You are on page 1of 1

Ebû Talip el-Mekki, Kûtul-Kulüp adlı eserin- büyükleri ve özellikle mutasavvıflar, sukûtu tav-

Psikoloji
de halveti tanımlarken “kalpten halka ait korku siye etmiş, konuşunca da sadece iyilik ve güzellik
Mustafa Doğan KARACOŞKUN*
ve beklentilerin boşaltılması, bütün düşüncenin üzerine konuşmak gerektiğini belirtmişlerdir. Ni-
Yüce Yaratıcının emrettiği işlerde toplanması ve tekim Hz. Muhammed (sav): “Ya hayır söyleyin,
sebat üzere azmin kuvvetten dirilmesi”1 ifadesini yahut susun” buyurmuştur. Atalarımız da “konuş-
kullanır. Buna göre halvette, bir korku, kaygı, terk mak gümüşse susmak altındır.” demişlerdir. Çün-
edilmiş olma duygularının tam tersine, bir ünsi- kü çok konuştukça günah işleme riski artmaktadır.
KORKULAN DEĞİL, ARZU EDİLEN BİR YALNIZLIK
yet, toplum içinde yaşarken bulunamayan ayrı bir Yalan, gıybet, iftira vb. hep bu nevi günahlardan-
lezzet ve huzur duygusu vardır. İnsanın kendi ken- dır. Nitekim İmam Gazali, İhyau Ulûmu’d-Din

HALVET disiyle yüzleşmesi yoluyla, çeşitli korku ve kaygıla-


rını, suçluluk ve günahkârlık duygularını, pişman-
lıklarını, gündelik hayata ilişkin yaşadığı sıkıntı ve
streslerini, insan ilişkilerinden kaynaklanan prob-
adlı meşhur eserinde bunları dilin afetleri olarak
açıklar.

Sonuç olarak kalplerimizi günah kirlerinden,

PSİKOLOJİSİ lemli algılarını aşarak, derin bir ruhî sükûnet ve


huzur atmosferine geçişi vardır. Bu geçiş dünyanın
sorunlu, sıkıntılı ve sürekli meşakkatlerini dünya-
da bırakarak, ulvî bir alana yakınlaşma olayıdır.
hayatımızı stres ve kaygılardan azâde kılabilmek
için, yer yer kendimizle ve Rabbimizle baş başa ka-
labilmek gerekir. Tasavvufta “halvet” terimiyle an-
latılan bu arınma olayı, insanın “eşref-i mahlûkat”
“Kalplerimizi günah kirlerinden, hayatımızı stres ve kaygılardan azâde kılabilmek olmanın sırrını anlayabilmesine imkân tanıyabile-
için, yer yer kendimizle ve Rabbimizle baş başa kalabilmek gerekir.Tasavvufta Halvet, tasavvuf psikolojisinin önemli kavram- cek önemli bir yaşantıdır. İnsan, kendi kendisiyle
larından biridir. Halvet, görünüşte yalnızlık ama ilişki kurup, kendini anlayıp keşfetmeden doğru ve
‘halvet’ terimiyle anlatılan bu arınma olayı, insanın ‘eşref-i mahlûkat’ olmanın sırrını muhtevada Allah’la baş başa kalmaktır. Aradaki erdemli davranışları yeterince gerçekleştiremez.
anlayabilmesine imkân tanıyabilecek önemli bir yaşantıdır.” sorunları görerek onlardan kurtulup, asıl kaynakla Başkalarını ve hayatı anlayabilmek için, önce ken-
buluşmaktır. Bu nedenledir ki halveti tercih eden dini anlamak gerekmektedir. Bu açıdan, halvet ya-
birey, Yüce Mevla ile arasına giren ve dünyevî olan şantısı, tasavvufta önemli bir eğitim evresidir. Bu
her şeyi sınırlar. Bu sınır, bireyin inandığı kut- evreyi başarıyla geçen mutasavvıflar, tüm hayatla-

P
sal varlıkla yakınlaşmasını engellemeyecek oran- rında yer yer yalnız kalabilme, susma ve psikolo-
da onlardan yararlanması anlamındadır. Örneğin, ji diliyle ifade edersek, toplum içinde birey olabil-
az yemek ve az uyumak gerekir. Bunların artaca- meyi başarabilen insanlar olabilmişlerdir. Çünkü,
ek çoğumuz, daha yalnızlık keli- ğer türü, yani tercih edilen yalnızlık ise, farklı bir ğı, halveti engelleyeceğinden, birey tam bir bilinç halvet yaşantısında olduğu gibi, kendi iç uyumu-
mesini duyar duymaz ürkeriz. Onu tad içerir. Bu tad, insana huzur veren; onu mut- aydınlanması ve ilahî kaynakla buluşma noktası- nu sağlayarak ve kişilik bütünlüğü zarar görmeden
zihnimizde, genel anlamda tatsız, lu eden bir tattır. Nitekim Hz. Peygamberin vahiy nı elde edemez. Yine çok konuşmak, insanı bu at- yaşanan ve tercih edilen yalnızlıklar, insanın hu-
istenmeyen ve zorunlu kalmadıkça tercih edilme- gelmeden önce Hira’da yaşadığı yalnızlık kendi mosfere gitmekten alıkoyar. Bu nedenle de, İslâm zur ve mutluluğu için önemli bir psikolojik destek
yen bir yaşantı olarak betimleriz. Ancak bu konu tercihidir. O, bu yalnızlık vakitleri nedeniyle hu- işlevi görmektedir.
üzerine kafa yoran kimi psikologlar, yalnızlığı iki- zursuzluk değil, aksine derin bir huzur hissi yaşa-
ye ayırırlar. Zorunlu ve tercih edilen yalnızlık. Zo- mıştır. Tasavvufi eğitimde yaşanan bir süreç ola- Dipnot
runlu yalnızlık, kişinin tercih etmediği, soyutlandı- rak halvet de, bu bağlamda, yani tercih edilen bir * Doç. Dr.
ğı, dışlandığı, bir tür itildiği bir yaşantı biçimidir. yalnızlıktır. Tasavvuf kaynaklarında bu yaşantıya 1 Ebû Talip El-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb, çev. Yakup Çiçek,Dilaver Selvi, C.I, İstanbul,
2004, s. 392.
Bu nedenle, insana dayanılmaz acılar verir. İnsan ilişkin çok sayıda bilgi olmakla birlikte, yazımızda
kendini terk edilmiş ve çaresiz hisseder. İşte daha konuyu psikoloji açısından ayrı bir düzlemde de-
çok bu tür bir yalnızlık algımız baskındır. Oysa di- ğerlendirmeye çalışacağız.

62 Aralık 2008 63

You might also like