Professional Documents
Culture Documents
İ
nsan tabiatında başkalarını veya eşyayı kontrol etme, yönetme isteği çok
güçlü bir eğilimdir. Bağımsızlık, üstünlük, hâkimiyet, lider olma, başkaları-
nı sevk ve idare etme, onların kaderinde söz sahibi olma, onları istenilen ey-
lem ve davranışlara zorlama arzu ve isteği insanda doğuştan gelen bir özelliktir.
>>
Bundan dolayı babalar ve kocalar hane halkı üze- den, her türlü bireysel tali güç dışavurumları bir
rinde tiranlaşma eğilimi ya da tehlikesiyle karşı ölçüde onunla ilgili, onun tarafından mümkün
karşıyadırlar. Çünkü güç kullanımının aşırı şekil- kılınmış, etrafı onun tarafından çevrilmiş ve ona
leri sadistçe bir niteliğe bürünmeye eğilimlidir. Sa- karşı yönelmiştir. Bu nedenden dolayı bütün güç
dizmin müşahede edilebilir çeşitli şekillerinin hep- ilişkileri geniş anlamda siyasi denebilecek belli bir
sinde ortak olan nokta, “başka bir insana tamamen boyut ihtiva ederler
hâkim olmak, onu kendi irademize bağlı güçsüz İster örgütlü bir siyasi hareket çerçevesinde,
bir nesne haline getirmek, onun mutlak efendi- isterse üzerinde bulunulan belli bir toplumsal
si olmak, Tanrısı olmak, onu canının istediği gibi statüye bağlı olarak gücü elde bulundurma, baş-
kullanmaktır.” Yönettiğimiz kimseyi küçük düşür- kalarının kaderi üzerinde söz sahibi olma, kişinin
mek, köle haline getirmek bu gayeye götüren bir psikolojik dünyasında çok önemli değişme ve ya-
vasıta olarak rol oynamaktadır ve en radikal gaye pılanmaya yol açar. Bir insanın diğer insanlar ve
de ona ıstırap çektirmektir. Çünkü bir başkası üze- eşya üzerindeki kudreti arttıkça, o insanın “kendi-
rinde en büyük güce sahip olduğumuzu en fazla lik algısı” değişmeye başlar; onları kendisinin bir
gösterecek olan şey ona acı vermek, onu herhan- parçası olarak tasavvur etmesine sebep olabilir.
gi bir savunma imkânına sahip olmaksızın ıstırap Böylece bir insanın benliğini, başka insanları ve
çekmeğe zorlamaktır. Başka bir insan üzerinde hâ- eşyaları da içine alacak şekilde genişletmesi, ona
kimiyet kurmuş olmadan duyulan zevk, sadistçe iktidar gücünün arttığı hissini vermektedir. Böy-
yönelimin gerçek mahiyetini oluşturmaktadır. Fa- lece toplumda özellikle mevki ve makam sahibi,
kat bu ilişkilerde bile zihnî etken, kültürel üstünlük mal ve servet bakımından zengin, yönetici ve lider
belirleyicidir. Bu yüzden biyolojik bağımlılıkların konumundaki kişilerde, onlara özel bir psikoloji
yerini çok daha fazla zihinsel bağımlılıklar alabilir. gelişmektedir. Büyüklük, üstünlük, seçkinlik duy-
Ayrıca toplumsal âdet ve geleneklerin bağımlılık gusu bu psikolojinin, başta gelen özelliklerdendir.
oluşturucu gücünü de unutmamak gerekir. Böyle- Kendinde tamlık ve mükemmellik bulunduğunu
ce fizik ve zihinsel iktidar tiplerinin yanında gele- vehmeden veya sahip olduğu bilgi, sanat, mal ve
neğe dayanan bir iktidar tipi de söz konusudur. makama başkalarının muhtaç olduğunu düşünen
Güç ve iktidar isteği toplum hayatı bakımın- kimselerde bu duygu çok güçlüdür. İbn Haldun’un
dan çok büyük bir öneme sahiptir. Bir toplumda ilahlaşma (teellüh) adını verdiği3 bu çok güçlülük
iş yapabilen, toplumsal birlik ve bütünlüğü ayakta ve tamlık duygusu diğer insanlarla ilişkilerde eşit-
tutabilen etkili liderlere ihtiyaç vardır. Toplumsal lik ve ortaklık kabul etmeyi imkânsız hale getirebi-
sorun ve bunalımlarla başa çıkabilecek güçlü, etki- lir. Çünkü iktidarın başkaları üzerindeki etkisi her
li ve becerikli liderler yetişmediği zaman, o toplu- zaman tek yönlü belirleme biçiminde ortaya çıkar.
mun varlığı tehlike altındadır. Fakat bir toplumun Kur’ân-ı Kerim’de “ekâbir”, “mele’”, “mütref” gibi
mahvına sebep olan da aynı istektir. Her biri kendi kavramlarla dile getirilen güç ve iktidar sahipleri-
iktidar isteğinin tatmini peşinde koşan rakip grup- nin temel yönelimi “istiğnâ”, “istikbâr” “ ulüvv”
lar arasındaki acımasız iktidar mücadelesinin, za- gibi vasıflarla nitelendirilmektedir. Toplumun seç-
man zaman kanlı çatışmalara, cinayet ve entrikala- kinleri ve önde gelenleri bu özellikleri ile, kendileri
ra, ahlak ve kanun dışı iş ve davranışlara çokça yol dışında ve üzerinde hiçbir kuvvet ve otorite kabul
açtığı ve bunun da toplum hayatını zaafa uğrattığı etmeyen, herkesin kendilerine uymasını bekleyen
bilenen bir gerçektir. Güç ve iktidar isteğinin teza- ve kendileri ise çoğu zaman yanlış, haksız(zulm)
hür ve sonuçları en açık biçimde örgütlü kolektif ve sapıkça(dalâl) işler peşinde koşan ve kendileri-
devlet iktidarında görülür. Devlet, bir grup ve bir
bölgedeki en yüksek egemen gücü temsil ettiğin-
3 İbn Haldun, Mukaddime, c.I, s.500; c.II, s.922.
YIL 2 S AY I 5 | D E M D E R G İ 27
Hakikatin en yüksek yasa olduğuna inanan bir kimse asla iktidarı en yüksek değer
konumuna yerleştirmez. Fakat hayatın bu tek yönlü alanında yaşayan bir kimse için iktidar sistemine
hizmet etmeleri şartıyla hakikat da yalan da birdir.
ğerlendirecek bakış gücü yerine, -önünü göremez olmak isteyen kimse pek başkaları için yaşamak
duruma getirecek kadar- kolayca dallanıp budak- eğiliminde değildir. İktidar isteği bir kimseyi baş-
lanıveren bir muhayyele gücüne sahiptir. Çeşitli kaları karşısında üstün hissettirir. Tanınma, kabul
illetlerle malul bozuk bir muhayyile siyasetçiyi ha- görme ve onurlandırılma talep eder ve özgürlük
yatın gerçekleriyle çatışmaya düşürür. Dolayısıyla için çabalar.
güç peşindeki insan estetik-ruhsal eğilimlerin ve Katıksız bireyci siyaset adamı bir tiran, bir zor-
içsel biçimin gerçek mükemmeliyetine ulaşamaz, badır. Herkesten daha yüksekte olanın sadece
çünkü ziyadesiyle dışsal etkenlere göre davranışta kendisi olduğunu düşünür ve başkalarını tebaası
bulunmaya yönelmiştir. olarak görür. Başka herkesten üstün olmak siyasi
Politik tipin bir toplulukla ilişkisi kendine özgü tipin temel ve sürekli saikıdır. Eğer onu toplum
bir iki yanlılık sergiler. Kural olarak insanları yö- ve hukukun ötesinde tamamen kendi başına dü-
netme arzusuyla, onlara kendileri için manevi şünürsek, ondaki kuralsızlık ya da ilke yoksunlu-
bakımdan yardım etme iradesi arasında keskin ğunun, kendine özgü yaşama ve var olma irade-
bir karşıtlık vardır. Katıksız iktidar adamı kendini sinin, her ne pahasına olursa olsun zirvede kalma
önemseyen ve önemsenilmesini isteyen insandır. ve üstünlüğünü koruma arzusu ile dolu olduğunu
O nedenle sıcak yürekli bir dost değil, idare-i mas- görürüz. Bu noktada maddi talepler bile ikinci sı-
lahatçıdır. Yönetmek ve egemen olmak isteyen bir rada gelir. Bunun yanında toplumsal temeli olan
kimse bir vazgeçici ya da fedakâr olamaz. Bir şey iktidarın sahibi, aynı zamanda daima bir liderdir
ve yönettiği insanların mutlu etmeyi, onlara yar-
dımcı olmayı ister. Liderliği önderlik ettiği insanla-
rın birliğine ve topluluğuna dayanır ve o nedenle
onların toplumsal sevgi ruhundan bir şeyler yan-
sıtmalıdır. Bu iktidar ilişkisi gerçek anlamda sev-
giye dayandığında patriarkal sistemle; hukuki bir
temeli olduğunda yasal yöneticiyle; dalkavukluğa
ve yığın içgüdüsüne, ucuz popülizme teslimiyete
dayandığında demagogla karşılaşırız. Denebilir
ki, devlet erki için olduğu gibi siyasetin de somut
etkinliğini önceleyen düsturlara ihtiyacı yoktur.
Siyaset fırsatlar yaratma ve onlardan yararlanma
sanatıdır. Devletin varlık nedeni olarak bilinen şey
genel geçerliliğin kaynağı olarak saygı duyulan
akıldan farklıdır. Bu sadece tek bir etkenin, devle-
tin menfaatinin sürekli olduğu bireysel hesaplama
sanatıdır.
Politik tipin saygınlığı etki ve nüfuz alanının
genişlemesiyle aynı zamana rastlar. Denetim ve ta-
hakkümün artmasıyla birlikte bağımlılıklar alanı-
nın da genişlemesinde, iktidar arayışının kendine
özgü diyalektiği ile karşılaşırız.
Büyük insan kümelerine hâkim olmayı isteyen
kimse er geç kendi gücünün yetersizliği ile karşı-
Toplumsal huzur ve mutluluk ta buna bağlıdır. Hayatın amacını güç ve iktidar yarışı değil, “iyi olanı
gerçekleştirme”( Mülk 67/2) görev ve sorumluluk bilincinin yönlendirdiği bir “erdem yarışı” olarak kabul
etmedikçe, insanlığın dert ve sıkıntılarının son bulacağını düşünmek boşunadır.
YIL 2 S AY I 5 | D E M D E R G İ 29