Professional Documents
Culture Documents
TOPLUMSAL BÜTÜNLER
- Kültürel yapı için temel amaç “sosyalleştirme” bunu bugünkü çağda yapan
“medya”dır.
* Global Toplum Yapısı ; daha önce kabile yapısı (ilkel kominal toplum yapısı)
ve sonra “kent” yapıları ortaya çıkıyor (Yunan ve Roma Şehir devletleri)
KÜLTÜR AŞILAMA
* Kültür öğrenilen bir süreçtir. Kültürü benimsedikçe “sosyalleşirsin”.
(Doğrudan kabullenme Totaliter yapılarda olur). Devletin sürekli kendi eliyle
propaganda yapmasıyla olur. Demokratik, dolaylı yollarla yapılır.
* Çağdaş propagandanın öncüsü Doctor Gibertz (Nazi) dir. Radyo, gazete,
sinemalarda kısa tanımla kullandılar. Sürekli provokasyon, toplumu sürekli
mobilize etmek amacı vardı. Hitlere göre, toplumlar kadınlar gibidir, sürekli
kışkırtılmak ister. Propaganda devlet eliyle bütünlük içinde yapılmıştır.
- Komünizmde her bir kararın sınıf çıkarına yapıldığı inancı vardı. Toplumların
sürekli propaganda araçlarıyla motive edilmesiyle olur.
- Kitle iletişim araçlarına çok fazla ihtiyaç var. Siyasal sistemin kendi değer
yargılarını fark ettirmeden aşılamasına simgesel zorbalık diyoruz. Çeşitli
araçlarla bunu yeniden tekrar olarak sunarak unutulmamasını sağlıyor. Medya
mevcut durumların pekiştirilmesini sağlıyor, ya da bazı durumların
zayıflamasına neden olur, çok önemlidir fakat hiçbir şeyi sıfırdan üretmez.
* TOPLUMSAL YAPILAR.
- Siyasi Sosyal Yapı ; Yapı kitlelerden, bir takım kurallardan, formal ilişkilerden
topluma şekil vermeyi diyoruz.
- Örgüt: disiplin ve kurallar vardır. Toplumsal yapıları anlamak için mikro
labaratuvarlardır. Ülkedeki yapının örgütlere yansımasıdır. Örgütlerin bakış
açısını yansıtır. Üst sistemin alt sisteme etkisi vardır. Her örgüt bir yapıysa, ulus
devlette bir yapıdır. Bir toplumsal sistemden bahsettiğimizde ulusal sistem
dünya sistemine uymak zorunda olmayı hissediyor.
Ör: Türkiye’de devlet olarak uluslararası sistemin unsuru olarak yer almaya
çalışmıştır, NATO, EU. gibi.
- Sendikalar, siyasi partiler, dernekler de ülkedeki yapıya ayak uydurmaya
çalışırlar ve üst yapıyı etkilemeye çalışırlar.
- Uluslararası antlaşmalar mevcut anayasanın üstünde yer alır. Uluslararası
yabancı sermaye; uluslararası tahkimi kabul edersen gelir senin ülkene yatırım
yaparım diyor.
- Hem devlet dünya sistemine ayak uydurmaya çalışıyor, hemde ülke içindeki
örgütsel yapılarda dünya sistemine uymaya çalışıyor.
Ör : Katolonya 3 yurttaşlık biçimini aynı anda yaşıyor. (Katalon, İspanyol.
EU).
- İktidar kavramı eskisi gibi monopolik değil, paylaşılıyor.
* EŞİTSİZLİK
- Bu konu en temel konudur
* Bir bireyin diğer bireye bir şey yaptırabiliyorsa bu etki etmedir. Etkinin bir
adım sonrası „iktidar“ dır (İktidar = Güç). Eşitsizliğin olması gerekir, eşitliğin
olduğu yerde „iktidar“ olmaz. Bir itaat meselesidir. (Uyma davranışı daha
ılımlı).
- Bir toplumdaki yapıya ve değer yargılarına göre güç kavramı değişir. Kimi
toplumlarda güç halktır. Yaşamın her alanında, siyasal toplumda bir eşitsizlik
üzerine kurulan bir iktidar ilişkisi vardır, Hiyerarşi vardır. Herkesin eşit olduğu
yerde iktidar olmaz. Otorite sadece kaba-kuvvet olarak olmaz. Toplumlar sürekli
düzen arayışı içindedir. Burada ortaya çıkan otoritelere itaat etmek gerekir.
* İktidar’da ölçüt „yaptırım uygulayabiliyorsa“ iktidardır.
- İktidar aile içinde başlar. Harçlığın artırılması yada azaltılması, bu anne-babaya
itaatı sağlıyor. Uymazsa bazı haklardan mahrum kalacağım düşüncesiyle
„Kurallara uyma eğilimini“ öğreniyor. Sonra bu eğilim okulda devam ediyor ve
resmileşmeye de okulda başlıyor. Sokakta kurallara uymazsak kolluk kuvvetleri
ya da polis ortaya çıkıyor. Birey bulunduğu her türlü yapı içerisinde bu kurallar
kavramıyla baş başa kalıyor ve bunlara uymazsa yaptırıma tabi oluyor. Birey
bunu küçüklüğünden itibaren öğrenmeye başlıyor ve bu kurallara uyarak
sosyalleşmeye başlıyor. Eğer bu kurallara uymazsa dışlanmayla karşı karşıya
kalıyor. Kuralları benimsemek ve içselleştirmek lazım.
* Simgesel araçlarla bir kurala uymak „değer“ olduğu için uymayı öğretiyor.
Siyasal semboller, simgeler aracılığıyla bunların dayatıldığını fakat böyle
değilmiş gibi anlatıldığını görüyoruz. İyi bir vatandaş olma anlayışı, inancı gibi
gösteriliyor.
- İktidar kavramlarının içinde en üstün „Siyasal İktidardır“ (Siyasal iktidar : bir
mekanizmadan bahsediliyor, o ülkedeki siyasal gücün kendisini ortaya koyduğu
siyasal karar verme gücü kimdeyse o güçlüdür. İktidarın doğrudan yaptırım gücü
vardır. Ülke içindeki tüm kuralların yasama gücünü elinde bulundurur, ayni
zamanda fiilen yürütme gücünü de elinde bulunduruyor. Mekanizmayı elinde
tutan kadro olarak bir yaptırımı bir sonraki seçime kadar elinde tutma eğiliminde
oluyoruz (Demokratik hak).
* Meşruiyet Kavramı; Aslında kastedilen gücü elinde bulunduranın buna hakkı
olduğuna dair, yönetilenlerin rıza göstermesi, kabulüdür. Toplumsal rıza
göstermek, bir şekilde gönüllü olmak gerekir. Yönetilenler rıza göstermelidir.
Her iktidarın meşruiyet çerçevesinde olma zorunluluğu vardır. Eğer olmazsa o
iktidarın zayıflığı anlamına gelir. Meşruiyet için toplumsal rızanın var olması
gerekir.
* Siyasal İktidar; var olan bu iktidarların hepsinin üstünde yer alır.
- Ayırt edici özelliği yaptırım kullanması gerekir. Meşru olması gerekir.
-- Meşruiyet göreceli bir kavramdır. O ülkedeki var olan yapı içinde hangi
kriterlere göre belirlendiği önemlidir. Ama bunlar kural değildir.
-- Baskı rejimlerinde zorbalık vardır. Doğu bloku rejimleri bir anda yok oldu.
Sovyet baskısı fiilen kalkınca baskı rejimleri bir anda yok oldu. Yani toplumsal
rıza olmamış ki, en ufak bir kıpırtıda bu rejimler yok oldu. Arap Baharı,
(diktatörlük yıkılmadı, diktatörler gitti, yapı değişmedi) sanayileşmiş yapıları
olmadığı için demokrasinin gelmesi zor gibidir (Kabile yapısı, İslami yapı,
Aşiret yapısı bunun zor olduğunu gösteriyor. Diktatörlerin gitmemesi, yani
yapının değişmesi önemlidir. Doğu Avrupa’da böyle oldu. Beklenti baskı
rejimlerinin ortadan kalkmasıydı, bir nevi demokratik yapıları istiyorlardı.
Tolumsal Sınıflar ;
- Toplumsal sınıf kavramı günlük yaşamda sadece farklılıklar üzerine inşaa
ederiz. Sınıf bir terimdir. Her türlü farklılık bir sınıf ayrımı anlamına gelmez.
Kapitalist toplumlar, sınıflı toplumlardır. “Toplu Eşitsizlik” Bu doğasında
vardır. Belli bir sınıfa mensup olmaktan kaynaklanır.
- Toplumsal eşitsizlik, iktidar hiyerarşisinin de üzerinde oluyorlar.
- Siyaset Sosyolojisi görünenle ilgilenmez, iktidarı ortaya koyan görünmeyen
ilişkileri inceler.
* 19.yy ın 2. yarısında Proletariat Kapitalizm özel bir sistem değildir.
İnsanlığın ilk zamanından beri doğal gelişen bir akımdır. Marx bu ismi vermiştir.
Marx’a göre kapitalist sistemde birey öncelikle ürüne yabancılaşır. 20 TL ye
mal olan ürünü 30 TL ye satarsak bu kari ben fabrika sahibiyle eşit
paylaşmıyorum. Sahiplik ilişkisinde ve üretimde bir bozukluk var, fakat işçi
bunu dikkate almıyor ve bu sömürüyü doğal buluyor. Bu sömürüyü anlayanlar
arasında “sınıf bilinci” olursa bir farklılık oluşuyor. İşçinin önündeki en büyük
tehdit işsizliktir. Kapitalist bir yapıda muhakkak bir işsizlik olması gerekir yoksa
kapitalizm olmaz, - İşsizlik olmazsa olmaz bir unsurdur.
Liberalizmin cenneti “tam istihdam”, X Komünizm cenneti “sınıfsız toplum”.
- Determinizm muhakkak olacak, ama nezaman?. Lenin ise biz bunu
profesyonel devrimlerle öne çekeceğiz. Ne zaman üretim ilişkileriyle, üretim
araçları arasındaki çelişki yok olacak.
- Lenin en yüksek aşaması emperyalizmdir.