You are on page 1of 6

Hamidi Isfahanı

(İsfehan, 1407 - İstanbul, ?)

XV. yüzyıl Azerbaycan şiirinin görkemli tem- yahatlerle geçirmiştir.


silcilerinden biri de Hamidi'dir. Azerî Türkçesi, Tahminen 1457 yılında Türkiye'ye gelmiş ve
Farsça ve Arapça çeşitli eserler veren bu sanatkâr, Fatih Sultan, Mehmed'in sarayında yaşamaya baş-
tarihçi olarak da tanınmıştır. "Tevarih-i Âl-i lamıştır. Ancak 1476-77 yıllarında ihtiyatsızca
Osman" adlı bir eseri vardır. Onun "Cam-ı Su- söylediği bir sözden dolayı padişahın gazabına
hengûy" adlı eseri ise geniş bir okuyucu kitlesi sebep olmuştur. Daha sonra onu Bursa'ya I.Murad
için yazılmış bir falnamedir. Hamidi'nin esas Han Türbesi'ne şeyh vazifesiyle göndermişlerdir.
hizmeti, Azerî Türkçesiyle söylenen şiirlere özel Bir müddet sonra geri çağrılan şair, Sultan
önem ver-mesindedir. Onun şiirlerinde Fuzûlî'nin Bayezid'in ilk yıllarına kadar ömür sürmüştür.
sanat anlayışına mahsus çizgiler görülmektedir.
Hamidi, tahminen 1407 yılında İsfahan'da Hamidi'nin eserleri günümüze kadar gelmiştir.
doğmuştur. Burada büyüyüp tahsil görmüş ve şair İsmail Hikmet Ertaylan, şairin elyazması divanını
olarak yetişmiştir. Şair, 20 yaşından itibaren se- geniş bir mukaddime ile 1949 yılında ya-
yahatlere başlamış, ömrünün 30 yılını çeşitli se- yımlamıştır.

Qazelle

Selâsil zülfüne könlüm dolaşdı, Gönlüm saçlarının zincirine dolaştı. Deli


Delü zencîre bir dexî ulaşdı. (gönül), bir daha zincire vuruldu.
Verir suret nişan me'ni yüzünden, Yüz, mânâ âleminden işaretler verir. Bu mânâ
Bu me'ni mana sûretden sataşdı. da bana yüzden ulaştı.
Savaşdılar reqiblerüm benimle, Rakiplerim benimle savaştılar. Köpekler sa-
Qerîbe n'ola gör itler savaşdı? vaşınca garip kimseye ne olur?
Çü qemden doldu könlüm ağlaram zar, Gönlüm üzüntüden doldu, zar zar ağlarım. Meş-
Meseldir kim, qazan çün doldu daşdı. hur sözdeki gibi "kazan doldu taştı".

Elünle Hamidîyi öldürürken Eşsiz güzellikteki sevgili Hamidî'yi öldürürken


Nigârin ellerin qâne bulaşdı. elleri kana bulaştı.
II

Zehî mehrin dil-i vîran içinde, Sevgin yıkık gönül içinde ve aşkının dert ma-
Meqam-ı derd-i eşqin cân içinde. kamı can içinde ne güzeldir.
Ne mutludur cahanda hal-i xâlm, Lâle ve reyhan çiçekleri içinde yatan beninin du-
Ki yatur lâle vü reyhan içinde. rumu bu cihanda ne hoştur.
Dilin yâqûti kün balığa benzer, Yakuta benzeyen dilin hayat veren çeşme içinde
Kim oynar çeşme-yi heyvân içinde. oynayan balığa benzer.
Gözümde mah rüxsârm xeyâlı. Aya benzeyen yanağının gözümdeki hayâli in-
Çü nur-i Heqdürür insan içinde. sanda Hakk'ın nuru gibidir.
Tenümde dil xeyâl-i sünbülünle, Vücudumda gönlüm, sünbüle benzeyen saç-
Yatur zencir ile zindan içinde. larının zincirine bağlı olarak zindanda yat-
maktadır.
Mehi gördüm gece yulduzlar içre, Yıldızların içinde gördüğüm ay, benim sev-
Benim yârım kibi xûbân içinde. gilimin diğer güzeller içinde bulunuşu gibidir.
Feda qıldı yolunda Hamidî can, Hamidî senin yolunda canını feda etti. Bu ayrılık
Nece bir sebr ede hicran içinde. içinde nasıl sabırlı olsun?
III

Nece dil sebr ede hicran içinde, Gönül, bu ayrılık içinde nasıl sabırlı olsun? Nice
Nece can qem çeke dövrân içinde. can, bu devirde üzüntü çeker.
Nece ağa gözümden qanlu yaşlar, Gözümden kanlı yaşlar nasıl da akıyor. Gönlüm
Nece bir yüze könlüm qan içinde. kan içinde nasıl yüzüyor.
Nece bir şö'lelensin berg-i ahim, Âh çekişimin şimşeği, geceler bu dönen kubbe
Geceler günbed-i gerdan içinde. içinde iken nasıl parıldasm.
Nece bir ol perîrû firqetinde, O peri yüzlü sevgili; beni ayrılığıyla, ağlayış ve
Beni qor nâle vü efqân içinde. inleyiş içinde bırakır.
Dexî veqt olmadı k'ol şâh-i xûban O güzeller şahmın, beni dostlar içinde anmaya
Beni yâd eyleye yârân içinde. henüz vakti olmadı.
Dexî veqt olmadı kim xeyme-yi eyş Lâle ve reyhan çiçekleri içinde bir eğlence çadırı
Quralım lâle vü reyhan içinde. kurmaya henüz vaktimiz olmadı.
Gel, ey meh, Hamidî könlün sevindir, Gel, ey ay yüzlü sevgili, Hamidî'nin gönlünü se
Ki besler derd-i eşqin cân içinde. vindir. Çünkü o, canının içinde aşk derdini bes
ler.

IV

Ay yüzün âyine-yi sûret-i candır bilirem. Aya benzeyen yüzünün can şeklinin aynası ol-
Anda neqş-i rûx-i dildar eyandır bilirem. duğunu bilirim. O aynada gönül alan sevgilinin
yüzünün resminin göründüğünü de bilirim.
Ol eyan nûr ki, metlûbidir ehl-i nezerin O görünen nûr, bakış sahiplerinin isteğidir. Gön-
Dili her zerrenin içinde nihandır bilirem. lünün her zerrenin içinde gizli olduğunu bilirim.
Bu ki ârâm edemez seyr ü sülûkinde felek Felek, bu gezi ve yolda rahat edemez. Feleğin
Qerezi terbiyet-i hüsn-i bütandır bilirem. düşmanlığının put gibi güzelliklerinin terbiyesi
olduğunu bilirim.
Ol kim alur dili sebr ü xiredi qâret eder, Gönlümü alan sevgili, sabır ve aklımı da yağma
vfezher-i sûret-i zîbâ-yi filandır bilirem. eder. Filan süslü yüzün görüntüsü olduğunu bi-
lirim.
Ol şekerleb getürer Hamidîyi meykedeye, O şeker dudaklı sevgili Hamidî'yi meyhaneye
Gösteren yol bana Mehdî-yi zamandır bilirem. götürür. Bana yol gösterenin zamanın Mehdi'si
olduğunu bilirim.

Naz ile her qanda k'ol serv-i xurâmânım geder, Servi gibi salınarak yürüyüp giden sevgili, her
Men eğer getmezsem anunla bile canım geder. nerede nazla gider ve ben de eğer onunla git-
mezsem, canım gider.
Ol qemeryüzlü temaşaya gedince mensizin O ay yüzlü sevgili bensiz gezmeye gidince her
Her gece Keyvâne dek feryad ü efğânim geder. gece zuhal yıldızı doğana kadar feryat ve figan
ederim.
Ey ki, dersen şehrden getme, cefâye sebr qıl, Bana "Şehirden gitme, eziyete katlan" dersen
Necesen sebr eyleyim şimdi ki, sultânım geder? "Nasıl sabredeyim ki, sultanım gidiyor?" derim.
Yâr getdi derler ü men ağlaram, tinler reqib "Yar gitti" derler, ben ağlarım ve rakiplerim de
Ağladığım derd ile budur ki, dermanım geder. dinler. Dertler; ağlamanın sebebi derdimin ilacı
olan sevgilimin gidişidir.
VI
Zehî mehr-i rüxun könlüm serâci, Ne mutlu ki, yüzünün güneşi gönlümün ışığı;
Eyağm toprağı xürşîd tâci. ayağının toprağı ise güneşin tacıdır.
Senin mehrinledir könlüm münevver, Gönlüm senin güneşinle aydınlanır. Evet, ay-
Beli misbah odur rövşen ze'câci. dınlık şişesi olan kandil odur.
Gözeller begi sensen kim cahanda Dünyada güzellerin beyi sensin. Şahlar sana gü-
Getirür sana şehler hüsn bâci. zellik vergisi getirir.
Eğer kûyinde öldürsem reqîbi, Rakibi kendi köyünde öldürsem de bu sebepten
Bu me'niden olam hâci vü nâcî. hacı ve cennetlik olsam.
Hemîşe baş ü can oynar yolunda, Sevgilinin yolunda daima baş ve can oynar.
Kişi kim bildi dünyanün mezâci. Dünyanın huyunun bu olduğunu insanlar bildi.
Murâdi sensen, ey meh, Hamidînin Ey ay yüzlü sevgili, Hamidî'nin istediği sensin.
Cehanda yoxdur özge ehtiyâci. Onun bu dünyada başka ihtiyacı yoktur.

VII
Ey servi fidanı gibi olan sevgili! Güzelliğinin
Kerem et hüsn zekâti bana, ey serv-i sehi, zekâtını bana ver ki, sen güzellik şahı, ben de
Ki eşiğinde gedâyem men ü sen hüsn şehi. eşiğinde dilenci olayım.
Hoş endamlı servi boyuna aşığım. Nazlı şekilde
Âşiqem servi gülendâmma kim işve ile yürüse her taraf sevgilinin yolunun toprağında
Her teref kim yürüse, Tûbî olur xâk-i rehi. Tuba ağacı olur.
"Senin gibi ay yüzlüye köle olayım" derim.
Men kiyem ki qul olam senceleyin mâh rüxe? Çünkü yüzün güzellikte ayı ve güneşi bile ken-
Ki rüxün bende qılur hüsnile xurşîd ü mehi.
dine köle eder.
Ne seâdetlü imiş hindû-yi xâl-i siyehin Yatağı daima gül üzerinde olan siyah Hindu be-
Ki gül üstünde dürür dâim anun xâbgehi. nine ne mutlu!
Hamidî sevdi seni cövrile öldürme anı, Hamidî, seni eziyetinle birlikte sevdi, onu öl-
Efv qıl lütfile uşbu qeribin günehi. dürme. Bu garibin günahlarını bağışlayıcılığmla
affet.
VIII

Lâle geldi çemene le'l kibi sâğerle, Lâle, çimene kırmızı lâl taşma benzeyen ka-
Gül içer badeyi nergis kibi câm-i zerle. dehiyle geldi. Gül, içkiyi nergise benzeyen altın
kadehle içer.
Bezm-i bağın terebi veqtidür imdi kim olur, Bahçedeki içki meclisinin şenlik zamanıdır.
Lâle envâ-yi çırağ ile vü gül mecmerle. Şimdi lâle çeşitli mumlarla, gül ise buhurdanla
birliktedir.
Tâ reyâhin içiler zövqle sehba-yi müdam, Reyhan çiçekleri, zevkle şarap içer. Gül, defini
Depredür gül def ü bülbül xoş oqur müzmerle. titretir; bülbül de gizlice hoş nağmeler okur.
Biz dexî sehn-i çemende quralım xeyme-yi Biz de çimen sahnesinde eğlence çadırı kuralım.
eyş, Şimdi kim qondu şükûfe çemene çaderle Şimdi çiçekler, çadırla çimene kondu.
Gül qulaq tutur ü bülbül güle qarşu her sübh Bülbül güle karşı her sabah bu vefasız çimenin
Bu vefâsuz çemenin vesfin oqur defterle. özelliklerini defterden okur ve gül de onu din
ler.
Kanca yaz ola bu dünyâde ki biz olmayalım, Bahar gelinceye kadar belki biz bu dünyada ol-
Hâliyâ eyş edelim lâle kibi sagerle. mayız. Şimdi lâle gibi kadehlerle eğlenelim.
Hamidî, şâh-i cehangîr qezâya varcaq Ey Hamidî! Cihangirlik padişahı savaşı gidince
Nece qalur kişi bu şehrde nâkeslerle. bu şehirde sadece bir kaç alçak kişi kalır.
IX

Ol perîrüx qanda ise bâg ü bustan andadır, O peri yanaklı sevgili nerede ise, bahçe ve bos-
Andadır cennet kim, ol serv-i xûrâman andadır. tan da oradadır. O salınarak yürüyen servi gibi
sevgili neredeyse cennet de orasıdır,
İster isen, ey könül, meydan-ı eşqe girmeğe, Ey gönül! Aşk meydanına girmek istersen sev-
Zülf ü xâlin gözlegil kim qûy u çovkân andadır. gilinin saçını ve benini gözle ki; top da, çevgan
da ondadır. (Çevgan: Cirit oyununda kullanılan
değnek; Qûy: Acemlere mahsus bir oyun topu)
Hicr elinden çün teni terk etdin, ey can var ana, Ey can! Madem ki ayrılık yüzünden vücudu ter-
Xermen-i can andadır kim, mehr-i tâbân andadır. kettin, ona var. Can harmanı da, parlak güneş de
ondadır.
Ey ki, dersen hicrde derd-i dilin eksildi mi?
Eksiler mi derd-i dil hergiz çü derman andadır. "Ayrılık sırasında gönül derdin eksildi mi?" der-
sen "Hiç gönül derdi eksilir mi, çünkü derman
ondadır" derim.
Ol cefâçıdan şikâyet ger edersen Hamidî,
Dövletin eşiğine yüz sür ki, sultan andadır. Hamidî! O işkenceci sevgiliden şikâyet edersen
onun devletinin eşiğine yüz sür, çünkü sultan
oradadır.

Yar eğer qılsa beni xâr elimden ne gelür? Sevgili beni hor hakir görse, elimden ne gelir?
Ve ger öldürse beni zâr, elimden ne gelür? Ağlamak beni öldürse elimden ne gelir?
Ger begüm yazdı ciğer qanile sarı yüzüme Eğer beyim ciğer kanıyla sarı yüzüme kanlı
Mâcerâ-yi dil-i xuhxâr, elimden ne gelür? gönül macerasını yazdıysa elimden ne gelir?

Dönmezem yâr yolunda ve ger inanmaz isen, Sevgilinin yolundan dönmem. Eğer inanmazsan
Xencerinle ciğerim yâr, elimden ne gelür? hançerinle ciğerimi yar bak. Benim elimden
başka ne gelir?
Âşiqem âşiq ü benden eğer incünür ise, Ben aşığım. Eğer sevgili benden incinirse bu şe-
Şehrden qâve beni yâr elimden ne gelür? hirden kovsun. Benim elimden ne gelir?
Kendü kûyinden eğer Hamidi-yi süxteyi Eğer padişah Hamidî'yi kendi köyünden
Göndere Bursaya xankar elimden ne gelür? Bursa'ya gönderse benim elimden ne gelir?

XI
Her sübh ki, gül yüzüne könlüm nezer eyler, Her sabah gönlüm güle benzeyen yüzüne bakar
Can bülbülüne bağ-ı cinandan xeber eyler. ve cennet bahçelerinden can bülbülüne haberler
verir.
Könlümde qaçan zikr ederem qend lebini, Ne zaman gönlümde şeker dudağını ansam, ney
Ney kibi serâpây vücûdim şeker eyler. gibi inleyen vücudum baştan ayağa şeker kamışı
olur.

İksîr-i qemi derdle zerd eyledi yüzüm, Üzüntü ve dert iksiriyle yüzümü sararttı. Gör
Gör kim qem-i eşqi nece toprağı zer eyler . ki, aşkının üzüntüsü nice toprağı altına çevirir.
Mehri yüreğim qam qılur incu gözümde, Sevgi dolu yüreğimin kanı, gözümde inciler
Gün pertövi denizde dolûyi göher eyler, oluşturur. Güneş ışığı da denize düşen doluyu
inciye çevirir.
Her tîr kim ol qemze benim könlüme atar, Sevgilinin gamzesi, her okunu benim gönlüme
Bîçâre könül qarşuda sînem siper eyler. atar. Biçare gönül ise onun karşısında göğsümü
siper eder.
Yağmaladı sebr ü xiredim yaqdı beni zar Sevgili benim aklımı ve sabrımı yağma etti, ağ-
Pervaneye gör şem-i rüxün kim neler eyler. lamak beni yaktı.Aynen pervane gibiyim, ya-
nağının mumu bana neler yaptı?
Çün yaqdı beni könlü sevindirdi reqîbin, Madem ki beni yaktı ve rakibimin gönlünü se-
Gör bu güneşin nuru ki, taşe eser eyler. vindirdi. Bu güneşin ışığının taşta bile iz bı-
raktığını gör.
Rehm et bana, ey şûx ki, könlüm gece gündüz
Vesf-i xet u xedd-i şah-i Cemşîd fer iyler. Ey şuh sevgili! Bana acı. Çünkü gönlüm gece
gündüz yüzündeki ince tüyleri anlatır ve Cem-
şid Şah'm yanağını süsler.
Hurşîd-i zaman, şah-i cahan, Xosrov-i qâzi,
K'elqâbını gerdun şeh-i âl-i göher eyler, Zamanın güneşi, dünyanın şahı, gazi hükümdar
gibi lâkaplarını dünya, soylular sülâlesinin şahı
Sultân-i selâtîn-i zaman Şâh Mehemmed eder.
Kim seltenet-i memleket-i behr u ber eyler. Zamanın sultanlarının sultanı olan Şah Mehmet,
kara ve deniz memleketlerinin saltanatını sürer.
Ol lütf u kerem kânı ki, bu dövr-i zamanda
Xurşîd felekde qezebinden hezer eyler. O bağış ve cömertlik kaynağıdır ve bu devirde
onun gazabından gökteki felek bile korkar.
Alemde kime kim nezer-i mehr ile baqsa,
Yüzünü şeref mesnedi ez reh qemer eyler. Bu dünya da kime sevgiyle baksa derecesini
şeref dayanağı, yüzünü ay gibi yapar.
Gün möhtereq olur nezer-i qehri dilerse,
Gerdunda onu xişm ile zîr ü zeber eyler. Onun kahredici bakışı isterse güneşi bile yakar.
Onu dünyada hışmıyla alt üst eder.
Bext u xired ü dövlet ile qanda vararsa,
Önünde qılavuzluğu feth u zefer eyler. Talih, akıl ve devletiyle nereye giderse onun kı-
lavuzluğu fetih ve zafer kazanır.
Çün leşker-i mensûri diler kesr-i eâdi, Tanrı'nm yardım ettiği askerleri, düşmanının
Qanda ki, varur feth ile bir mülkü cer eyler. çok olmasını ister. Çünkü nereye gitse orayı fet-
hedip kendine bağlar.
Ger xesm xüâf ile uzun eylese dili, Eğer düşmanları ona karşı çıkıp düşmanlık ya-
Nexl-i qedini lâyiq-i tîr ü teber eyler. parak dilini uzatsa onların fidan gibi boylarını
ok ve baltaya lâyık görür.
Şâhâ, bu vefedâr qulun Hamidî ol kim, Ey güzeller şahı! Bu Hamidî adlı vefalı kulun
Sana dil ü can ile duâ-yi seher eyler. sana can ve gönülden sabah duası eder.
Bülbül kimi medhin der iken bu felek ânı Bülbül gibi seni överken, felek onu neden ay-
Hicrinde neçün gül kibi xûnin ciğer eyler. rılığınla gül gibi ciğeri kanlı hâle koyar?
İnsafını gör bu felek-i sufle -nevâzm Alçakları okşayan bu feleğin insafına bak ki, hüner
Kim ehl-i hüner heqqine her dem neler eyler. sahiplerinin hakkına her zaman ne işler eder.

Tale çü rücû etse, hüner fâide vermez Talih tersine dönse de hüner artık fayda etmez.
Bext olmasa, gün dağde le'li hecer eyler. Bahtı olmayan lâl taşım bile güneş taşa çevirir.

Bîçâre niyaz iyle yüzün qapuna sürüb Ey güzeller şahı! Bu biçare duayla yüzünü kapına
Hâlmı der, ey şâh, sözü müxteser eyler. sürerek hâlini sunar ve sözünü de kısa keser.

Meqsûdi anun yüzünü görmekdürür ancaq. Ancak maksadı onun yüzünü görmektir. Az
Âzâ vü çoxe demiyesen kim nezer eyler. veya çok demeden bakar.

Qanımdan ona ger bir ovuc torpaq irerse, Eğer ona kanımdan bir avuç toprak ulaşırsa top-
Torpağı alıb şövqle kehl-i beser eyler. rağı arzuyla alıp gözüne sürme yapar.

Tâ encümüne nûr verür şah-i kevâkib, Yıldızların şahı diğer yıldızlara ışık verince kutup
Tâ qütb mücavir olur ü meh sefer eyler , yıldızı etrafında dolaşır ve ay yolculuğa çıkar.

Yâreb, ebedî qıl bu şahin dövlet ü ömürün Ya Rab! Bu padişahın mutluluğunu ve hayatını
Zîrâ ki, cahanda heme dem xeyirler eyler. ebedî kıl. Çünkü o, dünyada her zaman hayır
işler yapar.

XII
Neyçün ey meh, cennet-i kûyinde bar olmaz bana? Ey ay yüzlü sevgili! Senin köyünün cennetinde
Neyçün evvelki kibi hiç e'tibâr olmaz bana? bana niçin izin yoktur? Niçin eskisi gibi bana
yine itibar gösterilmez?
Derd-i hicrinde bana yâr olmadı sebr ü qerar Ayrılık derdinde sabır ve kararım bana dost ol-
Sen bana yâr olmayınca kimse yâr olmaz bana. madı. Sen bana dost olmayınca elbette kimse de
dost olmaz.
Ben qaçan görsen seni, kendimi eslâ bilmezem, Ne zaman seni görsem, kendimi kaybederim.
Bext yâr olmadığıçün ixtiyâr olmaz bana. Talihim bana dost olmadığı için karar verme
gücüm de olmaz.
Eşqinin yolunda Mensur'em veli nâpâydar, Aşkının yolunda Hallac-ı Mansur gibiyim, ama
Ey dirîğâ, kim bu dövlet pâydâr olmaz bana. devamlı olmuyor. Ne yazık ki, bu mutluluk
bana daimî değildir.
Ger nigâr etsen eli qanımdan andan dönmezem, Sevgilinin eli kanımdan resim yapsa bile yine de
Demesünler kim meğer mehr-i nigâr olmaz bana ondan vazgeçmem. Çünkü bana "Meğer resmin
sevgisi olmazmış" demesinler.
Hâmidî gerçi qebûl olsa dehânın vesfini Ey Hamidî! Eğer sevgilinin ağzının özelliklerini
Bundan özge bu cahanda hiç kâr olmaz bana. anlatmak mümkün olsaydı, bu cihanda bana
bundan başka iş olmazdı.

You might also like