulmutu. Bir zamanlar Araplar tarafndan ina edilmi olan kale, hallar tarafndan fethedilmiti. Trablus kontu, onu Malta valyelerine

brakmta. imdi de Tapnaklara Humus ticaret yolunu kontrol edebilme imkn tanyordu. Burlann arasndan grnen manzara nefes kesiciydi. Orlando ile Hazim duvariann arasnda diledikleri 245 gibi hareket etmekte serbesttiler. Nizarler ise Azize Agnes kapsnn yanndaki kervansaray benzeri bir yapya yerletirilmilerdi. Ertesi gnn leden sonras, Byk stad Orlando'yu akam yemeine davet ettiini bildirdi. Onu gnein batndan sonra bekliyordu. Byk stad'n yemek salonunda byk bir masa yerine, alak bir yer sofras bulunuyordu. Sandalyelerin yerini hallar almt. Leon Broussard, Orlando'dan karsna oturmasn rica etti. Gen bir tarikat yesi yemekleri getiriyordu: Kzarm kular, bir balk ve pilav. ki olarak su ikram edilmiti. Baka bir anakta ise zm ve incir vard. "Hafif bir akam yemei, ba baa yaplacak bir grme iin en iyi ortamdr" dedi Byk stad. Endls aksanyla mkemmel bir Arapa konuuyordu. "Dan Yals, mektubunda seninle sanki kendisiymi gibi konuabileceimi yazm. Senin gibi gen bir adama duyulan bu byk gven olduka ama; stelik bir NizarT'ye benzememene ramen..." "Ben Grnata'da dodum ve skenderiye'de bydm." "Nizarlerin arasna nasl katldn peki?" "Allah'n yollan artc ve dolambaldr." "Buna ramen daima hedefe gtrr" diye ekledi Byk stad. "Quaim'in en yaknlanndan birisin. Nasl bir adamdr? Bana biraz ondan sz et!" "Size olduka benzediini syleyebilirim" dedi Orlando. "Buna armadm" diye gld Byk stad. "Tekilatlarmz arasndaki byk benzerlik de, kudret sahiplerinin uykusunu kagryor." "Nasl bir benzerlik bu?" "u bala bir bak. Memleketinin balklarndan sadece ufak tefek, nemsiz farkllklar var. Elbette kk ve byk, yass ve sivri olanlan vardr, ancak birbirleriyle hi karlamam olmalarna ramen, gllerinizdeki balklar bizimkilerle zde tmyle 246 ayndrlar. lev, biime yn verir. Azn nde olmas bir tesadf deil. En yakn av nde olduu iin, ilevini ancak orada olmas durumunda yerine getirebilir. Balk, nndeki yiyecei ancak bir baka hayvan kapmadan yiyebilir. Gzleri de arkasn- ' da olamaz, nk bir balk, daha nce bulunmad yerlere doru yzerken nn grmek ister. Azn hemen yaknnda grevlerini en iyi ekilde yerine getirirler. Balklar gzlerini nemlendirecek gzkapaklanna, bacaklara ve kanatlara ihtiya duymazlar. Su onlan istedikleri yere tar. Bir geminin krekleri ne i gryorsa, baln kuyruu da en arkada ayn ii grr. Derilerinin renkleri bile tesadfe braklmamtr. Srtlan karnla-nndan daima daha koyu renktedir, nk bu ekilde yukandan bakldnda zeminde, aadan bakldnda da gkyznden ayrt edilemezler. Tanr yaratklarn ekillendirirken zgr deildi. Hayal gcn istedii gibi kullanamyordu. Yaamay salayacak ihtiyalar, ona biimin nasl olacan sylyordu. Grevlerini laykyla yerine getirmeleri iin, ayn ilevler ayn biime sahip olmak zorundadr. 4 Feda rgtlenmesi ile Tapnakg rgtlenmesi arasndaki benzerliin sebebi de ite bundan baka bir ey deildir." "Bu gerekten de byle mi?" diye sordu Orlando aknlkla. "Fedalerin ile Tapnaklann birbirlerinin neredeyse tpatp ayn olan giysiler tadklann fark etmedin mi? Beyaz bir pelerin ve krmz bir amblem. Bu amblem sizde bir hilal, bizdeyse bir ha. Bizim tekilatmzn kaidelerini biliyor musun? Ben sizinkileri olduka iyi biliyorum. nsann bir tesadften sz etmesine olanak tanmayacak kadar fazla noktada rtyorlar. Fedalerin gc, grn itibanyla yabanclarn topraklannda bulunan bir dizi kalenin zapt edilmezliine dayanyor. Benim tarikatmn kalelerinin ve mstahkem evlerinin says dokuz bine yaklayor ve rlanda'dan Kbns'a kadar uzanyor. Biz de sizin 247

gibi kei valyeleriz ve kendi din kardelerimizin tehdidi altndayz. Birka istisna dnda fedalerin tm kurbanlan Abbasler, Snniler ve Seluklular gibi Mslmanlard. Sizinle bizim aramzda yaplan bir anlamaya asla ihanet edilmedi. Dan Yals'nn bir habercisini ldren bir Tapnak valyesi, hakimlerimiz taralndan sanki kendi din kardeini ldrm gibi ar bir ekilde cezalandmld. Sizinle bizim aramzda imzalanan sandklar dolusu gizli anlama var. Geri bunlan sen de biliyorsun. Bana getirdiin mesajla bunlara bir yenisi daha eklendi." "Sylediklerinizi desteklememek mmkn deil" dedi Orlando. "Quaim, Tapnak valyelerine byk sayg duyuyor. Hanerlerimizin ucunda can veren Hristiyanlar, genellikle Hristiyan dostlanmzn arzulan dorultusunda ldler. Mesela Ludwig der Kelheimer gibi. Bu hadiseden haberiniz var m?" "Evet, bundan sz edildiini duymutum" dedi Byk s-tad. Bu konuda konumak istemedii her halinden belliydi. "Sana Dan Yals'nn nasl bir insan olduunu sormutum. Alamut kalesindeki kulesinden on yldr aynlmadg doru mu?" "Bir beyin kafatasndan asla aynlmaz, ama buna ramen dier organlann tmnden daha fazla bilgiye sahiptir." Konumalannn sonunda Byk stad ona bakt: "Sz konusu paray size neden vereceimizi biliyorsun, deil mi?" "Hayr" diye karlk verdi Orlando gerei syleyerek. "Peki meblan yksekliini biliyor musun?" "Hayr." "Aman tanrm, siz ne biim insanlarsnz!" dedi Byk stad. "Sana bu kaleyi olduu gibi satn alabilecek kadar ok para teslim ediyorum, siz de bu inanlmaz meblan nakline sradan bir grev muamelesi yapyorsunuz. Toplam ka kiisiniz?" "Yedi." "Yedi mi?" "Yolda soyulabileceiniz aklnza gelmiyor mu hi?" 248 "Dan Yals'n soymaya kim cret edebilir?" diye karlk verdi Orlando. Orlando, kendisine at ahrlann gezme izni verilmesini rica etmiti. Hemen ertesi sabah bu arzusu yerine getirildi. Bir Tapnak valyesi onu muazzam byklkteki aa kale avlusunun ahr olarak hizmet eden kubbeli ksmna gtrd. Hayvanlan grr grmez Orlando'nun kalbi daha hzl arpmaya balamt; karsnda bat dnyasnn yksek bacakl, ar aygrlanndan ziyade ceylanlara benzeyen, olaanst gzellikte safkan Arap atlan bulunuyordu. Yelesi sanatkrane bir ekilde rlm gen bir idiin nnde durdu. "Ne soylu bir hayvan!" dedi vgyle. "Ama, ama neden bu kadar sinirli? Nesi var?" Kulaklann dikmi, aznda korku kpkleri belirmi olan hayvan zincirini ekitirdi. Gzleri yuvalanndan frlayacak gibiydi. "Dikkat!" diye bard Tapnak. Bu, Orlando'nun duyduu son sz oldu. Kendine geldii zarrtpn, bir saman ynnn zerinde yattn fark etti. Kafasnn iinde Jisur Manastn'nn tm canlan uulduyordu. Etrafn saran kaln sis perdesinin arasndan, bir yzn zerine eildiini fark etti. Bir el de yanana dokundu: "Naslsn? Beni duyabiliyor musun?"' "Evet, seni duyuyorum." "Hareket edebiliyor musun?" Orlando kmldanmaya alt, ancak baaramad. Bir sre sonra Tapnak'nn yardmyla dorulmay baard. Etrafndaki her ey fldr fldr dnyordu. "Bana ne oldu?" diye sordu. "Hayvan seni ifteledi. gn nce idi edilmiti; bu yzden ok sinirli ve yanna kimseyi yaklatrmyor. Seni uyarmam gerekirdi." 249 "Ne kadar zaman baygn kaldm?" "Sadece birka nefes al sresi. Ban diree vurdun. yi bir koruyucu azizin varm. Alnndaki kk ilik dnda sapasalamsn." Byk stad Broussard, yardmcsn artmt. "Seninle konumam gerekiyor" dedi ona. "Dan Yalsfnn gnderdii eli hakknda ne dnyorsun?"

"Allmadk bir feda." "Doru sylyorsun. zellikle dikkatini eken bir ey oldu mu?" "Arapa'y Endls aksanyla konuuyor." "Sadece lehesi deil" dedi Byk stad. "Hali, tavn, hareketleri, oturmas, yemesi. Sanki bizden biriymi gibi..." "Bizden biri mi? Yani... onun?.." "Bir Tapnak. Evet, onun bir Tapnak olduunu dnyorum." "aka yapyorsunuz" diye gld yardmc. "u anda aka yapacak halde deilim." "Ciddi olamazsnz. Yanlyorsunuz. Yanlyor olmalsnz." "Ben bir insan hakknda pek ender yanlnm. stelik iddiam kantlayacak delillere de sahibim." Byk stad yan odalardan birine alan bir kapya vurdu ve gen birTapnakg'ya 'ceri girmesini syledi. "Dan Yals'nn elisine bu sabah ahrlan gezdirmitin. Bize neler olup bittiini anlat." "Henz fazla ilerlemeye frsat bulamamtk ki yeni idi edilmi bir at eliyi ifteledi. Adam ban direklerden birine vurdu ve baylarak yere dt. Alnndaki yaray incelemek iin onu samanlann zerine yatrdm ve banda baka yara olup olmadna baktm. Bunu yaparken de Baphomet iaretini grdm." "Onun Tapnaklann gizli iaretini tadn m sylyor250 sun? Buna inanamam. Yanl grm olmalsn" diye bard yardmc. "areti kendi gzlerimle grdm. Yanlmadma dair tm azizler zerine yemin ederim." "Bu ne anlama geliyor? Dan Yals'nn emrinde bir Tapnak valyesi. Hayr, emrinde falan deil. Onun en gvenilir, en yakn adamlarndan biri. Byle bir ey mmkn deil." "Hibir ey imknsz deildir" dedi Byk stad. "Kendi tarikatna ihanet ettiine gre, sefil zavallnn teki olmal!" dedi yardma fkeyle. "Onu konuturmam ister misin?" "O, Dan Yals'nn gnderdii bir eli. Bunu unutma. Ona el srmemiz mmkn deil. Ayrca canl olarak daha ok iimize yarar. Onu gzden karma yeter." Q ^^okan kalabal arasnda ilerlerken, Orlando anszn bir elin para kesesine uzandn hissetti. Hzla arkasn dnd anda, olduu yerde donup kald: Karsndaki adam Zachari-as'tan bakas deildi! Zacharias, Orlando'ya hayalet grm gibi bakyordu. Kamaya alt, ama Orlando onu kolundan yakalamta bile. "Zacharias! Bu sensin! Yayorsun!" "Hayr, ltfen! Brak beni! Gnm yakyorsun." "Fakat... Zacharias Birader, beni tanmadn m?" "Ltfen, brak beni, Orlando!" Dnyadan hibir beklentisi kalmam bir insan gibi alak, bouk bir sesle konuuyordu. "Brak da seni kucaklayaym, Birader! Yayorsun!" "Hayr, ltfen!" "Aman tanrm, yayorsun! Dalgalarn seni yuttuundan emindim. Nasl kurtuldun? Akk'ya nasl geldin?" Orlando onu zorla bir meyhaneye soktu, peynir ve arap s251 marlad, byk bir yudum itikten sonra testiyi Zacharias'a uzatt: "Hayata dndn gnn erefine ielim, Birader." Zacharias testiyi kaparak dudaklarna gtrd. Bu sarholuk veren ikiyi, sanki saaltc bir ila gibi hrsla, cokuyla iiyordu. Sanki dua eder gibi gzlerini kapamt. "Biraz da bana brak" diye gld Orlando. "Kendine baka bir testi smarla" dedi Zacharias. "Benimle ayn kaptan iemezsin." "orbamz ayn anaktan kaklam, ayn battaniyenin altnda uyumutuk. Bunlan da m unuttun?" "Hibirini unutmadm. Ama artk olmaz." "Neden? Sana ne oldu byle?"

Zacharias eildi, ayandaki arn balann zd, orap-lanyla beraber kard ve ayan Oriando'ya doru uzatt. Rengi simsiyaht. "Arada bir ayaklarn ykasan iyi edersin" diye aka yapmak istedi Orlando. "Bu siyahlk kir deil, czam." "Nasl!.." "Doru duydun, czama yakalandm." Bylece Zacharias bandan geenleri anlatmaya balad. Konutuka heyecanlanyor, heyecanlandka sesini ykseltiyordu. evresiyle olan ilikisini tmden kesmiti. Yaad korkun olaylar, kelimelere dklmek zere iinde ok uzun zamandr birikmiti. "Uyandm zaman bir teknenin gvertesinde yatyordum. Balklar beni denizden karmlard. Beni Sardunya'nn gneydou kylanna yakn bir adaya kardlar. Burada yaayan kadnlar bana byk bir yaknlk, fazlasyla scak bir ilgi gsterdiler. Hastalanmtm. Yksek ate cierlerimi harap ettii iin, gnler boyunca yeni domu bir bebek gibi bakma muhta bir ekilde yatp durdum. Ancak kendimi toparladm zaman korkun gerein farkna vardm.- Bir czam adasnda bulunuyordum. 252 Balklar denizden bir kazazede kardklar zaman, iyilik olsun diye onu bu lm adasndaki kadnlara getiriyorlard. Bir sre sonra kamay baardm, ama artk ok geti. Hastalk ayaklanma yaylmta. Bindiim kayk gn boyunca denizde srklendi. Sonra Malta valyelerinin atlann Akk'ya gtrmekle grevli bir gemi beni buldu. Yolculuk esnasnda zavall kaderim zerine dnebilme frsat buldum. Tapmaklann czaml kardelerine ne yaptklann biliyorsun, deil mi? Onlan Czamllar Manastn'na gnderiyorlar. Bu sefil yerde rmeyi kabul edemezdim. Bylece kaderimi kendi ellerime aldm. Srnn gvenliinden aynlarak yalnz bana avlanan bir kurt oldum. Yaamm nasl kazandm biliyorsun. Pek erefli bir yntem deil, ama eref dediin nedir ki? Tapmaklar tarikat m? Buna ancak glebilirim. Hastalm, gzlerimi at. Czam, insann iini gnde bitiren vebaya gre ok daha insafl bir hastalk, lene dek insann dnyay ak gzlerle izlemesine olanak tanyor. Hal seferi en bandan beri byk bir lgnlkt. Biz de bu lgnln mzrak baydtk: Tapnak valyeleri, daha dorusu: Kuds Tapna'ndaki sa'nn Fakir valyelerinin Kardelii. Aziz Bemhard'n biz hallar iin ne sylediini biliyor musun? Ben bunlan kendi gzlerimle okudum: 'Aralannda alaklar, kfirler, gnahkrlar, haydutlar, sahtekrlar ve katiller var. Bu pisliin dou dnyasna akmas bat dnyas iin byk bir talih, ancak grlmesi gereken pis iler yznden dou dnyas iin de bir talih.' Bunlan Aziz Bernhard sylyor! Bizden sz ediyor, senden ve benden: Pislikler! lk hal seferi yerinden yurdundan kovulmu alaklar, v-cutlanna ha iareti dalanmasn isteyen gz dnm budalalarla balad. Bu macera iki yz bin insann lmyle son buldu. Erkeklere yazk deil. Byle olmasn onlar istediler. Ama ya ocuklar! Kutsal Mezar' masumiyetlerini kullanarak 253 kfirlerin elinden kurtarmalar isteniyordu. Yolda geberip gitmeyenler, kle pazarlarnda birer hayvan gibi satld. Kutsal yerleri kurtann! Tann byle istiyor. Ne muazzam bir kfr! Burada etrafna bakndn m hi? Akk'da her talyan cumhuriyetinin kendine ait bir mahallesi var: Piza, Amalfi, Cenova, Venedik. Tm de inanszlarla bol kazanl ticaret yapyor. Mslmanlara bizi ldrmekte kullandklar silahlan satanlar, onlardan bakas deil." Meyhaneci, nlerindeki testileri doldurdu. Zacharias, testiyi bir dikite neredeyse yansna kadar boaltt. Gzlerinde vahi bir ate yanyordu: "Do Enrico Dandolo, bir tek hal ordusunu buraya getirmek karlnda 85 000 gm Taler ald. Yeterince paras olmayan savalar, yolculuun bedelini alarak demek zorunda kaldlar. Hem de nasl, biliyor musun? Zara'y Venedik adna fethederek! Zara bir Hristiyan ehriydi, daha dorusu, bir zamanlar yleydi. Hal ordusu tarafndan yerle bir edildi. Sakinleri ldrld, kovuldu

veya kle olarak inanszlara satld. Hallar sonra da Konstantinopoiis'i igal ettiler, yamaladlar ve yakp yktlar. Han adna, hag yktlar." Zacharias testisini boaltarak, koluyla azn sildi: "Kuds'n tanrnn isteiyle ele geiriliinin hikyesini biliyor musun? aresiz Mslmanlar, tarikatmzn da ismini ald Sleyman Tapna civannda toplanmlard. Hallar bu zavall insanlan yle bir kyma urattlar ki bileklerine kadar kan iinde kaldlar. Bunu aktaran Wilhelm von Tyrus bizden biri. Ama ya ve cinsiyet gzetilmeksizin katledilenler sadece Mslmanlar deildi. Kaplar dandan kilitlenen insan dolu sinagoglar atee verildi. Kutsal yerler ite bu ekilde kurtanldi: Tann byle istiyor! Bu ne biim bir tannysa..." Zacharias lgnca bir fkeye kaplmta. Gzleri ate sayor254 du. Bu adam, bir yaz nce dnyay kefetmeye hazrlanan kii deildi artk. "Biliyor musun" dedi sonra, "sahip olduum tek ey, ima-nmd. Douyu deitirmek zere yola koyulmutuk. Ancak dou bizi deitirdi. Artk Adrian'n bizi neden terk ettiini anlyorum. Artk hibir ey eskisi gibi deil. Ben de eski ben deilim." "Sen hastasn" dedi Orlando. "nan bana, czam sradan bir hastalk deil. Kutsal topraklarda ilediimiz gnhlar yznden tannnm bize layk grd bir ceza. Sadece Frank Krall topraklannda czamllara tahsis edilmi iki binden fazla ev bulunduunu biliyor muydun? Hallar bu laneti gnhlarnn iareti olarak beraberlerinde tayorlar. Evet, gnhlannn bir iareti! Czamdan len birisi neden kirli kabul edilir? Czamllar durumlann belirten aalayc giysiler giymek zorundadrlar ve hastalklan anlalr anlalmaz sahip olduklan tm haklan yitirirler. Artk yasalann koruyuculuuna snamazlar. Dileyen herkes cezalandnlma korkusu olmadan onlan.^kuduz birer kpek gibi ldrebilir. Kilise bile kaplarn onlara kapatr. Czaml olup da bunu syleme-yenler derhal aforoz edilir. Hasta olduundan phelenen birisi, bir kurul tarafndan muayene edilir. Hasta deilse serbest braklr, aksi durumda da czamllara ait hapishane benzeri bir eve kapatlr. Evlilik ve tarikat yelii gibi sona erdirilmeleri mmkn olmayan anlamalar geersiz klnr. Czaml olduu anlalan birinin son duas yaplr, nk o artk yaayan bir ldr. Ben bir lym. Hangi mezar beni tannmdan koruyacak?" "Gizlice bulutuu o adam sorguya ektik" dedi yardma. Leon Broussard'n yannda, Byk stad'n odalarn zindandan ayran akl kapl yolda yryordu. "Konutu mu?" 255 "Hemen deil. Ama bilirsiniz, sonunda hepsi konuur." "Kimmi?" "nanmayacaksnz: O da birTapnak'ym." "Artk yle deil mi?" "kenceye dayanamadi." "Tarikatmzn bir yesini mi ldrdnz?" "Geimini yankesicilikle salayan sefil bir yarata dnm. stelik czamlyd." "Onun birTapnak olduunu sylemitiniz?" "Evet, Paris tekilatna bal bir Tapnak valyesi. Ad Zac-harias von Ratzenhofen." "Bizim adammzla ilikisi ne dzeydeymi?" "Fedaler hakknda bilgi toplamalan iin birlikte Alamut'a gnderilmiler. Bu grevin sebebi, Ludwig der Kelheimer cina-yetiymi." "Demek tarikatmz fedalerin en nemli kalesine bir gizli ajan sokmay baarm! Aman tannm, ne muhteem bir fikir!" "Quaim gibi kurnaz bir tilkinin byle basit bir numaraya kanacan m sanyorsunuz?" "Hayr. Haklsnz, burnuma ihanet kokulan geliyor. Adammzn ismi nedir?" "Orlando da Padua. Bir Mavi Gmlekli." "Bir Mavi Gmlekli mi dediniz? nanlr gibi deil. Zacharias denilen adamn burada ne ii varm peki?"

"Bir gemi kazas sonucu birbirlerini kaybetmiler. Zacharias von Ratzenhofen, bir czam adasna snarak hayatn kurtarm. Ancak bu arada hastalk kapm. Tecrit korkusuyla da Akk'ya snm. Burada bulumalan sadece bir tesadf." "Sadece bir tesadf m? Buna inanabilir miyiz? Anlattklan gerek mi?" "Gerei sylediine kefil oluyorum." "Ya dier... ismi ne demitiniz?" 256 "Orlando da Padua." "O bizden biri mi, yoksa onlardan biri mi?" "Bunu neden kendisine sormuyorsunuz?" "Bunu nasl yapabilirim?" dedi Byk stad. "Bizden biri olsayd, srnn en azndan bana amas gerekirdi. Gerekte kim olduunu bizden neden gizliyor?" "Hakknz var. O bir hain." "lmesi gerekir, ihanet, cinayetten daha ar bir su." "Cinayet!" Byk stad'm yardmcs olduu yerde durdu. "Aklma bir fikir geldi. Zacharias von Ratzenhofen adl Bira-der'in artk hayatta olmadn Paris'e bildirelim. Onu srtna bir haner saplanm vaziyette bulmu olalm. Son szleri de yle olsun: 'Beni Orlando da Padua ldrd.' Bylece haini karde katliyle damgalayp, bu sefil yaratn lmyle ilgimiz olduuna dair tm pheleri ortadan kaldrm oluruz." "Akllca dnlm bir satran hamlesi, ama elbette benim bu iten haberim yok" dedi Byk stad. "Benim iznim olmadan hareket ediyorsunuz. Mektubun hemen bugn yazlmasn salayn." * iki gn sonra Orlando'ya demir emberlerle salamlatrm bir sandk teslim edildi. Byk stad, dimdik Orlando'nun gzlerine bakarak yle dedi: "Monstra te esse frater!" Orlando onun baklanna karlk verdi. "Ne dediniz?" diye sordu. "Ben Latince bilmem. Konutuunuz dil Latince'ydi, deil mi?" "nemli deil" dedi Leon Broussard. "Kim olduunu neden kendi kardelerinden gizledin?" diye sordu Adrian'in sesi ona akam duas esnasnda. Orlando karlk verdi: "nsanoluna nasl gvenebilirim? Her yanda ihanet kol gezmiyor mu? Quaim beni buraya niye 257 gnderdi? Beni snamak istiyor. Krak des Chevaliers'de st dzey casuslarnn bulunduuna eminim." "Eskiden de korkaklk derecesinde ihtiyatlydn" dedi Adrian. "yle miydim? Byk stad neden apansz bana 'Bir Birader olduunu gsteri' dedi? Kendimi ne bir szle, ne de davranla ele verdim. Onlardan biri olabileceim phesine nereden kaplm olabilir? Acaba Paris'ten biri hakkmda bilgi mi verdi? Hi sanmam. Yoksa Alamut mu? Ne kadar ihtiyatl olsam azdr. Sonulandrmam gereken bir grevim var. Respice finem!" JL*yer zerinde geen on sekiz gn. Gnein altnda geen on sekiz gn. Toz. Susuzluk. Uzun bir gnn sonunda, akam sisleri iinde Elbruz zirveleri. Ve dar boazlarn, rzgrl geitlerin arasnda drt gn daha. Nihayet! Alamut* un kuleleri nlerinde bir serap gibi ykseliyordu! Adamlann boazlanndan ayn anda bir sevin l ykseldi: "Alamut! Allah ekber!" Orlando, kendisini eve dnm gibi hissediyordu. Byk kapdan ieri girdii anda, cokun bir sevince kapld. Yksek ate ve ishal nedeniyle gsz dm olan yal Hazim'in, eyerden aa indirilmesi gerekti. Onu doruca hekimin evine tadlar. Orlando ilk defa Quaim'in huzuruna yalnz olarak agml-yordu. Dan Yals ona doru yrd, ii altn dolu sand teslim ald, mhr krd ve kendisine cevaben yazlm mektubu okudu. Yz birden aydnland, kaln kalan yukan kalkt. "Bu ii iyi becerdin, Adnan. Yann el-skenderiye'den bir heyet kabul edeceim. Grmelerde sen de bulunacaksn. Hazrlkl ol!" O gece Orlando l gibi uyudu. Ertesi sabah, Alamut'un gerek efendileriymi gibi kaleyi igal etmi olan da kargalan258 nm kard grlt tarafndan uyandnld. Dan Yals'nn gnderdii adam kapy vurduunda, gne gkyznde olduka ykselmiti. Adam Oriando'yu Bur

al-Almar'a gtrd. Buradan tm Alamut vadisi, zirveleri daima karla kapl Taht Sleyman'a kadar ku bak grlebiliyordu. Kzl renkli misafir kulesi, bir kervansaray gibi dzenlenmiti. am aalan tarafndan glgelenen i avlunun etrafi, ift katl binalarla evriliydi. u anda elilerin atlan da avluda bulunuyordu. Dan Yals'nn gnderdii adam, zerinde ok sayda kk, beyaz kubbe bulunan alak bir binann nnde durdu. Sonra bir kapy at. Orlando cami benzeri bir salonun nnde duruyordu. Kubbeli tavan, stunlu bir duvar tarafndan tanyordu. Zemin, pas krmzs hallarla kaplyd. Salonun geni ke-nannda bir dzine kadar adam oturuyordu. Quaim, tam ortala-nndayd. Hemen yannda ipek cppeli, sankl, atletik yapl bir adam oturuyordu. Orlando onun yle dediini duydu: "nsann maln ve kansn sadece iman koruyabilir. Allah'a olan grevler de bu yzden yerine getirilir. nsann kans ve mal herkesin kullanmna ak olsayd, hayvanlardan ne farkmz kalrd? Allah'a fnanmasaydk ne malmza, ne de evlilik kurumuna sayg duyabilirdik. Bu nedenle iman olmadan ne mal, ne de e sahibi olabiliriz. Elbette bunun tam aksi de geerli." Dan Yals Orlando'ya yanna gelmesini iaret etti ve onu dierlerine Nazdikan' olarak tantt. Ona ilk defa bu ekilde hitap ediyordu. Nazdikan, hkmdann en yakn ve gvenilir adamna verilen unvand. Banda sank olan adam, mminlerin halifesinin baveziri Fahad ibn Thabit'in ta kendisiydi. Bir hadm olduu her halinden belli olan kara derili sekreteri, azndan kan her kelimeyi yazya dkebilmek iin efendisini bir glge gibi takip ediyordu. 259 Bavezir, Quaim'e dnd: "Bu konuda sizin ne dndnz bilmek isterdim." Quaim karlk verdi: "ri gslere gereinden fazla deer bitiinizi dnyorum. Pers Kral Darius'u malup etmesinden sonra Byk skender'e gelen haberciler, kraln son derece gzel bir kz kardei ile zarafetin doruunda bir kz bulunduunu bildirdiler. Zaten dnya zerindeki hibir harem Darius'unkiyle boy lemezdi. skender ise yle cevap verdi: 'Ben erkekleri malup ettim. Kadnlarnn da beni malup etmelerine gerek yok.' Ve bylece Darius'un haremine el srmedi. Ona neden 'Byk' denildiini de bylece rendiniz." "Sizce insann sahip olabilecei en deerli ey nedir?" "nsanolu iin bilgiden daha deerli bir varlk olamaz. Bilgi, tm hazinelerden daha kymetlidir. Hazineleri sen korumak zorundasndr, oysa bilgi seni korur. Keskin bir zekdan daha etkili bir silah olamaz." Quaim tannacak gibi deildi. Bir kez daha stn yetenekleri sayesinde ann en korkulan rgtn kurmay, ikna gc sayesinde bir tek kl darbesine gerek kalmadan Alamut gibi bir kaleyi ele geirmeyi baarm olan Hasan Sabbah kimliine brnmt. "Kalenize Alamut, yani Kartal Yuvas deniliyor" dedi bavezir. "Ama ambleminiz kk bir an. Neden gklerin kral olan kartal deil?" "Sen bu konuda ne dnyorsun, Adnan?" diye sordu Quaim. Orlando karlk verdi: "Kartal, aslan, ay insanlarn gznde nemli bir yere sahiptir..." "... pars da unutmamak gerekir" diye ekledi ismi Arapa'da pars anlamna gelen Fahad. Orlando onu duymazlktan geldi. "Byk yrtc hayvanlar genelde saygn bir yere sahiptir260 ler. Neden ki? Aslann cesareti, aynn kuvveti yznden mi? Bu doru mu? Aslan, ay, kaplan, kurt ve dier yrtclann tm, av olarak sadece clz, hasta veya ok gen hayvanlan tercih eder. Penelerine geirdikleri hayvanlar zaten yan ldr. Bu nedenle onlan le yiyiciler arasna katmak gerekir. Arada bir salkl bir hayvan yakalasalar da, bunu sadece kurbanlanndan kat be kat byk olduklan iin gze alrlar. Ay, midesine indirdii bir kuzudan on kat daha byktr. Oysa insanolu gerekten cesur kk hayvanlara gereken deeri vermez. Kendisinden belki yzlerce kat byk olan bir yarata gz kapal saldran bir sivrisinei, iren bir kan emici olarak aalanz. nesini bir insann

vcuduna sokan bir an, bir tavan yakalam olan kartaldan ok daha kahramandr." Orlando'nun verdii cevap, Quaim'in ok houna gitmiti. Glerek Thabit'e dnd: "te imdi neden sembol olarak any kullandmz biliyorsunuz. Siz de isminize o kan emicilerden birini eklemelisiniz." Az sonra sohbet dnp dolap tekrar kadnlara gelmiti. Fahad ibn Thabit yle diyordu: "Bir kadn tm mrn erkeklerin arasnda geirmi olsa dahi, nasl bir kak orbann tadn asla alamazsa, o da gerein ne olduunu hibir zaman kavrayamayacaktr." "Gzel bir mukayese!" diye gld Quaim. "Kzarm kanatl etinden daha lezzetli bir yiyecek tanmam" diye bard Thabit cokuyla. "Buna ramen yine de ahinlerimi veya slnlerimi yemek gibi sama bir fikre asla kaplmam. Az bulunur veya deerli olduklanndan tr deil, onlan sevdiim iin. En sevdiim kadnlar olan annemi, kz kardelerimi asla arzulamam. Sevgi ve cinsellik birbirlerinden tmyle farkl iki ayr eydir. Bir istiridyeyi veya inciri zevkle mideye indirdiim zaman, onlann beni sevmesini beklemem. Sadece onlann yumuak etlerinin tadn almaya bakanm. Ayn 261 ey haremimdeki kadnlar iin de geerli. Ben de Basra ve Kfa valisi ile ayn dnceyi paylayorum. El-Muglira yaamnn son gnlerinde yle demiti: Hayatm boyunca yzden fazla kadnla evlendim, ancak bunlardan birinin bile sebebi sevgi deildi." Thabit'in szlerini aktaran Orlando'yu dinledii zaman, Zayide kahkahalarla gld. "Bu konumalarn ne anlam var?" diye sordu Orlando. "Siyaset hakknda tek kelime bile etmediler. Sadece bo szler, o kadar." "Hi ardaki hal tacirlerini dinledin mi?" diye sordu Zayide. "Alclarla Allah, kadnlar, hava durumu, hastalk veya siyaset konuurlar. Bu onlann sat stratejilerinin bir parasdr. Bu ekilde fiyat ne kadar ykseltebileceklerini tespit ederler. Quaim'in yapt da bundan baka bir ey deil." A M mkam yemeinde Hazim orada bulunan adamlara yle dedi: "Muharrem aynn banda Alamut'a bir Mool heyetinin gelmesini bekliyoruz. Bildiiniz gibi bu dnemde dnyada Moollarla boy lebilecek hibir askeri kuvvet yok. Batya doru ilerleyilerini grne gre kimse durduramayacak. Trk kpeklerinin gnleri sayl. Dmann dman bizim dostumuz olduuna gre, Moollar da dostumuz. Bu nedenle bizi ziyaret etmeleri ok byk nem tayor. Quaim, hepinizden bu duruma uygun davranmanz bekliyor." Orlando buna benzer bir ey, daha nce hi grmemiti. Karsnda yabani, gl barbarlar vard. On sekiz kiiydiler. Karla kapl dalardan esen soua ramen, belden yukan plaktlar. Kollan ve gsleri, gururla sergiledikleri yara izleriyle 262 doluydu. Yzlerce incecik rg halinde omuzlanna ve gslerine den siyah sa ve sakallan, renkli ipliklerle ve deersiz ganimet paralaryla sslenmiti. Eyer kullanmyorlard ve ksa bacakl atlaryla btnlemi gibiydiler. Alamut'un byk kapsndan bir ok abm mesafede atlann mahmuzladlar. Eri kllarn ekmi, yldnm hzyla ilerliyorlard. On sekiz grtlaktan ayn anda korkun naralar ykseliyordu. Vahi glerinin vuruculuunu sergilemekte dorusu olduka baanlydlar. Tam ortalannda, d grn itibaryla dierlerinden tmyle farkl, sanki onlardan biri olmayan bir adam at sryordu. Srtnda samur yakal, kadife bir pelerin dalgalanyordu. Bandaki tyl brk, bir kraln taam andnyordu'. Aa ehrin sokaklannda ilerlerken, tm kale alarm durumuna gemiti. Altn Ordu savalannn yaratt tehlike, ban kaldrm bir kobrann tehdidinden daha etkiliydi. Kalenin komutan olan ahna, onlan Kzl Kule'nin avlusunda ayakta bekliyordu. Mool han, savalannn ikisinin vcutlarryla oluturduu merdivene basarak, dalgalanan peleriniyle aa indi. Son derece vakur bir tavn vard. Davranlannn her biri bir kkrtmayd. Bir elinde deri bir kamg

tayordu. Etrafna sat gurur ve kibir! evresinde buzdan bir duvar oluturmutu. "Alamut'a ho geldiniz" dedi kalede Moolca konuan tek kii olan ahna. "Bizim dilimizi konuuyorsun!" Han onu bir sre szdkten sonra, hakirne bir edayla gld: "Sen bir Mool musun?" "Hayr." "O halde neden bir Mool gibi konuuyorsun? Bir farenin bir aslan gibi kkredii grlm ey mi?" Mool savaglar hep bir azdan gldler. ahna'nn yz fkeden kpkrmz kesilmiti. "Beni efendine gtr!" diye emretti han. 263 "nce kalacanz yeri grmek istemez miydiniz?" "Kalacak yere ihtiyacmz yok. Biz akta uyuruz, ihtiyacmz olan tek ey bir ate, atlar iin saman ve adamlanm iin et." Nizarlerin ikisi Mool hann Tac el-lem'de bekleyen Qua-im'e gtrd. Az sonra Kzl Kule'nin avlusunda bir ate yanmaya balamt. Ta avluyu mealeler aydnlatyordu. Demir ilere geirilmi olan drt koyun, atein zerinde kzanyordu. ki dzine kadar Nizar Moollara elik ediyor, dierleri de tehlike nnda mdahale etmek iin hazr bekliyordu. Birbirlerinin dillerini anlamadktan iin, adamlar kesin hatlarla blnm iki gruba ay-nlmlard. Biri nlayan kahkahalara boulduu takdirde, dieri kendisiyle alay edildiini sanyordu. Nizarlerin syledii arklar Moollan hi etkilememiti. Ancak ilerinden birka bir kl dansna balaynca, konuklann yzleri aydnland. Eri kllan ektikleri gibi, hzl ve vahi bir gsteriye baladlar. Bir sre sonra birounun vcudunda kanl yaralar belirmiti. Tek gz olmayan gen bir Mool savas, NizarTlerden birini yumruk dvne davet etti. Ama dieri bu daveti kabul etmeyince, alaya kahkahalar ve aalayc el kol hareketleriyle tekrar yerine oturdu. "Bunu yapmaktan vazgein" dedi ahna. "Konuumuz olmanz, bize sizinle dvmeyi yasaklyor." "Bak sen" diye gld tek gzl sava, "bir aslan gibi kk-reyen fare konutu. Bir aslan gibi dvebiliyor mu acaba?" Moollar kahkahalarla gldler. "Senin gibi bir delik, bir k delii olmaktansa, bir fare olmay tercih ederim" diye karlk verdi ahna. Bu kez kahkahalar Nizarlerin saflanndan ykseliyordu. Tek gzl savann beti benzi atmt. Byle bir ey daha nce bana hi gelmemiti. "Ne dedin sen?" "Yoksa iitmen de grmen kadar kt m?" dedi ahna alayl bir sesle. Bu, barda taran son damlayd. Mool, yaydan frlayan bir ok gibi ileri frlad. ahna, kln 264 bile kprdatmadan onu bekledi. Son anda yldnm hzyla eildi ve kafasn byk bir iddetle rakibinin midesine gmd. Tm bunlar o kadar hzl gelimiti ki henz tam anlamyla ba-layamadan sona ermiti. Moollar baygn arkadalaryla ilgilenirken, ahna adamlarnn yanna geri dnd. Sava alanndan muzaffer olarak aynlmt. Bundan byle tek bir lakapla arlacakt; Mool Yiyici. Ertesi gn sabah namazndan sonra Quaim Orlando'yu yanna artt. Tac el-lem'in byk kule odasna giren Orlando, Quaim'in pencerenin nnde durduunu grd. Han odada bir aa bir yukan yryp duruyordu. Yz fke ve heyecandan kpkrmz kesilmiti. "Bu taleplerinizde ciddi olamazsnz!" diye bard sonra. "imdiye kadar byle bir eye kimse cret edememiti. Bunu deyeceksiniz. Sizi uyanyorum. Karnzda Tanrnn Krbac Cengiz Han var! Cevabnz ona ilettiim takdirde banz isteyecektir. Aklnz banza toplayn! Unutmayn ki en gl yay bile knlabilir. Sizi bir kez aha uyaryorum!" Quaim Orlando'ya dnd: "Bizimle gel! Burlann etrafnda yle bir dolanacaz. Temiz hava hepimize iyi gelecektir." at terasna ktklan zaman, kapnn iki yannda nbet tutan fedaler esas durua getiler.

Ellerini srtnda kavuturmu olan Quaim, nden yryordu. Yarm adm arkasndan han, onun arkasndan da Orlando geliyordu. "Son talebinizi bir kez daha gzden geirmeniz gerekir" dedi han soluk solua. "Sizin gcnzn de bir snn vardr. Atl ordulanmz Asya dzlklerine azgn bir sel gibi yaylyor. Onlara kar koyabilir misiniz? Hayr!" Tam bu esnada, tuntan dklm heykellere benzeyen iki gen fedanin nbet tuttuu bir burcun nnden geiyorlard. Quaim anszn durdu ve hana dnd: "Az nce ne dediniz?" 265 "Sizin gcnzn de bir snn vardr." "Bunu duydunuz mu?" diye sordu Quaim gen fedalere. "Siz ne dersiniz?" Adamlar hanerlerini ektiler. Han irkilerek geriye doru bir adm att. Quaim ise uurumdan aaya bakyordu. Hana yanna gelmesini iaret etti, tereddt ettiini grnce de onu cesaretlendirmeye alt: "Gelin haydi! Aaya bakn. Kanyonun derinliini tahmin edebiliyor musunuz? Korktunuz mu? Dorusu hakknz var:" Sonra fedalere dnerek tek bir kelime syledi: "Atlayn!" Adamlar balann kaldnp ona baktlar. Gzlerinde mutluluk, arzulanana ulama, coku ve sevin kanm tuhaf bir ate yanyordu. Ve sonra bir an bile tereddt etmeden kendilerini uurumdan aaya braktlar. Beyaz elbiseleri birer bayrak gibi dalgalanyordu. Han, olup bitenleri rpererek seyretmiti. Quaim, sanki hibir ey olmam gibi yrmeye devam etti. "te cevabm aldnz" dedi sonra hana dnerek. "Sakn bizi kendi llerinize gre deerlendirmek gibi bir hata yapmayn." Ertesi sabah Moollar gitmiti. Geride sadece bir mzrak ve yaktklan atein souk kllerini brakmlard. "Sanki eytan grm gibi kagp gittiler" dedi Medinat as-Salam muhafz. ^^uaim emretti, onlar da gzlerini bile krpmadan kendilerini bin adm derinlie braktlar." Orlando, Hazim'le konuuyordu. "Bu nasl olur? Allah adna, bir insan byle bir eyi nasl yapabilir?" "Fedaler, bir an nce cennete gitmeye can atarlar." "Ama bu ok anlamsz" dedi Orlando. "Savata len feda, 266 dmanda byk yaralar aar. lmeden nce ldrr. Gze gz. Die di." "Yanlyorsun" diye glmsedi Hazim. "ehit olmak, kahramanlktan farkl bir eydir. Aslnda Hristiyanlkta da durum farkl deil. Sizin azizlerinizin tm, sava olmadan kan dklen tannnzn kurbanlklar. sa bile retisinin yaamas iin, hibir direni gstermeden armha gerilmeyi kabul etmiti. Mminler topluluu, kendisini oluturan bireylerin yaamndan daha nemlidir. Bir dnceye g veren, onlan kabul eden in-sanlann lme hazr olmasdr. Cengiz Han tm nerilerimizi kabul edecek. Quaim, stnlmz onlara szle ifade edilemeyecek kadar grkemli bir ekilde gsterdi. lmden korkmayan bir insan, her eyi yapabilir. Hibir ey lmden korkmayan bir insan kadar korkutucu olamaz. Doada yaama arzusundan daha gl bir drt yoktur. Yemekten remeye kadar tm drtler, bir tek amaca hizmet eder: Yaam srdrmeye. lm arayan bir feda, yaradlnn zelliklerinden synlr. lmllere has olmayan glerle donanm bir cine, br dnyann bir varlna dnr. Almaz olan fedanin kendisi deil, ondan duyulan korkudur. Bu iddete bir isim vermek gerekirse, tedhiten iyi bir kelime dnlemez. Dehet ve ylgnlk, tedhiin z, varlk sebebidir." "Tedhi" diye tekrarlad Orlando. "Ne korkun bir kelime!" "Insanlan mutlu etmeye al, sana teekkr etmeyeceklerdir" diye devam etti szlerine Hazim. "Onlara lm gsterdiin takdirde, bir anda byleneceklerdir. Hibir ey insanlan kendilerinden birinin lm kadar etkileyemez. Hibir idamda bulunup, infaz seyreden kalabaln yzne baktn m? Allah korkusuyla dolu bu teslimiyete en byk camide bile rastlayamazsn. Kesik ba yere dt zaman, kalabalktan bir lk ykselir. l gecelerinde uluyan srtlanlann lktan bile bu kadar korkun deildir." 267 "lm korkusu bizi Allah'a yaklatrr" dedi Orlando.

"Doru syledin. lme mahkm edilmi bir katil, Allah'a kendi yargcndan daha yakndr." Hazim sustu ve bir sre dnd. Sonra da yle dedi: "Bir keresinde, Kahire'deki Byk Camii'nin nnde bulunan meydanda infaz edilen bir idama ahit olmutum. Tm de ayn ailenin fertleri olan on bir adam, adaletin klcn bekliyorlard. Sultann kervansaraylarn basm ve soymulard. Yzleri demirden dklme benzeyen marur bakl, gl erkeklerdi. Kollar srtlarnda balanmt. Boazlarna mezbahaya gtrlen koyunlarda olduu gibi bir ip geirilmiti. En yallannn boynu vurulduunda, dierleri onun yan basndaydlar. 'Kardelerinin lmn seyretmeleri art m?' diye sordum kadya. 'Bunda kt olan ne?' diye karlk verdi kad. 'Hepimiz onlarla ayn durumda deil miyiz? Her gn lm aramzdan birini seip alyor, biz de yann srann belki de kendimizde olduunu bilerek onu seyrediyoruz. Allah byle istiyor!'" Sekiz aydr Alamut'ta bulunan Orlando, hedefine ulama yolunda henz arpa boyu yol kat edememiti. Adnan'n kimliine brnmeyi baarmt, ama kendisini ele verebilecek sorular sormas imknszd. Fedalerin retisinin derinlerine indike, bu insanlar ona giderek daha fazla yabanclamaya balyordu. Etrafnda gizemli olaylar olup bitiyordu. Bir kez daha gece yans kaleye birileri gelmi, Orlando bir kez daha Kahf az-Zulumat, lm Tneli ve Quatil al-Hubbab, Ak Kurban szlerini aka duymutu. Bu ne anlama geliyordu. Bir kez de kendi ismini iitir gibi olmutu: Adnan. Yoksa bu sadece cennet bahelerini ifade etmekte kullanlan Adn szc myd? Gece olunca, gndzleri Hazim'in kendisine rettikleri 268 zerinde dnyordu: "Bilgi edinmenin farkl yollan vardr. En ac olan, tecrbeyle edinilenidir. Hissedilerek edinileni en yzeysel olandr. Dnmeyle edinileni, insan en kolay yanlgya gtrenidir. En baanl olan ise gzler ve kulaklar yardmyla edinilenidir, insan bunlar kullanmay bilirse elbette." Uyand zaman, yatann ucunda kendisine ait olmayan bir kemer tokas buldu. Geceleri gzetleniyor muydu? Kendisine gizlice ilalar m veriliyordu? Gerekenden fazla yememeye ve imemeye zen gsteriyordu. Krmz renkli idrannn anlam neydi? Zayide'nin bu ile ilgisi var myd? Hazim, el-Hadi... Hi kimseye gvenemezdi. mitsizlie ve ylgnla kaplmt. Kimliinin fark edilmesinden, lmekten korkuyordu. "Tanrm, fkelenmeme yardm et" diye yakard gece olunca. "fke insan glendirir, korku gten drr." Ihwan as-safa retisi ne diyordu: "insan lmden deil, ac duymaktan korkar. Korkunuzu unutun! Ac, hibir ey bile deildir. Dayanlan aclar insana zevk verir!" Geceleri ikiz kardeine sesleniyordu: "Beni yalnz brakma. Korkuyorum. Bana yardfrn etmeye devam et!" "Baz eyler vardr ki elde edilmeleri iin bol zaman gerekir, bu da sahip olduumuz en deerli eydir." "Tanrm, bana sabr ihfan et, ama abuk tarafndan!" Her ey eskiden olduu gibiydi, ancak yine de farklyd. te olanlar, artk dan kmakta zorlanyordu: "Adrian, konu benimle! Bana akl ver! Ne yapmalym?" "Grdklerine nem verme! Asl senden gizlemeye altk-lanna nem ver!" Ertesi sabah Adrian'n sesi onu uyandrd. Orlando u cmleleri ak seik duymutu: "Yaknda, ok yaknda cenneti tanyacaksn!" Bu her eyin sonu muydu? 269 CENNET AA ATU AS-SIRRA Seni sra vakf ettim? Ihwan as-Safa Y JL ln souk mevsiminin uzun gecelerini Orlando genellikle ktphanenin okuma salonunda, Usman el-Murifan'Ia sohbet ederek geiriyordu. Birgn, leden

sonrasnn ge bir saatinde, elinde ypranm bir kitapla geri geldi. "Bunu okumalsn" dedi Orlando'ya. "Ktphanenin en fazla ilgi gren kitabdr." "Belli oluyor. Konusu nedir?" "Cennet. mam Celaleddin as-Suyuti tarafndan yazlm. Cennet bahelerindeki cinsel zevkleri baka hibir kaynakta bu kadar aynntl olarak bulamazsn." "Sen bu kitab okudun mu?" "Elbette! Bunu nasl sorabilirsin?" Orlando kitab elinde tartt: "Olduka byk bir lokma. inde neler yazdn bana anlat. Seni dinlemekten zevk duya-nm." Usman el-Murifan, ay fincanlann doldurdu. "Kuran, en az yz kere cenneti sonu gelmez cinsel zevklerin bulunduu bir yer olarak tasvir eder. Onu destekleyen baka saysz kaynak daha var." "mam bu konuda ne yazyor?" "Cennete kabul edilen erkeklerin srekli ereksiyon halinde olduklann. Ceylan gzl 'gen kadnlar, onlann her arzusunu yerine getiriyor. Huri ad verilen gen kadnlann tasviri, kitabn nemli bir blmn oluturuyor." "Naslm bu huriler?" diye sordu Orlando. "Ayak ulanndan dizlerine kadar safran kokarlar; dizlerinden gslerine kadar misk kokarlar; gslerinden boyunlan-na kadar amber kokarlar; boyunlanndan balannn tepelerine kadar kfur kokarlar." "Nasl koktuklann merak etmiyorum" diye gld Orlando. "Nasl grndklerini bilmek istiyorum." 273 "Tasvir ve tasavvur edilemeyecek kadar gzeller. Her sevimeden sonra daha gzel oluyorlar. Cinsel itahlar doymak bilmez. Onlarla sevien bir erkek, bir canlnn asla dayanamayaca iddette bir orgazm yaar. Bir sevime tam seksen yl srer ve asla sknt veya bkknlk vermez, nk cennet kzlarnn ekicilikleri, onlara duyulan zlemi her an daha da krkler." "Peki bu ekicilikler nedir?" diye sordu Orlando. "Sadede gel artk, beni krvrandrp durma! Gsleri kk m, yoksa byk m? Kalalar geni mi, dar m?" "Ne geni, ne dar. Hurilerin kalalan yok." "Bu nasl olur?" "mam, Allah'n bahelerinde byk aptes gibi tiksindirici bir ihtiyacn bulunmasnn mmkn olmadn sylyor. Bu nedenle kalalara ve kaba etlere de gerek yokmu." "Allah vere de imam yanlm ola!" dedi Orlando. "nallah" dedi Usman can gnlden. "Gen bir kzn kndan baka cennete ne layk olabilir ki?" Genellikle kadnlar hakknda sohbet ediyorlard. "Neden kadn-lannz arafa sokuyorsunuz?" diye sordu Orlando. "Baka trl nasl olabilir?" diye bard Usman. "Bir eye gizem kazandran, zerindeki rt deil midir? Mesela bir hediyeyi farz et! Paketi aarken duyduun o kkrtc hrt, iinde ykselen o mthi merak duygusu! Alacan zevki biraz daha geciktirmenin kar konulmaz ekicilii! En sradan nesne bile, zeri rtld zaman insana heyecan verir. Baarl bir saklamann ve zevk dolu ortaya karmann ardnda, uygar insan ilkellerden ayran yksek bir sanat gizlidir." Usman el-Murifan ayndan bir yudum ald ve tadndan holandn belirtmek iin azn aprdatt. Sonra byn silerek szlerine devam etti: "Bu nedenle Adem ile Havva'nn cennette plak olmu olmalar bence mmkn deil. Bir kadn 274 ile bir erkein srekli plak olarak bulunduklan yer cennet deil, olsa olsa ilkel vahilerin dnyasdr." O k antrenmanndan sonra el-Hadi, Orlando'yu yanma ard: "Onu tekrar greceksin. Sana verilen deeri anla. Bugne dek bir feda baheye asla ikinci kez gnderilmedi. Yarn ay doduu zaman yola koyulacaz." Onu tekrar grecekti. Onu. Kimdi bu? Bir kz? Bir kadn? Adnan'n hayatnda nasl bir yere sahipti? Yeni bir gizemle kar karyayd. Gne doarken yola koyuldular. Pelerinleri rzgrda dalgalanyordu. Yol ok dar olduu iin, tek sra halinde ilerlemek zorunda kalyorlard. Buradan daha nce defalarca gemi

olan hayvanlar bile korkuyordu. Titreyen burun delikleri ve aklan grnen gzleriyle, binicilerinin bacaklanyla verdikleri emirlere isteksizce boyun eiyorlard. Nallannm altndan kayan talar, uurumdan aa yuvarlanyordu. Orlando, zeminden ykselen sesi duyana dek on bire kadar sayabiliyordu. Alamut vadisine ulatklan zaman, nehri sol taraflanna alarak ilerlemeye baladlar. Kabaran nehir sulannn ortaya kartt ok saydaki maaradan birinin nnde atlann bir aaca baladlar. El-Hadi, eyer antasndan bir meale kard. Birbirine ok yakn duran iki kayann arasndan glkle ktlar, tnel benzeri bir bacadan yukan trmandlar ve ok dar bir kaya yangnn iine girdiler. ki kiinin yan yana yrmesi imknszd. Yzlerce adm yukanda, incecik bir erit halinde gkyzn grebiliyorlard. Orlando, yukandaki akln en fazla iki erit geniliinde olduunu dnd. eriye pek az k dyordu. "Kahf az-Zulumat, lm Tneli" dedi el-Hadi. Geit baz yerlerde fazlasyla dar olduu iin, insan eliyle geniletilmiti. Mealenin nda kazma izleri agka grlebiliyordu. Sonra ma275 gara benzeri bir salonun iinden getiler. "Burasn hatrlyor musun?" diye sordu el-Hadi. "Allah adna, eer hatrlasaydm ok aardm. Buraya ilk geldiimizde Kimya as-Saadet, Cennet Mutluluu ksiri'nin verdii sarholuun etkisi altndaydn. Sonra da a-ehvet'in bysne kaplmtn." "Hibir ey hatrlamyorum" diye karlk verdi Orlando. "u kardaki giriin yannda mola vermitik. Sen de tm bu zaman zarfnda konuup durmutun. Bana nasl hitap ettiini biliyor musun? Bu ismi asla unutmayacam: 'Orlando.' Bana tekrar tekrar Orlando diyordun. Kendi memleketinin diliyle konuuyordun. Sylediklerinin tek kelimesini anlamamtm, ancak bu isim fark edilmeyecek gibi deildi. Kim bu Orlando? Senin iin ok nemli biri olmal." "Bir genlik arkada" diye yalan syledi Orlando. Yanm saatlik bir yryten sonra geidin sonuna ulamlard. nlerindeki geni vadi ukurunda byk bir gl vard. Berrak su, ay nda ava gibi parlyordu. "te" dedi el-Hadi. "Cennet bahesi. Her yandan yksek dalarla evrili; en az Adem'in cenneti kadar ulalmaz bir yer. Bu geitten baka bir giri yok. Artk buraya neden 'lm Tneli' denildiini biliyorsun. Sadece lm insan cennete gtrr." El-Hadi, ldayan gl iaret etti: "lkbaharda eriyen kar sulan, bu doal set glnde toplanyor. Vadi, yeilliini bu gle borlu." Birlikte bir kaya bindiler. Bulutlar ay karartmt. El-Hadi, gln ortasna doru krek ekiyordu. Karanlk suyun tesinden bir kaval sesi iitiliyordu, yumuak, bir su perisinin bys kadar ekici. Anszn denizin ortasnda kayna belirsiz klar, alevler, imekler ve yldrmlar belirdi. Mutlu ruhlarn sarklan geliyordu kulaklanna. Beyaz sislerin arasndan, karanlk matem antlarna benzeyen am ve sedir aalarnn hatlar ortaya kmt. 276 Aman tannm, diye dnd Orlando, buras ller Adas! yordu. Birden kayn dibi yerdeki akllara srnd. Karaya ktklannda el-Hadi Kuran'da cennetle ilgili sylenenleri okudu: "Yreinde Allah korkusu tayanlara vaat edilen Cennet bahesi. iinde suyu asla bozulmayan nehirler, Yal st dereleri akar. Ve arap ve bal ve her tr meyve. yilerin dl yiden baka ne olabilir? Atlas yataklara uzanacak, Serin ipekten ve yumuak kadifeden yastklara dayanacaklar. Daha nce ne bir insann, ne de bir cinin dokunduu Ceylan gzl kzlarla birlikte olacaklar. Gc her eye yeten Allah'n adna an olsun!" nlerinde bir ayr uzanyordu. Orlando ay nda bir alage-yik srs fark etti. Bir nar aacnn dallan altnda otluyorlard. Aacn meyveleri kzl ltlar sayordu. Yrrken el-Hadi elini uzatarak bir elma kopard. Orlando'nun aklna Eski Ahid'in Yaradl blmnden bir satr gelmiti: Bahede

istediin aacn meyvesinden yiyebilirsin. Ama iyiyle kty bilme aacndan yeme. nk ondan yediin gn kesinlikle lrsn. Birlikte birka basamak ktlar ve etrafi iekli allarla evrili bir akla ulatlar. Geni bir merdiven, onlan mermer kapl bir terasa gtrd. ok sayda emeden fkran sulann oluturduu ltl inci perdesinin arkasnda, bir masal saraynn n cephesi grnyordu. "Kasr el-Bahr, Deniz Saray" dedi el-Hadi. Sarayn aydnlk pencerelerinin arkasnda, uarcasna ilerleyen birtakm glgeler grlyordu. Orlando ile el-Hadi, bir i 277 avluya ayak bastlar. Avlunun etrafndaki revaklar, dantel oyas inceliinde oymalarla sslenmiti. emelerin rltsna, uzaklardan gelen flt sesleri karyordu. "Bahw al-Siba, Aslanl Avlu'da Hizuran seni bekliyor. Gn yedinci katnn kaplan sana ak. Kevser suyundan dilediin kadar iebilirsin." El-Hadi, bir kapnn ardnda gzden kayboldu. Orlando yalnzd. Az sonra uyanacam, diye dnd. Bu sadece bir rya. Gzlerini kapad. Kulana gelenler adm sesleri miydi? Arkasna dnd ve o anda donup kald. Karsnda duran... Adrian'n ta kendisiydi! Orlando sendeledi ve gzlerini ovuturdu. Ama karsndaki hayalet kaybolmad; hi kprdamadan ona bakmaya devam ediyordu. Orlando nihayet kendisini tand. Daha nce grmedii byklkte bir cam aynann karsnda duruyordu. Aman tanrm, Adnan'a ne kadar benziyorum! Birka adm atnca, iki karde birbirine doru yrd. Sonra Orlando onu grd. Aynann iindeki kzn bir kuyu kadar derin gzleri vard. Sanki bir eyden iyice emin olmak istermi gibi, hayal krklna uramaktan korkarm gibi Orlando'ya bakyordu. Vcudu gergin ve hareket etmeye, sramaya hazrd, ancak onu tutan bir eyler vard. Sanki gerek olamayacak denli gzel bir eyle karlamt. Anszn kzn yznde, aradn bulmu gibi, geni bir glmseme belirdi. Ve birden uarcasna komaya balad. Dudaklar, onun azn aryordu. Orlando, bu dudaklarn vahi bir hayvann yrtclna benzer hrsndan rkt. Kendini savunmaya alt, kz iterek kendinden uzaklatrd. Kz yere dt, sanki uyumu gibi ar ar doruldu. Tm vahilii bir anda yok olmutu. Annesini kaybetmi kk bir ocuk kadar aresiz grnyordu. 278 Orlando, igdsel olarak snavlarn en anyla kar karya bulunduunu anlamt. Kz, onu Adrian sanyordu. Sen Adnan'sn. Dikkatli ol! Mutlaka bizi gzetliyorlardr. Kz ok gzeldi. Ceylan derisi gibi fndk renginde olan teni, zeytin yeili glgelerle kaplyd. zerindeki ak renkli giysi, teninin olduundan da koyu renkte grnmesine neden oluyordu. Hizuran! Bu isim ona bo yere verilmemiti. Hizuran, bambu kam, otlann tannsyd. nce ve uzun, zarif, eilip bkle-bilir bir yapya sahip olmasna karn, son derece dayanklyd. Frtna sona erdii zaman, bambu marur ban daima tekrar dorultmaz myd? Bambu, gzel ve glyd. Erkeklerin bir kzdan u ekilde sz etmelerinden daha byk bir ltifat olabilir miydi? "Allah, la qutib al-chizuran. Allah'm, ne mthi bir bambu filizi!" "Affet" dedi Orlando, "beni korkuttun." Hizuran, ban onun gsne yaslad. Yanaklanndan aa yalar szlyordu. Orlando onu kaldrarak kucana ald -tannm, ne kadar haff!-ve amdanlardan yaylan bin kat glendirerek yanstan aynalarla dolu bir odaya girdi. Bakt her yerde Adrian ile Hi-zuran' gryordu. Duvarlarda, tavanda, yerde, her taraftaydlar. Gen kzn esmer teni karanlk mermerin zerinde nasl da ldyordu! Birlikte ipek yastklann arasna uzandlar. Elleri, az, vcudu. Ne byleyici bir mzik! Allah, la qutib al-chizuran! Orlando, atnn zerindeki hakimiyetini kaybetmi bir binici gibiydi. Dizginsiz bir lgnlk onu srkleyip gtryordu. Sonra birlikte peygamberin "henz titreyen yay kiriinin mutluluu" olarak tanmlad, zlem ile doyum arasndaki olaanst duyguyu yaadlar. Evet, diye geiriyordu aklndan Orlando, buras cennetten baka bir yer olamaz! 279 u

A Mlzuran, Orlando'nun o gne dek karlam olduu in-sanlann tmnden farklyd. Sevgisini de onun iin bambaka, yepyeni bir ekilde ifade ediyordu. Bunu yaparken gen ve kvrak vcudunun gzelliini kullanmyordu. Klece bir teslimiyet iinde de deildi. Tam aksine, onunla bir hayvan gibi konuuyordu. Gz ve vcut dili ak, anlalr ve gerekti. Yz, duygulann ve dncelerin kelimelerle ifade edilebileceinden ok daha belirgin bir ekilde okunduu, ak bir kitap gibiydi. Hizuran, Orlando'yla azn kullanmadan konuuyordu. Kol-lannn arasnda yatt tm saatler boyunca, ona bir tek kelime bile sylememiti. "ok gzelsin" dedi ona Orlando. Hizuran'n gzleri ldad. "Geri dndme seviniyor musun?" Gen kz onu pt ve efendisinin eve dnne sevinen bir kpek yavrusu gibi zerine atlad. Yoksa dilini konuamyor muydu? Sylediklerini anlad aikrd. Ama neden hibir ey sylemiyordu? Yoksa kendisiyle konumas yasaklanm myd? Dudaklarn hangi sr mhr-lyordu? Bunu sorduu takdirde kendisini ele verecei muhakkakt, nk Adrian kzn bu suskunluunun sebebini kukusuz biliyordu. Anszn mumlann alevleri titredi. Kapda el-Hadi belirmiti: "Rahatsz ettiim iin zr dilerim, ama yola koyulmalyz. Gn aarmak zere.'' Orlando, el-Hadi'ye bir eyler sylemek iin ayaa kalkt. Bu esnada Hizuran'a srtn dnmt. Kzn att l bir daha asla unutamayacakt! Yaral bir porsuun genizden gelen hayknn andnyordu. Orlando sratle arkasna dnd. Hizuran, ardna dek alm gzlerle ona bakyordu. Orlando'nun kendisini sakinletirmesine ftrsat brakmadan, ona bir cehennem zebanisiymi gibi bakt ve kap gitti. 280 "Nesi var?" "Srtndaki doum lekesi onu korkuttu" dedi el-Hadi. Doudaki da srtlannda gnein ilk klan belirmeye balamt. Birlikte sessizce kaya bindiler. Kayalanri arasna indiklerinde de birbirleriyle konumadlar. El-Hadi nden gidiyor, Orlando onu takip ediyordu. lm Tneli'nde mola verdiler. Gnein gkte olduka ykselmi olmasna ramen, geidin dibi hl karanlkt. El-Hadi katranl bir meale yakmt. Onu Orlando'nun yzne yaklatrd ve sanki ilk kez gryormu gibi ona uzun uzun bakt: "Bana sa kolunun altn gster!" "Bu da nesi?" diye gld Orlando. "Gster dedim!" Orlando gmleinin sa kolunu yukan syrd. El-Hadi, kolun iinin bileinden dirseine kadar olan ksmn dikkatle inceledi. Parmak ular teninde geziniyordu. "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu aklna son derece kt eyler gelen Orlando. Vcudunun her bir sinirinde ayn ayn alarm zilleri alyordu, El-Hadi cevap verdi: "Peygamber Mhr seni ele verdi. Sen, olduunu sandmz adam deilsin." "Seni anlamyorum." "Hizuran senin vcudunu hepimizden iyi tanyor. Bu leke onu neden korkuttu?" "nk o ban srtmda daha yeni kt. Onu fark etmemiim, nk ensemde gzlerim yok. banlar gelir ve gider. Bu sorgulama da neyin nesi?" "Bu bir ban deil. Bu bir doum lekesi. Ana kamnda oluur. Bir an iin sylediinin doru olduunu kabul edip, bu lekelerin de banlar gibi sonradan ortaya kabileceklerine inanalm. Peki sa kolunun altndaki yara izlerinin kayboluunu nasl aklyorsun? Bu bir mucize olmal! Yaban kedisinin dileri derin yaralar amt. Sen Adrian deilsin. Kimsin sen?" "Yalanyorsunuz, el-Hadi" diye gld Orlando. "Artk sala 281 solu birbirine kantrmaya balamsnz. Yara izlerini grmek istediinizi bana neden sylemediniz? Sol kolumda, olduklar yerde duruyorlar, ite, kendiniz bakn!" Orlando glerek ona sol kolunu uzatt.

El-Hadi kolu iki eliyle kavrad ve daha iyi grebilmek iin biraz eildi. Tam o anda Orlando'nun darbesi ensesine inmiti. Tavanlar bu yntemle ldrlyordu. EI-Hadi de yere dmeden nce lmt. Maarann azna ulatnda Orlando ter iinde kalmt. Omuzlarndaki l her geen an arlayordu. Vakit daralyor-du. Gne vadinin zerinde olduka ykselmiti. Orlando, el-Hadi'yi atnn zerine oturttu ve dmemesi iin sk sk balad. Adam uyuyormu gibi duruyordu. Sabah sisi giderek koyu-layordu. Yolun en dar yerinde Orlando atndan indi. Alamut bir sis duvannn arkasnda ykseliyordu. lnn gmlei omuzlanndan kaymt. Orlando onun kasl omuzlanna ve kol-lanna bakt: "kili dvte hepimizden stndn. Ama senin sylediin gibi: Hangi yntemle olursa olsun, mutlaka kazanmak zorundayz. Dman uyurken dorulan bir adam, dman uyanrken oktan ayaktadr. Bu gece cennet bahesinin meyvelerine el srmemeliydin, nk 'iyiyle kty bilme aacndan yeme, nk ondan yediin gn kesinlikle lrsn' diye yazlmtr." Orlando atn burun deliklerini okad: "Affet beni, kardeim! Byle olmas gerekiyor." Sonra da krbaayia hayvann sansna sert bir darbe indirdi. Gzleri falta gibi alan hayvan, bir srayta uuruma atlad. Duyduu iddetli ac, korkusuna ve igdlerine baskn gelmiti. Bylece binicisiyle beraber uurumun derinliklerinde gzden kayboldu. "Affet beni, tanrm" diye dua etti Orlando. "Alakgnll olmay unuttuumu biliyorum. Ama alakgnlllk kuzulara 282 has bir erdem deil midir? Kurtlann dnyasnda yaayan bir koyun, senin adna nasl zafer kazanabilir?" Sonra atn mahmuzlad ve arkasna bile bakmadan uzaklap gittiEl-Hadi'nin lmne kimse fazla nem verememiti. Orlando, Ihwan as-safa'nn Onikiler Meclisi'nde olup bitenleri anlatt: "Anszn sisin iinde bir grup gvercin belirdi. Hemen yanmz-daydlar. Kanat rplar atlar rktt. Panie kapldlar. Ben eyerden dtm, ama at yakalamay baardm. El-Hadi'nin at ise aha kalkmt, dengesini kaybederek uuruma yuvarland. Tm bunlar gz agp kapayncaya dek olup bitti. Ona yardm edemedim." "Yaam ve lm bir madalyonun iki yzdr" dedi Hazim. "Biri, dierini dourur." "Daha iyi bir lm hak etmiti" diye ekledi yallardan biri. "Allah rahmet eylesin, nur iinde yatsn." Orlando onlar zerinde Alamut'un bulunduu kayann dibinde, lm yerlerindi buldu. Ahr uaklan, el-Hadi'nin paralanm vcudunun zerini talarla rtt. Alamut'ta mezarlk bulunmuyordu. Akbabalar ve kuzgunlar daha gnler boyu at leinin banda birbirleriyle kavga ettiler. lklan kalenin burlan-na dek ykseliyordu, ama bunlar el-Hadi'nin ardndan tutulan tek yas belirtisiydi. Orlando'nun huzuru artk hi kalmamt. Geceleri ter iinde, son derece kt duygularla uyanyordu. Onu rahat brakmayan el-Hadi'nin lm deil, Hizuran'n gzlerindeki dehetti. Snavda baarl olamamt. Bana gelecek byk felaketi ancak iledii cinayetle engellemiti. Hizuran nasl davranacakt? Kendisini ele verecek miydi? "Korkma. Ona gvenebilirsin" dedi Adrian'n sesi. "Seni seviyor." 283 "Hayr, asl seni seviyor." "Bu ayn ey." "Gerekten de yle mi?" "Bundan nasl phe edebilirsin?" "Onu tekrar grmeye mecbur muyum?" "Mecbur deilsin, ama onu grmeyi kendin isteyeceksin." zlem ve kuku kanm tuhaf bir duygu, Orlando'nun akln kantnyordu. Allah, la qutib al-chizuran! "O muhteem bahe neyin nesiydi?" diye sordu Orlando. "Yoksa gerekten cenneti mi grdm?" "Hayr, cehennemi" diye karlk verdi Adrian. u M Morasan ile ran arasnda, fedalerin tam yirmi drt kalesi vard. Alamut'tan sonra bunlann en nemlileri Girdkuh ile La-miasar kaleleriydi. Dan Yals, Lamiasar ahna'sn el-Hadi'nin halefi olarak tayin etti. ahna Ebu Menzir,

Moollara kar yrtlen savata byk yararlklar gstermiti. Dey-lem'in tm vadilerinde onun kahramanlklan anlatlyordu. Ebu Menzir'i Alamut'a gtrmek iin yedi kiilik bir heyet Lamia-sar'a gnderilmiti. Orlando da onlardan biriydi. Yedi atl ve sekiz yk hayvan, gecenin ge bir vaktinde yola koyulmulard. Byk Ay takmyldzn izleyerek, kuzeye doru yol alyorlard. Gnein douundan sonra Rategan vadisine ulatlar. Gecelerin soukluuna ramen sabah gnei son derece yakcyd; ayrlardaki glgeliklerde sk sk dinlenmek zorunda kalyorlard. Hicce aynn bu son gnlerinde -Hristiyan takvimine gre Austos balangcnda- yamalarda artk sadeoe yabani nane, papatya ve baz iek trleri yetiiyordu. Da kylerinde hasat harman yerlerinde toplanyordu. Saman ymlan, dala-nn monotonluunda altn gibi parlyordu. Kuzgun karas kz284 ler, silindir biimli byk talan bir ember etrafnda dndrp duruyorlard. Gen ya da ihtiyar, herkes taneleri baaklardan ayrmakla meguld. Kadnlann byk tahta yabalarla havaya firlattklan saman saplan, bir altn yamuru eklinde yere dyordu. Akam olunca Razigird yaylasna ulatlar. Bir kei obannn kulbesinde konaklama imkn bulmulard. Aznda tek bir di bile kalmam olan ihtiyar, onlara st ve peynir ikram etti. Neeyle krptrd gzleri, buru buru yznn derinliklerine gmlmt. Sa ve sakal, keilerinin Dostlaryla ayn renkteydi. Yannda bulunan bir olan atlara yem ve su vermi, sonra da kulbenin tam ortasnda bulunan ocakta bir ate yakmt. Ateten ykselen duman, tavana asl olan sucuklan tt-sleyerek, at tahtalarnn arasndan dan kyordu. "Dan Yals'nm hizmetine girmek isteyen bir delikanlnn ka yanda olmas gerekir?" diye sordu oban. "En az on drt" dedi Alamut'tan gelen adamlar. "O halde daha vakti var." Ertesi gn orak topraklarn zerinden getiler. Nizarler, kn an souklar yznden kurtlann bile buralara kamadkla-nn sylyorlard. Ertesi geceyi Haydut Geidi ad verilen bir da boazndaki sefil bir kulbede geirdiler. Kana susam pire ve bit ordulan insanlann ve hayvanlann zerine saldrmt. Adamlar kpekler gibi kanp duruyordu. Ertesi gn youn bir sis iinde yol aldlar. Hazar Denizi'nden ykselen buhar kmeleri, dalann kuzey yamalannda younlaarak, ar ve nemli bir katman oluturuyordu. Toprak, frndan taze km bir ekmek kadar gzel kokuyordu. Ertesi gn bulutlar dald zaman, Siahdat Ova-s'ndaki pirin tarlalan gzlerinin nne serildi. Ancak bu kez sivrisinek bulutlarnn arasna girmilerdi. Adamlar yzlerini ha285 rem kadnlar gibi peeyle rtmlerdi ve sadece gzleri dar bakyordu. Ne var ki ne rtnme, ne de sanmsak suyu fayda etmiyordu. Atlann durumu daha da ktyd. Ancak ykseklere ktklannda bu beladan kurtulmay baardlar. ssz, ama gzel bir yaylaya ulamlard. lene doru eski Deylem krallnn bakenti Rudbar Kalesi'nin ykntlarn grdler. Bu kez ceviz ve kestane aalannn glgesinde yryorlard. Ar ar yryen kaplumbaalar, yollanndan ekilmeye alyordu. Bir dinlenme nnda Orlando hemen yaknlarndaki bir akrebi seyretti. Hayvan ucunda zehirli ine bulunan kuyruunu dikmi, marur ve kt baklarla etrafn szyordu. leden sonrasnn ge saatlerinde, dimdik ykselen bir kayann zerine kurulmu olan Lamiasar Kalesi'ni grdler. Vadinin zerinde bir yldz gibi parlyordu. Alamut'tan ok daha kkt; bir ehir olmaktan ziyade, bir kaleydi. Ancak fedalerin en dayankl kale-siydi. Alamut bir ykntya dntkten uzun zaman sonra bile, kendisini savunmaya devam edecekti. Yol ok dik olduu iin, atlanndan inmek zorunda kaldlar. Balarnn zerinde lklar atan kargalar dolanyordu. Kale sakinleri tarafndan beslendikleri iin, tm iki ayakllara doal birer besin kayna gzyle bakyorlard. Gzlerinden hibir ey kamyordu. Birisinin kaleye gizlice yaklamas mmkn deildi. Hibir beki kpei, Lamiasar kargalan kadar uyank ve dikkatli olamazd. Aa braklan asma kprnn zerinden getikleri zaman Orlando aa

bakmaya cesaret edemedi, nk kaleyi da yolundan ayran uurumun derinliini kestirmek bile mmkn deildi. Bu kaleyi fethetmek isteyenin vay haline! Ho geldin ikisi olarak ikram edilen berrak, souk suyun tad mkemmeldi. Hazrlanan scak banyoda ykanmak ise ayn bir zevkti. Lamiasar efendisi el-Amir, onlan kulesinin zemin katnda bekliyordu. Ebu Menzir ve on iki kiilik Ihwan as-safa meclisi 286 de onunla birlikteydi. ift kat hallarn zerinde, alak bir masann etrafnda oturuyorlard. El-Amir, Alamut'tan gelen konuklarn onlara teker teker takdim etti. Sra Oriando'ya geldii zaman, salona mutlak bir lm sessizlii kmt. Demek o bu, diyordu adamlarn baklan. El-Amir'in verdii bir iaret zerine, olan ocuklan sofraya yemekleri getirmeye baladlar: Safran ans pilavn zerinde yal kuzu eti. Adamlar plak elleriyle anaklara uzandlar. Orlando, bu frsat el-Hadi'nin halefini incelemekte kulland. Ebu Menzir'in kaplannkini andran bir enesi vard. Lokmasn inerken azn kapatmyordu. Du-daklann evreleyen kapkara byk ve sakal, iri dilerinin olduk-lanndan da beyaz grnmelerine neden oluyordu. Geni enesi onun acmaszln, kk, kurnaz bakl gzleri de, etrafnda olup biten her eyi bir anda kavrama yeteneini gsteriyordu. ekik gzleri ve kk elmack kemikleri, damarlannda Mool kan tadnn dediliydi. Orlando, Ebu Menzir'in tehlikeli bir rakip olduunu idrak etmiti. Lamiasar kalesinde iki gn kaldlar. Yola koyulduklan aman, yanlannda drt kii daha vard: Ebu Menzir, at ua ve iki kans. Geni alvarlar giymi, yzlerini peeyle rtm olan kadnlar, kafilenin en gerisindeki yk hayvanlannm arasnda at sryorlard. Zaid adndaki at ua, efendisinin yanndan bir an olsun aynlmyordu. Onu bir glge gibi takip ediyordu. Ancak alakgnll bir ifadesi yoktu, teslimiyeti sadece Ebu Menzir'le snrlyd. Dier adamlara birer aabey gibi davranyordu. Orlando onun en fazla on sekiz yanda olduunu dnd. Sert bir Deylem lehesi konuuyordu ve srm gibi bir vcuda sahipti. Saatlerce at srdkten sonra bile ellerinin zerinde yryor, birbiri ardna perendeler atyordu. Grne gre sonu gelmez bir kas gcne sahipti. Kadnlar ise kapkara araflanyla, yol kenanna melmi kargalar andnyordu. Bez bebekler gibi atlann zerinden indiriliyor ve 287 tekrar oturtuluyorlard. Sadece bir defasnda, bir da srtn atklar esnada rzgr peelerini havalandrd. Orlando gen, rkek bakl kadn yzleri grmt. Alamut'a vardklan gn Hazim, Orlando'yu yanna artt: "Qualm bu gece seni grmek istiyor." Dan Yals, onu kulesinin byk odasnda bekliyordu. Birlikte tekrar st kalenin burlan, geitleri ve dehlizleri arasnda dolatlar. "Yunan felsefe okullannda ayakta ders verilirdi" dedi Quaim. "Bunun akllca bir yntem olduunu dnyorum. Oturan bir insan, gever. Oysa kafann almas iin, bedenin de almas gerekir." Orlando, kendisine el-Hadi'nin lmyle ilgili sorular sorulmasn bekliyordu. Buna karn Quaim ona unu sordu: "Zaid hakknda ne dnyorsun?" "Ebu Menzir'in at ua m?" "O bir at ua deil, bir feda. Onu Ebu Menzir yetitirdi. Bu delikanlyla gndr berabersin. Onun hakknda ne dnyorsun?" "Bedensel gleri en st seviyede. Ancak dv yetenei iin bir ey diyemem." "El-lskenderiye'ye senin yerine o gidecek ve Ali'nin balad ii bitirerek, o Msrly cehenneme gnderecek. Fedaleri cennet bahesine yalnz gndermediimizi biliyorsun. Bir arkadala paylalmadg mddete, cennet ne ie yarar ki? Ali senin iin ne idiyse, sen de Zaid iin yle ol. Onunla dostluk kur. nsan kazanma sanatn biliyorsun." "Gerekten bunu biliyor muyum?" "Aksi takdirde Alamut'ta bulunuyor olur muydun? Onunla hemen yann ava k!" 288 7 Jl^ald gnn ikinci namazn klmak iin eyerden aa kaydnda, henz iki fersah bile yol almamlard. Birlikte Mek-ke'ye doru secdeye vardlar. Zaid

byk bir cokuyla namaz klyordu. Allah'a duyduu teslimiyet, gen yzn aydnlatmt. lene doru bir tavan yuvasna rast geldiler. Orlando, iinde da gelincikleri bulunan sepetlerden birini ald. Hayvanlar, tavanlann kokusunu oktan almlard. Saz rme sepetlerin iinde heyecanla kouturuyorlard. Zaid yuvann drt delii olduunu syledi. Deliklerin ikisini talarla rttler, dier ikisinin azna da birer gelincik braktlar. Ellerindeki byk uval-lan deliklerin azna tutmalanyla birlikte, yldnm hzyla yuvadan frlayan tavanlarn ilerine atlamalan b[r oldu. Orlando, iki eliyle azn kapad uval, havada sratle sallad. Sonra da elini iine sokarak gelincii kavrad. Yrtc hayvan, keskin dilerini kurbannn kulana geirmiti. Onu tekrar saz sepete koyduu esnada, gelincik azndaki tavan kulan itahla kemirmekteydi. Zaid ise elindeki uval byk bir hzla etraftaki kayalardan birine arpt ve glerek baygn hayvanlan dar kard. Tavann ban gvdesinden ayrd ve boynunu azna dayayarak scak kann emmeye balad. Tavann bembeyaz tyleri, Za-id'in kanl dudaklarna yapmt. Delikanl, az nce nasl dua ettiyse, imdi de ayn cokuyla hayvan smryordu. Sonra tavann kamn yard ve i organlann gelincie yedirdi. Yreini ve cierini ise kendisine ayrd. Yemyeil tarhlann bulunduu bir yan vadiye ulatklannda, toplam sekiz tavan yakalamlard. Meyve aalanyla dolu bir yamacn zerinde tahta kulbeler gze arpyordu. Yosun kapl atlar, uzaktan yeil kadife gibi parlyordu. Uzaktan tahtaya inen balta sesleri, ocuk barmalan ve koyun sesleri geliyordu. Ge ykselen beyaz duman stunu odun kmr, tezek ve saman kokuyordu. Bir kpek srs havlayarak onlara do289 ru komaya balad, ancak bir ta atm mesafede durakald. Pelerinden de iri gzl, kalkk burunlu ocuklar geliyordu. Kanmaktan vcutlarnda kanl yaralar olumutu. zerindeki gmlek kalalann ancak kapatabilen bir kk glkle emeklemeye alyor, kpekler de azn ve kn yalyordu. "Ben de byle bir kyde bydm" dedi Zaid. "ocuklar, bykler ve hayvanlar ayn oday paylar. Kadnlar ise tahl ambannda, o yl elde edilen hasadn zerinde uyur. Deylem halknn tm tahl uvallannn zerinde ana rahmine dmtr. Erkekler, kadnlann klarn baka hibir yerde sert yulaf tanelerinin zerinde olduu kadar kvrak hareket ettirmediini sylerler. Kn yollar kardan kapand ve kpekler kurtlarla boutuu zaman, buralarda alk, souk ve can sknts hkm srer." Sakaln knayla boyam olan bir ihtiyar, onlar kulbesine davet etti. Zaid'in armaan ettii tavan ald ve pencereden ieriye uzatt. Kel kafal bir komu, bir semaver getirdi. Az sonra toprak kselerden scak ay imeye balamlard. Dier ky sakinleri de onlara katlmt. Orlando etrafnda sa-c'"^^ ocuklar ve yallar gryordu. "Dierleri nerede?" "Erkekler alyor. Hazar Denizi'nden gelen pirinci, da geitlerinden gneye gtryorlar. Kyde yabanclar bulunduu zaman, kadnlar evlerinin pencerelerini ve kaplann sk sk rter." "Bizden korkuyorlar m?" diye sordu Orlando. "Onlar deil, ama erkekleri korkuyor." "Burann kadnlan bu kadar ateli mi?" "Hayr, ama erkekleri yle" diye gld Zaid. "Bugne dek bir kadnla beraber oldun mu hi?" "Evet" dedi Orlando. "Gerekten de insanlarn anlatt kadar gzel mi?" "Daha da gzel!" "Sradan bir kadnla beraber olmak bu kadar gzelse, Allah'n cennetindeki huriler insana kim bilir nasl zevk verir!" 290 Kzarm tavann nefis bir kokusu vard. Zaid'in itah da merak kadar doymak bilmezdi: "Hristiyanlar gerekten domuz yiyor mu? Allah uruna lenlerin tm cennete gider mi? Bunu istemeseler dahi mi?" "Byle bir ey olabilir mi?" diye gld Orlando. "Allah rahmet eylesin, bykbabam Akk nlerinde hallara kar savarken ehit dmt. Onun sk sk u ekilde dua ettiini hatrlyorum: Tannm, ltfen yemyeil bahelerinin sonsuz mutluluunu benden esirge! Ben lleri, sava,

tecavz seviyorum. Yumuak huylu, el dememi bir melekle kim beraber olmak ister ki? Ben azgn ve ateli, kara derili bir cad istiyorum. En koyu brtlen, en tatl olandr.' Sen kadnlar hakknda ne dnyorsun?" "Bilge Sleyman yle demiti: 'Gzel bir kadn, bir domuzun burnundaki altn bir halka gibidir.'" Etraflanna toplanm olan yal kadn ve erkekler, disiz agzlanyla kinercesine glmeye baladlar. Onlara bakan Orlando, yurdundaki insanlar hatrlamt, ilerinde ayn kabalk ve iyilik, geleneksel bilgeliklere ve aptallklara kar ayn sarslmaz inan vard. Hatta uzun sredir ykanmad belli olan v-cutlanndan ykselen kokular bile aynyd. Kyden uzaklarlarken'Orlando birden atn durdurdu. Beyaz kire boyal bir evin d duvannda asl bir ey grmt. Onu kutsal bir kl gibi dikkatle eline ald. Gzleri sevinle parlyordu. "Bu da ne?" diye sordu Zaid. "Bir kurt kapan." Orlando kapan dikkatle atn terkisine yerletirirken, alnna bir bez balam olan gen bir adam kulbeden dan kt: "Bu kapan senin mi?" "Evet" diye karlk verdi Orlando. "Bana ait." 291 "Peki bu ssz yere nasl gelmi?" diye gld Zaid. "Bunu ancak eytan bilir." "Bir de ben bilirim" dedi aln bantl adam, ama dierleri oradan uzaklamt bile. "Yarhamaka rabbuk, rabbin sana acsn!" diye bard arkalarndan yumruklann skarak. "Cehennem ateinin intikam melei Zananiya seni bekliyor. Bu dnyadaki gnlerin sayl!" Aafrtesi gnn akam, Orlando ile Zaid Alamut'ta, Tac el-lem'deydiler. Beyaz tren kyafetlerine brnmlerdi. Quaim, atein nnde, ardnda gnein doduu bir da gibi oturuyordu. Glgesi, zerlerine kaderin eli gibi dmt: "Cenneti kendi gzleriyle gren, dnyadaki bu sefil varln ilah olanryla deitirmek iin bir an bile tereddt etmeyecektir. Allah'n bahesinin kaplan sadece pek az kimseye aktr. Ilts, insan imszletirir." Zaid ile Orlando, gece yans Kahf az-Zulumat'n byk maarasna ulamlard. lm Tneli'nin en zorlu ksmn geride brakmlard. ok yava ilerleyebiliyorlard, nk Zaid bu gece her zamanki hareketliliinden ok ey yitirmiti. Dudaklarnda tuhaf bir glmseme vard. Mutluluk ksiri, etkisini gstermiti. Krmz sarkl zenci geidin sonunda onlan bekliyordu. ri yapl, sakalsz ve gbekli bir hadmd bu. Bir kadehi arapla doldurarak Orlando'ya uzatt. Kimya as-saadet'in tatl kokusunu alan Orlando bunu yapmak istemedi, ama zenci onu kadehi boaltmaya zorlad: "! Hi kimse, hatta Quaim bile baheye bunu imeden giremez. Baz eylerin bir sis perdesine, bir rtye ihtiyac vardr. Berrak bir zihin, gnein parlak kadar acmaszdr. Gzel olan her ey hayal gcnde ve byde yatar." 292 Bunun zerine Orlando kadehi boaltt. Zenci, onlan tavan bir kubbeyle rtl, yksek bir salona gtrd. Mavi inilerin zerindeki altn yaldzl mozaikler, birer yldz gibi parlyordu. Kubbenin altnda, ii berrak suyla dolu bir havuz vard. Zaid'l bir divann zerine yatardlar. Scak ve koyu bir kahve onu kendine getirmiti. "Neredeyim?" diye fsldad. Sonra yzne bir glmseme yayld: lliyun!" Kymetli mermer havuza dklen suyun nlts, kadn elbiselerinin batan gkartc hrts, fayans deli zeminin zerindeki yumuak ayak sesleri. Orlando, kendisini rzgrda uuan bir ty kadar hafif hissediyordu. evresi srmeli gzlerle doluydu. Aman tanrm! Bu gzel kzlar da nereden kmt byle? pek yastklann zerine uzanmlard. plak ayaklan, yan saydam tllere brnm vcutlan, taze ieklere benziyordu. Ayak trnaklan l sld. BilekJerindeki gm halhallar, yumuak seslerle nlyordu. Kadehler dolduruldu, yemekler ikram edildi. Krmz boyal dudaklar, ball bir rei srd. Orlan-do'nun gzleri, pembe, kk dilin hareketlerini heyecanla izliyordu. Parmaklar batan kartc

bir ekilde yaland, dudaklann arasna sokuldu. Zarif eller, bu kez bir karpuz dilimi tutuyordu, inci gibi diler, pembe meyveyi yavaa srd. Karpuzun suyu parmaklann arasndan plak gslere damlad, dmdz kan-na ve baldrlara yayld. Sonu ve ba olmayan bir kaval fslts yaylyordu salona, zlem dolu bir yrein i ekiini andran. Parmaklar dokunuyordu vcuduna, dikkatle, gizlice. Orlando'nun tenine tatl bir serinlik yayld. Giysileri neredeydi? Zaid hemen yan banda yatyordu. Bir ocuunkini andran plak vcudu ne kadar solgundu byle! Uzun salany-la bir kz andrmyor muydu? 293 Berrak, lk bir suyla ykandklann hissediyordu. Giysilerini syran kzlar ona yaklatlar. plak gsler, sonsuz yumuaklkta dudaklar vcudunda geziniyordu. Kvrak vcutlarn Orlando'nun srtna srtyor, ona sarlyor, bir gvercini andran seslerle glyorlard. Erkeklii oktan sertlemiti. Kzlar ellerinin arasndan slak sabun, kaygan bir balk gibi kayor, sonra tekrar kollarnn arasna dnyordu. Orlando, Zaid'in inlediini duydu. Arkadann yznde sonsuz bir ehvetin izleri okunuyordu. Anszn davullar almaya balad... Hayr, bu akaklarnda atan kalbinin sesiydi. Bir kap ald: Ziller, bir darbuka, tamburlar, bir kemann inlemeleri. Alev gibi bir kadn. Kollan ylanlar gibi kvnlyor. Kzgn vcudunun zerinde bilezikler, zincirler, altn ziynetler, kehribar. Tller havaya savruluyor, tekrar dyor. Kadnn plak kam kvnlyor, bklyor, titriyor, kaslyor. Kalalar yldnm hzyla dnyor. Neredeyse tmyle plak, sadece uzun salanyla rtl: Cennette vaat edilen zevklerin ete kemie brnm hali. Azgn erkek develerin homurtusuna benzer bir lk. Zaid, kadnn yanndayd. plak ve slakt. Dimdik erkeklii heyecanla titriyordu. Kadn onun karsndan ekildi, geri geldi, etrafnda doland. Zaid anszn onun iine girdi. Skylla ve Chary-bdis'ten, lm ve zamandan daha gl bir zevk girdabna kaplmta. Ve nihayet Hizuran! plak gsleri fildii gibi parlyordu. Uzun salan, rzgrda savrulan sazlara benziyordu. Dipsiz kuyulara benzeyen gzleri, onu iine ekmiti. Kmldayamyor, konuamyor, dnemiyordu. Alev alev yanyor, sonsuzlua dyordu: Cennet ve cehennem. Erguvan krmzs ve siyah. Bu lm myd? Yoksa yaam myd? Ay domutu, yusyuvarlak. Gece scak ve rzgrszd. Hi-zuran'n dudaklan ay gibi ltl ve yuvarlakt. Etrafna defne, mr ve gl kokular salyordu. 294 Bu Zaid deil miydi? Bir yastk dann zerine, uzun bir mcadeleden km gibi uzanmt. Gen yznn hatlann bir glmseme aydnlatyordu. Gzlerini krptrd ve yavaa aralad: "Adnan, buraya gel kardeim! Yanma uzan! Hl yayor muyuz? Hayr, ikimiz de ldk. Artk birer lyz. Yaam asla bu kadar gzel olamaz." Teni abanoz aac kadar esmer bir kza yanna gelmesini iaret etti: "En koyu brtlen, en tatl olandr." Kz, Zaid'in nnde diz kt. Delikanlnn dudaklar, kzn gs ularna uzand. Yavrusunu emziren dii bir kurt. Etli, geni kalalar. Boynunda mercan bir kolye. Krmz kirazlar kadire siyah teninin zerinde parlyor. Bacaklannn arasnda bir tek kl bile yok. ihtirasla, tutkuyla aralanm, kendisine uzatlan her eyi yutmaya, iine ekmeye* hazr dudaklar. Bitkinlik, baygnlk, uyanma, alk. Drt ba mmur bir sofra. Gzel elbiseler iinde, salan ieklerle ssl kadnlar. plak bir olan kadehlerini dolduruyor. Beyaz balk eti, nar gibi kzarm kmes hayvanlan, siyah av eli, krmz nehir yengeleri, baharatla tatlandnlm scak yahniler. Tatllar, tarnl kuzugbei, incir ezmesi ve hindistancevizi st. yilerin dl iyiden baka bir ey olabilir mi? Ve tekrar tekrar o: HZURAN! Allah, la qutib al-chizuran! Dan Yals, Orlando'yla beraber kulesindeki atein banda oturuyordu. Bo gzlerle atee bakyor, konuurken sadece dudaklarn kprdatyordu.

"Biliyorum, Adrian, vaat edilen bahelere hibir zaman inanmamtn. Hatta onu skc ve srdan buluyorsun. nan bana, bu dnyaya ait olan her ey skc ve sradandr. Mesela gzel bir kadn ele alalm: dtan baknca, mkemmel bir sanat eseridir. i ise etten, kemikten, barsaklardan ve pislikten oluur. 295 Allah'n szleri bile sadece kirli kei derileri zerine yazld ii' tu gnlere gelebildi. Glge olmadan k olmaz. rmlk olmadan yaam olmaz. Dknlk olmadan varlk olmaz. Cer-h'tde bunlardan farkl deildir. Biim olarak skc ve sradan, arna fikir olarak mthi ve muazzam. Dnyann byk hkmdarlarnn ordulan, silahl askerlerden oluan ekirge srlerini andryor. Benim bahem ise onlann tm sava fillerinden, kuatma makinelerinden ve mzrak ormanlarndan daha etkili. Yaamla-nn kurtarmak iin kamaya baladklan zaman, askerlerin zerindeki pahal zrhlar ne ie yarar ki? Mesela Melikah ve o ok mehur vezirini ele alalm. Kendisine 'Krallar Kral' unvann layk grmt. Yz bin atl ve bundan drt kez fazla yaya sava onun peinden gidiyordu. Peki bu ona ne kazandrd? Melikah ve veziri, birer ay arayla fedalerin hanerlerinin ucunda can verdiler. Bu yntem, gerek bir savatan ok daha basit ve ucuz. lk bakta korkun bir ey olduu izlenimini uyandran tedhi ve suikast, gerekte kadn, erkek, yal, gen, ocuk, hayvan, tarla demeden karsna kan her eyi yutan savatan ok daha iyi ve adil. Tedhiin asl gc, korkunun lmden daha etkili olduu gereine dayanr. Dmanlanm, kurtulma anslar olmadn bildikleri iin benden korkuyorlar. Allah'n sarslmaz kudreti gibi avucumun iindeler ve bu sarslmaz kuvvetin kayna lmden sonra daha iyi bir yaama, senin asla inanmadn cennete duyulan zlem. Sen neden hayatn tehlikeye attn? Neden feda olmay setin? Neden seni sevenlerin yanndan ayrldn?" "Henz kk bir ocukken, babam bana bir kurt yavrusu armaan etmiti. Onunla ayn yatakta yatyorduk. Karde gibiydik. Beni adm adm takip ediyordu. Gnn birinde ekip gitti. Kannn ans bana olan sevgisinden daha glyd. Ben de zme?varolu nedenime geri dndm." 296 "Ya Hizuran? O kz seviyor musun? Elbette seviyorsun onu. Senin yanda bir erkein kadnsz olmas iyi deil. Onu sana armaan ediyorum. Kadnlar artk sana aittir." "Kadnlar m?" "Hizuran ve klesi. imdilik bahede yaamaya devam edecekler. Onlan orada ziyaret edebilirsin." "Bir kanm var. Beni seven bir kanm... Bir Tapnak valyesi olan bana ait! Bu iin sonu ne olacak? Nasl davranmalym? Balkg bol avla eve dnd zaman, balklara acyorum. Alar bo kald zaman da adamlara acyorum. Her zaman byleydi. Doru olan ne? Yanl olan ne? Tannm, bana doru karan nasl vereceimi ret! Gerekten de seme hakkm var m? Tannm, bana yardm et..." "Tanny uratrmana gerek yok" diye araya girdi Adnan'n sesi. "O kararn verdi bile." "O < ^^uaim, Hizuran' bana e olarak verdi" dedi Orlando dersten sonra Hazim'e. "Onu ne zaman grebilirim." "Ne zaman vakit bulabilirsen. Ama mutlaka uyulmas gereken kurallan unutma: Baheye sadece ay nda girilebilir. Gne doarken geri dnm olmak zorundasn. Kasr el-Bahr'da sana ve kanianna birka oda aynlacak. Aye sana her eyi gsterir." "Aye kim?" "Hizuran'n klesi. Bir ey daha: Cennetteki hurilerin tm sadece fedalere aittir. Sen sadece Hizuran ile Aye'yi kucaklayabilirsin. Dierlerinden uzak dur! Bahede bir sorunla karlaacak olursan, zenci hadmdan yardm iste. O, cennetin dudak-lan mhrl olmayan tek sakinidir." 297 "Dierlerinin hepsi dilsiz mi?"

"Hepsi." "Bu neden byle?" diye sordu Orlando merakla. "Hurilerin sesi yoktur." "Ama neden?" "Tm yanl anlamalara konuma neden olur. Konuma olmasa ne yalan, ne de hakaret olurdu. sa peygamber yle vaaz ediyordu: Evet veya hayr diye konuun. Allah'n kendisi de sessiz deil midir? Belki de bizi duyuyordur, ama bizimle bir ses araclyla konumad kesin." Sonra da glerek ekledi: "Allah kadna cennetten kopma bir vcut ihsan etmitir, ama az ve dili eytan rndr. Cennetten kovulma, Havva'nn azn amasyla gerekleti. Elmay srmak iin deil ama, Adem'in sinirlerini harap etmek iin. Bir kadnn dili ilah bir organdr, fazla uzun cmleler kurmad mddete. Dil, dncelere giydirilen bir elbisedir. Bilgi, kelimelerle aktanlr. Duygular ise daha ince yntemlere ihtiya duyar: Bir bak, bir dokunu, bir pck. Zeki bir e sofrada iyi bir arkada, ama yatakta skc bir sevgilidir. Ak ve zek, gzellik ve konukanlk gibi birbirini iter. Ne kadar mkemmel olursa olsun, kimse irkin bir sesle barp aran, eli maal bir sanat eserine tahamml edemez. Safkan bir Arap atndan, bir ahinden veya gen bir parstan daha soylu bir ey tanmam. Ama ya kulaklarm kar drdmyla doldursalard!" Orlando, Allah adna sun bir cennet yaratmann gnah olup olmadn sorduu zaman, Hazim ona altnc sureden bir pasaj okudu: "ster insan elinin, ster doann rn olsun, Tm baheler Allah tarafndan yaratlmtr. 298 Grdn gibi tabii ve sun baheler arasnda bir fark yok. Bizimki de dahil olmak zere, tmn yaratan Allah'n ta kendisi." Orlando, haftalardan beri Zayide'yi ziyaret etmemiti. "Haremin artk arkadalarna vakit ayrmana izin vermiyor mu?" diye gld kadn onunla atlann yannda karlanca, sonra da ciddi bir ses tonuyla devam etti: "Eksikliini hissediyorum." "Ben de senin" dedi Orlando. "O halde bu durumu neden deitirmiyoruz?'' Orlando hemen o akam onu ziyaret etti. "Onu seviyor musun?" diye sordu Zayide. Orlando cevap vermedi. "Sen nasl bir insansn?" dedi Zayide. "lk defa yanmza geldiinde, dikkatimi fazla ekmemitin. Sen de dierleri gibi bir fedaydin. Sonra seni yan l bir vaziyette bana getirmilerdi. Bir av kazas yaamtn ve bir yaban kedisinin kolunda at derin yaralan dikmdmi istiyorlard. Elbiselerini gkarttgm zaman ilk defa seni adamakll inceleyebilmitim. Houma gitmitin. Ama gnlnde Hizuran'dan bakasna yer yoktu. Burada ateler iinde yanyor, yardm etmesi iin ona sesleniyordun." Zayide, fincanlar scak yasemin ayyla doldurdu: "O zamanlar Hizuran' o kadar kskanmtm ki! Yatann baucunda oturuyor, pansumanlarn deitiriyor ve sayklamalann dinliyordum: 'Bunu yapacam, senin iin. Sonra da geri geleceim!' Durmadan bunu yapacan syleyip duruyordun. Allah'n huzurunda kutsal bir yemin eder gibiydin." Zayide, baklann ondan ayrmadan fincan dudaklarna gtrd. Kadnn soran baklar Orlando'yu artmt. 299 "ite dndm" dedi neden sonra. "Bu sen misin gerekten?" Manl bir soru. Kadnn yznde tuhaf, gizemli, tehlikeli bir ifade vard. Hakkmda ne biliyor? diye geirdi Orlando aklndan. phecilii alarma gemiti. Zayide'ye sanki ilk defa gryormu gibi bakyordu ona. Bu allmadk kadn kimdi? Ortaya karmas gereken srda nasl bir rol oynuyordu? Onun yeil gzlerine bakt. Zek ve g fkran bu gzlerden bir eyin gizlenmesi mmkn deildi. imdi alaya bir glmsemeyle kvnlm olan dudaklar stnln, geni kanatl bumu ise dayanklln ve duygusalln ortaya koyuyordu. Ne mthi

bir kadn! Ne mthi bir kz arkada! Ama onu kendisine dman edenin vay haline! htiyatl olmalym. Bu kadn ok tehlikeli biri. Beni ele verdii takdirde... Orlando bu cmleyi sonuna dek dnemedi. O gne dek hibir kadn ldrmemiti. Zayide sanki onun dncelerini okuyordu: "Sana gerekten de Hizuran'a duyduu ak yznden bu kaleden ayrlan adam olup olmadn soruyorum, nk geri dndkten sonra yaklak yanm yl boyunca ne onu ziyaret ettin, ne de nasl olduunu sordun. Seven bir erkek byle mi davranr?" "Beni onun yanna gndermediler. Bu da snavmzn bir paras. Sonunda da Quaim baha onu e olarak verdi. Baka ne isteyebilirim ki?" "Soruianm unut. Beni ilgilendirmeyen ilere burnumu sokuyorum" dedi Zayide. "Hizuran ile ben farkl dnyalarda yayoruz. O bir tutsak, bense hrm. Sen ve ben karlkl konuabiliyoruz. Oysa sizi birbirinize hayvanlann ve bitkilerin suskun dili balyor. En nemli fark ise: O daha hayatnn ilkbaharnda, bense fazlasyla yalym." "Benim iin fazla yal deilsin" diye gld Orlando. "Ama kendim iin yleyim" diye karlk verdi Zayide. 300 Sonra aynaya bakarak salann dzeltti ve Arapa'nn eski bir lehesiyle ark syler gibi mnldanmaya balad: "Ben bir harem kadnym. Gzellik benim kaderim. Tutsaklk ise lanetim. zerimde deerli elbiseler var Ama be paralk deerim yok. Teslimiyet benim mesleim, Zevk ise srtmdaki yk. Birok hizmetknm var, Ama ben kendim bir tutsam. Bir hazine gibi korunuyor, Bir yk hayvan gibi hor kullanlyorum. Ben bir oyuncam, Cehennemin n avlusunda Suskun bir meleim." Orlando son iki dizey&ekrarladi: "...cehennemin n avlusunda Suskun bir meleim." "Konumay kmseme sakn" dedi Zayide. "Insanlan hayvandan ayran, konuma yeteneidir. ehrazad vcudunun gzellii ile deil, konuma yeteneini kullanmay ok iyi baard iin hayatta kald, hem de tam bin bir gece boyunca." "Bahedeki kadnlara ne yaptlar?" diye sordu Orlando. "Neden hepsi dilsiz?" "Ses telleri kesilmi. Hadm etmenin farkl bir tr." "Peygamber buna izin vermi mi?" "Elbette ki hayr. Bu nedenle hadmlarda olduu gibi bu iren ii inanszlara yaptryorlar." 301 Zaylde Orlando'ya bakarak sordu: "Hizuran'n bana gelenleri bilmek mi istiyorsun? Onu seviyor musun?" Orlando'nun sessizliini bozmamas zerinde, szlerini srdrd: "Bunu sana anlatacam. Daha nce Dimyat ismini duymu muydun hi? Mcevher gibi ldayan bir ehir. skenderiye'den alt gn uzaklkta, Nil'in kollanndan birinin zerine kurulu, Arap sanatnn gerek bir aheseri. Tatl suyu ve bereketli toprayla mehurdur, etraf hurmalklarla ve zm balanyla evrili. Hizuran burada drt erkek kardeiyle beraber byd. Babalan bir tacirdi. Gemileri kehribar kylarna kadar yelken ayordu. Tek bir gnde hayatlar altst oldu. Hal ordusu ehri karadan ve sudan kuatmt. Surlann iinde alk ve salgn hastalklar hkm sryordu. Pek ok kimse ld. Dimyat' elinde daha fazla tutamayacan anlayan sultan, kuatmann kaldrlmas karlnda hallara Kuds' teklif etti. Ancak Kelheimer bu neriyi reddetti." "Kim?" diye sordu Orlando.

"Ludwig der Kelheimer. imparatorun naibi olarak ehrin kuatlmasna o komuta ediyordu. O alan cehenneme gidecei kesin! ehirdeki kan banyosunun sorumluluunu o tayor. Bir sre sonra direni knld. Hallar ehri igal etti. Yaanan kym anlatlr gibi deildi. ocuktan yalya ehrin tm erkekleri kltan geirildi. Kadnlar ganimetle beraber paylatrld. Yksek deere sahip tm eyalar, altn ve gm, tm sanat eserleri ve eski yazlar, imparatorun naibinin payna dt. Bunlara safkan Arap atlan ve ehrin ileri gelenlerinin kzlan da dahildi. O zamanlar henz bir ocuk olan Hizuran da onun mal olmutu. O da dier kzlarla beraber skenderiye'ye gnderildi. Orada ses telleri kesildi. Bu mdahaleden canl kurtulan kzlara, ileride sadece halifenin ve kadlarn binecei bir deve kadar ihtimam gsteriliyordu." "Ludwig der Kelheimer" dedi Orlando. "Bunu neden yaptrd?" 302 "Dilleri mhrl kzlar iin kle pazannda ka para teklif edildiini biliyor musun? Kelheimer, bu kzlar sayesinde bir servet kazand. Erkekler, kendi karlar sz konusu olunca ok acmasz olabiliyorlar. Duygularmz azck olsun dikkate almadan bizimle diledikleri gibi oynuyorlar. Kadn, yllar boyunca sadece erkee zevk vermesi iin yetitiriliyor. Bu arada kadnlann zevk alp almadktan ise erkeklerin umurunda bile deil. Bu byk bir hakszlk, nk erkein organ, yaradl itibaryla kadna zevk vermek iin tasarlanm. nsan rknn son bulmamas iin kadnn tatmin olmasna hizmet ediyor. Sadece erkek zevkine hitap eden bir bahe, o kadar byk bir sahtekrlk ki! Cennet denilen dncenin kendisi sahtekrlktan baka bir ey deil! Oraya asla esrar imeden gitme. Bunu kendine yapma. Tm idealler gibi, cennet de ancak bir d olabilir. Quaim'in bahesi, zlem dolu hayallerin olumasnn bir arac. Tpk sevgilinin parfm gibi. Esasen kadnla hibir ilgisi olmayan misk, glya, bademya ve baka birok kimyasal maddeden oluur, ancak yine de erkeKte ona kar bir hasret, bir arzu, gerekten de gzel hayaller olumasn salar. Cennet bizim dmzda deil, aksine iimizdedir. nsan cennete girmez. Cennet, insann iine girer. Kaplan aan anahtara sen sahipsin." Orlando gitmeye davrand esnada, son birka cmle daha syledi: "imdiki zaman keskin bir zek, gelecek ise hayal gc gerektirir. Cennet ise sadece hznl anlarla dolu gemi zamana aittir. Topraktan henz yeni biimlendirilmi ilk insanlar orada yaadklan esnada, bir gemileri yoktu. Kendisini sevgiyle kucaklayan bir anneyi, kulana fsldanan bir ninniyi, bir masal hatrlayamayan bir yrek iin, cennet nasl bir yer olabilir? ocuksuz bir bahe, gerek bir cennet olabilir mi? Sadece erkekler iin varolan bir bahe, dil bir tannnn dl olabilir mi? Sizin iin daima gen, istekli huriler var. Peki Al303 lah biz kadnlar iin orada nasl zevkler hazrlad? Kuran'da buna dair tek bir satr bile yok." Soluk renkli hilal, vadinin zerinde ykselmeye balamt. Bulutlar birbirini kovalyordu. skelenin banda, cppeye sannm olan bir kz bekliyordu onu. Yn balk salann tmyle rtyordu. Orlando, beklenti dolu kocaman ocuk gzlerine bakt. Kz, ona bir kadeh uzatt. Orlando, iksirin tatl kokusunu cierlerine ekti. "Sen Aye misin?" Gen kz, tannm olmann verdii heyecanla ban sallad. "Ben Adnan'm." Gen kz onun elini kavrad ve ty gibi admlarla koarak onu karanln iine ekti. Hizuran, Kasr el-Bahr'n kapsnda onu bekliyordu. Salannda bembeyaz ieklerden rlme bir elenk vard. Bir gelin gibi, diye geirdi aklndan Orlando. Bir gelin, bir Tapnak'nn gelini ite byle grnr. st kata gkan merdivenin banda, zenci haremaas bekliyordu. "Ho geldin, efendi" dedi yerlere kadar eilerek. "Allah'n selaml ve rahmeti zerine olsun." Orlando, bedev adrn andran bir odaya girmiti. Duvarlar tmyle kuma kaplyd, tavan bir adrda olduu gibi sivriydi. Odann yannda, mavi inilerle

ssl bir hamam bulunuyordu. emelerden akan berrak suyla dolu kumalarda lavanta iekleri yzyordu. Orlando'nun itii iksir, renkleri ve kokulan gerekte olduklanndan daha youn alglamasna sebep oluyordu. Tm duyular keskinlemi, arlk duygusundan alabildiince synlmt. Yaz havasnda dans eden kelebekler de 304 kendilerini byle hissediyor olmalydlar. Yaam ne byk bir mutluluktu! Salann kokulan, elbiselerin hrts. Deriye srtnen deri, vcutta gezinen kpkl sabunlar. Glen gen kz dudaklan, panldayan slaklk, gplaklk. Orlando'nn ehvet duygulan kabarmt. Vahi ve tutkulu, neredeyse kaba bir ekilde gen kza sahip oldu. Vcutlannn birlemesi esnasnda krba aklamasn andran bir ses ykseliyor, ikisi birden zevk glklan atyordu. Kzn cinsel organ onu iine alm, zevkten titreyerek emiyor, yutuyordu. Ne mthi bir yanarda patlamas! lm ve dirili. Neredeyim? Bir yerlerde su akyor, balk k-zanyor. Mzik nameleri. Aye, incecik cam kaseler iinde, duman zerinde yasemin ay getirdi. Hizuran da yanna diz kt. Orlando, zerine eilen gen kzn yumuak gslerinin dokunuunu hissedebiliyordu. Agk salan omuzlanna yaylmt. Hizuran yavaa doruldu, vcudunun st ksmn saa ve sola doru sallyordu. Bu, daha ok bir salnmayd. Ylanlar byle hareket ederdi. Kzn uzun salan bu kez onun srtn okuyordu. Orlando'yu ehvet dalgalan kaplad. Yatt yerde tir tir titriyordu. Kzn parmaklannn oyununu alglayana kadar, uzunca bir sre gemesi gerekti. Sessiz ve yumuak szler, pckler, kucaklamalar. Anlar ve kanncalar birbirleriyle byle konuuyor, diye dnd Orlando. Dierinin sylemek istediini, vcutlanyla alglayabiliyor. Bu vcut dili, kelimelerle ifade edilenden ok daha fazlasn aktarmay baarabiliyor. Henz domam ocuklaryla anneler, lmek zere olan ve ellerimizi son kez tutan insanlar, hayvanlar ve sevgililer byle konuur. Bir insanla bu kadar uzun, duygu dolu ve yumuak dokunular paylaabilecei Orlando'nun aklna asla gelmezdi. Tenlerinin bu muhteem uyumu, Hizuran'la aralarnda daha nce 305 yaamad, onu tutsak eden bir itenliin, bir yaknln domasna neden olmutu. "Parmaklar konuabilir, ten dinleyebilir!" dediini duydu gece Adnan'n sesinin. "Birbirlerine kurbaalar gibi yapk vaziyetteler" dedi Hazim. "Grn tekrar berraklamas iin, frtnann sona ermesini beklemek gerekir" diye karlk verdi Dan Yals. "Onun ha-yalannda da g bulunduunu bilmek beni memnun etti. Sert ve dayankl bir iradeye, sert ve dayankl bir et gerekir. Adnan bu adan da bizden biri." Hazim'in soran baklarn yakalaynca, szlerine devam etti: "Hristiyanlar, cinsiyetsiz varlklardr. Rahipleri, tpk hadmlar gibi kadnsz yaar. Yzlerce manastrda yaayan binlerce kei, arapla kafay ekip midelerini domuz etiyle doldururlar, ama Nasral peygamberlerinin rneine uyarak kadnlardan uzak dururlar. Onlann cennetlerinde bile gzel kzlara yer yoktur. Cinsiyetsiz melekler lir alar, ark syler ve mutlulukla glmser. Neden ki? Ne hznl bir mutluluk!" Orlando, haftann iki gecesini cennette geiriyordu. afak skerken Aldebaran'daki evine ulatnda, elbiselerini bile karamayacak kadar yorgun oluyordu. Uykusu ryalarla doluydu: Adnan'la geen gnler. Henz on drt yanda bile deillerdi. Saray ahriannn arkasndaki avluda birka at. At teri, eyer derisi, saman ve gbre kanm keskin bir koku. at ua bir ksra tutuyor. Hayvann sanlan titriyor - korkudan m, heyecandan m? Gzler ardna kadar alm, dehet iinde. Bir aygr, safkan bir Arap at, bir vahi hayvan hrsyla zerine biniyor. Et rengi, kuzu mantar gibi yapkan grnml erkeklik organ kaslyor. Burun delikleri ve az kpk iinde. Yeni kesilmi bir domuzda olduu gibi, gzlerinin sadece ak grn306

yor. Grltl soluklar alarak ksran iine giriyor. Hayvann aprdayan fercinden aa vcut svlan damlyor. Bu ac myd? Yoksa ehvet miydi? Bu vahilik ne anlama geliyordu? Orlando bunlan bilmek istiyordu. Bilgilerini saylardan, kitaplardan ve ezberlemekten edinmeyi tercih eden Adnan'n aksine dnyay yaamak, tecrbe etmek, dokunmak, hissetmek istiyordu. Kitaplan skc buluyordu. Yumurtalann nereden ktn renmek iin bir tavuun kamn kestiinde, henz alt yandayd. imdi de on drt yandayd ve bir kadnn iine nasl girileceini bilmek istiyordu. Kadn kendisinin iki kat yandayd ve tm dullar gibi salann ak brakyordu. Yunan bana diz km, amar ykyordu. Eteini baldrlan-nm zerine ekmiti; elleriyle aman itilerken gkard sesler, vcudunun hareketleri, Orlando'ya atlann ehvetini hatrlatyordu. Ahrlann zerindeki samanlkta, kzgn bir ksrakm gibi onu arkadan ald. Ahr laternasnn solgun nda, kaba etleri yeni ay gibi yuvarlak ve donuktu. Neden bu kadar tuhaf seslerle inliyordu? Tpk bir idamda olduu gibi, heyecanland-nc ve tiksindiriciydi. Gece yans mezarlkta dolamak gibi, kimseyle paylalmayacak, heyecanl, mthi bir macerayd bu. Mmparatorluk prensi, on yllardan beri kimsenin oturmad eski Stauferburg atosuna yerletirilmiti. Nrnberg ehrinin ticaretle uraan aileleri, mobilya ve dier eyalan geici olarak prensin kullanmna sunmulard. Saray halk dzine hizmetliden oluuyordu: Muhafzlar, arabaclar, alar, at uaklar, bir rahip ve prensle aralannda sk bir dostluk bulunan bir ktip. Heinrich'e kz bulmak da onun grevlerinin arasndayd, ancak imparatorun si veliahdn ev hapsine mahkm ettii gnden bu yana bu pek kolay bir i deildi. Kontroller ok skyd. 307 Prensin atodan yanm gnlk mesafeden daha fazla uzaklamasna izin verilmiyordu. Karanln kmesinden nce geri dnmek zorundayd. Sonra da kaplar atonun khyas tarafndan kilitleniyordu. Yaamnn ikinci on ylnn henz ortalannda bulunmasna ramen, Heinrich ihtiyar bir adam gibi glkle hareket edebiliyordu. Fazla kilolan ve damla hastal ona byk strap veriyordu, ancak hem yemeklere, hem de kadnlara ynelik itah doymak bilmez bir haldeydi. zellikle kadnlar konusunda babasna ekmi olduu bir gerekti, fakat dini konulardaki grlerinin arasnda almaz bir uurum vard, imparator yakn evresine Musa, Isa ve Muhammed'in kendi aglannn en byk sahtekrlan olduunu anlatrken, Prens Heinrich ato apelinde saatler geiriyordu. Bunun sebebi Almanya'da geirdii uzun ve zorlu ocukluk yllan deildi; arkada ktibe de anlatt gibi, kendisini baka hibir yerde yzlerce mum tarafndan aydnlanan tahta apelde olduu kadar iyi ve rahat hissetmiyordu. atonun en scak ve aydnlk blm burasyd. Aynca insann ayin srasnda yalanmayaca eklinde kilise tarafndan yaylan bati inanca yrekten balyd. Bu nedenle rahibin ayini ynetmesi srasnda prensin ban oturma srasna dayayarak horul horul uyumas, allmadk bir grnt deildi. Vcudunun gen yata km olduu gereinin farknda olan prens, byleyici bir yannn da bulunduunu dnmesine ramen, yalanmaktan ve lmekten ok korkuyordu. Bugne dek civanndaki idamlardan bir tekini bile kanmamt. Yakalad sinekleri byk bir zevkle ince inelere geiriyordu. Kendi deyimiyle "plak kuyruklulan" demir kovalarda bomak iin, alann kurduu fare ka-panlann her gn bizzat yokluyordu. Benedict ile Magdalena ato avlusuna girdikleri esnada, bir kelebein kanatlann kopartmakla meguld. Kendisini tacir 308 olarak tantan Benedict, ona cilal kehribarlardan oluan grkemli bir koleksiyon sundu. Ancak talar Heinrich'in umurunda bile deildi, grne gre tm ilgisi Magdalena'ya ynelmiti. "Bu senin karn m?" diye sordu. "Hayr, efendim, kz kardeim" diye yalan syledi Benedict. "Birlikte mi yolculuk ediyorsunuz?"

"Evet, efendim. Babamz haydutlar tarafndan ldrld gnden bu yana. Fries altnn beraber pazarlryoruz." "Bal renkli altn, tutkularmdan biri" dedi Heinrich. "Elinde bunlardan bakas da var m?" "Evet, elbette" diye bir yalan daha syledi Benedict. Prensin kehribarlarla ilgilenmediinin farkndayd. "Nerede kalyorsunuz?" "Ay Ham'nda." "Umanm burada bir mddet daha kalrsnz." "Siz arzu ettikten sonra, hay hay." "Yce tannm" dedi Benedict atoyu kuatan hendein te tarafna getiklerinde. "Seni baklanyla yalayp yuttu. Tpk bir ylann bir kurbaaya yapt gibi." "Ben bir prensi bundan ok daha farkl hayal ediyordum" dedi Magdalena. "Bu adamn Heinrich olduuna emin misin?" "Onu bir tutuklu gibi muhafaza ediyorlar. Kzlar dnda kimse onunla yalnz kalamyor." "Ona yaklamann baka bir yolu yok mu?" "Hayr" dedi Benedict. "O halde derhal ie koyulalm. Ne kadar abuk biterse, o kadar iyi." "Yava ol!" diye uyard onu Benedict. "Biraz naz yapmal, kendini ardan satmalsn! Brak da biraz kvransn! Mesele onun kamn doyurmak deil, tahn amakta." "Ya tekrar hamile kalacak olursam?" "Veliahdn pii, celladn piinden yedir" diye gld Benedict. Magdalena da ona katlmak zorunda kald. 309 Akam olunca prensin ktibi Alban, Benedict'i ziyarete geldi. Adam laft fazla uzatmadan konuya girmiti: ; i "Prens, kz kardeinizin akyla yanp kavruluyor." | "Ona talip mi olmak istiyor?" j Alban, yzn Benedict'in yzne iyice yaklatrd. Miyop ] | olduu iin yakn iyi gremiyor, bu da onu fkeli ve pheci | klyordu. Benedict'i kt kt szerek sordu: "Prensle dalga gemeye mi alyorsun?" "Kesinlikle hayr." "Onun senin kz kardeinle evlenemeyeceini pekl bilmen gerekir. Prens vakti geldiinde imparatorluk tacn tayacak. Bu talebinin sizi onurlandrmas gerekir. stelik maddi adan rahatlayacanz da bilmelisiniz." Bunlan sylerken elindeki ikin keseyle oynuyordu. Benedict fkeyle karlk verdi: "Buna nasl cret edebilirsiniz! Ben bir pezevenk deilim. Kz kardeim de satlk bir orospu deil. Efendinize kz kardeimle konuacam syleyin, ayet arzu ediyorsa Prens Heinrich'i kendi nzasyla ziyaret edecektir. Bu karar tmyle ona ait." Prensi iki gn beklettiler. Benedict, Magdalena iin dar bir korse ve geni bir etek diktirtmiti. Sonra salan iekler ve renkli eritlerle ssl Magdalena'yla birlikte saraya gitti. Gen kz, tannnn sunana adanan bir kurban andryordu. Tneli'nden dar ktnda, yzne yamur damlalar arpt. Bulutlar, alacakaranlk vadinin zerinde beyaz bir duman gibi ykseliyordu. Gece boyunca atn misafir eden maara ise bombotu. Girii kapayan aa ktkleri duvara dayanmt. Bunu at ya da vahi bir hayvan yapm olsayd, yerde bulun-malan gerekirdi. Birisi atn alp gtrmt. 310 Vcudundaki tm sinirler kopacakm gibi gerilmiti. Neler oluyordu? Havada tehlike kokusu vard. Dimdik duvarl dar vadide, dtan gelecek her trl saldrya kar savunmaszd. stelik silahszd. Sadece kuana takt eri hanere sahipti. Yoksa geri mi dnmeliydi? Maarann yer alt dehlizlerinde gvende olurdu. Ancak bir san gibi saklanmasnn ne faydas vard? Nasl olsa gnn birinde mutlaka dar kmak zorunda kalacakt. Hayr, ilk harekete geen olma kuraln inememe-liydi. Dman uyurken dorulan bir adam, dman

uyanrken oktan ayaktadr. Asla rakibin senden beklediini yapma. Peki ne yapmas bekleniyordu? Tercih hakk var myd? Alamut yerine vadinin te tarafna, nehrin akntsnn aksi ynne ilerleyebilirdi. Bylece akam olunca Nizarlerin ailelerinin yaad kylere ulaabilirdi. Acaba ka kiiydiler? stnlklerinden emin olsalard, kendisini Kahf azZulumat'n sonunda bekleyip kolaylkla ldrebilirlerdi. Ancak yaya yrmesini salamak iin sadece atnn alnm olduu gerei, bir veya en fazla iki sinsi dmanla kar karya bulunduuna iaret ediyordu. Byle bir yaratk nerede pusuya yatabilirdi? ki fersah tede yol iki atn yan yana yrmesine imkn vermeyecek kadar da-ralyordu. ki yanda dimdik ykselen kayalar, gre engel oluyordu. Ben olsam, diye aklndan geirdi Orlando, mutlaka burada pusu kurardm. Birka nefes al sresi boyunca, sis perdesinin koruyuculuunda boazn dar yerine doru yrme macerasna atlmay aklndan geirdi. Ancak sonra giderek aydnlanan gne doru nehri takip etmeye karar verdi. Yaklak yanm saat sonra, yolun kenarndan gelen bir atrtyla irkildi. Sanki birisi kuru bir dala basmt. Orlando hemen yere uzand, srnerek nemli otlann arasna girdi ve nefesini tutarak etrafna kulak kabartt. Az ileride, dikenli allarn ara311 snda, kendisi gibi yere uzanm karanlk bir vcut gryordu. Sonra kulana bir meleme geldi. Orlando glerek ayaa kalkt; kk bir kei, korku dolu gzlerle ona bakyordu. Ksa bacakl, kahverengi tyl, kvnk ve uzun boynuzlu da keilerinden oluan sr, az tede otluyordu. Kei postlanna brnm, plak ayakl, henz ocuk yata iki oban, koarak onun yanma geldi. "Keilerinizle birlikte epey yukarlara kmsnz." "Burann otlan daha iyi." "Atl bir adam anyorum. Onu grdnz m?" "Hayr, grmedik." ocuklar merakla onun yzne bakyordu. "Kimsin sen?" diye sordu sonra gen olan. Tz bir kz sesiyle konuuyordu. "Ben Alamut'ta oturuyorum. Buraya avlanmaya geldim." "Ne avlyorsun?" "Yaban kedileri." "Yaban kedisi mi?" ocuklann gzleri parlad. "Bir yaban kedisi mi grdn?" "Hem de muhteem bir tanesini" diye yalan syledi Orlando. "ki fersah tede yuva yapm, isterseniz onu birlikte avlayabiliriz." "Ya keiler?" "Onlan da gtrelim. Bildiiniz gibi, yaban kedileri ok rkektir. nsanlardan korkar, ama keilerden holanrlar. Belki de onu tuzaa drmeyi baarabiliriz. Ka keiniz var?" "On sekiz" dedi byk olan. Bu arada sis iyice younlamt. Hava ince yamur damla-lanyla doluydu. Otlann ve yapraklann zerinde saysz iy tanesi vard. Keileri bambu snklanyla, arada bir de talann yardmyla gtmeye baladlar. obanlar, battaniyelerinden birini Orlan312 do'ya vermilerdi. Geri zerine korkun bir kei kokusu sinmiti ve pire kaynyordu, ama yine de scakt ve yamur geir-miyordu. Arada srada hayvanlara otlanma imkn salamak iin mola veriyorlard. Orlando deri kemerini ince eritler halinde kesti, kaln bir rg yapt ve ucuna nehir yatandaki akllardan birini balad. "Ne yapyorsun?" "Bir sapan." "Yaban kedisi iin mi?" "Yaban kedisi iin." Az sonra l bir da sanna tesadf ettiler. Yrtc bir ku tarafndan paralanmt, barsaklan dan sarkyordu. rm et kokusu, yzlerce le sineini zerine ekmiti. Yamur bile onlan besin kaynaklanndan uzaklatrmyordu.

Orlando bir yaban mersini aacndan bir dal kesti ve iini oydu. Sonra da sannn yeile alan rm i organlannn birazn iine doldurdu ve azn baka bir dal parasyla kapad. "Bu da m av iin?" diye sordu obanlar. "Evet, av iin." <| Saatler sren bir yryten sonra, Orlando'nun dmannn pusu kurduunu tahmin ettii yere iyice yaklamlard. Hl yukanda bulunuyor olsa bile, kartal gzlerine sahip deilse bu sis ve yamurda uza grmesi mmkn deildi. Orlando, ocuklara durmalann iaret etti ve dizlerinin zerine kerek kendisini mmkn olduunca kltt. Battaniyeyi zerine bir cppe gibi geirmiti. "Allah sizinle olsun!" diye bir ses geldi anszn yukardan. ocuklar irkllmiti. "Kim var orada?" Ancak grnrde kimse yoktu. "Kimsiniz siz?" diye sordu sonra yukandaki ses. "Chabaron obanlan" "Atsz bir adam grdnz m?" "Hayr" diye karlk verdi Orlando yksek sesle. 313 ocuklar aknlkla ona baktlar. Orlando, parman dudaklarna gtrerek onlara susmalarn iaret etti. Dik yamatan aa birka ta yuvarland. Orlando bu yeri zihninde iaretledi. "Yukanda ne yapyorsun?" diye sordu kz sesli olan. "Yardma ihtiyacn var m?" "Hayr, yolunuza gidin. Size ihtiyacm yok." Bylece keileri bir sonraki vadi kvrmna gtrdler. "Orada kimi bekliyordu acaba?" diye sordu oban ocuklar. "Beni" diye karlk verdi Orlando. "Peki senden ne istiyor?" "Bilmiyorum, ama reneceim. Hayvanlannzn peinden gidin. Ben birazdan geleceim." Orlando dik yama boyunca dikkatle yryerek geri dnd. Daha grmeden hayvanlarn kokusunu almt. Bir am aacnn gvdesine balanmlard. ki at! Tanrya kr, sadece iki tane! Biri kendisine aitti, dieri ise yabanc bir att. Demek ki pusuda sadece bir kii bekliyordu. Srtn kaya duvanna dayayarak, yrmeye devam etti. Az sonra yukar trmanlabilecek baka bir yer olmadn anlad. Atlann bulunduu yerin altna geldiinde, kaya duvarnn zelliklerini dikkatle incelemeye balad. Yukardan aaya inen bir adam, ayaklann nereye koyard? Nereye tutunmak zorundayd? Doru yeri bulduuna karar verince, bir buuk ayak geniliinde ve bir ayak derinliinde bir ukur at. Sonra elindeki bambu sngn paralara ayrd, her paray ikiye bld, ulann yontarak sivriletirdi. Sonra da keskin kenarlar yukan gelecek ekilde topran iine akt. antasndan ii oyuk yaban mersini daln kard, iindeki rm, yapkan macunu, ince bir daln yardmyla bambularn sivri ularna srd. Sonra tuza dallar ve yapraklarla rtt, zerine toprak serpti. Bu arada hayvanlar huzursuzlanmaya balamlard. Le ko314 kuu onlar korkutmutu. Solumalar ve ayaklarn yere vurmalar duyulmayacak gibi deildi. Orlando, acele etmek zorunda olduunu biliyordu. Tm bu ilerin sadece birka dakika srm olmasna ramen, ter iinde kalmt. Gen bir ksrak olan yabana atn yula-nn zd. Hayvan burun deliklerini sevinle onun omuzlanna srtyordu. "Kusura bakma, kardeim" dedi Orlando. "Baka arem yok." Sonra beklenmedik bir ekilde, elindeki sapann krbaca benzer ucunu hayvann sarsna iddetle indiriverdi. Ksrak kineyerek aha kalkt ve drtnala komaya balad. Vadi, onun nal sesleriyle inliyordu. Orlando hzla atna bindi. Kendisine pusu kurmu olan adamn kfrederek yamatan aa inmeye baladn iitti. Sonra atn mahmuzlad. Kei oban-lannn yann gelince, bir an iin durdu. "Teekkr ederim. Bana ok yardmc oldunuz." "Yaban kedisi ne olacak?" "Onu artk baka zaman avlanz."

Atn alan ve ona pusu kuran adam lm kabul ediyordu. Sivri bambular ayaklann delik deik edecekti. Bu yaralardan kurtulmay basarsa bile, rm et onu kurtuluu olmayan bir ekilde zehirleyecekti. Orlando, tpk bir ylana kar olduu gibi, bu adama kar da en kk bir acma hissi beslemiyordu. ki gn sonra, byk kapnn nndeki muhafzlar, gen bir Nizarfnin lmnden sz ediyorlard. "Ayaklann grmeliydin" dedi hekim Ebu Nacah. "Tpk fil ayaklan gibi imi ve morarmlard. Att her adm ona korkun bir azap veriyor olmalyd. Gzlerinde lgnlk izleri okunuyordu." "Bana ne gelmi ki?" "Bilmiyorum. Bunu kimse bilmiyor. Byle yaralan daha nce hi grmemitim. Sanki bir ylan yuvasna basm gibi..." 315 "Kimdi bu adam?" "Madinat as-Salam muhafizlanndan biri. Hseyin, benzerlerine sadece Deylem dalannda rastlanan sert mizal, vahi bir adamd. Hibir eyden korkmayan, Quaim'e sonuna dek sadk, doutan feda bir adam." Tuhaf, diye dnd Orlando, Hseyin neden benimle dvmedi acaba? Neden pusu kurmay tercih etti? Neden beni ldrmek istedi? Ona ne yaptm? Akam olunca duvara asl olan kurt kapann indirdi. Bundan byle onsuz dar kmayacakt. Alamut'ta zel mlkiyet yoktu. Her ey herkese aitti. Fedalere yaadklan mddete kullanmalan iin bir ev, giysiler, silah ve at veriliyordu. Nalbantlar ve demirciler ihtiya durumunda para almadan alyordu. Bir silahn veya atn yitirilmesi, ahna'ya bildirilmesi gereken ve ar bir ekilde cezalandn-lan bir sutu. Acaba Hseyin atn bu yzden mi almt? Mool Kasab, tehlikeli bir adamd. Ihwan as-safa yesi olarak onunla fazla bir ilgisi yoktu, ancak silah ve at sz konusu olunca, bunun hesab ahna'dan baka kimseye verilemezdi. Kalenin ve fedalerin dzenine kimse kar kamazd. Quaim, bu konuda kimseye, ama hi kimseye iltimas etmezdi. Kendi oullarn bile gzn krpmadan ldrtmesi, bunun en salam deliliydi. Nizariler kendi aralannda onlardan alak sesle, ama saygyla sz ediyorlard. Byk olan, kimseye haber vermeye gerek grmeden siyasi bir cinayet tezgahlamaya kalkmta. Dan Yals, bunu haber ald zaman onu derhal ldrtmt. Gen olan ise bir sarholuk annda bir adam ldrmt. Quaim bu konuda aman nedir bilmezdi. Kendisine kalan son olunu da, peygamberin emirlerine uygun ekilde, herkesin gz nnde idam ettirmiti: Adalet sadece yerine getirilmekle kalmamal, halkn gz nnde gereklemeliydi. 316 D ^^enedict, btn bir hafta boyunca Magdalena'dan hibir haber alamamt. Baklan giderek daha fazla atoya taklyordu. Nerede kalmt bu kz! Artk yava yava endielenmeye balyordu. Yok canm! O artk bir ocuk deildi. Bundan ok daha kt olaylardan yakay syrmt. Ama yine de ryasnda onu prensin i yzne sahip bir celladn kollannn arasnda gryordu. Benedict pazar sabah Magdalena tarafndan uyandnld. Kzn gnlerden beri uyumam gibi bir hali vard. "Vay be, imparatorun olu ne adamm!" diye anlatmaya balad. "Asasn ve hkmdar elmalarn pantolonunun iinde tayor. Daha ilk gece beni apelde, hem de armhtaki isa'nn gzlerinin nnde, kpeklerin yapt gibi arkadan becerdi. Biberonla bytlm bir geyik yavrusu gibi doymak bilmez ve zavall." "Konukan biri mi?" "Hem de ayrlarda esen rzgr kadar." "Nelerden sz ediyor?" "Tanndan ve en ehvetli arzulanndan. Ev hapsinde bulunmaktan yaknyor. Her eyden nemlisi de, ok fazla iiyor." "ok iyi. ki dili zer." "Ama nefesi bozuyor. Adam bayat balk gibi kokuyor."

"Neler rendin?" "ocukluumuz hakknda konutuk. Anlatacak iyi bir ey bulamad. Annesini tanmyor. Babasnn insan suretine brnm eytann ta kendisi olduunu dnyor. Kendisini yetitiren Kelheim dknn ismini azna en iren kfr ve lanetlerle birlikte alyor." "Anlat!" "Vakit gece yansn gemiti. arap prensin baklarn bula-nklatrm ve dilini peltekletirmiti. Bu nedenle ona dk kimin ldrttn sormaya cesaret edebildim." 317 "Peki sana ne cevap verdi?" "yle dedi: Yal bir domuz kesen bir kasap bile bu ie sevindiim kadar sevinemez! Sonra tuhaf, tyler rpertici bir ekilde glmeye balad. Korkudan tir tir titriyordum." "Baka ne syledi?" "Anszn korkun bir fkeye kapld iin, anlayamadm szckler kullanmaya balad. Sanrm Latince konuuyordu. Kesik kesik bir eyler sylyor, araya kfrler sktryor ve kt kt glyordu. Kendine ait bir Epistula'dan sz ediyordu." "Epistula m? Emin misin? Mektuplann nerede muhafaza ettiini biliyor musun?" "Evet, Alban'n verdii bir parmeni, bir sanda yerletirdiini grdm. Anahtann Prens Heinrich boynunda tayor." "Prens uyuduu zaman anahtan alabilirsin. Ona Luziferum ver!" "Bu ok zor deil, ama okuma bilmiyorum." "Brak da bu benim derdim olsun." Benedict, Dominikan Kilisesi'nde alan alt annn uultusunun sona ermesini bekledi, sonra da kale kapsn yumruklad. "Prens Heinrich beni bekliyor" dedi muhafz kapy at zaman. "Efendinizin smarlad kehribar talarn get..." "Biliyorum, daha nce de gelmitin" diye szn kesti onun muhafz. "Yolu biliyor musun?" "Evet, biliyorum." Benedict ataca her adm nceden planlamt, ama yine de kale kapsnn arkasndan kapandn duyunca, alnnda korku terlerinin belirmesine engel olamad. Tam avluyu amak zereyken, burlardaki bir muhafzn bardn iitti: "Dur! Nereye gidiyorsun?" "Tamam" diye karlk verdi kapdaki muhafz. "Bir tacir. Prens onu bekliyor." 318 Benedict st kata kan merdivenleri trmand, koridora ulat ve yatak odasnn kapsn buldu. Magdalena'nn baarl tarifi sayesinde yolu gz kapal bile bulabilecek durumdayd. Sonra etrafna baknd, kapy at ve yavaa ieri szld. Gzlerinin karanla almas iin bir sre beklemek zorunda kald. Yatan zerinde iki plak insan vcudu vard. Magdale-na elini sallayarak onu yanna ard. Ban onun kucana dayam olan prens, az ardna kadar ak bir ekilde horluyor-du. Magdalena dikkatle onun boynundaki zinciri bann zerinden kard. Benedict anahtan ald ve gzleriyle sandn yerini aratrd. Yatan baucunda, yerde duruyordu. Benedict anahtan kilide soktu ve kere evirdi. Sandn demir kakmal kapa o kadar ard ki onu kaldrabilmek in iki elini kullanmas gerekti. Karsnda gzelce istiflenmi bir mektup ve belge da duruyordu. Beklediinden ok, ama ok daha fazlayd. Benedict yere diz kt, elini sanda uzatt... ve birden dehetle donup kald!.. Omuzlanna dokunan eller hissetmiti. Kk bir lk atarak ayaa firlad. Krmz salar! Omuzlarna ve ensesine deiyorlard. Ban evirince bir hayvanla gz gze geldi. Hayvan korkuyla geriye srad ve arka ayaklan zerinde dorularak, gvenli bir mesafeden olanlar seyretmeye balad. Bir gelincik! Boynunda gm bir tasma bulunan evcil bir gelincik. Magdalena bu lanet olas hayvann varlndan neden sz etmemiti? Benedict derin soluklar alarak kendisini toparlamaya alt. Her eye ramen iler yolundayd. Magdalena gelincii yanna, yataa ard ve ban okamaya balad.

Belgelerin birou, Alman prenslerinin Heinrich'e ballkla-nn bildirdikleri mektuplard. Bazlarnn zerinde Catania'daki imparatorluk temsilciliinin mhr bulunuyordu. Metinleri ka-ntnrken, mektuplardan biri Benedict'in dikkatini ekti. Karga319 ck burgack yazy skmek pek kolay deildi. Benedict pencereye yaklaarak, yazlan okumaya alt: Hasan Sabbah 'tan Kral Heinrich 'e Dostluunuzun bizim iin ne byk nem tadn ispat etmek iin, arzunuzu emir telakki ediyoruz. Dk lm kabul edebilirsiniz. nk yle yazlmtr: Gerek hakimiyetin elinin ok uzaklara uzandn bilmez misiniz? Benedict, aklnda tutabilmek iin metni birka kez okudu. Kel-heim dknn idam fermann elinde tuttuundan emindi. Ancak prensin bu ile ilgisi neydi ve Hasan Sabbah kimdi? Anszn koridordan gelen ayak sesleri iitti. Benedict mektubu telala sandn iine koydu, kapa kapatt ve yere kadar uzanan perdelerden birinin arkasna sakland. Gelen kimdi acaba? Tannm, bana yardm et! Miserere meil Admlar kapnn nnden geip gitti. Benedict yeteri kadar grmt. Artk geri ekilme vakti gelmiti. Dikkatle kapy at. Koridorda kimse yoktu. Kimseye grnmeden merdivene ulamay baard. Kazanl bir sat yapm bir tacirin rahatlyla avluyu at. "Tanr sana iyi bir gn bahetsin!" dedi kendisine kapy aan muhafza. Baarmt. Deo gratias! U M Aaber kaleye bir bozkr yangn sratiyle yayld: ahna'nn kars bir Deylemliyle kamt. Kaaklann peinden gidilmesine karar verildi. Takibe herkes katlmak istiyordu, nk ereflerinin zedelendiini hissediyorlard. 320 "Quaim senin de onlarla gitmeni istiyor" dedi Hazim Crian-do'ya. "Kesinlikle yakalanmak zorundalar. Alamut'ta dzeni bozan hi kimse cezasz kalamaz." Zaman sratle akyordu. Takipiler telala kapdan dan frladlar. "Bir gece ndeler" dedi ahna. Yz bir ceset kadar beyazd. ekik gzleri, eskisine kyasla daha da ksk grnyordu. izmelerine demir mahmuzlar takmt, eyer dmesinde ise deri bir kam gze arpyordu. Btn gn mola vermeden at srdler. Gnn son klann-da, Orlando'nun Zaid'le beraber bulunmu oiduu Hagat kyne ulatlar. Kulbesinin nnde tavan kzartmas yedikleri ihtiyar, onlar eski bir dost gibi selamlad. "Ksa bir mola vereceiz" dedi ahna ve ky yalsna emretti: "Bize yiyecek bir eyler ve dinlenmi atlar getir!" Sonra da kyn giriinde bulunan, etraf itle evrili bir bahenin iindeki evine gitti. Kadnlannn ikisi de burada oturuyordu. Yal olan alayarak ve inleyerek kendisini ahna'nn ayaklannn dibine att. Ancak adam demir mahmuzlu izmeleriyle onu inedi: "Sheyla nerede?" "Bilmiyorum, efendim. Bilmiyorum. nann, hibir ey fark etmedim." "Yalan sylyorsun'. Ykl karmdan! Defol! Geri dndm zaman seni burada grmeyeceim. Sakn bir daha karma kaym deme, yoksa seni krbacmla gebertirim!" Disiz ihtiyar, Orlando'ya bu ii yapan delikanlnn, komu kyden bir pirin tacirinin olu olduunu anlatt. Bir yandan scak pide, soan ve kei peyniri yiyor, bir yandan da yeni atlan eyerliyorlard. Orlando'ya gen bir av kpei kadar canl bir Arap ksra verilmiti. Kyden iki delikanl da onlara katld. lerinden biri, Orlando'nun kurt kapann bulduu kulbeden geliyordu. Ona Karras diye hitap ediyorlard. yi bir iz src olduu ve dadaki her tan altn tand halinden belliydi. 321

"Ka zamanlarn ok iyi planlamlar" dedi Karras. " gn sonra dolunay kacak. Bir hafta boyunca geceler olduka aydnlk olacak, bylece hem gndz, hem de gece yol alabilecekler. Yanlannda iki yedek at var. Bu onlarn izlerini srmemizi kolaylatracak. Hazar denizine ulamaya alacaklarn tahmin ediyorum. Oraya giden yollar dik ve taldr. Onlardan daha hzl at srmemiz ok zor. kisi de erkek olsayd iimiz ok zordu. Ancak kadn bu kan zor'uklarna dayanamaz. Ksa bir mddet sonra onlar yakalayacaz." Gece sonsuz uzunluktayd. Gnn ilk klannda, aada Kazvin ovasnn uzandn grdler. Uzaklardaki karla kapl zirveler, gnein etkisiyle parlyordu. Her zaman plak olan kayalk yamalar, bu kez bin bir renkte aan ieklerle kaplyd. Bir defasnda balarnn zerinde bir kartal daireler izerek utu; bunun dnda etraflannda hibir hayat belirtisi yoktu. Atlara dzenli aralklarla drt katr tarafndan tanan saman ve yulaf veriliyordu. nsanlar ve hayvanlar, susuzluklann eriyen kar sularnn oluturduu birikintilerde dindiriyorlard. Tm acelelerine ramen namaz vakitlerini karmamaya byk zen gsteriyorlard. kinci gnn akam bir atein kllerine rastladlar. "Burada mola vermiler" dedi Karras. "Ne zaman?" diye bard ahna ve eyerden aa kayd. Yere diz kt, klleri koklad ve kmrlemi bir dal fkeyle frlatp att. "Souk!" diye kkredi sonra, "kller buz gibi. En az sekiz saat nmzdeler." Sonra tekrar atna bindi ve hayvan mahmuzlayarak drtnala ileri frlad. utur Han, sefil bir da kyyd. Geni pamuklu alvarlar giymi olan kyllerin sakallan, gslerine dek iniyordu. Davranlarnda yrtc kular andran bir eyler vard. Ne yapacaklar hi belli deildi. Kuku dolu, kt baklarla szyorlard yeni gelenleri. Ancak gvenlerini kazandktan sonra, akl dn322 yasndan ziyade masal dnyasna bal byk ocuklara dnmlerdi. Bir kadnla beraber yolculuk eden bir adam grmemilerdi. Son yamur dneminden beri buraya hi yabanc gelmemiti. Yk hayvanlar ve ahna'nn topallayan at, dinlenmi hayvanlarla deitirildi. Birlikte souk pilav yediler ve yeni salm st itiler. Orlando, terini silmek iin atnn eyerini aa indirmiti. Bunu yaparken kurt kapann da bir aacn gvdesine dayad. Karras ilgiyle kapan eline ald ve sordu: "Bu sana m ait?" "Neden soruyorsun?" "Bana tandk geldi de ondan." Orlando gld: "Mmkndr. Onu kaybetmitim ve kynzde tekrar buldum." "Onu memleketinden mi getirdin?" "Evet." "Siz Frenkler bu kapanla ne avlarsnz?" . "Kurt, bazen de ay." 4 "Buralarda ne kurt, ne de ay bulunur." "Baka hayvanlar da avlanabilir. Mesela yaban kedileri veya kuduz kpekler." "Ya insan?" "nsan da." Ertesi gn tarlalannm kenannda dinlenen kyllere tesadf ettiler. Gen bir anne, kucandaki yavrusunu emziriyordu. Atl-lan grd zaman, gsn rtmeye gerek duymadan, peesini yzne indirdi. ikin ve beyaz memesi, siyah arafin zerinde l sld. "Yolculuk nereye?" diye sordu adamlardan biri. ahna ve adamlar sessizce yollarna devam ettiler. "Neden adama cevap vermediniz?" diyen sordu Orlando. 323 "Ustur dahaba-ka wa dihaba-ka wamadhaba-ka" diye karlk verdi ahna. "Altnn, imann ve nereye gittiini herkesten gizle!" Dz bir arazi zerinde yolculuk ettikleri zaman, atllann balan sk sk gslerine dyordu. Bir defasnda gen bir Deylemli eyerden aa yuvarland. Dierleri kfrler yadrarak onu tekrar atna oturturken, delikanl akn gzlerle etrafina bakmyordu: "Neredeyim?"

Ertesi gn, sabahn erken bir saatinde yeni bir kamp atei buldular. Dallar iin iin yanmaya devam ediyordu. "Onlar yakaladk" dedi ahna'nn yannda at sren Karras. "Gcmz toplamak iin iki, saat uyusak iyi olur" dedi ahna. "Bugn onlar mutlaka ele geirmeliyiz." Orlando uyand zaman gne gkyznn tepe noktasna yaklamt. "Acele etmeliyiz" diye sktnyordu ahna onlan. "nmzde eski pirin yolunun geitleri bulunuyor. ok eski zamanlardan beri Hazar kylarnda yetien pirin buradan yu-kan gnderilir. Yol pek dik deil, ama olduka kvrml." Dinlenmek insanlara ve hayvanlara iyi gelmiti. Vadiye doru sratle yol almaya baladlar. Keskin bir dnemecin arkasnda, uzun kee giysilere brnm pirin tacirleriyle karlatlar. Knal sakallan ksa kesilmiti. nlerinde pirin uvallan tayan birok katar vard. Hayvanlann boyunlanna asl olan an-lann uultusu, vadinin sessizliine neeli bir mzik gibi yaylyordu. "Allah sizinle olsun" diye bard ahna. "Yannda bir kadn ve iki yk at bulunan bir adam grdnz m?" "ala yakmlanndaki ard koruluunda konakladlar" dedi adamlardan yal olan. "Buradan ne kadar uzakta?" "Atla saat eker." 324 "Allah'n selam zerinize olsun!" "irdi ve daima." leden sonrasnn erken saatlerinde ala kyne ulatlar. Kaaklardan en kk bir iz bile yoktu. Tozlu yolun kenanna dizili kulbeler, birer mezar kadar sszd. Tm kaplara teker teker vurdular. Hibiri kilitli deildi ve ieride hi kimse yoktu. "Atlara!" diye bard ahna lanet okuyarak. "Yola devam etmeliyiz!" Aalara indike manzara deiiyor, vadiler giderek yeilleniyordu. "Az sonra aada Dat Ba'na geleceiz" dedi bu civan avucunun ii gibi tanyan Karras. Sahip olduu bilgileri kullanmay ok iyi baard iin, herkes tarafndan ahna'nn yardmcs olarak kabul grmeye balamt. Grne gre ahna da gen Karras'tan ok holanmt. Dierlerine kar daima mesafeli davranmasna ramen her zaman onun yannda at sryor, yanaklann okuyor, kulana bir eyler fsldyor ve karsnda sanki akran varm gibi kkrdyordu. Bat Ba'na ulatklan anda, bir guguk kuu tt. Havada youn bir reineli tahta&okusu vard. Gm yaprakl bir San-cid aacnn iekleri de etrafa tatl bir koku yayyordu. Przsz talann zerinde ince bir dere mnldanyordu. Atlar serin sudan kana kana itiler. An ekilde su imek, zere derenin kenanna diz ken Orlando, birden izleri grd. Suyun iindeki yumuak kumun zerindeki izler, sanki birka dakika nce braklm kadar tazeydi. Sonra dierleri de izleri grdler. ahna, iaret parman dudaklarna gtrd. Atlann n bacaklann birbirine baladlar ve hanerlerini ekerek suyun iinde yrmeye baladlar. Fazla aramalanna gerek kalmamt. Derenin bir kvnmnn ardnda, kaaklann atlan ayrda otluyordu. Kadnla adam, ayaa kalkamayacak denli gsz dmlerdi. Sheyla, sevgilisinin yanma kvnlmt. Uyurken bile bu zorlu kan ona ne kadar 325 ac verdii yznden okunabiliyordu. kisi de l gibi kprtszd. Eyerinden krbacn alan ahna, delikanlnn yzne olanca gcyle bir darbe indirdi. Burnun ve dudaklann zerinde beliren kanl bir iz, gen yzn korkun bir hal almasna neden olmutu. Delikanl ayaa frlamak istedi, ancak yzne inen ikinci bir darbeyle tekrar yere yld. ahinin penelerine yakalanm bir tavan gibi banyord. Sheyla ancak imdi uyanabilmiti. Etraflann eviren adamlara bo gzlerle bakyordu. Neredeyim? Ne istiyorsunuz? Ac gerei kavrad anda, sevgilisinin zerine atlmak istedi. Ancak ahna krbacn nc kez indirdi. Kanl iz bu kez gen kadnn omuzlarnda ve boynunda belirmiti. "Balayn onlan!" diye emretti ahna. Kaaklara bir kez olsun daha bakmaya tenezzl etmeden arkasn dnd. Etrafla-nnda aa yksekliinde bambu kamlar yetiiyordu. ahna gzleriyle bir eyler arayarak, bambu ormannn iine dald. Sonra klcn ekti ve iki adm geniliinde, iki adm uzunluunda bir alandaki

kamlan kesti. Adamlan delikanly oraya getirdiler ve yz ge bakacak ekilde srt st yatrdlar. Kol-lann ve bacaklarn iki yana aarak, bambulara sk sk baladlar. "Bu kpolunu ne yapmay dnyorsun?" diye sordu Karras. "Onun klna bile dokunmayacaz" dedi ahna. "Bu ii bambulara brakacaz." "Bambulara m?" "Moollar zina ileyenleri byle cezalandnr. Bir avu geniliinde ve iki parmak yksekliinde bir bambu filizinin zerinde yatyor. Bambunun ne kadar hzl bydn bilir misin? Bir gecede iki ayak. Buras sulak bir yer. stelik bir de onun vcudunun scakln eklersek, daha da abuk byyebilir." Orlando kulaklanna inanamyordu: "Yani bu bambu filizinin onun..." 326 "Bambu onu ok yava, ama durdurulamaz bir ekilde delip geecek. Sadece bir geceye ihtiyac var." "Ya kz? Ona ne olacak?" "Onun suunun tek bir cezas var: Yasann emrettii ekilde recmedilecek." Orlando atna bindi ve oradan uzaklat. Gne zirvelerin ardnda gzden kaybolmaya baladnda durdu. Karla kapl yamalardan buz gibi bir rzgr esiyordu. Uzaklardan bir da kargasnn sesi geliyordu. Yoksa bu bir insan myd? Orlando btn gece kampa geri dnmedi. Ertesi sabah yola koyulduklannda, diz yksekliinde bir ta ynnn yanndan getiler. Altnda bir kadnn paralanm vcudu yatyordu. Orlando, bir Nizar'nin dierine yle dediini duydu: "Allah adna, filiz neredeyse bir ocuk kafas bykl-ndeydi... Kanl etlerin iinden kmt. Adam, dourmakta olan bir kadna benziyordu." ahna, dn yolunun ilk molasnda Orlando'ya yaklat: "Recm esnasnda neredeydin, Adnan?" Orlando'nun cevap vermesine frsat brakmadan, szlerine devam etti: "Kitapta yle yazl deil mi: Zina yapanlann ce-zalandnlmas her mminin grevidir." "sa peygamber ise yle demiti" diye karlk verdi Adnan. "inizde kim gnhszsa, ilk ta o atsn." "Ya sen Resulullah'n ilk ta konusunda ne sylediini biliyor musun? lk ta gnahkr kadnn kocas, babas veya erkek kardei atmaldr." "Bu ok zalimce." "Tam aksine, nk ona en yakn olan adam, fazla ac ekmemesi iin en iyi at yapmaya alacaktr." Orlando, Mool Kasab'nn karsn daha ilk tala ldrdne emindi. Zamann hzla akmasna ramen, adamlar dn yolunda 327 olduka zorlanyorlard. Bunun sebebi devaml yoku trman-malan myd, yoksa av partisinin sona ermi olmas m? Adamlar atlarnn zerinde sessizce oturuyorlard. Bir yandan yolda bulduklan yemileri iniyor, dier yandan da arkllara mahsus bir dalgnlkla uzaklara bakyorlard. Ancak yats namazndan sonra, atein yaklmas ve atlarn tmar edilmesiyle birlikte adamlar yeniden canland. Glyor, scak ay iiyor ve azlann aprdatarak yal etten snyorlar-d. Kullandklan kelimeleri zenle seiyor, vurgu yapmak istedikleri zaman bir an iin susuyor, seslerini alaltyor veya ykseltiyor, ellerini ve yzlerini de konumaya dahil ediyorlard. O gece sohbetin konusu ylanlard. Bir engerek smgn sa salim atlatan bir Nizar, yuvalann-dan frlam gzleri ve bir kar dan sarkm diliyle, zehrin vcuda yayldn ve kaslannn artk kendisine itaat etmediini anlad andaki korkusunu tasvir ediyordu. "Hseyin'in ayaklann greniniz oldu mu?" diye sordu Byk Kap'da muhafz olarak bulunan Nizarlerden biri. "Ylan s-nklan sonucu delik deik olmulard. Tam on bir srk saydm! Hem de kemie kadar inen derin snklar! Onlan kendi gzlerimle grdm." "Allah'n mutlaka bir bildii vardr." "O yaralarn ylan sn olduundan emin misin?" "Baka ne olabilir ki?"

"Bir ifrit! Cehennemden gelen bir eytan! Dalar onlarla dolu. Bugne dek ka kii kaybolup, bir daha ortaya kmad?" "Sen ne olduunu dnyorsun?" diye sordu adamlardan biri Karras'a dnerek. "Hseyin senin kardeindi. Onu kim veya ne ldrm olabilir?" "Bilmiyorum" diye karlk verdi Karras. "Belki de bir insandr bunu yapan." "Bir insan m?" 328 "Hseyin'in son szleri yleydi: Atsz adam." "Atsz adam m? Kim olabilir bu? Taht Sleyman'n doymak bilmez canavar m?" Karras atein banda oturuyordu. Derin dncelere dalm gibi, elleriyle alnn kapamt. Ama bu gerek deildi. Oriando, onun kendisini gzetlediini hissediyordu. Dncelerini dzenlemeye alt. Hseyin ile Karras kardetiler. Acaba kendisini tuzaa drmek iin atnn Hseyin tarafndan alndn Karras biliyor muydu? Tuzak m? Evet, elbette: Kurt kapan! Tannm, bu neden daha nce aklna gelmemiti! Kapannn nasl olup da iki kardein kulbesinin duvanna geldiini, neden daha nce sormamt? Onu kendisini tutsak eden Deylemliler-le mcadele ederken yitirmiti. Adamlann ^cesetlerini buldukla-n zaman, kapan birinin vcudunda bulunuyor olmalyd. ller mutlaka aileleri veyaknlan tarafndan topraa verilmiti. M. J^kam olunca H^at'a ulatlar. Buras Karras'm kyyd. Baanl bir seferden dnen muzaffer kahramanlar gibi karlanmlard. Karras, insan avn tm aynntlanyla tekrar tekrar anlatyordu. Tm dikkatlerin zerinde toplanm olmasndan ok holanyor, ahna da glmseyerek buna izin veriyordu. Bu delikanly sevmiti ve ona kendi olu gibi davranyordu. Gecenin ge bir saatinde, hemen herkes yatp uyuduktan sonra, Orlando ky yalsndan Karras'm eskiden iki kardee daha sahip olduunu rendi. Bunlar pirin ticaretiyle geinen, gl kuvvetli, gz pek erkeklerdi. Babalar ise geen yl iki amcalaryla birlikte ldrlmt. Cesetlerini ahrud'un s sulannda bulmulard. Bu katliamn intikam henz alnamamt. Orlando yeteri kadar duymutu. "Bu gece darda uyumamalsn" dedi ona ky yals. 329 "Rzgr batya dnd. Yamur yaacak. Kulbeme gel. erisi fazla konforlu deil, ama en azndan kuru ve scak." Yaad tm tecrbelerden sonra, Orlando bu teklifi seve seve kabul etti. Kulbenin iinde, darda olduundan ok daha emniyette olurdu. Battaniyesini almak zere atnn yanna gittiinde, ilk yamur damlatan saman damlarn zerine dmeye balad. Orlando durulmu battaniyesini kulbeye braktktan sonra, atn daha byk bir aacn altna balamak iin tekrar danya kt. Kapan da alp almamay dnrken, anszn kulana bir lk geldi. Bu, ky yalsnn kulbesinden ykselen bir aknlk lyd. " Orlando kapan kapt gibi, bacaklarnn olanca hzyla kulbeye geri kotu. Yal adam ieride ayakta duruyordu. Atein alevleri, korku ve acyla kaslm buruuk yzn aydnlatyordu. "Bir ylan" diye kekeledi. "Bir ylan. Beni srd." Sa elini Orlando'ya doru uzatt. Ayaklarnn dibinde Orlando'nun battaniyesi seriliydi. zerinde ba parmak kalnlnda, mat yeil renkte, kk bir ylan kvnlmt. Orlando sadece bir tek darbe indirdi. Kapan, hayvann ban ezip gvdesinden ayrmt. Basz kalan vcut, bir krba gibi lgnca savruluyordu. Orlando ihtiyarn elini kavrad. Isnk izi aka grlyordu. Orlando haneriyle yaray geniletti, zehirli kan emdi ve atee tkrd. "Bu nasl oldu?" "Ylan battaniyenin iindeydi" diye inledi ihtiyar. "Deini hazrlamak iin onu yere sereceim srada, birden srldm hissettim." "Ylann battaniyemin iinde olduunu mu sylyorsun?" "Evet, tam ortasnda." "Nasl olur?" "Bilmiyorum." "Dierlerine haber vereyim mi? Senin iin ne yapabilirim? Ylan srklan konusunda fazla bir ey bilmem." 330.

"u arkadaki testiyi uzat. iinde kei st var. Zehirlenmeye iyi gelir. Benim iin baka bir ey yapamazsn. Atee odun at. yorum. Yaknda ate kalbime vuracak. htiyanm, ama bnyem kuvvetlidir. Allah da bana yardm edecektir." Ama Allah ona yardm etmedi. Sabahn ilk klan pencereden ieriye derken, ihtiyar boularak lmt. Zehir, cierlerini fel etmiti. Orlando onun soluk almaya alrken kard sesleri asla unutmayacakt. Benim yerime ld, diye geirdi aklndan. Ylan battaniyeme beni srmas iin yerletirilmiti. Ky yalsnn lm Ha-gat'n tm sakinlerinin kulbede toplanmasna neden olmutu: "Zehirli bir ylan! Hem de kulbenin iinde! Nasl olur? Ylanlar ok rkektir!" Karras l ylan inceledi: "Bir aa engerei. ok ender grlr, ama sn kesin lm anlamna gelir. Nasl olup da battaniyene girdii anlalr gibi deil." "yle..." dedi Orlando. Engerein battaniyesinde bulunduunu kimseye sylememiti. Katil, kendisini ele vermiti. Quaim, rapor vermesi iin hemen geldii gn Orlando'yu yanna artmt. Dan Yals onun anlattklann sessizce dinledi. Sonunda da kulaklarna inanamyormu gibi sordu: "Demek ahna bir bambu kamnn delikanlnn gvdesini delip gemesine izin verdi. yle mi?" "Evet, efendim. yle oldu." "Peki ya Hagat'taki ylan? Engerek battaniyenin iinde miydi?" "Evet, efendim." "Bir gece nce de utur Han'da konaklamtnz. Orada aSac ylanlar bir yana dursun, aa bile yoktur. Battaniyeni nerede drdn?" 331 "Ky meydannn ortasnda. Sonra da onu atmn terkisine baladm." "O halde battaniyene ulamas iin ylann atnn bacana trmanm olmas gerekir. Atlar ylanlardan lesiye korkarlar. Yaamna kim kast etmi olabilir? Kukulandn biri var m?" Quaim, Orlando'nun teredddn fark etmiti. "Benden sr saklanmasndan hi holanmam." Bunun zerine Orlando ona olup biten her eyi anlatt. "Doru davranmsn" dedi Quaim. "Buna nefsi mdafaa denir. nce davranmasaydm Hseyin seni ldrecekmi. Kan davas bu insanlar iin kendi yaamlanndan daha nemlidir." "Ama neden benimle erkeke dvmek yerine, byle sinsice bir yntemi tercih etti?" "Bizden birine kan davas gtmek, lmle cezalandnlacak bir sutur. lmnn bir kaza gibi grnmesi gerekiyordu. Talihin yaver gitmi. Bir dahaki sefere doruca bana gel. Kar-ras'tan da uzak dur. Bu meseleyi ben halledeceim." Ayn gece ahna da Tac el-lem'e anld. Adam vg dolu szler beklerken, Quaim'in kendisine fkeyle barmas karsnda donup kald: "Bana anlatlanlar doru mu? Bir bambu kamnn o delikanly delip gemesine izin mi verdin?" "Moollar zinay byle cezalandm." "Sen bir Mool musun?" ahna'nn cevap vermemesi zerine, szlerine devam etti: "Bu suu ileyenlerin cezalandrlmas gerekir. Erkekler klla, kadnlar da recmle. eriat byle emreder. Ama bir lm mahkmuna ikence eden biri, bakalarna emredecek olgunlua ulamam demektir. Ancak vahi hayvanlar ve kfirler byle davranr. Romallar lm mahkmlarn armha geriyor veya aslanlara atyordu. Hristiyanlar atee atyor veya paralyor, Bizansllar gzlerine mil ekiyor, Moollar ise Alamut Ka-lesi'nin komutannn yaptn yapyor." 332 Dan Yals'nn bouk sesi, bir haner kadar keskindi. ahna, lmn souk ellerinin vcudunda dolatn hissedebiliyordu. Darda eekler anryordu. Bir kartal sessizce kanat rpt. "Hagat kynden Karras'la samimiyet kurduunu sylediler. Doru mu?" "Karras bana bir oul kadar yakn. Bildiin gibi ocuk sahibi deilim, bu nedenle onu evlat edinmeyi dnyorum." "Onu ldreceksin" dedi Quaim. "Dolunay kmadan nce. Bu bir emirdir!" D

MkJran Yals'nn btn gn kulesinde tek bana ne yaptn, Orlando sk sk kendisine sorup duruyordu. ok az uykuya ve yemee ihtiyac olduu syleniyordu. K uykusuna yatm bir ay gibi, kulesini pek az terk ediyordu. Orlando o akam OJjaim tarafndan anldnda, onu kulenin imdiye dek ayak basmam olduu alt odalarndan birinde buldu. Dan Yals, zeri belgelerle dolu uzun bir masann geni kenarnda oturuyordu. Zemin de olduu gibi mektuplarla kaplyd. "unlara bir bak" dedi adam ona, "gnlerimi ve gecelerimi ite bu ekilde geiriyorum: Mektuplar, mesajlar, talimatlar, deme emirleri. plerini parmaklanmn arasnda tuttuum muazzam bir a. lmeklerini tm hayatm boyunca attm muazzam bir hal. Dnya zerinde benim bilmediim ve karlanmz dorultusunda mdahale edemediim pek az ey oluyor. Gizli retimize artk ksmen vakf oldun. Siyasi hedeflerimizi de renmenin vakti yava yava geliyor. Varoluumuza gerek anlamn zaten esas onlar veriyor. Hristiyanlarda ilah ve dnyev kudretlerin zt kutuplar tekil etmesine ramen, k3*3 lam'da bu iki kutup bir ve ayndr. Halife, ayn anda hem imparator, hem de papadr. sa Peygamber'in Tannnn hakkn tan-nya, Sezar'n hakkn da Sezar'a verin" szlerinin anlamn bir Mslman kavrayamaz. slam ya siyasettir, ya da hibir ey deildir! Muhammed sadece bir peygamber deildi. Ayn zamanda siyaseti, komutan ve yasa koyucuydu. Sanlar gibi yer alt dehlizlerinde gizlenmek zorunda kalan ilk Hristiyanlarn aksine, slam daha en bandan beri muzaffer bir gt. Muhammed'in generalleri, birka on yllk bir zaman zarfnda, o zamanki Roma Imparatorluu'ndan daha geni topraklan fethettiler. Bunlan sana neden mi anlatyorum? Muhammed, insanlan slam'a dndrmek iin meru yntem olarak klc kullanyordu. Onun iin kl ne anlama geliyorsa, bizim iin de haner ayn anlama geliyor. Bir amaca ulamak iin yntem deil, sonu nemlidir. Bu iddiam seni rktyorsa, Tapnaklarda da durumun daha farkl olmadn sylememe izin ver. Bu valye tarikatnda da ilah ve dnyev kudret bir elde toplanmtr. Byk stad ayn anda barahip, general, yasa koyucu ve bankerdir. Bu nedenle de slam'a Hristiyanlktan daha yakndr. Gzlerinde phe klan m gryorum?" "Tapmak valyeleri rgt, slam'a kar bir kalkan olarak kurulmutu. Grevi de Kutsal lke'yi kfirlerin boyunduruundan kurtarmakt." "Bu gerekten de byle miydi?" "Evet, elbette. Tarikat tarihini iyi bilirim." "Resmi olann" dedi Quaim. "Baka bir tarih daha m var?" "Her eyin ift taraf vardr." "Bu tarikat, dokuz valye tarafndan 1119 ylnda Ku334 ds'teki Sleyman Tapna'hda kurulmutu" dedi Orlando. "Haclan ve kutsal meknlan koruyacaklarna ant imilerdi." "Biliyorum" dedi Dan Yals. "On yl boyunca da aralarna kimseyi kabul etmediler. Bu on yl boyunca bir tek atmaya bile katlmadlar. Oysa etrafta yeterince sava vard. Neden? Ben sana syleyeyim: Haclarn gvenlii bu dokuz valyenin umurunda bile deildi. Buraya kendi imparatorluklarnn temelini atmak zere gelmilerdi." "Neden Kuds'te de baka bir yerde deil?" diye sordu Orlando inanmaz bir tavrla. "Her ey doru yer ve zamanda balar ve sona erer. Din al-glanmzn kkleri, sembolizmin derinlerine iner. Kuds ayn anda Yahudilerin, Hristiyanlarn ve Mslmanlarn kutsal ehridir. Sleyman, brahim ve sa burada faaliyet yrtmt. Dnyann byk paras burada bir araya gelir: Afrika, Asya ve Avrupa. Bu merkezin orta noktas ise Sleyman Tapna'dr. valyelerin kendilerine bu nemli yerin adn vermeleri, ne mthi bir iktidar arzulu ifadesidir! Evet, kudret sahibi olmak istiyorlard ve Allah adna, bunu gerekten baardlar. Hi kimse, hatta Fransa kral bile onlar kadar zengin

deildir. Sahip olduklan hazineler ve topraklar her geen yl kendini katlayarak byd. Douda yeni fetihlerde bulunuyor, batda kendilerine katlmak isteyen zenginlerin armaanlann kabul ediyorlard. Soylular ve din bykleri son anda engel olmasalard, Ara-gon kralnn tm mlkn Tapnak valyelerine devretmesi iten bile deildi. Aragon az kalsn Tapnaklarn tek bana ynettii ilk lke olacakt. Ne muazzam bir tasavvur! Bu gerekleseydi, tarih kitabnda yeni bir sayfa alm olacakt. Tapnaklar muazzam bir kuvveti temsil ediyor. Dnya soylulannn hibiri, onlar zerinde kudret sahibi deil. Asl onlar dnyann tm ke balannda oturuyor, diplomat, banker ve danman olarak szlerini geiriyorlar. Tapmak335 lann ngiltere'deki stad, parlamentoda bir sandalyeye sahip. Tm din tarikatlann ba olarak kabul gryor. Magna Charta'nn altnda, kraln yannda imzas var." "Dorusu byk bilgi sahibisiniz." Dan Yals karlk verdi: "Bilgi, kudrettir. Bunu hi kimse Tapnaklar kadar iyi anlayamad. Bat dnyasnn en ileri teknolojisine sahipler. Kendilerine ait limanlarda, kendi tersanelerinde, mknatsl pusulalarla donatlm gemiler ina ediyorlar. Sylenene gre, uzak batda kendilerinden nce hi kimsenin ayak basmad topraklara ulamlar. Haritalannn ve lm bilgilerinin ei benzeri yok. Yollar ve kprler, zellikle de katedraller ina etmek konusunda kimse onlarla boy lemez. Tm bu baanlann, dou dnyasyla kurduklan iyi ilikilere borlular. Arap rakamlaryla hesap yapyor, Hint ve in bilgilerini kullanyorlar. Bu noktada da, slam'a, kendilerine yabanc olan her eyi eytan icad diye lanetleyen Mslmanlardan daha yaknlar. 'lim in'de dahi olsa alnz' demiti Muhammed, oysa bunu Tapnaklar yapyor. Alman tarikatlan, Orta Avrupa'dan Kuzey Denizi'nin koyla-nna kadar uzanan bir devlet kurmay baarmlard. Oysa Tapnaklar hem dou dnyasnn, hem de bat dnyasnn tam merkezinde gizli bir imparatorluk yarattlar. En etkili silahlar ise para. Eskiden ordular tmar sahiplerinden ve toprak klelerinden oluurdu. imdi ise askerlerin cretlerinin denmesi gerekiyor. Hal sererleri bile byk bir sermaye gerektiren giriimler. Venedik ve Cenova, gemilerine binen her hal savas iin yksek cretler talep ettiler. ehirlerdeki yap ustalan da artk Allah rzas iin almyor. Sermayeye her adan giderek daha fazla bamllaan bir ada yayoruz. Servetleri Tapmak valyelerininkine ok az da olsa yaklaan, stelik onlar kadar iyi rgtlenmi ve yksek 6 teknolojiye sahip baka bir tek kurulu bile yok\ Giderek daha fazla sayda tacir, Tapnaklann ticaret evleri araclyla pein para kullanmadan mal alyor ve satyor. Kbrs'ta yatnm yapmak isteyen Britanyal bir tacir, uzun ve zorlu bir yolculuk yaparak parasn haydutlara kaptrmak riskini gze almaya artk gerek duymuyor. Parasn Tapnaklann Birmingham'daki merkezine teslim ediyor, sonra da elindeki mhrl senetle, elbette belli bir komisyon karlnda Nicosia'da teslim alyor. Dnyann en iyi yollan zerinde birer gnlk mesafeyle kurulmu olan Tapmak hanlan ve ticaret evleri, tacirlere kendileri, mallan ve hayvanlan iin son derece konforlu ve gvenli bir ortam salyor. Bunun da elbette bir bedeli var, ama bunu demeyi kim istemez ki? mparatorluun temel talarn tekil eden imparator ve papa her geen gn daha fakirleip, ar bir bor yk altnda ezilirken, onlar da tam aksine zenginleip gleniyor. Son imparatorluk konseyinde nemli prenslere milyonlara varan cretler dendi. Elbette ^apnaklann verdii sermaye sayesinde. Bunun ne anlama geldiinin farknda msn? Tapnaklar, ik-tidan ele geirmek zereler. Eski dzeni devirmek zereler ve grne gre kimse bunun farknda deil. Tm bunlar sana neden anlatyorum?

Tapnaklarla kurulacak ilikilerin ne kadar nemli olduunu kavraman istiyorum. Gelecek onlara ait. Sakn unutma: Gne ayn insann zerine iki kere domaz." "Sylediiniz gibi, Tapnaklar gerekten de ok gl" diye karlk verdi Orlando. "Onlar tarafndan yutulmaktan korkmuyor musunuz?" "Roma Yunanistan' askeri olarak malup etti, ancak Helen-lerin yksek kltrnn egemenlii altna girdi. Romallar, Yunanlar gibi yaamaya baladlar. Onlann tannlann ve mimari sluplann kabul ettiler, onlar gibi giyinmeye baladlar ve o337 cuklann Yunan retmenlere teslim ettiler. Galip, kendisini maluba teslim etti. Tapmaklarn bana da ayn ey gelecek. Bat dnyasnn geri kalan ksmndan stn olmalar, ancak kendilerini bize benzetmeleri sayesinde mmkn oldu. Bizim kumalanmz giyiniyor, yemeklerini bizim baharatlanmzla tatlandmyor, Arap rakamlanyla hesap yapyor, bizim tp, astronomi ve kimya bilgilerimizi kullanyor, her konuda bizi taklit ediyorlar. Beni taklit eden biri, benim gibi dnr. Benim egemenliim altna girer." O rlando kendini Hizuran'da kaybettike, Adrian da onunla giderek daha az konuur olmutu. Hizuran ona baskn m kyordu? Yoksa Orlando kendisini Adnan'la giderek daha fazla m zdeletiriyordu? "Hizuran iin biz bir ve ayn kimseyiz" dedi Adrian'n sesi. "Senin ikizin olabileceimden kukulanmyor mu?" diye sordu Orlando. "Buna gerekten inanyor musun?" "Bundan kukulansa bile" diye karlk verdi Adrian, "tann-ya inanmak isteyen biri gibi, tm phelerini bastrma yoluna gidecektir. Her eyin bir aklamas vardr, aramzdaki nemsiz farkllklarn da. Benim Alamut'tan ayrlmla senin geliin arasnda aylar var. Zaman hepimizi deitirmez mi? Hizuran, bir sene nceki kz m? Sevdii insan neden bir dnm yaamam olsun? Hayr, inan bana, Hizuran iin biz ayn insanz. te yandan, sen gerekten de iki ayn insan olduumuzdan bu kadar emin misin?" "Aksi takdirde burada bulunabilir miydim?" "Ayn deil, ayn insan olduumuz iin buradasn." Gerekten Adnan'la m, yoksa kendisiyle mi konutuu sorusu sk sk Orlando'yu rahatsz ediyordu. Ama ne fark ederdi 338 d? Kendi dnceleri, kardeinin de dnceleri deil miydi? Bu da bir eit kendi kendine konuma deil miydi? Tanr bize mi, yoksa vicdanlanmza m hitap ediyordu? "nsan farkl dzlemlerde yaar" dedi Adrian. "Mesela uyankken bulunduumuz ve gerek olduunu dndmz bilin dzleminde. Neden acaba? Gerekte uyku varlmzn normal durumudur. Biz uykuya dinlenmek zere dalan uyank varlklar deiliz, tam aksine, uyku durumunda yayor ve arada srada bilincin i na dalyoruz." "Uyank olmann hayatmzn istisna durumu olduunu mu sylemek istiyorsun?" "Evet. Nefes almz, kalbimizin arpmas, .besinleri sindirmemiz hep irademiz dnda gerekleir. Alanmz ve trnaklannz, hatta vcudumuz dahi irademiz dnda uzar. Yaammzn en nemli blmleri hafzamzdan silinir gider. Kim anne karnndaki veya bebeklik durumunu hatrlar? Oysa varlmzn temel talan bu bilin d dnemlerde atlr." Orlando, bu konumalann gerekletii uyku ile uyanklk arasndaki durumdan syrild anda, Adrian'n gerekten de kendisiyle konutuunu anlyordu. Bu tr dncelere kendiliinden asla ulaamazd. Byle eyleri dnmeye yatkn biri deildi. Ama mesela vcut svlannn kimyas, kollarndaki kaslarn ve sinirlerin almas hakknda ne biliyordu? Bu bilgisizliine ramen kollan son derece iyi bir ekilde alyor, att bir ta hedefin mutlaka ulayordu. "Nedeninin anlamasak bile hkmettiimiz ok ey var" dedi Adrian ve Orlando ona hak verdi. Ertesi Cuma gn, Alamut camiinde u duyuru yapld: Feda Zaid bin Ardum, grevini baanyla yerine getirmiti. Cennetin kaplan ona almt. Orlando, Hazim'den Zaid'in Msrl el-Mansur'a medresenin avlusunda pusu kurduunu renmiti. 339

Su satcs olarak ona bir bardak su sunmutu. El-Mansur barda dudana gtrdnde, kolunun yenine gizledii haneri onun gvdesine saptamt. Zaid, hemen orackta ldrlmt. Mzraa geirilmi ba, gn gece boyunca Aka-galar Kaps'nda tehir edilmiti. El-Mansur ise bir hafta boyunca lmle penelemiti. Sonra da yksek ateten tr lmt. "El-Mansur neden lmek zorundayd?" diye sordu Orlando. Hazim'in cevap vermediini grnce ekledi: "Bize ne yapmt?" "Bu sorunun cevabn sadece Quaim biliyor. Ama neden el-Mansur'un bize bir ey yapm olduunu dnyorsun?" "Aksi takdirde onu ldrr mydk?" "Bir adam ortadan kaldrmak iin pek ok sebep olabilir. Satran oynar msn? O halde rakibi pes ettirecek son darbe iin, baz talann feda edilmesi gerektiini de bilirsin." "Peki onun bir ta olarak rol neydi?" "El-Mansur sultann tek kardeiydi. Onun gvenine sahipti. Aksi takdirde onu ordularnn komutan yapar myd? skenderiye halknn sultana takt lakab biliyor musun? Ona 'pheci' diyorlar. Sultan hem tm insanl hor gren biri , hem de gerek imana sahip Nizarlerin ba dman. Quaim, onu Hrls-tiyanlann ayaklann yalayan bir kpek olarak nitelendiriyor. Herkese ve her eye duyduu gvensizlik ok byk, kardeinin lm bunu daha da artracaktr. Drt saat ncesinden eniciba tarafndan tadlmam bir yemei, azna bile srmyor. Tepeden tmaga silahl muhafzlar tarafndan korunan saraynda, her gece baka bir odada uyuyor. El-Mansur'un lm, ona son darbeyi vurdu. Ramazan ayndan nce, Dan Yals'yla gizli bir anlama yapmalan iin adamlann Alamut'a gndereceinden eminim." "Neden onu da ortadan kaldrmyoruz?" "Bunun bize ne faydas olur? Nasl olsa baka biri, stelik ne 340 yapacandan emin olmadmz biri, onun yerini alacaktr. Binlerce savaya komuta eden birini kolaylkla ldrmemiz, gcmz herkese bir kez daha gsterdi. Tedhi yasalan, l yasalan kadar amanszdr. nsan yaam dediin nedir ki? Tek kural udur: Ya hep, ya hi. Sadece gl olan sa kalr." ^rfayide, Orlando'yla beraber evinin arkasndaki kk bahede yryordu. Kopard kk bir dal ona uzatt. Orlando dal burnuna yaklatnnca, kendisine yabana bir koku ald. "Nedir bu? Gzel kokuyor." "Ne hissediyorsun?" "Nasl?.." "Kokular iimizde farkl hisler olutururlar. Aa dallar, otlar, talar... Hepsi zerimizde farkl etkiler oluturur. Deve teri nasl bir bedevi adnnn vazgeilmez parasysa, yasemin de yaz gecelerinin bir parasdr. Sevgilinin gl kokusu veya lmn rk kokusu gibi toprak kokusu da yamurun bir parasdr. Kokularda da yaam ve lm birbirlerine ok yakn durur. ldrc baz zehirlerin gl, smbl veya misk gibi koktuu dikkatini ekmedi mi hi? Saaltc otlarda da durum farkl deildir. lmle yaam arasnda sadece ince bir izgi, kk bir dozaj fark vardr. Mesela uradaki ak mavi banotu, elinde tuttuun anason gibi, yaradln en nemli saaltclarndan biridir." "Ne ie yarar?" "ay olarak iildii zaman, erkein tohum svsn artnr. Balla kantnlm anason tohumlar Adem'in ilk etinin zerine srldnde, iliki srasnda kadnn mthi zevk almasn salar." 341 "Bunu denedin mi hi?" diye sordu Orlando. Sesinde hafif bir phecilik vard. "Bakalarna tavsiye etmeden nce, tm ilalar kendimde denerim." "Bu tr baka kuvvet macunlar da biliyor musun?" "Yoksa sana m lazm?" diye gld Zayide. "Hayr, ama..." "Tamam. Biz arkllar, cinsel gc artran pek ok madde kullannz. Bunlar, ak oyunlanmzn birer parasdr. Mesea ceviz aac kabuu ok sevilir ve kullanlr. Onu tm Arap pazarlarnda bulabilirsin. Tecrbeli kadnlar cinsel organlann ceviz kabuunu kaynatarak elde ettikleri suyla ykar, bylece o

blgedeki kaslannn gerilmesini salarlar. Araplar, hem erkek, hem de kadn iin cinsel ilikiden zevk almann n koulunun, dar bir vajina olduuna inanrlar. Peygamberin en sevdii kans olan Aye'nin, bu sanat uygulamakta tm kadnlardan daha baanl olduu sylenir." Bir sre sessizce yan yana yrdler. "Benim Aye'm hakknda ne biliyorsun?" diye sordu Orlando. "Buraya birka ay nce geldi. Buklden Hamasa tarafndan Quaim'e gnderilen bir hediye." "Ka yandadr sence?" "On drt civannda." "Tannm, henz bir ocuk!" "Peygamber en sevdii kansyla evlendii srada, onun ka yanda olduunu sanyorsun? Sadece dokuz. Muhammed, onu istedii zaman ellisini gekin bir adamd. Babas Ebu Bekir onun talebini u szlerle geri evirdi: O henz bir ocuk. Ancak uzun bir tereddt dneminden sonra onu Muhammed'e vermeyi kabul etti. Ykanmas iin anld zaman, sylenene gre baka ocuklarla birlikte kumda oynuyormu. Bu byk 342 olay ncesi en kk bir hazrl olmadan, doruca peygamberin evine ve yatana gtrlm. Hizuran'n klesi de delinmemi bir inci." "Delinmemi bir inci mi?" "Bakire bir gen kz iin, tipik bir erkek, tanmlamas. Aynca o bahede dudaklan mhrl olmayan tek kz." "Yani... Aye konuabiliyor mu?" "Tm o dilsizlerin arasnda kiminle konuabilir ki?" "Benimle..." "Ve hwan as-Safa'yla." Bu son cmle bir uyar gibiydi. "Konuabiliyor musun?" diye sordu Orlando Aye'yi grd zaman. Gen kz cevap vermedi ve korku dolu gzlerle hanmna bakt. "Benimle konumasn istiyorum" dedi Orlando bu kez Hi-zuran'a dnerek. Hizuran onu elinden yakalad ve doruca hamama ekti. anldayarak kumaya akan suyun yannda yere uzandlar. Hizuran, bir iaret yaparak Aye'yi yanna ard. Birlikte zerine eilerek, omuzlanna masaj yapmaya baladlar. "Gzetleniyoruz" diye fsldad hemen kulann dibinde bir kz sesi. "Dikkatli olmalyz. Konumamam gerekiyor. Ne bilmek istiyorsun?" "Hizuran'la anlaabiliyor musun?" "Evet." "Nasl?" "Vcut temas ve bir eit iaret diliyle." Hizuran, parmak ulann Aye'nin yanana dokundurdu. Sevgi dolu bir hareketti bu. Sonra parmaklar sonsuz yumuaklkta hareketlerle titreyerek, vurarak, kaslarak boyundan aa343 ya kayd. Bu anlama ekli, Orlando'ya birbirleriyle karlaan kanncalarn ve bal anlarnn selamlamasn hatrlatmt. Orlando, bahedeki dier kzlann kimisinin de konuabildiini rendi. "Gnn byk ksmn birbirlerini ykamak ve masaj yapmakla geirdikleri iin, muhaftzlann dikkatini ekmeden bunu yapmaya bol bol frsat bulabiliyorlar." Orlando'nun Aye'yle fisldamas esnasnda, Hizuran soru dolu baklarla onu szyordu. Parmak ular bir kez daha Aye'nin teninde dolat: "Ne oldu sana?" diye sordu ona Aye'nin sesiyle. "Bana ne mi oldu?.." "Artk neden anlamyorsun?" "Neyi anlamr*""""""" "Bir insan bu kadar unutkan olabilir mi?" Anszn haremagas kapda belirdi: "Beni mi ardnz, efendi?" "Hayr." "Sanki sesinizi duyar gibi oldum." Yoksa phelenmi miydi? O gece birbirleriyle daha fazla konuamadlar. "Bir insan bu kadar unutkan olabilir mi?" Bu szler Orlan-do'nun aklndan bir trl kmyordu. Sonralan, Hizuran ona masaj yapmaya devam ettiinde, onun ne demek istediini anlad. Kzn parmaklar teninde dolarken kendisinin

anlamad, ama Adnan'n anlad bir eyler syleyip duruyordu. Adrian'm gizli mesajnda ne demek istediini de imdi anlamt: Parmaklar konuabilir. Deri duyabilir. Yaz mevsimiydi ve gkte dolunay parlyordu. Gkyz, ancak yksek dalarda rastlanabilecei trden bir berrakla sahipti. Orlando artk tm gecelerini bahede geiriyordu. 344 Hizuran, gen Aye'nin vcuduna dokunarak bir eyler syledi. Gen kzn rkm bir hali vard. Hizuran mesaj* tekrarlad, hem de emreder bir tarzda. Baklarnda kararl bir ifade belirmiti. Aye kzard. imdi olduundan da kk grnyordu. "Diyor ki..." "Ne diyor?" diye sordu Orlando. "Sen... Senin ey yapman istiyor..." "Ne yapmam istiyor? Sana soyi-jjjklerini bana aynen tekrar et!" Hizuran kzn boynunu okad. Aye tercme etti: "Ona bak. Ne kadar da gzel. O, delinmesi gereken bir inci ve bunu senin yapman istiyorum. Quaim onu bana emanet etti. Onun da sevilmeye hakk var. Ltfen yap bunu! Benim in, hayr, onun iin, hemen bu gece." Kayn karanlk tahtasnn nnde plak vcutlar. Aye'yi kollannn arasnda tutuyorlard. Kim kimi pyordu? Aye titriyordu. Ne mthi bir inci! Yaam dolu ayn , onlar bedensel arzularla donduruyordu. "Evet, rzgr, dalgalarla oynayor. Seninle mutluyuz, Adnan." Aye ikisi adna konuuyordu. "Kalbim ak zlemiyle arpyor. Duyuyor musun?" Mthi bir heyecana, volkanik bir ak alna, kabaran bir cokuya kaptrmlard kendilerini. Sudaki ay , kyya vuran dalgalar, glgnlk, saysz bcein konseri. Canl bir varlk ak olmadan nasl yaayabilir! Ya ald iksirin, ya da kadnlann ak sanatndaki ustalklannn etkisiyle, Orlando'nun baheye olan bamll giderek artyordu. Dier ihtiyalannm tmn arka plana atmt. Baheye gidemedii bir gece, ona boa geirilmi gibi geliyordu. Varlnn her zerresi onu oraya gitmeye zorluyordu. 345 Adrian onunla giderek daha az konuur olmutu. Uykusu derin ve ryaszd, lme benziyordu. Gnn ilk klannda geriye dndnde, tm vcudu yorgunluktan kurun gibi arlam oluyordu. Sis bulutlannn suyun zerinde pamuk kmeleri gibi ykseldii bir sabah, korkun bir hayal grd. Kaya binmek zere iskeleye diz ktnde, elle dokunabilecek kadar yaknnda Mool Kasab'nn suratn grd. izgilerle kapl sar suratn zerindeki ekik gzler dmanca, alaya baklarla zerine dikilmiti. Sarkk byklarnn altndaki dudaklarnda pis bir srt vard. Bu grntyle bir an iin gz gze geldiler, sonra da bir hayalet gibi sislerin arasnda dalp gitti. Orlando bunu Zayide'ye anlatt zaman, kadn ona yle dedi: "Baheye bu kadar sk gitme. Uyuturucu bamll ok tehlikeli bir eydir. Byle hayaller grmene neden olur." Bu konumadan birka gn sonra Zayide onu yanna ard: "Sana bilmen gereken bir ey syleyeceim. Grdn o yz bir hayal deildi. Gerekten de ahna'yla karlamsn. Bahedeki kadnlardan biri ona ait ve geceleri tpk senin yaptn gibi onu ziyarete gidiyor." "Cennetteki eytan" dedi Orlando. "Diline hakim ol" diye gld Zayide. "eytanla aka yapmaya gelmez." Uyuturucunun tuhaf bir etkisi vard. Bir yandan gerek yaam bir sis perdesinin ardna gizlerken, te yandan Orlan-do'nun daha nce farkna varmadklann grmesini salyordu. Nesnelerin ana hatlan bulanklayor, keskinliklerini yitiriyor, ancak renkler parlaklayor, genel grnmn nemi, arl artyordu. Karsndaki yzn krklklar siliniyor," ince bir perdenin arkasnda olsa dahi mkemmellii, gzellii kat be kat artyordu. Mutluluk Iksiri'nin ite byle bir etkisi vard. 346

Ancak Aye'de birtakm deiiklikler olmutu. Orlando, nedenini anlayamamasna ramen 'bunu hissetmiti. ocuksu kaygszl, karanlk bir bulut tarafndan glge-ienmiti. Glnde bile bir hzn seziliyordu. Orlando, suyun anltsnn koruyuculuunda kzn kulana eildi. "Benden ne gizliyorsun?" Aye korkuyla etrafna baknd, onu yanaklarndan pt ve yavaa fsldad: "Benimle parka gel." Sonra elinden tutarak onu geni bir imenlie gtrd. Burada birisinin arkasna saklanabilecei ne bir aa, ne de bir al vard. Tehdit ediliyorum" dedi sonra. "Kim yapyor bunu?" "Ali." "Ali da kim?" "Zenci haremaas." "Onu krbalatacam." "Allah akna bunu yapma. O, bu bahenin efendisidir. Bahenin kadnlan zerinc^e mutlak bir kudreti vardr. Onun dmanln kazanan birinin yaama ans kalmaz." "Senden ne istiyor?" "Seninle konutuklarmz renmek istiyor. Her kelimesini ona aktarmazsam, ses tellerimin tmn kesecekmi." "Konutukianmz onu neden ilgilendirsin ki?" Orlando, alarm zillerinin almaya baladn hissediyordu. "Onu ahna'yla fisldarken grdm." "ahna'nn beni gzetlettiini mi sylemek istiyorsun?" "Evet, seni gzetlettiriyor." "Hizuran'n bundan haberi var m?" "Ondan sr saklamam." "Bu ie ne diyor?" "Daha dikkatli olmamz gerektiini sylyor." 347 "ahna senin dudaklannm mhrl olmadn nasl rendi? Baheye sadece birka gecedir geliyor." "Beni korkuttu. Elimde olmadan glk attm." "Seni nasl korkuttu?" "Beni takip ediyormu. Anszn karma gkverdi." Orlando yeterince bilgi edinmiti. Y M amurlu havaya ramen Prens Heinrich atnn eyerlenmesini emretmiti. Adamlan bu ie olduka armlard, nk prens ata binmekten zaten holanmazd. Evde kalmay her zaman iin tercih ederdi. Silahl muhafz ve ktip Alban ona refakat ediyordu. atodan fazla uzaklamamlard. Prens ile Alban, dierlerinden biraz geride kalmlard. Heinrich ktibine iyice yaklaarak kulana eildi: "Seninle konumam lazm. Kimsenin bizi duymamas iin burasn zellikle setim. Yatak odamdaki mektup sandn biliyorsun, deil mi?" "iinde belgeler bulunan sand m?" "Anahtarn daima boynumda tarm. Kilit zel yapmdr ve sadece bir tek anahtan vardr." "Bunu en iyi siz bilirsiniz." "Peki o halde nasl oluyor da sand benden bakas da aabiliyor?" "Bunu ancak anahtarnza ulaabilen biri baarabilir." "Peki anahtann boynumdan alndn fark etmem gerekmez mi?" "Belki de onu sz uyurken almlardr." "Uykum ok hafiftir. Ben fark etmeden odama kimse giremez." "Ya bunu yapan kii zaten sizin odanzdaysa? Yatanzda yatyorsa, kollarn anahtar tayan boynunuza dolamtsa?" 34X "Yani Magdalena'nn..."

"Onun bir casus olabileceini sanmyorum. Kim adna ve neden? Hayr, bu ok gln bir dnce. Yanlyor olmalsnz. Belgelerinize ulaldndan nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz?" "Dn gece yatama uzandmda, birtakm trmalama sesleriyle uyandm. Sanki bir fare tahtaian kemiriyordu, ama ses bundan ok daha iddetliydi. Ellerimi rptm, o korkun mahlku kovmak iin ayakkablarm etrafa frlattm. Hi faydas olmad. Bunun zerine ayaa kalktm. Sesler sandktan geliyordu. Kapan anca iinden gelinciim frlad. Peki ama hayvan sanda nasl girmiti? Mee aacndan yaplma demir kakmal kapak yerine tam oturuyor. eri bir sinein bile girmesi mmkn deil. zerinde en kk bir delik veya atlak bile yok. Bu bir by deilse, ki yle olduunu sanmyorum, tek bir aklamas var: Gelincik kapak akken ieri szlm." "Evet, yle olmal" dedi Alban. "Herhalde bir belgeyi alrken, onu da birlikte kilitlediinizi fark etmediniz." "Sand en son bir hafta nce am, gelincikle de dn oynamtm." "Yanlmadnza emin misiniz?" "Evet." "Kz gzaltna aldraym m?" "Onu konuturun! Ancak hata yapmamamz gerektiini biliyorsunuz." "imi iyi bilirim" diye gld Alban. "O ufakla elimi bile srmeden, her eyi sylemesini salayacam." "Sakn onu kmseyeyim demeyin!" "Merak etmeyin kzlann neden holanmadklarn ok iyi bilirim." 349 Akam zeri atodan gelen bir haberci, prensin Benedict'i gelincik avna davet ettiini szl olarak bildirdi. Prens afak skerken onu balk gllerinin yanndaki nehirde bekleyecekti. Yola koyulurken Benedict'in iinde hi de ho olmayan duygular vard. Magdalena iin endieleniyordu. Balk gllerinin, daha dorusu nehrin yan kollarnn etraf yksek sazlarla evriliydi. Salkm stler dallann yaz bulutlannn yansd karanlk suyun zerine emilerdi. Ancak civarda kimsecikler yoktu! Sadece aa tepelerinde esen rzgr. Bir alakargann l. Benedict sessizlii dinledi. leriden birtakm sesler gelmiyor muydu? Atn nehrin kysndaki eski deirmene doru srd. ark dnmyordu. Saman kapl damna bir leylek yuva yapmt. Agk pencere kepenkleri rzgnn etkisiyle gcrdyordu. Isrgan otlarnn ve dikenli al-lann brd kapdan ok uzun bir sredir kimsenin girmedii, ilk bakta belli oluyordu. Benedict bir tekme atarak kapy at. rken bir bayku kanat rparak uzaklat. eride biri mi vard? at katna bir merdiven dayanmt. Benedict dikkatle yukar kt. erisi saman ve rm tahta kokuyordu. Yzne rmcek alan bulamt. at pencerelerinden birinden ieri szlen sabah , tahta bir teknenin iine dyordu. Bu bir el deil miydi? Benedict tekneye yaklat. Karsndaki manzaray bir daha unutamayacakt. Azna kadar suyla dolu teknenin iinde Magdalena yatyordu. Ba geriye dmt, az ve gzleri ardna kadar akt. Elleri ve ayaklar demir zincirlerle teknenin tutamaklarna balanmta. Benedict ilk bakta onun siyah renkte, ok dar bir elbise giymi olduunu dnmt. Sonra, souk terler dkerek, kzn plak vcudunun tepeden trnaa iri, kapkara slklerle 350 dolu olduunu fark etti. Hayvanlar, kann emmek iin gen kzn vcuduna yapmlard. Manzara o kadar korkuntu ki Benedict arkasndan eytan kovalyormu gibi dehetle kamaya balad. Ancak handaki odasnn gvenliinde dncelerini dzene sokabilmeyi baard. Magdaiena'y binlerce sln kann emmesi dnda, duyduu derin tiksinti bile ldrm olabilirdi. Ne korkun bir lm! eytan adna, bunu kim yapm olabilirdi? Belki bir sapk! Ama demir zincirli tekne ve akl almaz cinayet yntemi, bir deli iin ok fazlayd. Bu eytan dncenin arkasnda hangi ama yatyor olabilirdi? Benedict gecenin tam ortasnda uyandnld.

Kendini toparlamasna bile frsat kalmadan, kollan arkasna bklmt. ki muhafzn arasnda belediye binasna gtrld ve zindana atld. Her ey o kadar abuk gelimiti ki Benedict rya grp grmediinden bile emin. olamyordu. Ancak zindann karanlnda durumunun korkunluunun farkna varabildi. "Bu da ne demek oluyor? Beni buraya neden kapadnz?" diye kekeledi onu tekrar parlak gn na kardktan zaman. "Sorulan biz soracaz. eneni kapat ve ancak sorulduu zaman cevap ver" dedi bir erkek sesi. Benedict, gzlerini krptrarak etrafna baknd. Yksek pencereli bir salonda bulunuyordu. nndeki tahta masann etrafnda adam oturuyordu. "Bu mu?" "Tannm, ta kendisi!" diye bard bir kadn sesi. "Emin misin?" "Tanr ahidimdir. Bu o." "ehrimizin sakini olan bu hanm, seni eski deirmenden sanki peinden eytan kovalyormu gibi kaarken grm. Pa351 zartesi sabah neredeydin? Umanm sorulanmza verecek mantkl cevaplann vardr." "Balk gllerinin yanndaki deirmendeydim." "tirafta bulunarak iimizi kolaylatnyorsun. Bunu neden yaptn?" "Neyi neden yaptm?" "Kz neden bu kadar iren bir ekilde ldrdn?" "Fakat... onu ben ldrmedim kil" "Tamam, sen deil, slkler ldrd. Ama neden onlan kzn vcuduna yerletirdin?" "Benim bu ile ilgim yok. Onu bulduumda oktan lmt." "Bak sen! Demek onu yle buldun! Onu daha nce hi grmediini de iddia edeceinden eminim..." "Elbette ki grdm. Birlikte yolculuk ediyorduk. Ad Mag-dalena." "Onu tanyormu. Acaba ne kadar iyi tanyormu? Kz yatak arkadan myd?" "Hayr." "Yalan syleme. Seni konuturacak etkili yntemlerimiz var." "Kzla aramda hibir ey yoktu. Ben bir Tapnakg'ym." "Bir tarikat valyesi! nanlr gibi deil. Bir Tapnak valyesi olduunu iddia ediyor. Ya bizi aptal yerine koyuyor, ya da kendisi aptaln teki!" "Ben birTapnak'ym." "Bu iddiann gerek olup olmadn nasl olsa reniriz. Adn ne? Tarikatnzn hangi birimine balsn? ldrlen kzla beraber burada ne anyordun?" "Gizli bir grevle yoldaydm." "Ve elbette bu grevin ne olduunu bize syleyemezsin, yle deil mi?" "Kesinlikle." "Buraya baksana, gerekten de bizim birer budala olduumuzu mu dnyorsun? Onu mengeneye vurun!" 352 Benedict Birader demir mengeneden o gece kartld. Tm kaslan kaskat kesilmi, bacaklan kendi dksyla "kirlenmiti. Onu yukar tadlar. Karanlk sokakta bir at arabas bekliyordu. Onu bir ceset gibi arabann arkasna attlar. Etrafin karanlk kaplamt. Uyand zaman bir sandalyeye balanm olduunu fark etti. Mthi bir susuzluk boazn yakp kavuruyordu. "Neredeyim?" diye kekeledi. Anszn yzne tutulan bir meale gzlerini kamatrd. Ia alnca karsnda Alban' grd. Adamn yz ay kadar bykt: "Ho geldin, fndk faresi. Biraz sohbet etmek iin seni bekliyorduk. Bakalm bize neler anlatacaksn." u M Mizuran, hasta ocuuna bakan endieli bir anne gibi, Aye'nin yatann bana diz kmt. "Ona ne oldu?" Orlando ayn soruyu srekli yineleyip duruyor, ancak cevap alamyordu. Baygn yatan kzn akaklann ve bileklerini ovuyor, soutybezlerle slatyorlard. Aye sonunda yava yava kendine gelmeye balad. Neler olduunu ancak para para hatrlayabiliyordu.

"Zenci haremaasnn evinde... Bana bir ey iirdiler. Sonra da sorular sordular." "Kim?" "Bilmiyorum. Sadece seslerini duyuyordum." "Ne renmek istiyorlard?" "Hatrlamyorum." "Seni dvdler mi?" "Bilmiyorum." "ahna da orada myd?" "Hayr. Belki de. Emin deilim." Kzn akn ve gsz bir hali vard. Alayarak derin bir uy353 fcuya dald. Aman tannm, diye geirdi aklndan Orlando, bu kadnlar benim hakkmda neler biliyor? Aye onlara ne sylemi olabilir? Oriando, vahi bir hayvan gibi tehlike sezinliyordu. ahna! O Mool Kasab benden ne stiyor? Neden peime dt? Orlando iki gn sonra Zayide'nin evinin nnden geerken, ahna*nn kapnn nnde durduunu, onu grd anda da elinde tuttuu bir eyi antasna kaydrdn fark etti. "Mool Kasab'na uyuturucu ilalar m veriyorsun?" diye sordu Zayide'ye. "Tam aksine" diye gld zayide. "Canlandrc ilalar!" Orlando, ona Aye'nin bana gelenleri anlatt. "Bu iin arkasnda ahna'nn bulunduunu mu dnyorsun?" diye sordu kadn. "Evet." "Aye'yi neden bu denli allmadk bir yntemle sorguya eksin ki? Yoksa bilmemesi gereken bir eyler mi biliyor?" Zayide'nin ses tonu, Oriando'yu dikkatli olmaya zorluyordu. Onun cevap vermediini gren zayide, szlerine devam etti: "Eer seni rahatlatacaksa: ahna benden uyuturucu bir ila almad. Aynca Aye'ne tecavz etmediini de bilmelisin." "Bundan nasl emin olabilirsin?" "Adam iktidarsz. Ona verdiim macun, erkeklik gcn artrmak iin. Umutsuz bir vaka. Yine de hakkn var, o ne yapaca asla belli olmayan bir adam. Hibir kpek, zincire vurulmu olan kadar tehlikeli deildir. Gerek bir erkek olamamann verdii aalk duygusunun altnda eziliyor. Kansnn ka ona son darbeyi indirdi. Cennette ise bir haremaasndan fark yok." 354 "Bahede dzenli olarak ziyaret ettii bir kadn olduunu sanyordum!" "Gszln dnya leme ilan etmeyi kim kaldrabilir ki?" Gecenin ge bir saatinde, Dan Yals kulesini gizli bir geitle ktphaneye balayan dar merdivenden aa indi. Byk okuma salonunun altndaki kubbeli odada, ylladr srdrd yazmalar dzenli bir ekilde istiflenmiti. u anda da sadece parmenlerin hrts ve mealenin atrts duyuluyordu. Dan Yals'nm dierlerinin arasndan ald mektup, Paris Tapnaklannn Byk stad'nn mhrn tayordu. Tarihi iki yl ncesine aitti. zerinde unlar yazlyd: "Peter de Montaigu'dan Hasan Sabbah a. Siz kazandnz. Yz okka altn size aittir. Bu mebla Krak des Chevaliers'ten teslim alabilirsiniz. Aramzdaki ban daim olsun." Dan Yals bu mektubu birka kez okudu. htiyar gzleri ldyordu. Kazand tm zaferlerden -Allah adna, bunlann says hi de az deildi- en deerli olan buydu. Aman tannm, bu Tapmak valyeleri ne kadar kibirliydi byle! Suriye sufflerinden bile daha kibirliydiler. Kendilerini fedalerden vergi istemeye cret edecek kadar gl gryorlard. Bu nedenle onlann Byk stad'na bir g denemesi teklif etmiti: "Bana en iyi adamnz gnderin. Onu en ksa zamanda bir fedaye dntrp, size korkunun ne demek olduunu retmesini salayacam. Kazanan taraf dierine yz okka saf altn . verecek."

Tapnaklar ona Adrian' gndermilerdi. Dan Yals, bil355 dii beyin ykama yntemlerinin tmn onun zerinde uygulamt. Bu abann sonunda, Tapnaklann en iyi adam geri dnerek Kelheim dkn cehenneme gndermiti. Adrian! Sadece Tapnaklar deil, kendisi de bu delikanl hakknda yanlmt. Silah olarak bir kurt kapan kullanan bu Endlsl bahenin batan kanclna kaplmam, etin verdii zevklere ve iksirin hayallerine teslim olmamt. Tannnn izdii yolda ilerleyen bir yldz gibi, o da kendi yolunda yrmt. "Peygamberin sakal adna! O domuz yiyicileri nasl faka bastrdm! En iyi adamlann bir feda yapmakla kalmadm, onu hvvan as-Safa makamna ykselttim ve sayesinde kazandm altnlan getirmesi iin Krak des Chevaliers'e gnderdim" dedi Dan Yals kendi kendine. "En iyi adamlannn halefim olduunu ilan ettiim zaman, suratlannn alaca ekli merak ediyorum!" Bu dnce onu o kadar elendirmiti ki yal adam kendini tutamayarak glmek zorunda kald. Bu arada gl nefesiyle istemeden mealeyi de sndrmt. Zifir karanlk iinde el yordamyla merdivenleri buldu ve trmanmaya balad. En st basamaa ulatnda aya kayd, elleriyle tutunacak bir yer arad, ama dengesini kaybederek dipsiz karanla yuvarland. Usman el-Murifan sabahn erken bir saatinde onu bulduu zaman, bodrumun ta deli zemininde baygn vaziyette yatyordu. Vcudu neredeyse bir ceset souklundayd. Onu kulesine tadlar ve scak ay iirerek kendine getirmeye altlar. Ancak tm abalan boayd. Sonunda Ebu Nacah burnuna keskin bir okalipts kokusu tutunca kendine gelir gibi oldu, ancak karsndaki adamlan tanmadan onlara bo gzlerle bakyordu. "Durumu nasl?" diye sordu koarak gelen Hazim telala. "Bilei incinmi, onun dnda nemli bir yaras yok" dedi Ebu Nacah. "Ancak cierleri ciddi bir ekilde souk alm ve 356 atei var. u anda durumunun pek parlak olduunu syleyemem." e sakinlerinin endie dolu baklan o gece sk sk Tac e!-lem'e yneldi. En yukandaki odalardan birinin penceresinde k yanyordu. Quaim orada yatyordu. "Kimsenin yanna girmesine izin vermiyor" dedi Zayide Or-lando'ya, "hatta hekimlerin bile. 'Kimsenin beni lrken grmesini istemiyorum' demi Ebu Ncah'a." "ok yalnz olmal." "Bunu kendisi istiyor" diye karlk verdi Zayide. "Bu i daa trmanmaya benzer. Ne kadar yksee karsan, etrafndaki insanlann says o denli azalr. Alamut'taki ilk yllannda Qua-im'in dzenli olarak ziyaret ettii kans vard. Bahede u anda sana ait olan odalarda yayorlard. Gnn birinde onlan buradan gnderdi." 4 "Sannm kadnlardan fazla holanmyor." "Aiamut'a beni o getirtti" dedi Zayide. "Bunu ondan baka kimse yapmazd. Kadnlar hakkndaki dncelerini tam olarak bilmek mmkn deil. Bir kere Bizansl bir kilise babasna yle dediini duymutum: sa bir kadn olsayd o haa gerilmekten, biz de Hristiyanlktan kurtulmu olurduk." "Bu kadnlar lehine gr m?" "Bak asna gre deiir." Dei atein hemen yanna sermilerdi. Quaim, solgun ve donuktu. Koyu renkli deve ty battaniyenin zerindeki kemikli elleri balmumunu andryordu. akaklarnn neredeyse beyaz derisinin altnda mor damarlar ortaya kmt. Yz hatla-nnn korkutucu ekilde km olmasna ramen, gzlerindeki V 357 byleyici, insann iine ileyen, kann donduran bak en az eskisi kadar etkiliydi. Orlando, adamn yksek alnndan bir lt yayldn hissediyordu sanki. Dan Yals'na doru, sanki akntya kaplm bir tahta paras gibi srkleniyordu. "Yakla, Adnan" diye fsldad Dan Yals. "Daha yakna. Buraya otur."

Balar neredeyse ayn ykseklikteydi. Yzlerinin arasna sadece bir kar mesafe vard. Quaim alacak denli gl bir sesle konuuyordu: "Tannya inanyor musun?" "Sadece inanmakla kalmyor, onu gryorum da" diye karlk verdi Orlando. "Onu gryor musun?" "Yarattklaryla her gn karmza kyor." "Demek bir yaratcya inanyorsun! Neden?" "Bunu nasl sorabilirsiniz? G ve yeri ondan baka kim yaratabilir?" "Demek her eyin birileri tarafndan bir zamanda yaratlm olduunu dnyorsun." "Elbette, baka trl nasl olabilir ki?" "Peki onu kim yaratt?" "Kimi?" "Yaratcn?" "Tanny kimse yaratmamtr. O her daim var olmutur." "Tuhaf dedi Dan Yals, "sz konusu tann olduu zaman, ba ve sonu olmayan, her zaman var olan ve var olacak olan bir eyi tasavvur etmekte glk ekmiyorsunuz. Ancak sra kinata gelince, onu yaratm olan birisine ihtiya duyuyorsunuz. Saysz yldzla dolu kinatn sonsuzluuna bak. Ne zamana, ne mekna bal olmadan, ezelden beri var ve sonsuza dek var olacak. Bir tanr olsa bile, byle bir eyin birisi tarafndan yaratlm olabileceine akln yatyor mu gerekten?" "Ama tann..." 358 "Kafbl as-Rar, son sr ite bu: TANR YOKTUR! Tann sadece bir dten ibarettir. Ancak insan d grmek zorundadr, aksi takdirde akln yitirebilir. Biz hepimiz ifa bulmaz bir* din budalasyz." "Tannnn varlndan phe mi duyuyorsunuz?" "Varlndan phe duymuyorum, onun varolmadn biliyorum. Yksek ateten dolay saykladm sanma sakn. Aklm bamda. imdi beni iyi dinle! tr insan vardr: Tanry arayan ve bulduktan sonra ona hizmet edenler; tanny arayan ama bulamayanlar; ihtiya duymadklan iin onu aramayanlar. lk grup mutlu, ama mantkszdr. Son grup belki mutlu deildir, ama mantkldr. Durumu en kt olanlar ise ortadakilerdir, nk hem mutsuz, hem de mantkszdrlar." "Tannya inanmann mantkszlk olduunu mu sylemek istiyorsunuz?" "Var olmayan bir eye inanmak mantkl bir davran mdr?" "Hayatta gerekletirilmesi en g olay imandr." "Jman, gerek olan her eyi gerek olmayana dntrr." Tann, varolan her eyin yaratcsdr." "O bizi deil, biz onu yarattk." "Ya Muhammed ve sa?" "Onlar da bunu biliyordu. Srra vakf olmulard." "Yani tannnn varolmadn bildiklerini mi sylyorsunuz?" "Evet." "Demek onlann birer yalanc olduunu dnyorsunuz." "Hayr, onlar insanlara yalan sylemediler. Onlara, insanla verilebilecek olan en deerli eyi sundular: lmszlk hayali. Bunun yannda gerein ne nemi kalr ki? Biz geree sahip olduundan daha byk bir nem veriyoruz. Bir dncenin geree dnmesinden daha byk bir hayal knkl var mdr?" 359 "Nasl olur? Tanr uruna yaamlann feda eden bunca insan, bir hi uruna m ld?" "Tann uruna savamak mmkn deildir" diye karlk verdi Quaim. "Kuran'n yirmi dokuzuncu suresinde yle yazmaz mi: 'Allah uruna savaan, kendi ruhunun kurtuluu iin savam olur. Allah, kendi yaratklarna ihtiya duymaz.'" "Fakat neden..." "Yaamn nasl olmas gerektii konusundaki grlerimiz, yaamn gerekte nasl olduuyla rtmyor. Etimizin yalanmas, geicilii, rmln pis kokusu midemizi bulandryor. Demek insan tanrnn suretinde yaratlm! Ne byk bir yanlg! nsan, varlnn sadece ksa sreli olduunu kabul etmek zorunda deil. Suya ve havaya nasl ihtiya duyuyorsa, ruhu da lmszlk dncesine o denli ihtiya duymakta. Kendisini koruyan yce bir varla iman etmek, en zayf insana bile muazzam bir g kazandrr. Mesele tannnn var olup olmamas deil. Esas nemli

olan, ona duyulan inan. Dinler bu nedenle bu kadar byk bir nem tar. Onlar olmasayd, insann hayvandan fark olmazd. Tannnn suretinde yaratld inana, insana onur ve sorumluluk duygusu kazandrmtr." Quaim bitkin bir ifadeyle sustu. Uzun bir moladan sonra da tekrar konumaya balad: "Dinleri bu kadar byk yapan ey, insanlarn onlara bala-dklan umuttur, tyi ve dil bir varla inanmak, insanlar saha soylu klyor. Tann sadece bir ideal, ama ideallerimiz varlmzn iyi ksm deil midir? Gerek o kadar amas, o kadar zavall ki! Tanrnn varolmad fikrinde insan avutan bir eyler var. En byk vahiy sessizliktir, hiliktir. Yaammzn en nemli anlannda etrafmz sessizlik kaplar. Bir insana sevgiyle baktmzda, ya da onun iin matem tuttuumuzda sessizlie brnrz. Dinlerken, okurken, dnrken ve dua ederken de sus360 kunlarz. insan aklnn ulat belirli bir merhalede, dnceler bile bizimle konumaktan vazgeer. Aydnlanma karanlktan, varln en yksek konumu da hilikten doar. Bu, tann iin de geerlidir. Aa atu as-sirra. Seni srra vakf ettim. Kafol as-Rar, Srlarn Anahtan: Onu elinde tutuyorsun." Rzgr, kulenin etrafnda uulduyordu. Bulutlann glgeleri, ayn parlak n paralyordu. "Ben ok eski, hatta Kitab Mukaddes'ten de eski yazlan okudum" dedi Quaim. "Smer kral Glgame'ten sz edildiini duymu muydun hi? O da lmszlk otunu bulmak iin yollara koyulmu, ancak tanna Itar onu bu sevdadan vazgeirmeye almt: Neden etrafa koturup duruyorsun? Senin aradn trden bir lmszlk Bu dnyada yok. Yaa, elenmene bak! Kendine ait olamayan elde etmeye alma. Kendini tan!" "Tann yoksa eer, geriye ne kalyor?" diye sordu Orlando. "Sen. Eskisinden daha da byk olarak sen kalyorsun geriye, nk artk ipleri tanrlann elinde olan bir piyon deilsin. Gnein her douunda kutsallk bulunur. Kutsallk yamurdadr, kutsallk dalann zirvesindedir, llerin derinliklerindendir. Kutsallk yal aalardadr, marur ehrelerdedir, her tatl su kaynandadr. Kutsallk bakalanna armaan ettiimiz gltedir, dktmz yalardadr, ocuklanmzn glmseyiinde-dir. Dnya, insan, hayretten hayrete dren mucizelerle tepeleme dolu. Mesela yldzlarla kapl gkyz, bunlann en gzel rnei. Ve sen hl bir tanrya ihtiya duyuyorsun, yle mi? Yaamn amac, yaamn ta kendisidir. Aa atu as-srra. 361 Hibir ey mit etmiyorum. Hibir eyden korkmuyorum. Ben zgrm." O gece Orlando'nun gzne uyku girmedi. Tann yok. Ne mthi bir dnce! nanlmaz! lgnln ta kendisi! Bir cevap bulmak ister gibi, baklann gkyzne evirip duruyordu. Tann olmadan dnya ne kadar botu! Kendim olabilmek iin, tannya ihtiya duyuyorum. Bu Adrian iin de geerli. Evet, onun iin de! azan aynn ortalarna yaklalmt. Tutulan orucun belirtileri artk iyiden iyiye ortaya kyor, kale burlannda nbet tutan muhafzlar olduktan yerde ta kesilmi gibi nbet tutuyordu. Sadece rzgrda dalgalanan elbiseleri hareket ediyordu. Kargalann bile sesi kmaz olmutu, nk artk kimse on-lan doyurmaya yanamyordu. Gnde be kez klnan namaz dnda tm faaliyetlere son verilmiti. Bahenin kaps da kapatlma <jeceler aysz, gnler bo ve uzundu. Her zaman bir erkek gibi peesiz gezen Zayide, bu kutsal ay sresince rtnmeyi yelemiti. Salarn ve yzn rten beyaz tl Oriando'ya dalara yeni den kan hatrlatyordu. Grne gre zorlu orucun etkilemedii tek kii, zaten mnzev bir hayat yaayan Quaim'di. Orlando, ktphanede uzun saatler geiriyordu.

Okumak sadece gereklerden kamann en iyi yolu deil, ayn zamanda son derece zel bir zevkti. Vcudun dnyev arzulardan zorunlu olarak da synlmas, akl ve mant daha nce olmad kadar berraklatnyordu. M%am 362 ahna'nn oru kurallarna aykr davrand haberi kendisine ulatnda, Orlando her zaman olduu gibi ktphanede bulunuyordu. Adam krktk sarho bir halde baheye girmi, zor kullanarak kadnna sahip olmaya kalkmt. Bu haber kalede genel bir fke ve hiddet havasnn uyanmasna neden oldu. Hemen ayn gn Quaim mahkemenin toplanmasn emretti. Duruma, Islam kurallara gre halka ak bir ekilde yaplacakt. Cami avlusunda toplanmlard. Herkes oradayd. Kimsenin azndan tek bir sz bile kmyordu. Quaim'in hkm, kurun gibi ar sessizliin zerine bir balta darbesi gibi indi: Sulu, klla lecekti! nk kitapta yle yazyordu: Allah'a kar gnh ileyen ve emirleriyle alay eden biri, hayatndan vazgemitir. Hkm, yann sabah gn doumunda nfaz edilecekti. Ancak bunu gerekletirme frsat bulamadlar. Onu almaya geldikleri zaman, Mool Kasab yatanda l olarak yatyordu. Bileklerindeki damarlar dileriyle kopartmt. Kanl dudak-lannda marur ve alayc bir glmseme gze arpyordu. Sanki yle demek ister gibiydi: Alamut kalesinin ahna's, bir koyun gibi boazlanmasfha msaade etmez. Nasl leceime ben karar veririm. l, fedalerin byk salonunda katafalka kondu. Kalenin erkekleri, komutanlanndan sanki savata ehit olmu gibi ve-dalatlar. lmyle birlikte gnhnn bedelini de demiti. Orlando, akamn ge bir saatinde salona indii zaman, Quaim'in lnn banda durduunu grd. Onunla konuuyor gibiydi. "Yaamdan sonra lm var m?" diye geirdi aklndan Orlando. Quaim ise sanki dncelerini okumu gibi ona karlk verdi: "Anne karnndaki bir embriyo bile nasl yaamdan payna deni alyorsa, bu l de henz yaamla olan tm ilikisini kesmi deil. Yaam ok yava uyanr, ar ar geliir ve yok 363 oluu da ayn ekilde gerekleir. Nefes almzn durmasyla beraber grme yeteneimizi yitiririz, ama dier alglanmzn birou grevlerini yerine getirmeye devam eder. Kalbin durmasndan saatler sonra bile kulaklar duymaya devam eder. Btn eski kavimler, matem treninin lyle aralanndaki son ba olduunu bilir." "Bu cesedin bizi anladn m sylyorsunuz?" diye sordu Orlando. "Bizi sadece duyuyor. Zihni artk almyor. Bizi mzik dinletmi gibi alglyor. Bilirsin, bazen alglarmz aklmzdan ok daha berrak ve kuvvetlidir." Quaim, lnn akaklanna dokunarak fsldad: "Ona bak. Henz iinde yaam var. Salar ve trnaklar, hibir ey olmam gibi uzamaya devam ediyor. Ancak bu bitkisel yaam biimi de ksa bir sre sonra yok olup gidecek. Son yaam kvlcmnn snmesi gnler alabilir. Sonra da geriye sadece yaptklanmz kalr." "Tanr olmadna gre, bir insan tannnn emirlerine kar gnh iledii iin nasl mahkm edebiliyorsunuz?" diye sordu Orlando. "Bunun tannyla ne ilgisi var?" diye karlk verdi Quaim. "Sahna, tannsal dzene bilinli olarak kar kmt. Emin ol, bu dzen gerekten tannsaldr, nk dnyadaki tm canllardan daha yksek bir seviyeye ancak onun sayesinde kabiliriz. Bu dzeni bozan bir insan, igdlerinden baka bir yasa tanmayan hayvanlarn seviyesine iner. Bir ahin yuvasn nasl yapacan bilir. Bir posta gvercini doru yolu bulur. Bir koyun srsnn kurallarn bilir.insann ise emirlere ihtiyac vardr. Ben bile bu dzene harfiyen uymakla ykmlym. Oullanrm ikisini de dzen uruna kurban ettim. Dzenin korunmasnda gsteren hassasiyet, bir topluluun deerini gsterir. Bu nedenle cennette bile cehennemde olduundan daha fazla emirlerin bulunmas gerekir." 364

JfcJyk stad, Palatium'un zerindeki kule odasnda, tarikatn on iki bilgesini toplantya armt. "Korkun bir ey oldu" diye sze balad. "En iyi casusumuz olan Mus microtus ldrld. Kim olduunu bilmediimiz katiller mutlaka ondan k nemli baz eyler renmek istemiler, aksi takdirde bu kadar zalimce davranmazlard." "Ne yapmlar?" diye sordu yal Girac. "Onu sadece kafas darda kalacak ekilde topraa gmmler. Tpk bir aa gibi. Sonra bann zerine demir bir kova kapayp, iine a bir san salmlar. Hayvan onun yz etlerini canl canl yemi." "Neler sylyorsunuz? Bu... gerek olabilir mi?" "Onu bulduklan zaman, san tarafndan neredeyse kemiklerine kadar kemirilmi: Burun, dudaklar, gz kapaklan, kulaklar." "Yeteri Fena oluyorum!" "Bu eytan ikence esnasnda Benedict Birader'in azndan alnmak istenenlerin tmn sylediini kabul etmek gerekir." "Peki neydi bunlar?" 4 "Kont Ludwig cinayetinin gerek nedeni konusunda Benedict Birader doru iz zerinde bulunuyor olmalyd. Hatta hedefe ok yakn olduu bile sylenebilir. Kar taraf artk Ala-mut'a bir ikiz gnderdiimizi ve yeni gidenin bizim casusumuz olduunu biliyor." "O halde Orlando'nun hayat tehlikede!" "Onu uyarmalyz, hem de derhal!" "Onu uyaracaz." M M. w mumlar salonu ancak ksmen aydnlatabiliyordu, ierideki hava misk ve sandal kokularyla arlamt. Birlikte ykan365 m ve birbirlerinin vcutlann deerli yalarla ovmulard. imdi de yerdeki ipek halnn zerine oturmu, iine cinsel gc artran maddelerin katlm olduu arab yudumluyorlard. Hava sanki titriyor, Hizuran derin nefesler alyordu. Gsleri ar ar inip kalkyordu. Orlando ona dokunduu zaman hafife inledi. Sonra kendisini akntya terk etti. Orlando iine girdii zaman ban geriye att. Tm vcudunu bir mutluluk dalgasnn sardn hissediyordu. Ne kadar byk bir zevk ald yznden okunuyordu. Aye biraz uzaktan, ekingen ancak arzulu baklarla onlar izliyordu. Karsndaki manzara onun da ehvetini kabartmta. Orlando elini uzatarak onun kolunu kavrad. St beyaz tenin zerindeki kzgn soluu hissediyordu. "Buraya gel, kk inci! Seni koklamak, tadna bakmak istiyorum. Teninin tuzlu tad ok houma gidiyor. Vcudunun her noktasnn ayn tad var. Etinden kan sesleri seviyorum. Bacaklannn arasndan ykselen ehvet dolu aprt, abou belaoum, emici, lezzetli, el-ladid, ta-uq el-hamama, Gvercinin Gerdanl." Aye'nin tm vcudu harekete gemiti. Dalgalar, alevler, lklar. "Neden o kadar korkun lklar atyor?" diye sordu Orlando. "Cann m yakyorum?" "Hayr, tam aksine" diye gld Zayide. "Peelerin ve kafeslerin ardna gizlenmi olan biz Arap kadnlan, yatakta kzgn bir l frtnas kadar pervasz oluruz. Aye bin Talha'dan sz edildiini duymu muydun hi? lk halifenin torunu olan bu kadn sadece zarafeti ve gzelliiyle deil, ayn zamanda cinsel yaamnn rahatlyla da tannyordu. El-sfahani, sevime esnasnda lklarnn en kaln duvarlar ardnda bile kolaylkla duyula-bildiini sylyor. Kendi yksek mevkiine ramen, soylu bir kadna u itirafta bulunmu: Bir kadn, hissettiklerinin tmn 366 kocasna verebilme. Allah adna, dorusu ben de pek ok ey hissediyorum." "Daha nce byle bir ey hi duymamtm" dedi Orlando. "Bana inanmyor musun? Medineli bir soylu olan Hubaba, kocas halife Osman'la birlikte hacca giderken, birden iinde ona kar byk bir arzu duymu. Duygulanna engel olamaya-rak, ak arazide kendisini kocasna teslim etmi. Bu arada o kadar iddetli lklar atm ki develeri korkudan kagp gitmi. Sonradan kz arkadalanna o develerin bir daha asla bulunamadn anlatm."

Glmekten Orlando'nun gzlerinden ya gelmiti: "Bakyorum bu erotik hikyeleri anlatmaktan zevk alyorsun." "yle, hem de nasl! Badat'ta bir fahie ynnda daima bir teke bulundurur ve iftlemesi iin ona keiler getirilmi. 'ehvetli solumalan dinlemekten daha ok houma giden bir ey olamaz' diyormu etrafndakilere. Cinsellik, hayal gcnn bir rndr. Bedevilerin deyimiyle kk lm, yani orgazm vcutlanmzda deil, zihinlerimizde gerekleir." Sonra Orlando'ya bakarak szlerine devam etti: "Siz erkeklerde hayal gc denen eyin zerresi bile yok. Bir kadn hibir ey hissetmeden yzlerce erkekle birlikte olabilir. Bu gerek olmasayd, cretli ak kleleri de olmazd. Ama bu arada hayallerinde muazzam orgazmlar yaayabilirler. Sakn bir kadnn erotik dlerini kmseyeyim deme! Kocasn sadece zihninde aldatan bir kadn, bunu gerekten, ama hibir ey hissetmeden yapan bir bakasndan daha iffetsizdir. sa peygamber 'Komusunun kansna arzulayarak bakan, onunla zina etmi saylr' derken bunu kastediyordu. Dncelerinde hrszlk yapan veya cinayet ileyen birinin, tannsal emirlere kar ktn asla sylememiti. Hayal gcyle ilenen gnah sadece cinsellikle snrlandrmtr, nk bunun ruhsal bir tecrbe olduunu bili367 yordu. Tann da buna benzer. Gerek yapsn kimse bilemez, dnyev kstaslarla llmesi mmkn deildir." "Bir rahibe gibi konuuyorsun." "Ben bir rahibeyim. Aksi takdirde bir hekim, hem de Ala-mut'ta bir hekim nasl olabilirdim? imdi beni iyi dinle: Salkl olduu mddete vcudumuzu alglamayz. Organlanmz bizim bir katkmz olmakszn alr. Bu esnada yaadmz yer vcudumuz deil, beynimizdir. Okuruz, dnrz, hayal ku-ranz, baka dnyalara gideriz. Vcudumuz dnda her yerde bulunuruz. Vcudumuzun bu inkr, kendimize uzanan yolda karmza kan en byk engeldir. Ancak hastalk ve ac onu yeniden hatrlamamza neden olur. Istrabn anlam da ite burada yatar. Ancak zevk almak, mutluluktan kendinden gemek, ac duymaktan ok daha etkilidir! Bu memnuniyetten tmyle farkl bir durumdur. Memnuniyet, kendimizi aldatmamzn bir baka trdr. Belki iimizde birtakm gzel duygular uyandrr, ancak gerek zevk veya mutlulukla hibir ilgisi yoktur." Ellerini bann arkasna koyarak yastklara dayanm olan Zayide, rahat bir ekilde bada kurmutu. alvannn ipekli kumann altndan bacaklarnn hatlan grnyordu. Dudaklarna arsz, ehvetli bir glck yerlemiti. "Jnsanlann birounda zevk duygusu sadece cinsel organlarla snrldr. Tm kedilerin bildiini onlar unutmutur: Zevk, vcudun sadece bir blgesine baml deildir. Vcudumuz kulak memesinden ayak tabanna kadar mthi ve muazzam alglarla kaplanmtr. Bunlan teker teker kefetmek, ne byk bir maceradr!" "zin ver de bunu birlikte yapalm" diye fsldad Orlando. Kadnn szleri onu heyecanlandrmt. Ona yaklat, sa elini omuzuna att ve parmak ulanyla gsne dokundu. Zayide' nin rperdiini hissetmiti: "Seninle rzgr ve dalga oynamak istiyorum." 368 Zayide yavaa onun elini gsnden uzaklatrd: "ehvetli kucaklamalar hayal gcmde yaatmaya devam etmek istiyorum. Gereklemi ryalardan daha byk bir hayal krkl yoktur. Hayal gc olmayan bir insan bir kitap okuduu zaman, pek az ey hissedecektir. Kitaplar yaama dndrmek iin byk bir tasavvur gc gerekmektedir. Cinsel birleme de bundan farkl deildir. Ak, Arap dilinde gzel szlerle ifade edilen bir cokudur: Teslim olana kadar onun peinde dolanp durdum. Ve sonunda teslim oldu, Ama ne muazzam bir ekilde!' Sevgiliyi tasvir etmekte kullanlan szcklerin says asla yeterli deildir. Glmseyii: Sabahn ilk nda parlayan iy damlas. Kalalan: Soylu bir binek devesi gibi srlmek isteyen bir eyer. Kalalannn salnm, ldeki kum tepelerinin salnm-na benzer. Sadece ismi bile insann iinde mthi bir arzu uyandnr." "Zayide" dedi Orlando. Onu kollannn arasnda tutuyordu.-"Gzlerinde eytan karlamaya hazrlanan bir kzn baktan var."

"Ama ete ve kemie brnm bir eytan deil" dedi Zayide. "Sen bunu yapmak iin Hizuran'a sahipsin. Bana da dlerimi brakman rica ediyorum." T M ac el-AIem'deki byk minenin karsnda ,iki kii oturuyorlard. Ate neredeyse snmt. "Bu gece burlarda dolamayacaz" dedi Quaim. "u titrek alev kadar gszm henz. Seni buraya bir soru sormak iin arttm. Cevap vermeden nce iyice dn." 369 Quaim ne eilerek Orlando'nun gzlerine dik dik bakt: "Bir sre nce yaamn feda etmeye hazrdn. Ayn eyi bir kez daha yapar miydin?" Orlando, vcudunun tm gzeneklerinden ter boandn hissetti. Kendisini tuzaa dm bir tilki gibi hissediyordu. "Her eye sahip olmak isteyen, her eyden feragat etmeyi bilmelidir." Orlando, dandakl burlara bakt. Efendilerinin bir iaretiyle kendilerini dipsiz uuruma brakan iki Nizar'yi dnyordu. "Sana emretsem aa atlar miydin?" Bekledii soru gelmiti nihayet. En kk bir hatal davrannda, tuzan mekanizmas harekete geecekti. Orlando, kalp atlann akanda hissediyordu. Cevap vermeye frsat bulamadan Quaim ona yle dedi: "Cevap vermene gerek yok. Yaamn daha yksek hedefler iin lazm, ancak bunun ac dolu fedakrlklar gerektirdiini kendin greceksin." Dan Yals, delici baklarn Orlando'nun gzlerine dikmiti. Sanki onun yreini okumak ister gibiydi. Hemen ertesi gn Orlando bilgeler meclisinin huzuruna kartld. Hazm tmnn adna konuuyordu: "Szlerimizi iyi dinle. Sana syleyeceklerimizin arlna dayanman lazm. Sen bir Amil'sin. Quaim byle istiyor. Bundan byle onun halefi olacaksn. Bu ok yce onurlandrma sana zel imtiyazlar salamayacak, tam aksine halihazrda varolan sorumluluklanna yenilerini ekleyecek. Ykselme, feragat etmekle e anlamldr. Bu nedenle bahenin kaplan bu andan itibaren sana kapand." "Ya Hizuran?" "Onu bir daha gremeyeceksin. Sadece kendisini feda etmeye hazr olan, stelik bu konuda tereddd ve phesi bulunmayan biri liderlik yapabilir." 370 "Bunu sana vermem gerekiyor" dedi Zayide. Orlando, Hizuran'n yzn tanmt. "Onun yz! Neden bana gnderdi? Bana bir ey mi geldi?" "Geen gece baheye arldm. Hizuran ile Aye, hamamda yatyorlard. Yollann kaybetmi iki kk ocuk gibi birbirlerine sanlmlard. Byk karanln iine dmeden nce son bir kez dnyann tm klanyla aydnlanmak istermi gibi, etraflanna yzlerce mum yakmlard. Salanna yasemin elenkleri yerletirmilerdi. Zehir etkisini gstermeye balamt. Artk onlar iin yapacak hibir ey yoktu." Orlando elleriyle yzn rtt. "Aye lmt. Hizuran hl nefes alyordu. Solgun dudaklarnda ince bir glmseme vard. Bu yz parmandan ektim ve sana teslim edeceime sz verdim. Hizuran gzlerini glkle krparak bana teekkr etti. Az sonra da ld." Orlando'nun omuzlan acyla sarslyordu. Zayide onu kolla-nnm arasna ald. "Hizuran imdi nerede?" diye sordu Orlando. "Kasr el-Bahr'da." "Onu grmem gerekiyor. Onun yanna gitmeliyim." "Baheye girmenin yasak olduunu biliyorsun." Orlando bu szleri duymazdan geldi. Baheyi ilk kez gn nda, hem de iksir imeden gryordu. Buras gerekten de o muhteem cennet miydi? Bahenin birok kesini yaban otlan ve allar brmt. ieklerden fazla srgan otlan gze arpyordu. emelerin ve sralann zerlerini yosun tutmutu.

Binalann neredeyse tm aldan ve kalaslardan yaplma ucuz dekorlard. Gsterili n cephelerin arkasnda irkin odacklar bulunuyordu. Orlando bahenin sonuna ulamt. Bir it yolunu kapat371 yordu. Demir parmaklkl, ancak kilitli olmayan bir kap bulunca yavaa ieri szld. Karsna birka sefil kulbe kmt. Sarmsak ve msr demetlerinin yanna kurumas iin amar aslmt. Acaba burada kim oturuyordu? Bahvanlar, hizmetkrlar, kim bilir, belki de cennet hurileri... Orlando merakn gidermeye yeltenmedi. Baheye geldii ilk gece, el-Hadi'yle birlikte nar aacnn altnda hayranlkla izledii geyikleri grmt. Hayvanlar imdi de iman vcutlaryla gevi getirerek yolunun zerine yaylmlard. Tyleri dklm derilerine sinek bulutlar konuyordu. Tutsaklk, vahi hayvanlara mahsus gururlann yok etmiti. Mutluluk iksiri olmadan cennet bahesi ne kadar irkin, ne kadar acnasyd! Tm dinler gerekte bir mutluluk iksiri deil mi? diye geirdi aklndan Orlando. Dnyev varlmz bu uyuturucu olmadan ok zavall deil mi? Orlando, bahede yaad gzelliklerin hibirinin gerek olmadn byk bir hayal knklgyla gryordu. Cennet sadece bir hayal, tpk ak ya da mutluluk gibi, bir serapt. Hizuran da bir dten baka bir ey deildi. Gerekten var olmu muydu? O kii dlerindeki Hizuran myd? ller, ieklerden yaplm bir yatan zerinde yatyordu. Bahedeki dier kadnlar, onlar birer gelin gibi sslemilerdi. Hizuran'n zerinde, Orlando'nun onu ilk grndeki elbise bulunuyordu. Aslanl Avlu'da yan yana durup byk aynaya bakmlard. Sevgilisini bekleyen, ancak bir yabancy kucaklamak zorunda kalan bir gelin. Ne byk bir sahtekrlk! Orlando, yerde cansz yatan bedenle kendi vcudu arasndaki tutkulu konumalar dnd. Bir yandan da gen kzn salarn okuyordu. "Seni aldattm iin beni affet" dedi. "Hoa kal, Hizuran!" Sonra da Aye'nin zerine eildi: 372 "Hoa kal, kk inci. Gkkuann sonunda Bir bahe bekliyor bizi Birlikte ark syleyeceimiz." Zayide iki at eyerletmiti. Orlando'yu Kahf az-zulumat'n knda bekliyordu. Hayvanlann sarlan ter iinde kalncaya kadar drt nala yol aldlar. Kk bir kzl sedir korusunda Zayide eyerden aa kayd.- "Burada biraz duralm. Bu noktadan tm vadiyi grmek mmkn. nsan zgrletiren bir manzara." Diz yksekliindeki otlann arasnda yan yana ilerlediler. Orlando Hizuran'dan sz ediyor, Zayide de onu dinliyordu. "Gzleri, elleri, tm vcudu, kelimelerden ok daha etkiliydi. Yanama dokunan kirpikleri, hafif bir esinti gibi tenimi okayan salan... Gen bir av kpei gibi tekrar tekrar zerime atlyor, beni pcklere bouyor, okuyor, seviyordu. Kk ama sivri dileri sonsuz bir zenle time gmlyordu. Yaradan kan kan bir kedi gibi yalyor, bir vampir gibi emiyordu. te, bak!" Boynundaki ipek kuma zd. Ortaya mvi-siyah renkte bir dizi kk yara izi kmt. Zayide onlar dikkatle inceledi: "Tauq el-hamama" dedi sonra. Sesinde sonsuz bir hzn gizliydi: "Deylem vadilerinde ilkbaharda l gvercinler bulunur kar beyazlnda. Sylenene gre Sevgilerinden tr ldrrlermi birbirlerini. Ve boyunlannda ' 373 kan damlalarndan bir zincir tarlar parlak krmz Tauq al-hamama, Gvercinin gerdanl." "Sonunu hissetmiti" dedi Orlando. "Son akammzda Aye'nin teni araclyla bana yle demiti: 'Akmzn asla snmemesi iin, sevgilim, bu gece sanki son gecemizmi gibi davranalm!'" Hatralann etkisi altna giren Orlando, bo gzlerle uzaklara bakyordu: "Aye'nin tenine unlan yazmt: 'Bir erkee aidim Ve hibir eyden korkmuyorum Onun beni bana

eri verecei gn kadar.' O kadar..." Orlando doru kelimeyi bulmaya alt, "... o kadar yaam doluydu ki..." "Ne yazk ki yaam dolu olan her ey, ayn zamanda lml." Orlando Hizuran'n yzn inceledi: "Bana bundan baka bir ey brakmad." "Bir ey daha var" dedi Zayide. "Bana yzkle birlikte bu mektubu da vermiti." Orlando, Adnan'n el yazsyla kendi ismini okudu. Mektup yere dmt. Eilerek onu ald ve koynuna soktu. Zayide dikkatle ona bakyordu: "Hizuran sana mektup mu yazm? Onun yazabildiini biliyor muydun?" Ve kadnn gzlerinde bir kez daha o gizemli k, su orta bak belirdi. Sonra odasnda mektubun mhrnn el dememi olduunu byk bir rahatlamayla fark etti. Onu amak istedi, ama bunu yapacak cesareti kendinde bulamad. 374 Bylece mektubu bir muska gibi koynunda tamaya balad. Arada srada onu parmaklannn arasnda evirip eviriyor, ancak bir sre sonra tekrar yerine koyuyordu. "Onu kaybettik" dedi Orlando karmak duygularnn etkisiyle. "Onu kaybeden benim" diye karlk verdi kardei. 'Tannya sana yardm etmesi iin yalvarmam miydin? te o da sana yardm etti! Neden ikyet ediyorsun? Sen bu fedakrl yapacak gce sahip deildin, nk onu hibir zaman sevmedin. imdi grevini yerine getirmek iin serbestsin. Artk bir ku kadar zgrsn!" Orlando, Zayide'yi bahede buldu. Kadn gvercin evinden geliyordu: "una bak!" dedi ve ona avulannm arasnda tuttuu bir gvercini uzatt. "Gryor musun? Tauq el-hamama! Boynunda kan krmzs bir iplik var. Uzun bir yol kat etmi. Ne kadar bitkin olduunu gryor musun? Bunun ne anlam var? Gvercinin gerdanl." .4 "Belki de yolunu kaybetmitir?" "Hayr, bu bizimkilerden biri. Kt bir iaret. Bunu hissedebiliyorum." Orlando tm gece yatanda kvranp durdu. Badat'taki Tapnak ne demiti? Boynunda krmz bir iplik bulunan bir gvercin Alamut'a gelecek olursa, cann kurtarmak iin ardna bile bakmadan ka! O rlando, o akam Tac el-lem'deydi. Dan Yals onu u szlerle karlad: 375 "nsellik, din ve kudret, bir elin parmaklan gibi birbirlerine aittirler. Tann inana yaama anlam ve topluma dzen kazand-nr. Cinselliin insanla olan ilikisi de, baln suyla olan ilikisine benzer. Eski dinlerde tann ile cinsellik birbirinden aynlmamt. Osiris ve Baal, erkeklik organlanyla temsil edilen tannlard. Erkekler iin tapnak fahieleri vard ve gizem yinlerinde kadn cinsellii tatmin ediliyordu. Ancak byk kitap dinleri cinsellii yasaklayarak ve eytan ii diye lanetleyerek, kudretlerini mutlaklatmnakta kullandlar. Bu iin teorisi ok basit: Sadece erkek tannnn suretinde yaratlmtr. Adem'in kaburga kemiinden yaratlm olan kadn, ikinci snf insandr. Sahip olduklar doal cinsellikle erkeklerin zerinde erotik bir kudret sahibi olan kadnlar, bu kudrete tek balarna sahip olmak isteyen rahipler tarafndan geri plana itildiler. Muhammed cinselliin zevklerini sadece erkeklere ayrm ve kadn kleletirmiti. Hristiyanlar ise hem erkein, hem de kadnn cinselliini lanetliyorlar. nsanlar zerinde kudret sahibi olmann daha iyi bir yntemi yoktur, nk hibir organ insanlar zerinde cinsellikle ilgili olanlan kadar byk bir etkiye sahip deildir. Erkein ruhsal ve bedensel yapsnn nasl olacana hayalar karar verir. Tm hkmdarlar, azizler, bilginler ve komutanlar, ortalamann stnde cinsel gce sahip insanlardr. Tm byk sanatlar ve airler de byk klardr. Hayalarn kesilip alnmas, bir kahraman sradan bir hare-magasna dntrr. Kollarnn ve bacaklannn kesilmesi, onun kiilii zerinde bu kadar byk bir deiiklie neden olmaz. Suf bn Arab yle retiyordu: Penis erkein bir

paras deildir, erkek penisin bir parasdr. nk dier tm organlarmza istediimiz gibi hkmedebiliriz, ama Adem'in ilk etine 376 asla. Bu organ bizim dmzda bulunan, zerimizde byk bir kudret sahibi olan baka glerin kontrol altnda bulunur. Cinsellik insanlar iin uyku, yemek ve solumak iin hava kadar nemlidir, ancak daima bir amaca hizmet etmelidir. Asla amacn kendisi veya varlk nedenimiz olmamaldr. Varln bir kadna adayan bir erkek, sadece yemek iin yaayan biri kadar irentir. Ate nemli bir elementtir, ancak lm alevlerde arayan bir kelebek, ehvet uruna yaamndan vazgeen bir feda kadar aanas bir varlktr. Adud ad-Daula'dan sz edildiini duymu muydun hi? Badat'taki ii slalesinin ikinci hkmdar olan bu adam, ha-remindeki bir kadna, urunda devlet ilerini aksatacak denli byk bir tutkuyla balanmt. Ancak bir sre sonra vicdan azab ekmeye balad ve o kadn bir daha asla grmemeye karar verdi. Hatta bunu yapacana dair peygamberin sakal zerine yemin etti. Ancak iindeki arzu, iyi niyetinden daha glyd. Dayanamayp bir kez daha onun yanna gitti ve ona eskisinden de byk bir arzuyla baland. Sonra kendisini az da olsa toparlamay baanp, iinde bulunduu durumu bir kadnn bir davay veya bir hekimin bir hastal incelemesi gibi ele ald. Sonunda rahatszlnn ancak hastaln kaynann ortadan kaldnlmasyla iyileebileceine karar verdi. Kendisini hakl karmak iin de u szleri syledi: ehvetin penesinde kvranan biri, hibir ey ynetemez. ehvet ile kudret arasnda seim yapmak zorunda kalan ve grevleri yerine kadn seen, bakalar zerinde hkmetmeye lyk deildir. Quatil al-hubb, ak kurban. Ancak kelebeklerin yaam ak aittir. Senin gibi erkekler daha ulv hedeflere layktr." Sonra byk bir cokuyla Orlando'ya tek bir inan altnda toplanm, merkez bir kudret tarafndan ynetilen insanlk hayalini anlatmaya balad: 377 "Grnata ve Cordoba'da Mslmanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler, salan siyah, san veya kahverengi olan insanlar bir arada yayor. Dinleri arasndaki fark, onlar iin sa renkleri kadar nemsiz. Bu devaml gelien, gl sistem sadece Mslmanlarn egemenliindeki lkelerde tekil edilecek deil. mparator Friedrich'in hkmdarl altndaki Sicilya'da da durum daha farkl deil. Orada da Hristiyanlar ve Mslmanlar byk bir ailenin fertleriymi gibi bir arada yayor. mparatorun zel muhafz ktas Mslmanlardan oluuyor. Maliye bakan bir Yahudi, amirali bir Bizansl. ber yarmadasndaki Emev devleti ile Hristiyan Sicilya arasndaki fark, Snniler ile iiler veya Roma ile Bizans arasndakinden ok daha nemsiz. Burada sadece yerel olarak gerekleen, bu lkelerde byk alanlarda yaanyor: Din, mertebe silsilesinde mantn altnda yer alyor. In-dus'tan Atlantik'e kadar uzanan bir dnya imparatorluu! Bu tm savalann ve fakirliin sonu anlamna gelir, dnya bir cennete dnrd." Birlikte yukan ehrin damlannn zerinde gezintiye ktlar. Onlan sadece gkte parlayan ay seyrediyordu. Dan Yal-s'nn gzleri, daglann zerindeki yldzlar gibi parlyordu. "Sizden bir ey rica edebilir miyim?" diye sordu Orlando. "Aklndan geenleri ekinmeden syleyebilirsin." "Gemile gelecek arasndaki snr berrak gzlerle grebilmem iin bana biraz sre vermenizi istiyorum." "Ne yapmak istiyorsun?" diye sordu Dan Yals. "le gitmek istiyorum. Sylenene gre sorulanmzn en doru cevaplarn orada bulabilirmiiz." Yal adam ona bakt: "Bu konuda da bizden biri olduunu ispat ettin. brahim'in zamanndan beri, bizim kanmzdan olanlar kuvvet toplamak zere daima le ekilmilerdir. sa peygamber tam krk gne ihtiya duymutu." "Bana da krk gn verin." 378 "Ne zaman yola koyulmak istiyorsun?" "Yarn."

"En iyi adamlarn drd sana elik etsin." "Buna gerek yok. Bamn aresine bakabileceimi ispat etmedim mi? Yalnz kalmak istiyorum, tmyle yalnz. Krk gn iin." "Kendine dikkat et, olum" dedi Dan Yals. Orlando'ya ilk kez bu ekilde hitap ediyordu. Zayide vedalarken yle dedi: "Bat dnyasnda bir kuu valyesi masal anlatlr. Sanyorum ad Lohengrin'di. O da senin gibi baka bir dnyadan geliyor ve bir kadn buluyordu. Kadn, onu sandndan daha fazla seviyordu. Ancak aralarna bir sr girmiti. Kadn, Lohengrin'e gerekte kim olduunu asla sormayacakt. Ancak bir sre sonra bu yeminini bozdu. Sevdiinin kim olduunu bilmeyi kim istemez ki? Ve bylece onu tm zamanlar iin kaybetmi oldu. Ben sana bu soruyu asla sormadm, ama buna ramen gidiyorsun. Bu hakszlk deil mi?" "Burada kalamam." "Demek sen de erkein dnyaya, kadnn ise evine ait olduunu dnyorsun" diye karlk verdi Zayide. "O eski kahramanlk arks. Kutsal kitapta byle yazldr. Ama sen yine de bir kadnn szlerine kulak ver: Kalbindeki tm acya ramen kadere raz olmak, susmak ve affetmek, byk bir fedakrlktr." Orlando onu pt ve atna atlayarak oradan uzaklat. V M^rk gn! Krk gnlk bir avantaja sahipti. Bu sre dolduu zaman, Alamut'la onun arasnda neredeyse bin fersah mesafe 379 olacakt. phesiz onu birka gn daha bekleyecek, ama sonra da aramaya kacaklard. Aradaki mesafeyi korumay baaramad takdirde, ii bitik demekti. zini vahi bir hayvan gibi srecekleri mutlakt. Hainler asla affedilmezdi ve Nizarler her yerdeydi. Orlando gndzleri uyuyor ve gece karanlnda yol alyordu. Muharrem aynn onunda, Aure gnnde el-skenderiye'ye ulat. Akdeniz'i grd anda elinde olmadan dizlerinin zerine kmt. Ayn gnn akamnda Alamut'a bir mesaj ulat. zerinde imparatorluk prensinin mhr bulunuyordu. Dan Yals hemen ayn gece Ihwan as-safa'y toplantya ard. Bilge yallar, onu daha nce hi bu kadar heyecanl grmemilerdi. Quaim'in yz kl rengindeydi ve yumruklan titriyordu. Kan ekilmi dudaklarnn arasndan tek bir kelime kt: Tam iimizde bir hain! Byle bir ey nasl mmkn olabilir?" "Olamaz! Mutlaka bir yanllk vardr" dedi Hazim. "Zayide, vcuttaki yara izlerinden onu yanlgya meydan vermeyecek ekilde tehis etmiti." "Onu buraya getirin!" Zayide sorguya ekildi. Kadn hi direnmeden her eyi itiraf etti. afak skerken, ta dibinde ahrud'un ak uurumdan aa afald. EI-Hadi de yakn bir yerde onunla ayn kaderi paylamt. Orlando'nun kendisini uygun bir rzgrla batya tayacak bir gemi bulmas iin, sonsuz uzunlukta tam on iki gnn gemesi gerekti. Deniz yolculuunun byk ksmn uyuyarak geirdi. Son haftalardaki bitmez tkenmez ka, gcn son zerresine kadar harcamasna neden olmutu. Geceleri uyurken lk 380 la haykryor, sanki yaam iin savayormu gibi etrafna saldryordu. Mthi sahnelerden oluan bir duygu ve" an frtnas ruhunda kkreyip duruyordu. Her eyin zerine Kartal Yuvas vard. Alamut'un kuleleri, bir peri masalndaki atolar gibi Dey-lem dalarnn zirvelerine, yldzlarla dolu gkyzne uzanyordu. Kargalann lklan kulaklann trmalyordu. Ve Tac ellem'in daima k yanan, arkasnda Quaim'in bulunduu penceresi. Kayp bir dnyaya ait, hem bildik, hem de yabana anlar. ehreler, sesler: Hazim, elMansur, el-Hadi, ahna, zellikle de kadnlar. Marucella: Sardunya'da bulunduu sre zarfnda cinselliin ilkel eklini bu kadndan renmiti. El-Mansur'un hareminde ehvetin incelikleriyle tanmt. Sonra Zayide'nin ruhsal erotizmi, kelime oyunlan. Ye bunun tam aksine Hizuran'n sessiz, sonsuz efkatli beden dili.

Alamut'tan uzaklatka omuzlanndaki ar yklerin teker teker kalktn, ar ar bir zamanlar olduu kiiye dntn hissediyordu. Bir gece yldzlann altnda uyurken kendisine sordu: Baheye tpk Ali, Zaid veya Adrian gibi her eyden habersiz getirilmi olsaydm, acaba nasl davranrdm? Onlar gibi a-ehvet'in penesine der miydim? Hayr, nk yerine getirmem gereken bir grevim vard. "Grevden daha nemli eyler de vardr" dedi Adnan'n sesi. Grevden daha nemli mi? Olamaz!" "Bunun ne olduunu renmek ister misin? Ak!" "Buna ihanet denir. Ben de akn her trlsn yaadm, ama yine de kendime sadk kaldm." "Ak m? Sen bu kelimenin ne anlama geldiini bilmiyorsun. Akn ls, insann bu uurda yapmaya hazr olduu fedakrlktr. Sen imdiye kadar kimin uruna fedakrlkta bulundun ki?" "Hizuran' seviyordum." 381 "Sevmek mi? Sen onu sadece becerdin!" "Bunu senin iin yaptm." "Ve grevin iin." "Evet, senin ihanet ettiin grevin iin." Girit'te ateli bir hastala yakaland. Tarikat kardelerinin bakm sayesinde hayatta kalmay baard. Nihayet kendisini Nar-bonne'a gidecek bir gemiye binebilecek kadar iyi hissettiinde, aradan sekiz hafta gemiti: Takipilerine elli deerli gn armaan etmiti. Belki de onu u anda Narbonne Liman'nda bekliyorlard bile. Ren Nehri'nin denize dkld yerde gemiden inmeye karar verdi. Saanak yamur altnda Arles'e ulat. Kkrt tozu ve tuz ykl bir yk gemisine binerek, amurlu nehrin yukansna doru yo! ald. Avignon, Viviers, Valence ve Lyon'daki Tapnak manastrlannda geceledi, elbiselerini deitirdi, baka teknelere bindi. Bourgogne ormanlann, Normandiyal bir tccar kafilesinin eliinde geride brakt. Chatillon'da Sen Nehri'ne ulat zaman, iinde ilk kez bir eve dn duygusu belirdi. Sen Nehri! Ellerini bulank suyun iine daldrd ve sanki a-rapm gibi kana kana iti. iini tarifi kabil olmayan bir sevin doldurmutu. Keke Adrian imdi kendisini grebilseydi! O bunu neden baaramamt ki? Daha gl olan her zaman o deil miydi? Neden bir feda gibi lmeyi istemiti? Onlarn srlarnn derinlerine inmemi olduu iin mi? Byle olsa bile, lmden kurtulmay aklna bir an olsun getirmemi miydi? Belki de o sahte cennetin varlna gerekten inanm, ya da kendini inandrmt. yilemesi mmkn olmayan hastalar neden gnn birinde ayaa kalkacaklanna inanrlar? 382 "Sorulmamas gereken baz sorular vardr" dedi Adrian'n uykuyla uyanklk arasndaki hilik lkesinden gelen sesi. "Ama baz sorular da, sadece cevaplarndan korkulduu iin karlksz kalr." Orlando, koynunda tamaya devam ettii mektubu ara sra eliyle yokluyordu. Bu mektupta korktuundan ok daha baka eyler yazp yazmadn iddetle merak ediyordu. Uyand zaman, gne kiannn yzne dtn fark etti. Dar bir hcrede, ince bir iltenin zerinde yatyordu. Neredeyim? diye dnd bir an iin. Son hatrladklarn dzene koyabilmek iin uzunca bir sre dnmesi gerekti: Son gcn kullanarak Saint Germigny-de-Pres Tapnak Manastn'na ulamay baarmt. Vcudunun tm eklemleri ayn ayn anyordu. "K uykusundan uyanan bir ay kadar a olmalsn" diye gld kapya vurmaya gerek duymadan hcreden ieri dalan Armand Birader. "ki gn ve iki gecedir uyuyorsun." "Aman tannm! Yola jfievam etmeliyim."

"Paris tekilatna geliini bildirdik. Yann akam ehrin kapsnda bekleniyor olacaksn. Kendini yeterince kuvvetli hissediyorsan, sana bir at eyerleteyim." Yaz, gne, nehir boyunca uzanan yksek, ak yeil yaprakl aalar. Bembeyaz bulut kmeleri, ar ar akan suyun yzeyinde yansyordu. Yukan Sen vadisindeki Austos gkyz, sonsuz enginlikteydi. Yalnz bir svari, kumlu ky boyunca atn kuzeye doru sryordu. Uzun, ok uzun bir yolculuk yapm, ama sonunda hedefe yaklatn, straplannm nihayet sona ereceini bilen birinin grnmne sahipti. Hayvan da Paris'e sadece bir gnlk mesafe kaldn anlam gibi, hzl ve evik admlarla uar383 casna ilerliyordu. Yoksa bunun sebebi, kulana yumuak szler fsldayan adamn sesi miydi? "Grevimi baanyla tamamladm! nanlmaz baarmak zere yola ktm, imdi de zafer kazanm olarak geri dnyorum. Ne byk bir macera! Fedalerin srrn aydnlattm! Onlann gizli kimliini aa karttm! Bakalanndan stn olmalannn nedeni gl veya sarslmaz bir imana sahip olmalarnda deil, uyuturucu ilalarda ve kar cinsin batan kartclnda yatyor. O sahte cennet, yeni yetme cahil delikanllar iin yem olarak kullanlan dilsiz hurilerle dolu genelev, ne acnas bir tuzak! Dan Yals ise sahtekr bir gz boyaycdan bakas deil!" Omuzlanndaki ykn artk tmyle kalktn hissediyordu. Gerilim dolu son haftalardan sonra, artk havaya salnan bir av ahini kadar zgrd. Geri dnd zaman babas tarafndan evde kalan dierlerinden daha fazla sevilen oul hikyesinin anlamn hibir zaman kavrayamamt. Ama anlatlmak istenenin ne olduunu imdi biliyordu: Uzaklara gitmek ve geri dnmek, bir yerde kalmaktan daha nemliydi. Grevinin bu son merhalesinde, en nemli soru Orlando iin anlamn yitirmiti: Adnan' Kelheim dkn ldrmeye zorlayan neydi? Bunu ortaya karmak gerekten de o kadar nemli miydi? Az kalsn ben de beni kan kardei kabul eden birisini han-erleyecektim. Yaam, muammalarla dolu. Biz, kurallarn tam olarak bilemediimiz bir oyunun figrlerinden bakas deiliz, diye geiriyordu aklndan. Zayide yle demiti: Akn ls, insann bu uurda yapmaya hazr olduu fedakrlktr. Adrian, yaam da dahil, her eyi feda etmeye hazrd. Ancak bir feda olduu takdirde Hi384 zuran' elde edebilirdi. Bu d gerekletirebilmek iin tek bir ans vard. Akn ispatlamak iin yaamn feda etmekten daha etkili bir yntem olabilir miydi? Adrian'n akl almaz davrannn anahtar Hizuran'd. Bunu sadece onun iin yapmt. Dk hanginiz ldrecek? sorusu sorulduunda, elini gsne koyarak ileri kmasnn sebebi buydu. Hizuran'm sesini elinden alanlara duyduu nefret ne byk olmalyd! Aksi takdirde skenderiye'de o hekimi ve yardmclann ldrr myd? Adnan gerekten de lmek isteyen bir feda olmu olabilir miydi? Hizuran'a geri dneceine dair sz vermemi miydi? Adrian, verdii szden dnecek biri deildi. Hayr, gerekten de geri dnmeye kararlyd. Ama neden dvmemiti? Neden dkn valyelerine kar koymamt? Adrian, onlardan kat be kat stn bir savayd. Orlando anszn plak gerei kavrayrverdi. Tannya, tarikatna ve vicdanna kar sorumluluk hisseden Adrian, iledii gnhlarn altnda kalmak istemiyordu. Hem lmek, hem de geri dnmek zorundayd! Ama nasl? Bu sorunun tek bir cevab vard: Ben! Onun verdii sz ben yerine getirmeliydim! Adrian'n kesin emin olduu bir ey vard: "Buraya geleceini ve mektubu okuyacan biliyorum. Daima ayn yollan amadk m?" diye yazmt ilk mesajnda. Orlando byk bir hayal knklyla gerei kavramt: Bandan beri onun plannn bir parasrydm!

Olgun baaklarla kapl tarlalann tesinde, Paris'in kuleleri ykseliyordu. Orlando atn dizginledi ve uzun uzun bakarak bu bildik sahneyi iine sindirdi. Byk bir and bu! Ak ve anlalr cmlelerle kendi kendine konumaya balad zaman, sesi dua eder gibi kyordu? Non sum quails eram. Ben, artk bir zamanlar olduum kii deilim. Buna ra385 men kendime sadk kalmay baardm. n fide salus. Kurtulu, sadakette yatar." Paris'e bir mil kala onlan grd. Kendisine doru geliyorlard. Onlan ta uzaktan tanmt. Omuzunda krmz bir ha bulunan beyaz pelerinleri akam rzgnnda dalgalanyordu. Ne grkemli bir manzara! ii ndeki Domenicus von Aragon deil miydi? uradaki de Ferdinand Le Fort! Sonra yal Girac' tand. Mthi bir sevin l atarak atn mahmuzlad. Kendisini karlayan yaln kllann arasna rzgr gibi dalmt. Anszn gzlerinin nnde Alamut'taki bahenin fskiyeli emeleri belirdi. Rzgrda savrulan kar taneleri, frtnaya tutulmu kiraz iekleri, kanat rpan gvercinler, gen kz salan. Hizuran! lm annda du-daklannda Adnan'n glmsemesi belirmiti. Dalgalar zerini kaplarken, yal Hazim'in sesini duyar gibi oldu: Gemiyi tayan su, Onu yutanla ayndr. Orlando, yere derken dier benliiyle birleti. Bedensel varlklannn balangcnda, ana rahmindeki ilk hcrenin zalim blnme nndan ncek olduu gibi, yine bir ve aynydlar. ki vcutta bir ruh, ayn hedefe doru ilerleyen iki yol. Hedefe ulamlard. Adrian! Nihayet tekrar birlemilerdi! Paris zerinde frtna bulutlarnn topland o gecede, Paris Byk stad', zerinde Dan Yalsfnn mhrn tayan bir mektubu alevlerin arasna att. Mektupta unlar yazlyd: 386 Hasan Sabbah'tan Peter de Montaigu'ya Sizi selamlanz! Drt yaz nce, altn inceler gibi incelememiz iin, bize en iyi adamnz gndermitiniz. Bir feda olarak onu size geri gnderdik. Bu, sizin tarafnzdan ortaya atlan ve bizim tarafmzdan kazanlan, drstlk kaideleri dna kmayan bir iddiayd. Peki siz Tapnaklar neden kaybetmeyi hazmedemiyorsunuz? Bizi aldatmak iin buraya en iyi adamnzn ikiz kardeini gnderdiniz. Onu da safianmza katmak fazla zor olmad. ahit olarak Kuds Byk stad'm gsteriyorum. Adamnzn Zacharias von Ratzenhofen adl tarikat biraderini ve yol arkadan bizim emrimizle ldrdn onaylayacaktr. inizden birisinin hayatna son vermesi iin bir feda olarak onu size geri gnderdik. Aramzdaki dostluk mucibince sizi uyarmay bir grev addediyorum-, nk bu iddiann amac siqn lmnz deil, sadece rgtmzn rgtnz karsndaki stnln ispatlamakt. Bu uyany hafife almayn. Kelheim dkn unutmamanz tavsiye ederim. Ok yaydan kt. Hedefi koruyun! Bundan ay sonra, Simon ve Judas ncesindeki Cuma gn, Byk stad Peter de Montaigu tm grevlerinden ekildi. Resmi olarak bunu "dnya nimetlerinden uzak olarak gnahla-nndan annmak iin" yapmt. Geride brakt belgelerin arasnda, birka gn nce ald bir mektup bulunuyordu. Mektupta unlar yazlyd: 387 Hasan Sabbah'tan Peter de Montaigu'ya Bu satrlar size z olum kadar sevdiim bir insann iti-bann iade etmek iin yazyorum. Onu elimde tutmay baaramadm. Sizi bana tercih etti. Ancak buna layk olmadnz iin, siz de onu sonsuza dek yitirdiniz. Hl en iyi adamlannzdan birinin nasl kendinden birinin katili olabileceini dnyorsunuz, ikizinizin lmyle bu sonnun cevabn da kendinize verdiniz. VVa lillahi el mank wa el manp. Tann douya hkmeder; tann batya hkmeder. Sizinle bizim aramzda ban daim olsun! 307 ylnn Ekim aynn 12. gnn 13.'ye balayan gece, Fransa topraklanndaki tm Tapmaklar tutukland. Mlklerine kral tarafndan el konuldu. Zndklkla

sulanan valyelerin azndan, asla vermedikleri "itirafnameler" yazld. Otuz alt Tap-nak ikence tezghnda can verdi. Dierleri de atee verilen odun ynlannn zerinde ld. 18. Mart 1314 tarihinde son Byk stad Jacques de Molay, "ar atete" yakld. Dan Yals Alamut'ta otuz drt yl yaad. Aysz bir gecede kayplara kant zaman -cesedi hibir zaman bulunamad- yerini bir bakas ald. O da "Dan Yals" olarak anld. Ancak fedalerin dmanlannn baaramad, Mogollara nasip oldu. Kasm 1256'da Alamut'u kuattlar. "Biz efendimizin kurbanlk-lanyz" lklar atan fedaler, Kartal Yuvas'n kanlannn son damlasna kadar savundular. Ancak sayca ok stn dman gleri karsnda sadece drt gn dayanabildiler. smail gele388 neklerine gre Dan Yals ortadan kaybolmadan nce, balad ii bitirmek zere bin yl sonra tekrar geri geleceini belirten bir mesaj brakmt. Arap takvimine gre o gnden neredeyse tam bin yl sonra, iilerin kutsal ehri Kum'da Ayetullah Humeyni dnyaya geldi. Ekim 1983'te Beyrut'taki Amerikan Deniz ss'ne kar dzenledii ve iki yz krk bir kiinin ld saldr sonrasnda, u mesaj yaynlamt: "Tm dnyayla baa kabileceimizi doudaki ve batdaki glere gsterme vakti artk geldi. Dncelerimiz uruna kendilerini feda eden fedalerin says arttka, insanlar bizden daha fazla korkacak ve sayg gsterecek." ki ay sonra, patlayc ykl bir kamyon Kuveyt'teki Amerikan eliliinin kapsndan ieri dald. Bu saldn sonrasnda ka kiinin ld asla tam olarak tespit edilemedi. Dan Yals 'nn kehaneti gereklemiti. Fedalerin kahramanlk arksnda yle demiyor muydu: Doru yerde balar Ve doru yerde son bulur her ey. GVERCNN GERDANLII 1 ERNST W. HEINE Kitap zerine Hasan Sabbah'n glgesi Avrupa zerinde... 1231 ylnn Eyll aynda Bavyera dk Ludwig, Kelheim'de ldrlr. Kamaya teebbs dahi etmeyen katil, dkn valyeleri tarafndan para para edilir. Cinayetin izini sren Tapnak valyeleri, sonunda Alamut Kalesiyie karlatklar zaman, en gvenilir adamlarndan birini fedalerin yanna gndermeye karar verirler. Ancak Alamut'un zerindeki giz, yeni gizler dourmaktadr... Ernst W. Heine _ Gvercinin Gerdanl Alamut'a Dn (Das Halsband Der Taube) Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr. UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk

esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tmyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyoruz. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyoruz. Bilgi paylamakla oalr. LGL KANUN: 5846 Sayl Kanun'un "altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar amagdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." bu e-kitap Grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. Tarayan: Yaar Mutlu e-posta kitapsevenler@gmail.com www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com Ernst W. Heine _ Gvercinin Gerdanl Alamut'a Dn (Das Halsband Der Taube)

You might also like