You are on page 1of 274

nsan Yaynlar: 92

Dnce Dizisi: 20

ISBN 975-7732-61-3

zgn Ad
Mirror of the Intellect
Essays on Traditional Science & Sacred Art
Quintia Essentia
1987

nsan Yaynlar
Klodfarer Cd., 27/5, Trbe, stanbul
Tel: 516 08 2 8 - 5 1 8 08 78

Redaksiyon
dem Hsrevolu

Dzen
Karakalem

Bask-Cilt
Doan Ofset

Kapak
Yazevi

Kapak Bask
Piramid Ofset

stanbul
Nisan 1994
Geleneksel Bilim ve
Kutsal Sanat zerine Denemeler

TITUSBURCKHARDT

Trkesi
Volkan Ersoy

insan yaynlan
indekiler

G R
Titus Burckhardt: Genel Hatlaryla Hayat ve Eserleri 7
I GELENEKSEL KOZMOLOJ VE M O D E R N DNYA
1. Kozmolojik Bak As 17
2. Geleneksel Kozmoloji ve Modem Bilim 21
(I) Cosmologia Perennis 21
(II) Modern Fizik 31
(III) Geleneksel Simgecilik ve Modern Ampirizm 35
. (IV) Evrimcilik 37
(V) Modern Psikoloji 51
3. Kaplana Binmek 75

II HIRSTYANLIK TEMALARI
4. Yedi Sosyal Bilim ve Chartres Katedralinin Bat Kaps 85
5. nk Dante Hakl 91
6. Teilhard de Chardine Kar 109
7. Kuds- erif ve Vaikunthanm Cenneti 113
8. Hristiyan Simgeciliinin ki rnei 121
9. Rus konalarnn Teolojik Anlam 123

III S M G E C L K VE M T O L O J
10. Ayna Simgecilii 127
11. Su Simgecilii 135
12. Simyay Kavramak 145
13. Satran Simgecilii 157
14. Kutsal Mask 165
15. Ulyssesin Dn 173
16. Gne Dans 181
IV SLM TEMALAR
17. Fezde Geleneksel Bilimler 191
18. bni Meiin Duas (Meiye Duas) 201
19.Berzah zerine 211
20. mam Gazalinin Esml-H sn Yorumundan 219
21. slm Eitimde Gzel Sanatlarn Rol 229
22. slm Sanatnda Kalc Deerler 239
j 23. slm Sananda Boluk 251
24. Arapann slm Grsel Sanatlar zerindeki Etkisi 257

V BTRRKEN
25. Manev Yntem zerine Bir Mektup 271

BBLYOGRAFYA 273
Titus Burckhardt:
Genel batlaryla hayat ve eserleri

ALMAN ASILLI bir svireli olan Titus Burckhardt 1908de Floransada


dodu ve 1984te Lozanda ld. Tm hayatn hikmetin ve gelene
in eitli ynlerini incelemeye ve aklamaya adad.
Titus Burchardt, modern bilim ve teknokrasi anda, kozmoloji
ve geleneksel sanat alannda olduu gibi metafizik alannda da evren
sel hakikatin en nemli savunucularndan biriydi.
Varoluuluk, psikanaliz ve sosyoloji dnyasnda, Platonculukda
Vedantada, Sufizmde Taoizmde ve dier sahip batini veya hikem
retilerde ifadesini bulan bengi hikmetin (Philosophia Perennies)
bata gelen szclerinden biriydi. Edeb ve felsef adan, yirminci
yzyl yazarlarnn oluturduu gelenekilik ekolnn sekin bir ye
siydi.
Gelenekilik ekolnn byk ncs ve kurucusu ise Rene Gue-
nondu (1886-1951). Guenon, modern sapknlk olarak adlandrd
o tufandan farksz laikletirme salgnnn, Ortaam bitip Rne
sansn balad, adcln gereklii yendii, evrenselciliin yerini
bireyciliin (veya hmanizmin) ald ve ampirizmin skolastizmi ye
rinden ettii bir zamanda baladn ileri sryordu. Bu yzden, Gue-
nonun eserlerinin nemli bir blmn, amansz bir Platoncu veya
meta-fizik bak asndan modern dnyann eletirisi oluturuyordu.
Ustaca yazd Modern Dnyann Bunalm1 ve Niceliin Egemenli

lM o d em D n ya n n B unalm , ev. Nabi Avc, Aa Yaynclk, 1992, st.


i2 adl iki kitabnda bunu ayrntl bir biimde aklar. Guenonun
eserlerinin olumlu yan, evrensel metafiziin ve geleneksel ortodoksi-
nin deimez ilkelerini ortaya koymasdr. Bavurduu kaynaklar ara
snda en bata geleni ankarac nondualizm (avaiata, ikici olma
ma) doktriniydi, ve bu bakmdan en nemli eseri nsan ve Vedan-
ta ya Gre O luum uyn. Bununla birlikte, btn geleneksel biim
leri tek bir biim-tesi Hakikatn eitli grnmleri olarak kabul et
tii iin, dier geleneksel kaynaklara da yneldi. Guenonun eserlerin
de zekice ifade edilen dier bir nokta da, hangi dinden gelirlerse gel
sinler, geleneksel simgelerin dnsel bir ieriinin olduuydu. Bu ko
nuda bkz. Guenonun Symboles fondementaux de la Science Sacree
adl eseri.
Guenondan olduka etkilenen nl bilginlerden biri de Ananda
K. Coomaraswamyydi (1877-1947); Coomarasvvamy kendi bana
sekin ve usta bir yazar olmasnn yansra, hayatnn nispeten son d
nemlerinde, Guenonun kitaplarnda bu denli ayrntl ve net bir bi
imde ifade edilen geleneksel bak asyla tanma olana bulmu ve
bunlar tamamiyle benimsemiti.
Guenonun yazlarnn, kesinlikle nemli olmalarna karn, bt
nyle kuramsal bir yapya sahip olduklarn ve gerekletirme soru
nunu irdeleme iddiasnda olmadklarn belirtmek gerekir. Dier bir
deyile, bunlar genel olarak dnsellikle (veya doktrinle) ve dolayl
bir biimde de maneviyatla (veya yntemle) ilgilidirler.
Frithjof Schuonun (d. Basle 1907) eserleriyle gelenekilik ekol
nn yldz parlad. 30 yl nce bir ngiliz Tornacs (Aquinolu Tho-
mas felsefesi taraftar) onun hakknda yle yazmt: Eserleri, mte
fekkir bir zekann isel otoritesine sahip.3 Daha yakm zamanlarda,
Amerikal bir akademisyen yle diyordu: Her ynyle zamanmzn
mkemmellik rneidir. Hayattaki dnrler arasnda ona rakip ola
bilecek kimseyi gremiyorum.4 T. S. Elliot da ayn ekilde dnyor

2Niceliin Egemenlii, ev. M . Kank, z Yaynclk, stanbul, 1991.


SBer'nard Kelly, D om intcan Studiesiinde, (Londra), Cilt 7,1954.
4Ord. Prof. H u sto n Smith, 1974,
du. 1953de, Schuonun ilk kitab hakknda yle yazmt: Karlatr
mal Dou ve Bat dinleri incelemesi dalnda ondan daha etkileyici bir
yazara rastlamadm.
Schuonun eserleri, Guenonun hayatnn son ksmnda yaynlan
maya balad. Guanon ld gne kadar ondan ntre eminent colla-
borateur diye bahsederdi (rnein, Etudes Traditionnellesde).
Schuon, daha da dikkate deer bir tarzda, akllca ve rtlemez bir
biimde yapt modern dnya eletirilerine devam etmi ve bilinen
btn biimlerin znde yatan, aydnlatc ve kurtarc temel hakikat
ile ilgili aklamalaryla eriilmez mertebelere ulamta.
Schuon bu biim-tesi hakikati religio perennis diye adlandrr.
Benzer terimler olan philosophia perennis'in ve sophia perennisin
reddedilmesini gerektirmeyen bu terim, yine de, Schuonun yazlarn
da amaz bir biimde bulunan ek bir boyutun ipularn ierir. Yani,
dnsel anlayn manev bir sorumluluk gerektirdii, zekann iten
lik ve inanla tamamlanmas gerektii ve grmenin (dikey) inanma
y (derinlemesine) gerektirdii. Dier bir deyile, temel ve kurtarc
hakikati ne kadar iyi alglarsak, i veya manev gerekletirmeye y
nelik bir aba harcama ykmllmz o kadar artar.
Schuonun ilk eseri kapsaml genel bir incelemedir; bal konuyu
ortaya koyar: Dinlerin kn Birlii. Dier eserleri unlardr: (Hin
duizmde) Benliin Dili, Budizm in zinde, slm Anlam ak, Kast
lar ve Irklar, M antk ve A km lk ve daha yakn zamanlarda yazd,
felsefi ve manev aydnlanmann geni bir zeti olan lke ve Yol Ola
rak Batmlik.
Artk Titus Burckhardta dnebiliriz. Burckhardt Floransada dor
mu olmasna ramen, Basleli aristokrat bir aileye mensuptu. nl
sanat tarihisi Jacop Burckhardtm yeeni ve heykeltra Cari Burc-
khardtm oluydu. Titus Burckhardt Frithjof Schuondan bir ya k
kt ve ilk rencilik yllarn 1. Dnya Sava srasnda, Baslede bir
likte geirmilerdi. Bu, samimi bir arkadaln ve hayat boyu srecek,
son derece uyumlu dnsel ve manev bir ilikinin balangcyd.
Burckhardtm, Schuonun eserlerini mkemmel bir biimde ta-
marnlayan en nemli metafizik almas Tasavvuf Doktrinine Gi-
n 'tir. Bu, batnliin doasnn kapsaml ve titiz bir biimde analiz
edildii dnsel bir bayapttr. Kitabn banda, batnliin ne oldu
u ve ne olmad bir dizi basit ve ksa tanmla aklanr; daha sonra
slm batnliinin ya da Tasavvufun retisel temelleri incelenir; ve
kitap, manev simyaya ya da manev gerekletirmeye giden tefekkr
yoluna ilikin esinli bir tanmlamayla sona erer. Bu eser Burckhardt
Schuondan sonra dnsel retinin ve manevi yntemin en bata
gelen yorumcusu yapmtr.
Burckhardt, yazlarnn byk bir ksmn, bir anlamda metafizi
in hizmetisi olarak grd geleneksel kozmolojiye ayrmtr. Sz
konusu ilkeleri, ilk kez 1948de Franszca yaynlanan ve imdi de bu
kitabn ilk blmn oluturan Kozmoloik Bak As balkl usta
lkl ve zl makalede biimsel olarak sunm utur. Daha sonralar
1964te hem Franszca hem Almanca yaynlanan bir dizi makale
de kozmolojik esaslar gerekten ok kapsaml bir biimde ilemi
ve ayrca modern bilimin ana dallarna birok ayrntl gndermede
bulunmutur. Bu makaleler, bu derlemenin ikinci blmnde, Gele
neksel Kozmoloji ve Modern Bilim bal altnda toplanmtr. Bun
lar, Jacob Needleman tarafndan 1974te derlenen ve 1986da yeniden
basm yaplan Sword of Gnosisde de (ngiliz dergisi Studies in
Comperative Religiondaki makalelerin bir antolojisi) yer alr.
Burckhardt, kozmolojiye duyduu ilgi dorultusunda, geleneksel
sanata ve zanaatkarla zel bir yaknlk duymu ve geleneksel
mimaryi, ikonografiyi, dier sanatlar ve zanaatlar deerlendirmekte
tecrbe sahibi olmutur. zellikle de, hem yaplarnda bulunan sim
gecilik sayesinde retisel bir mesaj tayan anlaml etkinlikler olarak,
hem de hepsinden te inayetin manev kavranmn ve inayet aralar
nn destekleri olarak sanat ve zanaatn nasl manev bir nem kazan
dklaryla ve kazanabildikleriyle ilgilenmitir. A rs sine scientia ni-
hil.
phesiz burada, ayn madalyonun iki yz gibi olan scientia
sacra ve ars sacra* sz konusudur. Bu, eitli geleneksel uygarlklarn
zanaat kollarna kabul trenlerinin ve zellikle de Orta adaki duvar (
ustal ve simya gibi eylerin ilgi alanna aittir. Aslnda Burckhardtm
kozmoloji alanndaki en nemli eserleri, uzun bir alma olan Simya:
Kainatn Bilimi, R uhun B ilim i'dir; manev bir psikolojinin ifade
edili biimi ve tefekkr ve kavraya dnsel ve simgesel bir destek
olarak simya bu kitapta mkemmel bir biimde sunulur.
Burckhardtm sanat alanndaki en nemli eseri ise Dou ve Bat
da Kutsal Sanat tr; bu kitapta Hinduizm, Budizm, Taoculuk, Hris
tiyanlk ve slmn metafizii ve estetii zerine birok esiz blm
bulunur ve kitabn Hristiyan Sanatnn k ve Yeniden Douu
balkl son blmnde ada Hristiyanlk sananm durumu faydal
ve pratik bir yaklamla incelenir. Bu kitabn temel unsurlarnn kap
saml bir zeti ilk kez The Unanimocus Tradition balkl, Ranjit Fer-
nandonun geleneki yazarlarnn makalelerinden yapt bir derleme
de yaynlanacak (Geleneksel Aratrmalar Kurumu, Colombo, hazrla
nyor).
Burckhardt, ellili ve altml yllarda, Lozan ve Oltendeki Urs Graf
Yaymevinin sanat ynetmeniydi. Bu yllarda ilgilendii konularn ba
nda, ho resimlerle ssl ortaa elyazmalarmn, zellikle de Kellsin
Kitab, Durrovvun Kitab (Dublin, Trinty Collegeden) ve Lindisfar-
nein Kitab (Londra, ngiliz Ktphanesinden) gibi ilk Kelt Yeni Ahit
yazmalarnn tpk basmlarnn hazrlanmas ve yaynlanmas geliyor
du. Bu, ok kaliteli, nc bir almayd ve bir yaynclk baarsyd;
yaynlanr yaynlanmaz hem uzmanlarn hem de kamuoyunun bk
beenisini toplad.
Kellsin Kitabnn o olaanst tpk basmm hazrlamas, Burc-
khardta Papa XII. Pius ile karlama olana .tamd. Urs Graf Yayne
vi kitabn bir kopyasn Papaya hediye etmek isteyince, buna en uy
gun kiinin sanat ynetmeni Burckhardt olacana karar verildi. Pa
panm gznde Burckhardt, grnte Baslel bir protestand. Papa,
Castelgandolfodaki yazlk konutunda onunla zel bir grme ayarla-

*Lat. Kutsal bilim ve kutsal sanat [ev.]


di. Papa grmenin yaplaca odaya bembeyaz giysiler iinde, onu
selamlayarak girdi ve ziyaretisine yaklaarak Almanca, Sie sind also
Herr Burckhardt? (Herr Burckhardt sizsiniz, deil mi?) dedi. Burc
khardt diz kt ve Papa ona kutsal yznn bulunduu uzatnca
saygyla elini tuttu. Ancak Katolik olmadndan (Katoliklerde adet ol
duu gibi) yzk yerine Papann parmaklarn pt. Burckhardt, Pa
pa bunu glmseyerek kabul etti diye belirtiyor.
Birlikte Karanlk alardan ve bu alarda bu denli ho ve m
kemmel bir biimde hazrlanm olan esiz yeni ahit yaztlarndan sz
ettiler. Grmenin sonunda Papa onu kutsad: Seni, aileni, meslek-
dalann ve arkadalarn tm kalbimle kutsuyorum. Yine bu yollarda
Burckhardt, Urs Graf Yaynevinde Sttten de Geistes (Ruhun Mali
kanesi) genel bal altnda ilgin bir dizinin yaynlanmas iini y
rtt. Bunlar, kutsal uygarlk rneklerine ilikin tarihsel ve manev in
celemelerden oluuyordu ve Athos Da, Kelt rlandas, Sina, stanbul
ve dier yerlerle ilgili konular ieriyordu. Burckhardt, Siena, Bakire
Meryem'in ehri, Chartres ve Gotik K atedrali'nin Yaradl, ve
slm ehri Fez adl kitaplara bizzat katlmda bulundu. Sienadz,
mimar anlamda bir Gotik mcevheri gibi korunarak bugne kadar
gelen bir Hristiyan ehrinin ykselii ve d hakknda aydnlat
bilgiler yer alr. Ancak en ilginci azizleriyle ilgili hikayedir. Burckhardt
kitapta Sienal Azize Catherinee (gerekli grd iin kendi zaman
nn Papasim azarlamaktan ekinmemitir) ve Sienal Aziz Bernardi-
noya (Tanr adna dua etmenin kurtarc gcne inanan en byk
Katolik uygulamaclardan -ve retmenlerden biriydi). Chartres,
ortaa Katedrallerinin bir inan ann gnmzde hl ayakta
kalan antlarnn tasarlanmasnn ve bu tasarlarn geree dnt
rlmesinin ardnda yatan din idealizmin (deyim yerindeyse) yk
sdr. Burckhardt, Chartresde farkl mimar sluplarn sadece
Gotik ve Romanesk arasndaki deil, Romaneskin eitlemeleri ara
sndaki ayrmlar da ortaya koyar dnsel ve manev ieriklerini
yorumlar. Bu, dnsel muhakeme denen eyin mkemmel bir rne
idir.
Burckhardtn birka bayaptndan biri de phesiz slm ehri
Fez adl kitabdr. 193Olarda, genlik yllarnda bir sre Fasda kalm,
Maripin hl bozulmam manev mirasnn baz nemli temsilcile
riyle yakn arkadalklar kurmutur. Bu dnemin Burckhardtn haya
tna yn veren bir dnem olduu aktr; fikirlerinin ve slbunun k
keni bu gnlere dayanr. Yine bu sralarda deneyimlerini yazya dk
meye balamtr (bunlar daha sonralar yaynlanacaktr) ve ancak
1950lerde, olgunlaan bu yazlarn ve deneyimlerini eksiksiz ve usta
ca yazlm bir kitapta toplamtr. Burckhardt, slm ehri Fezda
halkn tarihini ou kez iddet ieren, kahramans olan, bazen de
kutsal bir nitelik tayan bir tarihi ve dinini aktarr. Tm kitap bo
yunca slm dindarl ve slm uygarl ile ilgili grler yer alr.
Burckhardt bunlar gvenilir ve aydnlatc bir tarzda anlatr; eitli
yzyllarda yaam velilerin retilerini, mesellerini ve gsterdikleri
mucizeleri aktarr ve sadece slm uygarlnn sanat ve zanaatlarm
deil, Aristocu bilimlerini ve yneticilik becerilerini de aklar. Ger
ekten de, hanedan ve kabilelerle ilgili olaylarn baarszlk ve baa
rlarnn ardndaki ilkeleri bu denli etkileyici bir biimde sunan
Burckhardttan insanlarn ve toplumlarn ynetimi hakknda rene
ceimiz ok ey vardi.Burckhardtm slm ehri Fezi ruhen ok ya
kn olan, iyi hazrlanm bir dier eseri de spanyada Marib K l
tr'dr. Dierleri gibi bu kitap da, hakikat ve gzelliin, bilim ve sa
natn, dindarlk ve geleneksel kltrn ilendii bir kitaptr. Ancak bu
kitapta, modernlik ncesi hayatn romans, valyelik ruhu ve iiri bel
ki de dierlerinden daha fazla konu edilir.
Burckhardt Fastaki ilk yllarnda Arap diliyle yakndan ilgilenmi
ve zn biimiyle Tasavvuf klasiklerini zmsemitir. Daha sonraki
yllarda, bn Arabi5ve Cilden6yapt evirilerle bu hzineleri kamuo-
yuyla paylaacaktr. Yapt evirilerin en nemlilerinden biri, nl 18.
yzyl Fas alimi eyh Mulay el-Arab ed-Darkavnin din ierikli

5L a Sagesse des Prophetes (Fususul-H ikem ), Albin Mchel, Paris, 1955.


6D e L 'H o m m e niversel (el-ln san u -K m il), Derain, Lyons, 1953.
mektuplaryd.7 Bu mektuplar bir din klasik oluturur ve din tle
rin yer ald deerli belgelerdir.
Burckhardtm son byk eseri, olduka beeni toplayan etkileyici
monografisi slm Sanat 'dr. Burada, slm kalplar iinde antsal
yaratcln dnsel ilkeleri ve manev rol son derece zengin bir dil
le ve cmerte sergilenir. Bu muhteem eserle Burckhardtn edebi a
lmalar noktalanr.
lm nden sonra yaynlanan toplu eserleri, temelde eitli Fran
sz ve Alman dergilerinde yaynlanan ve daha nce bir kitap haline ge
tirilmemi makalelerden oluur. Bunun tek istisnas Chartres und ie
Geburt der Kathedrale adl kitabndan alnan Yedi Sosyal Bilim ve
Chartres Katedralinin Bat Kaps balkl makaledir. Kitabn tm
nn ngilizce evirisi hazrlanmaktadr. Btn zgn kopyalarla ilgili
ayrntlar kaynakada verilmitir (bu kitabn ekinde de yer almakta
dr).

WILLIAM STODDART

7Letters o f a S u fi M a ster (Resail), Perennial Books, Bedfont, ngiltere, 1969.


GELENEKSEL KOZMOLOJ VE
MODERN DNYA
1

Kozmolojik bak as

RTAAIN yedi liberal sanat* aslnda modern insann bi

O lim olarak tanmlad, matematik, astronomi, diyalektik ve


geometri gibi dallardr. Ortaada bilim ve sanatn, Trivium
ve Quadriviumun dnsel yapsyla tamamiyle uyumlu olarak bu
ekilde zdeletirilmesi, kozmolojik bak asnn temel yapsn
aka ortaya koyar.
Modern tarihiler geleneksel kozmolojiye baktklarnda bu ister
antik uygarlklarn ve dou uygarlklarnn kozmolojik doktrinleri ol
sun, ister Ortaa Bat dnyasnn kozmolojisi olsun genelde bunu
fenomenlerin nedenini aklayamayacak kadar ocuksu ve krlemesi-
ne yrtlm bir aba olarak grrler. Bu nedenle de, ortaa sanat
eserlerini bir doalclk nyargsyla, doann ve sanatsal becerinin
kesin gzlemi ltne dayanarak yarglayanlarn dtkleri yanlg
ya derler. Bu yzden, modernlikte kutsal sanatn ve dnsel koz-

* ngilizce beer bilim anlam na gelen liberal a rts'm kelime karl liberal sanat-
lardr. [ev.j
molojinin anlalmasnn nedeni hep ayn yanlgdan kaynaklanr; ve
bat bilgilerin (zellikle de dou ve ortaa kozmolojisini acma ve
alayla bakanlarn) sz konusu sanatlara sayg duymalar ve sanatnn
daha isel bir doann gerekliklerini ortaya koyduu iddiasyla doal
modellerinin baz zelliklerini abartp baz zelliklerini gizli tutmas
na izin vermeleri bu yanlgy affettirmez. Bu hogr, modern insan
iin sanatsal simgeciliin bireysel, psikolojik hatta salt duygusal
bir temelden baka bir eye sahip olmadn kantlar sadece. Modern
bilginlerin, sanatsal biim seiminin, esinlenmi ve dzenli olarak ak
tarlm ilkelere uygun olduunda, Ruhun hep var olan ve tkenme
yen olanaklarm hissedilir bir biimde iletebildiinin ve bu nedenle ge
leneksel sanatn, kelimenin genel anlamyla bir mantk gerektirdii
nin farknda olmadklar aktr.1 Bir yandan, modern zihniyetin sanat
biimlerinin duygusal ynlerine duyduu ilgi onu krletirmitir (ve
ou kez zel bir ruhsal soyaekimin sonucu olarak tepki gsterir); te
yandan, dayanak noktas, sanatsal sezgiyle bilimin birbirinden kkten
farkl iki alana ait olduu nyargsdr, yle olmasayd, sanata tannan
ayrcal kozmolojiye de tanma drstl gsterilirdi, yani kozmo
lojiye de kendini kinayeler araclyla ifade etme ve duyumsal biim
leri mesel olarak kullanma izni verilirdi.
Ancak, modern insan iin, somut olarak kantlanabilir olgular
dzleminden uzaklaan btn bilimler pheli hale gelir ve btnyle
akli yetenein aslnda sahte srekliliine dayanan trden bir akl y
rtme ile arasndaki balar koparrsa akla yatknln kaybeder. San
ki, btn kozmosun (evrenin) sadece insan tahayylnn somut ve
ya niceliksel yanlarn yanstmak iin yaratld iddiasnn hakl bir
yn olabilirmi gibi. Dahas byle bir tutumla btn insan gerekli
ine de hakszlk edilmi olur. Bu, felsefi bir grten ok, (son derece
tek yanl ve sahte bir etkinlikten kaynaklanan) akli bir snrlamay or
taya koyar, nk, her ne kadar greceli veya temelsiz olsa da btn

Ibkz. F rith jo f Schuon: D in lerin A k m B irlii, Bl. 4, Sanatta Biim ler zerine
(Perennial Books, Bedfont, M iddx, 1986).
bilimler bilgiye sahip akln yapsnda kendiliinden bulunan dzen ile
eylerin birlikte olabilirlii arasndaki zorunlu bir uygunluu ngerek-
tirir, yoksa hakikat diye birey olmaz.2 Makrokozm ile mikrokozm
arasndaki benzerlik inkar edilemeyecei ve bu benzerlik ilkesel b
tnl btn eylerin ona gre dzenlendii bir eksene benzeyen
bir btnl her yerde olumlad iin, kelimenin mmkn olan
en geni anlamyla 'doa biliminin (yani bilgisinin) az ok niceliksel
bir deneyimin dayanaklarn neden reddetmesi gerekmediini ve her
hangi bir dnsel bak asnn (ku bak denebilecek bir bak
asnn) aslsz bir hipotez olarak neden bir kenara itilmesinin gerek
mediini anlamak imknszdr. Ancak modern bilimciler, kesin bi-
limin szde gereki doasnn tesine geen her eyden gerekten i
renirler. Onlara gre, bir retinin iirsel niteliine bavurmak, o
retinin bilim olmasnn nndeki bir engeldir. Verili bir kavramn ih
tiamna ve gzelliine duyulan bu youn bilimsel gvensizlik, ezel
sanatn doasnn ve eylerin doasnn hi anlalmadn gsterir.
Geleneksel kozmoloji, kelimenin ezel anlamyla sanatm bir y
nn daima ierir: Bilim madd dnyann dna ktnda veya gele
neksel kozmolojist akn niteliklerin sadece bu dnya iindeki gr
nmlerine dikkat ettiinde, duyusal fenomenlerin d hatlarn ve ay
rntlarn tespit eder gibi bilginin hedefini sabitlemek imknsz olur.
Madd dnyann daha stndeki gerekliklerin mkemmel bir biim
de idrak edilemeyeceini sylemiyoruz; sadece akl ve szl (nakl)
ballktan (rabta) sz ediyoruz. Bu gereklik alglamalaryla iletile
bilenler, kanlmaz olarak, sz konusu sentetik bak asn yeniden
kefetmeye yardmc olan nazar (speklatif) anahtarlara benzerler. Bu
anahtarlarn kozmosun sonsuz okluktaki yzeyine tam olarak uy
mas, aslnda neye sanat dendiine, belirli bir manev gerekletirmeyi
veya en azndan belirli kavramsal boyutlarn stnln ngerekti-

ibkz. Rene G uanon: H in d u retileri ncelemesine G iri (Luzac, Londra, 1945),


Nyaya ile ilgili b l m :'... eer fikir, doru ve yeterli olduu lde, eylerin doasndan
bireyler paylarsa, b u n u n nedeni aslnda bizzat eylerin fikrin doasndan bireyler pay
lamasdr.
rip gerektirmediine baldr.3 M odern bilim ise, doay incelerken,
doann varolu dzlemlerinden sadece biriyle snrl kald gibi (m
tefekkir ruhun tersine yatay olarak ilerlemesinin nedeni budur), ey
lerin birbirinden zerk olarak ekil bulduunu daha da vurgulamak
istercesine doann ieriklerini birbirinden olabildiince ayrr. Ger
ekliin bu ekilde hem kuramsal hem teknolojik olarak para
lanmas, sanatn doasna temelinden ters der; nk tam bir birlik,
ritm, orant olmadan sanat hibir eydir.
Dier bir deyile, modem bilim irkindir; gereklik nosyonunu
tekeline ald4 ve eyleri nesnel olarak yarglama ayrcaln kendin
de grd5 iin bu irkinlik daha da artar modern insanlar geleneksel
bilimlerde sanatsal olmayan gzellii ortaya koyan eyleri bu yzden
alaya alrlar. Aslnda, modern bilimin irkinlii, dnsel ve esinlen
mi bilimler asndan onu deersiz klar, nk bu bilimlerin en
nemli hedefi varolan her eyin birlik iinde olmasdr; gerekte m o
dern bilimciler bu birlii inkar edemezler nk her ey bu birlii
tamamiyle olumlar ancak yine de paralara ayrma yaklamlar on
lar bu birliin tadm karmaktan alkoy ar.

3Byle speklatif anahtarlarn bir rnei, b ir b u rcu n izelgesidir. Bu izelge (diag-


ram ), b ir insann m akrokozm osuyla m ikrokozm osu arasndaki b t n ilikileri simgesel
olarak zetler. Bir b u rc u n y o ru m u saysz uygulam a gerektirir; ancak, sadece varln
benzersiz biim i, b u rcu n hem ortaya koyduu hem de gizledii b ir biim sayesinde bu
bur hakknda doru bir kehanette bulunulabilir.
4M odern estetikte gerekilik terim i b u yzden kullanlr.
5M odernlerin byk ounluuna gre, bilim in iaretleri ve karakteristikleri kar
mak aralardan, sonsuz sayda rapordan, klinik b ir yaklam dan v.s. oluur.
2
Geleneksel kozmoloji ve
modem bilim

(I) COS MOLOGI A PERENN S

B
U BLMDE modern bilimdeki baz gediklere dikkat ekilecek
ve kelimenin geleneksel anlamyla kozmolojinin salad bir
lt araclyla bunlar muhakeme edilecektir. Yunanca cos-
mos szcnn dzen anlamna geldiini; ve birlik ve btnlk fi
kirlerini ima ettiini biliyoruz. Bu onun biricik hedefini, Varl yan
sttna gre, kozmoloji dnyann bilimidir. Yaratlmam olann ya
ratlan zerindeki bu yansmas kendini deiik grnmlerde, hatta
sonsuz eitlilikte grnmde sunar; herbirinde btne ve toplama ait
bireyler vardr, bu yzden, hepsi de eit lde olanakl ve meru
olan ve ayn evrensel ve deimez ilkelerden kaynaklanan birok koz
mos grm (vizyon) vardr.
Bu ilkeler, evrensel olmalar nedeniyle, en derinlikli biimiyle in
san zekasnn yapsnda vardr; ancak bu katksz, saf akl, genel an
lamda veya buna nceden hazr olan insan iin yalnzca sahici ve tam
bir manev gelenein sunabilecei doast unsurlarn yardmyla
serbest kalr sadece. Yani, hakik bir kozmoloji, lh bir vahye bal -
dr; ele ald konu ve bunu ifade edi tarz bu vahyin mesajnn dn
da kalyormu gibi grnse bile.
rnein, bir yandan yaradl konusunda Incili esas ald, dier
yandan Yunanl kozmologlann mirasn devrrd iin ilk bakta he
terojen kkenli olarak grnen Hristiyan kozmolojisinde de ayn ey
geerlidir; burada belirli bir semecilik (eklektizm) grnyorsa, bu
nun Allahn takdirine bal olduunun vurgulanmas gerekir. nk
sz konusu iki kaynak birbirini ahenkli bir biimde tamamlar: lki bir
mit biiminde sunulur, dieri ise az ok aklc terimlerle ifade edilen
ve bu nedenle de simgecilik asndan ve manev bir bak asna gre
tarafsz olan bir reti biimindedir.
Dahas, byle bir karm olduunda ve bundan dolay ifade dz
lemleri ve tarzlar birbirine girdiinde sadece sinkretizpa (telifiye) sz
konusu olabilir. Incil'deki yaradl miti ve Yunan kozmolojisi ne bi
imsel olarak uyumayan bak alar sunar, ne de, rnein Budist
kozmolojisi betimsel ncil retisi ile kartrldnda olaca gibi, biri
bir dierini tekrarlar. Incildeki mit, ilkesel ve izafi olan nce ve
sonra diye ayrarak, kendisini bir drama, zamanla anlalacak lh bir
eylem biimi olarak gsterir. Yunan kozmolojisi ise eylere ilikin
znde statik bir gre karlk gelir; dnyann yapsn, alak kaklar
dakilerin zaman, mekn ve sayyla snrland, yksek katlardakilerin
zaman, mekn veya dier snrlarn tesinde yer ald bir varolu kat
lar hiyerarisi olarak, her naslsa imdi ve her zaman iin tekrarlar.
Bu yzden bu reti kendisini son derece doal bir biimde ve Al-
lahdan gelen bir ey gibi kutsal kitaptaki simgecilik zerine bilimsel
bir yorum olarak sunar.
Incildeki mit vahyedilmitir, ancak Yunan kozmolojisi de ayn e
kilde salt insan kkenli deildir; Bati rasyonalizminin kurucusu Aris
to da bile baz temel fikirler rnein, biim (eidos) ile maddeyi
(hyle) birbirinden ayrmas phesiz akl-tesi ve bu nedenle de
ebed ve kutsal bir bilgiden kaynaklanmaktadr. Aristo bu bilgelii ho
mojen bir diyalektie dntrr ve diyalektii geerlidir, nk, d-
ncenin yapsnda bulunan yasa, kendine zg bir biimde varolu
yasasn yanstr. Ayn zamanda Aristo gereklii sadece mantksal ola
rak tanmlanabildii lde ortaya koyar. Plato ve Plotinos daha da
ileri gider: Aristonun nesnelletirilmi kozmolojisini aarlar ve sim
gecilie btn akl-tesi anlamn iade ederler. Hristiyan kozmolojisi,
Aristonun analitik dncesini dn almr, ancak simgecilii
olumlayan ve dnsel sezginin tutarsz dnceden stn olduunu
dorulayan ilk rnekler (arketipler) doktrinini ise Platodan almtr.
Tm Hristiyan kozmolojisinin dayanak noktas ve Incildeki mit
le Yunan mirasnn badamasm olas klan unsur, kkeni ncile da
yanan, hem varoluun hem bilginin kayna olarak Logos doktrinidir.
Kendi bama kozmoloji dzlemini aan bu doktrin Yeni Ahit pek
kozmolojik unsur iermez yine de manev eksenini korur; bu dokt
rin araclyla, yaradlm olann bilimi yaradlmam olann bilgisine
balanr. Metafizikle balants araclyla da bu kez Yuhannadaki
Sz (Kelam) doktrininde de yer alr kozmoloji dinbilimle fikir birli
ine varr. Bu hereyden nce gecikmi bir gnosistir (manev bilgi), bu
yzden de ancilla theologiaeir.
Ayn ey btn geleneksel kozmolojiler iin, zellikle de slm ve
Yahudilie ait kozmolojiler iin sylenebilir; bu kozmolojilerin dei
mez ekseni daima Ruha veya Akla (Intellect) ilikin vahyedilmi bir
doktrindir; gerek bu yaradlmam bir doktrin olarak kabul edilsin
(Sz (kelam) doktrininde olduu gibi), gerek yaradlm bir doktrin
olarak kabul edilsin lk Akl [Akl- Evvel] doktrininde olduu gi
bi , gerekse de biri yaradlm dieri yaradlmam iki yn olduu
dnlsn.1
Hristiyan, Mslman ve Yahudi kozmologlarm sk sk fikir al
veriinde bulunduunu biliyoruz, Helenist kozmologlarla baz Asya
uygarlklar arasnda da bu gibi eyler olduu kesin; ancak (Gue
nonun belir "" gibi) btn geleneksel kozmolojiler arasndaki akra-

fib n i Arabi, er-R h 'dan, yan Evrensel Ruhd a n sz ederken, Kura n daki baz ayet
ler dorultusunda ayn eyleri syler. Plotinsuri ilk akl doktrini de b u iki yne gre de
erlendirilebilir; Plotinosu n lh su d u r ve uruc (olu ve ykseli) d o k trin i yaradl-
m -yaradlttam aynm na yer vermez.
baln genel anlamda tarihsel dn almalarla bir ilgisinin olmadn
sylemeye gerek yok, nk ncelikle eylerin doas, sonra da sezgisel
bilgi vardr. Daha nce de sylediimiz gibi, bu bilgi kutsal bir bilimle,
yazl ve szl olarak aktarlan lh bir vahiyle canlandrlmaldr.
yle olsa bile, kesinlikle her ey, alt dallar duyulara benzetilen,
ancak kk saf varla ve yce ze dayanan ruhumuzun iinde yer
alr; bu yzden insan kozmosun ekseninin kendi iinden de getiini
kavrar. nsan bu eksenin (dikey) boyutunun tamamn lebilir ve
yatay boyutunun byk ksmndan, hatta tamamndan hep habersiz
olacak olsa bile, bu balamda dnya hakkndaki bilgisi yeterli olabilir.
Bu yzden, geleneksel kozmolojinin, bir yandan fiziksel dzene ilikin
gerekler hakknda ocuksu (daha dorusu insani) dnceler geli
tirirken, dier yandan gerek ve modern ampirik bilimlerin sun
duklaryla kyaslanamayacak kadar engin ve derinlikli bir bilgiye sa
hip olmas tamamiyle mmkndr.
Bat kozmolojisi, dnyann eski jeosentrik (dnyamerkezci) siste
minin yerini Kopernikin heliosentrik (gnemerkezci) sistemi ald
an gzden dt. Bunun mmkn olmas iin kozmolojinin sadece
bir kozmografiye indirgenmesi gerekiyordu; bu yzden biim ierikle
kartrld ve sonuta ikisi birden reddedildi. Gerekte fiziksel dnya
nn, dzeninin ve boyutlarnn ortaada kavran biimi eylere ili
kin doal ve bu nedenle de gereki bir gre karlk gelmekle kal
maz, insann kendi organik konumuna sahip olduu manev bir dze
ni de ifade eder.
zellikle Dantenin iirsel eserleri sayesinde rendiimiz bu dn
ya gr zerinde biraz duralm.2 Dnyann gk tabakalar ve onlar
evreleyen sabit yldzlar g, ortak merkezli ok sayda kre olarak
temsil ediliyordu Dante, e kadar geni olurlarsa meziyetleri de o

2Adfc K om edyan n slm b ir m odelden etkilenilerek yazlp yazlmad konusun


da tartm alar s r p gitm ektedir; b u m m k n d r, ancak sz konusu simgeciliin bir
yandan bizzat m anev gereklerden dier yandan O rta ada hem H ristiyan hem M s
lm an uygarlklarda yaygn olan Batlamyusu sistem den kaynakland bilindiine gre
b u n u n mutlaka byle olm as gerekmez.
kadar ok olur der. Bu krelerin en yksekte bulunan olan grnmez
Empyrean (Ar- Al) hem kinat iine alan uzayla hem de katksz,
saf zamanla (duration) zdeletirilir. Uzamsal olarak, sonsuz bir yar
ap olan bir kreyi temsil eder; zamansal olarak ise, sistemdeki btn
hareketlerin zeminini oluturur. kinci derecede nem tayan ve
onun dolaymyla llen btn hareketler, srekli dnyor olmasn
dan kaynaklanr; ancak kendisi kesin olarak llemez, nk uzayda
snrlar belirlenmi bir hareket referans noktas olarak alnmadka
zaman blnemez. .
Bu kreler yksek bilin durumlarn, daha dorusu, hl btn
lkl bir bireysellii iinde yer alsalar da lhi Ruhun gitgide daha ok
k tuttuunu can (nefs) durumlarn simgelerler. Bireysel veya biim
sel dnyann en u snrn Empyrean, yani zaman ve zaman-d
(:non-time) arasndaki berzah temsil eder. Dante, bu snrn geilmesi
konusunda, bir lde kozmik dzene ters den yeni bir bak asy
la bakar. Bu noktaya kadar, madd (kesif) olandan manev olana uza
nan varolu hiyerarisi, kendisini kademeli olarak genileyen bir uzay
(mekn) boyutuyla, ierilenin nedeni ve efendisi olan ieren aracly
la ifade eder. Bu noktada ise, lh Varlk kendisini, etrafnda saf saf
meleklerin dnd bir merkez olarak sunar. Gerekte, meleklerin
dzeniyle dnyann dzeni arasnda bir benzerlik yoktur, nk Tanr
ayn zamanda hem her eyin merkezidir, hem de her eyi ierir. Sadece
yldzl gkkubbenin fiziksel dzeni, yce dzenin bir yansmasdr.
Dantenin dnyann iine doru, btn arlklarn yneldii
noktaya kadar uzanan bir ukur olarak tanmlad cehennem katlar
na gelince,3bunlar gkyz krelerinin ters yansmas deil, tam zd-
ddr. Bu katlar sanki bu krelerin tersyz olmu biimidir; airin, Lu-
cifer (eytan) dnyann arlk merkezine doru derken olutuunu

/ ^Cehennem katlarnn simgesel konum u konusunda ortaa yazarlar farkl grler


ileri srm ve birbirleriyle elimilerdir. D anteye gre, cehennem katlar, d aha alak
varlk d u ru m larn a karlk geldikleri iin yeryznn altnda yer alrlar; dierleri, zel
likle de baz M slm an kozm ologlar ise, b u katlarn yeryzyle gkyz arasnda, dier
b ir deyile dnya zerinde yer aldn ileri srm lerdir.
syledii Araf da ise, tam anlamyla cehenneme karlk gelir. Cehen
nemi ve Araf bu ekilde belirleyen Dante, bunlarn coraf yerini sap
tamak niyetinde deildi; Batlamyusun jeosentrik sistemine kesinlikle
inansa bile, simgeciliin geicilii konusunda yanl yola sapmamt.
Bizzat heliosentrik sistem ak bir simgecilie olanak tanr, nk
dnyann merkezini n kaynayla zdeletirir. Bununla birlikte,
Kopemikin heliosentrik sistemi yemden kefetmesi,4 dnyaya ilikin
yeni bir manevi bak asnn domasna yol amad; bu daha ok
batini bir hakikatin poplarize edilmesiyle kyaslanabilirdi. Heliosent
rik sistemin, insanlarn znel deneyimlerine ilikin hibir ortak lt
yoktu; bu sistemin iinde insan organik bir konuma sahip deildi. n
san aklnn kendisini amasna ve eylere kozmosun sonsuzluu a
sndan bakmasna yardmc olmak yerine, insan st-insan yapmak
bir yana, insanlktan bile karan materyalist bir Prometecilii tevik
etmitir sadece.
Modern kozmoloji diye bir ey kesinlikle yoktur; dil yanl kulla
nlarak duyumsanabilen dnyaya ilikin modern bilime kozmoloji ad
verilmitir. Aslnda modern doa bilimi kendisini sadece madd (ke
sif) alanla snrlamtr; eitli dzeyleri bulunan duyumtesi gerekli
in hi bir anlam yokmu gibi ve gereklik akl yoluyla bilinemiyor-
mu gibi (oysa, makrokozmos ile mikrokozmos arasndaki uyum sa
yesinde, gereklik anolojik olarak akln yapsnda bulunur), eyleri salt
uzamsal ve zamansal olgusallklarna gre deerlendirirken, madd
alan kozmosun btnnden ayrr. Ancak burada vurgulamak istedi
imiz nokta udur: Bilimcilik, matematiksel ve kendine zg.olma id
diasndaki bir nesnelliktir. Bu yzden, insan zne yokmu gibi veya bu
zne dnyann olgusal grnn yanstacak vazgeilmez bir ayna
deilmi gibi davranr. znenin, dnyann mantksal srekliliini ga
ranti altna ald ve dnsel (entellektel) zyle btn nesnel ger
ekliin kant olduu hep gzard edilir.

4nk b u yeni b ir keif deildir. K opem ik, Sirakuzal N icetasa ve P lutarchdan


baz alntlara bavurur.
Aslnda, nesnel ve bu yzden belirli znelliklerden bamsz bir
bilgi sabit ltler gerektirir ve tek tek her znede temeli olan bir ta
rafszlk, birey tesi bir kant, dier bir deyile akl yoksa bu ltler
var olamaz. Zaten, dnya bilgisi, bilen znenin temelde tutarl (birlik
iinde) olmasn gerektirir; bu yzden, bile isteye agnostik olan bir bi
lim iin, stad Eckhardtm ateistler iin syledikleri sylenebilir: Al
laha ne kadar kfrederlerse, Onu o kadar vm olurlar. Bilim eyle
rin kendine zg bir biimde nesnel dzenini olumladka, akln ve
ya ruhun temelindeki birlii o kadar aa karm olur; bunu dolayl
olarak, bilinsizce ve kendisine ramen dier bir deyile, kendi tezi
ne kart bir biimde yapar, ancak her ey sylenip yapldnda in
kar etmeye alt eyi aka ilan etmi olur. Bilimciliin bak as
na gre, (duyarlk, akl ve idrakten ibaret olan) topyekn insan-zne,
nasl olduu anlalmadan sadece matematiksel dnceyle yer dei
tirir. Yzylmzn bir bilim adamna gre,5 Doa bilimlerinin gerek
baars, znellikten git gide daha ok uzaklamasnda ve sonucun ba
langta gerek olarak alglanana artk hi benzememesini dert etme
yerek, insan kavrayndan bamsz olarak varolanlar gittike daha
ak bir biimde gzler nne sermesinde yatar. Otoriterce olduu
dnlen bu gre gre, kurtulunmas gereken znellik, duyusal
arazlarn ve cokusal itkilerin nesnel bilgi dzenine mdahalesine in
dirgenemez; phe edilen, eylere ilikin eksiksiz bir insani kavra-
ytr dier bir deyile, hem dorudan duyusal alglama hem de
muhayyile tarafndan kendiliinden zmsenmesidir. Sadece meta-
matiksel dncenin nesnel veya hakik oldu kabul edilir. Aslnda
matematiksel dnce bir yandan maksimum bir genellemeye olanak
tanrken, bir yandan da saylara bal kalr; bu yzden de niceliksel
dzlemde kantlanabilir. Ancak, gerekliin tm n duyularmzn
bize ilettii gibi iermez hibir ekilde. Bu topyekn gereklik iinden
bir seim yapar ve biraz nce deindiimiz bilimsel nyarg, bu sei
min dnda kalan hereye gerekd olarak bakar. Bu yzden, renk,

5Sir Jam es Jeans, The N e w B ackground o f Science (Carabridge, 1933).


koku, tad ve scaklk ve soukluk duygusu gibi ikincil olarak adland
rlan duyumsanabilir nitelikler, nesnel bir zellik tamayan ve dolayl
fiziksel nedenlerine ait olanlarn dnda (rnein renklerde, eitli k
dalgas frekanslar) hibir gereklie sahip olmayan znel izlenimler
olarak grlr: Duyumsanabilir niteliklere, otomatikman bizzat ey
lerin nitelikleri olarak baklamayaca kabul edildiine gre, fizik bize
gerekte bu renklerin, seslerin, klarn v.s. altnda ne yattna ilikin
her soruyu cevaplayan, btnyle homojen ve kesin bir sistem sunar.6
Bu, homojenik doann niteliksel ynlerinin niceliksel durumlara in
dirgenmesinin sonucu deil de nedir? Bylece modern bilim dnyann
gerekliini oluturan eyin byk bir ksmn kurban etmemizi ister
ve karlnda, tek avantaj maddeyi kendi dzleminde, yani nicelik
dzeyinde ele almamza yardm etmek olan matematiksel formller
sunar.
Topyekn gereklikten yaplan bu matematiksel seim, alglama
nn ikincil niteliklerini devre d brakmakla kalmaz. Yunan filozof
larnn ve Skolastiklerin biim (form) dedii eyi, dier bir deyile,
bir varln veya eyin benzersiz z tarafndan maddeye baslm olan
niteliksel m lr de siler. Modern bilim iin zsel biim yoktur: Bir
modern bilim kuramcs,7 Baz nadide Aristocular,- aktif akim k tu t
mas sayesinde doadaki eylere ilikin zel fikirlere sezgisel olarak
ulaabileceklerini sanyor olabilirler hl; ancak bu, gzel bir dten
baka bir ey deildir... eylerin z zerine tefekkre dalmamaz; de
neyimle, zahmetli bir aratrma sonucu kefedilmeleri gerekir diye ya
zar. Bir Plotinos, bir bn Sina ya da bir Byk St. Albert olsayd buna
yle cevap verirdi herhalde: Doada hibir ey eylerin z kadar ai
kar deildir, nk bunlar kendilerini bizzat biim olarak gsterirler.
Ancak, bu zler ne zahmetli bir aratrma ile kefedilebilirler, ne de
niceliksel olarak llebilirler; aslnda, varolduklarn anlamamz sa
layan sezgi, dorudan doruya duyusal alglama ve hayalgcne daya-

6B. Bavink, H auptfrager derbeutigen N aturphilosophie (Berlin, 1928).


josef Geiser, A U gem eine Ph'ilosophie de S eins u n d der N a tu r. (M nster, i.w.,
1915).
nr (tabi hayalgc dardan gelen izlenimleri sentez haline getiriyor
sa).
yle ya da byle, zahmetli bir aratrma sonucu eylerin zn ;
kavramaya alan bu insan idraki (reason) nedir? Bu idrak melekesi
nesnelerine tamamiyle ulaabilir mi ulaamaz m? drakin snrl oldu
unu biliyoruz; ancak, bireylerden bamsz olan hakikatleri kavraya
bildiim ve bu yzden iinde evrensel bir kanunun kendini belli ettii
ni de biliyoruz. nsan akl salt rgtl madde deilse ki bu durum
da buna akl denemezdi bu onun mutlaka akn bir ilkeye itirak et
tiini gsterir. drakin doas zerine felsefi bir tarmaya girmeden,
drak ile birey-tesi kayna ortaa kozmolojisinde fiil akl ve da
ha genel bir anlamda ilk akl (Akl- Evvel) olarak geer arasndaki
ilikiyi bir yansma ile yansmaya yol aan k kayna arasndaki ili
kiye benzetebiliriz ve bu imge, herhangi bir felsefi tanmdan daha do
ru olacaktr. Bir yansma her zaman yansd dzleminin doasyla s
nrldr idrak sz konusu olduunda bu dzlem zihindir ve daha ge
nel bir anlamda insan psikesidir (insan ruhu) ancak n doas,
kaynanda da yansmasnda da znde hep ayn kalr. Ayn ey ruh
iin de geerlidir; belirli bir yansma dzleminin bu ruhun nne koy
duu biimsel snrlar ne olursa olsun. Artk ruh znde ve btnyle
bilgidir; kendi bana hi bir harici zorlamaya maruz kalmaz, ve pren
sipte hibir ey hem kendisini hem de iinde barndrd olanaklar
bilmesini engelleyemez. Genelinde veya zelinde, eylerin madd yap
sna deil de daim zlerine giden yol buradan geer.
Hakiki kozmolojik bilgi eylerin niteliksel ynleri zerine dier bir
deyile ze delalet ettikleri srece biimler zerine kuruludur. Bu ne
denle, kozmoloji hem dorudan hem speklatiftir, nk eylerin ni
teliklerini dorudan doruya kavrar ve bunlarn doruluundan p
he etmez; ayn zamanda, bu niteliklerin farkl dzeylerdeki tezahrle
rini deerlendirebilmek iin, bunlar zel balantlarndan ayrr, By
lece evren kendi i birliini ortaya koyar ve ayn zamanda sonsuz bir
yelpaze oluturan eitli ynlerini ve boyutlarn gsterir. Bu grn
iirsel bir yn bulunmas kesinlikle zararna bir ey deildir, nk
hakiki bir iirsellik, dnyann zsel uyumuna ilikin bir nsezi ierir;
bu balamda Hz. Muhammed yle demitir: phesiz iir hikmetin
bir czdr.
Bu dnya gr, pratik olmaktan ok tasavvura dnk olmakla
ve eylerin madd balantlarm gzard etmekle sulanabilirse (ki ger
ekte buna pek sulama denemez), bilimciliin dnyann niteliksel z-
suyunu kuruttuu da sylenebilir. eylere ilikin geleneksel gr her-
eyden nce statik ve dikeydir. Statiktir, nk sabit ve evrensel ni
teliklere deinir; alak olan yksek olana, fani olan ebed olana bala
mas bakmndan da dikeydir. Modern gr ise tam tersine temelde
dinamik ve yataydr; ilgi konusu eylere ilikin simgecilik deil,
madd ve tarihsel balantlardr.
Modern doabilimi savunusunun dayanak noktas bizzat bilim
adamlarnn grleri ne olursa olsun halkn gznde olduka nemli
bir yer tutan bir dayanak noktas teknik uygulama alandr; bunun,
bilimsel ilkelerin gerekliini kantladna inanlr,8 eksik ve baz a
lardan sorunlu bir fayda, gerek ve toplam deerlerinin bir kant ola
bilir mi gibi. Gerekte, fenomenler (olgular) dnyasnn snrsz olma
sndan ve bu nedenle de hibir bilimin bu dnyay tketmeyi um ut bi
le edemeyeceinden dolay, modern bilimin baz gedikleri vardr; bu
gedikler hereyden ok modern bilimin gerekliin kesif olmayan b
tn boyutlarn reddetmesinden kaynaklanr. Bunlar modern bilimin
temellerine ve fizik gibi grnte kesin bilim dallarna kadar uzanr;
fiziksel dzende nispeten geerli bir ampirizmin yabanc bir alan ga
rip bir tarzda igal ettii hayat inceleyen retilere (zellikle de psiko
lojiye) yneldiimizde daha da derinleirler. Sadece kuramsal alan et
kilemeyen bu gibi gedikler hi de zararsz deildir; tam tersine, teknik
sonular birok felaket tohum u ierir.
eylere ilikin matematiksel kavray kanlmaz olarak saylarn
ematik ve srekli olmama zelliine katkda bulunduu iin, doann
o engin dokusu iinde saf sreklilikten ve hassas bir biimde dengede
8Bnnunla birlikte, byk teknik bulularn ounun yetersiz, hatta yanl kuram lar
nedeniyle etkili olduu da b ir gerektir.
duran ilikilerden oluan hereyi gzard eder. Artk, sreklilik ve den
ge, sreksizlik ve krizden nce geliyor; bunlar daha gerek ve kyasla-
namaz lde daha deerli.

(II) M O D E R N FZK

Modern fizikte, elektronlar gibi en kk cisimlerin yrngelerinin


katettii uzay gibi, gk cisimlerinin iinde hareket ettii uzay da bir
boluk olarak alglanr. Bylece, byk kk eitli cisimler arasnda
ki uzamsal ve zamansal ilikilerin tamamiyle matematiksel tanmm
yapmak kolaylar. Gerekte, topyekn bir bolukta asl kesif bir
noktanm dier kesif noktalarla hibir ilikisi olmayacaktr; deyim
yerindeyse hilie karacaktr. Tabi g alanlarndan sz edilebilir,
ancak bu alanlar destekleyen nedir? Tamamiyle bo bir uzay varola-
maz; bu sadece bir soyutlamadr, sadece matematiksel dncenin
eylere ilikin somut bir sezgiden keyf olarak uzaklatnda nerelere
varabileceini grmemizi salayan keyf bir fikirdir.
Geleneksel kozmolojiye gre, istisnasz btn uzay eter doldu
rur. M odern fiziin eterin varlm inkar ettiini biliyoruz, nk
dnyann dn hareketi hibir diren gstermedii dnlyor; an
cak, btn somut farkllklarn temelinde yatan bu elementin kendine
ait belirli bir nitelikle ayrdedilemedii iin hibir eye diren gster-
medii unutuluyor. Btn somut sreksizliklerin kendilerini ayrdk
lar srekli zemini temsil eder.
Modern bilim eterin varln kabul etseydi, n bir dalga olarak
m, tanecikler halinde mi yayld sorusuna belki de bir cevap bulabi
lirdi; byk olaslkla iki ekilde de yaylmaz, ve grnte elikili
zellikleri, esirle dorudan balantl olmasyla ve eterin belli belirsiz
srekli doasna itirak etmesiyle aklanabilir.
Mulak bir sreklilik bir dizi benzer birime blnemez; zaman
veya uzaydan kaamyorsa bile, derecelendirilmi lmlerden syrla
bilir. Bu, zellikle k hz iin geerlidir; zleyici ister ayn dorultuda
Eter: Evreni ve ato m lar arasndaki boluu d o ld u ran ve arl olm ayan b ir tz,
deimeden kalan varlk, [ev.]
ister ters dorultuda hareket etsin, izleyicinin hareketinden bamsz
olarak hep ayn grnr. Bu yzden k hz bir snr deerini temsil
eder; baka hibir hareket ona eriemez, ye bu, bilinebilir n hare
ketine zg ezamanlln fiziksel ifadesi gibidir.
Ik hznn, hem dnyann dn yn dorultusunda hem de
aksi dorultuda lldnde hep ayn olduunun kefedilmesinin
modern astronomlar ya dnyann hareket etmediini kabul etmek ya
da zaman ve uzaya ilikin allm nosyonlar reddetmek zorunda b
raktn biliyoruz. Bu yzden, Einstein uzay ve zaman, izleyicinin
hareket durum unun ilevine gre deien iki izafi boyut olarak kabul
etti; tek sabit boyut k hzyd. Zaman ve uzay bir dierine gre de
ikenken, k hz her zaman her yerde ayn kalyordu; sanki uzay za
man lehine ve ters ynde klebiliyordu.
Bir hareketin belirli bir zaman ve uzay ilikisine gre tanmlanabi
lecei kabul edilirse, bunun zaman ve uzay len bir k hareketi ol
duunu ileri srmek elikili olur. Tamamiyle farkl bir dzlemde
bilinebilir (intelligible) k sz konsu olduunda kozmosu l
en ve onu gerekletiren k imgesi derin bir anlamdan yoksun de
ildir. Ancak burada, sadece Einsteinm kuramnda ve iyi bir nedenle
ele alnan fiziksel dzeni inceliyoruz; bu yzden bu balamda u soru
yu soracaz: Ik hznn deeri olarak grlen o nl sabit say nasl
bulunmutur? Belirli bir hza sahip olan ve daima uzayla zaman
arasndaki ilikiye gre deerlendirilecek olan hareket, nasl fiziksel
dnyann bu iki halinin yar-m utlak bir lt olabilir? Burada ilke
sel ve niceliksel alanlar birbirine karmam mdr? Ik hznn, mad
d dnyann temel bir lt olduuna gnlden inamrz, ancak ne
den bu lt bir say, hatta kesin bir say olsun? Dahas, k hznn sa
bit karakterini kantlamay amalayan deneyler gerekten dnya kre
sinin tesinde de geerli midir, ve genelde dndmz anlamyla
uzay ve zaman iermezler mi? Bylece k hz saniyede 300,000 km
olarak belirlenmitir ve her yerde bu ekilde deerlendirilmesi bile,
btn fiziksel evren boyunca sabit kalan bir deer olduu dnlr.
Tayf izgilerine bakarak Andromeda nebulasyla aramzda ka kyl
olduunu hesaplayan astronom, evrenin her yerde ayn ekilde do
kunduunu itirazsz kabul eder. Peki, k hznn sabit karakterinden
phe edilmeye balanrsa ki er ge byle olacak gibi grnmekte
dir ve Einsteinm kuramnn tek dayanak noktas yklrsa ne olacak?
O zaman btn modern evren kavray bir serap gibi anmda silinir
gider.
Gerekliin, doutan gelen zaman ve mekn kavraymzla m ut
laka uyumas gerekmedii syleniyor; ancak ayn zamanda, fiziksel
evrenin, ayn lde doutan gelen aksiyomlardan kaynaklanmas ge
reken belirli matematiksel formllerle uyum iinde olduundan bir an
bile phe duyulmamtr.
Ayn dnce erevesinde bir kuramdan daha szetmek gerekir:
Bu kurama gre yldzlararas uzay klidin uzay deildir; uzayda pa
ralel izgiler bulunduuna ilikin klid aksiyomu kabul edilmez. Bu
uzay, snrlar kesin bir eri oluturmadan kendi zerine geri sarkar.
Bu kuramda meknsal bir belirsizliin ifade edildii grlebilir, nk
aslnda uzay ne sonlu ne de sonsuzdur; eski Yunanllar uzay yarap
her lt aan ve kendisi Evrensel Ruhun iinde yer alan bir kreye
benzeterek bu noktaya iaret etmilerdi. Ancak modern kuramclar
meseleye byle bakmazlar, nk uzaya ilikin dorudan kavraym
zn tamamen yanl ve eksik olduunu ve bu yzden, bu kuramclarn
disiplinli bir hayalgcne yabanc olmadn belirttikleri, klid uzay
olmayan bir uzaya kendimizi altrmamz gerektiini sylerler. Bu hi
de doru deildir, nk klid uzay olmayan bir uzaya sadece dolayl
olarak, yani klid uzaynn balang noktasndan yola karak ulala
bilir; bu nedenle klid uzay kavranabilir her tr uzay iin niteliksel
bir model olmaya devam eder. Birok kereler olduu gibi bu kez de
modern bilim hayal gcnn yapsnda bulunan mantn tesine ma
tematiksel olarak gemeye ve sonra da saf matematiksel dnce d
nda btn dnsel yetiler pheliymi gibi, matematiksel ilkeler
araclyla bu mant ihlal etmeye alr.
Bu matematiksel ematizm dorultusunda, bizzat madde sreksiz
bir eymi gibi alglanr, nk atomlarn ve atomu oluturan parti-
kllerin uzayda yldzlardan daha ok yaltlm olduu varsaylr. G
nmzde atomsal dzen ne ekilde alglanyor olursa olsun bu ko
nudaki kuramlar artc bir hzda deimektedir madd (kesif)
noktalarm oluturduu gruplardan her zaman sz edilir.
Bu noktada geleneksel madde doktrinini hatrlayalm:9 dnya bi
imi baheden z n aracsz faaliyeti sayesinde, ilk maddenin ba
lang noktasndan itibaren pe pee gelen farkllamalarla olumu
tur; ancak bu materia prima somut bir madde deildir, btn sonlu
(fani) varolularn temelinde yatar ve madd (kesif) dnyann temeli
olan en son biimi, materia signata quantitate bile somut bir halde
deildir. Boethiusun son derece isabetli bir biimde aklad gibi,10
bir ey, biimi dier bir deyile niteliksel yn sayesinde bilinir:
Biim, bir eyin ne olduunu bilmemizi salayan bir k gibidir. Ar
tk bu materia tam da henz biimlenmemi ve bu yzden btn ay
rc bilgilerden uzak olan bir maddedir. Bylece, ayrc bilgiye ak
olan dnya, tayf iinde beyaz ve bu nedenle de renksiz n yine
renksiz bir ortamda krlmasyla grnr hale gelen renkler gibi aka
grnmeyen iki kutup arasnda (biim baheden z ile farkllamam
materia arasnda) uzanr.
Pragmatik olmasna ramen, duyumsanabilir evrene ilikin tam
ve kapsaml bir aklama yapma iddiasndan geri durmayan modern
bilim, bu evrenin btn niteliksel zenginliini, kk cisimlerin
(atomlarn) oluturduu deiken bir grup olarak tasavvur edilen
(bunlar ister gerek cisimler ister basit enerji noktalar olarak tanm
lansn) belirli bir madde yapsna indirgemeye abalar. Yani modern
bilime gre, duyumsanabilir niteliklerin oluturduu btn gruplar,
zaman ve mekn dnda dnyamz oluturan her ey, bilimsel anlam
da, sz konusu kk cisimlerin saysna, ktlesine, yrngelerine ve
hzlarna gre tanmlanan bir dizi atomsal modele indirgenmelidir.
Bu indirgemenin bouna olduu aktr, nk, b u modeller hl be-
9Rene G uenon, The Reign o f u a n tity a n d the Signs o f the Times (Penguin Bo-
oks, Baltim ore,M aryland, 1972), Blm 2, 'M aterie Signata Q u a n tita te .
lOjDe U nitate et Uno
lirli niteliksel elementler ierse de en azndan hayal meknsal bi
imleri nitelik nicelie indirgenmi olur ve nicelik asla nitelii kap-
sayamaz.
Dier yandan, atomsal yapnn daha da kesin bir matematiksel ta
nmn yapmak uruna niteliksel zelliklerden vazgeilmesinin de bir
snr vardr, yoksa kesinlik belirsizlie yol aar. Matematiksel dn
cenin yerini git gide istatistiin ve olaslk hesaplarnn ald ve ne
densellik yasalarnn kmeye yz tuttuu modern atomcu bilimde
tam da bu olmutur. Boethiusun dedii gibi eylerin 'biimi ksa,
niteliksel olann niceliksel olana indirgenmesi, bir kiinin karanln
doasn daha iyi incelemek iin btn klar sndrmesine benzeti
lebilir.
Modern bilim, bu dnyann temelinde bulunan maddeye asla ula
amaz. Ancak, niteliksel olarak farkllatrlm dnya ile farkllama
m madde arasnda bir ara kuak uzanr ve bu kaostur. Atomun
paralanmasnn getirdii felaket tehditleri kaos ve zlmenin snr
na geldiimizi gsteren bir iaretten baka bir ey deildir.

(III) GE L E NE KS E L S M G E C L K VE
MODE R N AMP R Z M
Eski kozmogonilerin (evrendoum-evrenin yaratlnn incelenmesi
[ev.]) simgeciliklerinin kelime anlamyla, bire bir olarak alnmas
ki bu anlalmadklarn gsterir nasl ocuksu grnyorsa, dn
yann kkenine ilikin modern kuramlarn sama olduu da aktr.
Bu kuramlar gerekten de samadr, ancak matematiksel formlleri
nedeniyle deil, bir yandan kendilerini kozmik oluumun en yce ta
nklar olarak gren, bir yandan da bizzat insan zihninin bu oluumun
bir rn olduunu iddia eden yazarlarnn cehaleti nedeniyle. Ezel
nebulayla yeryzn, hayat ve insan tretmeyi istedikleri madde
girdabyla kendini tahminler arasnda kaybeden ancak yine de ey
lerin mantn kendi iinde kefedeceinden bu kadar emin olan bu
kk zihn ayna (nk bilim adamlarna gre akl bundan baka bir
ey deildir) arasnda ne balant vardr? Sonu kendi nedeni hakkm-
da nasl yargya varabilir? Ve sabit doa kanunlar nedensellik, say,
uzay ve zaman kanunlar varsa, iimizde bu doru, bu yanl deme
hakkna sahip bireyler varsa, hakikatin garantisi nerdedir, nesnede mi
znede mi? Zihnimizin doas sadece kozmik okyanusun dalgalarnn
zerindeki kk bir kpk m dr, yoksa zamandan bamsz bir
gereklik kantnn derinliklerinde mi aranmaldr?
Sz konusu kuramlarn baz elebalar, znel alana nyargyla
yaklamadan sadece fiziksel ve nesnel alanla ilgilendiklerini syleyebi
lirler. Ruhu ve maddeyi Allah tarafndan koordine edilen, ama aslnda
ayr olan iki gereklik olarak tanmlayan Descartesn szlerini aktara
bilirler. Gerekten de, gerekliin bu ekilde su geirmez kompart
manlara aynlmas, insanlarn zihnini, sanki bizzat insan gerek olann
karmaklnn kant deilmi gibi, fiziksel dzene ait olmayan her
eyi bir kenara brakmaya hazrlamaya yaramtr.
Yeryzn etrafl ezel okyanusla evrili, st gk kubbeyle rtl
bir ada olarak tasvir eden Antikite insan ve gk katlarn (merkez ol
duu varsaylan) yeryznden lh Ruhun sonsuz kresine kadar
uzanan ortak merkezli kreler olarak gren ortaa insan, duyumsa-
nabilir evrenin hakiki dzeni ve oranlar konusunda yanlmt phe
siz. te yandan, ve ok daha nemlisi bu madd (kesif) dnyann
gerekliin tm olmadnn ve bu dnyann, bu sefer Ruhun ierdi
i daha byk ve daha ltif bir gereklikle kuatldnn ve kapland
nn tamamiyle bilincindeydiler; ve Sonsuz olann karsnda, dnya
nn btn umlyle yok olduunu dolayl ya da dolaysz olarak bili
yorlard.
Modern insan, dnyann sadece dipsiz bir uurumda asl duran
bir top olduunu, ba dndrc ve karmak bir devinmeyle srk
lendiini ve bu devinimi, dnyayla kyaslanamayacak kadar byk ve
dnyadan ok ok uzaktaki gk cisimleri tarafndan salandn bilir.
zerinde yaad dnyann akkor halindeki dier yldzlarn yannda
kendisi de bir zerreden baka bir ey olmayan gnele kyaslandnda
bir zerre gibi grndn ve hepsinin hareket halinde olduunu bi
lir. Bu sistemdeki bir dzensizlik, gezegen sistemimize yabanc bir yl-
dzm ie karmas, gnein yrngesindeki' br sapma, veya baka bir
kozmik kaza dnyann dnn aksatmaya, mevsimlerin dzenini
bozmaya, atmosferi deitirmeye ve insan soyunu yok etmeye yeterli
olacaktr. Modern insan, en kk atomun, serbest braklrsa btn
dnyay annda yangn yerine evirebilecek gler ierdiini de bilir.
Modern bilimin bak asndan, sonsuz derecede kk olanndan
sonsuz derecede byk olanna kadar hepsi, akl almaz karmaklk
taki bir mekanizma oluturur; bu mekanizmann ileyii ise sadece
rastlantsal glere baldr.
Buna karn, gnmz insan, doann normal ve allm ritmiy
le ileyecei kesinmi gibi yaar ve davranr. Pratikte, ne yldz sistemi
nin uurumlarn ne de btn madde partikllerinm iinde gizli olan
korkun gleri akima getirir. Yukardaki gkyzne, gnee ve yl
dzlara bir ocuun bakt gibi bakar, ancak astronomi kuramlarn
hatrlamas bunlardaki lh iaretleri farketmesini nler. Artk onun
iin gkyz dnyay kucaklayan ve aydnlatan Ruhun doal yans
mas deildir. Bilimsel bilgi bu n aif ama derinlikli grn yerini al
mak ister; ama daha engin bir kozmik dzene, insann da ait olduu
dzene ilikin yeni bir bilin olarak deil, bir yabanclama olarak, ar
tk insanla hibir ortak lt olmayan uurumlarn karsnda tamiri
mmkn olmayan bir dzensizlik olarak. nsanla artk hibir ortak l
t yoktur, nk artk hibir ey insana, gerekte btn evrenin
kendi iinde olduunu hatrlatmaz; elbette kendi bireysel varl iinde
deil, kendisinde bulunan ve hem kendisinden hem de btn olgular
evreninden daha byk olan ruhun veya zekann iinde.

(IV) EVRM CLK

En kk olgu (fenomen) bile, birbiriyle kyaslanamayan baz srekli


liklere veya kozmik boyutlara itirak eder; bu yzden buz znde su
dur ve bu bakmdan sv sudan veya su buharndan farkl deildir
ancak durum una bakldnda, kat cisimler snfna dahildir. Ayn e
kilde, bir ey farkl elementlerden olutuunda, tek tek bunlardan
farkl olmakla birlikte doalarm itirak eder. Sz gelimi zincifre, sl
fr ve civann bir sentezidir; bu yzden, bir anlamda hem bu iki ele
mentin toplamdr, hem de bu iki maddede de bulunmayan zelliklere
sahiptir. Nicelikler birbirine eklenebilir, ancak bir nitelik asla baka ni
teliklerin toplam olamaz. Mavi ve sar renkler birletiinde yeil olur;
yani bu nc renk dier ikisinin bir sentezidir, ancak basit bir top
lama ileminin rn deildir, nk ayn zamanda yeni ve kendine
zg bir renk niteliidir.
Burada sreksiz sreklilik gibi bir eyler kar karyayz; bu, bir
organizmann niteliksel birliinin maddesel bileiminden tamamiyle
farkl olduu biyolojik dzende daha da belirgindir. Yumurtadan
kan bir ku, yumurtayla ayn elementlerden yaplmtr, ancak yum ur
ta deildir. Ayn ekilde, nce krizalit olan bir kelebek artk ne krizalit
ne de onu meydana getiren trldr. Bu farkl organizmalar arasnda
bir akrabalk, genetik bir sreklilik bulunur, ancak niteliksel bir srek
sizlik de sergilerler, nk trtlla kelebek arasnda bir dzlem kesintisi
yer alr.
Bu yzden, kozmik an her noktasnda birbiriyle kesien bir atk
ve bir zg bulunur ve bu benzetme geleneksel dokuma simgeciliin
de de yer alr: buna gre, ilkel dokuma tezgah zerinde dikine uzanan
atk iplikleri eylerin kalc zlerini ve bu yzden zsel niteliklerini
ve biimlerini temsil eder; atk ipliklerini yatay olarak birbirine ba
layan ve aralarndan geerek zerlerini rten zg ise dnyann tz-
sel veya madd srekliliine karlk gelir.11
Ayn kanun, bir eyin ya da varln biimini zsel birliinin
mhrn maddesinden, yani bu m hr tayan ve onu somut ve
snrl bir varolula donatan plastik (ekil alabilen) cevherden ayran
klasik hilomorfzmde de (maddebiimcilik) vardr. Bu eski kuramn
yerini hibir modern kuram alamamtr, nk gerein btn zen
ginliini u ya da bu boyutuna indirgemek gerei pek aklayamaz.
Modern bilim, hepsinden te eski Yunanllarn biim szcyle ne
anlatmak istediklerim kavrayamamtr; bunun nedeni tam da eylerin
URen G uanon, The Sym bolism o f the Cross, dokum a sim gesini konu alan b
lm.
niceliksel zelliklerinin burada sz konusu olmasdr ve m odem bili
min bu szc kavrayamamas, bir fenomenin gzelliinde veya ir
kinliinde hibir lt grememesiyle de balantsz deildir: Bir eyin
gzellii i birliinin, blnmez bir zle ve bu nedenle de saylmas
veya llmesi mmkn olmayan bir gereklikle uyum iinde olduu
nun gstergesidir.
Burada biim nosyonunun mutlaka ikili bir anlam tadn be
lirtmek gerekir: Birincisi, bir eyin snrlamas anlamm tar; ve bu da
en bilinen anlamdr; bu balamda, biim maddenin yaranda veya da
ha genel anlamda, gereklikleri snrlayan ve ayran plastik tzn ya
nnda yer alr.12 kincisi, Yunan felsefecilerinin ve onlarn peinden
Skolastiklerin anlad anlamda biim, bir varla veya bir eye ait
olan niteliklerin toplamdr ve bu yzden deimez znn davuru
mu veya belirtisidir.
Bireysel (individual) dnya biimsel dnyadr, nk ister ltif
(soyut) ister kesif (somut) olsun, bir biim ve bir maddenin kesii-
minin meydana getirdii gerekliklerin alandr. Biim sadece bir
madde ile, plastik bir tz ile balantl olarak bir tekillik ilkesi grevi
grr; kendi iinde, ontolojik temeli asndan tekil bir gereklik deil,
bir ilkrnektir (arketip) ve bu yzden de snrlarn ve deiimin te
sindedir. Bu nedenle, bir tr ayn zamanda bir ilkrnektir ve eer sa
dece ona ait olan bireyler bu trn varln ortaya koyuyorsa bile, bu
bireyler kadar hatta onlarla kyaslanamayacak kadar daha fazla gerek
tir. Zihn nosyonlarn oulluunun ilkrneklerin oulluunu da ge
rektireceinibunun da, fikrin fikrinin fikri diye devam eden bir di
ziye yol aacam ileri srerek ilkrnekler doktrininin samaln
kantlamaya alan rasyonalist muhalefet ise, meselenin zn kavra
yamamtr, nk oulluk hibir ekilde ilkrneksel kkenlerin sevi
yesinde ele alnamaz. lkrneksel kkenler ilkesel bir biimde, varln
iinde ve Varlk sayesinde ayrdedilirler; bu balamda, Varlk, btn

12H indu term inolojisinde, nm a-rupa, isim ve biim ayrm, sz konusu nosyo
n u n bu ynyle ilikilidir; burada isim ile bir varln veya eyin z, biim ile snrl ve
haric varoluu anlatlm ak istenir.
olas kristalize biimleri potansiyel olarak ieren benzersiz ve homojen
bir kristal olarak tasavvur edilebilir.13 Bu yzden, kesret ve nicelik sa
dece ilkrneklerin madd yansmalar dzeyinde varolur.
Buradan da, bir trn kendi iinde sabit bir biim olduu ortaya
kar; deikenler ierse bile (bu deikenler, nasl bir aacn dallan
gvdesinden ayr deilse, benzersiz bir zsel biimin kendisinden ayr
dnlemeyecek eitli izdmleridir), evrim geirip baka bir tre
dnemez.
Yakn zamanlarda belirtildii gibi,14 Darwinin nclk ettii t r
lerin evrimi tezinin tmnde tr ile basit eitleme birbirine kartrl
mtr. Bu tezin savunucular, gerekte, belirli, zgl bir cinsin ats
altnda bir deikenden baka bir ey olmayan bir zellii, yeni bir t
rn tomurcuu veya balangc olarak grmtr. Ancak bu yanl
benzetme, trlerin paleontolojik geliiminde aa kan saysz uuru
mu doldurmaya yeterli deildir; akraba trler derin uurumlarla ayrl
d gibi, balklar, srngenler, kular ve memeliler gibi farkl takmlar
arasnda herhangi olas bir balantnn varln kantlayacak biimler
de yoktur. phesiz yzgelerini karada srnmek iin kullanan balk
lar vardr, ancak bu yzgelerde bir kolun veya bir penenin olumas
n mmkn klacak bir eklemin en ufak belirtisini bile aramak bouna
olacaktr. Ayn ekilde, srngenlerle kular arasnda baz benzerlikler
varsa bile, iskeletleri temelde farkl yaplara sahiptir. Bu yzden, sz
gelimi bir kuun ok karmak ene eklemleri ve buna bal olarak iit
me sistemi, srngenlerdekinden tamamiyle farkl bir yapdadr; biri
nin dierinden nasl geldiini anlamak gtr.15 Mesel nl fosil ku
Archaeopteryx, kanatlarnn ucunda peneleri olmasna, dileri ve
uzun bir kuyruu bulunmasna ramen kesinkes bir kutu.16

!3Varlkn ierdii im knlarn ayrc olm ayan farkllna ilikin olarak sunulabile
cek btn imgelerin eksik ve paradoksal olduu aka bellidir.
14Douglas Dewar, The Transform ist U lusion (D ehoff Publications, M urfreesboro,
Tennessee, 1957). Ayrca bkz. Louis B ounoure, D eterm inism e et F inalite (Collection
Philosophie, Flam m arion, Paris).
15Dewar, The Transform ist Ulusion.
age.
Dnmclk taraftarlar bazen ara biimlerin yokluunu ak
lamak iin bu biimlerin kusurlu ve rizikolu olduu iin yok olmu
olabileceklerini ileri srmlerdir, ancak bu gr, trlerin evrimini
salayan faktr olduu varsaylan doal ayklama ilkesiyle-eliir: Ara
biimlerin saysnn, oktan bir biim kazanm olan atalarn saysyla
kyaslanamayacak denli ok olmas gerekirdi.
Ayrca, trlerin evrimi, belirtildii gibi kademeli ve srekli bir s
reci temsil ediyorsa, zincirdeki btn gerek halkalar ve tabi peine
baka halkalar eklenecek olanlar hem uta hem ortada yer alm
olacaktr; bu durumda bazlarnn neden dierlerinden ok daha rizi
kolu olmas gerektiini anlamak zordur.17
Modern biyologlar arasnda daha insafl olanlar, trlerin yaradl
nn (tekvininin) nasl tamamiyle fiziksel ve zamansal bir oluumun
yatay izgisi zerinde yer alamayacan kavrayamadklar iin, ya
dnm kuramn reddederler, ya da bunun ileyen bir hipotez ol
duunu ileri srerler. Jean Rostanda gre,
dnmcln ileri srd dnya, her taraf ayn olan,
hayal, gerekst bir dnyadr. Her zaman dnp dolap geli
necek en nemli konu, en kk olaslkla bile evrimin tek bir
sahici fenomeninde (olgusunda) hi yer almam olduumuz-
dur... Doann gnmzde, dnm tezinde kastedilen ger
ek organik bakalam karsndaki hayretimizi azaltabilecek
hibir ey sunmad izlenimini tayoruz. Hayatn yaradl
konusunda olduu gibi, trlerin yaradl konusunda da doa

I7Teilhard de C hardin (The H u m a n Phenomenon, s. 120) b u konuda yle yazar:


Doal olarak hibir ey bir balang kadar n arin ve geici deildir. Bir zoolojik grup ne
kadar yeniyse, zellikleri de o kadar oturm am olur. Boyutlar zayftr. Bu grubu olutu
ran bireyler nispeten az saydadr ve bunlar da hzla deimektedir. Hem m ekn hem za
m an iinde, canl b ir daln iek sap (veya tom urcuu, ayn ey) m inim um farkllama,
bym e ve diren gsterir, yleyse zam ann b u zayf kuak zerindeki etkisi ne olur? Za
m ann b u kua izi bile kalmayacak ekilde yok etm esi kanlmazdr. Bir ecere aacy
la gerek b ir bitki arasndaki tm yle harici ve klasik benzerlii kendi am alar dorultu
su n d a s m ren b u akl y rtm e tarz, b u yazarn dn biim ini karakterize eden
hayal soyutlam an n b ir rneidir.
y oluturan glerin artk doada bulunmad izlenimini ta
yoruz...18

, Buna ramen, bu biyolog dnm kuramndan da vazgemez.

Memelilerin kertenkelelerden, kertenkelelerin de balklardan


geldiini kesinlikle inanyorum nk tersine inanmak iin
hibir sebep gremiyorum ancak byle bir eyi sylerken ve
dnrken, bu fikrin hazmedilmezliini de gzard etmemeye
alyorum ve gln bir yorumla bunun imknszln bir
kez daha kantlamaktansa, bu rezilce bakalamlarn kkeninin
belirsiz olduunu sylemeyi tercih ediyorum.19

. Paleontolojinin kantlayabildii tek ey, birbirini izleyen yeryz


katmanlarnda bulunan fosillerden anlald gibi, eitli hayvan bi
imlerinin nispeten farkllam ancak basit olmayan20 organiz
malardan ok daha karmak biimlere doru belirsiz bir biimde yk
selen bir sra iinde ortaya ktdr. Ancak bu ykseli, belirgin ve s
rekli bir izgi halinde deildir, sramalarla ilerledii anlalmaktadr;
dier bir deyile, btn hayvan kategorileri ayn anda, gerek atalar
olmadan ortaya kmtr. Bu dzen ne anlam ifade eder? Sadece unu:
Madd dzlemde, basit veya nispeten farkllamam olan, daima fark
llam ve karmak olandan ncedir. Bunlar, zlerin faaliyetini yans
trken bir yandan da tersine eviren bir aynay artrr; ilkesel d
zende mkemmel biimler nceden varolurken, aatan nce tohu
mun, iekten nce tomurcuun gelmesinin nedeni budur. Bu yz
den, hayvan biimlerinin ykselen-bir hiyerariye gre birbirini izle
mesi, srekli ve toplu bir biimde yaratldklarn hibir ekilde kant
lamaz.21

i8Le Fgaro Litteraire, 20 Nisan 1957.


^age. !
20Elektron m ikroskopu tek hcreli bir varlktaki fonksiyonlarn artc b ir karm a
kla sahip olduunu ortaya koym utur.
^ D n m kuram m desteklem ek iin en yaygn biim de deinilen rnek, E gui-
dae nin varsaylan soy aacdr. Charles Dep^ret b u n u yle eletirir: Jeolojik gzlemler,
'
I

Tam aksine, eitli hayvan biimlerini bir dierine balayan ey,


kendini az ok bu hayvanlarn yaplaryla ele veren ve bu hayvanlar,
kular ve memelilerde olduu gibi daha stn bir bilince sahipseler
daha belirgin olan ortak bir modeldir. Bu model, zellikle vcudun si
metrisiyle, ellerin, ayaklarn ve duyu organlarnn saysyla ve belli ba- ,
I i organlarn biimiyle kendini belli eder. Baz organlarn, zellikle
duyu organlarnn tasarmnn ve saysnn sadece dnyev ortamlara
uygun olduu ileri srlebilir; ancak, bunun tersi de sylenebilir, n
k bu ortamlar tam da duyu organlar kavrayp snrlar. Aslnda, b
tn hayvan biimlerinin temelini oluturan model, mikrokozmosla
makrokozmos arasndaki benzerlii dorular. Bu ortak kozmik kalbn
karsnda, trler arasndaki farkllklar ve onlar ayran uurumlar da
ha da belirginleir.
Doa, dnmclk taraftarlarnn bouna arad kayp halka
lar yerine, sanki,alay edercesine, bir trn nceden beri kurulmu
olan atsn bozmadan, onlara yabanc bir trn veya takmn gr
n ve huylarn taklit eden ok eitli hayvan biimleri sunar. Bu yz
den, sz gelimi balinalar memelidir, ancak balklarn grn ve dav
ranna sahiptirler; sinekkularmm grnleri, alacal bulacal renk
leri, uular ve beslenme biimleri kelebeklerinkine benzer; armadillo
bir memeli olmasna karn, bir srngen gibi pullan vardr v.s. Taklit
biimlere sahip olan bu hayvanlarn ou, nispeten geri kalm trle
rin biimlerini alm olan ileri trlerdir; bu gerek, bir evrimde ara
halka olarak grlmeleri olasln a priori yok eder. Belirli ortam
artlarna adapte olmalar sonucu bu biimi aldklar yorumu ise hi
de gvenilir deildir: rnein, herhangi bir kara memelisi ile yunus
arasndaki ara biimler ne olabilir?22Bu kadar ok u rnek oluturan

b u cinsler arasnda hibir kademeli geiin olm adm ak bir biim de ortaya koyar; ilk
A rchiterium ortaya ktnda, son P alaetherium 'un soyu kendini dntrm eden t
kenm iti bile. A rchiterium 'un soyu deiiklik gsterm eden tkendiinde ise, birden bire
yerini H ipparion ald. (Les Transform ations d u M onde anim al, s. 107). Ayrca unlar
da eklenebilir: genelde t rlerin yaradlnn b ir zeti olarak grlm esine ram en, at
embriyolojisinde tn varsaylan ilkel biimleri pek gzlenmez.
22Bir kara hayvannn balinaya dnebilecei varsaym konusunda Douglas Dewar
bu taklit biimlere yukarda belirttiimiz fosil ku Archaiopteryxi de
eklemek gerekir.
Her bir hayvan takm, karlk gelen ttlerin ilk rneklerini ieren
bir ilkrnei temsil ettii iin, kendi kendimize taklit hayvan biimle
rinin varlnn, zsel biimlerin deimezliiyle eliip elimediini
sorabiliriz; ancak mesele bu deildir, nk tam aksine bu biimlerin
varl, belirli bir tr veya zsel biime zg btn olaslklar mantk
sal olarak tketerek bu deimezlii kantlar. Sanki doa balklar, s
rngenleri, kular ve memelileri btn ayrdedici zellikleriyle birlik
te meydana getirdikten sonra bile, gerek bir memeli olmasna ramen
bir baln hemen hemen btn zelliklerine de sahip olan yunus gibi,
veya etle kapl bir iskelete sahip olsa da, zamanla, yumuakalardakine
benzer bir, d kabuk gelitiren kaplumbaa23 gibi bir hayvan retebil
diim gstermek istemitir. Doa bylece bir yandan, aslnda hi
mulak olmayan zsel biimlere bal kalrken, ok ynl gcn, t
kenmez retme kapasitesini de sergiler.
Her zsel biim veya her ilkrnek bir ekilde, ancak amaz
bir biimde dier btn ilkrnekleri de ierir; dier aynalar yanstan
bir aya gibidir; bu aynalar da kendisini yanstr.24 Trlerin karlkl
olarak birbirini yanstmas, en derin anlamyla Varoluun veya Var-
lkm birliinin metafizik homojenliinin bir ifadesidir.
Baz biyologlar, trlerin paleontolojik ilerleyiinde kesintilerle
karlatklarnda, sramak bir evrim kuram ortaya atarlar ve bu ku
ram akla yatkn bir hale getirmek iin, baz yaayan trlerde grlen
ani mutasyonlar rnek verirler. Ancak bu mutasyonlar bir anomali
den veya bir kten teye gitmez; rnein, albinolarn, ccelerin ve-
yle yazar: D nm clere k sk m eydan o.kuyarak, b u szde d n m n ara safhala
rnda b u lunduunu iddia ettikleri atalar! akla yatkn bir biim de tanm lam alarm istiyo
rum : <What the A n im d i Fossils Teli Us, ev. Vict. Enst., cilt LXXIV).
^ K ap lu m baann iskelet yaps zrhl b ir hayvann bir u rneini andrm asna
karn, ayn zam anda evrime uram am biim inin fosiller arasnda da bulunm as anlam
ldr. Ayn ekilde, rm cek, avyla ezamanl olarak ve a rm e yetenei de gelimi bir
halde ortaya kmt.
^ B u imge Sufi A bdulkerm el-C iln in n sa n 'l-K a m il adl kitabnda, lah Birlik
konulu blm de kullanlm aktadr.
ya devlerin aniden ortaya k gibi. Bu zellikler kaltsal olduunda
bile, anomali olmaya devam etmi ve asla yeni, zgl biimler olutur
mamtr.25 Bunun olmas iin, mevcut bir trn yaamsal tznn,
yeni ortaya kan zgl bir biime plastik malzeme olarak hizmet et
mesi gerekirdi; yani pratikte, bu mevcut trn bir veya birka diisinin
aniden yeni bir trn yavrularm dourmas gerekirdi. Simyac ngiliz
Richard yle yazar:
. Hibir ey, bunu kendi iinde barndrmayan bir eyden reti-
lemez; bu yzden, her tr, her cins ve her doal takm kendine
zg snrlar iinde geliir ve znde farkl bir takma gre de
il, i.endi trne gre rer; bir canlnn dllenebilmesi iin ay
n dlden olmas gerekir.26 i

Aslnda evrim tezinin, sadece yaradl mucizesinin deil, Kutsal


Kitapta simgeletirilerek anlatlan ve byk lde duyum tesi
olan kozmogonik srecin (evrenin yaradl srecinin) yerini de al
mas hedeflenmitir; daha gelimi olann sama bir biimde daha az
gelimi olandan trediinin ileri srld evrimcilik, bu srecin ve
ya bu sudrun (oluun) tam tersidir. (Bu szcn oluu delalet ile
hibir ilgisi yoktur, nk burada ontolojik ilkenin akmlndan ve
deimezliinden hibir ekilde phe edilmez.) Evrimcilik tek keli
meyle, gerekliin tamamen fiziksel olanlar dndaki boyutlarn
kavrayamama yeteneksizliinden bu m odern bilime zgdr
kaynaklanmaktadr; trlerin dikey yaradln anlamak iin, Gue-
nonun eitli paleontolojik devirler boyunca madd (kesif) durumun
giderek kalamas hakknda sylediklerini hatrlamak yerinde olacak
tr.27 Katlama terimiyle ilk alarda talarn yumuak olduunun an
lalmamas gerektii aktr, nk bu, o zamanlar baz fiziksel nite
liklerin zellikle de sertlik ve younluun eksik olduu anlamna
ekilebilir; zamanla sertleen ve sabitleen ey, bir btn olarak mad-

25Bounoure, D eterm inism e et Finalite.


26Golden Treatse, M useum H erm eticum 'd a n a lm d (Frankfurt, 1678).
27G uanon, The Reign o f u a n tity and the Signs o f the Times.
desel durumdur. Sonuta da, bu maddesel durum artk ltif (subtle
maddesel olmayan) biimlerin damgasn dorudan doruya tamaz.
phesiz madd durum, kendi ontolojik kkeni olan ve tmyle ona
hkmeden ltif durumdan kopuk olamaz, ancak iki varolu durumu
arasndaki iliki artk balangta sahip olduu yaratcla sahip deil
dir; bir meyvenin olgunlanca daha sert bir kabukla kaplanmas ve ar
tk aacn zsuyuyla beslenmemesi gibi. Madd varoluun henz bu
katlama derecesine ulamad dngsel bir safhada, yeni, zgl bir
biim, dorudan doruya, ltif veya animik (cansal) durum iindeki
ilk y o u n l a m a s n n balang noktasndan itibaren kendini ortaya
koymaya balayabilirdi;28 yani, farkl hayvan trleri, meknsal olma
yan biimler olarak, ancak yine de belirli bir madde, ltif bir dnyaya
ait bir madde grntsnde madd dnyann hemen stndeki bir
dzeyde nceden beri vard. Bu biimler, maddesel durum un onlar
kabul etmeye hazr olduu her seferde bu dzeyden madd duruma
indiler; bu ini ani bir phtlamaya benziyordu ve bu yzden ba
langtaki animik (cansal) biimin snrlanm ve paralanm halini
andryordu.
Hint-Tibet kozmolojisi, insanlar sz konusu olduunda bu inii
ki ayn zamanda bir dtr devalarla, asralar arasndaki m i
tolojik bir sava olarak anlatr; devalar insan sv, deiken ve saydam
bir bedenle dier bir deyile, ltif bir biimde yaratmtr.
Asralar ise onu adm adm ilerleyen bir talamayla yok etmeye al
r; insan bedeni effafln yitirir, deimez bir yapya brnr ve is
keleti talayarak hareketsiz hale gelir. Bunun karlnda devalar, k
tlkleri iyiliklere evirerek, kemikleri krp eklemleri oluturur ve
zihni hapseden kafatasn delerek duyu organlarn bulunaca oyuklar
aarlar. Bu ekilde, talama sreci en u snrna varmadan kesilir ve
^ T rlerin , l tif b ir kreye benzeyen ift eeyli biim lerini hl koruduklan bir
ilk-m adde olarak yaradlm alar ve peine duyum sanbilir (ar, effaf olm ayan, ve fani)
m addeler halinde kristalleerek som utlam alar ko n u su n d a bkz. F rithjof Schuon, Light
on the A n cien t W orlds (W orld W isdom Books, B loom ington, Indiana, 1984), Bl. 2,
Dn izinde ve D im ensions o f slam (Fem hill H ouse, N ew York, 1970), bl. 2, Be
lh Kat.
insann gz gibi baz organlar madd olmayan durumlarm bir lde
korurlar.29
Bu hikayede tasvir edilen ltif dnya yanl anlalmamaldr. An
cak duyum tesi olandan duyumsanabilir olana uzanan maddeleme
srecinin bizzat madd veya somut varolu durumu iinde dnl
mesi gerektii kesindir; bylece yeni bir trn ilk nesillerinin yeryz
katmanlarnda hibir iz brakmad tereddt etmeden sylenebilir.
Bu yzden, bir trn, zellikle de insann atalarnn duyumsanabilir
madde iinde aratrlmas bouna olur.
Dnm kuram gerek kantlara dayanmad iin, gereke ve
karsamalar, yani insann alt-insan kkenli olduu yolundaki kuram
havada kalr. Bu tezi savunmak iin ileri srlen olgular kronolojik s
ras birbiriyle tutarl olmayan bir grup iskeletle snrl kalr: Steinheim
insan gibi baz iskelet trlerinin, Neanderthal insan gibi grnte
daha ilkel olan trlerden daha nce geldii ileri srlr; ayrca nean
derthal insan phesiz bu tarafl kuramda savunulduu kadar may
munsu deildi.30
nsan trnn hangi noktada baladn, n-insan olarak kabul
edilen trn ne derece evrim geirdiini sormak yerine, maymunun
geliiminin nereye kadar vardn sorarsak, her ey daha farkl bir a
dan grlebilir, nk anatomileriz ok insana benzeyen birok ant-
ropoid (insanms) maymun trnn bulunmas mmkn olsa bile,
bir iskelet paras, her ne kadar insanla balantl olursa olsun, insan
daki en nemli zelliin, yani akln bu canlda da bulunduunu kant
lamaz.
Her ne kadar paradoksal grnrse grnsn, insanla antropoid
maymunlar arasndaki benzerlik tam da insan dier btn hayvanlar
dan ayran farkllkla kademeli deil zsel farkllkla aklanabilir.
Antropoid biim, insan karakterize eden temel unsur olmadan ak
lanabildii iin, bu temel unsur, her eyden ok, insann anatomik

29bkz. Krasinsky, Tibetische M edizin-Philosophie.


30G enelde, b t n bilim tarafl kuram larla, aldatm acalarla ve dncesizce p opler
letirilmi keiflerle neredeyse tka basa doludur, bkz. Dewar, The Transformist Ulusion.
adan dik durabilmesidir antropoid biimin varl kabul edilebilir;
dier bir deyile, salt hayvanlar dzeyinde, insan anatomisinin planm
kendine zg bir biimde yani kendi dzeyinin kanunlarna gre
tekrarlayan bir biim bulunabilir; maymun insann ncldr, ancak
evrimsel bir safha nedeniyle deil, varoluun her dzeyinde benzer
canllarn bulunabileceini gsteren bir kanun olduu iin.
lkel insana ait olduu ileri srlen fosillerle ilgili olarak da u so
ru sorulabilir: Bu iskeletler gnmz insannn atalar olarak grebile
ceimiz insanlara m aitti, yoksa paleontolojik bir devrin sonundaki
bir afetten kurtulan, ancak u anki insanln balangcnda nce yok
olmaktan kurtulamayan birka grubun varln kantlamaya m ya
rar? Bunlar ilkel insan deildir byk olaslkla; gerek atalarmzn za
mannda yaayp yaamadklar pheli olan, nesli bozulmu insanlar
olabilirler. Birok halkn folklorunda uzun zaman nce, uzak lkeler
de yayan devlerden veya ccelerden bahsedildiini biliyoruz; bu iske
letler arasnda da baz devlik vakalar grlr.31
Sonuta, ou eski insann, ya henz bedenlerinin maddeleme-
mi veya katlamam olmas ya da zamann kozmik koullar do
rultusunda manev durumlarn korumu olmalar nedeniyle mutlaka
somut izler brakmalarnn gerekmedii bir kez daha hatrlanacak
olursa, lm annda fiziksel bedenin yeniden ltif (maddesel olmayan)
beden iine emilmesinin mmkn olabilecei dnlebilir.32
imdi- de, gnmzde hayli moda olan, paleontolojinin manev
btnlemesi gibi bir ey olma iddiasndaki, ancak gerekte insanln
belirsiz bir biimde ilerledii inancndan tekdze ve. totaliter bir ko
lektivizme varana kadar btn nyarglar ieren, btn bunlarn
merkezine de makina kltr koymay unutmayan ve en kaba madde
ciliin tamamiyle, zihinsel bir biimde yceltilmesinden baka bir ey
olmayan bir tez hakknda birka sz syleyelim: burada Teilhard ev

31Javadaki M egantrop ve indeki G igantopithecus gibi.


32Baz ok istisnai rneklerde de grlecei zere Y unus Peygam ber, lyas Pey
gam ber ve Bakire M eryem gibi bu paleontolojik devirde de fiziksel b ed en in yeniden
ruhsal beden iine emildii bilinm ektedir.
rimciliini kastettiimiz aktr.33 Evrimci sistemdeki gedikleri hi dert
etmeyen, ve byk lde vaktinden nce poplerleen dnm te
zinin yaratt ortamdan g alan Teilhard de Chardine gre, bizzat
insan, tek hcreli organizmalarla balayan ve Tanryla btnlemi,
bir tr global, kozmik varlkla sona eren bir evrim iinde sadece bir
ara varolu durumunu temsil eder. Burada bir lgnla dnen, her
eyi tek anlaml ve kesintisiz tek bir genetik izgiye geri gtrme aba
s, madd dzlemi aar ve yazarn sanki somut gereklerle urayor
mu gibi harfi harfine kabul ettii, yapay imgelerle donatlm bir so
yutlama ile kendini belli eden sorumsuz ve hrsl bir zihinselletir-
meye dnr. Szde birlik iinde olduu iddias bir tuzaktan baka
bir ey olmayan, ilikisiz birok unsurun varsaylan birleiminden olu
an hayal soyaacmdan daha nce sz etmitik. Teilhard, bu soyaac -
n kendi keyfince, tamamen izelge halinde, dallarm veya kendi de
yiiyle kademelerini- tamamlayarak ve insan trnn bulunduu
varsaylan yerin en yksek kademeyi oluturduunu ileri srerek ge
niletmitir. Benzer bir biimde, dnce tarz soyuttan somuta, meta-
forik olandan szde gerek olana kayan Teilhard, tek bir sahtebilim
patlamas iinde mekanik kanunlar, yaamsal gler, psiik unsurlar
ve manevi varlklar gibi ok farkl gereklikleri ayn potada eriterek
birletirir. u karakteristik pasaj aktarmadan gemeyelim:

nsann ortaya kyla balayan biyolojik devrimi aklayan ey


bir bilin patlamasdr; bu bilin patlamasn aklayan ey ise,

33 Kolektif beyinselemeyi hzlandrm ak iin cerrahi yntem lerin kullanlm asn


savunan Teilhardn m addecilii b t n akl ve sapknl ile ortadadr. M a n 's Place
in N a tu re (H arper ve Row, New York, 1966). Yazarn kendini daha ok eleveren u sz
lerini de aktaralm: Nihayet gnm zn blnm insanl gzleri kam atran lerleme
nosyonu ve lerlem eye duyulan inan sayesinde yeniden kurulabilir... I. Perde Bitti! Ato
m u n ekirdiie ulatk! Srada sperm olekller m eydana getirilerek m addeye hayat ve
rilm esi, insan organizm asnn m odelinin horm onlarla oluturulm as, genler ve krom o
zom larla oynayarak kaltm n ve cinsiyetlerin denetlenm esi, psikanalizin at yolda d
ncelerin dzenlenm esi ve zgrletirilmesi, insan kitlesi iinde hl uyum akta olan d
nsel ve duygusal glerin uyandrlm as ve kontrol altna alnm as var! (Planete 111,
1941), s. 30. Doal olarak Teilhard insan t r n n evrensel, bilim sel bir ynetim le idare
edilmesini nerir -ksacas b t n gereken Deccalm saltanatnn gelmesidir.
imdiye kadar geirmez olan ve dolaysz Psiizm kuam yan
stc Psiizm kuandan ayran yzey zerinden geen ayrca
lkl bir (hcresel oluumun dier bir deyile, zoolojik bir ko
lun apnn salad geittir sadece. te bu a izleyerek kritik
. bir dzenleme (veya buradaki anlamyla kaydetme) noktasna
ulalnca, ngr ve icat etme yetenekleri geliinceye kadar
Hayat kendi merkezi stnde odaklanr...34
Bu yzden, (fiziksel bir, sre olan) hcresel oluumun etkisi,
(bir tasvirden baka bir ey olmayan) zoolojik bir kolun iki psiik ku
a ayran (tamamiyle varsaymsal) yzey zerinden gemesini sa
lar... Ancak Teilhardm distinguos u (bakalamay) hesaba katmama
s bizi artmamal, nk kendi kuramna gre, zihin bakalam
maddeden baka bir ey deildir!
Tanrm n maddeyle birlikte evrim geirdiini ileri sren bu yaza
rn garip dinbilimini tartmaya ara vermeden, ancak Antikite pey
gamberleri ve alimleri ve bu trden baka az gelimi varlklar hak
knda dndklerini de azmza almadan unlar syleyeceiz: n
san, hem fiziksel hem manev doas asndan amipten spermene
uzanan evrimin bir aamasndan baka bir ey deilse, btn bu evri
min iinde yerinin neresi olduunu nesnel olarak nasl bilebiliriz? Bu
szde evimin bir eri veya bir helezon oluturduunu varsayalm. Bu
evrimin bir parasndan baka bir ey olmayan insan ki, bir hareke
tin bir parasnn o hareketin bir safhas olduu unutulmamaldr
bu evrimden dar kp kendisine, Ben u ekilde gelien bir helezo
nun bir parasym diyebilir mi? Artk insann kendi durumu hakkn
da yargya varabilecei kesindir dahas, Teilhard de Chardin de b u
nun farkndadr. Aslnda insan dier dnya yaratklar iindeki yerini
bilir, hatta hem kendisini hem de dnyay nesnel olarak bilen tek kii
dir. nsan, kesin olmayan bir evrimin sadece bir safhas olmak bir ya
na, temelde merkezi bir olasl temsil eder ye bu yzden de esiz, yeri
doldurulmaz ve kesindir. nsan trnn daha mkemmel ve daha

^ M a n 's Place in N ature, s. 62-63.


manev bir biime doru evrim geirmesi gerekseydi, zaten lh Ruh
ile dnya dzleminin kesime noktas olmazd; ne selamete eriebilir
di ne de dnsel olarak olu (sudr) akntsnn stesinden gelebilir
di. Bu dnceleri Yeni Ahitin bak asndan ifade edersek; insan bi
imi gerekte dnya zerindeki tanr olmasayd, dier bir deyile
kendi kozmik dzeyi asndan niteliksel olarak merkezde ve kesin ol
masayd, Tanr insan olur muydu?
Teilhardlk, zamanmza zg bir alamet olarak, akl kabuunun
(kafatasnn) sertlemesi srasnda oluan35 ve yukarya, gerek ve akn
birliin gne doru deil de, aaya, psiizm dnyasnn alt katlar
na doru alan atlaklara benzetilebilir. Kendi sreksiz dnya gr
nden bkan maddeci zihniyet ister istemez yanl bir sreklilie veya
birlii, zehirli, sahte bir maneviyatla doru kayar. Bu yanlg ve
maddilemi inan veya bu yceltilmi maddecilik b noktada
zel bir nem tayan bir safhay belirler.

(V ) M O D E R N PSKOLOJ

Psikolojinin nesnesi psiiktir; ne yazk ki znesi de yle. Gnmzn


nl psikologlarndan biri byle der.36 Bu gre gre, her psikolojik
yarg kanlmaz olarak nesnesinin, temelinde znel hatta ihtirasl ve
tarafl doasna katkda bulunur; nk bu manta gre ruh ancak ve
ancak kiinin kendi ruhu araclyla anlalabilir. Kiinin kendi ruhu
ise psikologlara gre tmyle psiiktir. Bu yzden, her ne kadar nes
nellik iddiasnda olursa olsun, hibir psikolog bu ikilemden kaamaz
ve bu alandaki olumlamalar ne kadar kategorik ve genelse o kadar
pheli olur; modern psikoloji kendine kar drste yaklarsa ken
disi de bu yargya varr. Ancak drst olsa da olmasa da, yukarda ak
tardmz szlerde grlen grecelik modern psikolojinin doasnda
hep vardr. Bu grecilik, psiik unsurun insana ait en nemli gerek
olduu savndaki bir tr Prometeciliktir ayn zamanda. Bu retinin

35Gunon, The Reign o f Q u a n tity, Bl. 15, Sradan Hayat Yanglgs.


36C.G. Jung, Psychology a n d Religion (New Haven, Yale, 1938) s. 62.
iindeki eitli ayrlklarn nedeni budur ve dokunduu her eyi ta
rihi, felsefeyi, sanat ve dini kirletene kadar da bu retiyi etkisi alt
na alr; her ey dokunuuyla psikolojikleir ve bu yzden de znelleir.
Bylece nesnel ve sabit kesinliklerden yoksun kalr.38
Ancak btn a priori grecelikler, kendi ilerinde kalndklar s
rece insan bir sonuca ulatrmazlar. Modern psikolojinin bak as
kabul edildii gibi gvenilmez olmasna karn, btn dier bilimler
gibi davranr: yarglara varr ve bunlarn geerliliklerine inanr. Bu
balamda, kabul etmese bile ister istemez ikin bir kesinlie yaslanr:
psiie, ona belirli snrlar dayatan egosentrik bir nyarg veya belirli
bir gz boyam adk hakim olduu iin, psiik olann znel olduu
nu grebiliyorsak, bunun nedeni iimizde bu snrlama ve ynelimlere
hedef olmayan, bunlarn aan ve ilkesel olarak bunlara hakim olan bir
ey olmasdr. Bu ey akldr ve normalde psycbenin istikrarsz ve be
lirsiz doasna k tutabilecek ltleri bize salayan tek eydir. Bu
akr, ancak yine de modern bilimsel ve felsefi dn tarznzn ta
mamiyle dnda kalr.
Hepsinden nemlisi akl ile idraki (reason) birbirine kartrma
mak gerekir: idrak aslnda akn akim zihn yansmasdr, ancak pra
tikte ne anlalrsa odur, yani m odern bilimlerde ileyii bizzat ampirik
yntemle snrlanmta; bu dzeyde idrak, bir hakikat kayna olmak
tan ok bir tutarllk ilkesidir. M odem psikolojiye gre bu bile deil
dir, nk bilimsel rasyonalizm (usuluk) insana fiziksel dnyay gz
lerken grece istikrarl bir ereve sunuluyorsa bile, i ruh dnyasn

37Psikolojiyle felsefenin birbirlerine gz krpm asnda alacak b ir ey grem iyo


rum : felsefenin tem elini oluturan dnm e eylemi psikolojiyi dorudan ilgilendiren psi
ik b ir eylem deil m idir? Felsefeyi, dinbilim ini ve baka birok eyi ieren psikolojinin,
b t n kaplamyla birlikte ru h u da ierm esi gerekm ez mi? Son derece zengin bir eitlilik
kazanm olan dinlerin karsnda, hakikatin ya da yanln yce bir rnei olarak insan
ru h u n u n deimez verileri aa kar. (C.G. Jung, L 'H o m m e d la D tc o m e rte de son
A m e (Paris, 1962, s. 238)). Bu, hakikatin yerine psikolojiyi geirm ek dem ektir; doas iti
baryla deimez olam n, yani zekann dnda hibir deimez veri olm ad btnyle
unutulm utur. H er iki d urum da da, d n m e eylemi psiik b ir eylem den baka b ir ey
olmasa bile, birok psiik eylem den sadece biri olduuna gre psikoloji hangi hakla en
yce rnek olarak ortaya kar?
tanmlamaya gelince yetersiz kald ortaya kar; nk yzeydeki
psiik hareketler, nedenleri ve hedefleri halihazrdaki deneyim dzle
minde yer alanlar, rasyonel terimlerle pek ifade edilemezler. Daha
nemsiz ve genelde bilinsiz psiik olaslklarn oluturduu kaos,
hem rasyonelliin hem de rasyonellii aan eylerin dna kar; yani
bu dn tarzna gre hem psiik dnyann hem de metafizik alann
byk bir blm nn irrasyonel olduu grlecektir. Bu yzden,
modern psikolojinin doasnda bizzat idraki greceletirmeye ynelik
olan, psikoloji rasyonel yntemlerden vazgeemedii iin kendisiyle
elien belirli bir eilim vardr. Psikoloji, kendisini amprizm ve Kar-
tezyencilik zerine kurulu bir bilimin ufkuna smayan bir alanla kar
karya bulur.
Bu nedenle, modern psikologlarn ou bir tr pragmatizme s
nr; souk, duygulardan uzak bir tutum izleyerek, znelliin garanti
sini tarafl deneyimde grrler. Aslnda ruhun hareketleri, ayn kesif
olgularda olduu gibi, dardan incelenemez; ne ifade ettiklerini anla
mak iin bir ekilde yaanmalar gerekir ve bu da, psikologlarn daha
batan drste iaret ettikleri gibi, gzlemcinin znelliini gerektirir.
Deneyi kontrol eden zihn yetkeye gelince; az ok keyfi olduu, ka
nlmaz olarak pein hkmlerden etkilendii phe gtrmeyen bu
saduyu da ne demektir? Nitekim, psiik tutum un szde nesnellii
deneyin belirsiz doas asndan hibir eyi deitirmez ve, hem isel
hem de deimez bir ilke olmadndan, psiik olan kavramaya ura
an kii yeniden psiie ilikin ikilemle yz yze gelir.
Btn dier gereklik alanlar gibi nefs de sadece onu aan ey sa
yesinde tam anlamyla bilinebilir. Dahas, insanlar, bireysel znellikle
rini amalarm talep eden ahlk adalet ilkesini benimserlerken kendi
liinden, itirazsz bir biimde kabul edilir bu. Ancak, irademizi yn
lendiren akl psiik bir gereklikten baka bir ey deilse, bu znellii
aamazdk; ve zeka znde hem isel hem dsal fenomenler (olgular)
dzlemini amadysa, psyche'yi de amam olurdu. Bu gzlem, bir
anlamda yukardan inme ve a priori olarak ampirik bir karaktere sa
hip olmay talep etmeyen bir psikolojinin zorunluluunu ve varlm
kantlamaya yeter. Ancak eylerin bu dzeni kendi doamzn bir par
as olsa da, asla modern psikoloji katnda kabul grmeyecektir; d
nn usuluuna kar tepkileri olmasna ramen, metafizie dier am
pirik bilimlerden daha yakn deildir :tam tersi geerlidir, nk,
akl-tesini (suprarationa) irrasyonel olan ile badatran bak as
onu yanlglarn en ktsne iter.
Modern psikolojinin tmyle yoksun olduu ey, nefsin ynlerini
ya da eilimlerini kozmik balamlarna oturtmasn salayacak lt
lerdir. Geleneksel psikolojide bu ltler iki temel boyuta gre sala
nr; bir yandan nefsi ve kiplerini (modalitelerini) varolu katlar hiye
rarisine yerletiren bir kozmolojiye gre, dier yandan, manev bir
hedefe ynelik bir ahlka gre. kincisi, bireysel ufku geici olarak ka
bullenebilir; ancak yine de nefsi kendisinden daha engin bir dzene
balayan evrensel ilkeleri gzard etmez. Kozmoloji bir anlamda nefsi
evreler; manev ahlk ise nefsin derinliklerine iner. nk bir su
akntsnn ona direnen bir nesneye arpnca gcn ve ynn aa
vurmas gibi, nefs de sadece deimez bir ilke karsnda eilimlerini
ve deiimlerini ortaya koyabilir; psychinin doasn bilmek isteyen
herkes ona direnmelidir ve kii ancak, fiilen deilse bile en azndan
zmnen veya simgesel olarak lh Benlike veya ondan yaylan bir na
benzeyen akla tekabl eden bir noktada durursa ona tam anlamyla
direnebilir.
Bu yzden, geleneksel psikoloji hem kiisel olmayan v e statik bir
boyuta (yani kozmolojiye), hem de kiisel ve etkin bir boyuta (yani
ahlka veya erdem bilimine) sahiptir. Bu byle olmak zorundadr.
nk nefse ilikin gerek bilgi, kiinin kendisini bilmesiyle elde edi
lir.
znn gzyle kendi psiik biimini nesnelletirebilen kii, tam
da bu yzden psiik veya ltif dnyann btn imknlarn bilir; ve bu
dnsel vizyon ruha ilikin btn kutsal bilimlerin hem sonucu
hem de gerektiinde kefilidir.
Modern psikologlarn ouna gre geleneksel ahlk ki bunu
kolaylkla btnyle toplumsal veya klasik ahlkla kartrrlar ara
sra yararl olan, ancak genelde bireyin normal geliimine engel tekil
eden, batta zararl olan bir tr psiik barajdr. Bu gr zellikle Fre-
udcu psikanaliz sayesinde yaylmta. Freudcu psikanaliz, baz lkeler
de gnah kartma ileminin yerini gaspederek yaygn bir biimde uy
gulanmtr; rahibin yerine psikiyatrist gemitir, gnahlarn balan
masnn yerini, daha nce bastrlm olan komplekslerin zincirlerin
den boanmasnn salanmas almtr. Gnah kartma ayininde ra
hip yarglayan ve balayan Hakikatin tarafsz ve mutlaka az s
k temsilcisidir; tvbekar ise gnahlarm itiraf ederek bu gnahlarn
ortaya koyduu psiik eilimleri bir anlamda nesnelletirir. Tvbe
ederek onlardan uzaklar ve rahip gnah karttnda ruhu yeniden
ilk dengesine kavuur ve kendi lh zne ynelir. Dier yandan, Fre
udcu psikanalizde3insan psiik iyzn Tanrnn nnde deil
doktoruna aar. Psikanalistin rtsn kaldrd veya kkrtt nef
sinin kaotik ve karanlk derinliklerinden syrlamaz, tam tersine bun
larn kendine ait olduunu kabullenir, nk kendisine yle demesi
gereklidir: Gerekte ben buyum. Ve gerekten faydal bir igdnn
yardmyla byle bir hayal krklnn stesinden gelemezse, bu onda
kmaz bir leke gibi yer edecektir; ou kez kendini kolektif bir vasat
lk dzeyinde brakmas, onun iin gnah, karmann yerini tutacak
tr, nk insan alalmla, bakalaryla paylarsa, daha kolay katla
nr. Byle bir analizin baz vakalardaki tesadfi veya ksmi faydas ne
olursa olsun, dayand ncller bunlar olunca, yukarda anlatlan du
rum ok daha olaan bir sonu olur.39
Geleneksel uygarlklarn tp ilmi, m odern psikoterapinin yerini
tutacak bir ey bulamyorsa, bunun nedeni psiiin psiikle tedavi edi
lememesidir. Psyche belirsiz eylem ve tepkilerin alandr. Kendi zgl
doas nedeniyle znde istikrarsz ve aldatcdr, bu yzden sadece

38Burada sadece F reudu n yntem i kastedildii iin bu sfat kullandm z belirt


m ek gerekir, nk gnm zde daha tarafsz ve daha az zararl baz psikanaliz biim leri
vardr, ancak bize gre bu hibir ekilde onlar hakl karmaz.
39Rene G uanon, her psikanalistin, bakalanm analiz etm e yetkisini elde etm eden
nce kendisinin de psikanalizden geirilmesi gerektii ilkesinin etrefilli b ir sorunu, ilk
sray kim in alaca so ru n u n u gndem e getirdiini gzlemiti.
kendisinin dndaki veya stndeki bir ey araclyla tedavi edile
bilir. Baz durumlarda, bedenin ounlukla psiik hastalklarla alt st
olmu salg dengesini yeniden norma haline getirerek psyche'nin d
zelmesine allabilir;40 bazen de sadece eytan kovma41 dua etme veya
kutsal yerleri ziyaret etme gibi manev yollarla nefs salna kavutu-
rulabilir.
Modern psikolojinin, yukarda deinilen manev yollan psikolojik
olarak aklamaya altnn herkes farkndadr. Modern psikolojinin
bak asna gre, bir trenin yaratt etki ile dinbilimsel veya mistik
yorumu baka baka eylerdir. Bir trenin keyf olarak sadece psiik
veya znel alanla snrlanan etkisi, trenin biimine gre eyleme gee
cei varsaylan atalardan kalma psiik eilimlere dayandrlr. Bir tre
nin veya simgenin nefs, kendi bireysel veya kolektif ilgilerinin hayal
yansmasna inanrsa kendini tedavi edebilecekmi gibi zamandan
bamsz ve insanst bir anlam olduuna ilikin hibir belirti yok
tur. Ancak bu varsaymda modern psikolojinin dert edecei bir ey
yoktur, nk, rnein temel dnce biimlerinin, mantk yasalar
nn sadece atalardan kalma alkanlklarn kalntlarn temsil ettiini
iddia ederken bundan da ileri gitmeye hazrdr.42 Bu yol, akim tmy
le reddedilmesine, yerine biyolojik kaderin geirilmesine kar; tabi
psikoloji kendi ykmna sebep olmadan bu kadar ileri gidebilirse.
Nefsi dier kozmik gerekliklere veya alanlara gre konumland-
rabilmek iin, varolu kademelerini ortak merkezli daireler veya kre
ler olarak temsil eden kozmolojik emaya bavurmak gerekir. Gr
n evrenin geosentrik (dnya merkezli) olduu anlayndan simgesel
olarak yararlanan bu ema, kesif dnyay simgesel olarak dnyev ev-

**Fiziksel b ir zehirlenmeye yol aan psiik dengesizlik genelde bir ksr dng ile so
nulanr; bu ise psiik dengesizliin daha da artm asna yol aar.
45M utlaka eytan koym a trenlerini gerektirecek biim de eytann insan nefsine sa
hip olduu vakalara gnm zde nadiren oastlanr. Kukusuz b u n u n nedeni eytann k
tlklerinin artk gelenek baraj iine hapsolm u olm am as, az ok her yere hafifletil
m i biimlerde yaylabiimesidir.
^ S z gelimi m antn sadece beynim izin fizyolojik yapsnn bir gstergesi olduu
nu sylerlerken, eer bu doruysa bu ifadenin de ayn fizyolojik felaketin bir gstergesi
olacam unuturlar.
reyle zdeletirir; bu merkez, ltif (soyut) veya psiik dnyann olu
turduu krenin veya krelerin merkezidir. Bu kreyi de saf Ruh
(Spirit; Tin) dnyasnn oluturduu kre evreler. Bu ema doal
olarak kendi uzamsal karakteriyle snrldr, ancak yine de eitli varo
lu durumlar arasndaki ilikiyi ok iyi ifade eder. Kendi balarna ele
alndklarnda krelerden her biri tam ve on derece homojen bir bt
n temsil eder; tam stndeki kre asndan ise bir muhtevadan ba
ka bir ey deildir. Bu yzden, kendi dzeyinde tasavvur edildiinde
kesif dnya ltif dnyay bilmez; ayn ekilde ltif dnya da biim-te-
si dnyay bilmez, nk sadece bir biimi olan eyleri kuatr. Ayrca
bu dnyalardan her biri onu aan ve kuatan dnya tarafndan bilinir
ve onun tarafndan hkmedilir. Ltif gereklikler, Ruhun (Spirit) de
imez ve biimi olmayan zemininden biimler olarak ayrlrlar ve du
yumsal yetkeleri sayesinde madd olan bilen nefsdir (soul).
eylerin a priori olarak gzmzden kaan bu ikili ilikisi, d u
yumsanabilir algnn doas dikkate alndnda btn gerekliiyle
kavranabilir. Bir yandan, bu kesinlikle kesif dnyaya ular ve hi bir
felsefi kurnazlk bizi aksine ikna edemez; dier yandan, kukusuz dn
yaya ilikin olarak ne alglyorsak hepsi de zihn yetkemizin yakalaya
bildii imgelerden baka bir ey deildir ve bu adan izlenimlerin,
anlarn ve tahminlerin ksacas, bize dnyann duyumsanabilir s
rekliliini ve mantki tutarln gsteren hereyin oluturduu do
ku psiik veya ltif bir doaya sahiptir. Bu ltif srekliliin dndaki
dnyann neye benzediini anlamaya almak bouna olacaktr. n
k dndaki diye bir ey yoktur: soyut varolu katlaryla evrelenen
kesif dnya, bizzat bu varolu katnn aynasnda maddesel olarak
zerk bir dzen gibi grnse bile, bir muhtevadan baka bir ey deil
dir.43
Fiziksel dnyay ieren eyin bireysel nefs deil btn bir ltif va
rolu kat olduu aktr. Fiziksel dnynn mantki tutarll, ltif va
rolu katnn birlik iinde olmasn gerektirir ve duyumsanabilir dn-
^ S o m u t d nyann alglanm som ut terim lerle aklamaya almak kadar sama
b ir ey olamaz.
yaya ilikin ok sayda bireysel vizyonun, para para olsa bile esasnda
srekli bir btn iinde birlemesi ve btnlemesi bunu dolayl ola
rak ortaya koyar. Bireysel nefs bu birlii hem kozmik dzenle uyum
iinde olan bilisel zelliklerinin oluturduu yapyla, hem de zne
olarak doasyla, kendine zg bir biimde fiziksel dnyay iererek i
tirak eder; dier bir deyile, fiziksel dnya, sadece bireysel zneye gre,
bilincin nesne ve zneye blnmesi, yani tam da nefsin bensel (egoic)
kutuplamasndan kaynaklanan bir blnme sayesinde bir dnyadr.
Nefs ayn kutuplamayla ltif varolu durum unun btnlnden
Plotinusun btnnden veya evrensel nefsinden ayrdedilir;
ancak znde ondan ayrlmadan ayrdedilir. nk ayr ise, dnya
grmz geree uygun olmayacaktr; ancak btn alglamalarn s
nrlarna ve greciliine karn, aslnda geree uygundur.
Genelde ltif dnyann sadece bir parasn bizim olduumuz
ve bizim kendimizi oluturan paray algladmz dorudur; du-
yumsanabilir dnya ise bize kendisini makrokozmik sreklilii iinde,
bizi de ierir gbi grnen bir btn olarak gsterir. Bunun nedeni ltif
dnyann bir blnmezlik alan olmasdr; gerekte, sudaki balklar gi
bi ltif dnya okyanusuna dalyoruz ve onlar gibi kendi evremizi ne
yin oluturduunu grmyoruz.
psiik dnya ile d kesif dnya arasndaki kartla gelince,
bu kartlk sadece kesif dnyaya gre ve bu dnya sayesinde gerekle
ir. Ltif dnya kendi bana ne i ne de dtr; ok ok d-olma-
yandr. Kesif dnya ise sadece dtr; bu da zerk bir varl olmad
n kantlar.
Kesif varolu kat ve psiik varolu kat birlikte biimsel varoluu
olutururlar; ltif varolu kati toplam umlyle biimsel bir varolu
tan baka bir ey deildir, ancak keif varolu yasalarndan uzaklatk
a ltif olarak adlandrlr. En eski ve en doal simgeciliklerden birine
gre, ltif varolu kati, dnyay kuatan, btn gzenekli cisimlere ya-,
ylan ve hayatin arac olan atmosfere benzetilebilir.
Bir fenomen topyekn gereklik ile arasndaki yatay ve dikey
ilikilere baklarak tamamiyle anlalabilir. Bu hakikat, zellikle ve bir
anlamda sadece psiik fenomenlere zgdr. Ayn psiik olay hem
duyumsal bir itepinin karl, hem bir istein gstergesi, hem daha
nceki bir eylemin sonucu, hem bireyin tipik ve atalardan kalma bii
minin belirtisi, hem dehasnn gstergesi hem de birey tesi bir ger
ekliin yansmas olabilir. Sz konusu psiik fenomeni bu durumlar
dan birine veya dierine gre ele almak yanl olmaz ancak, nefsin ha
reket ve niyetlerini bu durumlardan sadece birine hatta birkana
gre aklamaya almak yanl olacaktr. Bu balamda ada psiko
lojinin snrlarnn farknda olan bir psikoterapistin u szlerini aktar
mamz gerekir:
Doruluu su gtrmez bir Hindu atasz vardr: nsan ne
dnrse yle olur. Kii sebatla iyi eyler dnrse sonunda
iyi bir insan olur; daima zayf olduunu dnrse zayf olur
(beden veya zihinsel) gcn nasl gelitireceini dnrse
gl olur. Ayn ekilde kii yllar yl hemen her gn Hadesi
kartrrsa,44 srekli olarak yksek bir dzeni dk bir dze
nin terimleriyle aklamaya alrsa ve hem de insann kltrel
tarihinde, messif hatalara ve ktlklere karn, harcanan a
baya deen her eyi gzard ederse, btn ferasetini yitirme,
hayat kaynaklarmzdan biri olan muhayyilesini ve zihn ufku
nu byk lde daraltma tehlikesinden kaamayabilir.45
Sradan bilin bireysel nefsin sadece kstl bir blmn aydnla
tr ve bireysel nefs psiik dnyann sadece ok kk bir blmn
temsil eder. Bununla birlikte, nefs bu dnyann geri kalanndan kopuk
deildir; sadece ve sadece kendi mulyle snrl ve dier cisimlerden
ayr bir cisim gibi konumlanmamtr. Nefsi usuz bucaksz soyut

^ F re u d u n In terpretation of D ream s'm (D lerin Y orum u) banda Virgilden


alntlad Flectre si nequeo superos, Acheronta movebo (Cennete boyun ediremiyor-
. sam, cehennem i kartrrm ) szlerini artrm aktadr.
45Hans Jacob, W estem Psychology a n d H in du Sdhana (Londra, Ailen ve Unwin,
1961). Yazar, Jungu n eski bir m rididir; daha sonralar Bat psikolojisine adil b ir eletiri
getirebilm esini salayan ok daha nem li olan H indu sdhana retisini ve ynte
m ini kefetmitir.
dnyann geri kalanndan ayran ey, onu, uzamsal bir dorultunun
kendini izleyen bir k nn belirledii gibi belirleyen tabi basit
letirilmi bir imgeye sahip olunabilirse kendi belirli eilimleridir
sadece. Nefs ite bu eilimler sayesinde benzer eilimlere veya nitelik
lere sahip btn kozmik olaslklarla paylam iindedir; bunlar
zmser ve bunlar tarafndan zmsenir. Bu nedenle kozmik eilim
ler -Hindu kozmolojisindeki gunalar bilimi, nefs bilgisi iin ge
reklidir. Bu bakmdan dsal balam deil, isel deerler hiyerarisin
deki yerini belirleyen sattva, rajalar veya tamalar yukar doru,
enlemesine ve aa doru eilimler ile balantsdr.
Nefsin motifleri sadece varlklarn kantlayan biimler sayesinde
alglanabildii iin, psikolojik bir deerlendirmenin bu biimler veya
kantlar zerine kurulmas gereklidir. Yani, g u n a lm n oynad rol,
hangi biimde olursa olsun, sadece niteliksel bir tarzda, kesin ve net
ancak hibir ekilde niceliksel olmayan: ltlere gre llebilir;
dinden tamamen uzak olan gnmz psikolojisi bu ltlerden hibi
rine sahip deildir.
Yansmalar ltif dnyann btn kademelerini dikey olarak ka~
teden baz psiik olaylar vardr, nk zlerle temasa geerler; bazla
r bunlar sradan psiik hareketlerdir psychenin sadece yatay gi
di gelilerine uyarlar; bazlar da insanlk dzeyinden aada kalan
derinliklerden gelirler. lk sradakilerin btnyle tanmlanmas ola
nakszdr bir gizem unsuru ierirler ancak yine de, sahici kutsal
sanatlarda olduu gibi zaman zaman hayal gcyle hissedilebilen bi
imleri ak ve keindir. Son sradakiler, yani eytan ilhamlar kendi
biimleri iinde anlalamazlar; gerekten gizemli olan, biimsel gr
nmlerinin bulmk, karanlk ve mulak nitelii sayesinde taklit eder
ler. Bunun rneklerine ada sanatta ska rastlanr.
Ancak, ruhun biimsel tezahrn incelerken, nsann psikolojik
fiziksel organizmasnn garip duraksamalar veya kesintiler sergileyebi
leceini unutmamak gerekir. Bu yzden, sz gelimi Tanrnm apdal-
lar diye bilinen, bir lde anarik mtefekkirler kategorisinde, ma
nev varolu katlar ahenkli ve normal bir biimde tezahr etmezler ve
akldan faydalanmazlar, aksine isel olarak patolojik bir varolu kat
ve bu yzden insan dzeyinin altndaki ve kaotik eilimlerin ege
men olduu bir varolu kat tesadfen ve kazara dnya tesi gerek
liklere alan kaplar ierebilir; bu insan nefsinin sonu gelmez bir kar
makla sahip olduundan baka bir anlama gelmez.
Bir btn olarak bakldnda ltif dnya kesif dnyayla kyasla
namayacak kadar engin ve eitlidir. Dante bunu, dnya kreleri hiye
rarisini ltif dnyaya karlk gelecek ekilde kurarak ifade etmitir;
ona gre arz dnya kesif dnyaya karlk gelir. Dantenin sisteminde
cehennem katlarnn yerin altnda olmas sadece sz konusu katlarn
normal insanlk katnn altnda yer aldn gstermek iindir; gerek
te bunlar da ltif varolu katma dahildirler ve baz ortaa kozmolog-
larmn cehennem katlarn simgesel olarak gkyzyle yeryz arasna
koymalarnn nedeni budur.46
Ltif dnya deneyimi zneldir modernlerin hi bilmedii baz
bilimler sz konusu olduunda bu geerli deildir nk bilin
kendini ltif biimlerle zdeleirken, ayn bir k nnn karsna
kan bir dalgann biimine gre yolundan sapmas gibi, bunlarn ei
limlerinden etkilenir. Ltif dnya, biimlerden olumutur; ancak bu
biimler kendi balarna veya duyumsanabilir muhayyiledeki yans
malarn dnda,47 kesif biimlerde olduu gibi meknsal veya belirli
hatlara sahip deildir. Tamamen aktiftirler, daha dorusu saf aktiflik
sadece zsel biimlere veya saf Ruhda bulunan arketiplere zg ol
duu dnlrse, dinamiktirler. Yani ego veya bireysel nefs kendi ba
na soyut dnyann biimlerinden biridir ve b biimi kabullenen bi
lin mutlaka dinamik ve kendine zgdr, sadece kendi bensel (egoic)
biiminin modaliteleri ise dier ltif biimlerin farkna varr.
Bu yzden, d durumunda bireysel bilin, yeniden ltif dnya
nn iine ekilmi olsa bile, yine kendine geri dner; bu durumda tec-

^ s l m dininde, eytann krallnn yeryz ile gkyz arasnda olduu sylenir;


bu doktrin, dikey yolu izleyenlerin neden batan ktm da aklar.
47 Baz ustalar ltif dnyay imgeleme benzetm ilerse, kafalarndaki ey muhayyileye
dayanan faaliyettir, muhayyile tarafndan retilen im geler deil.
, rbe ettii btn biimler kendilerini bireysel znenin basit uzantlar
olarak sunarlar veya en azndan geriye baktklarnda veya uyanmann
eiine geldiklerinde byle grnrler. nk d grenin bilincinin
kendi iinde bu znellie karn, rnein birok insann grd n-
, sezise veya telepatik dlerin de kantlad gibi, ltif dnyann en de
iik blmlerinden gelen etkilere kapal olmad aktr.48 Aslnda
bir ryann imge rgs znenin tz znenin kendi psiik bii
mini kademeli olarak gerekletirmesinden baka bir ey olmayan bir
tz- ile dokunmu olmasna karn, rastlantsal olarak ve farkl d
zeylerde, kozmik dzenin gereklerini sergiler.
Bir dn ierii ok deiik biimlerde ele alnabilir. D olu
turan materia analiz edilirse her tr any ierdii grlecektir ve bu
adan, dleri bilinaltmdakilerin da vurumu olarak tanmlayan ha
lihazrdaki psikolojik aklama byk lde dorudur. Ancak bir d
n hi bir ekilde d grenin kiisel deneyiminden kaynaklanma
yan ve sanki bir bireyden dierine yaplan psiik bir aktarmann izleri
ne benzeyen maddeler de ierebilecei gzard edilmez. Dlerde se
icilik de vardr ve bu balamda C.G. Jungun temelden yanl bir ok
tezinin karsndaki u tanmn aktarabiliriz:
Bilindmm faaliyetinden kaynaklanan d, orada yatmakta
olan eylerin bir grntsn verir; ancak hepsini deil, ar
m yoluyla, bilincin anlk durum u ile balantl olarak, hareke
te geen, kristalleen ve seilen bazlarn.49
Dlerin yorumbilimine gelince, modern psikoloji bu yndeki a
balarna karn bunu kendi snrlarna dahil edememitir, nk hangi
gereklik dzeyini iaret ettikleri bilinmeden nefsin yanstt imgeleri
doru bir biimde yorumlamak mmkn deildir.
Bir dten uyanrken elde edilen imgeler genelde bizzat d duru
mu iinde tecrbe edilen psiik biimlerin sadece bir glgesi niteliin
dedir. Uyanklk durum una geerken bir tr aktarma olur :kii bu-
48Ampirik psikoloji artk bu fenom eni inkar etm eye kalkmam aktadr.
i9L'H om m e la Decouverte de son A m e l s. 205.
nun farkna varabilir ve dn gerekliinden bir eyle az ok hzl
bir biimde buharlar. Ancak yine de, geleneksel rya yorumculuun
da iyi bilindii gibi, ans kesin bir aklkla belleklerde kalan belirli bir
dler kategorisi vardr ve bu dlerin derin ierii kendisini gizliyor
gibi grnse de ayn ey olabilir. Gelelde sabaha kar grlen ve uya
nana k'adar devam eden bu dlere kar konulmaz bir nesnellik duy
gusu elik eder; yoksa, srf zihn olandan daha ileri bir kesinlik ierir
ler. Ancak, onlar hepsinden ok karakterize eden ve d gren ze
rindeki ahlk etkilerinden bamsz olan ey, biimlerinin, btn bu
lank veya kaotik tortulardan arnm yksek niteliidir. Bunlar Me
leklerin, dier bir deyile nefsi biim tesi varlk durumlarna balayan
zn yollad dlerdir.
lh olarak veya melekler araclyla ilham edilen dler olduu
iin kartlar da olmaldr ve bunlar, kutsal biimleri karikatrleti
ren, eytani tahriklerle dolu dlerdir. Bu dlere elik eden duygu sa
kin ve huzurlu bir berraklk deil, saplantl ve ba dndrc bir
duygudur; bu bir uurumun insan ekmesi gibidir. Cehennem etki
ler bazen, deyim yerindeyse onlara yolu aan doal bir tutku dalgas
nn zerine binerek gelirler. Ancak ya bir burukluun ya da kaderin
elik ettii kibirli ve olumsuz eilimi ile tutkunun ilkel karakterinden
ayrt edilebilirler. Pascalm dedii gibi; Melek rol oynamaya alan
eytann roln oynar, ve aslnda hem dlerin iinde hem de dnda
hibir ey, Tanry son derece paralanm egosuyla badatran
Freud sonras psikolojiciliin inceledii birok psikozun klasik ne
deni insann bilinsiz gsterii tutum u kadar karikatrletirmeye
uygun deildir.50
C.G. Jung, dlerin analizinden yola karak kolektif bilind ile
ilgili nl kuramn gelitirmitir. Belirli bir d imgeleri kategorisinin
sadece bireysel deneyimlerin kalntlar olduklar temeline dayanarak
aklanamayacan gzlemi, Jungu dlerin beslendii bilind alan
erevesinde, ierii temelde bireysel psiik hayatn dier yzn ser-
soada psikoloji genel bir tarzda patolojik vakalara ilikin gzlemler yapmaya a
lr ve ru h u sadece bu klinik bak asna gre gzler.
gileyen kiisel bir kuak ile; kendilerini dorudan gzlemle hibir za
man aa vurmayan ancak dolayl olarak, simgesel dlerle (irrasyo
nel itepilerle belli eden, kiisel olmayan bir karaktere sahip gizli psi
ik eilimlerden oluan kolektif bir kuak arasnda ayrm yapmaya
itmitir, ilk bakta bu kuramda irrasyonel teriminin simgecilikle
balantl olarak kullanlmas dnda arya kaan hibir ey yoktur.
Ampirik egonun merkezinde yer alan bireysel bilincin psiik dzende,
belirli bir yne yanslan n etrafn kuatan karanla doru azal
mas gibi, fiilen bu merkezde yer almayan her eyi kenara itmesini,
hatta kendi dnda brakmasn anlamak kolaydr. Ancak Jung mese
leye bu ekilde bakmaz. Ona gre kiisel olmayan nefs kua aslnda
bilinddr; dier bir deyile, modalitesi ne olursa olsun veya urnl
ne kadar geni olursa olsun, ierii hibir zaman akim dorudan nes
nesi olamaz.
nsan bedeninin, rksal farkllklardan bamsz olarak ortak bir
anatomiye sahip olmas gibi, psyche de btn kltrel ve zihn
farkllklarn tesinde, kolektif bilind adn verdiim ortak
bir alt tabakaya sahiptir. Her insanda bulunan bu bilind
psyche, bilinli olmas mmkn bir ierikten deil, daima bir
birinin ay tepkiler douran gizli eilimlerden oluur sadece.51
Yazar burada, kkeni fiziksel dzene dayanan atalardan kalma ya
plarn sz konusu olduunu ima etmeye devam eder:
Bu kolektif bilindnm varl, btn rksal farkllklarn te
sinde beynin yapsnn ayn olduunun psiik gstergesidir...
psiik evrimin farkl kollar, kkleri btn alara yaylan tek
bir gvdeden kar. Burada hayvanlarla psiik bir paralellik var
dr.52
Bu tezin korkun sonular aadaki pasajda aka gze arpan
Darwinci yorumu dikkat ekecektir: Bu, genelde insani iletiim ara

51C.G. Jung, The Secret of Golden Flower, (New York, 1931), Giri.
51 age.
lar olarak mitolojik motiflerin ve simgelerin benzerliini, daha doru
su zdeliini aklar.53 Bu gre gre mitler ve simgeler, insan hay
vana yaknlatran, atalardan kalma psiik bir zeminin ifadesi olur!
Dnsel ya da manev temelleri yoktur, nk
tamamiyle psikolojik bak asna gre ortak muhayyile ve ey
leme geme igdleri sz konusu dur. Btn bilinli muhayyi
le ve eylemler bu bilind prototiplere gre evrim geirirler ve
daima onlara bal kalrlar; zellikle de bilin ok yksek d
zeyde bir berrakla ulamsa, dier bir deyile, btn ilevle
rinde hla bilinli bir iradeden ok igdye balysa veya
aklc olmaktan ok duyusalsa...54
Bu aln, Junga gre kolektif bilindnm altlarda, psikolojik
igdler dzeyinde yer aldm aka gsterir. Bunu unutmamak ge
rekir, nk Jungun yapt baz benzetmelerden, zellikle de arke-
tip terimini kolektif bilindnm gizli, daha dorusu ulalmaz ieri
ini tanmlamak iin kullanmasndan hatta daha ok gaspetmes'n-
den anlalaca zere, kolektif bilind terimi kendi bana daha
geni ve bir ekilde daha manev bir anlam tayabilirdi. nk arke-
tipler psiik alana deil, saf Ruhun dnyasna ait olsalar bile, koullara
gre, tam anlamyla imgeler halinde kristallemeden nce psiik dze
ye zellikle de imgelerin esas biimleri olarak- yanstlrlar; byle-
ee arketip teriminin belirli psikolojik bir uygulamas gerektiinde
hakl karlabilir. Ancak Jung arketipi doutan gelen bir kompleks
olarak tanmlar55ve nefs zerindeki etkisini u ekilde aklar; Arketip
tarafndan ele geirilmek insana tamamiyle kolektif bir kiilik, altnda
insann doasnn artk geliemeyecei, srekli yozlaaca bir tr mas
ke kazandrr.56 Sanki, Varlkm dorudan ve biim tesi belirlemesi
olan ve bu yzden snrlayc olmayan bir arketip, bir ekilde nef-

K age.
54age.
55bkz. L 'H o m m e l a Decouverte de son A m e, s. 311.
^ b k z . Two Essays on A n a lytica l Psychology (Pantheon, N ew Y ork, 1966), s. 234.
si byleyip kanm emebilirmi gibi! Jungun kafasnda canlandrd
az ok patolojik durumda gerekten sz konusu olan ey nedir? Bir in
sann ltif biiminin, her biri benzersiz ve telafisi imknsz bir eye sa
hip bir ok ynden oluan bir biimin yapsndaki imknlarn ayr
mas sadece. Yozlam bir bireyde potansiyel olarak bir kadm ve bir
erkek, bir baba ve bir anne, bir ocuk ve yal bir adam, ayrca yaratc
bir zanaatkarn, bir hizmetinin vs. kutsal ve soylu nitelikleri gibi, in
sann zgn ve ontolojik konumunun ayrlmaz bir paras olan eitli
nitelikler veya payeler bulunur. Normalde btn bu imknlar bir di
erini tamamlar; burada nefsin hibir akl d fonu yoktur nk in
san biiminin bu farkl imknlarnn veya ynlerinin birlikte varolma
s kendi bana son derece anlalr bir eydir ve sadece tek ynl ve
yanl bir zihniyetin veya uygarln gznden kaabilir. Dahas, insan
ruhunun yapsndaki bu ok saydaki imknn veya ynelimin birin
deki herhangi dehavari bir gelime, birbirini tamamlayan imknlarn
btnlemesini gerektirir; dehaya sahip hakiki bir insan dengeli bir
varlktr, nk dengenin olmad yerde byklk de yoktur. Byle
bir gelimenin zt nefsin imknlarndan birinin dierleri pahasna
anlamsz ve patolojik bir biimde abartlmasdr ve bu yol Jungun bir
maskeye benzettii trden bir ahlk karikatre gider; burada d
nlmesi gerekenin, aslnda kendi hesabna hakiki bir arketipi ve bu
nedenle de nefsi bylemeyen, tam tersine zgrletiren bir imkn
ifade eden kutsal bir maske deil, karnavallarda taklanlar gibi bir
maske olduu unutulmamaldr.57
Psiik ayrma daima kart kutuplarn birbirinden kopmasnn
yansra bunlarn sabitlemesini de salar ve bu sadece nefsin iinde
arketipe karlk gelen eyin nefsi glgeye drmesiyle mmkndr.
Hipertropiler (ar ime) yaratan bu dengesizliin kart kutbunda,
rnein mkemmel erkeklik hibir ekilde kadnl dlamaz, tam ter
sine onu ierir ve benimser; bunun tam tersi de dorudur. Ayn ekil
de, psiik dzeyde yer almayan gerek arketipler karlkl olarak birbi-

57bkz. Bu kitapta Kutsal M aske balkl blm .


rilerini dlamazlar, birbirlerini ierir ve gerektirirler. Kelimenin Pla-
toncu ve kutsal anlamna gre, arketipler varln ve bilginin kayna
dr ve Jungun sand gibi bilinsiz eylem ve tahayyl eilimleri deil
dir. Arketiplerin tutarsz dnceyle kavranamamasrun, ieriinin sa
dece dolayl olarak, yzeyde patlak veren eylerle bilinebilecei syle
nen farazi kolektif bilindnn akld ve gizli karakteriyle hibir
balants yoktur. Tutarsz dnce olmad gibi, dnsel sezgi diye
bir ey vardr ve b sezgi arketiplere simgelerinin balang noktasn
dan itibaren ular.
Kukusuz, atalardan gelme yaplarn kolektif bilindn ierdi
ini savunan kuram, modern dnceye ok daha kolay uyar; yle ki
hayvanlarn igdleriyle ilgili evrimci aklama ile aym gr payla
r. Bu gre gre, igd bir trn kaltmn, alar boyunca kar
lalan benzer deneyimlerin bir toplamn ifade eder. Szgelimi, bir
koyun srsnn avc bir kuun glgesini hisseder hissetmez kuzula
rnn etrafnda toplanmalarn veya bir kedi yavrusunun oyun oynar
ken avc bir hayvann btn numaralarn sergilemesini ya da kularn
yuvalarn nasl yaptklarn byle aklarlar. Aslnda igdlerinin
otomatik bir ey olmadn grmek iin onlar gzlemek yeter. Salt
km ltifbu nedenle de mulak ve sorunlu bir sre sayesinde
byle bir mekanizmann olumas olasl en azndan son derece d
ktr. gd zekann tepkisel olmayan modalitesidir; kararl olarak,
bir dizi otomatik refleks sayesinde deil, trn biimi niteliksel be
lirlemesi sayesinde gerekleir. Bu biim, iinden evrensel zekann
kt bir filtre gibidir. Bir varln ltif biiminin cisman biimiyle
kyaslanamayacak kadar karmak olduu da unutulmamaldr. Aym
ey insan iin de geerlidir: Onun akl da kendi trnn soyut bii
miyle belirlenmitir. Ancak,bu biim, bireyin hayvanlarn aksine ben
zersiz olmasn salayan dnsel bir vasf tar. Sadece insan kendini
nesnelletirebilir. Ben buyum ya da uyum diyebilir. Sadece o bu iki
ynl vasfa sahip olabilir. nsan, evrendeki merkezi konumu sayesin
de kendi zgl norm unu aabilir-, buna ihanet edip aa bir dzeye de
inebilir; corruptio optimi pessima. Normal bir hayvan kendi biimine
ve kendi trnn vasflarna sadk kalr; zekas dnsel ve nesnel de
il de bir ekilde varolusalsa bile kendiliindendir; nyarg ve cehalet
nedeniyle akl sadece rastlantsal dnceyle zdeletiren insanlar y
le dnmeseler bile evrensel akln bir biimi olduu kesindir.
Jungun, kiisel hatralarla aklanamayan ve tm insanlarda bulu
nan bir bilindmdan kaynaklanyor gibi grnen baz dlerin, mit
lerde ve geleneksel simgecilikte de rastlanan motifleri ve biimleri ier
dii yolundaki tezi prensipte mmkndr; nefsin iinde ok eski ata
lardan kalma ve ilkel bir dnya grnn kantlarn tayan bir tip
ler listesi bulunduu iin deil, hakiki simgelerin, zamansal olmayan
gereklikleri ifade ettikleri srece asl olduklar iin. Aslnda, nefs be
lirli koullar alnda, tamamiyle pasif ve yaratc bir tarzda aklda varo
lan evrensel hakikatleri yanstanbir aynann ilevini stlenebilir. An
cak bu tr ilhamlar son derece nadirdir; hakikatleri ileten veya daha
nce bahsi geen gelecekteki olaylar yanstan dlerde olduu gibi,
deyim yerindeyse Allahn inayetine kalm koullara baldrlar. Da
has, simgesel dler sadece herhangi bir geleneksel slupa sahip de
ildir; biimsel dilleri, normalde, bireyin fiilen veya esasen baland
gelenek veya din tarafndan belirlenir, nk bu alanda rastlantsal
hibir ey yoktur.
Jungun ve ayn ekolden gelen dier psikologlarn aktard, sim
gesel olduklar varsaylan d rnekleri incelenirse, ou kez bunun
yanl bir simgecilik olduu, szde manev evrelerde ska rastlanan
trden olduu grlecektir. Nefs sadece kutsal bir ayna deildir; daha
ok, onda kendisine bakam yanltan byl bir aynadr. Jungun da
bunu bilmesi gerekirdi, nk bizzat kendisi am m a m n (bu terimle
nefsin kadns ynn kasteder) tuzaklarndan sz eder; ve anlarnda
. aktard baz kiisel deneyimlerinden,58 psychenin bilind derinlik
lerini aratran bir kiinin kendisini sadece benmerkezci nefsin tuzak-

Jungu n anlarnda deindii ve psikolojik aratrm a yoluyla uygulad trden bir


igzlert ve b u yntem le ortaya kan baz para-psikolojik fenom enler kiiyi aka bir
ispritizma ortam na gtrr. Yazarn arketipler kuram ndaki etkilerine baklacak oursa,
bu fenom enleri bilim sel olarak incelediini ileri srmesi hibir eyi deitirm ez.
larma deil, zellikle kullanlan analiz yntemleri hipnozdan veya
medyumluktan kaynaklanyorsa, her yerden, bilinmeyen varlklardan
ve olulardan gelen psiik etkilere de ak tuttuunu bilmesi gerekirdi.
Jungun tedavi ettii hastalarn izdii ve Jungun gerek mandalalar
olarak yutturmaya alt baz desenler bu balamda ele alnmal
dr.59
stelik, szgelimi hakikat a, yanlg karanla, ilerleme ykseli
e, ahlk tehlike bir uuruma benzetildiinde veya sadakat bir kpek
le, kurnazlk bir tilkiyle temsil edildiinde olduu gibi doas itibaryla
ok genel olan ve bizzat dilin yapsnda bulunan bir simgecilik de var
dr. Yani, dlerde, dilin doal olarak mecaz olduu ve rastlantsal ol
mad benzer bir simgeciliin varln aklamak iin kolektif bilin-
dna bavurmak gerekmez; aklc dncenin dncenin tm ol
madn ve uyanklk durumundaki bilincin btn zihn faaliyet ala
nn kaplamadn unutmamak yeter. Dlerin mecaz dili rastlantsal
deilse-bu onu mutlaka akl d yapmaz, ve aslnda Jungun da doru
bir biimde gzledii gibi, d gren kiinin dlerinde uyankken
olduundan daha akll olmas mmkndr. Hatta bu iki durum ara
sndaki dzey farkll gnmz insanlar arasnda ok sk rastlanan
bir eydir; kukusuz bunun nedeni, modern hayatn dayatt atlarn
zeka d olmas ve insan hayatnn temel ieriini normal bir tarzda
tayamamasdr.
Bunun, ister kendiliinden ister manev trenlerin yol at ta
mamen simgesel veya kutsal dlerin rolyle, hibir ilgisi yoktur; buna
verilebilecek bir rnek, btn gelenekleri gibi hayat kararlar da d
yorumuna dayanan bir tr kehanetilie uygun olan Kzlderililerdir.
Bu meselenin hibir ynn gzard etmemek iin u da sylene
bilir: Kendi geleneksel biimine, yaamnn kutsal atsna sadk kal
mayan btn topluluklarda kabul edilen simgeler ke veya bir tr
mumyalamaya urar ve bu sre, bu toplulua ait olan ve bu sadakat
sizlie itirak eden her bireyin psiik yaamna yansr. Burada her ha-

SEbkz. The Secret o f Golden F low erin Giri blm .


kikate biimsel bir iaret karlk gelir, her manev biimin izd
mnde psiik bir glge vardr; geriye kalan sadece bu glgeler oldu
unda, bilinaltnda atalarn hayaletleri olarak grnrler. Psikolojik
yanlglarn en kts simgeciliin anlamn bu gibi hayaletlere indir
gemektir.
Bilindm tanmlarken ise son derece greceli ve geici olduu
asla unutulmamaldr. Bilincin de k gibi tonlar vardr ve ayn k
gibi karlat ortama gre krnma urar. Ego bireysel bilincin bii
midir, k yayan kaynann deil. Bu kaynak bizzat akln kaynayla
akr. Evrensel doas itibaryla bilin bir anlamda zekann varolusal
yndr ve bu, hibir eyin bilincin dnda kalamayaca anlamna
gelir.60 Bu yzden psikologlarn bilind, en basit tanmyla ruhun
iinde sradan bilincin madd dnyaya ynelmi ampirik Bene ili
kin bilincin-dnda kalan her eydir, dier bir deyile bu bilind,
hem daha alt sralardaki varolu durumlarnn kaosunu hem de daha
yksek varolu durumlarn ierecek ekildedir. Yksek durumlar
(Hindular bunu derin uyku durum unun, prajna'nm mutluluk anma
benzetirler) Evrensel Ruhun k saan kaynandan yaylrlar; bu
yzden, bilindnn tanm hibir ekilde ruhun belirli somut bir
modalitesine karlk gelmez. Jungun en byk nclerinden biri ol
duu derinlik psikolojisinin birok yanlgs, bilindnm belirli bir
varlkm gibi ele alnmasndan kaynaklanr. Jungun psikolojisinin
nefsin zerk gerekliini yeniden oluturduu sk sk sylenir. Ger
ekte ise, bu psikolojinin bak asna gre, nefs ne bedenden ayr bir
eydir, ne de lmszdr; sadece anlalabilir herhangi bir kozmik d
zenin dnda yer alan bir tr akld (irrasyonel) kaderdir. Eer insa
nn ahlk ve zihn davran tamamen bilind olan ve akl ile asla
kavranamayan bir zeminden doan, atalara dayal bir tipler birlii ta
rafndan gizlice belirlenmise, insan, badatrabilir ve birbirinden ayr
iki gereklik arasnda kalm gibi olurdu.

^ B u rada, V edantadaki leme S a t-c h it-a n a n d a (Varlk, Bilin, M utluluk) h atr


lanabilir.
61bkz. Tm> Essays on A nalytical Psychology, s. 240.
Modern psikolojiye gre, nefsin k saan noktas ya da varolusal
doruu sadece kendisini bilindnm karanlndan uzaklatrabildi
i lde varolan Benin bilincidir. mdi, Junga gre bu karanlk b
lnmezliin (bireyselliin) yaamsal kklerini ierir: yleyse kolektif
bilindna, phesiz biyolojik bir doaya sahip dzenleyici bir ig
d, bir tr uyurgezer bilgelik bahedilmitir; bu yzden, egonun bi
linli zgrlemesi kkten yok olmas tehlikesini douracaktr. Junga
gre, ideal olan, iki kutup bilin ile bilind arasnda bir denge
nin, sadece benlik diye adlandrd, Hinduizm doktrinlerinden al
nan nc bir terimin, bir tr kristalleme merkezinin yardmyla
gerekletirilebilecek bir denge kurulmasdr. Jung bu konuda unlar
yazmtr:
Benin ne kart ne de tbi olduu, ancak bal kald ve dn
yann gne etrafnda dnmesi gibi etrafnda dnd benliin
(self), akld ve tanmlanamaz bir varlk olarak duyumsanma-
s ile blnmezlik hedefine ulalr. Duyumsamak terimini,
Ben ile benlik arasndaki ilikinin ampirik niteliini ifade et
mek iin kullanyorum. Bu ilikide anlalabilir hibir ey yok
tur, nk benliin ierii hakknda hibir ey sylenemez.
Ben, benliin bildiimiz tek ieriidir. Bireysellemi Ben
kendisini, bilmedii ve kendisinden stn bir znenin nesnesi
gibi hisseder. Burada psikolojik gzlemin en u snrna dayan
dn dnyorum, nk bir benlik fikri kendi bana akm
bir postladr; bu postla bilindii gibi psikolojik olarak kant
lanamaz. Bilimin bir adm tesinde, burada tanmlanan psiko
lojik evrime mutlak bir gereksinim vardr. nk sz konusu
postla olmadan deneyimde gzlenen psikolojik sreci yeterin
ce formle edemezdim. Bu yzden, bir benlik fikri en azndan,
atomuh yaps ile ilgili kuramlar gibi bir hipotez deeri tar. Ve
burada da bir imgenin mahkumlar olduumuz doruysa, bu
her halkrda yorumlanmas benim kapasitemi aan ok canl
bir imgedir. Bunun bir imge olduuna hi phem yok, ama
bizi ieren bir imge.61
Halihazrdaki bilimcilie ok fazla dayal terminolojisine ramen,
bu pasajda ifade edilen nsezilere tamamen gvenilebilir ve iinde ge
leneksel metafizik- retilere ynelik bir yaklam bulunabilirdi; tabi
Jung daha sonraki bir pasajda benlik kavramn bu kez akn bir ilke
olarak deil, psikolojik bir srecin sonucu olarak ele alp greceletir -
meseydi:
Benlik, i ve d arasndaki kartlk asndan bir tr telafi ola
rak tanmlanabilir. Byle bir tanm, benlik bir sonuca, ulal
mas gereken bir hedefe, azar azar retilmi olan bir eye ve
tecrbesi ok zahmetli olan bir eye benzedii srece benlie
uygulanabilir. Bu yzden, benlik ayn zamanda hayatn amac
dr, nk blnmez dediimiz o kader birliinin en eksiksiz
ifadesidir ve bir kii dierlerini tamamlayarak mkemmel bir
imge oluturduunda sadece tek bir insana deil, btn bir
gruba aittir.62
Amatrln affedilemeyecei baz alanlar vardr.
Jungun, geleneksel olarak herhangi psikolojik bir sreci deil,
trlerin ortaya kndan itibaren bireylerin farkllamasn ta
nmlayan bir terimi kullanp paradoksal olarak bireylik (indi-
viduation) diye adlandrd ey, bilind ile bilin arasnda
gereklemesi gereken bir dengedir veya ampirik kiilik iinde
bilindmdan yaylan baz g veya itkilerin btnlemesidir.
Ancak Jungun bu terimden anlad ey, kendi bana bir so
nu olarak kabul edilen bireyliin bir anlamda kesin olarak dile
getirilmesidir. Bu bak asna gre, benlik kavram btn
metafizik anlamn yitirir, ancak bu, Jungun tamamen psiko
lojik, hatta klinik bir dzeye indirmek iin kendine mal ettii
tek geleneksel kavram deildir; bu bakmdan, tam da bu birey
lii n plana karmak iin kulland psikanalizi kelimenin
tam ve kutsal anlamyla bir eritirme (yelie kabul) trenine
benzetir ve hatta, psikanalizin modern ada hl geerli olan
tek eritirme biimini temsil ettiini ileri srer.63 Btn yanl
benzetmeler ve psikolojinin yeterli olmad bir alana yapt
mdahaleler hep buradan kaynaklanr.64
Burada baz evrelerden uzak bir aratrmacnn baz eyleri g
nlszce gzard ettii sylenemez, nk Jung yaayan geleneklerin
temsilcileriyle temas kurmaktan zenle kanmtr. rnein Hindis
tan ziyaret ettiinde kstaha ve sama bir mazeret gstererek65
Sri Ramana Mahrishiyi grmek istememitir; kukusuz bunun nede
ni, kuramlarnn yalan olduunu ortaya koyacak bir gerekle yz yze
gelmekten igdsel ve bilinsiz (burada bu szc kullanmann
tam yeri) olarak korkmasdr. Ona gre metafizik bo bir speklasyon
du, daha dorusu, psiik olann kendi snrnn tesine ulamak iin
harcad bo bir abayd; bunu, bataklktan kurtulmak iin kendi sa-

G3bkz. Tibetian Book of Dead'in psikolojik yorum u.


^ Ju n g u n psikolojik simya yorum u Alcbemy: Science of Cosmos, Science of Soul
adl kitabm da (Element Books Shaftesbury, ngiltere 1989) ak bir biim de rtlm
tr. Frithjof Schon b u b l m okuduktan sonra bana yazm hakkm daki u grlerini
yollad: nsanlar genelde Jungculuu Freudculua kyasla geleneksel maneviyatlkla uz
lama yolunda atlm bir adm olarak gryorlar, ancak b u hibir ekilde doru deil. Bu
bak asna gre tek farkllk u: Freud dinin uzlamaz b ir dm an olm akla vnrken,
Jung dinin ieriini boaltp yerine kolektif psiizmi, yani akf-tesi ve bu nedenle de m a
nev olann kart b ir ey geirerek dinle bir yaknlk kuruyor. Burada, zellikle Douda-
ki temsilcileri eski itibarlarn kazanm a kom pleksleri nedeniyle m odern ruha ilikin kesin
b ir anlam arayan eski maneviyatlklar asndan byk b ir tehlike vardr; Japonyada da
b u n u n rneklerine rastlanm as ok zc olm asna ram en artc deildir. Burada,
psikanalistlerin dengesi Z enin sa to risine benzetilm itir; H indistan ve baka yerlerde de
b u gibi kafa karklklarna rastlam ak m m k n d r kukusuz, yle olsa bile, sz konusu
kafa karklklar byk lde, insanlarn neredeyse evrensel bir biim de eytann varl
n reddedip onu tanm am alarna yarar, dier bir deyile, dzene iyimser bakan bir t r
szsz anlam ann, gerekte hakikatten nefret eden b ir hogrnn, insanlar bilimcilie
ve resm beeniye ayak uydurm aya zorlayan bir zihniyetin ve phesiz her eyi yutan ve
insanlar tarafszlna su orta etm ekten baka ie yaram ayan k lt r n iine yarar;
bunlarn yamsra, anlak (inteliectualist) diyemesek bile tam am en dnsel (intellectu-
al) olan ve bu nedenle de insanlarn zihinlerinde dogm atizm , skolastizm, fanatizm ve n
yargyla kirlenen her eye, evrensellikte daha aa kalm ayan ve yar-resm bir km se
meyle bakldm da eklemek gerekir. B tn bunlar gnm z psikolojiciliinin yannda
yer alr ve byk lde bu psikolojiciliin sonucudur.
, G5bkz. Heinrich Zim m erin Sihri R am ana M ahrshi zerine yazd kitabn nsz.
ndan eken bil adamn anlamsz hareketine benzetiyordu. Bu d
nce modern psikolojicilie zgdr ve burada bundan bahsetmemi
zin nedeni budur. Metafiziin sadece psychenin bir rn oldu yo
lundaki sama iddiaya bizzat bu yargnn benzer bir rn olduu sy
lenerek kar klabilir. nsan hakikatle yaar; ne kadar greceli olursa
olsun, bir hakikati kabul etmek, intelectus aequatio m 'y i kabul et
mektir. Sadece bu budur demek, yeterlilik (aequation) ilkesini ve
bu nedenle de greceli olann iindeki mutlan varln otomatik
olarak onaylamaktr.
Jung modern bilimin son derece maddeci aplarnda gedikler a
mtr, ancak dorusunu sylemek gerekirse bunun kimseye yarar
yoktur ki bundan memnun olunmas gerekir nk, bu gedikten
szanlar, tek gerek olan ve bizi kurtarabilecek tek varlk olan lh
Ruhdan deil, daha dk dzeyde bir psiizmden kaynaklanmakta
dr.
3
Kaplana binmek

ULIUS EVOLA Calvacare la Tigre1adl kitabnda doal olarak ge

J leneksel insann, bireysel deneyim dzlemini aan bir i gerekli


in farknda olan insann, modern dnyann gelenek kart orta
mnda sadece yaamn srdrebileceini deil, bunu kendi manevi
amalar dorultusunda kullanabileceini de, kaplana binen bir insan
la ilgili nl in metaforuna gre gstermeye alr: Kaplann onu
srtndan atmasna izin vermezse sonunda bundan krl kacaktr.
Kaplan, Evolann zihninde canlandrd anlamda, her kozmik
dngnn sonuna doru devreye giren zc ve ykc gtr. Yazar
bu gcn karsnda oktan vadesi dolmu bir uygarln biimlerini
ve yapsn srdrm enin bouna olacan syler; yaplacak tek ey
olumsuzlamay (negation) l noktasnn tesine tamaktr; bylece,
bilinli bir yer deitirmeyle hilie deil, belki yeni bir oluum faali
yetinin ncl olabilecek yeni, bo bir alana ulaabilecektir.
Yklmaya mahkum olduu iin olumsuzlanacak olan dnya, ken-

'M ilan o , Scheiwillcr, 1961.


di bana zaten daha eski ve daha stn bir dnyann olumsuzland-
n gsteren btn maddeci uygarlklarn ve burjuva uygarlklarnn
stndedir. Bu noktada yazarla hemfikiriz, ancak unu da hemen ek
lemek gerekir: Evola, bu burjuva uygarlna ait biimlerle, bu uygar
ln iinde ve ona ramen ayakta kalan kutsal miras arasnda fark g
zetmez. Ayn ekilde, Dou uygarlklarndan kalan her eyi bu uygarl
n yazgs olarak grr ve yine burada da bunlarn toplumsal yapla
ryla manev esaslar arasnda hibir ayrm yapmaz. Bu konuya daha
sonra dneceiz.
lk olarak, bu kitabn neredeyse kaytsz artsz kabul edebilecei
miz baka bir ynne deinelim. Bu, yazarn moden dncenin eit
li ynlerine, genelde ustalkl bir biimde getirdii eletiridir. Evola
kendisini felsefi tartma alanna dahil etmez, nk szkonusu m o
dern felsefe artk bir hakikat bilimi deildir bunu iddia bile ede
mez. Modern felsefeyi bir araz olarak, hayati ve varolusal bir duru
mun, temelinde umutsuzluun hakim olduu zihn bir yansmas ola
rak grr: akmlk boyutu reddedildii iin sadece kmazlar olabilir;
kendi bana kalm zn ksr dngsnden artk hibir k yolu
yoktur; geriye sadece kendi ykmmz tanmlamak kalmtr. Yazar
bu analizin balang noktas olarak, akn gereklere ilikin bir nsezi
ierdiini dnd Nietzsche fesefesini seer ve ona gre bu felse
fe sanki tamamen zihn olan dzenin tesine gemek iin verilen, ma
nev bir reti ve disipEnden yoksun olduu iin daha bandan baa
rszla uramaya mahkum bir abadr.
Yazar modern bilimin esaslarn ayn keskinlikle analiz eder. Bu
blmden, baz bilim evrelerinin szde manev yanlsamalarn uy
gun bir biimde yantlayan u pasaj aktaracaz:
Bu bak asna gre, gnmzn bilimi, dnn maddeci bili
mine kyasla daha avantajl deildir. Atomlarn ve mekanik ev
ren dncesinin yardmyla hl bir eyler tasavvur edilebilir
(ok yzeysel bir biimde olsa bile); bugnn fiziko-matema-
tik biliminin eleri ise, tam tersine kesinlikle tasavvur edile
mez eylerdir; bunlar, kelimenin somut, sezgisel ve geerlikteki
anlamna dier bir deyile hl yozlamam bir insanlk iin
deeri olan tek ynteme gre bilmek iin deil, sadece zn
de insana kapal ve her zamankinden daha gizemli olan doa
zerinde ok daha gl, ancak daima dsal bir kontrol sala
mak iin oluturulmu ve mkemmelletirilmi bir adaki de
liklerden baka bir ey deildir. nk aslnda doann gizemli
ynleri sadece gizlenmitir; teknoloji ve endstrinin gz ka
matrc baarlar, baklarmz onlardan uzaklatrp artk
dnyay bilmenin deil, sadece, tamamiyle dnyev hale gelmi
bir insanln amalar iin dnyay dntrmenin nemli ol
duu bir dzleme evirmitir...
Gnmz biliminde artk madde yerine enerjiden, sz edil
dii iin phtlam bir k kmesinin derinliklerine dald
iin ya da ten fazla boyuta sahip bir uzay ngrd iin, bu
bilimin manev deerinden sz etmenin bir aldatmaca olduu
nu tekrarlayalm... Bunlar, eskinin fizik biliminin kavramlar
nn yerine geirildiinde, gnmz insannn dnyaya ilikin
olarak elde edebilecei deneyimi hibir ekilde deitiremeye
cek kavramlardr... nsanlar maddenin olmadn, sadece ener
jinin olduunu, Euclidin boyutlu uzaynda deil drt ya da
daha ok boyutlu, kavisli bir uzayda yaadmz ve bunun gi
bi birok eyi ileri srseler de, eyler nceden olduklar gibi ka
lacaktr, gerek deneyiminde deien hibir ey olmayacaktr,
grdklerimin n, gnein, atein, denizin, gkyznn,
iek aan bitkilerin ve len varlklarn nihai anlam, her s
recin ve fenomenin nihai anlam bana daha ak gelmeyecektir.
Grnn tesine geen, ya da kelimenin manev ve btny
le dnsel anlamyla derinlemesine bir bilgiden sz edenleri
hakl karacak hibir ey yoktur...
Yazar ada dnyann yaplar ve sanat dallar konusunda da ok
yerinde grler ileri srer. Ancak, modern hayatn baz ynlerine uy
gulad biimiyle kkletirici olumsuz g hakkmdaki tezinin biraz
pheli olduunu da belirtmek gerekir. u tipik pasaj aktaralm:
Olumlu imknlar (makineler dnyasnn imknlar) sadece k
k bir aznl, yani aknlk boyutuna nceden sahip olan ve
ya ilerinde bu boyutu harekete geirebilecek varlklar ilgilen -
direbilir... Sadece onlar makinelerin, teknolojilerin, modern
kentlerin, ksacas souk, insanlk d, tehditkr, samimiyetten
uzak, kiiliksizletirici, barbarca grnen, katksz bir gerek
lik ve nesnellik ieren her eyin oluturduu bu ruhsuz dn-
yaya tamamen farkl bir deer ykleyebilirler. Farkllam in
san tam da bu gereklii ve bu sreleri tmyle kabullenerek
geerli kiisel bir denkleme gre kendi zn ve biimini ger
ekletirecektir...
Bu balamda bizzat makineler ve modern hayatn baz b
lmlerinde srf ilevsellik gz nnde bulunarak oluturulmu
her ey (zellikle de mimar) simge olabilir.
Simge olarak makineler, bir amaca ulamak iin gerekli
aralarn tam ve nesnel yeterliinden doan, ve gereksiz, keyf,
dzensiz ve znel olan her eyi dlayan bir biimi temsil eder;
bu, bir fikri (tahsis edildii amacn fikrini) tam bir kesinlikle
gerekletiren bir biimdir. Bu yzden, kendi dzeyinde, klasik
dnyada salt geometrik biimin (z olarak saylarn) sahip ol
duu deeri belirli bir biimde, Dorlarm hibir ey fazla deil
dir ilkesinde olduu gibi yanstr...
Burada yazar simgenin, herhangi bir ama iin nesnel yeterlie
sahip bir biim deil, manev bir ama veya dnsel bir z iin yeterli
bir biim olduunu unutur; baz geleneksel sanatlarda pratik bir ama
ca uygunlukla manev bir amaca uygunluk arasnda bir benzerlik var
sa, bunun nedeni ilkinin kincisiyle elimemesidir. Kutsall elinden
alnm bir dnyadan bamsz olarak kavranlabimesi mmkn ol
mayan makine iin bu sylenemez. Aslnda makinenin biimi tam da
neyse onu ifade eder, yani, kozmik ve lh dzene ynelik bir tr
meydan okumay ifade eder; daireler ve kareler gibi nesnel geometrik
unsurlardan da oluabilir, ancak, kozmik ortamla ilikisinde ---daha
dorusu ilikisizliinde Platoncu bir fikri deil zihn bir phtla
may, daha dorusu -bir kkrtmay veya bir hileyi nakleder. Kuku
suz, hl daha ok bir el aletini andran bir makina gibi, veya biimi
suyun veya rzgarn hareketlerine belirli lde uyumlu bir gemi gibi
snrda yer alan baz rnekler vardr, ancak bu her zaman grlmeyen
bir uygunluktur ve bu konuda sylediklerimizle de elimez. Modern
ehircilik de dahil olmak zere ilevsel mimariye gelince, eer hedefi
nin nesnel olduu kabul edilirken, bu dala sadece nesnel denebilir,
ancak durum un byle olmad aktr: mimar tmyle belirli bir ha
yat ve insan kavramna gre dzenlenir; zaten Evola bile modern m i
marinin temelinde yatan toplumsal program sulu bulur. Gerekte,
modern mimarinin znellii tersine bir gizemcilikten, nesnellik perde
sinin ardma gizlenmi donuk bir duygusallktan baka bir ey deildir;
dahas, bu durumun, bizzat ncleri tarafndan birden bire znellikle
rin en deikenine ve en keyfisine nasl dntrld sk sk grl
mtr.
Ezel arketipinden btnyle kopuk hibir biimin olmad do
rudur; ancak bu btnyle genel yasa, u nedenden dolay burada ge
erli olamaz: bir simgenin biim olmas iin, insan asndan belirli bir
hiyerarik dzende yer almas gerekir. Olabildiince kesin davranmak
iin, eylerin doasnda bulunan simgeciliin ynn sralayalm:
lki, sadece sz konusu biimin var olmasdr ve bu anlamda kendi l
h anlamn aa vurur; kincisi, bir biimin anlam, belirli bir sistem
de veya kendi bana, az ok zsel veya prototipik doas yardmyla
dnsel olarak yorumlandr; ncs ise, simgenin, onu kullanan
kiinin belirli bir gelenee hem psiik hem ritel bir uyum gstermesi
ni gerektiren manev faydasdr.
Bu noktay vurguladk, nk Julius Evola gnmz dnyasnn
bunalmn, zgrletirici bir catharsis olarak kabul ederek, harekete
geirilebilen bir tr doutan gelme igd ile ynlendirilen, kendili
inden veya kural d bir manev gelime olasln kabul ederken,
geleneksel bir balln can alc nemini farkediyor. Evolaya gre,
bu, gnmzn farkllam insanmn elinde kalan belki de tek bak
asdr, nk Evola iin bir dine ballk, yklmaya yz tutm u ko
lektif bir evre iinde btnlemek anlamma gelir ve kurallara uygun
bir yelie kabul treni (initiation) olasl reddedilir.
Gnmzde, uygun rgtlerin hemen hemen hi olmamas
nedeniyle, bu olasln tamamen gzard edilmesi gerektii so
nucuna varyoruz. Batda bu tr rgtler az ok yeraltnda faa
liyet gstermi olsa b ile burada egemenlik kurmaya muvaf
fak olan dinin doas ve baskc ve cezalandrc faaliyetleri ne
deniyle son zamanlarda tamamen ortadan kalkmlardr.
Dnyann dier yerlerinde, zellikle Douda ise, bu rgtleri
karlar iin kullanan gler ellerini onlardan ekmemi olsa
lar bile, sonunda bu dinleri de ele geiren genel yozlama ve
modernleme srecine paralel olarak gitgide daha nadir rastla
nr ve eriilmez olmulardr. Gnmzde, Dou bile, artk alt
kollardan veya bir kalntlar rejiminden baka bir arzedecek
gce sahip deildir; Dou bilgeliini ihra etmeye balayan ve
bize onun srrn veren Asyallarn manev dzeyi gz nnde
bulundurulduunda bunu kabul etmek zorunda kalrz.

Evolanm bu son syledikleri hi de inandrc deildin eer sz


konusu Asyallar Dou geleneklerinin gerek temsilcileri olsayd srla
rn verirler miydi? Ancak, Evolanm insan gruplar olarak geleneksel
rgtler hakknda vard yarg doru olsa bile, meselelere ok yanl
bir biimde bakmtr, nk bir gelenek zsel biimlerini zarar gr
meden koruduu srece, faaliyeti, her zaman gze arpc olmasa bile
insann gcn oluturan ne varsa hepsini kat kat aan manev bir et
kinin veya lh bir inayetin kefili olmaya devam eder. Zen gibi
kiinin kendi benliinin gcu ne dayal olan ve bu nedenle de teki
nin gcne, yani Tanrnm inayetine bavurmaya dayanan dier yol
lardan ayrlan yntemler ve yollar olduunu gayet iyi biliyoruz; ancak
hibiri belirli bir gelenein biimsel atsnn dnda yer almaz. Szge
limi bize biimsel olmayan bir maneviyatn en arpc rneini sunan
Zen kutsal biimlerin deerinin tamamiyle, hatta zellikle farkndadr.
Biimler, onlar daha batan reddederek deil, biim-tesi zleriyle
btnletirerek alr. Dahas, bizzat Evola, bireyin veya kelimenin din
d ve modern anlamyla kiiliin kart olarak grd manev
tipin rolnden sz ederken biimin araclk ilevini tanmlar: Tip (la
tipicat) bireyle birey-tesi arasndaki balant noktasn, ikisi arasn
daki, mkemmel bir biime karlk gelen snr izgisini temsil eder.
Tip, bireylemeyi ortadan kaldrr (de-individualize), yani bylece ki
i znde bir fikrin, bir yasann, bir ilevin canl rnei olur... Yazar,
manev tipin normalde bir gelenein ats altnda yer aldm syle
mekte hakldr, ancak bu btn kutsal biimlerin tipik ya da birey
tesi bir doaya sahip olduklarna inanmasn salamaz; kukusuz
bunu nedeni tek tanrl dinlerde vahiy denen eyi dikkate almam ol
masdr. mdi, vahyi de, yani bu Kll Aklm veya Ruhun nesnel bi
imler olarak tezahrn kabul etmeden, varln akn boyutunu
dier bir deyile insan akimn Kll Akla fiili itirakini kabul et
mek mantkszdr. Ruhun biim-tesi, serbest ve belirlenmemi do
asyla, mutlaka belirli ve sabit biimlerde, kendiliinden ve bu ne
denle de lhi ifade edilii arakmda kesin bir iliki vardr. Kutsal
biimler (snrl ve alkonulmu olsalar da) snrsz ve tkenmez olan
kkenlerinde manev etkilerin aralardr ve bu nedenle de sonsuz ola
nn zmni grnmleridir; bu adan, sadece biimin olduu ruhun
l bir bedenden ekilir gibi ekildii bir gelenekten sz etmek ok
yanl olur; bir gelenek daima zsel biimlerinin bozulmasyla lmeye
balar.
Btn vahiylere gre, Gelenek btnnn kutsal emaneti, dng
nn sonuna kadar var olacaktr; yani bir yerlerde her zaman ak bir
kap olacaktr. D kabuunu aabilen ve salam bir iradeyle hareket
eden insanlar iin, ne yaadklar dnyann kokumuluu, ne de be
lirli bir toplulua veya evreye ait olmak mutlak engeller tekil etmez.

Quaerite et invenietis
Bir an iin Evolanm kitabnn balna dnelim: insann, kaplan tara
fndan paralanmak istemiyorsa kaplana binmesi gerektii yolundaki
zdeyiin tantrik (Hindu din kitaplarna ilikin) bir anlam tad
aktr. O halde kaplan, kiinin uysallatrmas gereken hrn gtr.
Bu metaforun gerekte manevi insann modern dnyann ykc ei
limleri karsnda ald tavr olup olmad merak edilebilir: ncelikle
kaplan diye bir eyin olmadm belirtelim; Julius Evolann kafasn
da canlandrd eilimlerin ve biimlerin ardnda doal ve organik bir
g, g ve gzellik datan bir shakti bulunmaz; manev insan raja-
lan kullanabilir, ancak tam dan reddetmelidir; ayrca, manev insann
kendi doasyla ve hibir maneviyatn ritmiyle uyumayan biimler ve
zellikler vardr. Gerekte, manev destek salayabilecek eyler m o
dern dnyann ahs, yapay ve saflktan uzak karakteristikleri deil, bu
dnyada btn zamanlarda geerli olan eydir.
HIRSTYANLIK TEMALARI
4
Yedi beer bilim ve
Chartres Katedralinin bat kaps

RTAA dinbilimcilerine gre, Bakire Meryem, nefsinin ya

O radltan gelme mkemmellii sayesinde bir insann sahip


olabilecei btn bilgelik vasflarna sahipti. Bu bilgelie
dorudan bir gnderme, Chartres Katedralinin Hz. Meryem Kap-
snn alnlnda Hz. Meryeme tapman meleklerin oluturduu dai
renin dn ssleyen yedi beer bilime ilikin alegorilerde grlr.1
Ortaada yedi bilim gramer, mantk ve belaat trin u m u (ls)
ile aritmetik, mzik, geometri ve astronomi quadriviumu (drtls)
olarak snflandrlrd-bugnkler gibi salt ampirik bilimler deildi.
Ruhun birok vasfn, ahenkli bir gelime talep eden vasflarn ifade
ederlerdi. Bunlara sanat {art; liberal arts; beer bilimler, [ev.]) den
mesinin nedeni de budur.
Eski gelenekleri izleyen Dante, Conviviosunda yedi beer bilimi
yedi gezegene benzetir: gramer Aya, Mantk Merkre, belaat Ve-

'Hz. Meryem Kaps, Chartres Katedralinin Bat cephesindeki Kraliyet kapsn olu
turan kapmn sagndakidir. Ortadaki kapnn alnlnda Hz. sann bir tasviri bulu
nur.
nse, aritmetik Gnee, mzik Marsa, geometri Jpitere, astronomi
ise Satrne karlk gelir. Chartresin Kraliyet Kapsm (Royal Door)
yapanlar kukusuz bunun farkndaydlar. Nitekim, bu kapnn so-
lundakinin alnlnda tasvir edilen bur simgeleri daha da anlamldr.
Bunlar, sabit yldzlarn deimeyen gne aittir ve bu yzden,
sann ge ykseliinin de tasvir edildii bu kapnn adand lh
Ruhun kralln (melektunu) temsil eder. Dier yandan, eski ina
nlara gre yedi gezegen ruh dnyasn ynetir. Meryem ise tm
kmilliiyle insan nefsidir.
sann ge ykseliini temsil eden tasviri evreleyen burlar ku
a simgelerinin oluturduu bu arada hepsi ayn kapda yer almaz;
Pisces (Balk burcu) ve Gemini nin (kizler burcu) yer darlndan
Hz. Meryem Kapsna aktarlmas gerekmitir kemerlerin (soldaki
kapnn zerinde) gkyzn temsil ettii grlebilir. Burlar kua
nn oniki simgesinin yannda, her birine karlk gelen ay, o aya zg
doal bir faaliyet olarak resmedilmitir.
Her biri bir aya karlk gelen bu doal faaliyetler, burlar kua
nn oniki simgesinin dnyev yansmalardr. Bunlardan, insan varolu
unun gidiatnn ne derece gk katlarna bal olduu renilebilir:
ekin zaman ve hasat, alma zaman ve elence zaman; nk gk
katlar, kendi dngleri iinde souktan sonra sca, yamurdan son
ra gnei getirerek varlklarn yaamlarn srdrmesini salarlar.
Ortaa sanatnda bunun bir nemi vardr: ki alnlkta ve stle
rindeki kemerlerde btn lem byk kola ayrlarak temsil edilir:
manev, psiik ve madd. eylerin derin anlamlar ieren dzeni, orta
a insannn kafasn hep kurcalamtr.
Yedi beer bilimin sraland dzen tam anlamyla anlaldn
da, Pisagorun eylere bak asn dorular ve kukusuz bu da ortaa
sanatn etkilemitir. Bu bilimler ve btn eleri arasndaki tri-
vium ve quarm um ayrm, Yunan antikitesinden Hristiyan klt
rne deimi ve basitletirilmi biimiyle geirilmitir. Ancak, ortaa
ruhu balangta yapsnda bulunan gr btnln yeniden can-
landrabilmitir.
Felsefenin iki temel arac vardr diye yazar Chartresli Thierry,
yani akl (intellectus) ve ifade biimi. Akl, quadrivium (aritmetik,
mzik, geometri ve astronomi) ile aydnlanr. fade biimi ise trivi-
um'xm (gramer, antk ve belaat) ilgi alanna girer.
Aslnda trivium hem dil hem dnce alanndaki renimdi. n
san insan yapan dildir; bu yzden gramer en bata gelir. Hz. Meryem
Kapsnm heykeltra bu sanat (bilimi) esprili bir biimde, yaz yazan
iki kk ocuu bir sopayla tehdit eden bir kadn olarak tasvir etmi
tir. Onun yannda nl gramercilerden Donat ve Hriscianm heykelle
ri durur. Katedralde bir kadn olarak temsil edilen Diyalektik bir akrep
tar ve yannda, mantktan baka bir anlama gelmeyen Aristo vardr.
Belagat konuma sanatdr, daha dorusu bir sanat olduu srece ko
numaktr; bu alegorik figre iero elik eder.
Katedralde, quadrm um un drt yesi yine kadn biiminde tasvir
edilir. Aritmetik bir hesap cetveliyle, mzik bir vibrafonla, geometri
bir yaz tahtasyla birlikte tasvir edilir, astronomi ise yannda Boetius,
Pisagor, Euclid ve Batlamyus ile birlikte gkyzn seyreder. Bu drt
sanat veya bilim madd varoluun drt durumuna gndermede bulu
nur: say, zaman, uzay ve hareket Mzik kukusuz sadece zamanla de
il sesle de ilgilidir; ancak zaman kendini en dorudan ve en karakte
ristik biimiyle ses alannda aa vurur; yoksa onu hareket halindey
ken, uzayla birlik oluturmuken kavrayabilirdik.
Quadriviumxm byk temsilcilerinden Boetlius yle yazar: ey
lerin derin anlamlar tayan doasndan kaynaklanan herey, say yasa
snn etkisini kantlar, nk bu, lh Kurucunun akimdaki en yce
Prototiptir. Drt ge, mevsimlerin sras, yldzlarn hareketi ve gk
katlarnn ciheti buna dayanr.
Ortaa aritmetiinin temelinde yatan, niceliksel deil, niteliksel
bir say kavramdr. Bu yzden, bir hesaplama ynteminden ok say
nn doasn, zelliklerini ve baz sabit bantlardan elde edilen say
dizilerinin benzersizliini anlama yoludur.
Her say ona karlk gelen geometrik biime (,, ekenar gene;
drt kareye; be dzgn begene v.s.) aktarldnda, tek tek her say-
YED BE ER B L M

' Gramer Ay
Trivium dil
akln ifadesi ( Mantk Merkr
mantk
Belaat Vens
, bir sanat olarak konuma

' Aritmetik Gne


say
Mzik Mars
Q uadrmum , zaman (armoni)
akl Geometri Jpiter
uzay (orant)
Astronomi Satrn
hareket (ritm)

mn sadece bir eler toplamn temsil etmedii, asl bir birliin ifadesi
I de olduu aka grlr. Bu ekillerin her birinde, sz konusu ekle
I ait i yasaya muhtelif biimlerde k tutan saysz iliki (bant) gr-
. lr.
Mzik notalarnn bir dieriyle ilikisinin, onlar reten eitli
i uzunluktaki tellerin karlkl ilikiyle grlr hale gelmesi, aritmetik,
geometri ve mzik arasndaki balanty da aklayabilir. Bu, tek bir
teli ve hareket ettirilebilen bir kprs bulanan monochordda (tektel-
li) kolayca gzlenebilir.
t Yunan geleneini takip eden Boetius, tr orant olduunu sy
ler: dizinin btn elemanlarnn ayn arala sahip olduu aritmetik
orant (rnein; 1, 2, 3,4, 5,6...); sabit bir arpma ilemiyle (a:c=cb)
ilerleyen geometrik orant; ve ilk ikisini a :c -a -b :b -c formlne gre
i, birletiren armonik orant. Sonuncusu en mkemmeldir: mzikte ar
moni olarak, geometride ise altn kesim olarak yer alr.
Farkl hareketlerin birbirleriyle dzenli ilikisi ise ritmdir. Gn,
yl, ayn devri bunlar btn deiimleri len byk ritmlerdir ve
bu adan, quadrm um un son yesi olan astronomi, kozmik ritmle-
rin bilimidir.
Say, orant, ahenk ve ritm, eitlilikteki birliin ve eitlilikten
tekrar birlie nasl ulalacann bariz tezahrleridir. Boetiusa gre,
eylerin z, birlik kavramyla yakndan balantldr: bir ey kendi
iinde ne kadar birlie sahipse, varla o kadar derinlemesine itirak
eder.
Ortaa biliminde, kll bir varolu grne sahip olmak, bir
ok eyi bilmekten daha nemliydi. Yntemi, madd dnyann arat
rlmas ve teknolojinin ilerlemesinden baka bir ey iin tasarlanma-
mt. Oysa tam tersine, manev gzlerin matematiksel orantlarn g
zelliine ve manev kulaklarn krelerin (gk katlarnn) mziine
almasn salayacak yollara sahipti.
5
nk Dante hakl
%

LH KOMEDYAmn kyas kabul etmez bykl, umulmadk

kadar geni aptaki ve ok eitli etkilerine karn hatta bir ulu


sun diline bile biim vermitir tam anlamyla pek anlalmama-
snda deildir kukusuz. Dantenin yaad zamanlarda bile, onun
ruh okyanusunda ilerleyen gemisini izleyenler (Cennet, II, I. par.) bir
avu kiiyi gemeyecekti. Rnesans ile birlikte neredeyse tamamen yok
oldular; bu dnemin, tutkuyla dikkatli bir akl yrtme arasnda gidip
gelen dnce tarz, zaten Dantenin ie ynelik ruhundan ok ok
uzakt. Micheangelo bile bu Florentineli hemerisine byk sayg
gstermesine karn, onu hi anlamamt.1Ancak Rnesans devrinde
insanlar en azndan hl Dantenin gerekten Cennet ve cehennemi
grp grmediini tartyorlard. Daha sonralar lh Komedya'ya

Michelangelon D anteye ne kadar byk bir sayg duyduu baz sonelerinden anla
labilir. O nu gerekten anlayamad, yapt heykelin ar ihtiam l olm asndan belli
dir: Micheangelo simgecilik yasasna gre daha yce gerekliklerin daha dk olanlara
yansdm bilseydi, b t n dnyeviliklerine ram en eserlerinde cenneti tpks tpksna
grntlem eye almazd.
gsterilen ilgi, tamamiyle tarihsel balantlara ynelik, salt bilimsel bir
ilgi dzeine ya da artk eserin manev anlamna hi deer vermeyen es
tetik bir beeni dzeyine indi.
Aslnda, lh Komedyam n msralarnda anlatnn yzeysel anla
mndan daha fazlasnn bulunduu biliniyordu; Dante bizzat kendisi
bu eserinin ve kutsal yaztlarn birok anlam olabileceinden sz etti
i Convivioda (II, I) buna iaret etmitir ve ayn eyleri btn itenli
iyle kendi iirine uygulamaya alr; bu yzden eserinin simgesel do
as gzard edilemez. Ancak air iin mazeretler ileri srlm, hatta
sanatsal ustalnn, ok anlamllkla ilgili skolastik safsatay iirsel bir
biimde iletebilmesini salad bile sylenmiti. Bu yzden, airin ya-
pna temel ald kaynak esas itibaryla yanl anlald, nk yapt
nn ok anlamll asl iire yamanm zihn bir pein hkmn sonucu
deildir; ayn anda nefsin (ruhun) her dzeyine akla, hatta hayal
gcne ve i kulaa nfuz eden ve k saan zihin tesi bir esinlen
menin dorudan ve kendiliinden sonucudur. Dante, felsefesine ra
men byk bir airdir denemez; manev bak asna ok ey borlu
dur ve her ne kadar ayrntlar asndan zamana yenik dmse de,
sanatnda zaman tesi bir hakikat parlad iin, ayn zamanda
hem mutluluk verici hem de korkutucudur ksacas, bunun nedeni
Dantenin hakl olmasdr.
lh K om edyann en derinlikli pasajlar, ne karakterlerden biri
nin azndan dinbilimsel veya felsefi bir aklamann aktarld, ne de
aka alegorik bir yapya sahip olan pasajlardr; anlamla en ok ykl
olanlar, hepsinden nce en hayal ve bir anlamda somut ifadelerdir.
Manev bir hakikatin, en ufak bir zihn mdahale bile olmadan
nasl bir imgeye dnebilecei en iyi Dantenin cehennemi betimle
mek iin kulland metaforlarda grlebilir; rnein kendi hayatlar
na son verenlerin nefislerinin (ruhlarnn) kapatld, kurumu, p
lak, dikenli dallar bulunan bir aala ilgili metaforunda olduu gibi
(Cehennem, XIII): burada btn zgrlklerden ve btn hazlardan
uzak bir durum, intihara neden olan i elikiye karlk olarak hilikte
yer alan bir varolu, yani kendi temeli ve tz olan bir varolu biimi
ni inkar eden bir irade anlatlmak istenir. Ego kendi kendisini hilie
atamayaca iin, kendi ykc eyleminin sonucunda plak, kurumu,
dikenli bir aala temsil edilen, grnteki hilie der, ancak bura
da bile, dinmek bilmeyen aclaryla kendisine her zamankinden daha
ok saplanp kalarak hl ben olmaya devam eder.
Dantenin cehennem aac hakknda syledii her ey bu hakikati;
dncesizce dalm krd aacn yarasna nasl gzya dktn ve
onu nasl acmaszca knadn; bozuk ahlkllarn onlar da Tan-
rnn ihsan olan varoluu kk grmlerdir nefislerinin, kpek
ler tarafndan kovalandklarnda nasl bu dikenli aatan kurtulmaya
alp onu yaraladklarn; ve dallarm kaybeden aacn, nasl aire
yalvarp, iinde hapsolmu bulunan gsz ego, bu l ve krk para
larla hl kendisini bir btn olarak hissedecekmi gibi, krk paralan
gvdesinin dibine toplamasn istediini vurgulamaya yarar. Cehenne
min betimlendii dier yerlerde olduu gibi burada da temsil edilen
her ey, hibir ekilde keyf olmayan tuhaf bir kesinlik ierir.
Dantenin cehennem imgelerinin bu kadar sahici olmasnn nede
ni, tam da tutkulu insan nefsiyle ayn esasa dayanyor olmalardr.
Araf dann betimleniinde farkl ve daha dolayl olarak kavranabilen
bir boyt vardr: nefsin gereklii bu kez yldzl gk katlarm, gn ve
geceyi, eylerin sat gzel kokular iine alarak kozmik bir dzleme
alr: Araf dann tepesinden dnyadaki cennete bakan Dante birka
msrada baharn btn mucizesini dile getirir; dnyadaki bahar do
rudan nefsin baharna dnn, insan nefsinin zgn ve kutsal duru
m unun simgesi olur.
Dante semav krelere (gk kreleri) ait tamamen manev varlk
durumlarn betimlerken sk sk dolambal szlere bavurmak zorun
da kalmr. rnein, insan ruhunun lh Hikmete gitgide daha de
rinden nfuz ederek nasl yava yava ona dntn aklarken:
Dante, gzleri srekli ebed arklara evrili olan Beatricee bakar ve
onun grntsyle gittike daha derinlere dalarken, mucizev bir ot
yiyip bir deniz tanrs olan Glaucusun bana gelenlere benzer bir tec
rbe geirir:
Trasumanar significar per verba
Non si poria; per lesempio basti
A cui esperienza grzia serba.
/
Bu insan stne k szle ifade edilemez; lah gufran sayesinde
tecrbesini grecek olanlar bu rnekle yetinsinler. (Cennet, 1,70-1)

Bu ekilde, Cennetin kantolarnn dili bazen daha da soyutlasa


bile, Dantenin burada kulland imgelerin anlamlar daha da zengin
leir: srrna eriilmez bir byye sahiptirler. Bu, Dantenin ruhta keli
melerle ifade etmek istedii eyi grdn ve air olduu kadar m a
nev hayal gc de kuvvetli bir kii olduunu gsterir. rnein, kut
sanm nefslerin lh gcn ekimiyle kesintisiz bir biimde yksel
melerini, aa doru deil de yukar doru szlen kar tanelerine
benzettiinde(Cennet, XXVII, 67-72).
Bir imge ne kadar basitse ierii o kadar snrl olur; nk simge
nin somut ancak yine de ak karakteri sayesinde, hakikatleri ifade
edebilme ayrcal, akla uygun kavramlarla snrlanamaz; ancak bu
durum simgelerin akl d ve srekli bilind bir zemine sahip ol
duklarn gstermez hibir ekilde. Bir simgenin anlam idrki (rea-
son) asa bile, tamamen bilinebilir; Ruhdan gelir ve kendisini ruha ya
da, Dantenin en yce ve en iten gelme bilme yetenei, temelinde du
yusal veya zihn btn biimlerden bamsz olan ve eylerin ebed
zne nfuz edebilen bir yetenek olarak bahsettii abla aar:

Nel ciel che pi della sua luce prende,


Fuio; e vidi cose che ridire
N sa ne pu qual di lass discende:
Perche, appressando st al suo disire,
Nostro intelletto si profonda tanto '
Che retro la memoria non pu ire.

Ben onun nurundan en ok alan ge gittim ve yle eyler grdm


ki yukardan inen kimse ne bilebilir ve ne de tekrarlayabilir. n
k aklmz, arzuladmz eye yaklatka yle usuz bucaksz
derinliklere dalyor ki, hafza onu izleyemiyor. (Cennet, 1,4-9f
Hakik simgecilik bizzat eylerde, olutan ok varla ait olan zsel
niteliklerinde yatar. Bu durum, Dantenin manev dnyann hiyerarik
kademelerini anlatrken, bu kademeleri nasl dnyadan bakldnda
grnen evrenin yapsyla ilikilendirebildiini aklar. Bu kozmik k
yaslama, gnmz okuru iin inandrclktan ne kadar uzaksa, orta
a okuru iin o kadar inandrcyd. Gnmz okuru, manev dnya
lara ilikin gerek bir gr, bilimsel adan yanl bir gre gre te
mellendirmenin nasl mmkn olacan sorar. Bunun cevab olarak,
insann kafasndaki her evren grntsnn sadece koullara bal ve
geici br dorulua sahip olabilecei sylenmelidir; bu grnt u ya
da bu ekilde hep duyusal deneyime ve hayal gcne bal kalr ve bu
yzden, asla n aif nyargdan tamamen uzak kalmayacaktr; ancak,
insanlar srekli sorduklar sorulara mantksal olarak tatmin edici ce
vaplar salayabildii lde bilimseldir. Dantenin yaptna temel ald
Batlamyusu dnya tasarm bu anlamda tamamen bilimseldi. An
cak ayn zamanda gzle alglanabilirdi; evrenin modern, tamamen bi
limsel aklamas kadar duyusal deneyimden uzak deildi ve tam da
bu aklk hl n aif alglara denk den bir aklk nedeniyle bir
simge olabilmesini salar. nk dnyann dzenini insana gre id
rak eder, insan evrenle ve evreni Tanryla birletiren i birlii ifade
eder:
... Le cose tutte quante
Hannordine tra loro: e questo b forma
Che luniverso a Dio fa simigliante.
...N e kadar yaratk varsa hepsi de belirli bir dzenle birbirine
baldr. Evreni Tanrya benzeten de bu dzenden baka bir ey
deildir. (Cennet, 1 ,103)

2Dantenin Can Granda della Scalaya yazd mektupta bu msralarla ilgili kendi yo
rumu yledir: 'Jntellectus hum anus in hac vita propter connaturalitatem et affinita-
tem quam habet a d substan tiam separatam , quando elevatur, in tan tu m elevatur,
u t memoriam po st reditum deficat propter transcendisse humanum modum.
Dante dnyann, emerkezli olarak birbirini kuatan gk katlar
arasndaki niceliksel fark, daha yce olann daha alak olanda yans
dna ilikin temel kavraya gre niteliksel bir snflandrma olarak
yorumlar:
Li cerchi corporai sono ampii ed arti
Secondo il pi e il men della virtute
Che si distende per tutte lor parti...
Dunque costi che tutto quanto rape
Lalto universo seco, corrisponde
Al cerchio che pi ama e che pi sape.
Maddesel daireler, ksmlarna yaylan hassalann az veya ok olu
una gre dar veya genitirler... Bu yzden, btn evreni hareket
ettiren bu daire (lk Devindirici), ak ve bilimi daha fazla olan
daireye tekabl eder. (Cennet,XXVIII, 64-66; 70-72)
Gk krelerinin dnya merkezli ve bu nedenle de e merkezli
dzeni meleklerin teosentrik (Tanr merkezli) hiyerarisinin ters im
gesi olarak grlr; kendi daireleri olan cehennem ukuru ise negatif
yansmasdr. eytanm (Lucifer) dyle dnyann merkezinden
ykselen Araf da buna karlk gelen bir denge oluturur.3
Gnmzn ou okuru bu kiiler sadece serbest dnrler
de deildir lh Komedya'm n atsn oluturan antikiteletirilmi
dnya grntsnden ok, Dantenin araf ta gnahlarnn cezasn e
ken lanetlilerle kutsanmlar arasnda izdii kesin ve grnte ks
taha ayrma kar tepki duyar buna u cevap verilebilir: 13. yzyl
da yaam bir kii olarak Dante, ne selamet ve lanetlenme ile ilgili ge
leneksel retiyi psikolojik olarak deersizletirmitir, ne de bahsettii
tarihsel rneklere salt tipik rnekler olarak bakabilmitir. Ancak en
nemli unsur bu deildir: Dante, bu dnyada gerekte olduklar gibi

?Danten in kozm ografisinin anlam Geleneksel Kozm oloji ve M o d em Bilim balkl


bir nceki b l m d e ve yazarn Alchemy: Science of the Cosm os, Science of the Soul
(Element Books, Shaftesbury, ngiltere, 1986) adl kitabnda kapsam l olarak tartlm
tr.
grnen cehennem belirtileriyle kyaslandnda insann asl fazileti ile
ilgili kavraynn tamamiyle etkisi altnda kalmtr. lh n yans
masn insanda grr ve bu yzden ruhun karanln bu n krn
m olarak kabul etmeyi yeler.
D anteye gre, insann asl fazileti znde ona bahedilen
Akldadr; bununla sadece idrk veya zihn meleke deil, daha ok
idrki ve aslnda tm ruhu btn bilgilerin lh kaynana balayan
k n kastedilir. Bu yzden Dante lanetlenmilerin onlara bahedi
len akl yitirdiklerini syler (Cehennem, III, 18); bununla dneme
diklerini kastetmez, nk kendi aralarnda tartklar metinler var
dr; yoksun olduklar, ve sonsuza kadar yoksun braklacaklar ey,
Tanry tanma ve kendilerini ve dnyay Ona gre anlayabilme yete
neidir. Bu yetenek hep olduu gibi akn ve bilginin bulutuu kalp
te, varbm merkezinde bulunur; Dante bu yzden gerek ak bir tr
bilgi olarak,4 ruhu ve akl sevmek olarak tanmlar: her ikisinin de te
melde bir hedefi vardr; sonsuza ulamak.
Doru bir insanda, nefsin dier btn melekeleri, varln merke
zine iaret eder: Dante Vita N ova adl eserinde Amor-Intellectusa
(Ak-Akl) evresinin btn blmlerinin eit lde baml oldu
u bir daire rerkezi gibiyim dedirtir, ama sen yle deilsin. (Ego
tanquam ce-t m m circuli, cui simili modo se habent circumferentie
partes, tu a, em non sic. XII, 4) Arzu ve irade bu merkezden uzak
lat lde ruhun bile manev olarak Ebediyete almas nlenir:
L affetto l intelletto lega... tutku ruhun ayana zincir vurur (Cen
net, XIII, 20). Dante, lanetlenmilerin onlara balanan Akl yitirdik
lerini sylerken, bu durumda iradenin varlklarnn merkezine tama
men, yabanclatklarn anlatmak ister. Bu kiilerde, iradenin Tanry
inkar edii egemen gd olur: aslnda cehennemi istedikleri iin ce
henneme giderler: Tanrnn gazabyla lenler Acheron nehrini hzla
geerler, nk lh adalet onlar arkalarndan iter ve bylece korku
lar istee dnr (Cehennem, III, 121-126). Bu Araf n cezalarna
4bkz. Pierre Ponseyen in Intelletto dA m ore balkl makalesi (Etudes Traditiof-
nelles, Paris, Mays, H aziran, 1962).
katlanmas gereken nefslerin durumundan farkldr: iradeleri, insann
iindeki lh gc inkar etmemitir, ancak bu gc yanl yerde ara
mtr; Sonsuza duyduklar zlemle aldatlmaya raz olmulardr:
Cennet 'in bir blmnde Beatrice Danteye insan her zaman, onu
grmekle snmek bilmeyen srekli bir ak ateiyle tututuran Ebed
Nurla senin aklnn da nasl ldadn ok iyi gryorum; eer sizin
aknz baka eyler kendine ekiyorsa, bu o nurun orada belli belirsiz
bir halde grnen yansmasdr der. (V, 7-12) lm annda tutkunun
hedefi ve ilh iyilie iikin yanlsamas yok olduunda, bu nefisler tut
kularn gerekte olduu gibi, yani sadece acya yol aan bir grnty
le yanarak tecrbe ederler. Aradklar hazzm snrlarna geldiklerinde
lh Gerekin ne olduunu olumsuz ve dolayl bir biimde bilmeyi
renirler ve bu bilgi tvbeleri olur. Bu sayede yanl ynlendirilmi
gdleri yava yava gcn yitirir; inkarlarn inkarlar balangta
olan, Allahtan gelen zgrl olumlamaya dnene kadar bu gd
ilerinde kalr ancak bu sefer kalplerinin rzas olmadan:

Della mondizia il sol voler far prova,


Che, tutto libero a mutar convento,
Lalma sorprende, ed il voler le giova.
Prime vuol ben, ma non lascia il talento
Che divina giustizia contra voglia
Come fu al peccar, pone al tormento.

Tekbama irade ulalan temizlik durumunun kantdr; artk ta


mamen zgr olan irade, artk stediini yapabilen nefsi ele gei
rir. Nefsin daha nceleri de istekleri olmutur, ancak bir zam an
lar onu gnaha iten o drt, imdi cezalandrc lh adaletin
elinde kendi iradesine kar onu engeller. (Araf, XXI, 61-66).

Burada lh K om edyann ana temalarndan birine deineceiz;


bizi balangtaki konularmzdan saptracak olsa bile, bu temay daha
yakmdari incelememiz gerekir; burada bilgi ve irade arasndaki, Dan
tenin tm yapt boyunca btn ynlerine k tuttuu karlkl iliki
sz konusudur. Ebed hakikatlere ilikin bilgi insan ruhunda veya ak
lnda potansiyel olarak vardr, ancak ayrntlar dorudan doruya ira
deye baldr: nefs gnaha girdiinde olumsuz, bu durumun stesin
den geldiinde olumlu bir biimde etkilenir. Dantenin betimledii
ekliyle A raf ta verilen cezalar, sadece lmden sonraki durum olarak
deil, bilgi ve iradenin daha dorusu, insann ebed hedefine ilikin
bilgiyle haz araynn artk birbirinden ayr olmad, btne ait ve
balangtan beri varolan durum a giden ykseli (ascesis) aamalar
olarak da kabul edilebilir. Dante Araf dann zirvesindeki dnya cen
netine ayak bastnda, Virgil ona yle der:

Non aspettar mio dir pi ne mio cenno:


Libero, dritto, sano b tuo arbitrio,
E fallo fora non fare a suo senno:
Perchio te sopra te corono e mitrio.

A rtk bir t veya bir iaret vermemi bekleme: nk kendi kara


rn zgrce, tam ve doru bir biimde vermelisin ve kendi karar
larna gre davranmamak da bir bata olur: bundan byle seni
kendinle ba baa brakyorum. (Araf, XXVII, 139-142).

Dnyev cennet, sanki, lh Ruhun Cennetin btn katlarna


nfuz eden, insann varolu durumuna deen kozmik yerdir, nk
Dante Beatrice ile birlikte buradan Tanr katma ykselir. Bu yerin tm
dnyaya tepeden bakan bir dan zirvesinde olmas bizzat dnyev
cennetin doasna uygundur.
Burada akllara bir soru taklabilir: dierleri hatalarnn kefaletini
derken Dantenin tek bir ceza bile almadan Araf dann zirvesine
kabilmesinin anlam nedir? Sadece son aamada dnyev cennete ula
mak iin atein iinden hzla gemek zorunda kalr (Araf, XXVII, 10).
Her aamada kaplarda duran melekler alnndan gnah iaretlerini si
lerler: zirveye ulatklarnda Virgil onun kutsanm, dokunulmaz ol
duunu kabul eder, ancak ksa sre sonra Beatrice gelip onu iddetle
knar ve bu da onu aclara boarak tvbe etmesine yol aar (Araf,
XXX, 55-7. Btn bunlarn anlam u olabilir sadece: zel bir inayet
sayesinde, Dantenin tuttuu yol bir erdem yolu deil, bir bilgi yolu
dur. Virgil na dosdoru cehennemin iinden gemek dnda Beatri-
cee, lh Bilgelie kan baka bir yol olmadn sylediinde, bu,
Tanrya ilikin bilginin kendini bilme yolunda elde edileceini gste
rir: kendini bilmek insan doasndaki uurumlarn lsn tartmay
ve tutkulu nefsden kaynaklanan her trl kendini aldatma biiminden
kurtulmay gerektirir: bundan daha byk bir kendini inkar etme bi
imi ve bundan dolay da daha byk bir kefaret yoktur. Metnin anla
mn tam olarak kavradmzda, Beatricein Danteyi bir gnahtan
dolay deil, Dantenin onun peinden grnmezler dnyasna dal
mak yerine, onun nurlar saan dnyev yansmas zerine tefekkre
dalarak ok fazla oyalanmasndan dolay knad grlr. Dante bun
dan piman olunca onu bu dnyaya balayan son zinciri de krar. Bu
rada, Cennetin iki rma Lethe ve Eunoenin anlam hakknda daha
ok ey sylenebilir: ilki gnahlarn ansn ykayarak yok eder, kincisi
ise yaplan iyi ilerin ansn korur; ama biz tekrar iradebilgi konusu
nu ilemeye devam edelim.
Gnah ileyenlerin iradesi bilginin derecesini belirlerken, sekin
lerin iradesi lh dzene ilikin olarak sahip olduklar bilgiden kay
naklanr. Bu, iradelerin Tanrya ilikin grlerinin kendiliinden bir
ifadesi olduu anlamn tar ve bu nedenle, ay gknde Piccarda Do-
natinin nefsinin airin bir gk katndaki kutsanmlarn daha iyi gr
mek ve daha iyi sevilmek iin daha yukar katlara kmay arzulayp
arzulamadklar sorusuna verdii cevapta aklad gibi, Cennetteki
konumlar onlara hibir sknt yermez.
Frate, la nostra volont quieta
Virt di carit che fa volerne
Sol quel chavemo, e daltro non ci asseta.
Se disiassimo esser pi superne,
Foran discordi li nostri disiri
Dal voler di Colui che qui ci cerne;
Che vedrai non capere in questri giri
Sessere in caritate e qui necesse.
E la sua natura ben rimiri:
Anzi e formale a questo beato esse
Tenersi dentro alla divina voglia,
Perch una fansi nostre voglie stesse:
S che come noi siam di soglia in soglia
Per questo regno, a tutto il regno piace,
Com allo Re che in suo voler ne invoglia:
In la sua volontade e nostra pace:
Ella e quel mare al qual tutto si muove
Ci ch ella cria o che natura face
Karde, sevgi yattryor bizim arzumuzu. Bunun iin elimizde ne
varsa yalnz onu istiyoruz ve baka hibir arzunun susuzluunu
duymuyoruz gnllerimizde. Daha yukarda olmay isteseydik ar
zularm z bize burasn layk grm olann iradesine uymazd.
Eer burada sevgi ierisinde yaam ak zorunluluu varsa ve sen
bunun ne olduunu iyice anladinsa byle bir eyin bu krelerde
yeri olamaz. Kald ki arzularm zn bir tek arzu haline gelmesi
iin tanrsal iradeye uym ak, bu m utlu hayatn esasn, ruhunu
oluturur. yle ki, bizim bu lkede byle baka gklere dalm
olmamz, btn bu lke sakinlerinin olduu kadar, bizim arzu
m uzu kendi arzusuyla kaynatran Kr a lm da houna gitmekte
dir. Onun iradesi bizim huzurum uz demektir. ster kendisi yarat
m olsun, ister tabiatn elinden km olsun, hereyin kendisine
doru yneldii bir denizdir bu irade (Cennet, III, 70-87).
lh irdeye tbi olmak zgrlkten yoksun olmak deildir: tam
tersine, Tanrya isyan eden irade tam da bu yzden kstlanmtr,5
nk, Tanrnn gazabyla lenler, lh adalet arkalarndan ittii
iin cehenneme ulamak iin acele ederler (Cehennem, III, 121-6) ve

5Bir din etkili b ir biim de savunm ak ve yaym ak iin, yanln kleletirdii, sadece
d orunun zgrletirdii dncesine dayanm ak gerekir, insan doruyla yanl arasnda
bir seim yapm akta serbestse, yanlta karar kld an zgrln yitirir.
tutkunun szde zgrl, bir zamanlar gnaha tevik eden, imdiyse
ilh adaletin elinde (nefsin) kendi iradesine kar cezasn ekmeye
zorlayan drtye balla dnr {Araf, XXX, 61-6); Allah bilenle
rin iradesi ise bizzat zgrln kaynandan kaynaklanr. Bu yzden,
gerek irade zgrl zsel bilginin ieriini oluturan hakikatle ili
kisine baldr. Dier taraftan, Dantenin yapnda bahsettii en yce
Allah gr (marifetullah), ilh iradenin kendiliinden gerekleme
siyle uyum iindedir. Burada bilgi, ilh hakikatle, irade de ilh akla
bir olur; her iki nitelik de lh Varlkm biri statik, dieri dinamik iki
yn olarak ortaya kar. lh Komedyatun ana mesaj ve Dantenin,
insann Allahtan gelen ebed kkenini anlama abalarnn cevab bu-
dur.

Ma non era da ci le proprie penne;


Se non che la mia mente fu percossa
Da un fulgore, in che sua voglia venne.
ATalta fantasia qui manc possa;
Ma gi volgeva il mio disiro e velle,
Si come ruota chegualmente e mossa;
Lamor che muove il sole e laltre stelle.

Fakat, fikrim e bir imek arpp da bana arzuladm eyi verme- .


mi olsayd, kendi kanatlarm bu zoru yenemezdi. Burada yksek
temaaya devam iin gcm tkendi; fa ka t bir tekerlek nasl d
zenli bir hareketle dnerse, gnei ve teki yldzlar devindiren
A k da arzum la irademi artk ylece dndryordu. (Cennet,
XXXIII, 139-145).

Baz limler Beatricein hi yaamadn, Dantenin onun hakkn


da syledikleriyle sadece lh Hikmeti (Sophia) kastettiini dnr
ler. Bu gr, hakik simgecilikle alegorinin birbirine kartrldn
gsterir; alegori, Rnesanstan beri ona atfedilen anlamda alnmtr:
bu anlamda alegori ok az zihn bir uydurmadr, genel fikirlerin zeri
ni rten yapay bir rtdr; hakik simgecilik ise, daha nce syledii
miz gibi, eylerin znde yatar. Dantenin lh Hikmete gzel ve soy
lu bir kadnn grntsn ve adn bahetmesi, bunu zorunlu klan
bir yasa nedeniyledir; nk lh Hikmet, bilginin nesnesi olmas se
bebiyle, en yce anlamyla kadns bir yn ierdii gibi, lh Sop-
hia nm varl Danteye ncelikle ok sevdii bir kadnn grntsn
artrr. Burada, airin duyusal grntleri duyum-tesi zlere d
ntrebilmesine olanak tanyan manev simyay en aznda ilkesel ola
rak anlayabilmemizi salayacak bir ipucu vardr: ak btn iradeyi ku
atp varln merkezine doru akmasn saladnda, Allah bilme
haline gelebilir. Ak ve bilgi arasndaki etkin vasta gzelliktir: btn
skntlardan kurtulmay salayan tkenmez zne vakf olduunda,
lh Hikmetin bir ynn zaten ierdii grlr; yle ki, tutku ak
tarafndan emilip tketildii lde cinsel cazibe bile ilh gce ilikin
bilgi salayabilir ve tutku da ayn ekilde gzelliin tecrbe edilmesiyle
dnr.
Dantenin Dnyev Cennete girmeden nce iinden gemek zo
runda kald ate (Araf, XXVII), ehvet dknlerinin gnahlarndan
arnmasn salayan atetir. Dante alevlerin iine girmekten ekinir
ken, Virgil ona, Seninle Beatrice arasnda sadece bu duvar var der
(ibid, 36). Dante ise, Alevlerin iindeyken, serinlemek iin kendimi
erimi camn iine atmak istedim der (ibid, 49-50).
lm sz Beatrice balangta Danteyi serte selamlar (Araf,
XXX, 103), ancak sonra da, scak bir sevgiyle yaklar ve onu gk k
relerinden yukarya kardka ona gzelliini daha da sergiler; Dante
de buna kaytsz kalamaz. Burada Dantenin Vita N uovadakinin ak
sine artk Beatricein ahlk gzelliini iyiliini, masumluunu ve
alak gnllln--- vurgulamamas, sadece grnr gzelliinden
sz etmesi anlamldr; en dta yer alan en itekinin grnts, duyu
sal gzlem manevi grn davurumu olmutur.
Balangta Dante henz lh Nura dorudan doruya bakamaz,
Beatricein gzndeki yanssna bakar (Cennet, XVIII, 82-4).

Giustizia mosse il rnio alto fattore:


Fecemi la divina potestate
La somma sapienza e il primo amore.
Dinanzi a me non fur cose create.
Se non eterne, ed io eterno duro:
Lasciate ogni speranza, voi chentrate.
Yce Yaratcm adaletle davrand; lh Kudret yaratt beni, o y
ce H ikm et ve en byk Ak, Benden nce ebed olann dnda hi
bir ey yoktu ve ben de ebediyete kadar var olacam: ieri girenler
btn umutlarn geride braksn (Cehennem, III, 1-9).

Cehennemin kapsnda yazl bu nl szlerle karlaan gnmz


okuru yle diyecektir: Maestro, il senso lor m e duro stad, bun
lar anlamak kolay deil (ibid, 12), nk onun iin ebed lanet fikriy
le ilh ak il primo amore fikrini badatrmak zordur. Ancak
Danteye gre ilh ak yaradln basit ve saf kkenidir: dnyay yok
tan var eden ebed gcn davurumudur ve bu yzden lh Varlka
itirak etmesine izin verir. Dnya Tanrdan farkl olduu iin, sanki
kkenleri hilikteymi gibi grnecektir; ilh ak mutlaka Tanry in
kar eden bir unsur ierir ve ilh akn snr tanmad Tanry inkar
etmeye bile izin vermesinde kendini belli eder. Bu yzden, cehenneme
ait olaslklar ilh aka baldr ve bu olaslklar ayn zamanda, ilh
adalet tarafndan aslnda olduu gibi, bir olumsuzlama olarak grlr.
Benden nce ebed olan dnda hibir ey yoktu ve ben de ebediyete
kadar var olacam: Sami dillerinde yalnzca Tanrya ait olan ve bu
gn iin ebed olan ebediyet ile lmden sonraki durumlara zg son
suz sre arasnda bir ayrm vardr: Latin dillerinde bu ayrm yoktur,
bu yzden Dante de bunu kelimelerle ifade edemez. Ancak melekler
dnyasnn zamandan bamsz varoluunun, donmu bir na benze
yen cehennem sonsuzluuyla ayn ey olmad gibi, teki dnyann
sonsuzluunun Tanrnn ebediyetiyle ayn ey olmadn Danteden
iyi kim bilebilirdi. nk lanetlenmilerin kat kendi bana sonu yok
mu gibi grnse de, Tanrm n gznde ancak sonlu olabilir.
eri girenler btn umutlarn geride braksnlar: yle de deni
lebilirdi: Tanrdan hl um ut bekleyenlerin bu kapdan gemesi ge
rekmez. Lanetlenmilerin durum u tam da umutsuzluktur; nk
umut, bahedilenin kabul edilmesi iin uzatlan eldir.
Modern okura, Danteyi Araf dann zirvesine gtren iyi ve bil
ge Virgilin limbodaki dier bilgeler ve soylu antikite kahramanlar gi
bi cehennemin bekleme odasnda ikamet etmesi garip gelir. Ancak
Dante vaftiz edilmemi olan Virgili Tanrnn inayetiyle elde edilen
Cennet katlarndan birine yerletiremezdi. Ancak biraz daha yakndan
bakarsak, Dantenin yaptnda daha teye gtrlmemi bir boyutun
izi gibi grnen, dikkat ekici bir gediin farkna varrz: genelde lim
bo ksz ve gk olmayan karanlk bir yer olarak tanmlanr, ancak
Dante Virgil ile birlikte eskinin bilgelerinin zmrt ayrlarda dola
t, grkemli atoya girdiinde, ak, aydnlk ve yksek bir yerden
sz eder (Cehennem, IV, 115); sanki artk yer altndaki bir dnyada
deildir. Buradakiler sakin ve derinlere ileyen bir bakla bakarlar,
davranlarnda byk bir vakar vardr ve nadiren, yumuak bir ses to
nuyla konuurlar (ibid, 112-114). Btn bunlar cehennemle hibir
ilgisi yoktur, dorudan doruya Hristiyanlkla da ilgili deildir.
Bu balamda u soru sorulabilir: Dante Hristiyanlk d dinlere
olumsuz bir tavrla m yaklamt? Cennetin bir pasajnda, sekinler
arasnda Truva prensi Ripheusa sayarken ilh inayetin eriilmez do
asndan sz eder ve yarglarmzda aceleci davranmamamz konusun
da bizi uyarr (XX, 67). Dante iin Ripheus, kilise d, yabanc ama
masum bir aziz rneinden baka kim olabilirdi? Hristiyanlk d
demiyoVuz, nk Danteye gre Tanrnm insandaki her vahyi-ifas
sadr.
Bu da baka bir soruyu akla getirir: Dante lh Komedyay yara
trken, eitli anolojiler ieren baz slm mistik eserleri mi temel al
mtr? Simgesel biimde Tanry bilenin (ariflerin) yolunu tanmla
yan epik iir trne slm dnyasnda ska rastlanr. Bu eserlerden
bazlarnn Provns diline tercme edildii,6 ve Dantenin ait olduu

6Hz. M uham m edin ge ykseliinin anlatld M iraTn Provans dilinde bir terc-
Fedeli dAmore topluluunun, douda kurulmu ve slm dnce
dnyasna ak olan Order of the Temple (Tapmak Tarikat) ile ilikisi
bulunduu ileri srlebilir.7 Bu dnce daha da ilerilere gtrlebilir
ve slmdaki batm yazlarda lh Komedyanm hemen hemen b
tn nemli unsurlarna ilikin bir prototip bulunabilir gk kreleri
nin manev bilgi aamalar olarak yorumlan asndan, cehennem
deki blmler asndan, Beatrice figr ve oynad rol asndan ve
baka birok nokta asndan. Ancak, Dantenin Cehenneminin baz
pasajlarna bakldnda (XXVIII, 22), slm tandna ve gerek bir
din olarak kabul ettiine inanmak gtr. yle bir aklama belki da
ha yerinde olur: slm olmayan ama dorudan doruya slm dokt
rinlerden etkilenerek yazlm yazlar temel almtr8 ve gerekte bu
kanallarla Danteye ulaanlar, sandmzn aksine kyaslamak bir
aratrma9 yapmamza olanak tanmayacak kadar azdr. Manev haki
katler neyse odur, ve zihinler bunlardan biriyle gerek dnyada hi
karlamamken, belirli bir sezgi dzeyinde karlaabilir.
Dante hakl olduktan sonra neden etkilendii o kadar nemli de
ildir: lh Komedyadaki retiler; genel Hristiyan inanna gre
n planda olanlar ve kelimenin Hristiyanlktaki anlamyla gnosis (ir
fan, marifet) asndan daha gizli olanlar rnein yukarda tartt
mz, iradeyle bilgi arasndaki karlkl iliki le ilgili reti hl ge
erlidir. Bu balamda Dantenin kendi kendini aldatmamas ve kiisel
olmayan bir bak asyla bakabilmesi nemlidir: kendisini btn

mesi bulunmaktadr. (Eschiele M ahom et, Munoz Sendino ve Enrico Cerulli tarafndan
yaynlanmtr.) A n cak baka yerlerde nemli m etafizik ve dnsel tem eller sala
yan bu eser , burada popler bir biimde ele alnm tr.
Tbkz. Luigi Vallinin eserleri, zellikle II linguaggio di D a n te e dei Fedeli d'Am ore,
(Optima, Rom a 1928).
8Bu konudaki nem li Paris Ulusal K tphanesinde MS. Latin 3236A num arasyla yer
alan, ilk kez M .T. D Alverny tarafndan Archives d'H istoire dostrinale et litteraire du
Moyen Age'de yaynlanan (1940, s. 42) bir yazya baklabilir. Yazarn simya zerine yaz
d kitapta da b u konuya deinilir. Bu kitap birok adan lh Kom edya ile ilgilidir ve
tek tanrl d in in kurucusu olan M usa, sa ve M u ham m edden bilgi yoluyla T a n n ya
ulamay reten gerek retm enler olarak bahsetm esi daha da dikkat ekicidir.
9bkz. P. Asin Palaciosn incelemeleri.
alarn en byk alt airi arasnda sayarken (Cehennem, IV,
100-102) doru bir deerlendirmede bulunmutur, ve VirgiPin ona u
szleri sylemesine izin vermekte de hakldr: Alma sdegnosa, bene-
detta colei che in te sincinse! (Baya olan her eyi) aalayan
Ruh, seni douran kutsasn! (Cehennem, VIII, 4445). Zamannn Pa
palk politikasn sularken de yanlmamtr, nk Papalk Lutherci
mezhebin geirdii felaketlere ve din d bir Rnesans patlamasna yol
amtr. Ancak en byk manev miras, ne din d felsefi aratrma
larn, ne de herhangi bir psikolojinin hibir zaman tketemeyecei
iirlerindeki simgeler ve hayal gcdr. Btn zamansal ve meknsal
koullardan bamsz bir esinlenmenin mhrn tarlar ve sundukla
r manev gda, Dantenin dedii gibi, fani dnyada meleklerin ekme
ine, burada yaamay salayan ama asla doyurmayan ekmee zaten el
uzatanlara ayrlmtr (Cennet, II, 10).
6
Teilhard de Chardin* e kar

Aadaki makale yazarn Teilhard de Chardin ile ilgili


grlerinin yer ald iki mektubundan derlenmitir.

I
* EILHARD DE CHARDINN evrim doktrinine kar ktm te

T mel nokta u: insann manev melekesi Teilhard de Char-


dinin deyiiyle akl melekesi (noetic faculty) bir btn ola
rak bakldnda bir eri veya helezona benzetilebilecek, srekli devam
eden biyolojik bir evrimin ya da ters evrimin (involution) sadece
bir aamasysa, bu aama btnden ayrlp, ben bir helezonun bir
parasym diyemez. Byle evrime dayal bir melekenin kavrayabildi
i veya ifade edebildii herey ayn ekilde evrime maruz kalrd; ve bu
da hakikatin deil sadece biyolojik pragmatizmin ve faydacln oldu
u eklindeki Marksist gre kar.
Aslnda insan ruhu biyolojik durumsallm dna kabilme, ey
leri nesnel ve zsel olarak grebilme ve yarglara varabilme melekeleri
ne sahiptir. Teilhard de Chardin beyinsel melekeyi ve akl melekeyi
(noetic) birbirine kartrr. Nous (=Akl=Ruh) beynin faaliyetiyle ayn
ey deildir; beyin alr, nous ise yargya varr ve bilir. Gerek ma
nev meleke doruyla yanl ayrdeden, greceli olanla mutlak olan
birbirinden ayran meleke biyolojik dzeyle ilgilidir; metaforik an
lamda deyin yatayla ilgili olduu gibi. Baka bir ontolojik boyuta
aittir. Ve tam da bu boyut insanda var olduu iin, insan geici, biyo
lojik bir grnt deil, bu fiziksel ve madd dnyada ve btn organik
snrlarna karln mutlak bir merkezdir. Sadece insana zg olan ve
tam da eyleri nesnelletirme, grntlerin arkasnda ve tesinde yer
alabilme yeteneini salayan konuma melekesi de bunu gsterir.
nsann varolu durum unun ve insan biiminin dnyev mutlakl
n, lh Szn yeniden vcut bulma (enkarnasyon) doktrini de
dorular. Bu doktrin Teilhardm sisteminde btn anlamn yitirir.
Eer insan temelde T anry bilebilme yeteneine sahipse, bir baka
deyile, tanm itibaryla insana ait olan ilevin yerine getirilmesi Tan-
rya kan bir yolsa, biyolojik dzlemde bir stn-insana yer yoktur.
nsan gereinden fazla szck kullanan bir canl olur. .
Zavall azizler! Dnyaya bir milyon yl erken gelmiler. Ancak hi
birisi Tanrnm biyolojik olarak veya kolektif bilimsel aratrmalar sa
yesinde ulalabilir olduu doktrinini kabul etmemi.
Bu yzden yine kar ktm noktaya dnyorum: Teilhardn
sistemine gre, insann akl melekesi biyogenesisle (canllarn yine
canl organizmalardan olutuu doktrini [ev.]) ilgilidir; ancak gzn
insann dier organlaryla ilgili olduu gibi deil, bir srecin bir para
snn btnyle ilgili olduu gibi ve bu tamamen farkl bir eydir.
Gz, sadece ayna yardmyla olsa bile dier organlar ve vcut blm
lerini grebilir, ancak bir sre paras ait olduu btn sreci asla g
remez. Aristo da bunu sylemitir: hereyin bir akntnn iinde s
rklendiini ileri sren kii bunu asla kantlayamaz. Bunun nedeni ba
sittir: hibir ey akntnn iinde yer almayan bireye dayanamaz; bu
yzden kendisiyle eliir.

II
Hayr, din konularda yazan bir yazar olarak baz inanlar (gerek
kendisininkileri, gerek bakalarmmkini) olumlad srece hakikati
ifade ettii, ancak dier insanlarn inanlarn kmserken szne
gvenilmeyecei doru deildir, nk bu durumda eytana tapma
da dahil olmak zere mezheplerin en yanl ve kiisel inanlarn en
samas bile olumlanm olur; Yeni Ahitte geen ruhlarn farkll
nn anlam kalmaz. Ancak bu gr ileri sren yazar, retisel bir
iddiann metafizik deil, dogmatik veya ahlk bir iddiann belirli
bir dinin dnda mutlaka geerli olmasa da bu dinin erevesinde ve
kendi bana eit lde gerek olan bir baka dinin erevesinde ta
mamen geerli olabilecei ilkesini dnyordur belki de. yle olsa
bile, bu ilke Teilhard de Chardine uygulanamaz; insann yaradlyla
ilgili kuram, sadece Hristiyan inanndaki biim ve ruha deil, b
tn geleneksel bilgeliklere de ters der. Bu kuramn yanl olduunu,
akn hakikatleri hibir ekilde ifade edemediini syleyelim sadece.
u hakikati inkar ettiine gre, akn hakikatleri nasl ifade edebilirdi
zaten; Teilhard de Chardine gre, en derin eyleri, kesinlikle ilh olan
eyleri ieren akl bile deiime maruz kalr; maddenin szde evrimiyle
birlikte evrim geirir, bu yzden sabit veya deimez bir ierii ola
maz; Teilhard de Chardine gre insann ruhu tamamiyle bir olu du
rum undadr. Dahas, Teilhardn kuram burada kendisiyle eliir,
nk insan akl ilk yumuakalardan bu yana srekli dnm gei
rerek gelien bir maddeden baka bir ey deilse, yar-gelimi mo
dern insan onu srkleyen aknty tmyle nasl kavrayabilir? zn
de geici olan, geiciliin doasn nasl yarglayabilir? Bu sav Teil-
hardm kuramn sulamaya yeter. Geriye neden bu kadar baar ka
zandn anlamak kalyor.
Ortalama modern insan hereyden ok bilime m odern ameli
yatlar ve modern endstriyi yaratan bilime inanr ve bu neredeyse
onun temel dinidir. Kendisini ayn zamanda bir Hristiyan olarak g
rrse, iinde bu iki inan birbiriyle eliir ve zm bekleyen gizli bir
bunalma yol aar. Teilhard de Chardin szde bu zm sunmakta
dr. Kopuk ular birbirine balar; ancak bunu, olmas gerektii gibi
farkl gereklik dzlemleri arasnda -kendi iinde kesin olan, ancak
mutlaka eksik ve ereti de olan ampirik bilgi ile zamandan bamsz
kesinlikle dayal inan arasnda bir ayrm yaparak deil, bu dz
lemleri iinden klmaz biimde birbirine kartrarak yapar: ampirik
bilime asla sahip olmad ve olamayaca mutlak bir kesinlik atfeder
ve snrsz ilerleme fikrinin bizzat Tanr iin de geerli olduunu ileri
srer.
Trlerin dnm kuramnn kesin bir olgu olduunu iddia
eder. Oysa bu kuramn en ciddi savunucular bile bunun bir hipotez
den baka bir ey olmadn kabul ederler: aslnda bu tezle ilgili ola
rak geerli hibir kant ileri srlememitir, ve her eye ramen bu ku
ram tutmusa bunun nedeni modern insann akimn sadece zaman
iinde yer alan bir yaradl alabilmesidir; zgl biimlerin dikey ola
rak biim tesi ve ruhsal (animik) varolu kademelerinden yaratldk
larn kavrayacak dzeyde deillerdir. Bununla birlikte, bilimsel d
rstlk kant ve hipotezin birbirinden ayrdedilmesini ve Theilhard de
Chardinin yapt gibi btn bir felsefenin aslnda bir sahte di
nin tamamiyle tahmini bir temele dayandrlmamasn talep eder.
Theilard de Chardinin nl Piltdown yutturmacasmn*tatsz bir
an olarak belleklerde yer eden Eoanthroposun kurban ve ayn l
de hayal rn Chou-Kou-Tien Sinanthroposunu uyduranlar
dan biri olmas bo yere deildir! Ancak Teilhardcln en kt ve en
gln zellii, eski alarn peygamber ve bilgelerinin de zihn adan
az gelimi olduklarn kabul etmek zorunda kalmasdr: maymuna
modern insandan biraz daha yakn deiller midir? Bu adan Teilhard
de Chardinin kuramnn hibir ekilde orijinal olmad dorudur;
getirdii yenilik materyalizmi ve ilericilii dinin iine kadar sokan bir
Truva at olmasndadr.

*1911de PiItdownda bulunan kemiklere dayanarak tarihncesi alarda yaad ileri


srlen insan tr. 1953de b u n u n b ir sahtekarlk olduu ortaya km tr, [ev.]
"Pekin insan [ev.]
7
Kuds- erf ve
Vaikuntha cenneti

B
URADA 11. yzyldan kalma bir el yazmasndan alnan Aziz Se-
verin Vahyi (The Apocalypse of Saint-Sever)1 adl bir min-
yatrn kopyasn gryorsunuz. Kitap, ou spanya kkenli
olan ve hepsi tek bir prototipten, Asturlu kei Beatus de Libanann
8. yzyl sonlarnda Vahiy (The Apocalypse; Ahdi Cedidin son kitab,
[ev.]) zerine yazd bir tefsire dayanan bir grup ortaa el yazma
sndan biridir. Ayn Kuds- erif imgesi kk deiikliklerle bu el
yazmalarnn ounda yer alr; bu yzden minyatrn kompozisyonu
nun gnmzde kayp olan prototipe dayand kabul edilebilir.
Sanat ortaa okurlarnn aina olduu bir tr soyut perspektif
ten yararlanmtr: kutsal kenti, duvarlar yatay dzlemde yer alacak
ekilde stten grntlemitir. Bu ekilde drt ana yn, yani douya,
kuzeye, gneye ve batya bakan oniki kapy kutsal metne gre resme-
debilmitir. (XXI, 13)

'P aris Ulusal K tphanesi Cod. Lat 8878, fol. 207 V -208. Aziz S everin Vahyinden
K ud s- erif (11. yy.).
Aziz Severin Vahyinden Kuds- erif (llin c i yy)

Ayn ikonografk emada kentin kare biiminde olduu aka g


rln Kent drtgen eklindedir ve boyu eni kadardr... (XXI, 16) As
lnda kutsal Kuds kenti Semav dngnn kareletirilmi eklidir;
oniki kaps yln oniki ayma karlk gelir. Eski dnya sisteminde, ast
ronomik dnglerin en by ve bu nedenle de en byk zaman l
s olan ekinokslarn (gece-gndz eitlii; gndnm [ev.]) iler
lemesi gibi, daha byk dnglerdekine benzer blmler de ierir.
Vahiyde kentin evre uzunluu olarak 12 bin furlong (milin sekizde
biri [ev.]) verilmitir: bu rakam Perslerin byk ylma karlk gelir
ve yaklak olarak ekinoks dngsnn yani ekinokslarn gerileme s
resinin (12960 yl) yarsna eittir. Kutsal kentin duvarlar zerinde ka
plara bekilik eden oniki melek yer alr (XXI, 12) ve her kapnn altna
adlar kentin temellerine yazl olan oniki havari resmedilmitir. (XXI,
14) Kaplarn altnda, duvarn temellerini ssleyen oniki deerli tatan
bahseden yaztlarn bulunduu oniki daire ya da kre de resmedilmi
tir (XXI, 9) Ancak ayn gruba ait daha eski el yazmalarnda, bu dairele
rin, kaplarn yapld incileri temsil ettikleri aka anlalr: Oniki
kap incidendi: herbir kap bir incidendi. (XXI, 21)
Kentin ortasnda kutsal Kuzu durur; sanda Vahyi yazan ncil va
izi, solunda altn sopasyla kenti len melek yer alr. (XXI, 15)
Ortaa okuru kentin sadece kare deil kp biiminde olduunu
da renir: Boyu, eni ve ykseklii eittir. (XXI, 16) Kuds- erif
yalnzca saydam, bozulmaz ve k saan tznden dolay deil krista-
lize biiminden dolay da gerek bir kristaldir. Bu ebed hediye, fani
veya deien dnyann btn olumlu ve znde yok edilemez ynleri
nin kristallemi halidir.
Kuds- erifin bu minyatrnn katedral simgeciliini konu
alan bir kitapta yaymlanmas,2 Hindistanda bir okuru Vishnunun
gkteki ikametgah Vaikuntha Cennetinin burada yer alan mandala
izimini ve Skanda Prananm konuyla ilgili pasajlarnn tercmesini
yollamaya itmiti.3 Mandalanm bizim minyatrmzle benzerlii
gerekten artcdr; sz konusu yaztlar birbiriyle karlatrldnda
daha da artc olur.
Kuds- erif gibi Vaikunthanm ilh ikametgahnn da drt ana
yne bakan oniki kaps vardr.M andala'ran bu kaplarn bizim min-
yatrmzdekiyle tamamen ayn tarzda olduu grlr. Ancak iki
imge arasnda temel bir farkllk olduuna iaret eder gibi grnen bir
zellik vardr: Vaikuntha-mandalam n ortasna yaam aac, Kuds

2T itus B urckhardt, Chartres und die Geburt der Kathedrale, Olten, 1962.
3B u dkm am , H in d u oyraa sanat ve m im arsi ile ilgili nem li incelem elerin yazan
Miss Alice Boner Benarese borluyuz; bkz. m aara dnem i H in d u oyma sanatnn tem e
lini tekil eden geom etrik desenleri (yantralan) konu alan Principles of Com position in
H in du Sculpture (Leiden, 1962) ve H in d u m im arsi zerine, Alice B oner ve Sadasiva
Rath Sarma tarafndan evrilmi bir el kitab olan S ilpa Praksa (Leiden, 1966).
TRtftfpA ViBKt/T! M lK t/N T H A -M A N iH A N pA P A
kentinin ortasna ise Kuzu resmedilmitir. Ancak bu farkllk sadece
ikonografk dzenlemeden trdr; daha da derin bir analoji saklar
ardnda, nk Vahiyde lh kentin ortasnda yaam aacnn oldu
una da deinilir; Caddesinin ortasnda ve nehrin iki yakasnda bniki
eit meyvesi olan ve her ay meyve veren yaam aac bulunurdu...
(XXII, 2)
V aikuntka-m andaldnm ortasndaki alan kk dairelere bln
mtr. Puranaya gre 12x12=144 blme vardr; bizim izimimizde
ise muhtemelen yanllkla 13x12 blme vardr. Beatus grubunun da
ha eski el yazmalarnn bazlarnda da gksel kentin merkezindeki alan
ayn 12x12 ve bazen de 13x12 karelik dzenleme ile gsterilmi
tir.4 Vahiyde kentin duvarlarnn uzunluu olarak 144 rakam veril
mitir (XXI, 17); ekinokslar tam bir devir yaptnda 144x18= 25920
yl getii iin gne sistemi ile ilgili ve dngsel bir saydr.
V aikuntha-m andaldm n drt kesi ikinci derecede nem ta
yan trbeleri temsil eder; her biri onaltar blmeye ayrlmta. Bu da
toplam olarak kozmik mkemmellii temsil eden 64tr. Bu ayn za
manda satran tahtasnn, astapaddnn karelerinin saysdr; satran
tahtas, devalarla uralarn sava alan biimindeki bir kozmos man
dalardr?
Minyatrmzdeki Kuds- erifin kaplar gibi, Vaikunthann
kaplarnn da kristal ve akndan, deerli talardan ve incilerden yapl
d sylenir. Her ikisinde de kaplar kendiliinden k saar: Purana,
Bu kendinden kl parldayan tapma ne gne, ne ay, ne de yldz
lar aydnlatr der; Vahiyde ise Bu kentin onu aydnlatacak bir gnee
ya da aya ihtiyac yoktur. Onu Tanrnn grkemi aydnlatr ve Kuzu
buradaki ktr der. (XXI, 23)
Vaikunthann atsnn tepesinde lmszlk St ile dolu altn
bir ibrik vardr. Bu konuda Kuds- erif ile dorudan bir benzerlik
bulunmaz. Ancak Graal simgeciliini andrd akta; Titurelde an-

4Kay. I.eon Ulusal Ktphanesindeki San Isidro Yazmas, M adrid, K. 31.


5bkz. Bu kitapta Satran Simgecilii1 balkl blm .
latldma gre Kutsal Graalm tapmann Kuds- erif ile ve dn-
gsel ierimleriyle dorudan balantl olduu anlalmaktadr.
imdi de Skanda Puranadan (Utkala Khanda, bl. 48, Sut
Samhita ve K a p la Samhita) baz pasajlar ve Vahiyin benzer pasaj
larn karlatralm.

Tripada Vibhuti Vahiy


Vaikuntha-Manimandapa (Apocalypse)

te St Okyanusu ile evrili Beyaz Ruhumu byk bir daa gtrd ve


Adadaki Mcevherler Tapma. St bana o byk kenti, Tanrnn gk
Okyanusunun ortasndaki bu Kur lerden indirdii kutsal Kuds gs
ban Avlusu deerli talardan yapl terdi. Tanrnn grkemiyle ok de
madr. Saf kristalden ina edilmi y erli bir ta gibi, hatta yeim ta gibi
klmaz bir yap. k sayordu, kristal kadar berrakt
(XXI, 10,11).

Tapman ii onikiye onikilik blme Ve duvarlar lt, yz krk drt k-


lere aynldr ve gnein alev alev ya bit geldi. (XXI, 17)
nan nlaryla parldar.

Zmrtten yaplm 16 stun zerine Ve 12 kaps olan byk ve yksek bir


kuruludur ve drt ana yne bakan 12 duvar vard...Douda kap, ku
kaps vardr. zeyde kap, gneyde kap ve ba
tda kap (XXXI, 12,13).

lmszlk (am rta ), Saadet (anan Kaplarda 12 melek vard ve kaplara


da), Byme veya Art ( puti), M ut isimler yazlmt; bu isimler srailo-
luluk ( tuti), Refah ( pua), Sevin ullannn 12 kabilesinin isimleriydi
(rati), Metanet ( dhriti), Ay gibi Par (XXI, 12), Kentin duvarnn 12 teme
laklk (sasini ), Aydnlk (candrika), li vardr ve ilerinde Kuzunun 12 ha
Grkem (kan ti ) Gksel k (jyoti), varisinin adlan yazlyd (XXI, 14).
Talih (sri), bunlar kaplarn 12 beki Ve kent duvarnn temelleri her tr
sidir. Kaplar koruyan bu Pratihari- den deerli tala sslenmiti. lk te
nilerin hepsi de ok gen ve gzeldir. mel yeim tamdand; kincisi safir
den; ncs kalkedondan; dr
dncs zmrtten; beincisi akik
tandan; altmcs yakuttan; yedincisi
krizolitten; sekizincisi berilden; do-
kuzuncusu topazdan; onuncusu kri-
zoprasusdan; onbirincisi smblden;
onikincsi ise ametisttendi (XXI, 19,
20 ).

Drt kedeki ikinci derecede nem


tayan trbelerin duvarlar yakuttan
d ve bu duvarlara 16 blmeli pence
reler almt. Bu blmeler (kolalar)
toplandmda kalalarin toplam says
olan 64 elde edilir.

Grkemli Kurban Avlusu gneinki- Ve orada hi gece olmaz; ne muma


ne benzer bir k saar, ve bu k b ne de gne na ihtiyalar vardr;
tn kalpalar yok olana kadar parla nk Yce Tanr onlara k vermi
yacaktr. tir: ve saltanatlar her zaman srecek
tir (XXII, 5).

Avlunun ortasnda klar saan, yz Ve bana kristal kadar berrak, Tan-


tayaprakl lots ieinden filizlen rnm ve Kuznun tahtndan kay
mi olan kusursuz Aa (Yaam Aa naklanan saf yaam suyu nehrini gs
c) vardr. terdi. Caddesinin ortasnda ve nehri
nin iki yakasnda on iki eit meyvesi
olan ve her ay meyve veren yaam
aac bulunurdu; ve aacn yapraklar
halkna ifa veriyordu (XXII, 1, 2).

ats iki katlyd ve altn tulalarla


kaplyd. Bu katlarn arasnda inciden
yaplm pencereli bir duvar vardr.
atnn tepesinde zarif bir kalasa,
lmszlk Style dolu altn bir ib
rik vardr.

Bayrak direi mercandandr ve bay


rak hareketsizdir.
Kaasaam yannda tamamiyle sus
kun iki kutsal ku durur.

Kendinden kl, parldayan tapnak- Bu kentin onu aydnlatacak bir gne-


ta ne gne, ne ay, ne de yldzlar pa- e ya da aya ihtiyac yoktur. Onu
nldar. Tannmn grkemi aydnlatr ve Kuzu
onun dr (XXI, 23).

Bu, deien dnyann ve deimeye


nin stnde olan N arayanann ika
metgahdr.

U dnyada da eriilmesi en zor olan


bu Purusottama ya ibadet ederim.
8
Hristiyan simgeciliinin iki rnei

Bu blmde ilenen dier konularla yakndan ilgili


olduklar iin, yazarn daha nce yazd Schveeizer
Volkkunst (svire Folk Sanat') balkl kitabndan iki
ksa alnty aada yeniden yaymlyoruz.

Tahta Sandk
LTI DZ YZEY ve gemiyle, evle ve sandukayla ortak ynleri
olan sandk (geleneksel olarak tek para tahtadan oyulur),
geometrik biiminden dolay tm halklarn geleneksel folklo
runda yeryznn bir simgesi olarak kabul edilir tabi, corafi an
lamda deil, deiik bir anlamda sandn deerli eyalar iermesi gibi
hayat ieren veya destekleyen ve bir gemi gibi derin sularda yzen bir
varolu kademesi (dnyev varolu kat) olarak. Dnyayi bir merkez
den yayhyormuasna temsil eden boyutlu veya alt kollu ha sim
gesiyle alt yzl, kristal gibi biimiyle yaratln son aamasnn sim
gesi olan kutsal sandk arasnda ters bir iliki vardr.

Gargoylelar
Roman slubuyla yaplm kiliselerin d duvarlarndaki biimsiz
masklar kukusuz kt ruhlar defetmek amacyla yaplmlard. nsan

*Gargoyie: irkin insan ya da hayvan bal ta m ask [ev.]


a

bir tapnaa yaklap ruhunu en yce mertebeye yneltmeye altn


da, benliinin btn ktcl ynlerinin, nefsin doal bir tepkisi nede
niyle birok klk altnda nasl harekete geip dncelerine girmeye
kalkt dnlrse bu masklarn ilevi kolayca anlalabilir. Eer o
anda, irkin grntsyle her tr gizli agzll, pasiflii veya ihti
ras temsil eden bir mask gzne iliirse, onlara nesnel olarak bakabi
lir ve onlara glebilir. Bylece kt ruh defedilir.
Bu yzden b u ta masklar nefsin iindekilerin maskesini dr
meye yarar, ancak modern psikanalizin tam kart bir temele dayana
rak. nk modern psikanalizde belirsiz drtlerin kuatt kiiden
komplekslerinin kendisine ait olduunu kabullenmesi istenirken, kt
ruhlar defetme yolu sayesinde uyanan ortaa insan bu ktcl, da
vetsiz misafire dardan gelen bir dman, ona tamamen yabanc bir
drt, iinde kk salmaya alan bir hastalk, ondan kurtulmas iin
aklkla kavramas gereken bir ey gibi bakar. nk Hristiyan re
tisine gre ktlk hakikate tahamml edemez.
9
Rus konalarnn teolojik mesaj


KONA SANATI kelimenin tam anlamyla kutsal bir sanattr: tama
men resimle ifade ettii manev hakikatle beslenir. Bu yzden, d
ardan ve din d ve salt insanla ilgili sanatn ltlerine gre
yaklaldnda, genelde yetersiz ve yanl bir biimde deerlendiril-
mitir.
Sanatla ilgili ou inceleme tarihsel geliimi n plana koyar; etnik
ve coraf etkenlerin etkileimini analiz eder ve bu sayede bizzat sanat
aklamaya alrlarken bu resimle temsil biiminin dnsel ierii
ikinci plana itilir.
Ancak ikona sanatnda biimin lt olan ieriktir. Bu sanatn
zellikle retisel karakteri sadece ikonografiyi deil, sanatsal biimini
ve genel slubunu da belirler. Bunun nedeni, bir ikonann anlamnn
insann zne ok yakn bir merkeze temas etmesidir; yle ki, didaktik
elerden sanatsal esinlenmenin llmesi mmkn olmayan zellik
lerine kadar sanat eserinin btn ynlerine hkmeder.
Bir resmin konusunun sadece sanatnn kendi dehasn ifade et
mesine yarayan, hatta bunun seilen konudan daha hayati olduu ve
zenginliinin baka eylere bal olduu din d sanatta bu tamamen
farkldr.
Kutsal bir sanat, ierii sayesinde canl ve gerekten tkenmeyen
bir kaynaa ulamay salar. Bu yzden, bir sanat belirli bir konu
nun manev derinliini yeterince ifade edememise bile, doas gerei
kendisiyle tutarl kalr ve bylece dorudan doruya kutsalln kayna
ndan kmaz, sadece Gelenekin onaylad kutsal biimlerdeki
az ok yanstr.
kona temelde hep ayn kalr; slup farkllklar, gelenein zaman
dan bamsz ruhuyla zamana ve yere bal koullarn biraraya gelme
sinden kaynaklanr. Bu da, bizzat ikonann doasnda gizli eitli po
tansiyellerin gzler nne serilmesine yol aar sadece. Leonid Qus-
penskynin hakl olarak iaret ettii gibi,1 Bizans nasl teolojiyi m
kemmel bir biimde kelimelerle ifade etmise, Rusya da bunu resim
lerle gerekletirmitir.
Geleneksel bilgeliin yerine, burada hi yeri olmayan modern psi
kolojiyi koymay istemek kadar kstaha bir ey olamaz. Gzelliin
doasm psikolojik olarak aklamak ne kadar mmknse, manev ie
rii psikolojik olarak kavramak da o kadar mmkndr. .

'bkz. L eonid O uspensky ve V ladim ir Lossky, The M e a n in g o f Icons (St. Vladim irs
Seminary Press, restwood, N ew York, 1983).
BLM

III
SMGECLK YE MTOLOJ
i

lil
10
Ayna simgecilii

ETL dnya dinlerinin mistisizmlerine anlam kazandrmak

iin kullanlan zengin simge daarcndan burada ayna sim


gesini seiyoruz. nk, bunlarn arasnda mistisizmin z-
^ n ifade etmeye en uygunu ve ayn zamanda temelinde irfan
(gnostik) veya akl zellie sahip olan ayna simgesidir. Ayna manev
tefekkrn en dolaysz simgesidir; aslnda bilginin (gnosis) de yle,
nk znenin ve nesnenin birliini temsil eder. Bu rnek, bir simge
nin gerekliin bu kadar deiik dzeyine iaret eden ve bazen de e
likili grnebilen eitli anlamlarnn nasl kendi iinde tutarl olduk
larm ve kendisi tamamen manev olan imgenin toplam anlam iinde
nasl uyumlu bir biimde varolduklarn da gstermeye yarar.
Anlam okluu bir simgenin zndedir; ve aklc (rasyonel) ta
nmlamalardan stn olduu yn budur. nk, aklc tanmlama bir
kavram aklc balantlarna gre dzenlerken ve aym zamanda onu
belirli bir dzeyle snrlarken, simge netlik ve aklndan zerre kadar
kaybetmeden yukarya (st dzeylere) ak kalr. Hepsinden te,
simge akl tesi gerekliklerin anahtardr.
Akl tesi gereklikler iin hi ekinmeden akl tesi hakikatler
de diyebilirdik; bu noktay vurguluyoruz, nk, simgecilii srf psi
kolojik adan aklamak uzun sredir alkanlk olmu. Bu psikolojik
yorum her zaman mutlaka yanltr anlamna ekilmesin, ama bu
mmkndr. Kesinlikle yanl olan ey, simgenin kkeninin kolektif
bilind diye adlandrlan eyde, dier bir deyile insan ruhunun ka-
otik bir alt tabakasnda bulunabilecei grdr. Bir simgenin ierii
akld deildir, akl tesidir, yani tamamen manevdir. Bu yeni bir tez
deildir; gerek manev geleneklerin hepsinde varolan simgecilik bili
mine zgdr.
Buradaki yaklammz tamamen ilkeseldir; ayna simgeciliinin
bu kadar aklayc olmasnn, nedeni, aynann bir anlamda simgenin
simgesi olmasdr. Aslnda simgecilik en iyi, salt kavramsal terimlerle
tamamiyle ifade edilemeyen fikirlerin veya prototiplerin grnen yan
smas olarak tanmlanabilir. Bu konuda St. Paul yle der: nk
imdi ayna ile muammal surette gryoruz, fakat o zaman yz yze
greceiz; imdi cz biliyorum, fakat o zaman bilindiim gibi biline
ceim. (I Korintoslulara, 13:12)
Simgenin ebed bir prototipin imgesi olarak grnd ayna ne
dir? Simgenin soyut kavramlarn aksine grsel veya plastik doas
dnlrse, ncelikle muhayyile (imgelem). Ancak daha geni bir
erevede dnlrse, ayrdetme melekesi ve bilgi gibi saf Akl yan
stan zihindir. Plotinus Akln (nous) lh Varlk tefekkr ettiini ve
nesnesi asl tamamiyle tketilemeyecek olan bu tefekkr sayesinde
dnyann, srekli krlan bir yansmaya benzetilebilecek, hep eksik bir
imge olarak ortaya ktm syler.
Hz. Muhammedin bir hadisine gre, Hereyi pastan kurtarp
parlatacak bir ey vardr. Kalbi tek bir ey parlatr: Allah anmak (zik
retmek; zikrullah). nsann merkezi olan kalp bu yzden ayna gibidir;
saf olmaldr ki ilh Ruhun m alabilsin.
Kuzey ya da C han Budizminin u retisinde de benzer eyler
sylenir:
Aynen bir aynann doasnda parldamak olmas gibi, btn
i
. varlklar da kkenlerinde manev bir a sahiptirler. Ancak
tutkular aynay karartt zaman, zeri sanki tozla rtlm gi
bi rtlr. Ustann tleriyle yanl dncelerin stesinden
gelindiinde ve bu dnceler yok edildiinde, tutkular da geri
plana ekilirler. C zaman Zeka doas gerei aydnlanr ve bi
linmedik bir ey kalmaz. Bu bir aynay parlatmaya (srlamaya)
benzer... (Tsungmi)
Bu pasaj pekl Suf eserlerinden de alnm olabilirdi.
Kalp saf bir ayna olduunda, dnya bu aynada gerekte ne ise y
le, gibi, yani tutkulu dncelerden-kaynaklanab bzulmalrmlmar
dauyarisr; ayrca, kalp lh Hakikati z ok dolaysz olarak, nce
simgeler (iarat) biiminde, sonra simgelerin ardndaki manev nite
likler (sfat) veya zler ( ayan) biiminde, son olarak da lh Gerek
likler (hakaik) olarak yanstr.
Bu, Taoizm ve intoizmde nemli bir rol oynayan kutsal aynay
hatrlatr. intoizmin sedeki trbede bulunan kutsal aynas hem ha
kikati hem de doru szll simgeler. Efsaneye gre, tanrlar bu ay
nay, gne tanras Amaterasuyu kzgnlkla ekildii maaradan
kmas iin ayartp dnyaya n yeniden kazandrmak iin yapm
lar. Tanra maaradan dary gzlediinde aynada kendi n g
rerek bunun ikinci bir gne olduunu sanm ve merakla maaradan
dar km, zellikle bu rnek kalbin, yanstma zellii doru sz
ll sayesinde ilh ektiini gsterir.
Yansma kanununun temelinde yatan herey, ona karlk gelen
manev srece de uygulanabilir. Burada, yansyan imgenin nesnesine
gre ters olduu unutulmamaldr. Bu yzden, rnein her eyi ieren
ilh Gerek yansdnda, kavranamayacak kadar kk bir merkez
olarak grnr; saf Varlkn saadeti yansdnda yok edici bir iddet
olarak, ebediyet ksa bir an gibi grnr, vd.
Yansma kanunu, u olguyla da ilgilidir: bir yansma nitelik olarak
nesnesine benzerse de, maddesel olarak ondan farkldr. Simge, sadece
maddesinden soyutlandnda simgeleen eydir, aksi takdirde sadece
zn snrlar ve alglar.
Yansmann dier bir zellii de, nesnenin, aynann biimine ve
konumuna bal olarak tam ya da eksik olarak, az ya da ok berrak bir
biimde grnmesidir. Bu da manev yansmaya uygulanabilir, ve Sufi
bykleri bu konuda Allahn kuluna, kalbinin ak ve temiz olmasna
gre sylemilerdir; deyim yerindeyse, suyun iinde bulunduu kabn
rengini almas gibi, Allah da kulunun kalbinin biimini alr.
Bu balamda kalp aynas, uzaydaki konumuna gre gnein
n az ok mkemmel bir biimde yanstan aya benzetilir. Ay, saf Ruh
ile aydnlanan nefsik, ancak hl zamana bal olduu iin alma
zellii deiime (telvin) uramaya mahkmdur.
Yansma sreci, akla dzeyde tkenmeyen bilme srecinin bel
ki de en mkemmel imgesidir. Ayna, yanstt lden, neyi yansr-
sa odur. Kalp yani bilisel Akl dnyann kesretini (okluunu)
yanstt srece, dnyann durumuna, yani nesneyle znenin, dla
iin blnmesine gre dnyadr. Ancak, kalp aynas lh Varlk yan
stt srece, lh Varlkn blnmemi niteliine gre tam olarak
budur, Bu konuda Havari Paul yle demitir; Fakat biz hepimiz, pe-
esiz yzle Rabbin izzetini aynada imi gibi grerek... ayn surette de
itiriliyoruz... (II. Korinoslulara, 3; 18)
imdi de ayna simgesine baka bir adan bakalm. slm dininin
ilk tasavvufularndan biri olan Haan el-Basr, Allah ile ilikisi asn
dan dnyay, gnein dz bir su yzeyi zerinde yansyan imgesine
benzetir. Yansyan imgeden bilebildiimiz herey, orijinal nesneden
kaynaklanr; ancak bu, nesnenin yansmasndan tamamen bamszdr
ve sonsuz derecede zerinde ve tesindedir.
Bu benzetmeyi Varln birlii (vahdetl-vcud) kavram s
lm tasavvufunun temel kavram asndan anlamaya alrsak,
n Varlk, karanln da hilik olduunu bilmemiz gerekir; grnr
lk varlk, rnmezlik yokluktur. yleyse, grnr olan sadece ayna
da yansyandr. Aynann varl, sadece yansmann doas ve saf ola
bilirlii sayesinde anlalr. Ayna kendi bana, k olmadan grn
mezdir, ve benzetmenin anlamna gre bu, ayna kendi bana yok de
mektir.
Bundan bir sonraki nokta, Hindu M aya retisidir; Maya, Son
suz olann, kendisini yanlsama perdesi arkasna saklayarak sonlu
olanda gstermesini salayan ilh kudrettir. Yanlsama, grntnn
(yani yansmann) Sonsuz Birlikin dnda varolan birey gibi grn-
mesindedir. Buna yol aan M aya'dr; ve Maya, zerindeki yansma
lardan ayr bakldnda, sonsuz olann saf bir olaslndan veya ile
vinden baka bir ey deildir.
Eer evren bir btn olarak Allahn aynas ise, orijinal doas a
sndan insan da yledir, nk bu doa niteliksel olarak btn evreni,
Tek olann aynasn ierir. Muhyiddin bn Arabi (12nci yy) bu konuda
yle yazar:
Saysz kemal nedeniyle, Allah kendi Ztn btn gereklii
ieren bir nesnede mahade etmek istedi, t ki, srrn kendi
kendisine gstersin... nk bir varln kendi bana kendisi
hakkmdaki bilgisi, bir ayna grevi yapan bir ey araclyla
kendisi hakknda rendikleriyle ayn ey deildir. Byle bir ay
na ona kendisini yansma dzlemine karlk gelen biim ve
bu dzlemden kaynaklanan yansma olarak gsterir...

bn Arabinin aklnda, bir taraftan materia primam n (el-kbi)


saf haznesi, dier taraftan dem vardr; materia prima bir anlamda
hl karanlk olan ve henz hibir n parldamad aynadr: dem
ise bu aynann parlakl ve bu biimin ruhudur (Fususul-Hikem,
dem ile ilgili blm).
Bu yzden, insan Allahn aynasdr. Daha batn olan baka bir
bak asna gre, Allah insann aynasdr. bn Arabi ayn eserde bu
konuyla ilgili olarak unlar yazar:
Allahn Zdnn kendisini tantt insan Allah grmez, sade
ce kendi biimini Allahn aynasnda grr. Sadece Onda ken
di biimini grebilse bile, bizzat Allah grebilmesi mmkn
deildir. Bu bir aynaya bakmaya benzer, nk aynada kendi
nize baktnzda, sadece ayna sayesinde kendi biiminizi gr
dnz bilseniz bile, aynann kendisini gremezsiniz. Bizzat
Allah bu fenomeni kendi vahyinin en iyi simgesi olarak yarat
mtr, bylece bu simgeyi gren Allah gremeyeceini bilebi
lir... Aynadaki bir yansmaya bakp aynay grp gremeyecei
nizi deneyin: gremeyeceksiniz. Bu yle kesindir ki, kimileri
yansma yasasn (madd ve manev) aynada izleyip, yansyan
biimin ayna ile izleyici arasna girdiini ileri srmlerdir.
Kukusuz bu doru deildir; gerekte daha nce sylediimiz
gibidir (yani, yansyan biim bizimle ayna arasna girmedii
iin onu bizden gizlemez; yine de sadece ayna sayesinde onda
yansyan biimi grebiliriz)... Eer bunu (yani aynaya bakan
varln Ztn kendisini hi grmediini, sadece Ztm ayna
snda kendi biimini grdn) kavrarsnz, bir varln vara
bilecei en st snr kavrarsnz; bu yzden bunun tesine ula
maya almayn ve (nesnel durumdaki) bu seviyeyi amak
iin ruhunuzu yormayn. nk prensipte ve gerekte bu sevi
yenin tesinde saf hilikten baka bir ey yoktur (burada bizzat
Zt tezahr etmez) (Fsusul-Hikem) Seth ile ilgili blm).

stad Eckhart ayn konuda yle yazar:


Ruh kendisini Tanrnm aynasnda izler. Bizzat Tanr aynadr.
Bu ayna Tanrnn istediine grnr, istediine grnmez...
Ruh btn dnyalar ne kadar aarsa aynaya o kadar yaklar.
Bu aynada birlik, saf, blnmemi bir benzeme olarak ortaya
kar.

Halepli Suf Suhreverdi (12nci yy), insann Benlike giden yolda


nce btn lemin kendi iinde, bilisel znenin iinde yer aldn
kefettiini yazar; kendisini, iinde btn prototiplerin fani biimler
olarak grnd bir ayna olarak grr. Sonra hibir varolua sahip
olmadn anlar; kendi Beni zne olarak yok olur ve sadece Tanr
btn bilgilerin znesi olarak kalr. Muhyddin bn Arab bu konuda
unlar eklemitir: Allah iinde kendinizi grdnz aynadr, ve siz
de Onun iinde Kendi isimlerini izledii aynasnz. Ancak O olmazsa
btn bunlar bir anlam tamad iin, bu sadece ilikilerin tersine
evrilmi bir anolojisidir (Fsusul-Hikem, Seth ile ilgili blm).
ster Allah insann aynas olsun, ister insan Allahn aynas olsun,
ayna hep zneyi simgeler; bu yzden ayn anda bilginin nesnesi ola
maz. Bu sadece ve kesinlikle ilh zne, btn varlklarn ezel ahidi
iin geerlidir; bu, esas (tz) hibir ekilde kavranamayacak olan,
ancak yine de, sadece onun iinde btn varlklarn bilinebilecei bi
lindii iin, bir anlamda bilinebilen sonsuz aynadr.
Dantenin demin azndan syledii anlam- belirsiz szler an
cak b u ekilde aydnlanr. dem Dantenin duyduu zlemi yle dile
getirir:

Perchio la veggio nel verace speglio


Che fa di se pareglio allaltre cose,
E ulla face lui di se pareglio.

Hakikati syleyen aynada grdm


Btn dier eyleri yanstan aynada
Onun karsnda hibir ey yanstc olamaz
(Cennet, XXVI, 106)
Feriddin Attar yle der:

Dnp duran atomlar gelin, merkezinize dnn,


ve grdnz eyin ebed aynas olun.
1 1

Su simgecilii

ODERN EKONOM, elinin altndaki btn aratrma bulgu


larna ramen, uzunca bir sredir gerek bizim yaamm
M ' zn, gerekse kendi varoluunun en nemli temellerinden
birine, yani suyun canl arlna neredeyse hi aldrmaz olmutur. Bu
gerek, su sorunundan tamamen ayr olarak, baka pek ok ey (zel
likle psie, yani nefs) asndan zararl olan tekyanl gelimeye tanklk
eder. Doann dengesi bozulmad zaman yeryznn sular kendi
saflklarn durmadan yeniden kazanr, ancak bu denge kaybolduun
da lmle ve kirlilikle karlarz. Demek ki sularn yaamnn insan
nefsinin yaamnm bir simgesi olmas basit bir tesadf deildir.
Bilimsel olmayan bir dnce yapsna sahip insanlarn su kirlilii
tehdidinin farkna varabilmelerini salayacak bir ey olup olmad
dnldnde, hasta bir aac salkl bir aatan kendiliinden
ayrdetmemizi salayacak doal gzellik duygusunun da bir uyarc
olarak grnebilecei ok abuk anlalr. Bunun gereklememesi
ya da ok zorlukla gereklemesi modern insann yalnzca gzel
olan yararl olandan deil, bunun yansra gzel olan gerek
olandan da tamamen ayrmasndan kaynaklanr. Bu dnce tarz bi
lincin paralanmasna benzer; bunun, bir yandan insan gn getike
genileyen bir cephede eylerin doal dengesini mahvetmeye srkle
yen, dier yandan kendisinin bu ekilde yaratt yapay dnyadan pe
riyodik biimde kamaya zorlayan bir durum un nedeni mi yoksa so
nucu m u olduunu sylemek zordur. Daha nce hibir zaman ta, be
ton ve demir yn binalar bu denli dev apta younlamam, daha
nce hibir zaman saylar korkun boyutlara varan ehir sakinleri de
niz kenarnda ya da dalarda Doay kendilerinin ylesine kar ko
nulmaz biimde srgn etmi olduklar Doay yeniden kefetmek
zere evlerini ve yurtlarm periyodik biimde terketmemilerdir. n
sanlarn bu yolla kendi salklarn korumaya uratklarn sylemek
doru olmaz. nsanlarn hepsi deilse bile pek ou, ayn zamanda,
yalnzca iinde bulunduklar evre tarafndan salanan ruh (nefs) din
ginliinin yollarm aramaktadrlar; evrenin hl smrlmemi ve
uyumlu kalm olan durumu gzelliin korunmasn salayarak ruha
(nefse) huzur vermekte ve zihni hesapl dncelerin basksndan kur
tarmaktadr. Gelgeelim, tatile ktklar zaman bilinli ya da bilinsiz
olarak gzelliin peinde koturan ayn insanlar, yararc karlarnn
nne ktnda bunu romantizm diye grp ilk elden reddederler.
stelik bunda herhangi bir bireyin iyi ya da kt niyeti de. pek fazla
rol oynamaz; herkes ekonomik glerin basksn hissettii iin, biri
nin belirli gelimelerin ykc sonularn kendisinden saklamas genel
likle bilinsizce bir zsavunmadr. Ancak byle bir tutum uzun vadede
feci sonulara zemin hazrlar.
Gzellik daima ie dnk ve tkenmez bir gler dengesini temsil
eder; bu da, ne hesaplanabilecek ne mekanik biimde retilebilecek bir
ey olduu iin, ruhumuzu ezer. Dolaysyla gzellik duygusu, onlar
insicamsz aklmzla farkllam bir tarzda alglayabilmemizden nce
ilikilerle ilgili dorudan deneyim edinmemize olanak tanr; yeri gel
miken belirtelim, bu noktada kendi fiziksel ve psiik iyiliimiz asn
dan bir savunma, herhangi bir bedel demeden gzard edemeyecei
miz bir ey vardr.
Bu dnceye, insanlarn yararl olan ile gzel olan ayrdetmesini
daima bildiklerini syleyerek itiraz edilebilir; zevk iin baklan bir ko
ru her zaman lks olmuken, bir ormana genellikle yararc bir gzle
baklyordu. Doann belirli bir parasn salt estetik bir gerekeyle ko
ruma arzusunu modern eitimin yaratt da sylenebilir.
Oysa erken alarda hi bir baltann dokunamayaca kutsal ko
ruluklar da vard. Bunlardan ne szcn allm anlamyla kullanm
iin ne de lks olarak yararlamlabiliyordu. Gzellik ile gereklik
modern dnyann kendiliinden ayrd iki nitelik birlemi du
rumdayd (kutsallk konusunda modernlik ncesi bir gre sahip in
sanlar iin bu birlik hl bozulmamtr). Bugn bile, tpk Hristiyan
lk ncesi Avrupada olduu gibi, Japonya ve Hindistanda kutsal or
manlar vardr; burada ormandan yalnzca kutsal doann bir rnei
olarak sz ediyoruz, nk ayrca kutsal dalar ve bu'bizi daha ya
kndan ilgilendirir kutsal pnarlar, nehirler ve gller de vardr. Do-
anm eitli fenomenlerine sayg gstermekten genellikle kaman H
ristiyan lemi iinde bile, mucizevi olaylarla balantlar nedeniyle
kutsal saylmaya balanm pnarlarla gller vard ve hl vardr (rne
in, Chartresdeki kuyu ve Lourdesdeki pnar). Burada nemli olan,
belirli bir dan ya da pnarn kutsal, dolaysyla dokunulmaz saylp
saylmamas deil; belirli bir fenomenin, deimez bir biimde* geni
ya da dar bir insan topluluu asndan hayat nem tayan ve daha
yksek ya da doast bir gereklii yanstan (yle ki, antik Germen
ler asndan orman kendi yaamlarnn vazgeilmez temeli, ayn za
manda tapmak gibi bir ey lh Varlkm barnd bir yerdi) Do-
anm eksiksiz dzeninin, birbiriyle ilintili eylerin bir rnei olmas
dr. Btn ormanlar bu nitelie sahipti ve bu nedenle dokunulmazd.
Ancak ormanlardan da yararlanmak gerektii iin, ilevi genelde or
mann manev bir anlam tayan dokunulmazlm hatrlatmak olan
zel kutsal ormanlar vard. Hidular arasnda grlen kutsal inek r
nei de buna benzerdir: Gereklikte Hindular iin kendi retilerine
gre canl olan her ey kutsal, baka bir deyile dokunulmaz ve simge
seldir; bilin Kutsal Ruhta yerlemitir. Gelgeldim c a r; /vahklan l
drmekten kanmak her yerde ve her zaman olanakl olmadndan,
dokunulmazlk yasas pratikte bir ka simgesel trle (bunlarn arasn
da, kozmosun anne merhametinin vcut bulmu hali olarak inek zel
bir konum stlenir) snrlyd. Hindular ineklerin kesilmesinden vaz
geerek, ilkesel olarak, btn yaama sayg gstermekte ve ayn za
manda, binlerce yldr toprak ilemeye ve sr yetitiriciliine bal
olan kendi yaam tarzlarnn en nemli temellerinden birini korumak
tadrlar. Ayn ekilde Ortaa Hristiyanlk leminde ok sayda rastla
nan kutsal pnarlar da genelde suyun kutsalln vurguluyordu; kutsal
pnarlar, suyun, vaftizin simgeciliinde kolaylkla grlebilecek bir l
tu f simgesi olduunu hatrlatyordu. Kutsal plan, sayg ve korkunun
nesnesi olandr; kutsal olan, ebedi ve dolaysyla yok edilemez bir eyin
yansmasdr ve elde ettii dokunulmazlk da dorudan doruya ora
dan kaynaklanr.
Bir insann tad inanca ve babadan oula geen zihniyetine
bal olarak, kutsal sayabilecei baka doal ya da yapay eyler de var
dr. Her trl maddenin duyularmzca alglanmasnn en temel da
vurum biimleri olan drt ehava, ate, su ve toprak kutsallk
halesiyle donanm olarak modern, rasyonalist dnyay istisna tu
tarsak hemen her yerde grlmektedir; bu adan bakldnda, top
rak snrszdr, hava kavranamaz bir eydir, ate doas gerei dokunu
lamazdr ve yalnzca su kirletilmeye ak, dolaysyla zel olarak ko
runmas tavsiye edilen bir eydir.
zetlersek; Modern-ncesi kltrler asndan, basit yararclk
dzeyini aan ve onlar karsnda ncelie sahip olan gereklikler var
dr. Bu gereklikler kendi balarna salt manev yani ilh bir doaya
sahiptirler. Ancak bunlar, sonuta sayg ve huu nesnesine dnebile
cek belirli duyusal grnmler halinde yansrlar. Yani bunlar, ya ta
mamen ya da ksmen (temsil simgeler olarak) insanlarn mdahale
sinden uzaktrlar. Bylesi bir tutum, btn yararllk etkenleri bir yana
doal bir fenomeni hayran olup korumamza da neden olabilecek es
tetik duyarllktan doallkla ok farkldr. Ne var ki gzellik duygusu
kutsal olana duyulan saygnn iinde bir ekilde yer alr; nk gerek
gzel, birbiriyle uyumlu biimde birlemi olaslklarn tkenmez zen
ginliinde sakldr. Ayn durum kutsal olan iin, aslnda yaamn te
melleriyle ilintili btn fenomenler ve eler iin de geerlidir; yle ki
kutsal olana duyulan huu da yaamn kendisinin korunmasna tah
min edilebilecei ekilde her zaman olmasa bile az ok dorudan bir
katkda bulunur.
Burada elerle ilgili olarak bir ka sz daha sylemeliyiz; ele
rin modern kimyada elementler denilen eylerle doal olarak hibir il
gisi yoktur, ancak, nceden belirttiimiz gibi, dnyann yapld ha-
m urun be duyumuzca alglannn en temel tezahr biimlerini
(kat, sv, hava ve atele ilgili tezahr biimleri) temsil ederler. Ger
ekte sudan baka svlar da vardr, ama onlarn hi birisi bizim gz
mzde ayn safla sahip deillerdir ve hi birisi yaamn srdrlme
sinde nemli bir rol oynamaz. Ayn ekilde havadan baka gaz madde
leri de vardr, ancak onlarn hi biriyle soluk alamayz.
Demek ki kozmik adan bu drt e maddenin en basit tezahr
biimlerini olutururlar. br yandan isel bir adan bakldnda bu
drt e, genelde kavranamaz bir ey, ama temel karakteristikleriyle
drt eye benzetilebilecek olan nefsimizin en basit imgeleridir. nl
Canticle of the S u n mda birbiri ard sra sayd drt eden dolay
Tanrya vgler dzdnde Assisili St. Francisin akimda olan da
budur. St. Francis su hakknda unlar syler: ok yararl, mtevazi,
deerli ve saf olan su kardei gnderdiin iin Sana krler olsun,
Rabbim. (Laudato si, o Signore, per sor acqua, la quale & molto
utile ed umile e preziosa e casta)." Bu salt iirsel bir allegori gibi g
rnebilir, oysa bundan ok daha fazla bir eyi anlatmaktadr; Mteva-
zilik ve saflk bir nehirde bozulmadan her trl biime giren suyun ni
teliini en iyi tanmlayan zelliklerdir. Ayrca yine bunda grlen bir
nefs imgesi, her trl izlenimi kendinde barndrma ve kendi bln
memi zne sadk kalrken her trl biime brnme yeteneini ta
r. nsann nefsi, suyu andrr, diyordu Goethe, hem Yakn hem
Uzak Doudaki kutsal metinlerde rastlanan bir imgeyi tekrarlayarak.
Nasl Ruh rzgr ya da havay andnyorsa, nefs de suyu andrr.
Suyun bir nefs imgesi ya da nefsin bir yansmas olarak grnd
btn mitler ve detlerden bahsetmeye kalkarsak konuyu k uzat
m oluruz. Nefsin suya baktnda kendini farketmesi bilinci suyun
hareketinde canllk, dinginliinde dinlik ve berraklnda saflk bul
mas belki hi bir yerde Japonlar arasnda olduundan daha yaygn
deildir. Gelenekle biimlendii lde Japonlarn btn yaamna,
yansmasn suda bulan bir saflk ve yumuaklk duygusu nfuz etmi
tir. Japonlar hac vazifelerini lkelerinin nl alayanlarnda yerine
getirirler ve bir tapman havuzunun sakin yzeyine saatlerce bakp
dururlar. mparatorun kralln ona devretmek istedii mesaj alan
inli bilge Hsuyunun anlaml bir yks vardr (Japon ressamlar bu
temay sk sk ilerler); Hsuyu dalara kap kulaklarn bir alayanda
ykamt. Ressam Harunobu, Hsuyuyu allegorik biimde, dalarn s
szlnda aaya doru akan suda kulaklarn ykayan gen ve asil bir
gen kz olarak gstermiti.
Hindulara gre, yaamn suyu, kayna Tanrlar da olan Hima-
layalardan gelen, Hindistann en geni ve en kalabalk ovalarn sula
yan Ganjda somutlanr. Ganjhn suyunun ebediyen saf kalmas sala
nr ve gerekten de beraberinde srkleyip getirdii gzel kum saye
sinde her trl kirlenmeden korunur. Tvbe ederek Ganjda ykanma
ya gelen herkes, kim olursa olsun, btn gnahlarndan kurtulur: j
saflama burada, kutsal nehrin suyundan gelen dsal saflamada sim
gesel dayanan bulur. Dnyann atsnn ebediyen erimeyen buzla
rnda bulunan kayna, canl su olarak ebedi ve deimez Bartan
fkran lh rahmetin cennetteki kkeninin bir simgesini andrd
iin, sanki saflaan su Cennetten geliyormu gibidir. Bu noktada, di
er dinlerin ve halklarn benzer ayinlerinde olduu gibi, suyla nefsin
akmas, nefsin kendini arndrmasna, ya da daha tam bir deyile,
nefsin kendi aslnda saf olan zn yeniden bulmasna yardmc
olur. Bu srete simge rahmetin yolunu hazrlar.
Su nefsi simgeler. Baka bir bak asndan ama benzetme yo
luyla; bakldnda, su btn evrenin materia prim asini simgeler.
nk, nasl su kendi iinde saf olaslklar olarak ak, ve kpryle
alabilecei btn biimleri barmdnyorsa, materia prima da belirsiz
halleriyle dnyann btn biimlerini barndrr.,
Incildeki yaradl yksnde, ilk bata, yeryznn yaradln
dan nce, Tanrnn Ruhunun sularn yznde gezindii sylenmek
tedir. Hindularm kutsal kitaplar da yeryznde yaayan herkesin ilk
denizden ktn anlatrlar. Bu mitlerde, suyla, su szcnn all
m anlam kastedilmez; yine de onlarn bizim hayal gcmzde olu
turduklar tablo kendi asndan dru ve olabildii kadaryla uygun
dur, nk materia prim anm farkllamam ve pasif birliini daha
iyi ileten hibir ey yoktur.
Her eyin ilk denizden yaratld miti Kuranm ifadelerinde de
yank bulur: Canl olan her eyi sudan yarattk. ncildeki sularn s
tnde gezinen Tanrnn Ruhu tebihinin Hindulardaki karl, ilk
denizde yzerken dnyann altn yumurtasn yumurtlayan kutsal ku
u Hamsa imgesidir; bu allegorik temsillerin hepsi, en banda Al
lahn Arnm suyun stnde bulunduunu syleyen Kuranda da g
rlr.
Hindu tanrlarnn yeri olan am nilfer iei de materia pri
ma suyunun zerinde yani balca olaslklar suyunun zerinde yzen
bir ilah ardr. Hindulardan Budist mitoloji ve sanat imgesi olan
sudan, nefsin imgesi olan suya gtrr. Nasl bilginin aydnlatt ruh
kendini pasif varolutan kurtarrsa, Budanm yani Boddhisattvanm
nilfer-nehri de nefsin sularndan ykselir. Buradaki su, hakkndan
gelinmesi gereken ama yine de iyi olan bir eyi temsil eder, nk zar
fnn iinde lahi Ruh Bodhi nin kymetli mcevherini tayan ie
in kk ondadr. Lotustaki Mcevher olan Budanm kendisi bu
Ruhtur.
Aktarabileceimiz bu tr baka rnekler olsa bile, suyun bir simge
olarak kullanlabildii anlamlara ilikin sylediklerimiz yeterli olmal
dr. Ancak sorun, yalnzca aklc-ncesi bu terimi ktleme ama
cyla kullanmyoruz denebilecek btn kltrlerde suyun salt fizik
sel ya da biyolojik anlamnn tesinde bir anlam tadn kantlamak
deildir; simge olan manev gereklikler hibir zaman yapay balarla
bal deil, dorudan doruya ve mantksal olarak onun znden t
retilen eylerdir. zsel ve kalc grnleriyle bu grnlerin ebedi
prototip ya da nedenlerini yakalayan Doam n dnce yoluyla gz
lemlenmesi, basite duygusal bir olay olmad gibi, zamana ve meka
na bal da deildir; bu tr dnceyi yasaklam grnen modern
dnyann gerei bu durumu deitirmez. Yasaklam grnen di
yoruz, nk ylesi bir tefekkr biimi insan kalbinde tamamen sili
nemeyecek kadar derin kkler salmtr. Bu tr dnceler bilinsizce
bile olsa devam eder; kutsal bir ey olarak, psiik ya da kozmik gerek
liin simgesel ve davurmu bir ifadesi olarak suyun esrarengiz cazi
besinin sanatta, zellikle resim ve iirde yaamay srdrmesi, gsteril
mesi zor olan bir ey deildir. Tertemiz bir da glyle ya da kayalar
dan fkran bir pnarla karlatnda, kutsal olandan ayrlamaz bir
huu ve sayg duygusunu hissetmeyen biri olmu mudur hi? Eski a
lardaki insanlar, doann dengesini bozmamay bizden daha iyi bili
yorlard. Bizim stn bilimsel bilgimiz bizi dengesi bozulmu bir do
ann btn etkilerinden korumakta hibir ie yaramaz; fiziksel evre
nin olumsuz tepkilerine kar kendimizi gvenceye alabilsek dahi, yine
de psiik yani gizli dnyann bizden almayacann bir garantisi
yoktur. Fiziksel sularmzn kirlenmesinin zararsz grnmesiyle kar
latrrken, canl sularTn yok olmasyla sonulanabilecek bir durumu
duyumsamamz iin, antik kltrlerin manev dengesinin her adan
bozulduu ve varolularnn tartmal bir hale geldii Asya ve Afri
kaya bir gz atmak yeter.
Bu blm bitirirken, modern Avrupaya bile hl kutsal sular
bulunduunu gstermek iin, rlandann en kuzeydeki kasabas olan
Donegaldeki Derg Glnden sz etmek gerekiyor. Bu glde, Orta
alardan kalma pekok Hristiyan trbesi ile br dnyaya girii
temsil eden bir maarann bulunduu bir ada vardr. rlandal havari
St. Patrickin cehenneme burada dt ve Araf Tepesinin kafirlere
burada grnd sylendii iin, "St. Patrick A raf ad verilmekte
dir. Ada, erken Ortaalardan beri, ok sk kurallarn koyulduu bir
hac yeri olmutur. Adaya sandalla getirilen haclarn adada oru tuta
rak ve plak ayakla yrmeleri, kaldklar gn ierisinde baz ma -
nev vecibeleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunlarn balcalar
kayalarn stnde diz kmek ve en nemli rlandal azizlerin ansna
dikilmi halarn nnde dua etmektir. Hacca gelen kii her seferinde
ibadetini bu duraklarn nnde tamamlar, tespih taneleri gibi yola ko
yulur, adann kysndan biraz uzaktaki sudan kan byke bir ka
yaya gider ve birka dua ettikten sonra gzlerini gln suyundan ayr
mayarak iman tazeler. Hac grevini yerine getiren kiiler, (kimselerin
oturmad tepelerle kuatlm) sakin gln banda tefekkre, dalarak
geen bu yalnzlk anlar sayesinde kalplerinde tarif edilemez bir eyin
doup ykseldiini bildirirler.
1 2

Simyay kavramak

) EDENDEN RUH, ruhtan beden yaratmak: Btn simyay bu


deyi zetler. Dsal olarak almann meyvasn temsil
eden altn, k saan saydam-olmayan bir cisim olarak ya
da donmu bir k olarak grnr. nsani,ve manev bir dzleme ak
tarlan altn, ruha dnm bedensel bilin ya da bedende yerlemi
ruhtur.
nk almann dolaymz maddesini temsil eden adi m aden
ler bedene bal ve anki onda gml bilinten baka bir ey deildir.
Bu, nefs ve ruhun, Civa ve Kkrtn ondan karlmas gereken
metalik bedendir. Eer beden isel bir gereklik olmasayd, mane
v almann maddesi ilevini de gremezdi.
Ortalama bir insanda bilmek ve olmak dncede ve bedensel
bilinte sanki kutuplam gibidirler; bilmek nesnelerinin varln
dan ayr bir bilgiyi temsil ederken, olmak sanki bilgiden yoksun
olan pasif bir olu durumudur. Bu ikilik, bedenin psiik biiminin du
yumsal biiminden az ok koptuu rya halinde bile farkedilebilir.
Merkeze, ruhun yeri olduu dnlen kalbe dn, iki kutbun
hem bir btnlemesi, hem de sanki iki kutbun yer'deitirmi halidir:
Bedensel bilin kendi tarzyla bilgiye dnr ve bylece pasif bilgi
durumuna geer; ayn zamanda dnce yani zihinsel ede ruhun
aydnlatmay andran eylemiyle kristalleir.
Ruhun bedene, bedenin ruha bu dnm manev gerekleme
nin her ynteminde az ok dorudan ve ak bir ekilde grlebilir;
ancak simya da, bir bedenin btnlk durumunu deitirme olasl
na dayal olan metalurjik simgecilikle uyum iinde, balca temasn
bundan almr.
almann balangcnda bedensel bilin kaotik ve anlalmaz bir
nitelik tar. Sonra yol gstermekle karlatrlr ve olayn bu duru
muyla akan rejim Satrne atfedilir. Satrn gezegeni younlama
ilkesini temsil eder ve Satrne grnte elikili biimde (cisman
[kesif] maddeler arasnda bulunan) kurun madenini ve (nefsin mele
keleri arasnda yer alan) idrki (reason). ykleyen budur: Baka mele
kelerin varolusal boyutu asndan, idrk genlemeyen bir noktaya
benzer. Demek ki Satrnn doasnda, dnce ile bedensel bilin
kutuplamas ruh/beden ztl bulunur; bu durum, Satrn
gezegeninin astroloji falnda stlendii dmanca, engelleyici, hatta
sinsi karakteri dorulayan bir zelliktir.
Yntem asndan Satrnn younlamas merkezilemeye dn
r; akl dtan ie ekilir; tek bir noktaya dnen akl bedenin isel
karanlna iner.
Simya retisine gre, her maden, Kkrt ile Civa diye bilinen iki
ilkenin az ok kusursuz birliiyle oluur; ayn ekilde dnmek zere
madende emilen bedensel bilin de hem birbirine zt hem de tamam
layc olan bu iki ilke ya da gizli gten dokunmutur: Erkek olan K
krt ile dii olan Civa, kaotik bedensel bilinte ya da di madenler
de birbirlerini ntralize edecek ya da durduracak bir biimde birle
milerdir.
Basilius Valentinus1 yle yazar: Metalik nefs, ruh (spirit) ve bii

1Onbeinci yzylda yaam b ir A lm an simyacs.


min bulunduu her yerde metalik sr kkrt ve tuz da bulunur...2 Va-
lentinus bylece Civay nefsi Kkrt ruha benzetir; iki ilke gerek
ten de bu ekilde, simyann onlar asl olarak ayn dzlemde, yani do
a dzleminde birarada ileyen iki kuvvet ya da g olarak ele ald
n daima aklda tutarak anlalmaldr. Ayn yazar ya da baka simyac
lar bazen Civaya ruh derlerse bile, bunun nedeni, Civanm uucu
niteliinin burada hareketsiz ve kat cisimlerin niteliine ters dmesi
ve bu anlamyla Kkrtn de Civanm da ruh olmalardr. Dahas,
bedenin isel yani psiik biiminin tzu (substance) olarak Civa,
nefs ile beden arasnda araclk yapan yaam ruhuna denk der.
Galene gre, yaam ruhu kozmik mekanda dalan ok saf bir
tzdr; kalp solunuma benzer bir srele onu zmser ve bylece
canl yaama dntrr. Bunun, Hindular tarafndan kavrand bi
imiyle prana (yaam soluu) rolne denk dtn grmek ko
laydr; laya-yogada (zelti yogas) kullanlmas, simyaclarn ev
rensel zclerinde kullanmalaryla dorudan benzer bir grnm
sunmaktadr.
Nasl soluk alma fiziksel organizma ile kozmik evre arasndaki
balanty (bedenlerin gitgide katlamasnn koparmaya yatkn oldu
u bir ba) ritmik biimde yeniden kuruyorsa, yaam ruhunun ayn
ekilde paralel ama daha yakn zmsenmesi de bedenin psiik biimi
ile kozmik tz arasndaki sreklilii korur. Brother Marcanton bu
konuda unlar yazar:

Sizin gizli Civanzn, uucu bir hava kabarc biimindeki g


zenekli karnn doldurmak zere Cennetten yeryzne inen,
sonra safln yitirmi Kkrtler arasnda doan ve bydke
olduka nemli bir biime kavuarak uucu bir nitelikten sabit
bir nitelie geen doal, evrensel ve canl bir ruh olduunu bil
mez deilim.3

2bkz. ev. Eugene Canseliet, Les dou ze Clefs de la Philosophie (Paris, 1956) ile
birlikte yaym lanan D e la grande pierre des Anciens Sages.
*La Lumiere sortan t p r soi-m em e des Tenibres, Paris, 1687.
Yeryznn gzenekli karn burada insan bedenine denk d
mektedir; safln yitirmi Kkrtlere gelince, onlar, biimsel ilkele
ri olan Kkrtlerinin iine hapsolduklarmdan kocaman bedenlerden
baka bir ey deildirler. Bedenin psiik biimiyle ibirliine giren Ci-
va, deyi yerindeyse katlarken, ayn zamanda da ar nemli halini
baka bir deyile hyli yani plastik maddesini oluturur.
Adi civa ise, Antikitede ve Ortaalarda bilinen madenler arasn
da apayr bir rnek olarak, norm alde sv biiminde bulunur ve
zanaatkrm ateinin yaklyla buharlar; bylece hem bir beden
hem de bir ruh olur. Altn ve gm bu yolla eritilebilir; metalrjide
safl bozulmu ve zlmeyen mineraller karmndan soylu maden
karma yoluna da bavurulur; ortaya kan alam, civay uzaklatrp
altn plak brakan atee dayankl deildir.
Nasl sradan civa altnla bir alam oluturuyorsa, inceltilmi K
krt de manev alnm tohum unu barndrr; yaam soluu, bir yan
dan doas gerei nemli olurken, br yandan diil kozmik ener-
ji-nin (Hindu retinin Shakti si) soluu yaamn ate ilkesinin bir
vastasdr. Evrensel prototipine indirgenmi olan Civa, dnyann altn
yumurtas Hiranyaharbay tayan, Hindu mitolojisinin ilk okyanu
su Prakritiye denk der.
Civa, bu evrensel prototiple uyum ierisinde, ana bir yn de kap
sar; daha kesin bir dille, animik dnyann materia snn ana yn ya
da gcdr. Bu nedenle baz simyaclar, bir lde birbirleriyle anla
amayarak ona menstrum adn verirler ve bununla da doru akma
d ve bozulmad srece embriyoyu besleyen rahim kannn kaste
derler; gerekten de Civa, simyann damarna kapatlm manev emb
riyoyu besler.
Simyac, grnte evresi sarl ve en iindeki derinliklere g
mlm bedensel bilin araclyla kozmik madde Civay yeniden
kefeder. Onu ele geirmek iin solunum gibi bedensel bir ilevi des
tek olarak kullanacaktr. Simyayla ilintili btn manev sanatlar a
sndan nemli bir noktadr bu; k noktas olarak fiziksel bir modali-
teyi (kiplii) alrsak, znde zek olan bilin, bir yansma ya da yank
olan sz konusu kipliin evrensel gerekliine ulamak iin kendi va-
rolusal zarlaryla ykselir. Ancak byle bir btnleme bir tr inayet
olmadan baarlamaz; dahas, hem kutsal bir ereveyi hem de her
trl zgrlk ya da bencil servenleri dlayan bir tutum u nge-
rektirir.
Demek ki Civa, bir ve ayn zamanda ve eitli tezahr dzlemleri
ne bal olarak, bedene can veren soluk, ruhun huzursuz maddesi,
ayn gc, btn animik dnyann materias ve son olarak materia
primadr. Nasl Hindularn Shakt dedikleri evrensel enerji yalnzca
ana deil ayn zamanda korkun ve ykc bir boyuta sahipse, Civa da
hem yaam suyu hem de lmcl zehirdir; baka bir deyile, Ci-
vann nemli nitelii, koullara bal olarak, ya retici ya da zc
bir yapdadr,
Synesius4 yle yazyordu:
Karmdan kann ve basit yann (sic) aln, nk bu onun
zdr. Srla (civa) dolu iki mkemmel organmz (altn ve g
m ya da kalp ve kan) olduuna dikkat edin. Sonra oradan
kendi srrnz ekin, z denen ve srekli, her zaman baarl bir
gce sahip olan bir ila elde edeceksiniz. Bu bir zamanlar ona
bakan her nefsi aydnlatan, canl bir ktr. Nasl her eyi besle
yip canlandran ruhsa ve doa evrende bu sayede hareket edi
yorsa, bu da kendi iinde tad btn elementlerin dm
ve badr. almann kuvveti, balangc, ortas ve sonudur.
Bir ka szckle toparlarsak, bil ki olum, bizim tamzn z
ve gizli gereklii, onu kendi bana yaratan m adenden5ustal
mzla trettiimiz ulu semav ve yapkan ruhumuzdan baka
bir ey deildir. Herhangi bir sanatla bu suyu oluturmak bizim

4Yunanl simyac. Belki de skenderiyen in Platoncusu H ypatiam n m rid i olan


Cyreneli Piskopos Synesiosla (379-415) ayn kiidir. Bkz. Bibliothque des Philosophes
Chim iques, Paris, 1742.
5M orienusa gre, U staln kanld eyin m adeni, insandr. (Dialogue d u roi
K halid auec l'erm te M o riinus, B ibliotheque des Philosophes Chim iques.)
gcmzn tesindedir, nk doa onu tek bana olutura
bilir. Ve bu su, altnn madeninden saf bir ruh karan keskin
sirkedir. Sana sylyorum, olum, yanan, beyazlayan, zlen
ve donan bu sudan baka hi bir eyi dikkate alma, nk hepsi
bounadr. Ayrca ayrtran ve filizlenmeyi salayan da bu su
dur...

Civa, evrensel tz gibi, potansiyel olarak btn doal nitelikleri


barndrmasna ayrca genellikle hem erkek hem de dii olarak tem
sil edilmesine ramen, Kkrtle zt kutuplar oluturur. Civa souk
ve nemli olarak tezahr ederken, Kkrt scak ve kuru olarak ortaya
kar. Burada belirtilmesi gereken nokta, iki eril nitelik olan scaklk ve
kuruluk genilemeye ve katlamaya denk derken, iki diil nitelik
olan nemlilik ve soukluun zlme ve bzlmeyi temsil etmesidir.
Bir anlamyla, Kkrt dinamik ve dolayl bir ekilde biim ilkesinin
hareketini, ya da biimleri yayp onlar belli bir varolu dzleminde
sabitletiren z taklit eder. Civaya zg olan zlme ve bzlme
ise diil yani plastik ilkenin alcln, onun (tamamen dnmeden)
her trl biime brnme yeteneini ve materiam n bir ynn olu
turan snrlayc yani ayrc hareketini ifade eder. Zanaatte Kkrt ile
biim ilkesi arasnda benzerlik Kkrtn renklendirici zelliinde g
rlr: Bylece adi kkrt ile civann bileimi, sv civann kkrt tara
fndan hem belirlendii hem de renklendirildii zincifreyi retir. Me-
talurjik simgecilikte, renk, nitelie ve dolaysyla terimin geleneksel
anlamyla biime benzerdir. Bununla beraber, nasl adi kkrt ve civa
simgeledikleri iki simya ilkesiyle zde deillerse, zincifre de sz konu
su ilkelerin ancak eksik bir rndr.
almann birinci aamasnda, Civann daraltc hareketinin K-
krt ntralize etmesi gibi, Civann serbestlemesine kart olan da
Kkrt un katlatrc ya da dondurucu hareketidir. Dm Civanm
gelimesiyle zlr: Civamn tamamlanmam bir phtlamay di
madenler zmesi lsnde, Kkrtn genletirici scakl devreye
girer. Balangta Civa, Kkrtn katlatrc gcn etkisizletirir;
ama daha sonra kendi yaratc kuvveti ortaya kar ve altnn gerek
biimini ortaya koyar. Bu, erkek ile kadn arasndaki ak kavgasna
benzer; erkeksi doann kalamasn zen ve gcn uyandran,
kadnn byleyiciliidir. Burada, Tantrik yntemlerde belirli bir rol
oynayan etkenin, manev ynlere kanalize edilmi bu byleyicilik ol
duunu sylemek yeterlidir.
Johann Valentin Andreae* Les Noces Chymiques de Christian
Rosencreutzde u meseli aktarr:

... kar kadar beyaz, baz iaretlerin kaznd altn bir yakann
takl olduu gzel, tek boynuzlu at bir pnara doru ilerledi ve
n ayaklan zerine eilerek, sanki pnarn nnde dimdik du
ran aslana biat edermi gibi diz kt. Hi hareket etmedii
iin tatan ya da pirintenmi gibi grnen aslan hemen pene
leriyle yaln bir klc yakalayp ikiye bld; iki paras da pnara
dt. Sonra gagasnda bir zeytin dal tayan beyaz bir gver
cin btn hzyla stne doru uana kadar kkremeye devam
etti aslan; gvercin dal, onu hemen yutup tekrar sessizleen as
lana uzatt. Tek boynuzlu at sonra neeli neeli zplayarak kendi
yerine dnd.

Ay nda grlen bir hayvan olan beyaz at, saf durumundaki


Civadr. Aslan, biim ilkesi olan bedenle zdeletirilen, ilk bata bir
heykel kadar hareketsiz grnen Kkrttr Aslan, Civann nnde
eilmesiyle uyanr ve kkremeye balar. Aslann kkremesi yaratc
gcnden baka bir eyi temsil etmez: Physiologus a gre, aslan sesiyle
l domu yavrulara can verir. Aslan akln klcn paralar ve para
lar pnara dp orada zlrler. Aslan, Kutsal Ruhun gvenci ye
mesi iin ona bilginin zeytin daln verene kadar kkremesini kesmez.
Yazar kesinlikle Johann Valentin Andreae olmayan bu meselin anla
m herhalde budur.
Kkrt belirli koullarda, aya baland zaman, akldr ve ksr

*1586-1654. Chacom ac, Paris, 1928, olarak 78)41111311311kitap.


bir durumdaki ruhun altnm ihtiva eder. Bu altn, baka madenleri al
tna dntrecek canl maya haline gelmek iin ilk nce Civanm
pnarnda zlmek zorundadr.
Civanm ilk hareketi bedeni beyazlatrmaktr. Artephius7yle
der:
Btn giz... Magnezyumu bedeninden, Antimen olan yanc
olmayan sr ile Civa Sblimeriin nasl karlacam bilme
mizde yatar; baka bir deyile, yanmayan bir yaam suyu kar
mak ve sonra onu Gnein kusursuz bedeninde dondurmak;
gne, tamamen beyazlaana kadar, bunda kaymaa benzeyen
beyaz bir maddeye dnr. Bu suda gerekleen ayrma ve
zelme nedeniyle Gne ilkin btn n kaybedecek, rengi
bulanp kararacak, sonra suyun stne kacak, yava yava y
zeyinde beyaz bir renk ve madde grnecektir; krmz pirin
cin, felsef olarak artarak ve onu ana maddesine, yani yanma
yan beyaz kkrt ve sabit sra indirgeyerek beyazlamas denen
sre byle iler. Bylece nemi gider; baka bir deyile, zl
m suyumuzda tekrar tekrar svlaan altn, bizim bedenimiz,
dnm geirerek kkrte ve sabit srra indirgenir. Bu ekilde
gnein kusursuz bedeni bu suda hayat bulur, canlanr ve n
alr; baka her ey gibi o da kendi tarznda byyp oala
caktr...

Artephiusun deindii, yeniden domadan nce lmesi ve civa


suyunda8 zelmesi gereken gne, bedene bal olan bireysel bilinci,
hatta denebilir ki gelime aamasndaki altn ya da gne olan beden
sel egoyu temsil eder. Simyaclar altn ya da gne ismini genellik
le, yalnzca altna dnme ihtimali olan eylere verirler.
Bedenin siyahlamanm ardndan beyazlamas, bazen, civa

7Yaam hakknda hibir ey bilinm eyen bir orta a simyacs. A rtephius herhal
de b ir takma isim dir. (Bibliotheque des Pbilosophes chim igues.)
8Ya da, yine b ir zc olan ve m anev sim yada Civan n ismi yerine kullanlan An
timonda-
suyundaki bedenin zlmesi, bazen de nefsin bedenden ayrlmas
olarak anlatlr. Demek ki, bedensel bilincin psiik tzne indirgenme
si, nefsin duyusal organlardan ekilmesine ve hem ie dnk hem de
snrsz olan bir mekanda yaylmasna yol aar. Yeryznden Gk-
yzne ykselir, der Emerald Tablet, ve hem yksekteki hem de al
aktaki eylerin kuvvetini alarak Gkyznden Yeryzne iner. Ay
n anlamda yeni bir donmann takip etmesi gereken bir arnmadan da
sz edilir.
sel bilin bylece ana maddesine, ay ya da gmn edeerine
indirgendii zaman, Kkrt de asl doasyla, varln esrarengiz mer
kezinden, lh znden kan bir gn olarak grnr. Bu, sesli bir
a ya da parlayan bir sese benzeyen gne aslandr. Kkrt, hem be
den hem ruh olan yeni bir biim kazandrarak Civann akc ve elle
tutulamaz tzn sabitletirir.
Artephius yle der:
..doalar birbirine dnr, nk beden ruhu btnletirir ve
ruh da bedeni hem renkli hem beyaz olan bir ruha dnt
rr... kararana kadar bizim beyaz suyumuzda, yani Civada
kaynatr; sonra, devaml kaynatlnca siyahlk kaybolacak ve
bylece zlm beden beyaz nefs ile (bedensel bilin tekrar
ruhta zmlenmitir) birlikte ykselecek, biri dieriyle birlee
cek ve birbirlerini bir daha asla ayrlamayacaklar bir biimde
kucaklayacaklardr; sonra ruh gerek bir uyum iinde bedenle
(birincisine zt bir srele) birleir ve bylece tek bir kalc eyi
olutururlar (beden ruhu sabitletirirken, bedensel bilince
dnen ruh da saf bir ruhsal durum alr); bu, bir ve ayn ilem
olan, bedenin zlmesi ve ruhun phlamasdr.

ou simyaclar Kkrt ve Civadan yalnzca altn oluturan ni


telikler olarak sz ederlerken, Basil Valentine gibi bakalar da nc
bir nitelii, yani Tuzu eklerler. Zanaatta Kkrt yanmann, Civa bu
harlamann nedeniyken, Tuz klle temsil edilir. Kkrt ve Civa ruh
iseler, Tuz da beden, daha doru bir deyile cismanilik ilkesini
yanstr. Belirli bir anlamyla Kkrt, Civa ve Tuz insandaki ruha (ya
da ruhsal ze), nefse ve bedene, veya baka bir k olarak lmsz nef
se yaam soluuna ve bedene denk derler.
nitelik arasndaki ayrm noktalar simyaclarn anlatmlarnda
her zaman ak biimde grlmyorsa, bunun nedeni, kendi balarna
deerlendirilinemeleri, ancak kozmik dzlemdeki, daha eksiksiz bir
deyile glerinin saysz biimlerde iie getii animik dzlemdeki
hareketlerine bakarak ele alnmalardr. Sz konusu alann ok karma
k olmas nedeniyle, en doru yerler en arkaik anlatmlarda bulu
nur, nk onlarn simgecilikleri tamdr; Emerald Tablette sylendii
gibi, Kkrt (gne kuvveti) ile Civa (ay kuvveti) simyac embriyonun
baba ve annesidir. Rzgr (Civann ikinci nitelii olan yaam so
luu) onun rahminde tanmtr. Toprak (beden) onun ebe-
sidir.
Beden daha dorusu, bedensel bilin btn tutkulu nemli-
iyle arnd ve bu balamda kle denk dt zaman, solgun
ruhu korumaya yardm eder; baka bir deyile, zihinsel yetenein ken
di bana muhafaza edemeyecei ruhsal durum larn koruyucusu
olur. nk, Emerald Tabletin szleriyle, beden aaya denk d
t iin o da yksee denk der.
Desteini bdende bulan ruhsal durum un ortak bir ls yok
tur; yeryznde bulunduu noktada dayanak bulmaya abalayan, d
nm ve snrsz genilikteki bir piramid gibidir sanki; sylemeye
gerek yok ki, bir istikrarszlk durum unu akla getiren bu imge ancak
genileme asndan bakldnda geerlidir.
Kutsal sanatta, bedenin ruhsallamasn ve ruhun btnleme-
sini en dorudan ifade eden insan resmi Budnn resmidir: Bu imge
gnee zg niteliklerden hale ve nlar olutuuna ve genellikle
sslendiine gre, simyann simgeciliiyle kurulan benzerlik daha da
arpcdr. Aklmza gelen zellikle Budanm Mahayana heykelleridir;
en iyi rnekleri, d grnnn plastik yapsyla, hem deimez hem
de youn olan bedenin ihtiva ettii ama snrlayamad bolluu ifade
ederler.
Basil Valentine, ruh ile bedenin birlemesinin sonucunu, yeniden
dirilenin anl bedeniyle karlatrr.9
Morienus10yle der:
Byle bir beden nefsin nasl temizlenip beyazlatlacam ve
yksee karlacan bilecek, kendi bedenini iyi koruyacak ve
her trl kt kokunun yansra koyu ve siyah olan her eyi de
kendinden uzak tutacaktr; nefsin tekrar bedenine dnebile
cei heyecanl yeniden birleme saatinde ok byk eyler orta
ya kacaktr.

Rhases11 de yle yazar:


Bylece her nefs ilk bedeniyle yeniden birleir ve hibir ekilde
baka bir bedenle birleemez; ondan sonra asla ayrlmayacak
lardr; nk o zaman beden yceleecek, bozulmazlk ve anla-
lm azbir hassaslk kazanacak, bylece, ne kadar kat olursa ol
sun, doas da bir ruhunkine dneceinden her eye nfuz
edebilecektir.

9Op. cit. Bu, bedenin lm szlnn in sim yasnda oynad rolle karlatrla
bilir.
10D ialogue d u roi K h a lid avec I'erm ite M orienus belki de A rapadan Latinceye
evrilen ilk simya m etnidir.
"R ases, kukusuz, ta m ismi E bu Bekir Razi olan (826-925) A rap Razin in Grek-
e-Latincedeki karldr. (BibHotbeque des Philosopbes chitniques.i
Satran simgecilii

ATRAN OYUNUNUN kkeni Hindistan olarak bilinir. Ortaa

S Batsma ranllar ve Araplar araclyla gemiti: rnein


mat (Almancas, Schachmatt) deyii, Farsa ah (kral) ve
Arapa m at (ld) deyilerinden tremitir. Rnesans devrinde
oyunun baz kurallar deimiti: Kralie1 ve iki piskoposa2 daha
geni bir hareket alan tannm ve ondan sonra oyun daha matema
tiksel ve soyut bir karaktere brnmt; simgeciliinin temel zellik
lerini kaybetmese bile, somut modelinden, stratejiden uzaklamt.
'D o u satrancnda bu taa kralie deil, danm an ya da kraln babakan]
(Arapada mudaffir ya da vezir, Farsada fersanya da fars) denir. Bat oyunundaki kra
lie ismi kukusuz spanyolcad alferga olan Farsa fersan terim inin kartrlm asndan
ve eski Franszca fierce ya da fierge yerine Bakiren in konm asndan gelir. Kraln ka
d n n a byle egem en b ir rol verilmesi valyelerin tutum uyla denk der. Ayrca, sat
ran o y u n u n u n B atya, beraberinde hanedan sanatn ve valyeliin balca kurallarm
da getiren A rap-Fars akmyla gemesi de anlamldr.
2Bu ta orijinal olarak, tahkim edilmi b ir kule tayan b ir fildi (Arapa el-fil). Baz
ortaa el yazm alarnda bir fil bann em atik temsili ya soytar klah ya da piskopos
tac olarak deerlendirilebiliyordu: Franszcada bu taa fou, soytar , A lm ancada Lau-
fer, rtkan denir.
Satran talarnn orijinal diziliinde eski stratejik model ok aktr;
antik Doudaki geleneksel sava dzenine gre yaylm iki ordu he
men farkedilebilir; Piyadelerin temsil ettii hafif birlikler ilk sray
oluturur; ordunun byk blm, sava arabalar (kaleler), val
yeler (svariler) ve sava filleri (piskoposlar), yani ar birlikler
den oluur; leydi yani danmanl kral birliklerinin ortasnda
konumlanmtr.
Satran tahtasnn biimi, bir tapmak ya da bir ehrin esas dzen
lemesini oluturan diyagram olan Vstu-mandalann klasik tipine
denk der. Bu diyagramn, lh glerin eylem alan olarak tasar
lanm olan varoluu simgeledii ortaya konulmu durumdadr.3 De
mek ki satran oyununda gerekleen sava, en evrensel anlamyla, de
valarn asralaa., tanrlarr titanlarla ya da meleklerin4 ey
tanlarla savan temsil eder; oyunun btn dier anlamlar bu anlam
dan tretilmitir.
Satran oyununun bildiimiz en iyi tanm, dokuzuncu yzylda
Badatta yaayan Arap tarihi el-Mesudinin Altn ayrlarmda g
rlr. el-Mesud oyunun kefini ya da kurallatnlmasn Brah
mamn torunu olan Hintli kral Balhite atfeder. Burada Brahmanla-
rn kast ile hanedan aka birbirine kartrlmaktadr; ancak satran
oyununun Brahman kkenli olmas, 8x8 karelik diyagramn papazva-
ri karakteriyle (atpada) kantlanr. Dahas, oyunun sava simgeci
lii, onu, el-Mesudnin Hindularn satran (atranj, Sanskrite atu-
rangaAaxf oyununu ynetim ve savunma okulu olarak dndk
lerini yazarken iaret ettii gibi, prenslerin ve soylularn ait olduu
kast olan Kshatriyalara balyordu. Kral Balhitin, her paras bir yl
dz ycelten Zodyakn gezegenleri ve oniki iareti gibi, gkyz var-

%kz. Ayn yazann, Sacred A r t m E ast a n d W est (Perennial Books, L ondra, 1986),
Blm 1, The Genesis o f the H in d u T em ple.
tH indu m itolojisinin devalar tektanrc geleneklerin meleklerini an d n r; her m ele
in lh b ir grevi yerine getirdii bilinm ektedir.
sC baturanga szc, d rt a n g a 'd a n (filler, atlar, arabalar ve askerler) oluan gele
neksel H int ordusunu gsterir.
lklarma ilikin bir allegori haline getirdii bu oyun zerine bir kitap
yazm olduu sylenir. Bu noktada Hindularn sekiz gezegen bildikle
ri hatrlanabilir: Gne, ay, plak gzle grlebilen be gezegen ve
Rhu, gne ve ay tutulmalarnda grlen koyu yldz6; bu geze-
genlerin her biri uzayn sekiz ynn yanstr.
Hintliler, der el-Mesud, satran tahtasnn karelerinde gerek
leen ikiye katlamaya, yani geometrik diziye esrarengiz bir anlam ka
zandrr; bunlar, btn alanlara egemen olan ve hereyin sonunu onda
bulduu birinci neden ile satran tahtasnn karelerinin toplam ara
snda bir iliki kurarlar... Burada yazar herhalde, atpada'da ierdi
devrevi simgecilik ile nl efsaneyi kartrmaktadr; buna gre, oyu
nun yaracs, hkmdardan, birinci kareye bir tane, kinciye iki,
ncye drt ve altmdrt karenin sonunda 18.446.744.073.709.
551.616 tane edecek ekilde satran tahtasnn karelerini dar tanele
riyle doldurmasn istemiti. Satran tahtasnn devrevi simgecilii, te
mel ynlerinin drtl ya da sekizli katma gre (4x4x4=8x8) mekann
yaylmasn ifade ediinde ve gnele aym birbirini tamamlayc iki
devresini kristallemi biimde birletirmesinde yatar; bundan baka,
satran tahtasndaki karelerin toplam olan 64 says, ekonokslar pre-
sesyonunu len temel 25920 saysnn tam blenidir. 8x8 emasnda
sabit olan bir devrenin her aamasnn bir gkyz varlyla temsil
edildiini ve ayn zamanda bir devann kiiselletirdii lh bir boyu
tu simgelediini grmtk.7 Demek ki bu mandala, bir ve ayn za

6H in t kozmolojisi, tezahrn belirsiz karakterinden kaynaklanan deiim ve d


lam a ilkesini daim a hesaba katar: Yldzlarn nitelii parlaktr, am a yldzlar Ikn kendi
si olm ad iin, ayrca b ir de koyusu olmas gerekir.
7Baz Budist m etinler, evreni, altn kordonlarla balanm, 8x8 karelik bir tahta ola
rak tanm larlar; b u kareler Budizm in 64 kalpasm a karlk geliyordu (bkz. Saddharma
P undarika, Bum ouf, Lotus de la bonne Loi, s. 148.) Ram ay a n a 'd a zaptedilcmez ta n
rlar ehri olan Ayodhy, her tarafnda sekiz blm olan bir kare olarak tanm lanr. Ayr
ca in geleneinde de I-C hing'de yorum lanan 8 trigram dan treyen 64 iarete rastlarz.
Bu 64 iaret genellikle uzayn sekiz blgesini gsterecek biim de dzenlenm itir. Demek
ki yine, evrenin b t n boyutlarn zetleyen, d rd n ve sekizin katlanndan oluan bir
m ekn blm lenm esiyle karlarz.
manda gzle grnen kozmosu, Ruh lemini ve eitli boyutlaryla
lahilii simgeler. Dolaysyla el-Mesud, Hintlilerin, zamann ve dev
relerin ilerleyiini, bu dnyada hissedilen yce etkileri ve onlar insan
ruhuna balayan balar satran tahtasna dayak tahminlerle akla
dklarm sylerken hakldr.
1283te arlkla Dou kaynaklarna dayanarak Libros de
Acedre adl bir eser yazan nl spanyol ozan Kral Aklk Alfonse,
satran tahtasnn devrevi simgeciliinin farkndayd. Akll Alfonso
ayrca satran oyununun ok eski bir eidini, drt partner arasnda
gerekleen drt mevsimlik oyun diye tanmlar; yle ki satran tah
tasnn drt kesine yerletirilmi talar, gnein hareketine benzer
biimde dnerek birbirlerinin yerini alrlar. 4x8 talar yeil, krmz, si
yah ve beyaz renkte olmaldrlar; drt renk drt mevsim olan ilkbahar,
yaz, sonbahar ve ka, drt element olan hava, ate, toprak ve suya ve
drt organik huya denktir. Drt tarafn hareketi devrevi dnm
simgeler.9 Tuhaf biimde Kuzey Amerika Kzlderililerinin baz g
ne ayinlerini ve danslarn andran bu oyun, satran tahtasnn temel
ilkesini ortaya koyar.
Satran tahtas, siyah ve beyaz renkteki drt karenin oluturduu
bir diyagramn geniletilmi hali saylabilir ve kendi balna ivanm
bir mandala sn, dntrc zellii olan Tanry oluturur. Bu.
mandalanm sanki uzaysa! phtlamasn temsil ettii drtl ritm,
zamann ilkesini dile getirir. Belirtilmemi bir merkez etrafna yerleti
rilen drt kare, her devrenin esas aamalarm simgeler. Satran tahta
snn bu temel yagrammda10 siyah ve beyaz karelerin yer almas sat

8l254te Fransa Kral St. Louis satran o y u n u n u uyruklarna yasaklamt. St. Louis,
zar oyununu akla getireceinden, satrancn harekete geirebilecei tutkulardan kayglan
yordu.
^Satrancn b u biim i Bhaveisya P urana da anlatlr. Akll Alfonso d a, talann m i
tolojik hayvanlar tem sil ettii ve 12x12 karelik bir tahtada oynanan byk b ir satran
oyunudan bahseder; oyunu H indistan bilgelerine atfeder.
lOKkeni H indistanda bulunan in satran tahtasnn iki renkli olm ad gzn-
ne alndnda, bu zelliin ran dan geldii farzedilm elidir; yine de satran tahtasnn
orijinal simgeciliine bal kalm aktadr.
rancn devrevi anlamn11 ortaya koyar ve Uzak-Doudaki yinyang
simgesinin dikdrtgen eklindeki karln oluturur. Temel ikilii
iindeki bir dnya imgesidir bu.12
Btnsel gelimesindeki duyarl dnya bir lde zamanda ve
mekanda ierdi niteliklerin oalmasnn rnyse, Vstu-mandala-
da zamann mekanla blnmesinden trer: Vstu-mandala'mn k
keninin asla sona ermeyen bir semavi devre olduu hatrlanabilir; bu
devre byk baltalarla blnyor, sonra dikdrtgen biiminde krista-
lize oluyordu.13 Demek ki mandala, zamanla mekann sentezinin ters
yz edilmi bir yansmasdr ve onuj ontolojik anlam burada yatar.
Baka bir adan bakldnda, dnya temel nitelik ym iguna-
lard m u dokunmutur ve mandala, mekann esas ynleriyle uyum
iinde, ematik bir tarzda bu dokunmay temsil eder. Vs-tu-manda-
la ile dokuma arasndaki benzerlik, zlme ile dokunmann grnr
ya da gizli olduu rlm bir kuma hatrlatan renk deiimiyle or
taya konur.
Siyah ve beyaz renklerinin bulunuu, mandala nn, ilke olarak
birbirini tamamlayan ama pratikte birbirine zt olan iki ynne denk
der: Mandala bir yandan, kozmosun deimez ve akn sentezi ol
duu kadaryla Purusna-mandala, yani Evrensel Ruhun (Prua)
simgesi iken, br yandan, ilh belirtilerin edilgen destei saylan va
roluun (Vstu) simgesidir. Simgenin geometrik zellii Ruhu ifade
etlerken, nicel olarak genilemesi de varoluu ifade eder. Ayn biimde
ideal deimezlii ruh, snrlayc phtlamas varlk, yani mate-
11Buradan hareketle tersi bir benzerliin simgesi ortaya karlabilir: lkbahar ve
sonbahar, sabah ve akam zt bir benzerlik tarlar. Genel bir anlamda siyahla beyazn yer
deitirmesi, gece ve gndz, yaam ve lm, da vurulamayann gn na karlmas
ve yeniden zmlenmesi ritmine denk der.
12Bu nedenle eitsiz sayda karesi olan V stu-m andala tipi satran tahtas ilevi g
remezdi: Satran tahtasnn temsil ettii sava alamnn aka gsterilen bir merkezi
olamaz, nk simgesel olarak kartlklarn stnde bir konumda olmas gerekmekte
dir.
13bkz. Yazarn Sacred Art in East and West, B lm 2, T he F oundations o f
Christian A rt (Perennial Books, Londra 1986).
14bkz. Rene G uanon, The Symbolism of the Cross (Luzac, Londra 1958).
ria 'dr; burada sz edilen ey, bakir ve cmert olan materia prima
deil, varoluun ikiliinin kknde yatan, karanlk ve kaotik olan
materia secundadr. Bu balamda, Vstu-M andalam nbir asray,
vahi varoluun cisimlemi halini temsil ettii efsane hatrlanabilir:
Devalar eytan malup etmi ve kurbanlarnn yere serilmi vcudu
zerinde ikametgahlarn kurmulardr; demek ki devalar biimle-
rini onun zerine kurarlar, ama onlar aa vuran da eytandr.15
Vstu-Purua-mandalay karakterize eden ve her simgede gr
len bu ikili anlam, bir bakma, satran oyununun temsil ettii savala
fiiliyat kazanr. Bu sava, daha nce sylediimiz gibi, znde, dnya
nn satran tahtasn blen daralar ile asura'tezm savadr: Satran
tahtasnn karelerinde zaten varolan siyah ve beyaz simgecilii gerek
deerine burada kavuur: Beyaz ordu aydnl temsil ederken, siyah
ordu karanl temsil eder. Satran tahtasnda gerekleen sava, ya bir
ilke adna den iki dnyevi ordunun savan16 ya da insandaki ru
hun ve karanln savam temsil eder; bunlar, kutsal savam (ciha
dn) iki biimidir; Hz. Muhammedin bir hadisine gre, kk ci-
had ve byk cihad temsil ederler. Ayn biimde Katriyalara hi
taben yazlm bir kitap olan, Bhagavad-Gta nn konusunda da sat
ran oyununda ierili olan simgecilik ilikisi bulunabilir.
Eer farkl satran talarnn anlam manev alana aktarlrsa, kral
kalp ya da ruh olurken, dier talar nefsin eitli yeteneklerini temsil
ederler. Dahas onlarn hareketleri, satran tahtasnda temsil edilen
kozmik ihtimalleri gerekletirmenin farkl ynlerine karlk gelirler:
Kaleler yani sava arabalarnn ekseni temel alan hareketi, tek bir
renkte gidebilen piskoposlar yani fillerin diagonal hareketi ve val
ye yani adarn hareketi sz konusudur.
158x8 karelik mandalctya., b t n evreni tayan, bilinm eyen ve farkllamam tj-
teria 'n m simgesi olan Byk K urbaaya (tn a h a -m a n d u k a ) dokundurm a yaplarak
M a n d u ka (kurbaa) da denir.
^K utsal b ir savata, savalarn her b irin in kendilerini hakl olarak karanlkla d
en Aydnln ncs diye grm eleri m m kndr. Yine b u da her simgenin ift anla
m nn bir sonucudur: Biri iin Ruhu n ifadesi o lan ey, bakasnn gzlerinde karanlk
m adden in imgesi saylabilir.
Farkl renklerIe kesilen eksen hareketi mantksal ve merte
iken, diagonal hareket varolusal dolaysyla diil sreklilie
karlk gelir. valyelerin zplamas da sezgiye denk der.
Soyl insanlar ve sava kast en ok byleyen ey, irade ile ka
der arasndaki ilikidir. eitli varyasyonlarnda anlalabilir kald
srece, satran oyununun ok ak biimde rnekledii olay tam da
bu ilikidir. Akll Alfonso, satran zerine yazd kitabnda, bir Hint
kralnn dnyann akla m yoksa ansa m boyun ediini bilmeyi ne
kadar ok istediini anlatr. ki zeki adam olan danmanlar birbirine
ters yantlar verirler ve tezlerini kantlamak iin rnek olarak birisi ak
ln ansa galip geldii satran oyununu seerken, dieri kaderciliin
simgesi olan zarda karar klar.17 Ayn ekilde el-Mesudi de, satran
oyununun kurallarn gelitirdii sylenen kral Balhitin satranc bir
ans oyunu olan nerde tercih ettiini, nk satranta akln cehalet
karsnda daima stn geldiini yazar.
Oyunun her aamasnda oyunca eitli ihtimaller arasnda seim
yapmakta serbesttir, ama her hareket beraberinde bir dizi kanlmaz
sonucu da getirir ve bylece zorunluluk gittike daha fazla zgr sei
me kstlama getirirken, oyunun sonu da geliigzel bir sonu olarak
deil, kat kurallarn sonucu olarak gzkr.
Burada grdmz yalnzca irade ile kader arasndaki iliki de
il, ayn zamanda zgrlk ile bilgi arasndaki ilikidir-, oyuncu, rakibi
dikkatsizlik yapmazsa, kararlar oyunun niteliiyle, yani oyunun ta
d ihtimallerle akt zaman ancak hareket zgrln koruya
caktr. Baka bir deyile, hareket zgrl burada ihtimallerin ng
rlmesi ve bilinmesiyle tam bir uyum iindedir; buna karlk, kr
krne oynamak, ilk bakta ne kadar zgr ve kendiliinden grne
bilirse grnsn, niha aamada zgrlksz olarak grnecektir.
Bu soylu sanat kendi yasalaryla uyum iinde dnyay ie ve
da doru ynetmektir. Bu sanat, ihtimallerin bilinmesi olan bilge

17Bir yanda satran tahtasnn m andala s, dier yanda zar, kozm osun iki farkl ve
birbirini tamam layc simgelerini tem sil ederler.
lii gerektirir; artk btn ihtimaller, birlemi bir tarzda, evrensel ve
lh Ruhta toplanmtr. Gerek bilgelik Ruhla (Purusa) az ok ku
sursuz bir zdelemeden geer ve bu da satran tahtasnn geometrik
zelliiyle,18 kozmik ihtimallerin zsel birliinin m hryle simgele
nir. Ruh Hakikattir; insan Hakikat sayesinde zgrdr; insan, Haki-
katin dnda, kaderin klesidir. Satran oyununun rettii budur;
kendini satranca teslim eden Katriya onda yalnzca bir megale ya da
sava tutkusu ve macere ihtiyacn ycelten bir vasta bulmakla kal
maz, ayrca, kendi entellektel kapasitesine bal olarak dnmenin
bir aracn ve eylemden tefekkre giden bir yol da grr.

l*Ruhu n ya da Sziln biim lerin biim i, deyi yerindeyse evrenin biim sel ilkesi
olduunu hatrlayabiliriz.
14
Kutsal mask

ASK, kutsal sanatn en yaygn ve kukusuz en eski tarzlarn

M dan biridir. Mask, ilkel denen halklar arasnda olduu ka-


dar, Hindistan ve Japonya gibi en gelikin uygarlklarda da
grlr. Tek istisna Sami tektanrclma bal uygarlklardr; halbuki
mask, gerek Hristiyan halklarn folklorunda gerekse baz Mslman
halklar1 arasnda varolmutur ve bu zaman zaman en ak simgecilii
yanstr.2 Gerekten de her trl modern dnceye kar masklarn
hayatta kalmaktaki direngenlii dolayl yoldan onlarn kutsal kkenle
rini kantlar.
Musevlik ve slmiyet iin olduu gibi Hristiyanlk iin de, mas
kn ayinlerde kullanm ancak putperestlik biimini alabilir. Oysa
mask, putperestlikle deil, oktanrclkla (bu terim paganizm olarak

zellikle Cava ve Siyah Afrika Mslmanlar arasnda. Mask, karnavalvari bir nite
lik tad Kuzey Afrika Berberileri arasnda da grlr.
2Germen topluluklarnda, hem grotesk mask "koruyucu bir nitelik tayan ve
ncelikle gndnm enliklerinde kullanlan hem de peri mask, hatta kahraman
mask grlebilir. Kahraman mask Ispanyol folklorunda da grlebilir.
deil de, Yce Gereklikin esiz ve sonsuz doasn gzard etmeden
kozmik ilevleri kendiliinden cisimletiren dnyaya ruhsal bir bak
olarak anlalrsa) balantldr.
Bu gr, tktannclkta bildiimiz anlamndan biraz daha farkl
bir kii anlayn gerektirir. Bu gr, persona ifadesinin kendisin
den trer. Din yinlerin kutsal tiyatrosundan tretilmi antik tiyatro
da, persona szcnn hem mask hem de rol anlattn biliyoruz.3
Mask artk ister istemez bir bireysellii ki onun temsil edilmesi pek
maska ihtiya duymaz-deil, bir tipi ve dolaysyla kozmik ya da l
h, zaman d bir gereklii ifade eder. Demek ki kii ilevle zde
lemitir; sonsuz nitelikli doas kiiselliin dnda kalan Tanrnm e
itli masklarndan biri budur.
Bir ilevler ve buna bal olarak lh kiiler hiyerarisi vardr;
ama bunlarn ok sayda olmas, ilerinden tek birinin sonsuz Tan-
rn esiz ve total mask olarak grlemeyecei anlamna gelir.
Tanr, kendini ibadet edene daha dorudan gstermek iin u ya
da bu mask takabilir; ya da, ibadet eden kendi dayana ve ibadet yolu
olarak belirli bir mask seebilir; ibadet eden bunda daima gksel b ir,
vakar bulma noktasna gelecektir, nk evrensel zelliklerin her biri
znde dier zellikleri de barndrr. Antik panteonlarn grnteki
dzensizliini aklayan budur.4
Evrensel zelliklerin z birdir; kald ki, lh kifnin birliinden
bahsettii zaman tektanrclm dorulamaya alt ey de budur.
Sanki zn birliini dorulamak zere kii fikrinden Mutlak ih
mal eden oktanrclm hl kavrayabilecei tek fikir yararlanlm
gibi bir durum vardr. br yandan, tektanrclk kii ile onun eitli
ilev ve zellikleri arasnda bir ayrm insan zne ile insann yete-

Persona, tem sil etm ek anlam na gelen personare'den tretilm itir mask, onun
araclyla da v u ran kozm ik z n kelim enin tam anlam yla s z c s d r-, ancak
Littr^ye gre bu etim oloji fonetik nedenlerden dolay kukuludur. Yine de, H indu ni-
m k ta anlam nda, aslnda asla tesadf olm ayan nem li akm alar asndan bakldnda
belirli b ir deeri korurlar.
4Alt dzeydeki bir tanrnn bazen daha yksek b ir rol gaspetm esini dnelim .
nekleri arasnda varolana benzedii iin gerekten aka grlebilen
bir ayrm yapmak zorundadr. Bununla birlikte, kiisel dhiliin da
ima insann zelliklerinden biri ya da br araclyla kavrand bir
gerektir; sz konusu zellikler kant dzleminde ayrdedilebilir, hatta
bazen birbirlerini dlayabilirler. Kendilerini hibir zaman tam olarak
aa vuramazlar ve aktklar yerlerde de ortak zlerinin farklla
mam biimlerinde artk gerekten bir kiiden sz edilemez, nk
bu z her trl apayrln ve dolaysyla kiinin tesindedir. Ne var ki
kiisel Tanr ile kiisel-olmayan z arasndaki ayrm batmlik alanna
zgdr ve bylece geleneksel oktanrclm altnda yatan metafizikle
yeniden btnleir.5 Ne olursa olsun, kiilerin oulluunu reddede
rek tektanrclk, ayn zamanda, maskn ritel kullanmn da reddet
mek zorundayd.
imdi genel olarak kutsal mask konusuna dnelim: Mask ncelik
le bir ilhn grnn anlatr; mask takann bireysellii temsil edi
len simge tarafndan silinmekle kalmaz, insanst bir varlkTn vas
tasna dnt lde onunla birleir de. nk maskn ritel kul
lanm basit fgrasyonun ok tesindedir: mask takann yzndeki
peeyi kaldrarak ya da da dnk egosunu ortaya kararak, onun
iinde gizli bir ihtimali gn na karan da maskn kendisidir sanki.
nsan, maskn biimiyle aktelleen manev bir etkiyi ve ruhun belli
bir plastikliini gerektirecek biimde, maski takt zaman gerekten
simgeye dnr. Ek olarak, kutsal bir mask genelde gerek bir varlk
olarak dnlr; sanki canlym gibi deerlendirilir ve baz saflatr
ma trenleri gerekletirilene kadar taklmaz.6
Bundan baka, insan kendisini kendiliinden oynad rolle, kke
ni, kaderi ve evresi tarafndan kendisine dayatlan rolle zdeletirir.

5mein Mslman hatniliinde, oktanrclarm birden ok olan tannlar genelli -


le ilh isimlerle karlatrlr; paganizm, yani terimin kstlayc anlamyla oktanrclk,
isim ile isim]endirilenin kartrlmasdr.
6Aym d u ru m ou Afrika halklar arasnda grlen mask yapm lar iin de geerli
dir; Kutsal bir m askn yapmcs belli bir ileci disiplin alm ak zorundadr. Bkz. Jean-Lou
is B&louin, Les. M asques (Les Presses Universitaires, Paris, 1961).
Bu rol bir maskedir ve bus ok sk olarak, bizimki gibi yapay bir dn
yada sahte ve her koulda zgrletirmekten ok snrlayan bir maske
dir. Kutsal mask ise, tersine, jestler ve szckler konusunda takmann
gerektirdii dier eylerle birlikte anszn zbilincini ok daha geni
bir kapsamda ortaya koyar, bylece bu bilincin akkanln ve her
kla girme yeteneini gerekletirme ihtimali de ortaya km olur.
Burada bir gzlemde bulunmamz gerekiyor: Mask derken kas
tettiimiz, ncelikle, takann yzn rten yapay bir yzdr. Ancak
pek ok rnekte szgelimi in tiyatrosunda ya da Kuzey Amerika
Kzlderilileri arasnda yzn basite boyanmas da ayn ileve ve
ayn etkiye sahiptir. Mask genellikle btn bedenin sslenmesi ve gi
yimle tamamlanr. Dahas, makm ritel kullanm oklukla kutsal
dans eliindedir; simgesel jestler ve ritm maskla ayn amaca sahiptir,
yani insanst bir varln geree dnmesi amacn tarlar.
Kutsal mask her zaman bir melei ya da lh varl akla getirmez:
Kutsal mask, ister istemez her hangi bir sapmaya yol amadan, asu-
rik yani eytani bir varl da gsterebilir. nk bal bana zarar
olan bu varlk daha yksek bir etkiyle yumuatlabilir ve baz Lama
ayinlerinde olduu gibi kefaretle ele geirilebilir. '
Yine iyi bilinen bir rnek olarak anmaya deer bir nokta, kutsal
Bali tiyatrosundaki Barong ile byc kadn Rangda arasndaki sava
tr: Fantastik bir aslan biimine brnen ve yaygn olarak kyn koru
yucu dehas olduuna inanlan Barong, gereklikte, altn sslerinde
ifadesini bulduu gibi gne aslan, lh n simgesidir; karanlk
glerin cisimlemi hali olan byc kadn Pangdayla kar karya
gelmek zorundadr. Bu masklarn ikisi de dramaya katlan herkesi
kendi ilettikleri biimle etkilemeye akrlar; ikisi arasnda gerek bir
sava meydana gelir. Belirli bir anda kendilerinden gemi haldeki
gen erkekler srndan baklamak amacyla byc kadn Rang-
dann stne atlrlar; ancak maskn sihirli gc onlar fem lerini
dnmeye zorlar; sonunda Barong byc kadn Rangday kovar.
Gerekte byc kadn, tanra Kalinin, ykc ve dntrc ile
viyle tasavvur edilen lh gcn bir biimidir ve o mask takan, mas
kn lh doas sayesinde, herhangi bir kefaret demeksizin bu gce
kavuabilir.
Grotesk msk farkl dzeylerde vardr. Genelde, kt etkilerin i
yzn ortaya sererek onlar kamaya zorlad iin, koruyucu bir
gce sahiptir. Mask, belirsiz ve bilinaltnda kald srece tehlikesi ar
tan eilim ya da gleri objektifletirir; onlar silahszlandrmak
amacyla kendi irkin ve iren yzleriyle babaa brakr.7 Demek ki
etkisi psikolojiktir, ama sradan psikoloji dzeyini ok aar, nk
maskn biimi ve szde-sihirli etkisi kozmik eilimler bilimine daya
nr.8
Koruyucu mask genellikle tapmaklarn heykellerle sslenmesin
de grlmtr. Onun grotesk ve rktc karakteri ilh ykc g
cn bir yn olarak kavrand zaman, ayn zamanda lh bir masktr.
Arkaik Yunan tapnaklarnn Gorgoneionu kukusuz bu ekilde yo-
rumlanmaldr ve Hindu mimarisinde heykel oyuklarnn en st nok
tasn ssleyen mask olan Kala mha nn anlam da budur.9
Kutsal mask biimlerini ister istemez doadan alr, ama asla do
alc deildir, nk amac zamansz bir kozmik tipi artrmaktr.
Bu amacn, ya baz zel zellikleri vurgulayarak ya da doann farkl
ama benzer biimlerini, rnein insan ve hayvan biimlerini ya da
hayvan ve geometri biimlerini birletirerek yerine getirir. Biimsel di
linde duygusal duyarlla, dnmek istenilebilecek olandan ok daha
az hitap edilir; rnein, eskimolarn, Amerikamn kuzeybat kysnda
ki Kzlderililerin ya da baz Afrika kabilelerinin ayin masklar ancak
bunlarn btn simgesel referanslarn bilenler tarafndan anlalabilir.
Ayn szler Hindu kutsal tiyatrosunun masklar hakknda da sylene

7Sahte yzler diye bilinen Iroquoilarn iyiletirici masklar sz konusu ilevin n


l ve ok tip ik b ir rneidir; bunlar, ok tu h af biim de, Alp lkelerinin baz p opler
m asklarn hatrlatrlar.
8Titus Burckhardtm yaym lanan bir almasnda ele ald ilk tem alardan biri buy
du.
9bkz. A.K. Coom arasw am y (Svaymatrinn: Janua Coeli, Selected Papers, C. 1,
Princeton, N.J. 1976), The Fae o f Glory, ve benim kitabm , Sacred A r t in Bast an d
West, s. 36.
bilir: Gney Hindistanda temsil edildii biimiyle Krina mask bir
metaforlar topluluu gibidir.
Hayvan biimindeki masklar hakknda da u szler sylenebilir:
Hayvan kendi bana bir Tanr maskdr; bize yzn dnerek bakan
ey, bireyden ok trn dehas, ilh bir ileve denk den kozmik tip
tir. Hayvanlarda doann farkl gleri ya da unsurlarnn bir mask bi
imine brnd de sylenebilir: Su balkta, hava kuta cisimle-
mitir; toprak cmert ve bereketli ynn buffalo ya da bizonda gs
terirken, karanlk yzn de ayda sergiler. Doann bu gleri ilh
ilevlerdir.
Bununla birlikte, hayvan biimindeki masklarla yaplan danslarn,
avlanlan trn dehasn yattrmak gibi pratik bir amac olabilir. Bu
sihirli bir eylemdir, ama olaylara ruhsal bir bakla da btnletirilebi
lir. nsan ile onun doal ortam arasndaki ok hassas balar bulundu
u iin, tpk fiziksel koullardan olduu gibi onlardan da yararlanla
bilir. Manev adan nemli olan, eylerin gerek hiyerarisinin farkn
da olmaktr. Maskn ayinlerinde kullanl saf ve basit sihir biiminde
yozlaabilir, ama buna daha seyrek olarak rastlanr.
Dier Afrika halklar iin olduu gibi Bantular iin de kutsal mask
kabilenin atas olduu dnlen hayvan totemim temsil eder. Aktr
ki burada sz konusu olan doal ata deil, atalarn manev otoriteleri
ni ondan aldklar zamand tiptir. Demek ki mask yaplan hayvan
dnya-tesi bir hayvandr ve bu onun yar-hayvan, yar-geometrik
biimiyle gsterilir.10 Ayn biimde atalarhn antropomorfk masklar
yalnzca bir bireyi artrmakla kalmazlar; atann onun nsan gr
nm olduu kozmik tipi ya da ilevi temsil ederler: Manev soyun
pratikte atadan gelme bir soyla akt haklarda, soyun kkenini
oluturan ata ister istemez yar-insan, yar-ilh gne kahraman ro
ln stlenir.
Belirli bir anlamyla gne par excellence ilh maskedir. nk
herhangi bir eyle rtlmezse dnyevi varlklar kr edip tketecek l
h n nndeki bir maska benzemektedir. Aslan gne hayvandr
ye aslan kafas biimindeki mask da gne imgesidir. Ayn maska p
narlarda da rastlanr; pnardan fkran su gneten gelen yaam sim
geler.
lm br adamn yzn bir maskla rtme gelenei yalnzca an
tik Msrllara zg deildi; bu gelenein asl anlam herhalde her yer
de ayndr: Bu mask simgesel biimiyle bazen gnei andrarak11
l adamn btnleecei varsaylan ruhsal prototipi temsil ediyordu.
Msrda mumyalarn yzlerini rten mask genellikle len adamn sti
lize bir portresi saylr, ancak bu ksmen dorudm, yine de bu mask
aslnda -antik Msr dnyasnn sonuna doru ve Greko-Romen sana
tnn etkisi altnda gerek bir lm treni portresi olmutu. Bu dekai-
danstan nce, ly olduu gibi deil, olmak zorunda olduu gibi
gsteren maskt. Yldzlarn hi deimeyen ve parlayan biimine yak
lamas anlamnda bir insan yzyd. Bu mask artk ruhun lmden
sonraki evriminde zgl bir rol oynuyordu: Msr retisine gre, h-
ranilerin cesedin soluu12 dedii ve lmden sonra normal olarak
zlen, insann daha az hassas kiplii mumyann kutsal biimiyle
muhafaza edilip sabitletirilebilir. Demek ki bu biim ya da bu
mask yaylm ve dalm hassas gler toplam karsnda formatif
bir ilke roln oynar: Bu soluu yceltir ve sabitletirir, bylece o
sayede bu dnya ile lnn nefsi arasnda bir tr ba hayatta kalan
larn by ve adaklarnn nefse ulaabilmesi ve maskm kutsamasnn
da onlara ulaabilmesini salayan bir kpr kurar. Cesedin solu-
unun sabitlenmesi bir azizin lm zerine kendiliinden gerekle
ir ve onu kutsal bir emanet yapan da budur: Bu azizde alt psiik kip
lik ya da bedensel bilin yaam sresi boyunca zaten dnmtr ve
sonuta ruhsal varln azizin kalntlar ile kutsal kiiliin mezarn
doldurmasn salayan bir arac olmutur.
Msrllar balangta herhalde yalnzca yce manev deerdeki in

10M srhlann insan vcuduna ve hayvan kafasna sahip tanr imgeleri m askn ayin
lerde kullanm ndan gelir. Bu tanrlar meleklere karlktrlar; St. T hom as Aquinasa g
re, her melek b t n b ir t r n safim igal eder.
n bkz. Jean-Louis BM ouin, op. c it., s. 89ff.
12bkz. Ren G uanon, L Erreur Spirite, Blm 7.
sanlarn mumyalarn takdis ediyorlard, nk basit birinin psiikfi
ziksel kipliini muhafaza etmek tehlikelidir. Geleneksel ereve ayn
kald srece, bu tehlike ntralize edilebilir; tehlike yalnzca, tama
men farkl uygarlktan gelen ve gereklikleri hi bilmeyen adamlar me
zarlarn mhrlerini kopardklar zaman ortaya kar.
nsan yznn tipik stilizasyonu, ritel Japon tiyatrosu olan no
masklarnda da bulunur; burada niyet hem psikolojik hem de
manevdir. Her tipte mask ruhun belli bir eilimini da vurur; onun
iindeki ya lmcl ya da cmert olan eyi gstererek bu eilimi b
tn plaklyla ortaya koyar. Demek ki masklarn oyunu nefs iinde
ki gunalann, kozmik eilimlerin oyunudur.
N 'da tiplerdeki farkllama son derece ince yntemlerle salanr;
bir maskn ifadesi ne kadar gizli ve hareketsizse, oyunu o kadar canl
dr: Aktr her jestiyle onu konuturacaktr; her hareket, n maskn
hatlar zerinde gezinmesine yol aarak, maskn yeni bir boyutunu or
taya karacaktr; yani, bir derinliin ya da nefsin uurumunun aniden
grnmesine benzer bir durum sz konusu olacaktr.
15
Ulyssesin dn

M
ANEV gereklemeye kan her yol, insann kendisini, ger
ekten kendisi olabilsin, grnrdeki zenginliklerden ve
- bo gsterilerden feragat etmeden, yani hem aalanma
olmadan, hem de eski egonun dokusunun rld tutkularla m
cadele etmeden gereklemeyen bir dnm salasn diye, olaan ve
allm egosundan kurtarmasn gerektirir. Mitolojide ve hemen he
men btn halklarn folklorunda, pekok ey grp yaadktan sonra
kendi hakk olan ve bakasnn ondan gaspettii mlk yeniden fet
hetmek zere fakir bir yabanc, hatta bir hokkabaz ya da bir dilenci k
lnda krallna geri dnen kahraman kral temasna rastlanmasnn
nedeni budur.
Efsane, yeniden fethedilecek bir krallk ya da belki bu temaya
paralel bir ey yerine, dman bir kuvvet tarafndan esir tutulduu
fiziksel ya da sihirli zincirlerinden kurtarabilecek olan kahramana ait,
harika derecede gzel bir kadndan da sz eder. Efsanedeki bu kadn
kahramann karsysa, kadnn erkee ait olduu fikri pekimitir; kal
d ki, dman kuvvetlerin elinden kurtulmu kadnn, kahramann
retken doasn tamamlad iin zyle ve diiliiyle snrlanmam
biimde, kahramann nefsinden baka bir ey olmadn syleyen ef
sanenin manev anlam da budur.1
Bu mitolojik temalarn hepsini, Ulyssesin Ithacaya ve kendi evine
dnn, karsnn evinin gen aklarca igal edildiini, mlklerine
el konulduunu, hem evinin efendisi hem de onlarn szde-ilh ve
acmasz yargc olarak kendini bulduu ana kadar her trl aalan
maya uradn grn anlatan, Odyssey'in son ksmnda buluruz.
Manev alana yaplan en dorudan imalar (Hom erosn aktard
ya da uyarlad efsanelerin derin anlamnn farknda olduunu kant
layan imalar) da destann bu blmnde yer alr. Bylesi balanglara
artk ok ender rastlanyor ve ancak ok nsan kipliklere bal kalma
ya abalayan bir tr doalc eilimle sanki ntralize ediliyorlar. rne
in, Mahbhrata, gibi byk Hint destanlaryla, hatta akn bir ger
ekliin varln ihtimal d, ar, sreksiz, hatta korkun olann
temsil ettii Alman mitolojisiyle ne byk ztlk!
Odysseyin son ktalar iirin asl anlatsal ynn oluturur, n
k orada Ulysses, Phaeacianlarm konuu olarak Truvay terketme-
den nceki servenlerini aktarr; hem yle bir ekilde anlatr ki, gittii
her yer yurduna acl ve uzun bir geri dn, arkadalarnn asilii ya
da aptall nedeniyle defalarca ertelenmi bir dn olarak anlatlr;
nk gerekten de, Ulysses uykudayken, rzgr tanrs Aeolusun
kahraman saklamay onlara emanet etmeden nce sert rzgrlar ka
patt ieleri aanlar onlard. Bylece eytani gler onu gidecei yer
den uzaklatrmlard. Ayrca, lanetini stne ekerek gne tanrs
nn kutsal ineini ldrenler de onlard. Ulysses Hyperborean blgele
rini ziyaret etmek, orada yurduna dn yolunu yeniden bulmadan
nce Tiresiasn hayaletine danmak zorunda kalr. Yanndakiler ol
madan, tek bana kurtulur; nihayet gemisi kazaya uram ve muhta
bir durumda, ona barlarn aan Phaeacianlarn adasna varr. Onu

t-zel b ir rnek, H in d u Rma ve St efsanesidir: eytanlarn elinden kurtarlan


St, sadakatine ram en Rm a tarafndan reddedilir.
Ithacaya gtrrler ve uyur durumda kyya brakrlar. Ulysses byle-
ce bilmeden oktandr zlemini ektii yurduna ulam olur; nk,
uyand zaman, ilh koruyucusu Athena sisi kaldrp ona memleketi
ni gsterene kadar bulutlarla kapl durumdaki lkesini ilk bata tan
yamaz.
Ulyssesin Athenamn d zerine Phaeacianlardan ald ky
metli hediyeleri saklad Nymphs maarasndaki nl yk burada
geer. Plotinusun izleyicisi ve selefi olan Porphryye gre bu maara
btn dnyay anlatan bir imgedir; bu yorumun hangi temele dayan
dm ileride greceiz.2 Bir ey kesindir: Ulyssesin maaraya ziyareti
kahramann kutsal bir mekana giriine iaret eder; bundan byle Itha-
ca adas artk yalnzca kahramann memleketi olmakla kalmayacak,
ayrca sanki dnyann merkezinin bir imgesi olacaktr.
Homerosun ele ald ey bundan bakas deildir; Homeros her
zaman olduu gibi ruhsal gerekliklerden bahseder ve kendisini imal
szlerle ifade eder:
Gr yaprakl bir zeytin aac vard koyun bir ucunda ve onun
yanbanda gzel ve lo bir maara, Naiadeler denen Nymphe-
lerin kutsal yeridir buras: Tatan kpler, testiler dizilidir bu
maarada kurmaya gelir oraya arlar peteklerini. Uzun uzun
tezgahlar dizilidir gene tatan, Nympheler alacal bezlerini do
kurlar, gzlere enlik. Sular da vardr, boyuna alar durur, iki
de kaps vardr maarann, biri Poyraza bakar, insanlara ak,
brn Lodosa bakar, tanrlarndr o kap, lmszlerin yo
ludur insanlar geemez o kapdan. (Odyssey, XIII, 102-1123)
Porphyryye gre, maarann ve onun iindeki nesnelerin yapl
m olduu ta, bir phtlamas yanstan dnyann tzsel yani plastik
maddesidir, nk tan kendisine verilenden baka bir biimi yoktur.

2bkz. Porphyry, D e A n tro N y m p h a ru m , S tation Hill Press (Barrytow n, N.Y.,


1983).
3A lbert Cooku n evirisinden (W .W . N o rto n an d Co., N ew York, 1967) uyarlan
m tr.
Ayn durum kayadan fkran sular iin de geerlidir: Onlar da, bu r
nekte, orijinal safl ve akkanl iinde dnlen maddenin bir
simgesidir. Maara karanlktr, nk potansiyel durumdaki, greli
bir farkszlama durumundaki kozmosu barndm . Nymphelerin yk
sek ta tezgahlarnda dokuduu giysiler yaam giysileri, onlarn ergu-
vani renkleri kan rengidir. Ballarn kaselerde ve ta kplerde saklayan
arlara gelince, onlar, Naiadlar gibi, yaamn emrindeki saf glerdir,
nk bal bozulmaz bir maddedir. Bal ayrca maddenin haznelerini
dolduran zdr.
Dnyann byk maarasnn gibi kutsal maarann da iki kaps
vardr: Kuzey kaps yine olua inen ruhlarn (nefs), giey kaps,
lmsz ya da lmszlemi, tanrlar katma kan ruhlarn kaps
dr.4 Bunlar iki rhevsim dnm kapsdr (januae coel) ve gerekten
zaman iinde, daha dorusu zamann dnda yer alan iki kapdr,
nk yllk devredeki iki dnm noktasna, gnein hareketinin ge
nileyen ve daralan aamalar arasndaki iki hareketsiz ana denk gelir
ler. Homerosun imasn anlamak iin, k gndnm nn yeri
olan Olak Burcunun gnein yrngesinin gne yarm dairesinde
bulunurken, yaz gndnm olan Yenge Burcunun yerinin kuzey
ya da imal yarm dairede bulunduu zellikle belirtilmelidir.
Porphyry bize ayrca, maarann yaknnda yetien kutsal zeytin
aacmn Minervann aac olduunu, yapraklarnn kn, gnein yl
lk devresine uygun olarak ters dndn hatrlatr. Ekleyelim ki, bu
aa burada dnya aacnn imgesidir ve onun gvdesi, dallar ve yap
raklar varlklarn btnselliini simgeler.5
Porphyryin deinmedii bir nokta, kutsal maarann ncelikle
kalbin bir simgesi olduudur. Ve Ulyssesin btn hzinelerini lh
Maiadlarn bekisine emanet etme hareketi tam anlamm bu balam

4H ellen eskatolojisine gre, tek alternatif ilhlemeyle kurtu lm a ile olm aya dn
arasndadr; ru h larn cennette srekli olarak oturm as tasarlanm az, bu ihtim al yalnzca
b ir ku rtanc ya da aracnn glgesindeyken ortaya kar.
5Zeytin aacnn yalnzca pagan dnyas iin deil, Musevlik ve slm iyet iin de
kutsal bir aa olduunu belirtelim .
da kazanr: Bu andan itibaren Ulysses yoksul ruhlu birine benzer:
dtan yoksul, ama iten zengin.6 Athena sihiri sayesinde ona yoksul
bir ihtiyar grnm verir.
Ulyssesin bilgelik tanras olan Pallas Athenanm himayesinde
olmas, bizi, her frsatta sergiledii ve neredeyse en arpc karakteristi
i olan hilekrln antikitenin Yunanllarn ruhsal kozmosunda,
Dante gibi bir Hritiyamn gznde oynad ayn rol oynadna
inandrr; Dante, bir yalanc ve mkemmel bir hilekr olarak Ulyssesi
cehennemin en korkun kelerinden birine yerletirir. Yunanllar
iin, Ulyssesin hilekrl, kendi bana olumlu olan ikna etme ve iki
yzllk yeteneine varyordu; stn bir zeknn iareti ve neredeyse,
bakalarnn dncesine nfuz edip etraflca anlayabilecek ruhun bir
sihriydi. Burada, Ulyssesin ruhsal ve ahlk doasn aadaki ekilde
analiz eden Porphyryye deinelim:
Ulysses/Polyphemusda/onu kr ettiine ve tek bir darbeyle
yok etmeye koyulduuna gre, duyular yaamndan kendini
kolayca kurtaramazd. Byle eyler yapmaya cesaret ettii iin
daima hem deniz, hem madde, tanrlarn gazabna uramtr.7
Bu yzden onlar ilkin fedakarlklarla, sonra dilenmeyi deneye
rek ve sebat ederek, bazen tutkularla savaarak, bazen byden
ve ikiyzllkten yararlanarak, paavralarndan kurtulup her-
eyin efendisi olmak iin btn kipliklerden geerek yattr -
maldr.8
Ithaca sakinleri Ulyssesin lm olduuna inanmaktadrlar; dai
ma sadk bir e olarak kalan Penelope bile dnp dnmeyeceinden
kukuludur. Aslnda Ulysses zaten dnmtr, kendi yurdunda bir ya
banc ve sanki bu yaama kar tamamen ilgisiz gibidir. Mlkne el

sslm batnliinde, yeni girenlere Tanrya kar yoksullar (fuqar il Llh) de


nir.
7Ulyssesin olu Polyphem usu kr ettii okyanus tanrs Poseydonu n fkesine ya
plan b ir dok u n d u rm a. Porphyryye gre, okyanus rktclyle evrensel tz temsil
eder.
6Porphyry, op. cit.
koyanlardan sadaka isteyerek onlar snavdan geirir ve bu snav ona
strap verir. Ulysses gelmeden nce onlar bir lde masumdular; ar
tk yabancya fkeleriyle kabahat ilemilerdir ve Ulysses onlar mah
vetme isteinde hakldr.
Olaylara daha ierden bir baka gre gururlu rakipler, kahrama
nn kalbindeki, isel doum hakkn ele geiren ve karsn, ruhunun
saf ve inanl derinliini elde etmeye uraan tutkulardr. Kendi ego
sunun sahte vakarndan kurtulan, yoksul ve kendine yabanc olan
Ulysses, hibir yanlsamaya kaplmadan bu tutkularn ne olduklarm
grr ve onlarla lene kadar savamaya karar verir.
Ulysses, karakterlerini denemek iin, karsna aklarn ok yar
masna davet etmesini teklif eder. Yarmann esas, evin efendisine ait
olan kutsal yay germek ve yeire dizili ve akl olan oniki baltann de
liklerine ok atmaktan ibarettir.
Yarma Apollonun nnde yaplr, nk yay gne-tanrnm si
lahdr. Bu balamda, Hindu mitolojisine gre, Rma ve Krina, hatla
gen Gautama Buddha gibi Vinunun baz avatralannn geirildii
benzer snavlar hatrlanabilir: Gerdikleri daima gne-tanrmm yay
dr.

Yere sapl olan (okun onlarn deliklerinden geirilmesi istenen)


oniki balta, gnein yolunu lmeye yarayan oniki zodyak takmyld
zn temsil eder. Balta, ngilizcesinin gsterdii gibi (axe) eksenin
(axis) simgesidir ve sapn en tepesine yerletirilmi olmas gereken
baltadaki delik? gndnm zamanndaki gnein eksen kapsn
temsil eder. Yl boyunca yalnzca iki gndnm vardr, ama her biri
ilke olarak, gnein devresine benzer biimde ve bir anlamda oniki
baltann dizildii gndnm n yanstan eksen geidini de iine
alarak, ayn devresine denk der. Ne var ki onlarn saylar denemeyi
daha zorlatrmr.
Homerosun aklndaki baltalarn biimini kesin olarak bilmiyo
ruz; basit sava baltalar ya da ift ulu Giritli baltalar biiminde ola
bilirler. Girit baltasnda eksen ve ay arran anlamlara son derece
aktr, nk bipennis'in iki ucu aym iki zt aamasna ykselen ve
alalan benzer.
Demek ki okun gidi yn gnein yolunu simgeler; bu yolun dz
deil dairevi bir yol olduu sylenerek itiraz edilebilir, ama gnein
yolu yalnzca mekan iinde deil, zaman iinde de izlenebilir deildir
ve dz bir izgiyle karlatrlabilir. Bundan baka, tek bana ok bile
gne-tanrmm karanla yollad n simgeler.
Gnein gc, hem sesi hem de dr: Ulysses kutsal yay ger
meyi ve ipini bir krlang sesiyle titretirmeyi tek bana baard
zaman, dmanlarn tyleri diken diken olur ve Ulyssesin onlar iin
hazrlad, gerek kimliini, Athenamn korumasndaki kahraman ol
duu onlara ifa etmeden nce, korkun sonu beklerler.
Bundan sonraki katliam o kadar korkun bir ekilde anlatlr ki,
rakipleri karanl ve adaletsizlii temsil ederlerken Ulysses ve
adaleti canlandrmasayd isyan ederdik.
Ulysses ancak rakiplerini ldrdkten ve evi tepeden trna art
tktan sonra kendisini karsna tantr.
Penelope, daha nce sylediimiz gibi, ruhun sadk kars olarak,

9Bazlar, b u m etni, baltalarn sapsz olduu, az ksm larndan topraa sapland,


okun ise n o rm ald e sapn birletirildii delikten gemek zorunda olduu anlam na yo
rum larlar. Ancak b u dem ektir ki ok yerden iki kar ykseklikten atlmak zorunda kal
nacaktr ve b u olanakszdr. Bylece sz konusu deliin baltann yukan taralnda b ulun
duu ve norm alde baltay duvara asm ak amacyla kullanld farzedilebilir.
orijinal safl iindeki ruhu temsil eder. Dn elbisesini rd her
gn ve onu aklarn aldatmak iin tekrar skt her gece, Pe-
nelopeun doasnn evrensel zle, kozmosun hem bakire ve ana ilke
siyle balantl olduunu gsterir: Penelope gibi Doa da (Hellenizm-
de physis, Hinduizmde My) asla bitmeyen bir ritm in ardndan g
rnmleri rer ve zer.
Demek ki kahraman ile sadk kars arasndaki oktandr zlenen
birleme, insan doasmn balangtaki kusursuzluuna dne iaret
eder. Homeros, bunu aka ve Ulyssesin kendi azndan, Ulysses ka
rsnn onu tanyaca biimde iaretleri isimlendirdii zaman ortaya
koyar: Evlilik yataklarnn srrn ondan ve karsndan baka kimse bil
miyordu; Ulyssesin onu nasl yaptn, rl eritlerden oluan sedir
yatan destekleyecek biimde paralayarak bir yatak yksekliinde
gvdesinden kestii eski ve kutsal zeytin aacnn etrafndaki dn
odalarna kendi elleriyle nasl yerletirdiini onlardan baka kimse bil
miyordu. Nympheler maaras hikayesinde olduu gibi, zeytin aac
dnya aacdr, onun besleyen, ifa veren ve lambalar aydnlatan zey
tini, Hindu terminolojisinde tela olan yaamn ilkesidir. Aacn
gvdesi dnyann eksenine karlk gelir ve bu gvdeden yaplan kar
yola simgesel olarak dnyann merkezine, aktif ve pasif, erkek ve ka
dn, ruh ve nefs gibi birbirine zt ve tamamlayc eylerin birletii
yere yerletirilmitir. Aacn etrafnda yaplan dn odas gibi, kar
yola da, dnyann ruhsal ekseninin iinden getii ve ruhla nefsin evli
liinin orada gerekletirildii kalbin odasn temsil eder.
16
Gne Dans

Aadaki blm, yazarn Crow Kzlderililerinin sihirbaz


hekimi Thomas Sarkuyrukla dostluunun ve Montanada
Crovv Kzlderililerin arazisinde yaplan bir Gney
Dansna katlnn yksdr.

S A R I K U Y R U K LE LK KAR I L A MA

B
Z SARIKUYRUKLA ilk defa Pariste Htel des Champs
Elyssde karlatk. Sarkuyruk para kazanmaktan ok yaban
c lkeleri grmek amacyla birlikte seyahat eden Kzlderili
danslar grubuyla beraberdi. Dostumuz Frithjof Schuon bize dansla
rn otantik doasndan bahsetmiti; bir grup Kzlderiliyle aym otelde
kalmak bize onlarla tanma frsat verdi. Kzlderililer iinde, o srada
henz sihirbaz hekim olmayan Sarkuyruk gl kiiliiyle hemen g
ze arpyordu. Daha nce bu kadar gl ve ayn zamanda bu kadar
nazik bir adamla hi tanmamtm. Ar hareket ediyordu, neredeyse
papazlara zg bir yaval, berrak ve kuvvetli bir ifade tarz vard.
Manev gerekliklerden sz ettii zaman yz aydmlanrd.
Onunla baz danslardaki jestler ve kostmlerin anlamndan ko
nutuk. Sylediklerimizi biraz akn biimde onaylad. Ayn akam
geceyarsma doru bir haberci gndererek bizi odasna ard; otelde
bulduu bir bakr tepsi zerine bir ayin atei yakmt. Ksaca Gne
Dans denen, dolunay trenini yapacan anlatt bize.
Sarkuyruk ila torbasn at ve atein etrafna yerletirdii hay
van derileri, ku tyleri ve allmadk renklerdeki talar gibi hassas bir
gcn kulland eitli nesneler kard. Sonra biraz ot yakt ve yle
dedi: Kutsal ate zerinde gezdirdiim bu kartal tyyle hepimizi
arndracam; sonra size dinimizi anlatabilsin diye sesimi yce ruha
ulatracam. Anlattklarn bir rya biiminde alglayacaksnz.
Sonra, boynuna kartal kemiinden bir ddk ast ve ayaa kalkp,
Crow Kzlderililerinin dilinde yksek sesle dua ederken uzayn drt
tarafna srayla dnd. Sonra kartaln tslayan sesini taklit ederek defa
larca ddk ald.
Ardndan her birimiz, Plains Kzlderililerinin u ya da bu gelene
im ifade eden bir rya grdk. O srada Paristen ayrlmtk; ama Sa-
rkuyruk, ailesinin bir ka ferdiyle beraber, beklenmedik bir ekilde s
virede ziyaretimize geldi. Dostluk ba dostluktan da te bir ba
halen srmektedir ve biz sonralar her iki ktada da inanabileceimiz-
den ok daha fazla biraraya geldik.

G N E DAN S I
Wyomingin engin ovasn getikten sonra, gn akama dnerken
Crow Kzlderililerinin arazisine ulatk. Yaz gndnm nn ikinci
gnyd ve Gne Dans tam o akam balayacakt. evremiz iek
lerle kapl yamalarla kuatlmt; nceki yln kutsal aacnn artk
yapraksz bir iskeletti gkyznn karsnda grnd yksek bir
platoyu geene kadar kutsal yerin hibir iaretini grememitik. Biraz
leride, yeni yaplm Gne Dans alan uzanyordu. Kutsal aa yer
letirilmiti; alr bir yelpaze gibi yerletirilmi oniki kiriin st ular
aacn atalna dayanrken, alt ular kabuklar soyulmu ufak am
aalarnn oluturduu ite yaslanyordu. Sihirbaz hekim Sarkuyruk
bir ka Kzlderiliyle beraber oradayd. Daha yeni iki byk simge yer
letirmiti: Aacn gvdesinden aslan bizon ba ile kirilerin birine
konan ve azck bir rzgar esiinde hafif hafif sallanan kartal.
Yani biz geldiimizde dans yeri neredeyse tamamen doluydu.
Aacn kesilmesi ve itin ortasna dikilmesinden oluan trenin ilk b
lm zaten tamamlanmt. Dans yerinden yaylan ilklik (primordia-
lity) izlenimine, bir soukluk atmosferi ve reine aacnn gzel koku
lar elik ediyordu. Kutsal it kocaman bir daire biimindeydi ve yk
selen gnei karsna alan dou blm ak kalmt. Bana glmse
yen veAho (iyi) diyen Sarkuyruku kucaklamaktan kendimi alama
dm.
Bekleyerek saatler geti. Alacakaranlkta danslar, iki ters yne
yrdkten sonra alana girdiler. Byk bir davul yerletirilmi, be
arkc onun yannda durmulard. Yldzla dolu gkyzne doru
ykselen arklar szsz melodiler, grne baklrsa doann kar
d seslerin taklitleriydi. Bir ncekinden zorlukla ayrabildiimiz her
melodi bir alayan gibi akyordu: Yksek bir notayla balyor, sonra
yaklatka kuvyetlenen bir yank gibi, alalp kalnlaana kadar tonu
dyordu.
Dans gn gece srd ve bu srada danslar oru tuttular;
yorgunluktan tkendikleri zaman, am aalarnn glgesinde bir ka
dakika dinlenip sonra hemen dansa yeniden katlyorlard. Dans, am
aalarndan oluan itin belirli bir noktas ile ortadaki kutsal aa
arasnda yaplyor, her dans kendi kiriinin gsterdii izgide ileri
geri hareket ediyordu. Kutsal, aaca yaklaann hz artyor, aac her
zaman evreleyen soukluu hissedince bize byle aklanmt
ksa admlarla itin yanndaki eski yerine doru geri ekiliyordu.
kinci gnden itibaren aile fertlerince danlara teskin ediciler ve
rilmiti: Bir am aacndan tekine balanan su bitkileri, sazlar ve ka
mlardan yaplan kk alanlarda biraz glgelenilebiliyordu ve o bl
gede bol miktarda yetien kutsal adaay danslarn yollarn boydan
boya kaplamt. Erkek ve kadn, en az altm dans vard; alann do
u tarafndaki akla yakn bir yerde duruyorlard daha ok.
Gece boyunca alann iinde bir ate yanar. Ate, kutsal aac gne
in ykseldii ufuk noktasna balayan eksendedir. Gn r maz,
danslar, en nemli tren olan ykselen gnein selamlanmasna ha
zrlanrlar. Sarkuyruk ana diliyle uzun bir dua okur ve szsz drt
kutsal ark syler. Danslar bir sra halinde dururken gn nn ilk
nlarm alrlar ve kartal kemiinden ddklerinin seslerini ykseltir
ler. Ddklerine bal kartal tynn titremesiyle ddk allarnn
gzle grlebildii sylenebilir. Vcutlarnn st ksmlar gn boyun
ca plak duran danslar omuzlarn, ayrlardan esen souk rzgar
dan btn gn boyunca sren ve gne altndaki danslara byk
zdrap ektiren kzgn gnele keskin bir ztlk korunmak iin bat
taniyelerle rterler. Ancak, danslarn, gslerinin ya da srtlarnn
altndan geirilen deri kaylarla aacn gvdesine balandklar eski
zamanlarda ac daha bykm. Dansn bazen hzl, bazen ll ha
reketlerinde sanki bu gelenein bir hatrlatlr vardr. Merkezden
uzaklama hareketinde, deri kay, koparana kadar deriyi ekerdi. An
cak bu i ve d hareketlerde, ilkin nesnesini abucak kavrayan, sonra
belirli bir mesafeye geldiinde yava yava zmseyen bir ruhsal hare
ketin ifadesi de vardr. Dansa her katlan belli bir lde kendi zel
hareketlerini de yapar. Kk kk heybetli admlaryla ie ve da
doru hareketlerini baaryla yapan krk yalarndaki bir kadn zellik
le hi aklmdan kmyor.
Aacn gvdesine, dnyaya karlk gelen halka resmi izil
mitir. Kartal bu dnyalarn ne de egemen olduu halde, bizon
toprakla birliktedir; gnein karsndaki yapraklarn ortasnda bizo
nun kocaman ba grlebilir; aznda kutsal adaay, yanaklarnda
balk vardr, nk, Kzlderili dostlarmzn bize anlatt gibi, fkeli
bizon yeryzn titretir. Kartal ve bizon, kzgn gne baygnlk geir
dikleri ya da kendilerinden getikleri zaman Gne Dansna katlanla-
ra en sk grnen iki simgedir. Ruhun Kozmosa egemen olduu gibi,
kartal da aaca egemendir. Kutsal kartala Yoksul Kartal denir, diye
anlatmt Sarkuyruk. Bunda kuku yoktur, nk kozmik Ruh do
rudan Yce Ruhun altna yerlemitir.
Yukarda deinildii gibi, Gne Dansnn ikinci gn yumua
malar gndr. Ayrca doa-st grnmler gndr. kinci gnde
dans ailelerinin fertleri danslar Kzlderili resim sanatna uygun
biimde sslerler; bundaki ama, himaye ettikleri kiilerin bedeninde
baz kozmik glerin varln sabitlemektir. Danslar vcutlarnn
plak olan st ksmyla dans ettikleri iin, bu simgesel bir resimle te
mellenir. Bazen basit bir iaret gzn evresindeki bir halka ya da
kolla izilen bir zigzag sslenen kiinin ryalarda en sk biimde
grd grntyle ortaya kmasna yeter.
Btn trenler srasnda davulun al ve tekdze arklar gece
gndz hi durmakszn devam eder. Ritm hzldr ve gkgrltsn
andrr; gkgrlts, ddklerin tiz sesinde de duyulan kartalla z
detir. Kartal ruh, ruh kalptir. Geni ayrlar btn ruhsal gereklikle
rin ilk ve dorudan inandrc simgelerini salarlar. Gne battktan
sonra davulun ritmi, kartal kemikli ddklerin sesi ve rzgarda titre
en yapraklarla canlln hl koruyan alana yaklaldnda, sihirli
kuvvetle donanm yce bir canl yaratn huzurunda olunduu izle
nimi edinilir. Dansn kendisinden, kalpte gnlerce yanklanan kuvvetli
bir sihir yaylr.
kinci gn ayrca dansn doruk noktasdr. nc gn ifa gn
dr. Sabahtan itibaren beyaz iftilerin ailelerinin de dahil olduu ka
labalk bir insan topluluu Gne Dansmn yapld yere gelir ve sa
brla, sanki kutsal aacn ayinin sonucunda salad ifa verici kuvve
tiyle Sarkuyrukun onlara katlmasn beklerler.
Sarkuyruk, kendi koruyucusu olan kartal adna ve ayrca susamu-
ru adna ifa datr. Kartal tyyle kutsal aacn gvdesine dokunur
ve onunla hastann vcudunun hasta olan yerlerine vurur; bunu ya
parken bir elinde de susamuru derisi tutar. Gerekte btn bu jestlerle
koruyucu hayvann arketipi canlandrlmaktadr; Kzlderililerde ifa
datan kiinin levi bu gle donanm birinin ruhan yetkisinin bir
parasdr. Kzlderililer znde hem doann uyumunun, hem de
kendi halklarnn kozmik ortamlaryla uyumunun peindedirler.
nc gn, danslar iin zel dualar eden klandaki akrabalara
hediyeler verilmesiyle biter. Bu deitoku yaratklar arasndaki uyu
mun bir ifadesidir. Ayinin maliyetini stlenen ve bu srada Sihirbaz
Hekim Sarkuyrukla beraber ayinin dualarn eden sponsor adna
uzun bir dua edilir. Son olarak bizon etinden yaplm ayin yemei
btn kaplanlara sunulur.
Sarkuyruk, yama ramen tamamen din grnse bile, dansla ve
orula bitkin dmemi olamazd ve ona dinlenebilsin diye bizimle
birlikte Bighorn dalarnda bir ormanda kamp yapmasn teklif ettik.
Kabul edince neredeyse hemen yola ktk. Kamp yerimizi semeden
nce, bizim tarafmzdan tatl tatl ykselen, br taraf derin bir ko
yak olan dan srtna trmandk. Dan srtnda nl ifa Tekerlei
bulunmaktayd; onun anlamn, kendi kabilesinin geleneine gre
yle aklamt Sarkuyruk: Deri hastalndan muzdarip olan bir
adam dada inzivaya ekilmi, orada talara Gne Dansnn eklini
izmiti. Yirmisekiz yar ap izgisi tekerlein kenarn eksenine birle
tiriyordu; bunlar, ayn yirmisekiz biimiydiler. Drt ta yn belli
bal ynleri gsteriyordu; drt trbe gibi grnyorlard. Sarkuy-
ruka gre, kutsal tekerlei yapan orada stn am dallaryla rterek
uyuyabiliyordu. Tekerlein yapmnn yan sra Yce Ruha da dua
edilmi ve bu ilem tamamlannca (Gne Dans alanyla yaklak ayn
byklkteydi) yapan kii iyilemiti.
ifa Tekerleinden ayrldktan sonra, tekrar dalardaki byk ne
hirlerin byk bataklklar yarattklar ormann kenarndan ayrldklar
ve glgeler kadar sessiz olan geyiin oraya buraya kouturduu nok
taya inmitik. adrlarmz Dead Swede denen bir yerde suyun kena
rna kurduk. Kamp ateimizin etrafna oturup Sihirbaz Hekimi dinle
dik: Bize, esrarengiz Kk nsanlardan balayp Sarkuyrukin ken
disinde biten zincir vastasyla iyiletirici gcn bir sihirbaz hekim
den tekine nasl aktarldnn tarihini anlatt. Kzlderili gelenekleri
nin pek ounda, olduu gibi, insanlar dnyas ile ruhlar dnyas ara
sndaki ba kuran imektir. ifa verici g ruhsal gteyken, talar ya
da bitkiler gibi doal nesneler de yle ya da byle araclk ederler. Bu
balamda Sarkuyruk bana, hem ifal otlardan hem de duadan yapl
mazsa hi bir ilacn etkili olamayacam anlatt. Kendi deneyimine g
re, bu ekilde hazrlanan ilalarn ift katl etkisi bazen onlar kullanan
sihirbaz hekimin beklentilerini bile fazlasyla amaktadr.
Sarkuyruk bize ayrca bu glerin bekisi olan dehann ismini
verdi; ona, Merkezin simgesi olan bir isimle Yedi k denmekteydi.
Gelenee gre, bir ok uzay ynn gsterir. lkin balca ynlerin
drt oku gelir; Zenith (Baucu) ve Nadir (Ayakucu) ile birlikte alt
eder. Yedncisi gerekte bir yn deil, dier ynlerin ondan kt
Merkezin kendisidir.
BLM

IV
SLM TEMALAR
17
Fezde geleneksel bilimler

Bu blm, yazarn Sonbahar 1972'de Fasn Fez


kentindeki el-Karavn niversitesinde retim kadrosu ile
eski rencilere hitaben yapt konumann metnidir.

ELENEKSEL BLM (el-ilm ut-takld) ile modern bilimin or

G tak yanlar ya ok azdr ya da hi yoktur; ayn kke sahip ol


madklar gibi, ayn meyvalar da vermezler. Gelenek demek
aktarmak demektir; nsan abalarla yeniden oluturulamayacak b
tnsel bir bilimin ve manev bir etkinin srekliliini salamak zere,
insan-olmayan kkenin aktarlmas sorunu vardr. Duyusal deneyime
ve dolaysyla herkese ak bir eye temellenen modem bilimin doas
tamamen farkldr; yle ki modern bilim, yeterli deneysel verilerin b i
rikmi olmas kouluyla, her zaman sfrdan yeniden oluturulabilir.
Ancak bu koulun yerine getirilmesi gtr, nk bilimsel veriler ile
ondan karlan sonular yle bir dizisellik iinde birikirler ki, onlar
btnyle kavramak olanakszlar. Yntemli bir almayla denenen
ve sanki gereklie tek yaklamm gibi sunulan duyular temelindeki
deneyler, fiziksel olgularn sonsuzluu karsnda aresiz kalr ve by
lece kendi k noktasn (btnsel doas iindeki insan, yalnzca fi
ziksel bir varlk olmayan, bir ve ayn zamanda cesed, nefs, rh da olan
insan) unutm a riskiyle yz yze gelir.
Modern bilime, nsan nedir? sorusu sorulursa, ya kendi snrla
rnn bilincinde olarak sessiz kalmay, ya da insann zellikle gelimi
beyinsel yeteneklere sahip bir hayvan olduunu syleyerek cevap ver
meyi tercih eder. Bu hayvann kkeninin ne olduu sorusu ortaya at
lrsa, size sonsuz uzunlukta akmalar, rastlantlar ve anslar zincirin
den sz edecektir. nsann varoluunun hibir anlam olmadn sy
lemek gibi bir eydir bu.
b r yandan geleneksel bilime, nsan nedir? sorulursa, eskimi
mitoloji olarak bir kenara braklabilecek metaforlarla yani,
demin yaradlna ilikin ncil ve Kurnda anlatlan yklerle
karlk verecektir; bu kutsal ykler, lh bir anlam tamasalar bile,
aklc tanmlarla aklanamayacak kadar derin bir insan grnn
vastasdr. Bu tr yklerden kardmz ilk ey udur; nsann b
tnyle mmknln tesinde bir varlk olarak esiz bir nedeni ve
yeryzndeki varlnn bir anlam vardr. Bu anlamn -ya da bu in
san baknn ampirik bilimle hi bir ilgisi yoktur; deneylerle ya da akl
yrtmelerle yeniden oluturulamaz, nk mekansal ve geici varo
luuyla deil, yle demeye cesaret edilebilirse ebedlii bakmndan
insan ilgilendirir.
Gelenek btn biimleriyle, znde, bir insandan dierine aktar-
labildii lde, baka bir deyile ustalara onu aklama yetkisi verildi
i ve izleyicilerin de onu alglamaya hazr olduklar lde., bu zaman -
d insan vizyonu ile onun kkeninin ister kutsal yasalar ve gele
neklerin isterse manev anlamlarnn aktarlmas sz konusu olsun
hatrlanmasdr (zikr).
Temamz saptamak ve ncelikle geleneksel bilimle ne kastedil
diini akla kavuturmak iin bu genel gzlemleri belirtmek zorun
luydu. Yzylmzn daha nceki dnemlerinde bile, slm biliminin
zirvesine Orta ada ulam olan pek ok dal artk el-Karavn
camisinde verilen eitimin bir paras deildi. Daha ondrdnc yz
ylda bn Haldun slm bilimler alannda grlen belirli bir entellek-
tel yoksullamadan ikayet etmiti ve gerileme, ertesi yzyllarda da,
Fasa Franszlarn geliine kadar srd. Bununla beraber, geleneksel
bilimin kapsad alanlarn zamanla azalmas yalnzca kten dolay
deildi; hukuk renimini basitletiren Malikliin mutlak egemenli-
indeyken, Earlik de Hellenistik felsefeyi ortadan kaldrmt. Genel
anlamda da Marip dehasnda olaylar ze ve kat zorunlulua indir
geme eilimi grlyordu. rnein tarih eitimi, yalnzca kutsal tarih,
yani slmn kkenleri zerinde durmaya balamt, nk yalnzca
kutsal tarihin bak hakikatleri (hakk) dile getiriyordu korun
maya deer olduu dnlyordu. Astronomiye gelince, Mslman
takviminin yerlemesi ve dua saatleri iin zorunlu olan hesaplara in
dirgenmiti. Bu daralmalara ramen belki de ondan dolay
1930larda byk el-Karavn camisinde retilen bilimlerin toplam
son derece trde bir btnlk olutururken, modern niversite re
timi, kendi aralarnda genellikle blnen farkl disiplinler halinde ay
rlmtr. el-Karavnde btn branlarda eitim yaplr: Dil, mantk,
hukuk, ahlk felsefesi ve bir ve ayn amaca doru giden ilhyat. Bu
dallarn bir ve ayn kaynaktan, yani slmiyette hem manev dzenin
hem de toplumsal dzenin temeli olan Kurn ile hadislerden geldii
de sylenebilir.
Tek bir fiil ya da tek bir gramer kural zerinde saatlerce, hatta
gnlerce duran gramercilerin evkli almalarna hayret etmek gere
kir. Ama yine de, ilh bir vahyin aracln yapan ve bylece bozul
mu dillerin oktandr kaybettikleri bir derinlik ve gzellii muhafaza
eden bir dilin en kymetli servet olarak aziz tutulmas belki o kadar
hayret verici deildir.
Hadis uzmanlarnn Peygamberin her hadisinin aktarma zinci-
rini (isnad) kl krk yararcasna incelemeleri de hayret verici olabilir;
bu alanda gerekten mthi bir hafzalar vard. Ama bu yine de ar
tc deildir, nk hem topluluun hem de her bireyin ruhunun ya
amnn bal olduu hadisler titizlikle deerlendirilmesi gereken sa-
hihliin kantlardr.
Gelgeldim, bilgisiz bir gzlemcinin hakl olarak aknla, hatta
mitsizlie debilecei baka bir ey daha vard: Byk camide veri
len retime genel olarak grnte aklc ve samimi bir slubun elik
etmesi. Ustayla rencisi arasnda bir diyaloga dnen dersler bazen
hukuksal bir tartmay andrrd. Geri hukuk dncesi bu retim
de tamamen meru bir yere sahipti, nk en a tb t hukuktur ve on
dan treyen hukuk bilimi ou rencinin temel inceleme nesnesini
oluturuyordu. Bununla beraber, ilhyat alannda (kelam), olumlu ve
olumsuz yanlaryla lev kne, in kne ve lem yekun hukuku d
nce bir aklclk, yani yalnzca alternatiflerden oluan bir dnce
tarz izlenimi dourabilir ve bu nedenle nesnesi (Sonsuz Gereklik)
iin yeterli olamayacak kadar ok ematik grnebilir. Yine de bu an
cak geici bir rasyonalizm, yzeyde kalan bir rasyonalizmdi, nk
kukusuz bu tr bir akl yrtmeyi kullanan hi bir ulema mensubu,
gerekte modern bilimin yapabileceine inand gibi, insan aklm her
eyin ls yapmann ryasm* grmemitir. ki bak as, slm hu
kukunun (ftkh) ve modern rasyonalizmin (ister felsef, ister yalnzca
bilimsel olsun) bak alar arasndaki farkllk temelde yledin Fkh
iin, akl, btn gereklii kapsamaz, ama biimlendikten sonra ve
kendisini lh vahye at lde gereklii temsil eder; felsef ve bi
limsel rasyonalizm iin ise, her ey aklla, akln ne olduu, hatta ger
eklik konusunda niin szde-mutlak bir hakka sahip olduu bilin
mese bile tek bana aklla aklanabilir olmaldr.
Fez alimleri arasnda, rutin Akh ileyiin insamn narinliinin far
knda olmakla, yani vakara dayanan bir tr srekli saduyuyla yumu
atldn da belirtelim. Fez alimlerinin gerek kendi rencileri ze
rindeki gerekse dzenli rencilerin etraflarm kuatt alimlerden
saygl bir uzaklkta oturarak el-Karavnde verilen dersleri dinlemeye
gelen avam zerindeki en byk etkisini salayan herhalde bu erdem
leriydi.
Genel kapsamda retimin ak ve zengin nitelii btn kasabay
olumlu ynde etkilemiti, retmen ile renci arasndaki iliki nsan
bir ilikiydi: Kurallarla kstlanmamt, karlkl gvene dayanyordu.
Hem ustann hem de rencinin yalnzca bilim akna almalarna
ok sk rastlanrd. retmenlerin ou ya ok czi bir aylk alyor ya
da hi almyorlard; bazlar retmenlie ek olarak yaptklar ticaret
ten ya da zengin vatandalardan aldklar hediyelerle geimlerini sal
yorlard.
el-Karavnde zaman zaman Sfzmin (et-Tasavvuf) klasik eserle
ri okunur ve yorumlanrd. Bu eserlerden birisi Dini Bilimlerin Yeni
den Canlandrlmas (hy ulm ud-dn) idi ve bu eserin Fasta hu
kuk (fkh) ile mistisizm (tasavvuf), da ynelik bilim Cilmuz-zhir)
ile ie ynelik bilim Cilmul-btin) arasnda uzlatrc rol oynama
sna ilk kez rastlanmyordu. Ama genelde, el-Karavn niversitesinde
ki retmenler Sflikle ilgili her konuda ok ihtiyatlydlar. Fransz
himayesi dneminde bu tutum, niversite evreleri ile Sf tarikatlar
(tuvuk) arasndaki politik ayrlkla smrge idaresinin son noktas
na kadar smrd bir ayrlk da kuvvetlenmiti. Tarikatlar ger
ekten de Sflikten kaynaklanrlar ve bir anlamda onun popler bii
mini temsil ederler; bununla beraber, politik basklarla denetleneme
yecek kadar geni gruplar olutururlar. Tarikatlarn pek ou artk
gerek ruhani efendileri tarafndan ynetilmedikleri, yalnzca, ou ta
rikatn kurucusunun torunlar olan szde liderler tarafndan ynetil
dikleri iin bu tehlike daha da bykt; gelgelelim, fiziksel soy ruhani -
liin bir garantisi deildir. Gerek ruhan ustalar hl saylar pek
oktur politikadan uzak duruyor, geni kollektif hareketlere yana
myor ve evreleri dar bir kesim olan rencileriyle kuatlyordu. Ger
ek tasavvuf bu az ok tecrit edilmi evrelerde retiliyordu.
br yandan, el-Karavnde, mutlaka Tasavvuf a balanmadan,
fkh'm dinin btn boyutlarn (ed-dr) kapsamamas gibi basit bir
nedenle Tasavvufun geerliliini kabul eden bilginlere daima rastlan
mtr. Bu balamda nl Cebrailhadsiyit1 getirilen slm dininin

Hz. m erin aktard bu h a d is'in tam biim i yledir: Bir gn Allahn elisiyle
beraberken, giysileri apak, salar kapkara olan, seyahat ettiine dair hibir iaret grl
m eyen, m a hi birim izin tanm ad b ir adam bize doru geldi. Peygamberin karsna
diz dize o tu rd u , Ellerini kalalanna koydu ve yle dedi: Ey M uham m ed, syle bana, Al
laha teslim olm ak (el-slm ) nedir? Peygamber cevap verdi: R uhunu teslim etm ek iin,
Allahtan baka ilah olm adna, M uham m edin Allahn Elisi olduuna, nam az klaca
na, zekat vereceine, Ramazanda o ru tutacana ve olanan varsa Kbeye hacca gi
deceine ehadet getirm elisin. A dam Sen hakikati syledin dedi; o n u sorguya ekip
boyutunu teslimiyet (el-islm), inan (el-mn) ve erdem
ya da l tu f (el-ihsan) hatrlayabiliriz. lk iki boyut ngrlen ey
lemler ile nasslar oluturur bunlar skolastik bilimin alanna girer
ler iken, nc boyut, manev erdem, dnsel yaama girer. Pey-
gamberin kendi szlerine gre, el-ihsn undan ibarettir: Onu g
ryormu gibi Allaha ibadet etmelisin, nk sen Onu grmezsin
ama O seni grr. Bu bir ka szck kapsaml bir isel pratii zetler;
bunun gelimesi ilke olarak snrszdr, nk nesnesi sonsuzdur ve az
ok diyalektik bir bilgiyi deil, kalbin ilmini ngerektirir.
badette insann varl beden, nefs ve ruh, kolayca tanmla-
namayacak kadar hassas ve zengin olan tam bir ruhsal evren bu terim
lerle ifade edilebilirse, insandaki T annnn varlna kar. Belirli bir
anlamda, slm mistisizminin (tasavvuf) tamam, temeldeki itenlik
(ihs) gerekliliinden kaynaklanmtr: Onu gryormu gibi
Allaha ibadet etmek Ona ihlsla ibadet etmektir; bu aba mantki
olarak btn varln deimesine (tevbe) varr ve beraberinde isel
bir bakla zne-nesne ilikisinin tersine dnmesini getirir: O zamana
kadar insan herey bireysel egosunun gzyle, tutkulu nefsiyle gr
yordu ve onun iin herey kanlmaz olarak bu rengi alyordu; bun
dan byle insan kendi egosunu, onu aan ve yarglayan ruhu gzyle
grr: Hadiste dendii gibi: Kendi nefsini bilen, Rabbini de bilir.
(Men arefe nefse-hu, fa -ka d arefe Rabbe-h.)
Olaylar olabildiince basit ifade etmek iin u ekilde de anlatabi-

cevabm dorulam asna ardk. Sonra yle dedi: Bana inanm ann (imn) ne olduu
n u anlat. Peygam ber anlatt: Senin Allaha, meleklerine, kitaplarna, peygam berlerine
ve Kyamet G n ne inanm an, iyiliin de k t l n de yalnzca Allahta n olduuna
inanm andr. A dam yine, Sen hakikati syledin dedi ve devam etti: Bana ihsann ne
olduunu an lat. Peygam ber anlatt: Allah gryorm u gibi On a ibadet etm endir,
nk sen O n u grm ezsin, am a O seni grr. S onra yabanc uzaklat ve o gittikten
sonra, Peygamber benim le konuana kadar uzun sre orada kaldk: Ey m er, o sorular
sorann kim oldu u n u biliyor m usun? Ben, Allah ile Peygam beri en iyisini bilir, ama
ben hibir ey bilm em , dedim . O Cebraildi, dedi Peygamber. Dininizi retm ek iin
size geldi. ev. M artin Lings. bkz. A Sufi Saint of the Twentieth Century (Londra, Ai
len and U nw in, 1971). (Trkesi: U fukU yan-B ekir ahin, Yirminci Y zylda B ir Veli,
Yeryz Yaynlar, 1980, stanbul.)
liriz: slmiyette miimin esas olarak ikili ehadetle kurtulur: Al
lahtan baka ilah yoktur ve Muhammed Allahn elisidir. lk eha-
det bir anlamyla kincisini de kapsar. Tasavvufun yapt, bu ehadete
tayabilecei btn anlamn kazandrmak ve ayn zamanda mminin
tamamen iten olmasn istemektir. Bu da, tasavvuf iin, her eyin so
nunda Mutlakm nnde silindiini sylemeye varr: Onun tecellisin
den baka bir ey olmayan dnya ile hem tecellisi, hem de rts (hi-
cab) olan ego; tecellidir, nk, herey gibi, onun varl da Allahtan
gelir ve rtdr, nk, kendine a priori tqk bana Allaha ait olan
mutlak bir karakter atfeder: Allahtan baka ilah yoktur (l ilha
illallah).
Sylediimiz gibi, tarikatlar tasavvuf'un popler biimini temsil
ederler (otantik manev zenginliklerin varln dlamayan bir gerek).
bn Atullhn Hikem i gibi baz temel toavvw/klasikleri bu tr tari
katlarn yelerince (fukara, manev olarak yoksul) okunup yorum
lanmt. Meclisde (Allahn anlmas [zikr] adna dzenlenen ruhani
toplantlar) sylenen bnl-Ferid, uteri ve dier byk Suflerin i
irleri en yce manev hakikatleri aklyordu. Bazen basit ve grnte
cahil insanlar bunlar eitimli kimselerden daha iyi anlamaktadrlar,
nk kalbin akl ile beynin akl ayn ey deildir.
Fas her zaman Sfler lkesi olmutur; Fas, onikinci ve onnc
yzyllarda spanyadan gelip Kuzey Afrikaya yerleen zengin bir m a
nev ustalar mirasna sahipti. Avrupa, materyalizmin byk bir zaferi
demek olan Fransz Devriminin etkilerini hissetmekte olduu zaman
da, Fasta dnsel yaam yeniden iek amaktayd: el-Arabi,
ed-Darkv ve el-Marrk gibi ustalar en saf klasik Sflii temsil etme
yi srdryorlard.
el-Karavnde ok snrl olarak retilen geleneksel tp, Fransz
idaresi tarafndan yasaklanmt. Bunda modern AvrupalIlarn orta
a ve geri bilimlere kmsemeyle yaklamasnn kanlmaz bir
etkisi grlyordu. Gene de geleneksel tp gizli yollarla uygulanmaya
devam etti. imdi btnyle kaybolmu mudur ki? Eer kaybolduysa
gerekten ok yazk olmutur, nk Araplarn antik Yunanistandan
miras alp bir hayli zenginletirdikleri bu bilim, modern bilimin yok
sullam bak asna kyasla, sentetik (yapay) bir insan bakna sa
hipti (ve bu uzun sreli ve zengin deneyimine dayanyordu).
Greko-Arap tbbim slmn entellektel dnyasna balayan ba
da bu sentez oluturuyordu. Birlik-tambk-denge: slm dncesinin
referans noktalar bunlardr ve geleneksel tbbn bu biiminin ilkesi de
zaten dengeydi. Bu perspektife gre, doann tamam ve a fortiori in
san organizmas denge yasasyla ynetilir. Drt elemente benzer bi
imde, eitli hayat fonksiyonlarda hassas biimde birleen drt temel
huy vardr; bu huylarn ilikisindeki dengenin kopuu hastala yol
aar. Yunan bbm da doktorluk sanat doann ilk bataki dengesine
yeniden kavumasna yardmc, olmakt. Doa, tamamlayc glerle
hareket eder: Sca soukla, kuruluu nemlilikle yumuar ya da ge
nilemeyi daralmayla, zlmeyi phtlamayla dengeler; doktor da
doada bu glere denk den eylerden yararlanarak aynsn yapar.
Materia medica genellikle sebzelerden, zellikle ayn zamanda yene
cek maddeler olan ve vcudun kendiliinden emebilecei bitkilerden
oluuyordu. Bu aralarn pek ouna halk hekimliinde hl rastlan -
maktadr.
Geleneksel tbba deinildiinde, ayn zamanda slmiyetle mane
v adan btnlemi slm-ncesi kkenli bir sanat ya da bir bilim
olan simyaya da deinilmeHdir. Fezde son zamanlara kadar uygula
nan, simya konusunda ok yanl fikirler yaygndr. Simya genellikle
kurun ile dier adi madenleri altna tamamen kendi kendini alda
tan bir temelde evirmeye kalkan bir batl itikat olarak grlr.
Aslnda gerek simya b u karikatr grnm nn altna gizlenmiti.
Gerek simya iin, kurun ya da altna evrilebilen dier adi madenler
yalnzca karanla ve tutkularn kaosuna gmlm insan nefsinin
simgesi ok yeterli bir simge iken, aln insann, bedenin bile ru
hun yaamyla soylulap yceldii asl doasn temsil ediyordu. Nef
sin belirli bir durum unun imgesi olan her adi maden hasta altn sa
ylrken, alnn kendisi doa glerinin kusursuz dengesine denk d
er; bu noktada bir kere daha geleneksel Yunan tbbim yneten ayn il
kelerle karlarz. Gerek simya btnsel insann (beden, nefs ve ruh)
tbb olarak tanmlanabilir. Ancak tamamen farkl bir dzenin ger
ekliklerini ifade etmek iin niin tuhaf kimyasal ilemlerin tanmlar
ve metalurjik simgeler kullanlyordu? Bunun nedeni, kukusuz, ate
ten yararlanan mesleklerin metalurjistler, artclar, mineciler,
mlekiler vb.- varl ve bu mesleklerdeki ilemlerin tamamen do
al ve Allahn ltfuna bal olarak nefin en iindeki baz durum ve de
iimlerin ifadesini yanstmasyd.
Bilim ile sanatn genellikle bir ve ayn gelenein iki yz olduu
nu daha nce grmtk; rnein tp hem bir bilim hem de sanattr;
simya kendine kral sanat adn takar ve tasavvuf manev bir sanat
tr. Ayn biimde, mozaik, vb. belli bir bilgiyi gerektirir ve bu bil
gi, ak olmasa bile, yine de geleneksel bilimin alanna zgdr.
Geleneksel bir sanattaki maharetin belirli bir problemin hem tek
nik zmyle hem de estetik zmyle ilgilenmesi zellikle nemli
dir; demek ki, bir kemerin krokisinin izilmesi ilemi hem onun sa
lamlyla hem de gzelliiyle ilgilidir. Geleneksel sanatta gzellik ile
yarar elele giderler; gelenein tasarlad gibi, kusursuzluun iki ayrl
maz yndrler: Allah herey iin tekaml takdir etti (nna'llhe
ketebel-ihsna 'al klli ey), hadis byle diyordu. Yine burada
da, Tasavvuf da manev erdem ya da yalnzca erdem olarak evri
lebilecek, gzellik ve kusursuzluk fikirlerini kapsayan ihsn terimiyle
karlarz.
Sanatta ve zanaatkrlkta (geleneksel balamda ikisi birbirinden
ayrlamaz) eitim genellikle szcklerle aktarlmaz. rak ustasn al
rken izler ve taklit eder. Ancak bu yalnzca alma yntemleriyle s
nrl bir konu deildir; iyi zanaatkr, sabr, disiplin ve itenlik gibi bir
dizi nsan deerleriyle ayrdedilir. Terimlerin geleneksel anlamyla sa
natn (ya da zanaatn) pedagojik niteliini kmsemek kolay deil
dir. Fezde yakn zamanlara kadar u ya da bu bilimde rnein, hu
ku k (fkh) ve ruhanlik (tasavvuf) ustala ulaan ve daha zel olarak
mesleklerinin en mtevazi ynlerinde ruhsal kusursuzluun bir arac
n (ihsan) gren insanlar tanmtk.
Plastik bir sanatta gelenek yaratc zgrlkle (ki onsuz sanat sa
nat deildir) nasl uzlanlabilir? Sanat, gelenek sayesinde, koullara,
daha dorusu almasnn amacna gre kullanp uyarlayaca bir dizi
model ya da tipik biimlere sahip olur. Adapte ederek yaratr, ama bu
yarat belirli yasalara uyar: Modeller ya da tipik biimler, grameri ve
sentaks olan bir dilin unsurlardr; belirli bir sanatta ustalk kazanan
kendini dilin kurallarna uydurarak zgrce ifade edebilir, daha do
rusu, dilin kaynaklar sayesinde kendini zgrce ifade edebilir. Bu ifa
de edi almann amacna uygun ve yeterliyse, gelenein birey-tes
derinliinden kaynaklanan bir tr esin kaynayla beslenir; nk, na
sl slm biliminin kkleri Kurndaysa, slm sanann tipik biimle
rinin kkleri de slmiyetin ruhundadr ve bunun izleri grlebilir;
demek ki slmiyet, insanln btn byk manev gelenekleri gibi,
insan tarafndan icat edilmemitir.
18
bn Meiin duas
(Meiye duas)

ZEL tarikatnn kurucusu Ebul Haan e-zelnin stad

olan Fasl Sfi.Abdusselm bn Me1, ann manev ku t


buydu. 1228de, Rif dalarndaki el-Alem Danda inzivaya e-
dldii srada ld; bu dalarn tepesinde bulunan mezar btn
Maripde en ok sayg gsterilen ziyaret yerlerinden biridir.
Bize ondan kalan tek metin olan nl Peygamber duas, zel ko
lundan gelen btn tarikatlerde yeniden aktarlr ve sanki sf evren
sel insan retisinin (el-insnul-km i) bir zetidir. Burada nce bu
duay evirip, daha sonra en zor pasajlarn yorumlayacaz.
Hatrda tutulmaldr ki, her Peygamber duas st kapal olarak
Kurnn emirlerine atfta bulunur: Hi phesiz Allah ve melekleri
Peygambere salat etmektedirler. Ey iman edenler, siz ona salat ve tam

'B ir d e lb n B e (ulu grnl ad am n olu ) biim i vardr; b u , gerekten de, bu


soyadnn zgn Arapa biim i olarak g r n r, ib n M e (ya da b in Me) m im 'i,
betnm daha nceki n n a dahil edilmesiyle tipik M arib ya da bir dudaktan dieri
ne rah at b ir deiimle aklanr. Asl Becce olan Mekke, ikinci t r n bilinen bir rnei
dir.
bir teslimiyetle ona selam verin (XXXIII, 56). Burada niyaz olarak
evirdiimiz Arapa salla fiili ayn zamanda dua etmek anlamna
gelir; ayn kkten gelen salat szc, eylem insandan geliyorsa dua
(daha zelde, ibadet duas), Allahtan geliyorsa niyaz ya da ltfn ak
anlamna gelir.2

Ey Allahm, esrarn kendisinden kt, envarn kendisinden fkr


d, hakikatlarn kendisinden ykseldii ve demin ilimlerinin ken
disine indii ona salat olsun, ki o tm mahlukat aciz klmtr, idrak-
lar onun nazarnda klmektedir, ve iimizden kimse, ne ncekiler,
ne de sonrakiler onu ihata edemez.
Melekt leminin baheleri onun cemalinin iekleriyle sslen
mitir, ceberut leminin havuzlar onun envaryla (nurlaryla) dolup
tamaktadr.
Orada ona bal olmayan hibir ey yoktur, hatta denmitir ki:
onun efaatine nail olmayan herey kaybolacaktr! Ona layk biimde
Senden Sana bir salat ile (Salat ona olsun, Ey Allahm).
Ey Allahm, o Senin kll srrn, Senin tecellin ve Senin nn
de ykselmi yce bir perdedir.
Ey Allahm, beni onun haleflerinin arasna kat ve beni ona olan
adaletinle hesaba ek. Beni cehalet kuyularndan kurtaran, fazilet p
narlaryla susuzluumu gideren bir ilim ver bana. Beni, Senin yard,-
mnla kuatlm ve Senin huzuruna kan onun yoluna ilet. Kibre
dtmde bana musibet ver, ta ki kibrimi silebileyim. Beni Ehadi-
yet deryalarna daldr, Tevhid sularndan karp Vahdet deryasnn saf
kaynana batr, ta ki ondan baka bireyi ne greyim,- ne iiteyim, ve
ne de bilip hissedeyim. Ve Yce Perdeyi hayatmn ruhu, onun ruhu
nu hakikatim, ve Hakikat- Evveli, tahakkukuyla, onun hakikatini
btn lemlerim kl.
Ey Evvel, ey hir, ey Zahir, ey Batin, niyazm, kulun Zekeri-

2Peygam ber duasnn genel anlam zerine bkz. F rithjof Schuon, U nderstanditg
slam (Ailen and Umvin, M andala Books, Londra 1976).
yann niyazn iittiin gibi iit; Senden Sana bir inyet ile inyet et
bana, Senden Sana bir yardmla yardm et, beni huzuruna al, ve
Senden gayrisi ile arama gir: Allah, Allah, Allah! Muhakkak ki bir eri
at olarak Kurn sana indirmi olan O, seni vaadedilmi sona eritire
cektir (Kasas, 28:85)
Rabbimiz, katndan bize bir rahmet ver ve iimizden bize doru
yu kolaylatr (Kehf, 18:10).
Hi phesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler.
Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona se
lam verin (Ahzb, 33:56).
Allahn salavat, Selm, rahmeti ve berekt Onun kulu, Onun
resul, mm peygamberi olan Efendimiz Muhammedin ve onun ai
lesinin, sahabelerin zerine Efendimizin mbarek ve kamil szlerinin
adedince olsun.
stnlk ve g (izzet) sahibi olan senin Rabbin, onlarn nite
lendirmekte olduklarndan ycedir, gnderilmi peygamberlere selm
olsun. Ve lemlerin Rabbi olan Allaha ham dolsun. (Sffat, 37:
180-182)


Ey A llah'm , esrann kendisinden kt, envann kendisinden f
krd ona salt olsun. .
Srlar (Esrar) ile klar (envr) birbirlerini tamamlarlar, n
k srlar insann ya da kozmosun gizli eilimlerini yanstrken, k
lar derinliklerinde yatan eylere boyun emeden potansiyellerini ger
ekletirerek srlarm yanstan Varlktan fkran eyler ya da pa-
nltlardr.
Sr ( t ) ismi, klarn yeri ya da dnme organ olan ru
hun en i ksmna verilmektedir. Sf bn Atllh Hikem adl eserin

3Bu k o n u d ab k z. M u h y id d n b n Arabi, La Sagesse des Prophetes (F ussul-H i-


kem ), ev. T itus B urckhardt (lbin M ichel, Paris, 1955), it blm . Franszca evirinin
ngilizce b ir versiyonu iin, bkz. The W isdom o f the Prophets (Beshara Publications,
1975).
de, lh Nurlar srrn saflna gre bollar, diye yazar. Bu, ilh
gereklikleri yanstan ve onlar kendi eilimine (istidd) gre belirli
bir tarzda kutuplatran bir aynaya benzer.4
Sr potansiyel durumlar tarafnda yer ald srece, fia t luxn
uzatlmna benzeyen klar konusunda pasif bir rol oynar; ama
kavranamaz derinliinde varln deimez zyle (el-aynus-
sbite), yani kendi dnda hi bir evrim geirmeyen arketiple zdele
ir, nk ncelikle bireysel bilincin varoluu ve varlnn sryle
gerekletirdii hereyi barndrr.
Bu, bizim, arketiplere denk den srlar ile Varoluun kaynan
da bulunan ilh sfatlara denk den klar arasndaki ilikiyi ele al
mamz salar. Olaylarn bir ynne gre, klar varoluu srlara
atfeder, yalnz srlar hi bir zaman aa kmazlar; klar, sr
lar! ortaya kararak ayn zamanda onlarn stn rterler. ncekini
tamamlayan baka bir yne gre ise, srlar Varlkn tek n farkl-
lararak klar kutuplatrrlar. Zat- ilhde belirsiz haliyle bulu
nan arketipler, ncelikle lk Aklda (el-aklul-evvel) ayrdedilir ve bu
sayede kozmosa k saarlar; demek ki ondan trer ve bu k nok
tasndan paralara ayrlrlar.5
lk Akl, yaratlmam olan ile yaratlm olan, Varolu ile Var-
lkm iki denizi arasndaki bir berzaha benzer. Peygamberin bir ha
disine gre, Akl Allahn yaratt ilk eydir; bununla beraber, hem ya
ratlm yani melee zg, hem de yaratlmam, yani ilh bir yn ta
yan Ruhdan (er-Rh) farkl deildir.6 Belirli bir anlamda Akl

5Bizim m etnim izde kullanlan Arapa in akkat fiili iki anlam a da gelir.
6Ruhu n m eleksi y n zerine A bdulm erm el-C l yle yazar: Sflerin M elek
dedii b u d u r: H akikat o n u n araclyla yaratlr. A ynca M uham m edin H akikatidir
lel-hakhatu'l-m uham m edye). Allahn nazar b u m elein stndeyken ayn zam anda
kendi st n d ey d i; Allah o n u kendi n d an , o n d a n da dnyay y aratt... (el-
in sn u 'l-km il, er-rh b l m ). R uhu n ilh y n zerine ise yle yazar: Kutsal
Ruh (rhul-k u d s) ruhlarn ru h u d u r; varoluu aar, yle ki ona yaratlan denem ez, n
k Allahn zel bir y n d r ve dnya bu sayede varln s rdrr. Bu ru h tu r, am a d i
er ruhlara benzem ez, n k A llahn R u h u d u r; kald ki dem e can veren de bu
Ruhtu... (ib id., r h u 'l-ku ds blm ).
Ruhun bilincine benzer ve Ruh da kdn yaamna benzer. Eer sl
miyette lh AkFdan sz edilmiyor da lh Ruhtan bahsediliyor-
sa, bunun nedeni, lh Ruhun Allahtan sudur etmesi, daha do
rusu Varlkn btn derecelerini tayan bir solua benzemesidir; Akl
deyi yerindeyse statiktir, ama nesnesiyle tanmlanamaz: Bu yaratlm
evrense Akl yaratlmtr, halbuki dorudan nesnesi iin Mutlaka sa
hip olduu zaman ne yaratlm, ne de akldr, nk bu ilikide onu
lh Zttan ayran kendine zg hi bir nitelik yoktur; bildii eydir
o.7
0 Akln biri Allaha, dieri dnyaya dnk iki yz Peygam-
berin u hadisinde gsterilir: Allahn ilk yaratt ey Akld
(el-akF). Allah ona: al (ya da bana dn, ikbal) dedi, o da ald; sonra
gnder (ya da yzn dn, idbar) dedi; o da gnderdi. Peygamberin
u hadisi de yce Hintkamnn (el-Kalemul- a l) simgeledii
Aklla ilgilidir: Allahn ilk yaratt ey Hint kamyd. Allah ona
Yaz! dedi. O da cevap verdi: Ne yazaym? Yaz, dedi Allah, kya
mete kadar yarattklarm kuatan ilmimi. Bundan karlacak sonu,
Akl kozmik bir ara olduu srece yaratlm iken, onun kopya ettii
bilim ya da szerek elde ettii bilgi znde lhdir.
Demek ki lk Akl evrensel Aracdr ve burada Peygamber onun
fonksiyonunun srryla zdeletirilir.
H akikatlerin kendisinden ykseldii ve dem 'in ilimlerinin
kendisine indii
Yansyan akl insan iin neyse, lk Akl da btn lem (kozmos)
iin odur. Demek ki, isel bilinci lk Akl olan insan hem bir insan
hem de btnsel bir kozmik varlktr; kalbi evrenin kalbidir ve koz
mosun btn unsurlar bireysel doasnn deil, entellektel ve evren
sel doasnn kipliklerine benzerler; insan Evrensel nsandr
(el-insnul-kmil). Hakikatler (hakaik) Birlik iindeki btn eyle
rin yeniden btnlemesiyle onda ykselir ve bu, Aklri durmadan
7Allahn bu akl kendi kendine ayakta duran esiz bir z gibi ortaya koyduunu,
belirli bir okula gre snrlayp (m utehayyiz) baka bir okula gre snrlamadn bi
lin... (Muhyiddn bn Arabi, Beyaz nci/ed-D u rratu 'l-baid/).
gerekletirdii bir yeniden btnlemedir. Gereklikler yine onda,
Evrensel Insanda evrensel hakikatlerin insan zihnine yansmasyla al
alr: Kurna gre, Allah deme btn eylerin isimlerini ret
miti. (II, 30).
Ki o tm mahlkat aciz klmtr, idraklar onun nazarnda
klmektedir, ve iimizden kimse, ne ncekiler, ne de sonrakiler,
onu ihata edemez. '
Para btn asla kucaklayamadna gre, btn paray aciz b
rakr. Bu nerme, aym perspektife gre, Hz. Muhammedden bakas
olmayan Evrensel nsan iin de geerlidir. Hz. Muhammed, zama
nn son peygamberi ve peygamberlik m hrne sahip olarak, Evren
sel Aracnm, lk AklTn (Akl- Evvel) yeryzndeki en tam tezahr
n Yer ile Gk arasndaki ters bir benzerlik araclyla temsil
eder; baka dinlerde kurucunun tam mkemmillie eriememesinin
temeli, Tenash ya da Aydnlanma gibi baka bir metafizik iliki
dir.8
Melekt leminin baheleri onun cemalinin iekleriyle sslen
mitir, ceberut leminin havuzlan onun envanyla (nurlaryla) do
lup tamaktadr.
Evrensel Arac, ilk Akl, lh Gzelliki yanstan bir ayna gibidir,
retisi Sflerce onaylanp tamamlanm olan Plotinusa gre, lk
Akl (nous) srekli Bir zerinde dnrken, dndklerinin ierii
ni tketmeyi baaramadan, o da lk Akl zerinde dnen Evrensel
Ruha yansr. el-M elektun baheleri Evrensel Ruhtadr. Her eye
kadirlik (el-cebert) dnyasnn glcklerine gelince, onlar Saf Var-
lkta barnan grnmeyenin deposudur; ondan fkran Varolu,

8Belirli b ir anlam da byk lh elilerin hepsinin ism i Evrensel Aracm n ism idir,
am a dier konularda ayns sz konusu deildir. Evrensel nsan, bandan sonuna kadar
varolu alanlarnn etrafnda d n d k u tu p tu r. Evrensel insan evrenin balangcnda
yalnzd ve eitli dinlerde grnm tr, her seferinde zel bir g r n m n adm alp d i
erlerini dlyordu. Asl ism i M uham m eddir... H er d u ru m d a o haldeki g rnm ne
denk den ism i tar b en on u n la manev stadm eref e d -D n sm il el-C abart bii
minde karlatm... (A bdulkerm el- Cl, op. cit., el-in s n u 'l-k m il blm ).
asl saflyla, Muhammedin I n*dan (en-nrul-Muhammed)
baka bir ey deildir. Peygamberin bir hadisine gre, Allah nurun
dan bir avu ald ve ona, Muhammed ol! dedi.
Orada ona bal olmayan hibir ey yoktur, hatta denmitir
ki: Onun efaatine nail olmayan herey kaybolacaktr! Ona layk
biimde Senden Sana bir salat ile (Salat ona olsun, Ey A llahm).
Sflere gre, Allahn Peygambere yadrd inyetlerin (salt)
bolluu, ebed biimde kozmosa akan ve Muhammedin de onun sen
tezi olduu Zat- lhnin parlakhndan (tecell) baka bir ey deil
dir. Demek k Allahn Peygambere ltuf vermesini istemek, lh ha
reketle uyum iinde olmak ve bilerek ona katlmaktr; ayrca hadisler,
kim Peygamberi kutsarsa btn evrenin kutsamasn da aldn te
min eder.9
Ey A lla h m, o Sen'in k ll srrn, S en in Tecellin ve S en in
nnde ykselmi yce bir perdedir.
yle denebilirse, kk Allahta olan Aracnn zsel gereklii
(hakikati), varlk-olmayandan ('adem) belli bir tarzda ayrlabildii
srece, ilk lh iradeden (taayyn), varlktan (el-vcd) baka bir
ey deildir. Btn iradeleri kapsayan bu ilk irade kendi bana bir sr
yani bir esrardr; nk Belirlenmeyen nasl olur da kendini belirleye
bilir? Bir yandan, ilk irade Allah kantlar, nk belirlenmeyen
kavranlmazdr; br yandan, ilk irade Onu belli bir tarzda snrlaya
rak Onu rter; bir ve ayn zamanda Onu ortaya karr ve gizler.10
Ey A llahm, beni onun haleflerinin arasna ka?1 ve ona olan

9Aadakiler Peygamberin bu balam daki b ir ka hadisidir: Cebrail geldi ve bana


dedi ki: Ey M uham m ed, birisi sana salavat getirm esin ki yetm ibin melek ona salavat
okum asn, ve m eleklerin salavat o k u d u u kii eh l-i enetten olacaktr. B tn bu alle-
goriler tekil insan ile Evrensel insan arasndaki saysz karlkl ilikiyi ifade ederler.
10Bu, Vedantik retisine gre, m y iin de sylenebilir. M ya ran kkeni derinli
i kavranam az b ir srdr, nk ne M utlak ibi gerek, ne hilik gibi gerekddr. Bu
n u n iin Sfler, M uham m edin H akikatin i (el-h a k ik a tu l-m uham m edye)varoluun
ilk g rnm olarak tasavvur ederler. .
11Ak ki bir m anev soy sorunu vardr. A bdus-Salm ibn Mein, Eezin aziz ku
rucusu td rs araclyla Peygamberin soyundan geldii sylenebilir. Peygamberin fizik-
adaletinle beni hesaba ek. Beni cehalet kuyularndan kurtaran,
fazilet pnarlaryla susuzluumu gideren bir ilim ver bana. Beni,
Senin yardmnla kuatlm ve Senin huzuruna kan onun yo
luna ilet. Kibre dtmde bana musibet ver, t ki kibrimi sile
bileyim.
Son szckler Kurndaki yetin bir tefsiridir: Hayr bir hakk
batln stne frlatrz, o da oftun beynini darmadan eder. Bir de
bakarsn ki, o, yokolup gitmitir.(XXI, 18)12
Beni Ehadiyet deryalarna daldr, tevhi sularndan karp
et-Tevhd normal olarak Birlik, daha geniletirsek Allahla birlik
ehadetini gsterdii iin, bn Mein temennisi paradoksal bir du
rum ortaya karr; bu temenniyle dnd ey, yaradlanla yradl-
mayann karmasdr ve sanki yle demi gibidir: Yanl anlalan
Birlik retisinin, Efendiyle hizmetiyi nasl ayracan artk bileme
yen sarhoa kadar geniletilmesinin tuzaklarndan koru beni.
Vahdet deryasnn saf kaynana [ayn] batr, t ki ondan ba
ka bireyi ne greyim, ne iiteyim, ve ne de bilip hissedeyim.
Bu, kuds hadise yaplan bir imadr: Kulum, ben onu sevene ka
dar bana yaklamaktan bkmad; ve onu sevdiim zaman, onun iitti
ini iitir, grdn grr, dokunduuna dokunur ve yrd yere
basar olurum; benden bir ey isterse ona kesinlikle vereceim. Bu bir
lik grne gre, hizmeti hizmeti olmaktan kmaz, ama insan do
as sanki ilh Hakikat tarafndan iine nfuz edilip sarmalanm gibi
olur.
el-Ehadyet anlamndaki Birlikte, yaratn ya da hizmetinin
btn izleri silinirken, ehvahdet anlamndaki Teklikte yaratk Al
lahta grnr; birlikte okluk ve oklukta birlik.
Ve Yce Perdeyi hayatmn ruhu, onun ruhunu hakikatim , ve
H a kikat- Evvelin bilinmesiyle, onun hakikatim btn lemlerim

sel soyundan gelen saysz evliyann varl, b u soyun m anev bir akrabaln m ateria pri-
m a 'sna benzediini kantlar.
12K endini beenm ilik olarak evirdiimiz e l-b til, sahte/geici ve yanltc olan
hereye iaret eder.
kl. Bunun anlam udur: Btn grnmlerin ilki, varlk, ruhumun
z olsun, Evrensel Arac ruhsal gerekliimin (hakikati) srr olsun
ve onun kendi ruhsal gereklii varlmn btn kipliklerini kendi
iine ekebilsin.
H akikat- Evvelin bilinmesiyle.
Bunun zerine Kur nda yle denir: Biz, gkleri, yeri ve her iki
sinin arasndakileri hakkn dnda yaratmadk. (XV, 85).
Allahn kendisine Hakikat (el-Hakk) denir.
Ey Evvel, Ey Ahir, Ey Zahir, Ey Batin.
Bu ilh isimler Kurnda ayn srayla geer.
N iyazm , kulun Zekeriyann niyazn iittiin gibi iit,
ki o (Zekeriya) Allaha onu mirassz brakmamas iin yalvarr; Allah
da yama ve karsnn ksrlna ramen arzusunu yerine getirdi (III,
37 ve devam).
S enden Sana bir inyet ile inyet et bana, Senden Sana bir
yardmla yardm et, beni huzuruna al, ve Sen'den gayrisi ile ara
ma gir:1*Allah, Allah, Allah! M uhakkak ki bir eriat olan K ur-
n sana indirmi olan O, seni vaadedilmi sona eritirecektir.
Son ifade Kurndan bir yettir ve Medineye g (hicret) vesile
siyle PeygamberVgnderilmitir. Burada ruhun dnyaya srgnne
deinilir: Allah, kendisini aran kiiyi, asl yurduna, ebediyete yani
Allahn kendisine geri getireceini vadeder.
Rabbimiz, katndan bize bir rahmet ver ve iimizden bize do
ruyu kolaylatr (Kehf, 18:10).
Kurna gre, bu, Efesteki yedi uyuyanlarn maaraya sndkla
r anda yaptklar duadr. Maara kendi iinde dnmenin tecrit edil
miliini (halvet) mkmmel biimde anlatr.
Hi phesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmekte
dirler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimi
yetle ona selam verin" (Ahzb, 33:56).

I3Bu Kurndaki yeti hatrlatr (VIII, 24): Allah kii ile kalbi arasna girer (yah-
vl)." Sfi terim i olan b t in kkeni bu kkten geiir.
A llahn salavat, Selm, rahmeti ve berekt Onun k u lu ,
Onun resul, mm peygamberi olan Efendimiz M uhamm edin ve
onun ailesinin, sahabelerin zerine Efendimizin mbarek ve kamil
szlerinin adedince olsun,
Allahn ilk ve eksiksiz yaratna bahettii ltuflar Onun yaratc
szleri kadar saysz ve sonsuzdur.
stnlk ve g (izzet) sahibi olan senin Rabbin, onlarn ni
telendirmekte olduklarndan ycedir, gnderilmi peygamberlere
selm olsun, Ve lemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. (Sffat,
37:180-182)
Berzah zerine

MGELERN ikili anlamnn ok ak bir rnei, slm batm-

S liinde1 berzah ifadesinin kullanldr. slm kelmnda bar-


zah szc, genellikle, insan varlnn lmden sonraki evri
minde belirli bir ara durum anlamnda kavranr. Ancak batmlik ona
ok daha az kstl bir anlam verirken, kendini, berzah terimine yer ve
ren Kurndaki yetlerin metafizik yorumuna dayandrmaktadr. Bu
yetlerden birisi Rahman sresindedir: "Birbiriyle kavuup karla
mak zere iki denizi salverdi. kisi arasnda bir berzah vardr;
birbirinin snrn gemezler." (57; 19-20)
el-Furkn suresinden baka bir yet de yledir: ki denizi (bir
birine) salp katan Odur; bu, tatl, susuzluu giderici, bu da tuzlu ve
acdr. kisinin aramda bir berzah ve almayan bir snr koymutur.
(25; 53)

'bkz. Ren G uanon, The Reign of Q u an tity a n d the Signs of the Times (Baltim o
re, M aryland, Penguin Books, 1972), Blm 30, T he Inversion o f Symbols . (Trkesi:
N iceliin Egemenlii ve an A lm etleri, ev: M ah m u t Kank, z Yaynclk, stan
bul, 1990.)
Tasavvufun bilinen yorumlarna gre, iki deniz zii ve zellik-
leri,2 ya da, baka yorumlara gre, grnmeyen ile grneni, biimsiz
ile biimseli, dorudan bilgi ile kurumsal bilgiyi vb. temsil ederler. K
sacas, iki deniz Varlk (vcd) hiyerarisinde az ok yce ama her za
man birbirini izleyen dereceleri temsil ederler!
Dardan grlen berzah ise ister istemez blme ya da ayr
c unsur gibi belirli bir anlama da sahip olarak, teki-olmayan ilkesi
nin uygulanaca bir ekilde yorumlanamaz. Ontolojik konum u a
sndan bakarsak, daha az gereklik asndan basit bir blm olarak
grnrken, yukardan bakldnda iki denizi birletirici olarak g
rnr.
Demek ki berzah, yce bir dnyann btnsel m krarak daha
aa bir dnyann deiik renklerine blen bir prizmayla, ya da yine,
tek bir deiim noktasndan szerek yukardan gelen nlar birleti
ren bir mercekle karlatrlabilir.
Yani berzah, bir snr olarak grnen ayrc bir perspektifin k
noktas olduuna gre, acak bu anlamda ayrmdr. Ve bu adan, op
tik sinirin deldii yerde, fiziksel gzdeki kr nokta denilen eyle bir
benzerlik kurulabilir. /
Berzahm iki tamamlayc yn ine ilikin bu etkenler, Sfzmde
bu ifadenin niin bazen kutupla eanlaml olarak kullanldn yete
rince aklar.
Belirli bir varolu leminin berzah denen ey, diye yazar eyh
Si Muhammed Tadil-i Cedide, bu lemi ynetip gelitiren kutuptan
baka bir ey deildir.3
Gelime ifadesinin kullanmndan da grlebilecei gibi, eyh
Tadilnin kafasnda ncelikle berzah teorisinin kozmolojik uygulama

2Bu terim ler A bdulkerm el-Cln in D e 'lhom m e niversel (e h in s n u l-k m il)


adl kitabnda aklanm aktadr, ev. Titus Burckhardt (Paris, Dervy Livres, 1975). ngiliz
ce basm , U niversal M a n (Evrensel nsan), ev. Angela C ulm e-S eym our(S herbom e,
Beshara Publications, 1983).
3Byk lem. Bir Sft deyiine gre, lem byk bir insana, insan ufak bir leme
benzer.
lar vard: Kevnu 1-kebrde bulunan dnyalar hiyerarisi imgesinde,
her dnya ya da her derecedeki insan bireyselliinin banda, her insan
yeteneini belirli bir kutbun ynetmesiyle ayn ekilde, bir berzah var
dr.
Bunun en kolay grlebildii yer zihni anlay yetenekleridir; bu
rada berzih (berzahm oulu) hem duysal alglama yeteneklerini,
hem de zne ile nesnenin eksenlerini oluturur.
eyh Tadil ayrca yle der: nsann btn berzahlar, kalp4 olan
ve Ruh lemi ile bireysel nefs lemini birbirine balayan merkezi ber
zahm z baldr.
Bundan baka, kalbin fiziksel yn ok ak biimde berzihin
farkl karakteristiklerini ifade eder, nk eyh Tadilye gre, insan
hiyerarisinin berzihi simgesel olarak, srekli ve kendiliinden hem
daralarak hem de genileyerek aydnlk bir titreimden kan ok say
daki gzle farkedilemez nokta olarak temsil edilebilir. Berzahn her
nabz at yaam n dntrr. Bu dnm tersine dnmesin
ve bireysel ihmalkarlktan lmcl biimde dme eilimi sergile
mesin diye, her zaman manev ynelimle belirlenmeli ve zikr (efsun)
ya da solunum bilimine bal yntemlerle desteklenmelidir. Belirli
bir bak asyla bakldnda, bu yntemler solunum aamalar ile
berzihin nabz atlar arasndaki benzerlie temellenir.
Z ikr ise, ayn zamanda, hatrlama ve unutkanlk denizleri arasn
da bulunan hafiza berzahm z seslenme ile by arasndaki benzerlik
leri grmemizi salayan akla gelme ya da hatrlama anlamna ge
lir.5
Berzahtn karakteristii olan Janusun iki yzl doas, birletirme

4Bu balam da ka lb szcnn k k nn, KLB, alt st etm e fikrini anlatrken,


KBL k k n n birini dierinin nne koym a anlam na geldiini nem le belirtelim , n i
tekim kble (ibadet yn) ifadesi b u rad an geliyordu; ka lb szc, ayrca, ekil verm e
srecinde olum suz ile olum lun u n yer deitirdiini gznne alrsak, kalp anla
m na geliyordu.
5A rapada zam ann kullanm ayn benzerliklerle anlatlabilir: ebediyi simgelemek
iin fiilin im diki zam an deil, belirli gemi zam an, daha dorusu Arapada buna denk
diien zam an kullanlm aktadr.
ve ayrmann dikey anlamyla ikili ilevi, genileme ve daralmalarla ya
tay dzlemde ifade edilir. Bunlar aka ayn tamamlayc zelliin e
itli ynleridir. Temel bir mantki ifadeye indirgenmi olan bu kililer,
olumlama ve yadsmayla temsil edilebilir.
Bylece retisel berzah denebilecek olan ehdet6 formlnn
benzer bir uygulann elde ederiz.
ehdet genelde iki paraya blnm tr; birinci olan L
ilahe'ya en-ne/y, inkn, ya da es-selb bastrma denirken, kincisi olan
ill Llha. el-isbt, olumlama, denir.
Bununla beraber, ehdeti berzah teorisine daha da ak biimde
uygulamak iin, paraya blnmelidir: L ilahe, ill ve A llah.1
Yadsma, L ilha, deftiz^ile olumlama, Allah, denizi arasnda
duran berzah illa y t daha iyi anlayabilmek iin de oluturucu unsur
larna kadar ayrtirlmaldr: n: Bir koul ifade ederken, l: olumsuz,
bir yadsmay ifade eder.
n in koullu bir olumlama olduu anlald zaman, Allah ger
einden bakas olmamas kouluyla ilhunz (ilham n yaln hali)8
yeniden gereklik kazandrd iin, ill da olumlama ile yadsma, b
tn formln erevesini izen olumlama ile yadsmann tersi bir
dzende bulunur.
Bu terslik doallkla basit bir szck dzeni sorunu deildir, n
k, yeni iaret ettiimiz gibi, in bize ilhunun yanltcl kadar a
buk ulaan Allahn inyetinin yansma noktasdr; ilahe terimi yeri
ne olumlu bir nosyon koyarsak bunu grebiliriz; bu durumda, en
azndan yanltc olarak kendini olumlad srece yadsnacak ve Al
lahn szleriyle ilke olarak ya da znde zdeletii srece olumlana-
caktr. br yandan, ill nn ikinci paras olan olumsuz l, bir anla

6Tanklk ; baka bir deyile, temel form l L ilhe ill 'ilh, "Allahta n baka ilah
yoktur. Szck szck eviri yledir: L: olum suz, ilhe: tanr, in: eer, l: olum suz
(ill biim inde ksaltlm tr) ve Allah. Arap dilbilim cilerine gre, Allah ad aslnda be
lirli artikel El ile ilhu ism inden (ilhe' nin yaln hali) oluuyordu.
7lah yoktur ; eer deilse; Allah .
slbun: tanr, el-ilbu : Allah, ilhe: olum suzun - i hali.
myla ehdetin ilk parasnn yansma noktas, yani olumsuz L
ilahedit: Formln ilk ls belirsiz ilhun biimiyle ifade edilen
tanr nosyonunu olumsuzlarken, ikinci l ayn nosyonu belirli A l
lah biimiyle ne karr, bu da terimin kstlayc anlamna belirlen -
mezlii ve karlatrlmazl simgeler.
Demek ki ill ifadesi ok ak biimde berzahm iki fonksiyonu
nu gsterir; birincisi ykselen bir anlamda, baka bir deyile gr
nenden grnmeyene geite (tkenmiliin ya da lmn kr nokta
sn her zaman aan bir gei ya da dnm) araclk olarak grnr
ken, kincisi ilikilerin tersine dnd bir noktadr.
ehdet, grnte birbirine zt olan bu iki ynn teki-olma-
yan kavramyla (aka akl lemini aan ve bylece ehdefe belirli
bir gereksizlik izlenimi veren bir anlay) btnletirilebileceini gs
terir.9 -
Berzahn farkl ynleri Sleymann Mhr diyagramnda da g
rlebilir; bu, bizi, berzahm el-insnul-k m il'k ilikisini ele almaya
gtrr. Evrensel nsan, mikrokozmos ile makrokozmosun benzer
liini ifade ederek, gerekten mkemmel bir berzah, ya da ayn anlama
gelmek zere mkemmel bir simgedir.
slmiyette Evrensel nsan, varoluun olumlu yn olan btn
h a m d 10 kendisinde toplayan M uhammedundut. Onun berzah ola
rak rol, iki ehdetninin kincisiyle ifade edilir: Muhammedun
raslu'llh, (Muhammed, Allahn elisidir).
ki temel forml, L ilhe ill llh ile Muhammedun raslullh
karlatrld zaman, ilkinde berzahm ncelikle dntrc y
nyle (illa: eer olmazsa), kincisinde arac ve muhafaza edici (rasl,
eli) ynyle grnd gzlenebilir.
9Bu pek ok fantastik ehdet evirisine neden olmutur ve en az yanl olanlann-
dan biri yledir: Allahtan baka ilah yoktur, bu eviri, yetersizlii nedeniyle, pek ok
insann ehdet 'i yalnzca ok basiti bir tektanrclm olumlanmas olarak anlamas
na yol amtr.
10Peygamberin en zl isimleri unlardr: A bdullh, Allahn kulu; Ahmedut,
yceltenlerin en hayrls; M uhammedun yceltilenlerin en hayrls; Ahm edun, M u
hammedun un batm yn saylmaktadr.
Burada er-Rahmn suresinin aadaki yetinin Sfi yorumuna
da deinmeliyiz: Birbirleriyle kavuup-karlamak zere iki denizi
salverdi. kisi arasnda bir engel (berzah) vardr; birbirlerinin snrn
gemezler. Sz konusu yorum Evrensel nsanla ilintilidir ve Peygam
berin berzah olduunun, iki denizin Seyyidin A l ile Seyyi-
datn Ftima olduklarnn olumlanmasmdan ibarettir.11
eyh Ebl-Ksim el-Kueyrnin12 nl incelemesi olan Ris-
etu'l-Kueyrye (Kueyr Risalesi), pek ok eyin yamsra, Sflie z
g baz teknik terimlerin bir zetini de verir. Oryantalistler bu te
rimlerde bir tr dinsel psikoloji bulmaya amlardr ve bunun nede
ni, aslnda, Kueyrnin terimlerinin bazlarnn duygular simgeciliine
ait olmasdr. Bunda bir psikoloji, baka bir deyile insan psiesi bili
mi grmek yanl deildi, nk psiik unsurlarn ya da enerjilerin ge
liimi ve denetimi ister istemez yntemde ya da y o fd a (tarikat) b
tnsel bir para oluturur, ama Sfi psie biliminde varolan simgesel
perspektifin (ona btn manev anlamm kazandran perspektif) far
knda olmamak yanltr.
Yukarda formle ettiimiz berzahh. ilgili etkenleri Kueyr Risa-
lesinin baz blmlerine uygularsak, bazlarnn dinsel psikoloji de
dii eyin znde metafizik olan doas kolayca grlebilir.
Berzahm ikili doasnn, younlama ve genileme aamalarnn
birbirinin yerini almasyla kozmik bir dzeyde yansdn daha nce
grmtk. Duygular dnyasnda bu iki aama, en dorudan biimde,
psienin. gereklik olduu dnlen eye tepki gsterdii iki ilksel
yolda grlebilir: Bir yandan bilincin merkeze doru daralmas olan
korkuyla, br yandan genileme olan sevin ya da umutla. n

"A li batrv H alife iken, Falma, Peygamberin kz ve Alin in karsdr.


12el-Kueyr, Eb Ali ed-D akkkn izleyicisiydi ve 986dan 1074e kadar yaamt.
13Sevince uygun den b u genileme, tam karl gsn neeyle dolm as anla
m nda genilemek olan inarahe (sevinmek) fiiliyle Arapada tam am en kendiliin
den ifade edilir. O da sevinm ek anlam na gelen inbasata fiili de, etim olojik adan,
genileme anlam na sahiptir. Korku ile bzlm e arasndaki benzerlik iin eitli diller
den rnekler verilebilir; bu rad a yalnzca, zellikle ak b ir rnek olarak, Almanca A ngst,
korku szc ile Latince angustus, dar, arasndaki ilikiyi belirtelim.
Bu iki aamay evrensel dzenle durmadan btnletirme sz ko
nusu olduu zaman, onlar artk, kendilerini dsal olarak kavranan bir
eyle ilikilendirilebilirler. Korku (el-havf) ve um ut (er-rec) Allaha
yani Evrensel Zta yneldii zaman, bu nedenle psiik alandan k
mazlar, ama belirli bir anlamda, artk dzensiz drtlere bal kalma
dan, belli bir ritme kavuturulabilirler; onlarn belirli bir tarzda zaman
iindeki Mevcudiyet ve mekan iindeki Merkez tarafndan belir
lendikleri sylenebilir: Onlar ynlendiren kutup ve yneldikleri ama
bir ve ayn gereklie dnr.
Korku ve um ut aamalar, dolaymsz mevcudiyetin srekli faali
yetiyle belirlenir ve zmsenir, stelik yle bir tarzda ki, onlar gerek
letiren fakir14 zamann olu (ibnul-vakt) olmutur, daha temel
ynleri aa karacaklardr ve daralma (kabz) ve genileme
(bast) gibi daha genel kozmolojik anlam tayan ifadelerle adlandrla
bilirler.15
Bunlar, daha sonra, yaklak olarak azametin deheti diye evri
lebilecek bir ifade olan heybet ile ns, candanlkm tamamlayc aa
malar haline gelebilirler.
Biri dierine oranla dnlen ki bu ayn dzlemde ortaya k
tklarnn dnlmesi gerektiini gsterir daralma ve genile
me aamalarndan sz edilebilirken, gaybet (hilik ya da kendin
den geme) ile zdeletirilen bir heybet durum undan d sz edilir.
Burada yataydan dikeye doru bir gei vardr; bunu tersine evirirsek,
berzahm dar kaps sayesinde, hilik (fark, yani ayrlk dnyasnda)
H u z f a (cem, yani birlik dnyasnda) dnr.
el-Kueyr, el-Cneydin u szlerini aktarr:16 Allah korkusu be
ni daraltr (kabz), Ona balanan um ut beni geniletir (bast); H aki

14Allahta ya da Allah iin yoksul.


15Allahm isimleri arasnda unlar da vardr: e l-K b iz daraltan ya da kavrayan
ve el-B asit, genileten.
16Ebl-K sm el-C neyd, ran l b ir aileden geliyordu ve 910da ld Badatta
yaamt. En byk ustalardan biriydi ve kendisine hikm et sahiplerinin tavusu deni
yordu.
kat beni birletirir ve H akk beni ayrr. O beni korkuyla daraltrsa be
ni kendimden ayrr (efnani ann) ve um utla geniletirse kendime
dndrr. O beni Hakikatle birletirirse kendi Huzuruna alr, Hakk
ile eker, adaletle ayrrsa kendimden baka bir ey olann tan yapa
rak beni Ondan saklar.
20
mam Gazlfnin1Esml-Hsn
yorumundan paralar

(el-maksad e-esn fi erhi esm ilbil - hsn)

E
R-RAHMN, er-Rahm, lh Rahmet, her ihtiyac karlamas
anlamnda kusursuz, hak edenlere de hak etmeyenlere de ihsan
edilmesi anlamnda mutlaktr.
Yukarda anlan iki isimden ilki (er-Rahmn) bakalarna uygula
namaz, yalnzca Allaha zgdr. Bundan dolay kullanmda Allah
adna yaklar. De ki: ster Allah arn, ister Rahman veya her ne
yi olursa olsun arn, en gzel isimler Onundur.2 (Kurn)
er-Rahmin zelliinde kuFun (m mkinat belirledii.iin
Mutlak olan Rab tarafndan belirlendii merbb iin (varl)
mmkn varlk, abd) yer almas etkin bir cmertlik oluturur, er-
' n l Sfi ve ilhiyat Eb H m id et-T s el-G azl (1058-1111).
2slm kelam nda kullanlan zam an simgeciliine gre, Allah er-R abm n (yarat
m a d an n c e so n su z iyilii k e n d in d e n to p lay an ) ik en , y a ra tta n s o n ra
e r-R a h m d ir (m erham etini gsteren). nce deyiiyle bal bana ilke anlatlrken,
sonra ile g r n m kastedilir. H ristiyanlk da benzer bir zam an simgecilii kullanlr,
am a tersi b ir biimde: sa zam am n orfasm dadr, insana ve dnyevi olana dair Eski ahit
kullanlrken Allaha ve Gkyzne deinilirken Yeni Ahit kullanlr.
Rahmn sfatna katlmas mazhariyeti, kendi nefsinin ynleri olarak
btn nsan kusurlarn kavramasdr.

'
el-M elik
el-Melik, Varl ve sfatlaryla, herey her bakmdan ona bal olarak
varolurken, kendisi her varlktan bamsz olandr. Bu lh isme maz-
har olmak, peygamberlik halidir.


el-Kudds
e-K udds, alglanabilir, tasavvur edilebilir ve kavranabilir her trl
nitelikten arnm olan. Bu lh nitelie mazhar olma saflk ve manev
teklikle ilintilidir.

es-Seltn
es-Selm, her trl noksanlktan ve ayptan azade olandr. Ancak A l
lah sayesinde btnlk olabilir. Bu lh zellik manev ynden b
tnlemedir (varolu dengesizliinin lh Dengeye, es-Selm, dn
yle mmknn Mutlakta yeniden btnlemesi).3


3Dengesizlik kozm ik dsallatr m an n b ir etkisiyken, saf V arolu dengeye ya da
farkszlamaya denk der. Dsal dengesizlik ile isel denge arasndaki bu ayrm ,
inanlk lem inin slm iyet blgesi (d ru 'l-isl fn ) ile sava blgesine (drul-harb)
ayrlmasnda da grlr. el-sl m am a olan es-Selm a uygun derken, bar evi ya
d a huzur blgesi) (Kurndaki ifade) o lan d d r s-sel m , Kbi tarafndan yeryznde
canlandrlr. nsat m ikrokozm osunda selm evi yani Kbe kalple tem sil edilir.
Kalbe hac c yerine getirdii dikkate alndnda (Rbia el-Adevyenin) M ekkeye hac
ca gitmeyi niin ihm al ettii anlalabilir; baka b ir deyile, selm a ulalm olsa bile, o,
dsallam varoluun kargaasnn altnda zaten vardr . B undan baka, hakl bir sava
n hedefinin gerek bar olduu hatrlanrsa, ru h u n kutsal savam n (cihad) roln
anlam ak kolaydr: sel cihad aslnda baka b ir savan, dnyevi tutkularn lm sz ru
ha ve saf akla kar yrtt savan ortadan kaldm lm asdr.
el-M min
el-M 'm in,gvenlik verendir. Buna mazhar olan kul baka yaratkla
ra gvenlik salar; onlarn sna ve modeli olur.

el-Mheymin
el-Mheymin, kendi ngrs, mahareti ve koruyucu gcyle yara-
klar kollayandr. Demek ki bu isim, sentetik bir tarzda, nceden bil
me, gl olma ve vakf olabilme zelliklerini kapsar. Bu yzden eski
kutsal kitaplarda grlen isimler arasnda saylr. Bu lh zellie ina
nan kii hep tetikte durur, devaml uyank olur ve manev denetim al
tnda bulunur.

e l-A zz
el-A zz, bir ve ayn zamanda n planda, ender bulunan, kymetli ve
ulalamaz olandr. Bu zelliklerden biri grlmyorsa bu ismi kullan
mak olanakszdr, rnein gne parlyorsa kendince esizdir, ama
ona ulamak (rnein, bakarak) zor deildir; bu yzden el-A zz ismi
gne iin geerli olmaz. Nadir olmann mkemmellii (metafizik ola
rak) Birlikle zdeletirilebilir. Bu lh zellie inanan kul ender bu
lunan yce manev ustalarla karlatrlabilir.

el-Cebbr
el-Cebbr, muktedirliiyle hereye nfuz edendir (Onun dnda
olan hibir ey yoktur ve sonuta O eriilmez olandr). Bu zellie
mazhar olan kul bakalarndan etkilenmez; her yarak karsnda ken
di doasyla etkili olur ve ancak kendi bireysellii tkenmi (fen} biri
Larafndan farkedilir.
el-Mtekebbir
el-Mtekebbir, Kendisi karsnda ihmal edilebilir olduu iin hereye
yukardan bakan ve Kendi z(zt) dnda byklk ya da stnlk
tanmayandr. Bu zellie mazhar olan kul manev vakara sahiptir
(baka bir deyile, ruhun gcnn kalp-akl ve dolaysyla Ben zerin
de younlamas ve ruhtan kopan grnmlere azametli bir bak an
lamna gelir).

el-Hik; el-Bri'; el-Musavvir.*


Baz insanlar, hepsi de yaratma eylemini ifade eden bu ismin ean
laml olduunu dnrler; ancak bu doru deildir: Hilikten
(adem) varla (vcd) giden herey, ilkin ilh belirlenimin (takdir
sonra ilh grnmn (icd) 6 ve son olarak ilh ekil vermenin
(tasvr)7 nesnesidir. Allah, her eyi varolu terazisine (kadr) vurmas
itibaryla Yaradandr (Halik); varoluu farketmesi itibaryla Kusur
suz Yaratandr (Bari') ve ortaya km biimlere kusursuz gzellik
verecek gte olmas itibaryla ekil Verendir (Musavvir). Allegorik
bir hikaye olarak bir ev inaatn aktaralm: ncelikle mimar evin bo
yutlarnn krokisini karr ve gerekli olacak inaat malzemelerinin
miktarn belirler, sonra usta binayi diker ve son olarak zanaatkr g
zelletirir...
ekil Veren (el-Musavvir) ismi, eylere kusursuz bir dzen ver
dii ve tam gzellik kazandrd iin Allah anlatr. Bu, ilh faaliyetin
zelliklerinden biridir. Bunun anlamn tam olarak kavramak iin,
dnyann biimini btnselliiyle ve ayrntl biimde bilmek gerekir,

4Bu Allah isimleri ls K urnda b u srayla zikredilir.


5Bu, varolu te ra z isin in , Varlkm tam ln yle ya da byle alglam a kapasite
s i n i n atfedilmesidir. Sonradan e l-B ri'n in hareketiyle gelien bu kapasitedir (kadr).
D em ek ki yaratc fiil lh AkTdaki grnm ihtim allerinin belirlenm esine benzemekte
dir.
6Mevcudiyet. .
7Bu szckle sanatsal faaliyet, zellikle resim de anlatlr.
nk btn dnya tek bir kii modeline gre biimlenir ve bu kiiler
tek bir amac gzeterek koordine edilirler.
Kulun bu lh isime mazhariyeti, insann sanki ona bakyormu
gibi biimini alana kadar, kendisinde btn kozmosu temsil etmesini
yanstr.8 Bu kll baktan sonra, rnein, insann bedensel biiminin
uzuvlar ve organlaryla birlikte zgl ekillerinin dnlmesiyle so
nulanr. Oluma, onlarn bileimi ve aralarndaki farkllklarnn ilke
lerini anlad zaman, dikkatini bu organlar araclyla ileyen bilisel
niteliklere yneltecektir; benzer ekilde, hayvanlar ve bitkiler biimin
de, ie ve da doru ikili ynleriyle9 ve kalbinde hereyin biimini ve
ruhunu kavrayana kadar kendi anlad lde dikkatini toplayacaktr.
Btn bunlar aslnda yalnzca fiziksel biimlerle ilgilidir ve bu da ma
nev dzenin bilgisiyle karlatrldnda ancak greli bir anlama sa
hiptir. manev dzen melekler hiyerarisinden oluur ve yldzlarn ha
reketlerini, insann kalbinde rahmetin etkilerini ve hayvanlardaki i
gdnn drtlerini yneten meleklerin eitli ilevlerini gznne
alr.10 nsan bylece, varolu biimine denk den ihmal edilebilir ola
n zmleyerek bu lh isme katlm olur; nk bilim, bilginin nes
nesinin biimine benzeyen ie dnk bir biimden baka bir ey deil
dir.11 Allahn biimlere sahip olduu bilgisi, bu biimlerin zleriyle

t
8B u , b t n geleneksel uygarlklarn sahip olduu t rd en , tam kapsam l ve trde
bir fiziksel kozm os anlayn gerektirir. Bu t r bir bak daim a ve ancak bir simge ola
caktr; asla b u n d a n baka b ir ey olamaz. M odern kozm ografi ne kadar ilerleme kaydet
mi olursa olsun, fiziksel d ny am n btnsellii incelem e aralarmzla olduka alacak
tr. Antik ve o rta alardaki dnya anlaylar doal bir deneyim e denk dyordu; b u n
dan dolay, btnsel kozm osun niteliksel bir sentezinin aralanydlar. Oysa m odern a
n yldz evrenine dair anlaylar bir tefekkr salayamayacak kadar ok soyut ve dolay
ldr; ayn zam anda, evre gereklii ile insan znesi arasnda m thi bir oranszlk yara
tan m ateryalist b ir bak asn yanstrlar: H er dnya anlaynn temelde insan zihninin
bir ierii old uunu, her isel hakikatini u n u tan b ir anlaytr bu.
9D em ek ki hayvan ve bitki biim leri, objektif biim sel karakteristikleri bakm ndan
ve bilincin eitli kipliklerinin davurum lar olarak anlalmaldrlar.
I0B unlar, klli akln kiisel-om ayan, zihinsel-olm ayan ve bireysel-olm ayan b i
imleridir. el-G azalin in deindii l anlam bakm ndan zengindir.
M o d e m bilim b u basit gerei gzard eder aslnda. el-G azalin in verdii tanm
(el-ayn) varoluunun12 nedenidir; zlerde barnan biimler de insan
kalbindeki ihmal edilebilir biimlerin fiililemesinin nedenidir. Bu e
kilde kul, el-Musavvir ismi sayesinde bilimin farkna varr. nsan
ihmal edilebilir biimleri zmleyerek kendisi ekil verene (Musav-
vir)u dnr, ama bu zellik onda yalnzca imkan bir tarzda bulu
nur. Gereklikte bu biimlerin hepsi insanda lh bir yaratma eyle
miyle fiilileir, yoksa bireysel yaratmla deil;14 bununla birlikte, kul
kendisini Rahman'm insafna terkeder, nk lerinde tadklarn
deitirmedike, Allah bir kavmin kaderini deitirmez (Kurn); ay
n anlamda Peygamber de yle demitir: Bu dnyada Allah size bir
ok kez merhametini gsterir; siz bu merhameti kabul etmeyecek mi
siniz?
Yaradan el-H lik ve Kusursuz Yaratan el-Bri isimleri kula
ancak dolayl bir ekilde, kulun bilimine temellenen kuvvetinin geli
mesiyle geer... Bireye ancak mmkn ve geici bir tarzda atfedilebile
cek Halk ve Bri isimleri gibi yalnzca Allah iin kullanlabilecek lh
isimler (aslnda ou yledir) ve ayrca gerekte yaratk isimleri olan,
Allaha ancak geici ve btnyle simgesel bir tarzda uygulanabilecek
baka isimler es-Sabr (sabreden) ve e-ekr (kreden) de vardr...

el-Gafr
el-Gafr, gzellii koruyan ve gnahlarn irkinlii gibi irkinlik-

speklasyona aktr. Bilgi ya d a m arifet ise akln nesnenin zyle zdelemesidir.


12 nk deimez zlerin ierikleri (e l-a y n u s-S b itei genelde aa kmazlar;
onlarn varoluu yoktur, yalnzca daimiliklerii (subt)vardr.
13Sanat anlam na da gelen bir terim . Burada gerek sanat kutsal bilim e bala
yan ba grlebilir.
14Bireysel yaratm ancak lh yaratm erevesinde gerekleebilir ve lh yaratmn
devam ndan baka bir eyi tem sil etmez.
15Sz konusu Allahn ismi balam nda, Peygam berim b u hadisi, geleneksel bak
asna gre dnlen sanatn doasna, yani hem b ir sanat hem de bir bilim olarak bir
imay barndrr: Gerek sanat insafln yaratc faaliyetinde lh yaratm a eylem inin deva
m m gerekletirmektir.
leri saklayandr; O, irkinlikleri bugnk dnyada stlerine bir perde
rterek ve sonraki dnyadaki sonularn ortadan kaldrarak saklar,
nk balayclk (el-gafr) szc szcne rtme (es-sitr)
anlamna gelir. Allah ilkin i uzuvlarn irkinliini bedensel biimin
gzelliiyle rterek affeder, sonra sefil dncelerin ve kt imalarn
yerini saklayarak affeder, yle ki kimse onlar tespit edemez ve so
nunda Allah gnahlar azaltarak affeder16... Bundan baka, Allah
(Kurnda), insan inancna sadk kalrsa erdem elbisesiyle rterek, in
sann ahlk irkinliini gzellie dntreceini vadetmitir.17
Bu lh isme mazhar olan kul, kendinde saklamas gereken ey
leri bakalarnda da rtmelidir.18 nk Peygamber yle demitir:
Bir kii bir mminin bir kusurunu rterse, Allah da Hair gnnde
Onun kusurunu rter. Bu zelliin kar kutbunda iftira, ihbarclk,
intikam ve ktln ktlkle cezalandrlmas vardr; tam tersine,
bu, varlklarn sahip olduu iyilii ortaya karan insana aittir. Her ya
ratn gzel ve irkin, kusursuz ve kusurlu yanlar vardr; kim ki onla
rn irkinliklerini grmezlikten gelir ve yalnzca gzelliklerinden bah
seder, onlar gerekten lh Gufrana kavuurlar.19Nakledildiine gre,

16G nah ya d a su, varln norm al dengesinin bozuluudur. Varln farkllama


m bolluunun ifadesi olan lh balaychkla, ilenen sular btnsel kozmik dengede
boulm u gibi olurlar.
17Seyyiati hasenate eviririz (K urn ). Varl, insan olanaklarnn bolluunu
temsil eden C ennet durum uyla btnletirerek ortaya kan tesadfi sapm alar ntralize
edilir ve tekrar olum lu ynlerine dndrlr: Genelde su, iyiyle ktnn, gerekle ger-
ekdnn kanm dr; o n u n ontolojik bakm dan olum lu ierii, suun, bilinm ez bir ey
olduu srece, varln derinlere kk salm ve tem el eilim ini temsil etm emesi kouluy
la, iyiye ya d a geree duyulan zlem dir: bu durum da, C ennet durum una tekrar dnm ek
olanakszdr. Ak da, kendisi dnda, irkinlik olarak grnen eyi gzele deitirme er
dem ine sahiptir. Cinsel akm hayvani yn b u ekilde gzele dntrlr.
18slmi perspektife gre, birin in gnahlann, baka biri tarafndan aa vurulm a
msa, aka itira f etm esi vlecek bir ey deildir, nk insann kendi irkinliini
oriun n n d e sergilemesi k om usuna saygszlktr; ayrca gnahn ortaya koymak ba
kalarna zarar da verebilir. A llahn da affederek saklayaca um uduyla gnahn sakla-
maldr.
19Nasl Balayclk ism inin anlam el-H a k e m (H k m Sahibi) ile el-H a km
(H ikm et Sahibi) isim lerinin an lam lan n dlam yorsa, lh m erham etin taklit edilmesi
Hz. sa selm onun zerine olsun mritleriyle seyahat ederken,
dayanlmaz bir kt koku yayan bir kpek leinin yanndan gemiler.
Mritlerinden biri, Bu le ne kadar pis kokuyor! diye barm. Hz.
se ise u cevab vermi: Dilerinin beyazl ne kadar gzel!

el-Kahhr
el-Kahhr, dmanlarnn gururunu onlar yok ederek ve aala
yarak krandr; Allahn dnda, Onun hakim olmad ve gcnn
yetmeyecei hibir ey yoktur.20
nsanlar arasnda hakim olan dmanlarna boyun edirendir. n
sann dman, kendinde barnan kendi nefsidir.21 eytan onu aldatt
iin dmandr. nsan kendi nefsinin arzularna hkim olabildii
lde, nefsin tutkularyla ykm hazrlayan eytan fetheder. eytann
tuzaklarndan birisi cinsel itahtr; bu arzuya boyun emeyen birisi ar
tk bu tuzaa yakalanamaz; ayn durum, dinsel disiplinler ve akim l
tleriyle arzulara hkim olan kii iin de geerlidir.22 Teninin arzula-

de, manev insanda, ayrdetmeyi ya da farketmeyi ve toplumsal dzenden sorumlu mo-


nark rneinde adil ynetimi dlamaz. Ayrm yaplmas, tek tek varlklarn zleri iin
deil, dorular ya da yanllar ifade ettikleri srece fikirler ve eylemler iin geerlidir.
eriattaki ngrld biimiyle toplumsal adalete gelince, bakalannm gvenlii a
sndan nyarg duyulmakszm gizli kalabilecek bireysel motivleri ortaya karmaktan ka
nr. Allahn haklannm ihlalleri ile insan haklannm ihlalleri arasnda ayrm yaplr.
lk rnekte yarg, Allahn suluyu affedebileceini dnerek merhametli olmaldr.
Genelde ahitleri sank aleyhine kant gstermekten caydrlrlar ve sank, bakalarm!
hakk inenmiyorsa, suunu reddetmeye davet edilir; buna ramen su kantlanrsa, h
km kararllkla kesilecektir. Bu uygulamann modeli Peygamberin davran tarzdr.
20Yaratn urad kstlamalarn ilki ve en evrenseli, onun iin, akn ve mutlak
Birlik halindeki Zata (Ebadtyet) yaklamann olanakszldr. Gerekten de Zt yalnz
ca Zt bilebilir; manev bir durum olarak bu bilgi, yaratn ortadan kalkmas (mahv) an
lamna gelir. Bu anlama gre, Kahredenin (Kahhr) ilh yn dorudan doruya het-
eyi kapsayan Birlikten gelir, yle ki Onun dnda hibir ey bulunmaz ve bu nedenle
Oda dandan ulalamaz; baka bir deyile, Allah kavranamaz, nk her eyi kav
rayan Odur.
21Baka bir deyile, terile zdeleen tutkulu ruh.
R uhun en kusursuz hkim iyeti kendi m ahiyetini bilm ektir. Bu durum da, insan,
rina egemen olan herkes btn dnyaya da egemendir, kimse onun
hakkndan gelemez, nk baka birinin ona yapabilecei en byk
ktlk bedenini ldrmek olur; bedenin lm de ruhunun yaam
olacaktr, nk yaarken tutkularn ldren insan ldnde yaar,
Allah yolunda ldrlenleri sakn ller saymayn. Hayr onlar,
Rableri katnda diridirler, rzklanmaktadrlar. (l-i mrn, 169)

N ot
Allahn isimlerinin toplam says doksan dokuzdur. el-Gazaliden
evrilen paralarda yer almayan isimler yledir:
el-Vehhb (hsan Edici), er-Rezzk (Rzk Verici), el~Fettb (i
gz, baar ve zafer yolunu ac), e l- 'Alim (Hereyi Bilici), el-Kbiz
(Skan, Daraltan), el-Bsit (Ferahlk Veren), el-H fid' (Haddini Bil
dirici), er-Rfi (Yceltici), el-M u 'izz (ereflendirici), el-M uzill (Ze
lil Klc), es-Sem (Hereyi itici), el-Bsir (Hereyi Grc),
el-H akem (Yarglayc), EV A di (Adil), el-Latf (Hereye nfuz eden,
ltfeden, ncelikle Yaratan), el-H abr (Hereyden Haberdar Olan),
el-H alm (Ho Davranan), e l- A zim (Yce), el-G afr (Affedici),
e-ekr (Deer Bilen), e l- A l (En Yce), el-Kebr (Mutlak Olarak
Byk), el-H afz (Koruyan), el-M uktt (G Veren), el-Hasb (Her-
eyin Hesabn Bilen), el-Cell (Ulu), el-Kerm (Cmert), er-Rakb
(Gzeten), el-M ucb (cabet Eden), el-Vs (Hereyi Kuatan),
el-H akm (Hikmet Sahibi), el-Vedd (efkatli), el-Mecd (Azametli),
el-B is (Yeniden Yaratan), e-ehid (Hereyi Bilip Mahede Eden),
el-H akk (Adil-i Mutlak), el-Vekl (Gvenilir), el-K an (Kuvvetli),
el-M etln (Salam), el-Vel (Koruyucu Efendi), el-H am d (vlmeye
Layk), el-M uhs (Hereyin. saysn bilen), el~Mubd {Yoktan Vare-
den),e l-M u (Aslna eviren), el-M uhy (Hayat Veren), el-M um t
(lm Veren), el-H ayy (Diri), el-Kayyum (Ezelden Ebede Kaim,
Daim ve Varolan), el-Vcid (Vcuda Getiren), el-M dd (Soylu),

doas gerei entellektel olarak, Allahn dnyay iine ald gibi, kendi nefsini iine
alr.
el-Vhid (Esiz), ei-Eha (Bir), es-Samed (Hibir eye mutha ol
mayan), el-Kdir (Kudret Sahbi), el-M uktedir (Hereyi Belirleyen),
el-M ukaddim (Evveli Olmayan), e l-M ehhir (Tehir Eden), el-Evvel
(lk), el-Ahir (Son), ez-Zhir (Apak), el-Btn (Gizli), el-Vli
(Hereyi dare Eden), el-M te'l (ok Byk), el-Berr (yilik Ya
pan), et-Tevvb (Rahmet ile Balayan), el-M untakim (ntikam
Alan), el-'A fuv (Gnahlar Affeden), er-R 'f (Acyan), Mli-
k l-M lk (Hereyin Mutlak Sahibi), Z l-C ell-V el-krm. (Aza
met ve kram Sahibi Olan), el-M uksit (Hak ve Adaletle Gren),
el-C m ' (Toplayan), el-G an (Zengin), el-M uni (Zengin Eden),
el-M ni' (Engel Olan), E-Drr (Eksilten), en -N f'lFayda Veren),
en-N r (Aydnlk Veren), el-H d (Hidyete eritiren), el-Be-
d i'(Kimseye Benzemeyen), el-Bk (Daimi ve Sonsuz Olan), el-Vris
(Miras), er-Rad (Doru Yola Gtren), es-Sabr (ok Sabr Gs
teren).
21
slm eitimde
gzel sanadann rol

t
NCE modern akademik retide slm sanatnn kaplad

O yeri ele alarak balyalm, nk slmn ou rencisi ilk


defa bu reti ya da daha zgn olarak arkeoloji ve sanat
tarihi yoluyla slmn sanatsal mirasyla yz yze gelirler. Arkeoloji
ve tarih hmanistik felsefesinin, yani btn manev deerleri yalnzca
insani zelliklere indirgeyen bilinemezci bir felsefenin kardei olarak
onsekizinci yzyl Avrupasnda ortaya km tek bir bilimin iki ayr
koludur. Bundan dolay, ei grlmedik bir biimde ok sayda deerli
veriyi toparlayp ve ay ekilde saysz kymetli eserin korunmasna
katkda bulunsa da, bu bilimin slm sanatnn genel tarihi yannda
onun manev zn de kavryabileceinden kuku duyabilirsiniz.
Arkeoloji ve sanat tarihi, sanat eserlerinin tarihi analizleri temeli
stne kurulmutur. Byle bir analiz pekala nesnel sonular dourabi
lir, ama bize zorunlu olarak eylerin asl bilgisini vermez. Tersine, bu
analiz, bir ta duvara bakan bir adamn her bir tan kaynan arat
rarak duvarn varlk nedenini (raison detre) anlamaya almas gibi,
daha kapsaml bilgiler pahasna ayrntlar ksa kesme eilimindedir.
Bu, slm sanatnn kaynan, her bir elementi kendisinden nce ge
len Bizans, Sasani, Kpti ve benzerleri gibi baz sanatlara tayarak,
aklamaya alan ok sayda akademisyenin yapt eydir. Bu akade
misyenler slm sanatnn z yapsndan gelen orijinal birlii kavrya-
mamlar ve slmn dn ald tm elementlere vurduu dam-
. gay unutmulardr.
Sanat tarihinin dou medeniyetleri sanatlar zerine yapt ara
trmalardan ok sayda yeni atlmalar salad dorudur. Ancak, sanat
tarihi hibir zaman kendisini orijininde yatan belli nyarglardan kur
taramad. Sanki bir sanat eserinin asl nitelii onun gzelliinden gel
miyor ve sanki gzellik o ann psikolojik atmosferinden bamsz de
ilmi gibi, bir sanat eserinin deerini onun gerek ya da varsaylan
orjinallik derecesi ya da onun devrimci nitelik tayp tamadna
bakarak deerlendirme alkanl olarak bu nyarglar ok derinlere
kk salmtr. ou sanat tarihileri ncelikle sanatnn kiilii ile il
gilenmi, ama bir sanat eserinin ortaya serebilecei manevi geree
gzlerini kapamtr. Onlarn kavramaya altklar byle bir sanatsal
ifadeye neden olan psikolojik drtdr. imdi bu bireycilik ya da psi
kolojizm olarak adlandrabileceimiz akm hibir zaman bireysel so
runlarn ya da deneyimlerin sahnesi olmam slm sanatnn ruhun
dan olabildiince uzaktr. Mslman sanat, slm oluuyla yani ve
lh kanunlara boyun emesi sayesinde gzellii retenin ya da ya
ratann kendisi olmadnn, bir sanat eserinin ancak kinatta dzene
itaat ettii oranda gzel olduu ve bu yzden evrensel gzellii yanst
t gereinin her zaman bilicindedir: elhamdulillh vahehu. B
tn prometeci yaklamlar dlayan bu bilin, sanat eserlerinin de gs
terdii gibi, hibir zaman sanatsal yaratcln cokusunu kmse
mez. Bu bilin daha ok slm sanatna yce ve her halde kiiler st
bir nitelik kazandrr. slm dncesine gre, sanat, semav katman
larn hareketine hkmeden yasalar kadar kiiler st olduunda, insa
na Allah tamr.
Bundan dolay, modern psikolojizm asndan, slm sanat ka
pal bir kitaptr. Bu sanat Avrupa sanatnda grlen insan olunun
temsiline benzer hibir ey sunmadndan, zellikle kapaldr. Hem
Yunan sanatndan hem de Hristiyan ikonografisinden etkilendiin
den, Bat uygarlnda insan imgesi btn grsel sanatlarda merkezi
bir konum igal eder, ancak slm dnyasnda insan imgesi ikincil bir
rol oynar ve ibadet alanlarnn tamamen dndadr. nsan-merkezli
sanan slmc inkar hem mutlak hem de arta baldr: ibadet nesne
si olabilen tm imgeler asndan mutlak, ve canl bedenlere yknen
sanatsal biimler asndan ise arta bal. Allahn yarattklarn taklit
etmeye alan sanatlar sulayan Peygamberin szlerine kulak vere
lim: teki dnyada onlardan eserlerine can vermeleri istenecek ve bu
nu yapamadklarndan ac ekeceklerdir. Bu hadis deiik biimlerde
yorumlanmaktadr. Genelde bu hadis z bakmndan kafir bir niye
tin sulanmas olarak anlalr, ve bu yzden slm dncesi canl
varlklar yanlsamas yaratmamalar kouluyla insan-merkezli sanat
biimlerine hogryle bakar, rnein, minyatr resimde -boyutlu
uzay gsteren merkezi perspektiften kamlmaktadr.
Avrupal bak asndan figratif sanatlar zerindeki slm kst
lama ar grnr, ve denir ki, kltrel yoksulluun sorumlusu bu-
dur. Ancak Avrupa sanat tarihi slmc benzetmesizlikin (aniconism)
hakkm da verir. Avrupa sanat, Orta alardan baka bir deyile,
Rnesansn natralist eiliminden bu yana gelimekte olduundan,
kendi gvenirliini dine kaptrmasna gl katklarda bulunmakta
dr.
Ve unutmayalm ki, insan imgesi her zaman insann kendisine ya
ktrd bir imgedir.. mge imgeyi yaratann kendisiyle ilgilidir, bu
yzden imgeyi yaratan yapt byden kendisini asla kurtaramaz. Gi
derek hzlanan etki tepki aamalar ile birlikte Avrupa sanatnn tm
sreci asl olarak insanla imgesi arasndaki bir diyalogtan ibarettir. s
lm erken bir aamasnda btn bu ihtirasl psikolojik aynalar oyunu
nu yasaklayarak insann her eyden nce gelen deerini korumutur.
slm sanat kavray ile Avrupal kavray ylesine farkldr ki sa
nat ya da sanat gibi szcklerin ortak kullanm aklk getirmek
ten ok karkla neden olduu sylenebilir. Avrupa sanatnda he
men lerey imgedir. Sonuta Avrupa sanat hiyerarisinin tepesi fig
ratif resim ve heykel tarafndan tutulmutur. Bunlar serbest sanat-
lardr; ama mimar, teknik zorunluluklarla koullanm olduundan,
aa mevkileri igal eder. Daha da aada dekoratif/ssleme sanat
lar yer alr. Avrupal bak asndan, sanat bir kltrn ls do
ay temsil etme yeteneinde, ve dahas insan resmetme yeteneinde
yatar. slm gr asndan ise aksine sanatn temel alan doann
betimlenmesi ya da taklit edilmesi deil ihsann eseri hibir zaman
Allahn sanana eit olmayacaktr daha ok insann evresine ekil
vermektir. Sanat insann doal olarak evresini kuatan nesneleri
bir ev, bir eme, bir su ta, bir elbise, bir hal her nesnenin ken
di doasna uygun olarak sahip olabilecei mkemmellikte donatmal
dr. rnein, bir binann kusursuz hale getirilmesi -boyuu geo
metriye (billur durumundaki maddenin mkemmellii izlenerek) da
yanr, ama hal sanat renklerin uyumuna uygun olarak iki boyutlu ge
ometriyle ilgilidir. slm sanat ekil verdii nesneye yabanc hibir ey
katmaz; sadece onlarn temel niteliklerini ortaya serer. slm sanat z
olarak nesneldir; aslnda ne bir kubbenin en gerek profilini arama
nn, ne de izgisel bir ssn ritmik gsterisinin sanatnn kiisel ruh
haliyle fazla ilikisi yoktur. Yalnzca Rnesans-sonras Avrupa deil
geleneksel Hristiyan sanatnn da ana temas insan imgesidir. slmda
da insan btn sanatlarn bavurduu bir merkezdir, ancak kural ola
rak insan grsel sanatlarn bir temas deildir. Figratif ve insan-mer-
kezli sanata kar genel slmc direnii tam olarak ele aldmzda in
san biiminin ilh kaynana duyulan muazzam saygy kefederiz.
Gerekli deiiklikler yaplmak zere, ayn ey geleneksel Hristiyan sa
nat iin de dorudur, ama iki olgunun getirdii sonular btnyle
farkldr.
Burada slm dnyasndaki grsel sanatlar hiyerarisini zetlemek
istiyoruz. Tm slm sanatlarnn en asili kaligrafi ya da yaz sanadr,
nk bu grsel biimleri Kurnm ilh kelamna evirme imtiyaz
tar. Aslnda, Arap yaz sanat ok mkemmel noktalara ulamakla
kalmam, tmyle dik al k u f'den ek akc ve zengin nesh biim
lerine kadar geni bir farkl biimler yelpazesine ulamtr. slmn
hkm srd her yerde Arap kaligrafisinin saysz hzineleri bulu
nacakta.
Ayn oranda nemli bir dier sanat mimardir. Mimar, denebilir
ki, insann evresine ekil veren ve bu evreyi slm berekete uygun
klan sanatlar iinde nemli bir yer igal eder. Aa ileme, mozaik,
heykel gibi yardmc el sanatlarnn ou mimarye baldr. Gelenek
sel terminolojiye gre biz bunlara yardmc sanatlar diyoruz, ama as
lnda bunlar slm dnyasnda hibir zaman daha nemsiz bir mevki
igal etmezler. Bu fayda salayan sanatlar iin bile dorudur, nk
bunlar da Allahn yeryzndeki temsilcisi olarak insann saygnlm
tarlar.
slm dnyas modern sanayi rnlerinin istilasna uramadan
nce, ister zengin ister yoksul bir mteri iin olsun, bir Mslman
zanaatkarn elinden belli bir gzellik katlmakszn kan bir nesne
yoktu. Zanaatkarn kulland madde mtevazi, aralar da ok basit
olabilirdi, ama eseri yine de soyluydu. Bu kayda deer olgunun nedeni
gzelliin slmn yapsnda olmasnda yatar; bu onun kendisini ada
let ve cmertlik (kerem) olarak aa vuran Birlik (tevhid) olan en te
mel gerekliinden kaynaklanr. Bu nitelik, birlik, adalet ve cmert
lik, onlara birlik, denge ve bolluk dediimizde daha aka grlecei
gibi, gzelliin de temel zellikleridir ve hemen hemen gzellik tan
mn olutururlar. nk, sanatsal dzlemde, adalet dengeyi olutu
rur, cmertlik de bolluu ve birlik tm mkemmel eylerin ortak
kaynadr.
Eer i gzellikle d gzellii dnrsek, kincinin kaynan bi
rincide bulduunu grrz. nsan etkinlikleri slmla btnletii
oranda gzellie dayanak olutururlar aslnda bu etkinlikleri aan
bir gzelliktir bu, nk o slmn kendisindeki gzelliktir. Rolleri
eylerdeki sakl nitelikleri ortaya karmak olduundan, bu gzel sa
natlar iin zellikle dorudur. slm sanat gzelliini herhangi bir et-
mik dehadan almaz.
slm sanatnda gzellik ya da slmn normal olarak evresine
sat gzellik varolusal bir tarzda ak dini eitimin doktrin re
tisini akla uygun klan sessiz bir eitime benzer. Bu gzellik rasyonel
dnce szgecinden gemeksizin nefse iler ve birok inanan kii a
sndan kaksz bir doktrin olmaktan ok dorudan bir anlatdr. G
zellik dinin can, eti; teoloji, yasa ve etik ise iskeletidir.
Bu nedenle, sanatn varoluu slmn manev ve sosyal ekonomisi
iinde yaamsal bir zorunluktur. Ancak, sanat sanat ve zanaatkar ol
makszn varolamaz: sanatn zanaatkarsz ve ayn ekilde teknik bece
rinin gzellik olmakszn dnlemiyecei geleneksel slm dnya
snda bu ikisi arasnda ayrm yaplmaz. Makinalarn devreye girmesi
nin bir sonucu olarak zanaatlarn giderek yokoluu slm sanatlarnn
ksmen ya da tamamen ortadan kaybolmasn getirmitir. Bir anda
din eitim iki temel direinden yoksun braklmtr: her yana salan
bir gzelliin sessiz yardm hl arta kalan izler var, ama ne ka
dar? ve normalde manev bir sonuca ynlendirilmi profesyonel za
naat faaliyetlerinin daha belirgin destei.
Meslek eitimi Peygamberin ifade ettii trden bir mkemmelli
e doru yneldike manev eitimle i ie girer: Allah hereyi m
kemmel klmtr (ketaballahu ihsane 'ala klli ey). Burada ku
sursuz olma olarak aktarlan ihsan szc ayn zamanda gzellik
ve erdem anlamlarna da gelir; tam olarak bu szck zorunlu olarak
da vuran, her insan eylemini sanata ve her sanat da Allahn selam
na dntren kalbin ve ruhun gzellii, i gzellik anlamna gelir
(Zikrullah).
Ecdatmdan bir eyler almam Mslman bir sanat yoktur. Ge
lenein ona sunduu modelleri gzard edecek olursa, sadece bundan
dolay bu modellerin derin anlam ve manev deeri hakknda cehale
tini ortaya koymu olur: bunlarn bilincinde olmadndan kalbini bi
imlere aktaramaz. Gelenek yerine yalnzca ksr bir tekrar kalr. Bu
tam da Avrupal dnrlerin slm sanan hor grmeye gtren ol
gudur; onlara gre bu sanat hayal gc yoksunluundan giderek l
mektedir. Ama aslnda slm sanat modern sanayi lmcl darbesini
vurana kadar derin zn hep korudu. Eer slm sanat bugn l
yorsa bunun nedeni kklerinin, geleneksel zanaatlarn tahrip edilmesi
dir.
Yine de tm geleneksel zanaatlar ve sanatlaryokolmamtr; baz
yerlerde bunlar yayor ve korunmalar iin ne gerekiyorsa yaplmal
dr, nk sanayileme sosyal meselelere gerek zmler getirmiyor.
slm sanatnn modern akademik retimdeki yerini ve onun gele
neksel zanaatlarla ilikisini ele aldk. Ve grdk ki slm sana yalnz
ca Mslman topluluklarn sanat deildir, ve slmn kendi ruhunda
derinlere kk salmtr; slm sanatnn eitli biimleri ortak zellikler
tamakla kalmaz, onun kendisinde var olan eitlilik, tek bir mzik
paras zerine yaplan eitlemeler gibi, temeldeki birliin bir tezah
rdr.
imdi asl konumuza dnebilir ve slm sanat konusundaki bir
bilginin slmi eitim iin yaamsal olup olmadn sorabiliriz: slm
sanat slmn kendisi iin yaamsal mdr? Her Mslman, bana g
re, bu soruya Hayr yantn verecektir. lh Hakikatm bir yolu ola
rak slm hibir kltrel arta bal deildir; bir Bedevi bir slm d
nr kadar kusursuz olabilir, ve Kabeyi gsteren byke bir kaya
ile etrafndaki kk talarla evrili ldeki basit bir musalla bir m
min iin Delhideki ncili Cami (Pearl Mosque) kadar deerli bir iba
det yeridir. Kltrel gelime zorunlu olarak manev baar demek de
ildir. O zaman yle soralm: Bir Mslman topluluk slma yaban
c bir kltrel ortamda yaayabilir mi? Tecrbe yaayabileceini gs
teriyor, ama bu baarl bir yaam olmuyor. Ama bizim sorumuz kl
trel bir erevenin az ya da ok nemli unsurlarn bir eitlemesini
gerektirdii, ve materyalist felsefe ve sosyolojinin slmi eitim iin s
lm sanatnn yokluu ya da bir gayrimslim sanatn varlndan daha
byk bir sorun yaratt yolundaki dncelere k tutabilir; nk
sanat grnmlerle ilgiliyken felsefe ve psikoloji eylerin kalbine uza
nr. Ama bu dnce tek yanldr ve aslnda eylerin d ehreleri ile il
gilenirken, ayn zamanda sanatn hakikatin i boyutunu da aklad
n unutur.
Sanatn z gzelliktir, ve doas gerei gzellik i hakikat olduu
kadar d hakikattir. Peygamberin buyurduu gibi: Allah gzeldir,
gzeli sever ("Allahu Cemlun yubibbu l-C em a l"). Gzellik, bun
dan dolay, yeryznde gzel olan hereyde yansyan lh bir sfattr.
Akademisyenler belki hadiste bahsedilen gzelliin katksz bir m o
ral/ahlaki nitelik tadn ileri srerek itiraz edeceklerdir, ama hadi
sin nemini byle snrlamamz iin neden yoktur. lh Gzellik va
roluun her dzeyinde neden k samasn? phesiz lh Gzellik
ahlaki olduu kadar fiziksel gzelliinde ok stndedir, ama ayn za
manda bu lh Gzelliin hkm dnda hibir ey gzel olamaz:
Allah gzeldir ve gzeli sever. Onun yeryzndeki Kendi tecellisini
sevdii anlamna gelir.
ok sayda tannm Mslman metafizikiye gre, lh Hamet
(celal) bir biimde yarattklarna gre Tanrm n akm doasn aa
vuran iddeti anlatan btn lh sfatlan kapsarken, lh Gzellik
(cemal) kerem ve rahmeti yanstan tm lh Sfatlar kapsar. Daha ge
nel anlamda, her lh sfat dier tm sfatlar iine alr, nk bunla
rn hepsi tek bir Zt anlatr. Bu ekilde, gzellik hakikat (hakki ve
hakikat gzellik anlamna gelir. inde hakikat barndrmayan gerek
gzellik olmad gibi, gzellik samayan tam bir hakikat yoktur. Ev
rensel sfatlarn bu karlkl oluu geleneksel eitimin her dzeyinde
kendini gsterir, ve bu balantyla denebilir ki: slmda her sanat bir
bilimdir ve her bilim de bir sanat. Bu ifade, dorudan slm sanatyla
ilgili geometri ilmini kastetmektedir. Geometri ilmi sanatnn temel
geometrik ekillerden ahenkli biimler gelitirmesine izin veren bir
ilimdir. Ancak, anlamn derinlerine indiimizde, sanat bir bilimdir
nk sanat nihai hedefi lh Gzellii olan tefekkr bilgisine yolu
aar ve bilim birlie yneldii oranda bir sanattr ve bu yzden gzel
likten baka hibir eyin veremeyecei bir denge ve ahenk anlam tar.
Modern Avrupa sanat, tesadfen sunduu gzellik ne olursa ol
sun, genel olarak yaratcsnn zel psiik dnyas iine hapsolmutur;
ne bilgelik/deha ne de manev zerafet ierir. Modern bilime gelince, o
ne gzellii tar ne de ister. Salt analitik kalarak, modern bilim gzle
rini ok ender olarak eylerin tefekkre dayanan grnmlerine aar.
rnein, insan zerine alrken, onun ayn zamanda bir arada hem
beden, hem nefis hem de ruh olan tm doas zerine asla dnmez.
Modern bilimi modern sanayiden sorumlu tutarsak btn bu irkin
likler dnyasnn temelinde bu bilimin yattm grrz. Son olarak
syliyeceimiz, btn tecrbesine ve eitimine ramen modern bilim
aklsz bir bilimdir. Belki de geleneksel sanatn bize verecei en byk
ders gzelliin hakikatin bir lt olduudur. Eer slm yanl bir
dinse, ilh bir mesaj deil de bir kiinin kafasndan kan bir sistemse,
sonsuz gzellikle donanm bu kadar ok eser verebilir miydi?
Burada u soruyu sormamz gerekir: Bugnk slmi eitimde
gzel sanatlarn rol ne olmaldr? Eer ak bir zihinle ve nceden
bahsettiimiz Ortaa-sonras nyarglar olmakszn ele alndnda,
slm sanat almas btn slm kltrnn manev kklerine yak
lamann bir yoludur. Ayn ey btn geleneksel sanatlar iin de do
rudur. Saknmamz gereken temel eksiklik erken yzyllardan beri b
tn sanat eserlerini gemie ait ve gnmz yaamyla ok az ilintili
katksz tarihsel olgular olarak gren akademik kafadr. yle grn
yor, ki, onu douran tarihsel koullar bilmeksizin sanat anlyamayz
bile. Bu greliliki bak asna karn, memnuniyetle syliyebiliriz ki,
slmiyete gre, Tunus, Kordoba, Kahire, sfahan, Herat ve dier e
hirlerdeki byk camiler, onlar yaratanlarn dnce yapsn farket-
memiz olanakl olduu oranda, dne olduu kadar bugne de aittir
ler. unu sylemenin de anlam yoktur: Baka bir ada yayoruz ve
bu yzden o mehur yaptlar ada cami mimarsi iin model alama
yz. Zamann peinden komyalm her zaman bizi geecektir
ama manev ecdatlarmzn sanatnda neyin zaman tesi olduunu so
ralm. Bunu kavradmzda, o sanat gnmzn aresiz ortamnda
da kullanabileceiz.
Tarihsel aratrmann belli bir amac vardr; u tr sorulara yant
verebilir: Bu cami ne zaman yaplmtr? Kim yapmtr? Paray kim
demitir? En yakn modelleri hangileriydi? Ve srer gider. Ama gzel
sanatlar alanndaki slmi eitim burada durmamaldr; o hereyden
nce slm sanatnn gerek deerlerine iaret etmelidir. Brakalm
renciler mlekilikten kubbe rmeye kadar eitli sanatlarn teknik
ilemlerini rensinler; brakalm belli bir binann oranlamasn bize
verecek geometrik ekilleri bulsunlar. Ksaca, en azndan zihinlerinde,
bir sanat yaptnn douunu yaasnlar. nk byk sanat miras
unutulmu olsun ya da yalnzca ihmal edilmi; yeniden kefedilebi-
lir ya da edilemez olsun bir nesne deil, kaynan tevhid'den alan
manev bir bakla birlikte teknik beceriyi birletiren bir yntem ola
rak geleneksel sanatn kendisidir.
22
slm sanatnda kalc deerler

*
SLM sanatnn Bizans, ran, Hint ve Mool kaynaklarnda nce

I den mevcut unsurlardan olutuuna ilikin ok ey yazlmakta


dr. Ama btn bu unsurlar tek bir sentezde ileyen gcn doa
s hakknda ok az ey sylendi. Hem zaman hem de mekan olarak s
lm sanatnn birliini kimse inkar etmiyecektir; bu ok aktr; sanat
eseri ister Kordobada bir Cami, Semerkantta byk bir medrese,
Maripte bir evliya mezar olsun, isterse in Trkistannda trbe ol
sun, sanki hepsinden ayn k salmaktadr. yleyse bu birliin doa
s nedir? eri hukuk hibir zel sanat biimi emretmez; yalnzca bu
biimlerin ifade alanlarn kstlar, ve kstlamalar yalnz bana yaratc
deildirler. te yandan, oklukla yapld gibi, bu birlii sadece dini
duygulara atfetmek ok yanltr. Bir tutku ne kadar youn olursa ol
sun, btn bir biimler dnyasn hem zengin hem de ll, hem
gl hem de kusursuz bir ahenge dntremez. slm sanatnda
grdmz birlik ve dzenin bize kristale hkmeden yasay anmsat
mas tesadf deildir: zorunlu olarak mphem ve her zaman belirsiz
olan salt tutkunun gcn aan bir eyler vardr burada. Dnce ve
muhakemeden ok daha kapsaml ve zaman-ar gereklerin sezgisini
gerektiren bir yeti olarak, akl szcn orijinal anlamnda alrsak,
biz buna slm sanatnn doasnda mevcut entellektel bak diyece
iz. Bu ayn zamanda slm geleneinde akl anlamna gelir: lh Bir
lik retisi Tevhidin anlamlarn kendi bana kavrayan akl tarafn
dan aydnlatlmam inan tam deildir. Benzer bir biimde, slm sa-
na gzelliini hikmetten alr.
Modern bir bilim olarak sanat tarihi de slm sanatna kanlmaz
olarak tm modern bilimlerin paralarna ayrma ve tarihsel koullar
na indirgeme biimindeki katksz analitik bir biimde yaklar. Bir sa
natta zaman-tesi ne varsa ve slmda olduu gibi her zaman za-
man-tesi unsurlar barndran bir kutsal sanatta byle bir ynte
min dnda kalr. yle bir itiraz yaplabilir; btn sanatlar biimlerle
urar, ve biimler snrl olduundan kanlmaz olarak zamana tabi
dirler: btn tarihsel olgular gibi, biimler doar, geliir, bozulur ve
lr; bu yzden sanat tarihi kanlmaz olarak tarihsel bir bilimdir.
Ama bu hakikatin sadece yarsdr: snrl ve sonuta zamana tabi ol
duundan bir biim zaman-tesi bir eyi ifade edebilir, ve bu balam
da biim, yalnzca yaratl ksmen ruhsal bir boyut tar bak
mndan deil, en azndan belli bir anlamda, korunmas anlamnda da
tarihsel koullardan zgrdr, nk zaman-tesi anlamlar asndan
belli biimler bir an btn maddi ve psiik devrimlerine karn ve
devrimlere ramen korunmaktadr; gelenein anlam da budur zaten.
Ayrca, modern sanat aratrmalar estetik llerini klasik Yunan
ve ortaa-sonras sanatndan alr. Son gelimeler ne olursa olsun, bu
akl sanatn gerek yaratcs olarak bireyi grr. Bu bak asndan,
bir eser bireyin damgasn tad oranda sanatsaldr. Ancak, slmc
gre gre, gzellik esas olarak evrensel Hakikatin ifadesidir.
Bu yzden, m odern bilimin slm sanatna eildiinde sk sk
olumsuz bir yargya ulamas artc deildir. Bu tr olumsuz yargla
ra, slm sanat zerine deerli almalarn ounda deilse bile, sk
lkla raslarz; derece bakmndan farkl olmazsa da hepsi birbirine ben
zer. Sk sk slm sanatnn yalnzca gemiin miras ile birletirdii ve
onu dntrd ilk dnemde yaratc olduunu ve sonra giderek
ksr formllere hapsolduunu okuruz. Sonra bu formllerin msl-
man halklarn etnik farkllklarm pek ortadan kaldrmadn, ama ne
yazk ki sanatnn bireysel insiyatifini krelttiini reniriz. slm sa
natnn suretlere (imgelere) ilikin dinsel yasak yznden en hayat ve
nemli boyuttan yoksun kaldndan, grnd kadaryla, bu yarg
ya kolayca ulalmaktadr. Az sayda Avrupal dnrn bu yarglarn
hepsini paylatm bilsek de, burada en ar rneklere deinmekteyiz.
Ancak, slm sanatnn doasna gerekten uygun den bak asn
gstermek iin, bize yardmc olacandan, btn bu yarglar snrl
lklar iinde dorudan gslemek yararldr.
ncelikle, bu serzenilerin sonuncusunu, imgelere ilikin dinsel
yasa, ele alalm. Bu yasak iki ynldr: lkin, genel olarak slm a
dan, Allahn doas, szcklerle bile olsa, her tr tanmn tesinde ol
duundan, Allahn ne ekilde olursa olsun grsel temsiliyle ilgili
Kurnda putperestliin knanmas vardr. kinci olarak, canl varlk
larn biimini, zellikle de insann biimini taklit ederek Yaradanm
eserini taklit etme isteini saygszlk, hatta kafirlik, olarak deerlendi
ren Peygamberin hadisleri vardr. Bu son emri her zaman her yerde
grmeyiz, nk bu uygulamadan daha ok niyetle ilgilidir: ran, zel
likle de Hint dnyasnda, gerek varlklar taklit etme amac tamak
tan ok onlan antran/zikreden imgelere izin verildiini ileri srl
mektedir. ran minyatrlerinin hayale yer brakmayan slubunda gl
genin ve perspektifin grlmeyiinin bir nedeni budur diyebiliriz. Yi
ne de hibir cami insan-merkezli. imgelerle sslenmez.
Kabaca baktmzda, slmc bak asn, simgesellii gzard
eden ve sonuta btn kutsal sanatlar bir yanlsama olarak reddeden
Puritenizmin bak asna benzetme zaafna deriz. Simgesellik Var-
lkn farkl dereceleri arasnda benzerlik kurmaya dayanr: Varlk bir
olduundan (el-vcudu vahid), olan ve varolan herey u ya da bu bi
imde varln ebedi kaynan yanstmaldr. Kurnn binlerce tebi
hinde (metaforunda) grld gibi, slm hibir zaman bu yasay
gzard etmez: Onun vg ile tebih etmeyen hibir ey yoktur
(Kurn, XVII, 44), slmn insan imgelerini, yaratlann kutsal karak
teri sz konusu olduu iin menettii doru deildir: tersine,
Kurnm rettii gibi, inan Allahn yeryzndeki vekili (halife) ol
duundan bu yasak vardr. Peygamber, Allahn demi kendi sure
tinden yarattn aklar; burada suret nitel bir benzerlik anlamna
gelir, nk insan Allahn yedi Zat sfatn yanstan yetilerle do
nanmtr, yani, hayat, ilim, irade, kudret, iitme, grme ve konuma.
nsan imgesi konusunda slm ve Hristiyan yaklamn karlat
rlmas konuyu aydnlatmamza yardmc olacaktr. slm rneinden
etkilenmi Bizans putkrclna kar Yedinci Birlik Konsl ayinler
de putlarn kullanmn u kantla onamtr: Allah Ztmda tanmla
namaz; ama lh Kelam insan doasna hkmettiinden, onu orijinal
biimine yeniden kavuturur ve lh gzellik alar. say insan bii
minde temsil ederek, sanat bize yeniden douu anmsatr. Bu grle
slmn gr arasnda keskin bir ayrm vardr, ancak iki yaklam
da ortak bir temele, yani insann ilah-merkezli doasna dayanr.
Kutsal sanat karsnda Hristiyan tavrnn en kapsaml aklamala
rndan birisini tannm Suf Muhyiddin bn Arabinin (e-ey-
hl-ekber) el-F tuhatul-M ekkiye (Mekke Almlar) adl eserinde
bulabileceimizi kaydetmek gerek. Arabi bu eserinde yle yazar: Bi-
zanslar resim sanatm mkemmellik derecesine ulatrdlar, nk
onlara gre, imgesinde ifade edildii gibi, sann esiz doas (ferda-
niyyet) hereyden nce lh Birlike younlama noktasdr. Bu tan
n kantlad gibi, bir imgenin simgesel rol derin dnceli Msl-
manlar asndan anlalmazdr. Kurnm yasalarna boyun eerek,
Mslmanlar kutsal imgelerin kullanmna kar karlar, bylece ana
loji (tebih) karsnda karlatrlamazlk (tenzih) e ncelik verirler.
Bu iki zellikten ilki lh karlatrlamazlk ya da aknlk- bile,
bir anlamda, insann lah merkezli doasn iine alr. Gerekten
de, demi lh biimini oluturan yedi kll sfat; yani hayat, ilim,
irade, kudret, iitme, grme ve konuma, tm grsel temsilin tesin
dedir; bir imgenin ne yaam, bilgisi ve gc vardr, ne de dier nite
likleri tar; temsil insan bedensel snrlarna hapseder. nsanla snrl
olsa bile, yedi nitelik bir lh Varlkm potansiyel tayclardr. Ha-
dis-i ku d siye gre: ..ittii kula grd gz olurum. nsanda
birey vardr ki bunu doal ifade tarzlar veremez. Kurnda yle der:
Gerek u ki, biz emanetleri gklere, yere ve dalara sunduk da onlar
bunu yklenmekten kandlar ve ondan korkuya kapldlar; onu in
san yklendi. (Ahzab, 72) Bu emanet sradan insanda potansiyeldir
sadece. Mkemmel insanda ise bilfildir. Resuller, Peygamberler ve
Evliyalar; onlarda emanet ieriden da taar, bedensel grnmlerin
de bile ldar. nsandaki bu ilh emanete zarar vermekten korkan s
lm sanat Resulleri, Peygamberleri ve Evliyay betimlemekten imtina
eder.
slm putkrcl yerine, slm benzemesizlii demeyi tercih
ediyoruz, nk slmda putlarn yokluu yalnzca olumsuz deil,
olumlu bir rol oynar. En azndan din sahada insan merkezli imgeleri
dlayarak, slm sanat, insana tam olarak kendisi olma uranda
yardm etmektedir. Ruhunu da yanstmak yerine, Allahn hem hali
fesi hem de kulu olduu kendi ontolojik merkezinde kalr. Bir btn
olarak slm sanat kendi ilksel faziletlerini gerekletirmede insana
yardmc olan bir evre yaratmay amalar; bu yzden, greli ve geici
tarzda bile olsa, bir put yaratabilecek hereyden uzak durur. nsanla
Allahn grnmez (gayb) varl arasnda hibir ey durmamaldr.
Sonu olarak, slm sanat bir boluk yaratr; aslnda dnyann
tm tela ve tutku telkinlerini ortadan kaldrr ve bunun yerine denge,
huzur ve bar ifade eden bir dzen yaratr. Buradan slmda
mimarnin ne kadar merkez bir konum tad kolaylkla grlebilir.
Peygamber Allahn kullarna btn yeryzn bir ibadet yeri olarak
bahettiini sylerken, insanlarn yaad alanlarda, her yerde saflk
ve skunet koullarn yeniden-kurmas gereken mimardir. Yarat-
cnn elinin izlerine benzeyen bakir doann gzellii sz konsu oldu
unda, bu gzellik mimar tarafndan baka dzeyde gerekletirilir;
bir yandan insan aklna yakn ve bu yzden belli bir anlamda snrl,
ama ayn zamanda bireysel tutkularn keyfi kurallarndan zgr.
Bir camide, m min hibir zaman sadece bir ziyareti deildir. O
evindedir diyebiliriz, ama basit anlamda deildir bu. Abdestini alp
kendini arndrdnda bylece kendini tesadfi deiikliklerden
kurtardnda; ve Kurnn nurlu yetlerini okuduunda, simgesel
olarak dnyann merkezinde demin makamna varr. Bu erevede,
btn slm mimarlar kendi halinde rahat ve her yeri gsteren bir
alan yaratmaya aba harcarlar, bu makamlarn her birinde uzamsal
niteliklerin bir zenginliine rastlarz. Onlar bu sonucu Trkiyedeki
bir-merkezli kubbeler yannda stunlarn yatay dizilileri (Medinede
ki eski cami) gibi farkl yollarla yaratrlar. Bunlardan hibirinde ieri-
dekiler belirli bir yne ekilmezler; ne ileri ne de yukar; ne de uzamsal
snrlarn basks duyulur. Hakl olarak bir cami mimarsinin yerle gk
arasndaki btn gerilimi ortadan kaldrd sylenmektedir.
Bir Hristiyan kilisesi z olarak d dnyadan ana mihraba giden
bir yoldur. Bir Hristiyan kubbesi Gke ykselir ya da mihraba iner.
Bir kilisenin tm mimarsi bize lh Varlkm karanlkta parlayan bir
k gibi mihrap zerinde Rabban Ayininden sald hissi verir. Bir
camide dua merkezi yoktur; btn i mekan her yandaki mminleri
kucaklayan bir Varlk ima edecek tarzda dzenlenirken, mihrap sa
dece Mekke ynn gsterir.
Byk Trk mimar Sinann Ayasofyam n yapm plann Edir
nedeki Selimiye camisinin mkemmel dzenini yaratmcaya kadar s
lm dncesine gre nasl gelitirdiini grmek ok aydnlatcdr.
Ayasofyanm byk kubbesi iki yarm kubbe ile desteklenir ve ok sa
yda kk yuvarlak kntya uzanr. Btn i mekan, belirsiz byk
lkte deiik ksmlar birbiri iine girecek tarzda, ibadet ekseni dorul
tusunda uzanmaktadr. Sinan, d hatlar ne dzensiz ne de dar, dik
katlice kesilmi bir tr mcevher yaratarak, Edirnede ana kubbeyi
drt tarafta dz duvarlarla ve drt kede kemerli kubbelerle destekle
nen bir sekizgen stne kurmutur.
Mslman mimarlar baz Hristiyan kiliselerini devraldklarnda
ve genilettiklerinde genellikle uzunluuna derinlik katmak zere bu
yaplarn i planlarn deitirmilerdir; sklkla hatta bu dnm
lerden ayr olarak bir camide kemerler ana mekan keser, katedrallerin
ortasnda uzanan kemerlerde olduu uzunlamasna ilerlemezler. Ke
merler, kesintiye uratmakszn ve bylece ieri gireni huzura davet
ederek, mekann devinimine ayak uydururlar.
Mslman mimarlar kemer biimlerine sevgiyle yaklamlar ve
dikkat harcamlardr. Kemerin Arapa karlnnravk, oul n
vak gzel, zarif ve saf ile neredeyse ayn anlama gelmesinde ala
cak bir yan yoktur. Avrupa sanat balca iki tr kemer tarz bilir: dz
aklc ve duraan Romantik kemer, ve artan bir devinim yanstan
dorudan slm sanatndan gelen Gotik kemer. slm sanat ok
zengin kemer tarzlar gelitirmitir. Bunlardan ikisi tipiktir: gemi
omurgas biimindeki ran kemeri ve az ya da ok noktal bir nal bii
mindeki Marib kemer. kisi de yukarda szedilen iki nitelii, yani
duraan dinginlik ve , bnyesinde barndrr. ran kemeri hem za
rif hem 3e zengindir; rzgardan korunmu bir kandilin dingin alevi
gibi zorlanmadan ykselir. Marib kemer ise, keli erevesinin den
geledii usuz bir genilik: duraanlk ve bolluun bir sentezi. Orada
devinimsiz bir soluklanma boluu vardr: bu ulvi bir saadet boalma
s ile ie yaylan bir alann imgesidir. Kurndaki ifadesiyle: Biz, senin
gsn yarp-geniletmedik mi? (nirah, 1)
Doru llere gre yaplm basit bir kemer saf nicel bir gerek
likten nitel bir gereklie dntrme alan zellii tar. Nitelik alan
artk sadece uzam deildir, bir olu durum u (vecdi olarak yaanr.
Bylece, geleneksel mimar tefekkrden yanadr.
Bir caminin mimarsi ile bir Mslmamn zel evinin plan arasn
da planlar bakmndan bir farkllk olmakla birlikte stil ayndr, nk
her Mslman mekan bir ibadet yeridir: camideki gibi, orada da ayn
biimde ibadet yaplr. Genelde, slm yaam kutsal ve dnyev olmak
zere ayrlmamtr, ve ayn ekilde slm toplumunda kutsanm din
adamlar ile halk biiminde bir ayrm grlmez: salam akl ve ahlak
sahibi her Mslman imam olabilir. Yaamdaki bu birlik yaama ba
ktaki homojenlikte kendini gsterir: ister bir camide isterse kendi
evinde olsun, kural denge, skunet ve arlktr. Yaam alannn bezen
mesi yoksulluk fikriyle asla elimez. Gerekten de, ritmiyle olsun d
zeniyle olsun, slm mimarsindeki ssleme duvarlarn ve stunlarn
plak bedenlerini kaybederek bir alan/boluk yaratlmasna yardm a
olur ve bylece slmi imekan asndan ok karakteristik olan geni
beyaz yzeylerin etkisi artrlr.
Geleneksel bir Mslman mekannn demesinde, tpk camide
olduu gibi, hibir zaman ayakkablarla gezilmez, odalar da mobilya
ile doldurulmaz.
slm yaamnn bu birlii gndelik giyilen elbiseler farz olan iba
detlere artk uygun olmad zaman byk oranda dalr. Gerekten
de giysi slm sanatnn slm iin yaratt erevenin bir parasdr,
ve giyinme slm sanatnda nemlidir. Kurnm aka emrettii gibi:
Ey demoullar, her mescid yannda ziynetlerinizi takn. (Arf,
31) Geleneksel erkek elbisesi ok eitlidir, ama bu elbise her zaman
slmn insana bahettii rol, yani Allahn halifesi ve kulu olmay,
ifade eder. Bu yzden, elbise hem kiilik yansr hem de gsterisizdir;
yani, alml ve sade. Elbise insann hayvans doasn rter, nitelikleri
ni ne karr, tavrlarna itibar katar ve namaz srasndaki farkl du
rularda kolaylk salar. Modern Avrupa elbiseleri ise tersine, zgr
insan hizmetilerden ayrrken aslnda onun asl faziletlerini gzard
eder.
slm sanatnda ii lkelere oranla Snni lkelerde daha sk ol
mak zere imgelerin dlanmasnn (insana imgesi tarafndan gas-
pedilmi erdemini geri verdiinden sanat dzeyinde bile) olumlu bir
anlamnn olduunu grdk. slm sanatndaki knanan hareketsizlik
belli bir anlamda imge yokluuyla balantldr, nk insan kendi
imgesini yaratarak deiir. Ruhunu eklini verdii fikre kaptrr, byle
ce kendi yaratt imgeyi deitirmeye srklenmceye kadar etki altn
da alr. Bu, Rnesanstan gnmze, yani, imgenin katksz simgesel
rol unutulduundan beri, Avrupa sanatnda gzlemliyebileceimiz
gibi, giderek tepkisini douracak, ve bylece bitimsiz bir zincir olua
caktr. Kutsal sanat normal olarak byle bir deiim seline kaplmak
tan geleneksek kurallarla korunur. Yine de, insan-merkezli imgelerin
kullanm her zaman tehlikelidir, nk insan, kutsal kitabn tm ya-
saklarna ramen, kendi psiik snrllm ekil verdii imgeye tama
zaafna her zaman der, ve nnde sonunda yalnzca imgeye deil,
imgenin gsterdii eye de isyan eder. Avrupa tarihinin belli d
nemlerine damgasn vuran bu yaygn gnah patlamalar insan-mer-
kezli dinsel sanatn varoluu ve k dnda anlalamaz. Islm bu
sorunu kknden halletmitir. Bu anlamda, slm, dier dinlerde ol
duu gibi, dinlerin sonuncusu insan zaaflarndan btnyle arn
m bir din- ve asl (primordial) dine bir dn olarak ortaya kar.
slm sanatndaki ok eletirilen hareketsizlik sadece bu sanatta tm
znel drtlerin dlanmasndan gelir; slm sanat psikolojik sorun
larla ilgilenmek yerine yalnzca btn zamanlar iin geerli unsurlar
barndrr.
slm sanatnda geometrik sslemenin olaanst gelimesinin
nedeni de budur. Bu gelimeyi imge yasann baka trden bir sanatla
doldurulmas gereken bir boluk yaratmasna dayanarak aklama gi
riimleri olmutur. Ama bu inandrc olmaktan uzaktr; arabesk im
genin karl deildir, arabesk imgelerin zdd ve tasvir sanatlarn
reddidir. Bir d yzeyi renk dokusuna ve k ile glgenin salmmma
dntrerek, ssleme zihni, ben diyen bir imge olarak, ben diyen
herhangi bir biime taklmaktan korur. Bir arabeskin merkezi hem her
yerde hem de hibir yerdedir, her olumlamamn arkasnda yadsma
gelir, ya da tersi.
Arabeskin iki tipik biimi vardr; birisi nlar karmak ve sonsuz
biimler alan bir geometrik yldz kmesinden olumu bir geometrik
ekiller adr. Bu, okluk iinde birlii ve birlik iinde okluu
(el-vahdetu f i l-kesreti vel-kesretu fi'l-vahde) kavrayan zihnin te
fekkr halinin en arpc simgesidir.
kinci biim, genelde adlandrld ekliyle arabesk, doayla tm
benzeimlerini yitirme noktasna kadar bebenmi ve yalnzca ritim ku
rallarna boyun een bitki motiflerinden oluur. Gerekte, bu, her iz
ginin biri birini tamamlayan aamalar arasnda dalgaland ve her y
zeyin aksinden karlnn olduu, grafik tarzna dnm ritim bili
midir. Arabesk hem mantksal hem de ritmik, hem matematiksel hem
de melodiktir, ve bu sevgi ve entellektel itidal dengesi iindeki slm
ruhu iin ok nemlidir.
Byle bir anatta sanatnn bireysellii, yaratma cokusundan
hibir ey kaybetmeksizin, zorunlu olarak yokolur; bu sanat yalnzca
daha az ihtirasl ve daha ok tefekkr gerektirir. Yaratma cokusunun
basrlmas ancak modem sanayinin zelliidir. Geleneksel sanata ge
lince, sadece el zanaatlar dzeyinde bile, gzellii yaraclarnm derin
hazzm ortaya koymaktadr.
Bundan baka, geometrik sslemenin evrensel karakteri ister
bir Bedevi kiliminde isterse zarif kent sslemelerinde olsun temel ele
mentleri z olarak ayndr ln gebelerini kentin okumu insan
laryla ve amz brahim Peygamberin zamanyla btnletiren s
lmn evrensel doasna tam olarak uyar.
Bu sylediklerimizle, slm sanatna ynelik blm banda anlan
eletirileri dorudan yantladk. slm dncesinde sanat nosyonu
nun ne anlama geldiine ilikin hl syleyeceklerimiz var. Bu adan,
sanat ne maddi temelini oluturan zanaattan ne de dzenli olarak ilet
tii bilimden asla koparlamaz. zgn anlamyla sanat (fen) hem za
naat hem de bilimi bnyesinde toplar. Bilim, bunun yannda, yalnzca
aklc bir talimat olarak kalamaz, aym zamanda eyleri evrensel ilkele
rine balayan bir hikmetin ifadesi de olmaldr.
Peygamber yle der: Allah her eyin tekmln takdir etti.
Biz bunu gzellie diye de evirebiliriz (innalllahe ketebel-ihsane
al klli ey). Bir eyin mkemmellii ya da gzellii Allah ycelt
mesinde yatar; dier bir deyile, lh bir nitelii yanstt oranda bir
ey gzel ya da mkemmeldir. O eyin Allahn aynas olduunu bil
mediimiz srece hibir eyin mkemmelliini farkedemeyiz.
Mimaryi bir rnek olarak alrsak, ilgili bilim geometri iken maddi
temelinde duvarc ustasn grrz, rnein, modern mhendislikte
olduu gibi, geleneksel mimarde geometri az ya da ok nicel boyutuy
la snrl deildir; ayn zamanda oran yasalarnda aa kan nitel bir
boyut vardr. Bu oran yasalar bir yapya sanki esizmi gibi duran bir
liini verir ve geleneksel olarak iine izilen dzenli ekillerle dairenin
blnmesine dayanr. Bylece, bir binanm btn oranlan sonuta
iinde varoluun tm olanaklarn tayan Varln Birliinin (Vahde-
tl-Vcud) eksiksiz bir simgesi olan daireden kar. okgen tabanl
kubbeler ve talar tam yuvalarna oturmu kemerler bize nasl da bu
simgesellii hatrlatr!
Zanaat, bilim ve tefekkr yetisinden oluan sanatn i hiyerarisini
dndmzde, geleneksel bir sanatn tepeden trnaa nasl tahrip
edilebileceini anlamak kolaylar: Hristiyan sanat ruhsal zn.kay
betmesiyle bozulmutur; geleneksel zanaatlarn tahribiyle slm sanat
da yava yava kayboluyor.
slm dnyasndaki merkezi rol dolaysyla asl olarak mimar
den szettik. Aslnda, bn Haldun bunun, marangozluk, doramaclk,
aa ve hamur heykeltral, anak mlek mozaikilii, resim ssle
me ve hatta hah dokuma gibi slm dnyasnda ok karakteristik yar
dmc el zanaatlarnn byk ounluu ile ban kurar. Yaz sanat
bile ssleme yazs biiminde mimaryle balanabilir; ancak, Arap yaz
sanat, kendi bana, bir yardmc el zanaat deildir; nk Kurnn
yazmnda kullanlr, ve slm sanatlar iinde en st basama igal
eder.
Btn slm sanatlarn gzden geirmek bizi konumuzdan ok
uzaklatracandan, grsel sanatlarn iki zt kutbunu ele almakla yeti
nelim: mimar ve yaz sanat. kincisi bu anlamda btn sanatlar iin
de en zgr durumdayken, birincisi maddi evreyle en fazla koullan
m sanat trdr. Yaz sanat, yine de, mektuplarn kendine zg bi
imi, oranlamalar, ritmin sreklilii ve tarzn seimi bakmndan sk
kurallara baldr, te yandan, harflerin olas kombinasyonlar nere
deyse snrszdr ve slup bir dorultuda giden kufden ok akkan
nesihe deiir. Arap yaz sanatna muhteem nitelik kazandran, en
st dzeyde dzenlilik ve zgrl birletirmesidir. slm ruhu baka
bir sanatta byle rahat soluk alamaz.
Camilerin ve dier binalarn duvarlarnda grlen Kurn
yetlerinin okluu bize slm yaamnn btnyle Kurndan alnt
larla iie getiini ve Kurndan karlan yet, dua ve mnacatlar
kadar Kurnm yeniden okunmasyla manen desteklendiini anmsa
tr. Eer Kurndan salan etkiye ruhsal bir titreim derseniz ve
bundan iyi bir szck de bulamayz, nk sz konusu etki hem ruh
sal, hem de iitmeyle ilgilidir pekala diyebiliriz ki, btn slm sana
tnn bu titreimin damgasn tamas gerekir. Bu yzden, grsel s
lm sanat Kurnm yetlerinin grsel ifadesinden baka birey ve ola
maz. Ancak, burada bir paradoks vardr, nk eer Kurna gre sa
nat modelleri arayacak olursak, ne Kurnm ieriinde ne de biimin
de, bunlar bulamayz. te yandan, belli ran minyatrleri dnda, r
nein Hristiyan sanatnn hem Yeni hem de Eski Ahitten paralar
resmetmesi gibi, slm sanat Kurndaki hikayeleri ve meselleri yan
stmaz, ne de Hindu mimarsinde ifadesini bulan Veda kozmolojisin
de olduu gibi, m imar tasarmlara aktarlabilecek bir kozmolojiyi
Kurnda bulabiliriz, te yandan, sanata dntrlebilecek bir kom
pozisyon ilkesi bulmak iin Kurna bouna bakarsnz. Kurn ar
tc bir sreksizlik gsterir; ne bir mantksal dzen ne de bir i mimar
tar; gl olsa da ritimleri bile sabit bir kurala boyun emez, ama s
lm sanat btnyle dzen, aklk, hiyerari ve billur biiminde
olumutur. Kurn yetleri ile grsel slm sanat arasndaki yaamsal
balant biimsel ifade dzeyinde aranmamaldr. Kurn bir sanat ya
pt deil, pasajlarnn oundaki esiz gzellie ramen, btnyle
farkl bir eydir. slm sanat da tam anlamm Kurnm biiminden
deil, hakikatman, biimsiz znden alr.
Balangta slmn sanata gereksinimi yoktu; hibir din dnyaya
ayak bastnda sanatla ilgilenmez. Grsel ve iitsel biimlerden olu
mu koruyucu bir ereve gereksinimi, tpk indirilen Kitap hakknda
geni yorumlar gereksinimi gibi, sonradan gelir. Buna ramen, bir di
nin her gerek ifadesi orijinal tezahrnde gizli bir olaslk biiminde
zaten vardr. slm sanat temel olarak, tevhid'ten, yani, lh Birlikin
tefekkrnden ya da vurgusundan kar. Tevhidin z szcklere s
maz; kendisini Kurnda ani ve kesikli parltlar olarak gsterir. Gr
sel imge katna arpan bu parltlar billur olarak donarlar, ve giderek
slm sanatnn zn oluturan da bu biimlerdir.
23

slm sanatnda boluk

(EK blmde zerinde durduumuz slm sananm belli

O zelliklerine daha yakndan bakmak istiyoruz. slmda im


genin yasaklanmas, gerek anlamda, yalnzca uluhiyetin
imgelerine ilikindir; yasak On Emir ya da daha dorusu, slmn ye
niden yorumlad Hz. brahimin tek-tanrcl nda konmutur:
ilk biiminde olduu gibi son biiminde de bu tektanrclk putperest
e oktanrcla1 dorudan kardr; ilhnin plastik imgesi hem ta
rihsel hem de lh diyalektie gre-greli olann mutlaka, yaratla
nn yaratlmamla (ikinci, herbir durumda, birinciye indirgenir), e
tutulmas (irk) hatas olarak grlr.
Putlarn reddi, hatta tahrip edilmeleri, slmn temel ehadetinin,
La lahe illallah n, somut terimlerle ifadesidir, ve slmn bu eha-

1ok tanrc olduu halde, gerek putlarn geici ve sembolik doasn ve gerekse
"tanrlar'ln (devalar) nisbiliini Mutlak'n "vecheler"i olarak kabul ettiinden, hibir e
kilde putperest saylamayacak olan Hinduizm rneiyle gsterildii gibi, "putperest ok-
tanrclk"tan sz etmek abes kamaz. Mslman batnler, Sufler, zaman zaman, putla
r, putperestlerin anlamlarm unutmu olduu lh simlere benzetirler.
deti arndran bir ate gibi, her eye egemen olup iine almas gibi, is
ter fiil ister rtk olsun, putlarn inkar genelletirilmitir: bylece re
suln, enbiyann ve evliyann resmedilmeleri menedilmitir. Bu imge
lerin putperest bir inacm nesnesi haline gelebilecek olmalar tek neden
deildi, taklit edilemeze sayg da bir etkendi; onlar Allahn yeryzn-
deki halifeleridir; onlar sayesinde insan tanr-merkezli doas aa
vurulur; ancak bu ilah-merkezcilik cisman dnyada tezahrleri kav
ranamayan bir gizdir; insan-tanrnn taklit edilemez ve donmu imge
si yalnzca bir kabuk, bir hata ve bir puttu. Snni Arap balamda, ya
ratlanlarn tad lh gize saygdan dolay,2 ne olursa olsun bir can
lnn temsil edilmesinde bile isteksizlik vardr. Ve imgenin yasaklan
mas dier etnik evrelerde yaygn kabul grmemise de, slmn iba
detle ilgili erevesinin parasn oluturan hibir durumda imge kul
lanm grlmez.
Kutsal sanatn normal temeli simgesellik olduundan, bu durum
paradoksal grlebilir; baka yerde kendini insan-merkezli simgelerde
ifade eden bir dinde imgelerin reddi kutsal bir karakterin herhangi
trden bir grsel sanatnn temelini rtyor. Ancak, zellikle aa
daki gibi, burada incelikli karlklarn karmak etkileimlerini gz-
nne almak zorundayz; bu terimin en geni anlamnda bile, kutsal bir
sanat zorunlu olarak imgelerden olumaz; sadece bir tefekkr duru
m unun dlanmas olduunda ise bu sanat belli fikirleri yanstamya-
cak, ama, ortamn arlk merkezi grlemiyende olan ruhsal bir den
gede btnlemesini grerek ortam nitel olarak dnme uratacak
tr. slm sanatnn doasnn byle olduunu kabul etmek kolaydr:
nesnesi hereyden nce insann evresidir mimarnin egemen ro
lnden dolay ve nitelii asl olarak tefekkre dayanr. Benzetmesiz-
lik bu nitelii zayflatmaz; tersine, insan zihnini kendi dnda bir eye

2Peygamberin bir hadisine gre, Yaratc'nm yaratn taklide alan sanatkrlarn,


ahirette kendi eserlerine hayat vermeleri istenecek, bunu yapamamalar onlar azaplarn
en iddetlisine dar edecektir. Bu hadis elbette ki eitli ekillerde anlalabilir; haddiza
tnda, bu, baz Mslman evrelerde tamamiyle tbiat taklidlerden figratif sanatlarn
filizlenmesini engellememitir.
takmasna ve ruhunu bireyselletiren bir biime kaptrmasna aran
her imgeyi dlayarak, bir boluk yaratr. Bu anlamda, slm sanatnn
ilevi, tefekkre de aran, zellikle lde olduu gibi, bakir doann
ilevine benzer; ancak, baka bir bak asndan, sanatn yaratc d
zen ln doasnda ikin kaosa karttr.
Hemen unlar sylenebilir; slm sanatnda bylesine zenginlie
ulam soyut biimli ssleme bazlarnn sand gibi, bu boluu dol
durmak iin deildir. Gerekte, ssleme sregiden ritmi ve sonsuz bir
dokuma parasna benzemesi ile boluu desteklen zihni tuzaa d
rmek ve hayal bir dnyaya srklemek yerine, zihinsel phlama-
lar zer, tpk akan suyun, alevin, rzgarda sallanan yapraklarn te
fekkr edilmesinin bilinci putlarndan ayrmas gibi.
slm sslemesinin balca iki tarzndan szetmi bulunuyoruz:
kelimenin tam anlamyla arabesk, az ya da ok bitki motifleri ve geo
metrik ekiller a ile ilgili, kvrml ve spiral biimlerden olumutur.
kincisi doadaki billuru gsterirken, birincisi ritim, ak ve bitimsiz
melodidir: ok sayda geometrik odaktan salan izgiler uuan kar
tanelerini ya da buzu anmsatr; skunet ve tazelik ifadesi verir, zel
likle Marib sanatta bu iki ssleme tarz btn saflyla ortaya kar.
Ne kadar zengin olursa olsun, ssleme, mimar btnn brakn
itidalini, sadeliini de hibir zaman yoketmez; byle bir sanat en azn
dan bozulmu olmayan btn yerlerde ve zamanlarda gzlenen bir
kuraldr. Genel bir anlamda, mimar btn denge, dinginlik ve huzur
verir.
Romanesk bir kilisenin i mekan mihraba doru uzanr ve Gotik
bir kilisenin kubbesi yukarya ykselirken, bir caminin ii hibir dina
mik element ihtiva etmez; yaps ne tip olursa olsun, stunlar stnde
uzanan tavanyla ilk camilerden kubbeli camilere kadar, mekn yle
bir dzenlenmitir ki kendi halinde bir rahatlk tar; katedilmeyi bek
leyen bir alan deildir; boluu devinimsiz ve biteviye/farkllarlma-
m b h bolluun kalbna ya da rahime benzer.
Ayasofyanm yapm plann slmi tarzda gelitirmek iin uyarla
ma yapan Sinan gibi Trk mimarlar, birbirini tamamlayan iki byk
biimin tam anlamyla statik ve son derece anlalr bir sentezini
amalar: kubbenin yarm kresi ve binann kp eklindeki yaps. Bu
nu yukarda anlatld gibi eitli biimlerde baardlar. Burada onla
rn uzay kavraylarna zg mimar bir ayrntdan sz etmek yeterli-
dir. Roma kubbesi gibi Bizans kubbelerinin de kvrmlarn belli belir
siz srdren bingilerle desteklenmi ve yan duvarlarn drt kesiyle
gizlice i ie gemitir. Trk mimarsinin saknmaya alt ey kub
benin dairesel tabanndan yan duvarlarn keli duruuna yle ya da
byle akld bir geiti; bingilerin yerini, Arapa mukarnas denen ve
gerekten birbiri stne gelen oyuklardan olumu bir alveol yuma
n andrmakla birlikte sklkla sarktlarla karlatrlan, aktan eklem
lenmi bir element alr. Geometrik oyunlaryla, kubbenin srekli ve
akkan biiminden yan duvarlarn keli ve kat biimine gei aa
ma aama bir billurlama gibi grnr: binann kbik biimi kubbe
nin farkllamam birliinden phtlar, ve bu her zaman Allah an
lattndan, ilh alann bitimsiz devinimi anszn saf halde imdinin
zenginliinde hareketsiz klnr.
Bu mimar kavray slm iin tipiktir; ayn zamanda (yapdaki
glerin olay rgs iinde izleyiciyi znel olarak katlmaya armas
anlamnda); her zaman u ya da bu biimde insan-merkezli olan Gre-
ko-Romen mimarnin kavrayndan ok uzaktr. Bir insana destek
verdikleri arl ve gc hissettiren insan lsne uygun yaplm
zellikle klasik stunu ve ayn zamanda bataban, dirsek ve korni
leri anmsatabilirsiniz; Romanesk ve Gotik mimarde bu olay rg
s ruhsal plana tanmtr: bir Gotik katedralin kmelenmi stunlar
sanki dayanlamaz bir ge ykselme drtsyle canlanmaktadrlar.
Objektif duran slm mimarsinde buna benzer hibir ey yoktur.
Statik, kii-tesi ve isimsiz nitelikleriyle slm sanatnn yaratt
boluk insann tam olarak kendisi olmasn, kendi ontolojik merkezin
de huzur bulmasn salar. Elbette doktrinin doas gerei,3 simgeselli-

3Aziz trenaeus'un bir ifadesine gre, "nsann Tanr olabilmesi iin Tanr(nn) in
san oldu"u Hristiyanlktaki gibi.
i ve biimsel dili geleneke garantiye alnmas kouluyla, doan yer
lerde kutsal imgeler tefekkr iin birer dayanaktrlar. Ama, biimleri
insan merkezli olan dinsel sanatn, ona ok kolayca szan ve iyi bildii
miz tepkileri ile onu doalc bir evrime srkleyen, hem bireysel hem
de kollektif fiziksel eilimler yznden ok kararsz bir doas vardr.
slm, ibadet mekannda hibir insan imgesi brakmayarak bu sorunu
zer. Bununla slm, insann zihinsel kurgular ve kurgular karsn
da tepkilerinden oluan bir dnyann karmakark evriminden uzak
duran, gerin konumunu savunur.
slm sanatndaki benzetme yokluu temel olarak iki zellii yan
str: bir yanda, Allahn suretinde yaratlan biimi ne taklit edilebilir
ne de kanlmaz olarak snrl ve tek yanl olan bir sanat yaptyla gasp
edilebilir olan insann asl faziletini korur; te yanda, greli ve bt
nyle geici bir tarzda bile olsa, put olma ihtimali tayabilen hibir
ey insan ve Allahn grlmez varl arasna giremez. Her eyden n
ce, Allahtan gayri ilah yoktur: Bu da lh Varlkm her nesnelleti
rilmesini, oluundan bile nce, engeller.
24
Islm grsel sanatlar zerinde
Arap dilinin etkisi

( RAP SANATI ifadesi genel olarak slm sanatn anlatmak iin


/J L kullanlr; ancak bu terimin meruiyetine, makul grnen
X l. ama gerekte eylere stnkr hatta nyargl bir yakla
m tarafndan bozulmu argmanlar yardmyla kar klmtr.
Hereyden nce sorulmas gereken udur; Arap dehasn karakterize
eden ey nedir, ve bu, sanatta nasl seilebilir? ounlukla saysz uy
garlklarn arasnda ger yaayan slm-ncesi Araplarn tek sanat
dz izgiye dayal mimar ve eitli zanaatlard bu arada, etkileri
sonra ok byk olacak bu sanatlar kmsemek hataldr; sonuta
unu syliyebiliriz, Arap dehasnn en bata gelen ve arpc ifadesi,
yazm da iinde, dildir. Araplar dillerini btn slm medeniyetine
miras braklar ve bu dil yalnzca Arabistan dndaki Araplarn mira
sn koruma arac deildir, ayn zamanda onu kendi rksal kaynan
dan ok telere de tamtr. Bu dil araclyla, Arap dehasnn her
esas slm medeniyetinin btnne etkin bir biimde iletilmitir.
Arap dili olaanst normatif gcn hem kutsal bir dil olmasn
dan hem de arkaik karakterinden alr. Bu iki zellik, ayrca, birbiriyle
balantldr: Arapaya kutsal bir dil rol ksmetini, arkaizmi verir
ken, onun asl (primordial) zn ortaya karan da Kurnm akla
malardr. Dil alannda, arkaizm kelimenin hibir anlamnda yapsal
basitlikle benzemez, tam tersidir: diller genelde zamanla yoksullar
lar, bu yoksulluu karlamak iin retorik dzeyinde karmaklarken
hem anlamlarn hiyerarik farkll hem de biimlerin mantksal zle
ri yitmitir. Dil tarihilerini aknla uratan, Arapann M ondo-
kuzuncu ya da onsekizinci yzyllarda Hamm urabi kanunlaryla1 ve
kefedilen en eski Semitik alfabe2 yannda ok zengin bir ses eitlilii
ni, tek bir ses dnda, srdren bir fonetik ile rneklendirilen bir
morfolojiyi hl koruyor olmasdr, ve uzun zaman ncesinin Patri-
arklar a ile Kurnm yetlerinin dini sonsuza dein sabitleyecei
a arasnda bir kpr olabilecek edeb hibir mirasm yokluuna
ramen bu baarlmtr. Arapann bu uzun mrllnn akla
mas, zellikle gebeliin tutucu doasnda yatar; kentlerde diller
ker, nk dil eyler ve kurumlara balanr ve onlarn kaderini payla
r; gerin neredeyse zaman-d yaam, tam tersine, dili korur ve
tm doluluuna erimesini izin verir: gerlerin payna den asl
simgecilik ksm bir yere bal olmayan ve dinamik karakteri gebe
yaamna uygun den konuma sanatdr. Ama yerleik halklar, kal
clk gerektiren ve simgelerinde gyet doal olarak uzayda bir merkez
fikriyle balantl olan plastik sanatlar gelitirmitir.3 Sonuta genel
anlamda unu syleyebiliriz: Arap dili, zihinsel planda, gebe karak
teri tayan ilkel bir Semitizmin hayatta kalmasn temin eder.

!kr. E douard D horm e, L arabe literal et la langeue de H am m ourabi, "Melanges


Louis M assignon' iinde, (am, 1957).
2ou antik Sami alfabelerinde 29 ses ya da h a rf b u lu n u r, ki Arapa, Sn in b ir var
yantnn "kayb'yla bunlarn 28ini ierir. Belki de, alfabenin 28 harfe indirilm esinin sim
gesel b ir m aksad var, zira baz Arap yazarlan sesleri 28 kam eri eve karlk geldiini d
nr: grtlakla karlan seslerden, dam akla karlan seslere, dilerle karlan seslerden
dudakla karlan seslere dek eitlilik gsteren fonetik d n g n n kkeni, gneten su
dur eden asl (prim ordial) sesin "kameri" aam alanna dayanr.
3Ren G u k o n u n iaret etm i olduu gibi. Bkz. N iceliin Egemenlii, "H abil ve
Kabil blm .
Birka cmleyle ve zel hibir dil bilgisine gereksinim duymadan,
bu dilin zgn doasnn ne olduunu aklamak iin, ncelikle, her
dilin iki kkene ya da kutba dayandn hatrlatmalyz; dile ya biri ya
da teki egemen olacaktr ve bunlar iitsel sezgi ve imgesel sezgi te
rimleriyle adlandrlabiliriz. lki, verili bir terimin, genelde, tipik bir
olay ya da daha dorusu temel bir eylemi, ifade eden basit bir ses
kombinasyonundan kmas olgusunda normal olarak aa kar; bu
nu, doal sesleri yanstma yoluyla deil, az ya da ok dolaymsz bir
tarzda yapar, ancak sesin kendisi zamanla serimlenen bir olay olmad
ndan, eyleme nceldir, ve tm semantik mdahalelerden bamsz
dr; konuma z olarak bir edimdir ve, bu manta gre, dil temel ola
rak bir edim ya da bir edim nesnesi olarak adlandrd hereyi kavrar.
te yandan, imgesel sezgi benzeen imgelerden semantik birlikleri yo
luyla dilde ortaya kar; sessizce telaffuz edilen her szck, dier imge
leri, dilin yapsnda ikin bir hiyerariye uygun olarak tekil imgelere
egemen olan genel imgeleri aran uygun tekil bir imgeyi ortaya ka
rr. Latin dilleri asl olarak bu ikinci tipe girer, Arapa ise, bu dilin
zengin dokusunun onaylad (edimin ncelii kadar) eylem ve sesin
zdelii ile hemen hemen saf bir iitsel sezgi ya da fonetik mantk ser
giler: ilke olarak her Arapa szck, sabit sesten oluan kk, sz
konusu fikrin eksiksiz fiziksel, psiik ve ruhsal ok-deerlilii ile, top
lamak, blmek, iermek, ve iine ilemek gibi temel bir edimin
sesli bir ideoramma benzeyen bir fiilden kar; tek bir kkten oniki
farkl fiil tarz tremitir basit, nedensel, youn, karlkl vs. ve
bu tarzlarn her biri, aktif ve pasif, zne ve nesne kutuplarna ayrla
rak, anlamlar her zaman, az ya da ok, btn fiiller aacnn
harfli4 kkyle temsil edilen temel edimle balantl btn bir isimler
ve sfatlar ailesini retir.
Dilin bu semantik effaflnn simgesellii balamnda, bu b
tnyle fiilin fonetik doasndan kar/gelir onun greli ilkselliinin

^Gerekte, drt ya da be kk sesten oluan fiiller de var, fakat bunlarda TS veya BR


gibi nsz gruplar basit ses rol oynar.
bir kant olduu aktr. Orijinde, ve bilincimizin derinliklerinde, ey
ler ayn zamanda kalpte yanklanan, ilk ve bireyseli aan bir bilin edi
minden baka bir ey olmayan bir sesin, ilksel sesin belirleyeni olarak
kavranr: bu dzeyde ya da bu durumda, bir eyi adlandrmak kendi
mizi onu reten edim ya da sesle zdeletirmektir;5 dilde ikin edi
nilmi alkanlklarla az ya da ok perdelenmi ya da bozulmu sim
gesellik, bir imgeyi kavrar gibi, bir eyin doasn statik bir tarzda de
il, olu edimi iinde, dou halinde (stat nascendi) kavrar. Genelde
dildeki, zel olarak da Arapadaki bu zellik, slm dnyasnda'; baz
lar felsef bazlar ise batini, btn bilimlerin hedefidir. slm limle
rinin Arapadaki bu yapy korumakla kalmadklar onu belirgin kl
dklar da sylenebilir.
Bedev kkenli Arapann nasl, hibir ey dn almadan, entel-
lektel olarak ok zengin ve farkllam bir uygarln dili haline gel
diini anlamak iin, fiil kklerinin, genelde Hint-Avrupa dillerinin
olmak fiiliyle ortak bir sfat yardmyla ifade ettii belirlenimleri, et
kin bir tarzda, ifade etmek yetisinde olduunu bilmek zorunludur: r
nein, BTN kk ite olma, ZHR kk dta olmay anlatr; RHM k
k btn balayc olma ya da merhamet tarzlarm zetler. Bir ifa
deler aacnn kkeninde olan temel edim bu yzden kelimenin bili
nen anlamnda zorunlu olarak bir eylem deildir; bir n parlamas
gibi, varolusal bir edim, ya da byk olma, kk olma gibi saf bir
mantksal edim olabilir, ve Arap dilinin byk soyutlama gc bir ey
olmann her trn temel bir edimle birletirme imkannda yatar. Sa
nat szkonusu olduunda kavramamz gereken ey bu soyutlamann
belirgin iitsel karakteridir: zelden genele geiiverdi bir ifadede, ve
rili bir ilkmeksel edimi aran ses kklerinin varlyla a priori gs
terilir.
lkrneksel edimlerle onlardan treyen fiiller arasndaki iliki her
zaman kolayca kavranamaz. nk bazen herhangi treyen terimin

5Kurna gre, btn varlklarn nasl isimlendirileceini bilen Hz. Ademdi, me


lekler ise bunu baaramadlar.
ok zel ya da geici belirlenmi anlamlar vardr, ve ayrca, her eyden
nce, kklerin ifade ettikleri temel fikirler karmak bir nitelik sergi
lerler. Bir oryantalist Arapanm yaps eer fiil kklerinin anlam key
fi deilse esiz bir effaflk sergiliyor demektir diyecek kadar ileri git
mitir; ancak bir dilin temelinin keyf olabilmesi de mmkn deildir.
Aslnda, fiil kkleri sylemsel dnce ile modellerini hem zihin hem
de. bedende bulan bir tr sentetik alg arasndaki eii belirler: Arapa
sanki iitsel sezgide asl durmaktadr.6
Bu tr genelletirmelerin tm doasnn gerektirdii ekincelerle,
bu verileri sanat alanna tayacak olursak, Arabn gz ehli olmaktan
ok a priori kulak ehli olduu sylenebilir, baka bir deyile, Arap
grselden nce iitseldir;7 aslnda, sanatsal dlama asndan gerek
duyduu byk oranla, ekici fnetizmi ve yeni fiil trevleri retme
deki neredeyse snrsz yetenei ile, dilinin kltrne baldr. Bunun
la, eylemekten ok bakan ve dnen; ayn zamanda alglanan biim
leri ilke olarak dntrlemeyen ilkrneksel biimlere indirgeyen bir
insan tr kastediliyorsa, Arab szcn bilinen anlamnda mtefek
kir de deildir; Arab eyleri, yansttklar ilevlerine etkinliklere baka
rak zmlemeyi sever; bu zihniyetin statik deil, z olarak dinamik

6Arap dilinin temelinde yatan fonetik simgecilik, kendisini zellikle kk seslerin


farkl dizililerinde gsterir. Aslnda, el-cifr (harflerin bilimi) gerei, farkl ekillerde di
zilmi aym harflerden oluan kelimelerin hepsi, ayn "Pisagor numaras"ndan ve dolay
syla ayn fikirden kaynaklanr. Gelgelelim, kelimelerin sk sk zelletirilmi kullanm
nedeniyle bunu kavramak kolay deildir, fakat baz durumlarda hissedilebilmektedir: r
nein, RHM kk "merhametli olma," "acma" anlamna gelirken, HRM dizilii "yasakla
ma," "ulalmaz klma" anlamna sahiptir, sacrum facere, temel tamamlaycl bu iki
kkten tretilen en basit isimlerde daha ak grmek mmkndr: RaaHM, "(ana) rah
mi" ve geniletilirse "akrabalk ilikisi" anlamna gelir, buna karlk HaRaM "kutsal bel
de" demektir: burada analk (matemity) fikrini ileyici ve dlayc karakterlerine ayrabi
liriz. Bir dier rnei RFK kknde buluyoruz: bunun anlam "elik etme" "balama"dr;
FRK diziliinin anlam ise "ayrma," "blme"dir (Latince furca'nm benzer bir kkten t-
retildii anlalyor); buna karn FKR "fakirlik, muhtalk anlamm tar (el-fakru
illlah, Allah'a kar fakir, ruh anlamda fakir, ifadesi de buradan gelir); btn bunlar bi
ze konu kutupsallmn varyantlarn salar: biraraya getirme (RFK), ayrma (FRK) ve
bamllk (FKR).
7Bu, Araplardaki saf grsel trlerin varln elbette dlamaz.
olduu anlamna gelir. Ancak, ayn zamanda bir mtefekkir olduun
dan slmn kantlad ve Arap dilinin bu olasl ierdii gibi-
zamann ak iinde ebediyen varolann krlmasna benzeyen ritim
yoluyla birlie ular.
Bu eilimleri gsteren plastik rnekler zihne doar: zelde ara
besk, ayn zamanda dzenli ve belirsiz kullanmlaryla birlikte, grsel
dzende ritmin en dorudan ifadesidir aslnda. En mkemmel biim
lerinin Orta Asya gerlerinin sanatsal katklar olmakszn an lal
mayaca dorudur, ama tam eklini Arab dnyasnda almtr. slm
sanatnda gelimesi Arab egemenliiyle el ele giden dier bir tipik ele
ment i ie gemi motiflerdir; cami ve saraylarda oyma pencere kafes
leri biiminde, Emeviler andan beri en mkemmel haliyle ortaya
kar.8 ie gemi motifleri meydana getiren geometrik devinimi anla
mak iin ona dorudan bakmak yeterli deildir, biri birini kesen ve yer
deitiren gler srecini izleyerek okumak da zorunludur. Motifle
rin i ie geii aa Antikitenin kaldrm motiflerinde zaten vard,
ama bunlar olgunlamam bir durumdayd ve Arap-slm motiflerin
de grlen karmaklktan ve ritmik ihtimamdan yoksun doalc bir
kavrayn rnydler. Bu rnekler, figratif olmayan, soyut sanata
aittir ve ayn zamanda Arab dehasn karakterize eder; genelde inanla-
nm/sanlanm aksine, ortalama Arab ok ssl bir imgeleme nadir
olarak sahiptir. Binbir gece Masallarnda olduu gibi Arab edebiya
tnda ortaya ktnda ise, bu rnekte ran ve Hindistana Arap-ol-
mayan bir orijinden gelir; yalnzca m asal-anlatma sanat Arabtr.
Arablann yaratc ruhu a priori mantksal ve retorie dayanr, dolay
syla ritmik ve sihirlidir; zenginlik zihinsel arabesktedir ve canlanan
imgelerin bolluundadr.
slm sanatnda imgelerin az ya da ok kategorik olarak reddedil
mesi aklamasn kesin olarak teolojik bir dzen mantnda bulur.
Ancak Semitik gerlerin fguratif bir gelenee sahip olmad s
lm ncesi Arablar putlarnn ounu dardan almtr ve Arab im

8Szgelii, am'daki Emeviye Camii, veya Mefcar'daki Hrbe saray.


gelerinin, slm dinine bal ranllar ve Moollara ait olduundan,
hibir zaman effaf ve kendiliinden ifade tarzlar haline gelmedikleri
dorudur.9 Fiilin gereklii statik grn gerekliine dalan bir sz
ckle kyaslandnda, resmedilen ya da yontulan bir imge zilinin kor
kutucu bir donuklamas olarak ortaya kar. Pagan Arablar iin bu si
hir kokar.
Ama Arapa fiil-edim fikrinin btnyle egemenliine girmemi
tir; kendisini zellikle zne ve yklemin yardmc bir fiil olmakszn
karlkl durduu nominal cmle denen cmlelerde gsteren statik,
ya da daha dorusu, zaman-d bir kutbu da ierir. Bu bir dnce
nin yazmaya elverili bir tarzda ve herhangi bir zaman kaygs dnda
formle edilmesine olanak salar. Bu tr bir cmle denkleme benzer;
ancak belli nermelerin kullanm cmleye isel bir mantksal devinim
dayatabilir. Bu trn en arpc rnei slmn temel ahadetini olu
turan formldr: La ilahe illallah (Allahtan baka ilah yoktur), sz
c szcne lh deilse lh yoktur olarak tercme edilen bir
ifade; Arapada olumsuzlamalarn simetrisi la ve illa, deil ve de
ilse ok daha belirgindir. Bir btnletirmeye denk den saf en-
tellektel bir eylem sonucunda nominal cmlenin statik karakteri bu
formlde gzden kaybolmaktadr: Tek Varlk dnda kendi bana
varlk yoktur. Bu greli ile mutlak arasndaki bir ayrmdr ve birinci
nin kinciye indirgenmesidir. Bylece Arapa keskin kenarl ve birbir
lerini aksettiren yzleriyle bir elmas grnts veren ksa ve tam bir
forml iinde btn bir doktrini toparlama olana tar. Byle bir ifa
de olaslnn yalnzca yetlerde tam anlamyla gerekletii doru
dur; bu hereyden nce Kurna hastr; ama bu yine de Arapann
dehasnda ikindir ve tarz olarak Arap-slm sanatnda yansr, nk
yalmzca ritmik deil ayn zamanda billuridir.
Arapa cmlenin zl oluu Anlamn zenginliini hi snrlamaz-
ken, yine de, tanm dzeyinde bir senteze yatkn deildir: Arapa ok

9"Badat Okulu" minyatrlerinin raplara atfedilebilir oluu kesin deildir; her


hlkrda slplar kabadr ve birka olumlu unsuru da Bizans ve Asya etkilerine borlu
dur.
sayda koul ya da durumu seyrek olarak tek bir cmlede toplar; onun
yerine bir dizi ksa cmleyi balamay yeler. Bu anlamda, Mool dil
leriyle akraba, Trke gibi birleik kelimeli bir dil Arapaya oranla da
ha az kuru ve ok esnektir; Gotaya yakn bir Hint-Avrupa dili Farsa
iin de doru olmak zere, bir durum u ya da bir manzaray betimle
mede ak bir stnl vardr Trkenin; bununla birlikte bu dille
rin ikisi de yalnzca teolojik terminolojilerini deil ayn zamanda nere
deyse btn felsefi ve bilimsel terminolojilerini de Arapadan almtr.
Arapann tam zdd, in yazsnn resme dayal karakterinin gs
terdii gibi, eylerin statik bir vizyonunun ar bast ve bir dnce
elementlerini tipik resimler etrafnda kmelendiren ince gibi bir
dildir.
Trkler de Arablar gibi gebe orijinlidir, fakat dilleri ile ok fark
l zihniyet tipi sergilerler. Arab dncesinde net ve dinamiktir; Trk
ler ise ihtiyatl ve kuatcdr. slm sanatnn genel erevesi iinde
Tk dehas, herkesin kabul ettii gibi, totaliter ruh haliyle gl bir
sentez yetisi tar. Trkler Arablarn yoksun olduu plastik ya da yon
tuya yatkn becerilere sahiptir; yaptlar her zaman kapsayc bir kavra
yn rndr; sanki tek bir kalptan kmlardr. Kubbesiyle birlikte
eski Trk camilerinin ii bir adrn kapal alanm hatrlatr, ve
Trk-Arap yaz sanat Mool etkisi tar.
ran sanatna gelince, hiyerarik farkllamalaryla dierlerinden
ayrlr; ran mimarsi, kelimenin bugnk anlamnda ilevsel olmak
szn, mkemmel eklemlemnitir. ran sanatna gre, Birlik hereyden
nce ahenkle ortaya kar.
ranllar, ayrca, kltr ve doa olarak grseldirler ama lirik
grsellik, neredeyse onlara zg sanatsal etkinlik, br i ezgiyle renkle
nir. Douda genellikle Arapann Allahn dili, ve Farsanm Cen-
netin dili olduu sylenir; bu, rnein, Maripteki gibi, biimlerin
billuri geometrilerinin birlik ilkesi aa vurduu tipik Arab mimarsi
ile iek sslemeleri ve mavi kubbeleri olan ran mimarsi arasnda va
rolan farkll ok iyi zetler.
Arab mimar monotonluktan korkmaz; stun ardna stun, kemer
ardna kemer rer ve bu yinelemeyi ancak ritmik yer deitirmeler ye
herbir elementin nitel yetkinletirilmesi iin gzard eder.
Kurnm dili slm dnyasnn her kesinde mevcuttur; Msl-
manm btn yaam kutsal Kitaptari paralar ieren Arapa dualar
yannda, Kurndan yetler, mnacatlar ve hatimlerle rlmtr; sa
ysz ithaf bunu kantlar. Kurnm her yerde hazr ve nazr oluunun
ruhi bir titreim olarak ilev grd -doas gerei hem ruhi hem
de ses getiren bir etkiyi tanmlayacak daha bir terim yoktur ve bu
titreimin zorunlu olarak slm sanatnn l ve tarzlarn belirledii
ni syliyebiliriz; bu yzden, slm plastik sanat belli bir anlamda
Kurn Dnyasinm yansmasdr. Bununla birlikte, normal slm
plastik sanatnda yer almayan anlat plannda deil, daha ok biimsel
yaplar plannda Kurn metinleriyle bu sana birletiren ilkeyi kavra
mak ok gtr, nk Kurn, garip bir biimde kesintili muhtevas
nn i ilikilerinde olduu kadar tm l kurallarn datan hitap
tarznda da hibir kompozisyon yasasna boyun emez. Gl ve n
fuz edici olsa da, ritmi sabit llere bal deildir; btnyle kestiril
meyen bir yapdadr, bazen arpc bir kafiye grnr, sonra aniden
derinlik ve ivme deiir ve beklenmedik olduu kadar takdire ayan
bir tarzda i paralayan sonlama. Kurnm Arab iiri olduunu, n
k Bedevi rajaz' gibi monoton ritimli pasajlar ierdiini ileri srmek
hataldr; ama monotonluklar ve ahi kesintilerinin temel olarak Arab
ruhuna denk dmediini ne srmek de hataldr. Gerekte, Kur-
nda grlen ve hem uyum hem de kopularyla, hem gzellii hem'
de hainliiyle, katkda bulunduu i ahenk sanatn ulat plandan
btnyle farkl bir plana dayanr. Gerek iir her gerek sanat ya
pt gibi- ruhu belli bir bolluk durum una iter; Kurn, te yanda,
yetleri duyan ve sesin bysne kaplan herkeste, hem bolluk hem de
yoksunluk duygusu uyandrr. O alr ve verir; ruha kanat takp ferah
latr, sonra yere serer ve plak brakr; bir frtna gibi, birden ve ayn
zamanda, huzur verir ve arndrr; insan sanatnn bu kabiliyetleri ta
d sylenemez. Bunun anlam Kurnda hemen hi grlt kar
madan sonata aktarlabilecek bir tarz/slup yoktur; ama Kurnm
okunmasna dayanan ve belli biimsel amlamalar peinen kabul
ederken dierlerini dlayan bir ruh durumu/hali vardr. Kurndaki
ses ahengi her zaman arndran bir nostalji ile en fazla itidali birleti
rir: O insan lnde parlayan lh bir gnetir. Arabeskin akan ve
parlayan ritmiyle mimarnin soyut ve billur karakteri, belli bir anlam
da, bu iki kutba denk der; bunlar durmakszn yinelenen unsurlar
dr.
Bunlarla birlikte slm sanatyla Kurn arasndaki en temel ba
btnyle farkldr; ba, Kurnm biiminde deil, biim-tesi zn
de, ve zellikle, tefekkre dayanan anlamlar yannda, tevhid (birlik)
fikrinde, hakikatinde yatar; z olarak slm sanat slm plastik sa
natlar anlamnda lh Brlikin belli zellik ve boyutlarna, grsel
bir dzen iinde, k tutmakr.
Yine de, kutsal yaz sanatnn bir tarz olarak, bu benzetmenin do
asm ayrntlaryla belirlemeyi olanaksz klmak zere, Kurn surele
rinin grkemli slubunu yansttn unutmayalm. Yazma Allahn
szn tespit etmemize hizmet ettiinden, slmda en yce sanattr;10
ve ayn zamanda, neredeyse tanm gerei, en tipik Arab sanatdr.
Bu son balamda, iaretlerin soyut doasnn tamamen-fonetik
Arap yazs izgisi ritimlerinin, harflerin asl biimlerini deitirme
den, olaanst gelimesine yol amas nemlidir. Arapa yazsnn
genel ve bir anlamda doal gelimesi biim zenginliine ynelir; ok
farkl sluplar ard ardna gelmekle kalmazlar, zellikle ant yaztlarn
da, yan yana dururlar. Arap yaz sanat, yazma sanatnn zirvesini de
temsil ettiinden burada szetmemiz gereken Uzak-Dou yaz sana
tyla zt kutuplar oluturur: Japon ya da in yazc, her biri ayr bir
fikre denk den, iaretleri yaltr; az ya da ok genel birka fra dar
besiyle bir anahtar-resim ya da ilgilendii grn grsel ekirdeini
canlandrr. te yanda, Arap yazc kalem kullanr iki ucu sivri bir
kam ve bununla kesin ve sklkla st ste gelen hatlar karr;

,0Bnun rol bir anlamda Hristiyanlk'taki ikonann rolne benzer, zira ikon gibi
o da lh Kelm'm grnr biimini temsil eder.
kontrastlarm vurgulayarak, olanak bulduunca harfleri birletirir: ya
z sadan sola akar, ve bu ufuk dorultusunda biimler birbirleriyle
balanrlar ve kucaklarlar, ama dikine yazdaki harflerin biri birin
den ayr durur ve bir anlamda hatlarn sregden izgilerini vurgular.
Konumuza uygun ve ayn zamanda dokuma sanatnn doasnda olan
uzaysal eksenlerin sembolizmi asndan yaznn akm aan harflerin
dikey elementleri doalarna uygun der, ama ufuk ynnde hareket
biimlerin maddi srekliliini gsterir; dikine duru, gemile gelece
i ayran mevcut an gibi, birlii ayran tek zden kan bir a ben
zer; ufuk ynnde hareket, te yandan, oluun ya da yaamn imgesi
dir, sregiden dalgalar gibi ilerler. Sls gibi, belli yaz sluplarnda,
rnein, bu kutupsallk u noktasna kadar gtrlr; ufka ak y
nnde, bolluun ve deien kvrmlarn ezgisi, elif ve lam'm dikey hat
larnn zellikle oluturduu keskin dikeylerinin ritmine denk der:
ruhun cokulu ve dingin yaylmas eliinde Birlikin bitip tkenmez
bir ehadet 'ine benzer.
Mslman Araplarn klasik iiri biim bakmndan karmak
ls ve monoton ritmiyle slm ncesinin Bedevi iiriyle balan
tldr. Bu yzden Kurnm etkisini ancak tayabildii fikirlerle gste
rir. . .
Ancak, biimleri Kurna, yani, dualara, mnacatlara ve kutsal
din byklerinin derslerine, benzer yar iirsel bir edebiyat vardr. Bu
trn bir rnei, Peygamber vglerinin, ya da tam olarak Peygam
ber iin dualarn bir derlemesi olan eyh el Cazulinin Delailul Hai-
re sidir: birletirici bak asna uygun olarak bir Mslman dualarn
tek Allaha yapar, ama Allaha Peygamberi balamas iin yalvarr
ken, neredeyse onunla arkdar. Bu dualar, biri biri ardna, Muham
medin doasnda mevcut, btn lh akislerin yaratlanda sentezi, in
sani ve kozmik kusursuzluk retir. Karlatrma terimleri, hikmetler
den grnen ya da grnmeyen evrenin gzelliklerine akan deiimler
gsterirken, dualarn ya da derslerin biimi bazen ayn kalr; ve bazen,
biimler deiirken dualarn znesi sabit kalr; ve bu karlkl yer de
itiren tekrar, hedefi dnyann btn olumlu zelliklerini, Ruhta,
Kurnm bir yetine gre, insanlara ruhlarndan daha yakn iimiz
deki peygamberde btnletirmektir.
Hristiyanlkla karlatrldnda baklarn kart olduu aktr;
Hristiyanlk Allah insana balang olarak grrken slmiyet her
hangi bir insan-merkezli imgenin tesbitinden kanarak Allaha ba
lang noktas olarak insan grr; lh insann imgesi elementlerine
ayrlr; evrensel tecelli iinde kaybolmu ve yldzlarn prtlar ya da
denizin dalgalar gibi kiisel olmayan bir sihir haline gelen plastik sa
natlarn dnda kalmtr.
Arap ruhunda iitselin grsel zerindeki egemenlii kendisini
plastik sanatlarda da gsterir; ve dayanan zellikle ritim ve seste bu
lan manev sezgi ya da huunun belli biimleri iin durum ayndr; bu
zamann aniden durmas, katksz imdinin parlayan nda btn
devinimlerin son bulmas gibidir. Artk dnya biim deitirmeden
akan bir alayan, ya da duyulsa da kprtsz grnen bir alevle kar
latrlabilir. Arap-Mslman ssleme sanat z olarak o anda asl ka
l ifade eder.
BLM

BTRRKEN
25
Manev yntem zerine
bir mektup

U K TEMEL UNSUR olmakszn manev yntemden szedeme-

yiz: gerek ve gerekd arasnda muhakeme ve gerekte yo


unlama. Bu iki unsurdan birincisi, muhakeme ya da ayrtr
ma (Sanskritede vijnana), zel hibir dini biime bal deildir;
sadece metafizik kavray ngrr. Ancak, ikinci unsur kutsal bir ni
teliin desteine ihtiya duyar, ve bu yalnzca normal bir gelenek er
evesinde yaratlabilecei anlamna gelir. Yntemin amac Gerek ze
rinde srekli younlamadr, ve bu tek bana nsan aralarla/yollarla
ya da bireysel inisyatif temelinde yaratlamaz; yalnzca normal bir ge
lenek iinde varolan trden dzenli bir iletiimi ngrr. nsan ne
iindir? Zayf iradesi nedir? nce btn varlm bireysel-olmayan
(yani, birey-st) bir biime katmadan Mutlaka nasl ulaabilir? Ak
sylersek: imdi sayacam gelenek ya da dinler dnda manev bir yol
yoktur: Yahudilik, Hristiyanlk, slmiyet, Budizm, Hinduizm ve Tao-
izm; ancak Hinduizm bir Hindu katnda domamlara kapaldr ve
Taoizm ulalamazdr.
Manev bir yntemin temina manev bir ulu tarafndan kabul
grm olmasdr; manev yceliin teminat, doktrinel bklmezlik
yannda, dinin byk kurucularndan birine uzanan ya da Hindula-
rn avataralar dedikleri srlara vakf olu zinciridir. Kulun grevi
ulu kiiye boyun emektir; ulu kiinin grevi srlara vakf oluunu
gstermektir. Ulu kiinin kulu kabul etmeme hakk vardr; retisini
yabanclardan gizleyebilir ama temsil ettii manev zinciri ya da mane
v atalarn kullarndan gizleme hakkna sahip deildir.
Ulu kii unlar iletir: (1) gelenein kurucusundan ve kurucu vas
tasyla Allahtan gelen manev etki; (2) yntemi anlamann ya da te
fekkrn anahtarlar; (3) Gerek zerinde srekli younlamann kut
sal dayanaklar.
Manev bir ulunun ayrc iareti biimlerin grelilii ayn za
manda zorunluluu konusundaki bilinliliinde yatar. Yalnzca bil
gileri biimleri aan insan biimlerin ne ile ilgili olduklarm bilir. Ma
nev bak zel bir biimsel ya da geleneksel ereve ile snrl bir ulu
kii tam bir ulu deildir (gerek bir ulu pratikte kendisininki dndaki
geleneklere ilgisiz kalsa bile); ve btn biimleri inkar eden bir ulu
sahte bir uludur (ama gerek ulu geleneksel biimi zsel/asl unsurla
rna indirgeyebilir, ve elbette indirger). Gerek ulu kendisini verili bir
gelenein (ya da dinin) dna koymaz, nk onun anlamm bilir ve
ilh kaynam grr.
Manev yaamda, ok ykc olan, bireysel deneyimlerin yeri yok
tur. .
Titus Burckhardta ait
Bibliyografya
Al M A N I A K i l A l> 1 A k

t.and an Rande der '/.eit, Bascl, Urs G rafV e rlag , 19 4 1.


Schmeizer I blksknst/Art PopulaireSuhse, Bascl, U rs ( ir a f Vcrlag, 19 4 1.
Tessin (I)as Volkscrbc der Schvvciz, Banl 1), lasel, U rs ( ir a f Vcrlag, 1944.
Vom Sujtum -'-EinJiihrung in die M yslik des sla m , M unich, Otto VVilhclm
Barth-Verlag, 19 5 3 .
Vom fVcssen heiliger Kunst in den IVeltreligionen, Zrich, O rigo-Vcrlag, 1958.
Siena, Sladt der Jungjrau, Oltcn (Svitzerland) and Frciburg-im -Brcisgau
(Gcrm any), rs G rafV e rlag , 1958.
Tessin (Da,s Volkscrbc der Schvvciz, Band 1), B ascl, U rs G r a f Vcrlag, 1959 ,
[Grcatly cnlargcd ditio.]
Alchemie, S in n - utul Helbild, Oltcn and Frciburg-im -Breisgau, VValtcr-
Vcrlag, 1960.
Pes, Sla d l des slam, Oltcn and Frcib urg-im -B rcisgau, U rs G r a f Vcrlag,
1960.
CJartres und die Gebrl der Kathedrale, 1.ausane, U rs G r a f Vcrlag, 1 962.
Von rpunderbaren Bchem, Oltcn and Frciburg, U rs G r a f Vcrlag, 1963.
Lachen und H anen, Oltcn and Frciburg, U rs G r a f Vcrlag, 1964.
D ieja g d , Oltcn and Iricburg, U rs G r a f Vcrlag, 1964.
D er milde I f esten, Oltcn and Frciburg, U rs G r a f Vcrlag, 1966.
D ie maurisehe Kuttur in Spanien, M unich, Calhvey, 19 70 .
Marokko, IVestlicher. Orienl: ein Reisejuhrer, Oltcn and Frciburg, VValter-
Verlag,. 19 72 .
IVissenschaji und Veis/eit (collcctcd articlcs), in prcparatio.

Sd pio und Hannibal: Kam pfum das M iltelm eerby Friedrich D onaucr. Covcr
design and six illustrations by T itu s Burckhardt. Oltcn and f rciburg,
W a!ter-Vcrlag, 19 39 .
IVallis (D as Volkscrbc der Schwciz, Band 2) by C harles Fcrdinand Ramuz.
Translated and edited by T itu s Burckhardt. Bascl, Urs G r a f Vcrlag,
I9s6-
Zeus und Eros: Briefe und Aufzeichnungen des Bildhauers Cari Burckhardt
( 18 7 8 - 19 2 3 ) , cditd by T itu s Burckhardt. Basel, U rs G rafV e rlag, 1956.
Das Emie im Verganglichen by I'rith jof Schuon. Translation from the French
by T itu s Burckhardt o f Regards sur Ics Mondes am'icns. \Veilheim,
O bcrbaycrn, Otto Wilhelm Barth-Verlag, 1970.
Alhus, iler Berg des Schmeigeps by Philip Shcrrard. Traslation ironi thc
Fnglish by T'itus Burckhardt ot'/m, t/te Motntain u f Silence. Fatsannc
and Frcibcrg, U rs G rafV e rlag, 19 59.

Al M A N C A MAKAI.H.KR

l'orcvvord to D er Sinn der konen by Lconid Ospcnsky and VVladimir


Lossky, Oltcn (Switzerland) and Freibu rg-im -Brcisgau (Ocrmany), U rs
G rafV e rlag , 19 5 2 .
Die Synbolik des Spiegels in der islamischen M ytik, Symboltmr u)iro.
Symbolik des ls h m s , Kairas (Salzburg), 19 6 1.
Von der Heiligkcit des W assers, CIBA-Blcilter (Hauszcitschrift der C IB A
Aktiengcscllsehaft, Basel) Sondcrnum m cr: W asscr; Vol. 18 , N o. 17 4 ,
Ju ly-A u gu st 19 6 1.
D ie Fehre vom Sym bol in den G rosscn U cberlieferungcn des Ostes und
des VVcstcns, Symbtdon, 1962.
Cosmologia Pcrcnnis , Kairm (Salzburg), No. 1, 1964.
Letter to the Editr, Kairns (Salzburg), No. 2, 1964.
M oderne Psychologie und berlieferte W cisheit , Kairm (Salzburg), N os. 3
& 4, 1964.
Wcil Dantc Rceht hat, Antaios (Stuttgart), M ay 19 65.
Abstrakc kunst im altn F e s , Dit (Zrich), M arch 19 72 .
D ie berlieferten l landvvcrke in M arokko: illr W escn und ilr SchicksaP,
ZeitschriJ ju r Ganzleitsforsclung (Vicnna), No. 2, 1974.
Betrachtungen zur Alchem ie (traslatcd from thc l'rcnch by M argreth
Pietseh), in Iiliatrve 42: IVissende, Verschviegene, liingavcihie (Freiburg-
im -Brcisgau, H crder, 19 8 1).
D ie heilige M aske (traslatcd from thc l'rcnch), in Inliative48: D ieM aclt
der Masken (Frciburg-in-B rcisgau, 1crdcr, 1982). .
(Ali o f thc above-listed articlc.s are in thc original G crm an o f thc author,
exccpt for thc tvo translations indicated.)

; \{ \ \ s 1 / 1 \ t. : I \ 1' ! a K

Clcjspiritualle de PAstrologie tmtsulmane, Paris, F e s Fditions Traditionnelles,


19 5 0 ; M ilan, Arche, 1964.
Du Soufisme, Fyons, Derain, 19 5 1.
Principes ctMethodcs d e l Art stcr'e, Fyons, Derain, 1958.
Intrnductim auxDoclrincs esaterii/ues del'lslam , Paris, D crvy-F ivrcs, 1969.
Alchim ie(translatcd from thc Fnglish edition by M ad am eJ. P. (icrvy), Basic,
Fondation K eincr, 19 7 4 ; M ilan, Arche, 1979.
Symboles: Reeueil d'essais, M ilai, Arce, 1980; Paris, D ervy-Livrcs, 1980.
Seienee moderne el Sagessetradilionnelle, M ilan, Arce, 1985; Paris, Dervy-
Livres, 19 8 5 .
L '/lrl de l'Islam, Sidbad, Paris, 1985.
Fes, l "ille de l'Islam { translatcd from the G erm an b y Arm andJacoubovitch),in
preparation.
(Ali o f the abovc-listod books are in the original l'rcnch o f the author, cxccpt
for the t\vo translations indicated.)

FRANSI/CA MA KA I I I li

Du Barzakh', Etudes Traditionnelles (Paris), D ecem ber 19 37 .


Do la T h ora, de-l Evangile, et du C o ran , Etudes Traditionnelles, A u gust-
Septem bcr 19 38 .
L.c Prototypc U n iq u c, Etudes Traditionnc/les, A u gust-Scptcm b cr 19 38 .
l'olklore et Art om em ental', Etudes Traditionnelles, A u gu st-Scp tcm b cr-
O ctober 19 39 .
Une C lc f spirituelle de PAstrologie m usulmane, Etudes Traditionnelles,Ju n c
19 4 7 ,Ju lv -A u g u st 19 4 7, D ceem ber i9 4 7 ,Ja n u a ry - Icbruary 1948.
Gencralites sur l Art m usulman , Etudes traditionnelles, M arch 1 947.
Principcs et M cthodes de lArt traditionneP, Etudes Traditionnelles, Jan u arv -
February 19 4 7.
Naturc de,la Pcrspectivc eosm ologiquc, Etudes Traditionnelles, Ju ly-A u gu st
1948. .
Consideratios sur FAlchinic (1), Etudes Traditionnelles, O ctober-
Novem ber 19 4 8, A p ril-M ay 1.949.
Nature sait strmonter N ature , Etudes 7'raditionnelles, Jan u ary-F cb ru ary
19 50 .
F c 'c m p lc , C orps de l l lomme D ivin , Etudes Traditionnelles, Ju n e 1 9 5 1.
Kxtraits du Com m cntaire des N om s Divins par l Imm G hazl' ( l'ransla-
tion and notes bv l itus Hurckhardt), Etudes Traditionnelles, etob er-
N ovcm ber 19 5 2 , D ecem ber 19 54 .
Je sis la'Porte Etudes Traditionnelles, Ju n c 19 5 3 , Ju ly-A u gu st 1953.
L a G eriesc du T em plc lindou , Etudes Traditionnelles, October-Novcm ber
19 5 3 , D ecem ber 19 5 3 .
L e s Fondcm ents de lArt chrcticn, Etudes Traditionnelles, April-M ay 1954.
L c s Fondcm ents de l Art m usulman , Etudes Traditionnelles, June 1954.
L c symbolisme du jcu des cchccs , Etudes Traditionnelles, October-
N ovcm ber 19 54 .
L c Paysage dans lArt cxtrcm e-oriental , Etudes 'Traditionnelles, April-M ay
1955-
Com m cntairc succinct dc la 'Fablc d F m crau de, Etudes Traditionnelles,
N o vcm b er-D cccm b cr 1960.
Considerations sur lAlchimic (n), Etudes Traditionnelles, N ovem b cr-
D eccm bcr 1 9 6 1.
Chevaucher !e T ig rc Etudes Traditionnelles, Ju ly -O cto b cr 19 62.
L e M asque S ac rc', Etudes Traditionnelles, N ovem ber-D ecem b cr 1963.
Cosmologie et Science m oderne , Etudes Traditionnelles, M ay-Ju n c 1964 ,
Ju ly-O cto b cr 1964 , Jan u ary-F cb ru ary 19 6 5, M arch -A p ril 19 6 5, M a y -
August 19 6 5.
L a Prierc dlbn M ashsh, Etudes Traditionelles, Jan u ary-F cb ru ary 19 6 7.
M ise au point en ce qui concerne Iedition francaise du livrc Alchcmie: S in n -
und Wcltbild\ Etudes Traditionnelles, Jan u ary-F cb ru ary 19 67.
L e Vide dans l Art Islam ique, Hennes, 19 70 .
Caracteres perennes dc Fart arabc', Jo u rn al ofW orld Hstory, 19 7 2 .
Fes, une ville hum ainc (causerie faite lc 2 1 avril 19 7 3 dans lc palais du
Pacha devan tles membres dc lAssociation pour la sauvegarde dc Fes),
Etudes Traditionnelles, Ju ly -Sep tem b er 1984.
Notc sur le Prphcte M oham m cd, in Eomes el Substance dans les Religions by
I'rith jofSchu on , pp. 8 6 -8 7 (Paris, D crvy-L ivres, 19 75).
Prcfacc slam, Perspectiv.es el Realites by Seyycd Mossein N asr (Paris,
Buchct-C hastel, 19 75).
L e s Sciences traditionnelles F e s, Etudes Traditionnelles, O ctobcr-
D ecem bcr 19 77 .
L e R e to u rd U iyssc , Etudes Traditionnelles, Jan u ary-M arch 19 79 .
F es et l Art dc lIslam , in Actes du Seminaire expcrimental d A nimation
cullurelle, 7 m ars-28 avril 19 7 8 , Fonds international pour la Promotion dc
la Culture, UNESCO, Confercnces, volme 1, pp. 1 0 9 - 1 1 9 , 1980.
L a D ansc du So leil , Connaissancc des Religions (Nancy, l'ran cc), 19 85.

ARAPADAN F R A N S I Z C A YA E V R L E R

De l'Homme niversel (Tradction particlle de Al-Insn al-K m iF de Abd


al-K arm al-Jl). With an introduetion by the translator. Lyons, D erain.
19 5 3 ; Paris, D crvy-Livres, 19 7 5 .
L a Sagesse des Propletcs (Traduction particlle des I'ss al-I likam dc ibn
Arab). With an Introduction by the translator. Paris, Albin M ichcl, 19 5 5
and 1974 .
Lcttres d'un M aitre Souji (T raduction. particlle des R as il dc M oulay
a l-Arab ad-D arqw ). With an Introduction by the translator. M ilan,
Archc, 19 78 ; Paris, D ervy-Livrcs, 19 78 .
An Inlroduction ta Su fi Doclrine (translated fron the F re n d i by D . M .
M atleson), Lalore, Aslraf, 19 59 ; W cllingborougi, Fngland, 'l'lorsons,
197b.
Sim a, City o f tle Virgin (translated frtn thc Gernan by M argaret Brown),
()xford niversite Press, 1960.
Famm Uluminated Manuscripts (partial translatio o f I un nutnderharen
Biichem), Oltcn and Lausannc, U rs G rafV e rlag , 1964.
Saered Art in Kast and I) es! (translated fron thc Frcch by Ford North-
botrnc), Bcdfont, M iddlescx, Fngland, Pcrcnnial Books, 1967,
Alehemy: Science o f thc Costnos, Science o f the Soul (translated fron thc Gernan
bv VVilliat Stoddart), f.ondo, Stuart and \Vatkis, 11)67; Baltimore,
Maryhnd, Penguin Books, 19 72 .
Moorish (iulture in Spain (translated roni thc Gernan by Alisa Jaifa),
London, Ailen and Umvin, 19 7 2 ; Nc\v York, M cG raw -H ill, 19 72.
Art o f slam: Languagc and M caning (translated ironi thc F ren d i by Petcr
1lobson), London, Islanic Festival T ru st I ,td, 1976.
Mystical Astrology aceording to llm A rabi (translated fron thc French by
Blent R af), Sherbornc, Fngland, Bcshara, 19 77 .
Fez, City o/ slam (translated iro thc Gernan by \Yilliam Stoddart),
Cam bridge, Fngland, Islamic T cxts Socicty, in preparation.
M irror o f the Inlcllect: Fssavs on Traditional Science and Saered Art
(translated bv VVilliam Stoddart), Cam bridge, Fngland, ()uinta Fsscntia,
19 87.
Chartres and the Cenesis u f the Gothic Cathedral (translated by Pctcr. I lobson),
in preparation.
/
N t -i I / ( ' ! \1 A K A M i I R

Principlcs and M ctlods of T rad itio n al A rt , 11 Art and Thnught (Goomaras:


wamy Fcstsclrift), London, Luzac, 19 4 7.
T h e Spirit o f Islanic Art , Islamic fharterly (London), D eccm bcr 1954.
l orcword to l'he.Mcaning o f Icons by Leonid Ouspensky and Vladimir Lossky
(translated by F . Kadlobovsky and G . F . H. Palmcr), Boston, The
Boston Book and Art Shop, 19 56 ; Crcstvvood, Ne\v York, St. Vladimirs
Scm inary Press, 19 8 3.
nsight into Alctcm y , Tomomnv, W intcr 19 64 ; Sltdies in Comparative
Rcligion, Sm m crAutunn 1979.
Cosm ology and M odern Scien ce , Tomorrom, Sunm cr 1964, Autumn 1964,
VVintcr 19 6 5. Also includcd in Stvord o f Gnosis (edited b vjaco b N ccdlc-
man), Baltim ore, M ryland, Penguin Books, 1974.
Becausc Dantc is Right , Tomorrov, Su m m cr 1966.
Percnnial Values in Islamic A rt, A l-A bhalh, M arch 19 6 7 ; Sludies in
Comparative Religion, Sum m cr 19 6 7 ; in God and Alan in Contemporary
Islamic Thnught, Beirut, Ccntcnnial, 19 7 2 ; in Svord ofGtosis (editcd by
Jacob N eed lem an ), Baltim ore, Penguin Books, 19 74 .
Islamic Surveys: Fou r Works by Seyycd H osscin N asr , Sludies in Compara
tive Religion,W m tct 1968.
T h e Sym bolism o f C h css , Studics in Comparative Religion, Sprin g 1969.
Teilhard de C hardin (1), Studics in Comparative Religion, Spring 1969. ,
T h e Seven Liberal Arts and thc W est D oor o f Chartres Cathedral, Studics
in Comparative Religion, Sum m er 19 6 9 ; also VVinter-Spring 19 8 5 .
T h e Heavenly Jerusalem and the Paradise o f Vaikuntha , Sjudies in
Comparative Religion, W intcr 19 70 .
T h e Void in Islamic A rt, Studics in Comparative Religion, Sprin g 19 7 0 ; also
W in ter-Sprin g 19 85.
Notc on the Prophet M oham m cd, in Dimensions o f slam by F rith jo f Schuon,
pp. 6 9 -7 0 (London, Ailen and Unwin, 1970).
Arab or Islamic Art? , Studics in Comparative Religion, W intcr 1 9 7 1 ; also in
Sm ordofGnosis (editcd b yjacob Needlcm an), Baltim ore, Penguin Books,
1974 .
Abstract Art in Ancicnt F c z , Du (Zrich), M arch 19 7 2 .
Forcw ord to Geometric Concepts in Islamic A rt by Issam E l-S aid and Aysc
Parman, London, Islamic Festival T ru st Ltd , 19 76 .
Tntroduction to Islamic A rt in The Arts o f slam, cataloguc to thc spccial
cxhibition in thc Hayvvard Gallery, London, T h e Arts Council o f G rcat
Britain, 19 76 .
T h e Praycr o f Ibn M ashsh\Studies in Comparative Religion, W in ter-Sprin g
19 7 8 ; Islamic fhartcrly, Scptenber 19 78 .
T h e Return o fU ly ssc s, Parahola, Novem ber 19 78 .
Conccrning thc Barzakh , Sludies iti Comparative Religion, VVinter-Spring
1979.
I'c z , in The Islamic City, UNESCO, Paris, 19 80 , pp. 1 6 6 - 17 6 .
Prcface to R . W. J . Austin s translation o f Ibn Arabs Tlie Bczels ofWisdom
(Fuss al-H ikam ), London, S .P .C .K ., 19 8 0 ; Ram scy, N ew Je rscy, T h e
Palist Press, 1980.
T h e Sacrcd M ask , Studies.in Comparative Religion, W in ter-Sprin g 1980.
T eilhard de Chardin (11), in The Destruction o f thc Christian Traditio by
Ram a Coom araswam y, pp. 2 1 1 - 2 1 2 . Bcdfont, M iddlcsex, England,
Percnnial Books, 19 8 1.
T h e Role o f I'in c Arts in M slim Education, in Plilosophy, Literatre and
Fine Arts (editcd by Seyycd H osscin N asr), Scvcnoaks, K ent, England,
Islamic Education Scrics, 1982.
Traditional Scien ce , .Sidies in Comparative Religion, W in ter-Sprin g 1985.
'w o short evtracts from Sehmeizer Volkskttsl, Stdies in ComparativeReligion,
. W in tcr-Sprin g 1985.
T h e Spirituality o f Islamc Art, in The Enyelopedia of IVorldSpirituality, vol.
20 (edited by Scvyed H ossein Nasr), London, Routledgc and Kcan
Paul, 19 87.
'l'ic U nivcrsality o f Sacrcd A rt , iri The Unanimos Tradition (edited by
Ranjit l em ando), T h e Institute o f Traditional Studies, Colom bo, Sri
Lanka, in prcparatio.

ARAPA- HAN L R A \ M / ( A YA Vt DALA SONRA


N t i 1 z c i Y t: 1 v i r 11 t: R

Lelters o f a S u ji Mastcr (parial translation o f the Ra.sil o f M ulay a l-Arab


ad-D arqw ), Bedfont, M iddlesex, Pcrcnnial Books, 19 73 .
. The tt'isdom o f the Prophets (partial translation o f T 'uss al-H ikam by ibn
Arab), Shcrbournc, Besbara, 19 7 5 .
nivcralM an (partial translation o f A LIn sn al-K m il by Abd.ai-Karn
al-Jl), Shcrbournc, Bcshara, 19 8 3.

TALYANCA KTAPLAR

L'Alchim ia (translated from the G crm an by Angcla T crzani Staude), Turin,


Boringhieri, 19 6 1 ; (translated from the Frcnch by Ferdinando Bruno),
M ilan, G uanda, 1 9 8 1.
Scienza modema e Sagzza tradizionale (translated from the G crm an by Angcla
Terzan i Staude), T u rin , Borla, 1968.
Siena, Ciltli della Vergine (translated from the G crm an by G isella Burgisscr),
M ilan, Archc, 19 78 .
I, A rte sam in Orienle e Occidente (translated from the French by Flena Bono),
M ilan, Ruseoni, 19 76 .
Iniroduzione aile Dottrine esoteriche dcllIslam (translated from the French by
Barbara 'I rco ), Rom e, Edizioni M cditerrancc, 19 79 .
Sirnboli (translated from the French by Elisabctta Bonfanti M utti), Parma,
A ll Insegna del Veltro, 19 8 3.
C/iave spirituale delTAstrologia musuhnana (translated from the French),
G enoa, Basilisco, 19 85.

TALYANCA MA K A L P I . KR .

Una Chiave spirituale dellAstrologia sccondo M uhviddin ibn Arab,


Rivisla d iS td iiIn iz ia liri, Naples, A ugust-O ctober 1947.
N o ta 'su P ftrrfrS ^ rio Ia m e d in Forma e Sostanza nclle Rcligioni di Frith jo f
Schuon (Rom a, Edizioni M editcrrancc, 1984).

1
A R A !>.(; A : ! ) A N l: R A N S I / C A Y A V : I) A II A S O N R A
, I I Al . Y A N C A ' Y A V. V 1 R I I II R

L Uomo Universalc' (translatcd from thc French bv Giorgio Jannacconc),


Rom c, Edizioni M editcrrancc, 19 8 1.
L a Sapienza dei Projeli (translatcd from thc Frcncl by Giorgio Jannacconc),
Rom c, Edizioni M editcrrancc, 19 87.
Letlered unM aestrouji (translatcd from thc Frcncl by G iorgiojaniaccon c),
M ilan, L a Q ucstc, 19 8 7 .

PANYOl.A K I T A P l AR (

Alquim ia (translatcd by Ana Marta dc la Fuentc), llarcclona, l laza v Jan cs,


1971
L a Civilizacibn Hispano-Arabe (translatcd bv R o sa K ln c llra b a ), M ad rid ,
A lia n za E d ito rial, 1 9 7 7 .
Esoterismo Isldmico (translatcd by Jc s is G a r d a Varela), M adrid, T au ru s
Edicioncs, 1980.
Sabiduria Tradicional y Cicncia M odema (translatcd by Jo rd Q uingles and
Alejandro Corniero), M adrid, T au ru s Edicioncs, 1980.
Simbolos (translatcd by Erancesc Gutierrez), M allorca, Jo sc J . dc O lan da,
19 8 2 .
.P rin d p m y M ilo d m del Arte sagrado, B uen os Aires; 19 84 .

I S I A N Y o l t A M A K A l I I I H

Nota sobrc cl Profcta M oham cd c Fontta e'Sustanda ett las Rdigimes por
F rith jo f Schuon, captulo sobrc M olm ed (M adrid, T au ru s Edicioncs,
19H 1).
E l Sim bolism o del A jcdrcz , Cieloy 'I'tcrra (llarcclona), N o. 1, 19 82.
El Arte sagrado , CAeloy Ticrra (Barcelona), N o. 6, 19 8 3 /19 8 4 .

You might also like