You are on page 1of 10

POLS 317 TURKISH FOREIGN POLICY

1808 Senedi İttifak  Sened-i İttifak (29 Eylül 1808) Osmanlı Sadrazamı Alemdar Mustafa
Paşa'nın Rumeli ve Anadolu ayanlarını İstanbul'da toplayarak yapmış olduğu anayasal nitelik
içeren bir anlaşmadır. Her ayan İstanbul’a gelirken kendi ordusuyla gelmiştir.
- Ayanlık sistemi, Ulema(din) ve yeniçeri ocağının kaldırılması SİYASİ DÖNEMEÇTİR.

** 1878 Osmanlı-Rus Savaşı  Bu savaşa kadar İngiltere kendi çıkarları için Osmanlının
toprak bütünlüğünü korudu.
Doğu Sorunu (İngilizlerle – Ruslar arasında, Osn. topaklarının paylaşılması) (Osmanlının
tasfiyesinden sonra ne tür devletler ortaya çıkacak? Hangi büyük gücün çıkarları
doğrultusunda hareket edilecek gibi çeşitli sorunlar ortaya çıktı)
- Anadolu’da “Ermeni” ve “Kürt” devletlerinin kurulması amacı vardı.

**1911’de İtalya, Trablusgarp’ı aldı


**1912’deki Balkan savaşı, Osmanlı’nın bitişidir.
**1nci Dünya savaşı sırasında yapılan (1916 da) Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı
sırasında, 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye'nin Orta
Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır. Doğu Sorununun son evrimidir.
Rusya’ya İstanbul verilecekti. (verilmedi)
** 24 Nisan 1920’de San Remo Konferansında bu sorun yeniden yaşam alanı almıştır.
Mandacılık görüşü ortaya çıkmıştır. Sevr Antlaşması, bu konferansın bir uzantısıdır. San
Remo Konferansı, 1870 lerde başlayan Doğu Sorununun bir parçasıdır. Büyük güçlerin
Ortadoğu’da yeni nüfuz alanları elde etme ve Osmanlıyı yok etme amaçları vardı

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu
hükümeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'te imzalanmış fakat
uygulamaya konmamış barış antlaşmasıdır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk
Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz
1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp, uygulamaya konduğundan Sevr Antlaşması yürürlüğe
girmemiştir.

DIŞ POLİTİKANIN TEMELİ:


Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)
**Osmanlı bu antlaşmayla fiilen bitmiştir. Yetkisiz devlet durumuna düşmüştür.
Resmi anlamda bitişi 1 Kasım 1922’dir.
13 Kasım 1918 Müttefikler gemilerini boğaza demirledi, bu İstanbul’un fiilen işgalidir. Bu
ateşkes antlaşmasının hükümleri gereğince Osmanlı Devleti fiilen tarihe karışıyordu. Çünkü
bu bir ateşkes değil kayıtsız koşulsuz bir teslim belgesi idi.

Mondros > Sevr, Mudanya > Lozan bu şekilde sıralanır.

Mondros Ateşkes 7nci Madde: Müttefiklerin, kendi güvenliklerini tehdit edecek herhangi bir
durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkı bulunması.
Mondros Ateşkes 24. Madde: Altı Ermeni ilinde (Vilâyetı sitte) karışıklık çıkarsa,
Müttefikler bu illerin herhangi bir bölümünü işgal etme hakkını ellerinde tutarlar.
**Ayrıca ordunun teslim olması ve müttefiklerin serbest ticaret yapma hakkı da önemlidir.

1918 Ekim’inden 1920 Ağustos’una kadar geçen süreyi iyi anlamak gerekir.
[Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)]

1
-- İngilizler, 15 Kasım 1918’de Musul’u işgal etti (silah bırakılmasından 15 gün sonra).
İtalya, Antalya ve Kuşadası’nı; Fransa da Adana, Urfa, Maraş, Antakya ve İskenderun’u
1919 ilkbaharında işgal ettiler. Ayrıca silah toplamak ve ulaşım sistemlerini denetlemek için
İngiltere İzmit, Eskişehir ve Samsun’a; Fransa Zonguldak’a; İtalya da Konya’ya birlik
yerleştirdi.
--ABD, İngiltere ve Fransa, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i Yunanistan’a işgal ettirdiler.
(İtalya’ya bırakmamak için)

** Kurtuluş Savaşını Türk-yunan savaşı olarak görmek yanlıştır. Büyük güçlerin


Ortadoğu’yu koloni etme anlayışından en azından kendi ulusunu kurtarma savaşıdır.
Kurtuluş Savaşı, Sykes-Picot Anlaşması ve San Remo Konferansına 24 Niasan 1920 karşı
bir mücadeledir.

16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edilmiştir. Çünkü Meclis-i Mebusan Misak-i Milli’yi
kabul etmişti. Bu yüzden bu meclis müttefikler tarafından dağıtılmıştır.
Bu karardan sonra Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Meclisin kurulması meşru olmuştur.
** 1918-1920 Kuvay-ı Milliye sürecidir.

Manda Sistemi
24 Nisan 1920’de San Remo Konferansında (İtalya’da) Ortadoğu’daki bugünkü sorunu
oluşturan devletler oluştu. Büyük güçler kendi nüfuz bölgelerini yarattılar. Osmanlıyı Mayıs
1920’de Sevr’e davet ettiler. Sevr’i kabul edelim diye Yunanlıları kullandılar. Yunanlar da
harekete geçip Balıkesir, Bursa ve Uşak’ı işgal etti.

(Padişah Vahdettin ti) 10 Ağustos 1920 de Sevr Antlaşması imzalandı. Sevr ile beraber fiili
olan yetkisizlik resmiyet kazandı.
** Kurtuluş Savaşı'nın sonunda Türk galibiyetiyle, bu ant. yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan
Ant imzalanmıştır.

İZMİR ve civarı: Burası Osmanlı’ya ait gözükmekle beraber, fiilen Yunanistan’a verilmişti
ve bu fiili durumun 5 yıl sonra hukukiye dönüşmesi için gerekli bütün hükümler de
getirilmişti. Bu bölgenin, İtalya yerine Yunanistan’a bırakılmasının nedeni; İtalyanların
özellikle Adriyatik’te İngiliz ve Fransız çıkarlarını zedelemeleri ve böyle önemli bir bölge de
daha zayıf bir ülke görmek istemelerinden dolayı İngiltere burayı Yunanistan’a bıraktı.

-- Anadolu’da Ermenistan’ın sınırlarını çizmeyi ABD Başkanı Wilson’un hakemliğine


bıraktılar.
-- sözde Kürdistan özerk bağımsızlığı ancak onların Batıyla olan ilişkilerine bağlıydı.

** Sevr’ın başarısızlığında Batı’da İzmir’in işgali ve Doğu’da ermeni tehcirlerinden verilen


malların geri alınmak istemesi önemlidir. Bu malların çoğu Kürtlere aitti.

AZINLIKLAR: Hep din üzerinden tasvir edilmiştir. 2 hak vardır:


Negatif (bütün yurttaşlara verilen) ve pozitif haklar (azınlıklara verilen ek haklar)

** Sevr kağıt üzerinde kalmıştır. Türkiye bunu kabul etmedi ve bu reddetmeyi askeri alanda
yaptı ve başarılı oldu. Savaş ve diplomasi politikanın 2 yüzüdür. Türkiye her savaş
başarısından sonra masaya davet edilmiştir. Savaşta politikanın bir uzantısıdır. Asker önemli
bir araçtır. Diplomatta, askerde devlet için görevlerini yapmaya çalışır.

2
Ingiltere ile ilişkiler.:
- Osmanlının stabil kalmasını istediği 40 yıl 1838 ile 1878 Balta limanı antlaşmasına kadar
olan süredir. Bu istek, Ingilizlerin kendi çıkarlarından dolayıdır. 1878 e gelindiğinde Osmanlı
bütünlüğünün korunmasının artık mümkün olmadığı anlaşıldığında, Ingilizler Ruslarla birlikte
bu dağılmakta olan imparatorluktan nasıl faydalanırız düşüncesine kapılıyor. (Doğu Sorunu).
- I. Dünya savaşının çıkmasının sebebi Ortadoğu coğrafyasıdır (Eski Os. Imp. toprakları)
- 13 Kasım 1918 müttefiklerin gemisi Istanbul’a geliyor (fiili işgal).
- 15 Kasım 1918 tarihinde İngiliz askerleri Musul'a asker çıkarıp işgal ettiler.

(Musul Sorunu, Osmanlı Devleti'ne bağlı Musul Vilayeti'nin toprak sorunudur.


I. Dünya Savaşı'ndan önce Osmanlı hakimiyetindeki Musul ve çevresi petrol varlığı
sebebiyle, İngiltere, Fransa, Almanya arasında rekabet konusu oldu. Bölge, 1916 tarihli
Sykes-Picot Antlaşması ile Fransa'ya bırakılmıştı. Nisan 1920 San Remo Konferansında
Fransa, kendisini Orta Doğu'daki menfaatlerini desteklemesi sebebiyle, Musul bölgesini
İngiltere'ye terketti. İngiltere bölgedeki Hristiyanların güvenliği, İngiliz savaş esirlerine kötü
muamele edilmesi gibi sebepler ile Mondros Mütarekesinin 7. maddesine göre Musul'un
kendilerine terk edilmesini istediler. 15 Kasım 1918 tarihinde İngiliz askerleri Musul'a asker
çıkarıp işgal ettiler.

- 16 Mart 1920 Istanbulun işgalinin resmileşmesi  meclis kapatıldı, vekiller tutuklandı,


kaçabilenler Ankara’ya kaçtı. Burada toplanarak Ulusal Kurtuluş Mücadelesi başlatıldı ve
Istanbul’un resmi işgali Ankara Hükümetine meşruietini kazandırdı.
- 1. Inönü zaferi  batı tarafından Türkiyenin “düzenli orduya” sahip olduğu anlaşıldı.
- Şubat 1921 Londra Konferansı  Ankara ayrı bir heyet olarak çağrıldı.
- 1922 de İngilizler tek başına kaldı. İngilizler savaşı gereksiz yere uzattı, bunun için
Yunanlıları kullandı  İzmiri almak istiyorlardı.
- Haziran 1921 de ön barış antlaşması imzaladılar, Ekim 1921 de kalıcı barış antlaşması
imzalandı. Ankara antlaşması ile Fransızlar Anadoludan ayrıldılar.
* Italya  Ingilizlerin Anadoluda egemen olmaması için bazı durumlarda Türklere göz
yumdular.

* Sovyetler Birliği  Milli mücadele yıllarında, paraya, silaha, İngilizlere karşı güce ihtiyaç
vardı.  SSCB güney cephesini sağlama alıyordu. Bolşevik ihtilalinden sonra iç savaşlar 5
yıl sürdü (beyazlar vs kırmızılar)
- Türk dış politikasında SSCBden yardım alabilmek gibi bir istek vardı. SSCB nin Ankara’ya
verdiği destek çok önemliydi.
- Haziran 1920 de ilk diplomatik ilişki SSCB ile kuruldu.
- Brest Litovsk süresinde Kars, Ardahan ve Batum’un Osmanlıya bırakılması istendi.
- Moskova ile Ermeniler arasında yapılan ittifak Türk’leri kızdırdı
- 1921 Moskova antlaşması  Batum için taviz vermek zorunda kaldık. Nahcivan
Bölgesinde Türkiye garantör ülke olarak Moskova antlaşmasında belirlendi.

* Boğazlar Sorunu
Türk Boğazları açısından, bu anlaşmadan daha önemlisi 13 Temmuz 1841’de Fransa’nın da
katılımıyla imzalanan “Boğazlar Sözleşmesi”dir. Bu sözleşme ile ilk kez Türk Boğazları çok
taraflı bir anlaşma ile düzenlenmiş ve artık ikili sözleşmeler devri kapanmıştır
Bu sözleşmeye göre;
♦ Boğazlar osmanlı egemenliğinde kalacak.
♦ Boğazlar şavaş zamanında bütün devletlerin şavaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık
olacaktır.

3
- Serv Boğazlar Sözleşmesi ; Boğazlar özel bir komisyon (İngilizlerin kontrolünde)
tarafından yönetilecek
- Lozan Boğazlar Sözleşmesi ; Boğazlar komisyonu kaldırıldı. Türk temsilcisi 2’ye çıkartıldı.
- Montro Boğazlar Sözleşmesi 1936 ;
* Rusya Montro’nün en iyi savunucularındandır.

San Remo Konferansı, I. Dünya Savaşından sonra, 18-26 Nisan 1920'de, Osmanlı
topraklarının paylaşılması ve Osmanlı ile yapılacak olan Sevr Antlaşması'nın şartlarını
hazırlamak için, toplanan milletlerarası konferans idi.
Konferansta ayrıca İngiltere ile Fransa arasında bir petrol anlaşması imzalandı. Bu
anlaşmayla Musul'un İngiltere'nin Irak manda bölgesine dahil edilmesi, Fransa'ya Irak
petrollerinden % 25 hisse verilmesi ve petrol taşıma kolaylıkları tanınması sağlandı.

* Mudanya Ateşkesi 1922  İzmir kurtarıldıktan sonra Türkler yukarıya doğru ;


Çanakkale’ye doğru yürüdü.
- Mudanya Mütarekesinin temeli  Doğu Trakya sorunu  Burası Yunanın elindeydi ve
Türkler burayı geri istiyorlardı. Bu sorunu çözmek için Müttefikler bu bölgeyi işgal edecek ve
bir ay sonrada Türklere bırakılacak
Not ; İstanbulun Kurtuluşu 6 Ekim 1923 (Lozan 24 Temmuz 1923)
* Musul konusu Kalıcı Barış antlaşmasına ertelendi.
* Azınlıklar “ “ “ “ “ .
- Enbüyük kazanın Doğu Trakyadır.
** En önemliside, Türkler kazanan bir taraf olarak Siyasal varlığını ortaya koydu.
- İstanbul işgali ile birlikte Meclisin dağıtılması, Ankara’da bir Meclis oluşturuldu.
- Londra Konferansına, Ankara İstanbul ile birlikte çağrıldı ve tanınmak için gittiler.
- Mudanya savaşıyla birlikte ise Düzenli bir orduya sahip oldukları anlaşıldı.

** Lozan Barış Antlaşması ; Bu antlaşmaya giden komisyonun elinde bulunan talimat.


1) Ermeni Yurdu kesinlikle söz konu olamaz.
3) Suriye, Batı Trakya ve Irak sınırı tartışılabilir.
4) Adalar sorunu, kıyıya yakın olanlar istenecek.
6) Boğazlar konusu, yabancı kuvvet asla kabul edilemez.
7) * Kapitülasyonlar, Ermeni Devleti asla kabul edilemez.
10) Ordu ve donanmaya kesinlikle sınırlama yapılamaz

- Lozanda üç temel dökuman.


-- 1) Barış Antlaşması, 2) Bildiriler, 3) Mektuplar.
-- Lozanda 18 belge var; barış antlaşması, nüfus mübadelesi ve boğazlar sorunu öne
çıkıyor.
 1,5 Milyon Anadolu’lu Rum Yunanistan’a gönderildi  400 bin Türk geldi. Gidenlerin
çoğunluğu tüccardı. Yunanıstan’ın ekonomisini yükseltti.
 Patrikhane konusu ; Türkiye Lozanda, Patrikhanenin Türkiyeden çıkartılması için
mücadele etti fakat başaramadı.
* Azınlıklar Konusu din farklılıklarına göre belirlendi. (Ermeni, Rum, Yahudi). Sonraları eşit
yurttaşlık kavramı geldi
-- Varlık Vergisi 1947 talihsizlik sonucu kabul edildi (Toplum 3 e bölündü ( G, M, D ))
* Lozanda 4 temel özellik (24 Temmuz 1923)
1) Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş belgesidir.
2) Lozan bir eşitlik belgesidir.
3) İktisadi anlamda bir bağımsızlık belgesidir.

4
4) Siyasi bağımsızlık belgesidir.
-- Lozan’dan sonra Türkiye bir statükocu ülke olmuştur.
-- Boğazlar sorununu ve Hatay sorununu çözmüştür.

LOZAN’IN INCELENMESI (24 Temmuz 1923)


- Batının en büyük kaygısı, Türkiye’nin Komunizme kaymasıdır.
* Irak sınırı belirlenemedi, 1936 yılına kaldı. (Musul sorunundan dolayı)
* Suriye sınırı ; Musul’a ve Hatay’a bitişik sınırı hariç Suriye – Türkiye sınırı belirlendi.
* Azınlıklar Konusu ; Azınlıklar dine, bazen dile, bazende soya göre belirlendi.
Cumhuriyetin temel korkusu, Osmanlıda olduğu gibi azınlıklar dolayısıyla batının iç işlerine
karışabileceğini düşünerek 1926 da Medeni Hukuku kabul etti ve azınlıkları kaldırıp eşit
vatandaşlık kavramını getirdi.
* Negatif Haklar bütün yurttaşlara tanınan eşit haklardır.
* Positif Haklar, azınlık olmaktan kaynaklanan mağduriyeti ekstra haklar vererek
dengelemek için verilen haklardı. (Azınlıklara, okul yapma, kendi dilini konuşma, ibadethane
kurma gibi.)  1974 Azınlık vakıfları, yabancı vakıfları olarak tanımlandı.
- İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri, mübadele dışında bırakıldı.
- 1964 de bir kararname ile Türkiye’de yurttaş olmayan Rumların bölgeden çıkmaları istendi.
- Mali hükümler.
- Lozan Boğazlar Sözleşmesi.

1923-1939  Göreceli Özerklik -1


- Siyasi merkez hala Avrupa.
- Osmanlının parçalandığı dönemde Ortadoğuda iki önemli güç İngiltere ve Fransa var.
Versay Antlaşması ; Almanyayı ağır ekonomik tazminatlar ödemeye mecbur etti, bölgede
hiper enflasyon oluştu, bu ağır koşullar bir başka dünya savaşına sebebiyet vermiştir. Zamanın
yanlış politikalarıda katkı sağladı (apeacement policy).
- 1922 de İtalya’da Mussolini, 1933 de Almanyada Hitler yönetimi ele geçiriyorlar.
- İngiltere ve Fransa statükocu ülkelerdir, Italya ve Almanya revizyonist ülkelerdir.
- Bölgede statükocular, revizyonistler ve Sovyetler var, yani tek bir güç yok. 
Böyle bir ortamda Türkiye’nin durumu veya Posisyonu.  Çıkar çatışmalarından
faydalanarak çıkarlar elde etmektir. Ör; Montro Antlaşmasıdır.
* Türkiye’nin Alman tehdidinden ziyade Italyan tehditi vardı.
- Türkiye’nin bir başka kazanımı 1939 da Hatay’ın kazanımı.
- Ingiliz’ler, Italyan tehdidine karşı Türkiye’yi elde tutmaya çalışıyor.  Hatayı alıyoruz ama
Musul İngilizlere kalıyor.
- 1930 lardan sonra ekonomik bunalımlardan dolayı Avrupada daha çok otoriter ve totaliter
rejimler güç kazandı.

* Balkan Paktı 1934  II. Dünya savaşı ihtimali Türkiye’yi bir takım arayışlara itiyor.
* Sadabat Paktı  8 Temmuz 1937 Türkiye, İran, Afganistan, Irak
* Türkiye için, bu üç odak arasında göreli bir özerklik oluşuyor. O dönem dünyada tam bir
düzen yok. Türkiye bundan faydalandı.
* Türkiye statükoçu cephe ve Sovyetler birliği lehine tavır koymuştur.

* İNGİLTERE İLE OLAN İLİŞKİLER


- Lozan Sonrası Gelişmeler  En önemli sorun Musul sorunu, 1923 de Lozan ile
çözülemedi. Türkler bu sorunun bir milletlerarası komisyona havale edilmesini kabul etti.
(Miletler cemiyeti üyesi olmadıkları halde).
- İngilizler, Petrol kaynakları yüzünden Musulu Turkiye’ye bırakmak istemiyor.

5
- İngilizlerin Kürt ve Ermeni devleti politikaları var
- Türkiye Kürt sorununu çözmek için referandum istiyor, İngilizler bu referandumu
reddediyor. Bu dönemde Kürtler 4 parça halinde idi, bu İngilizlerin politikalarına uyuyordu,
çünkü Arapların arasında, Arap olmayan milletlerin olması onların işine geliyordu.
- 1925 de ki Şeh Sayid isyanı, İngilizler tarafından siyasi araç olarak kullanılıyor; Türkler
daha kendi buyrukları altındaki Kürtleri yönetemiyor, nasıl Musul’a hakim olacak. O tarihte
Musul karışık bir etnik yapıya sahip, Araplar, Türkmenler ve Kürtler var. Asıl unsur Kürtler
1923 de kabul edildi. Olası bölünmede devlet statüsünde olacak Kürtlerdir.
- Bölge haritalarının oluşumu 1923 Lozan ve 1926 Ankara antlaşmasında gündeme geldi.
- 1926 dan sonra Türk-İngiliz ilişkileri altın çağını yaşadı.
- 1926 dan sonra İngilizlerle yumuşama ve yakınlaşma yaşadık. (1930 Ekim’indeki 3 lü ittifak
antlaşmasına kadar gelişti.

* Dünyadaki Dengelerin Uluslar arası Zemindeki Değişimleri ;


- Italya’nın Akdenizde tehdit haline gelmesi ile TR-Yunan ilişkileri iyileşti, hatta aralarında
bir gümrük birliği dahi oluştu.
- 1930’lu yıllarda sonra yeni bir cephe oluştu. Versay’ı kabul etmeyen Almanya, İtalya ile
birlikte “revizyonist” bir oluşum içinde oldu.
- Türkiye-İngiltere ilişkisinin somut sonucu olarak, Türkiye 1932 de MC dahil oldu.
- 1936 da Akdenizde ittifak arayışına girdik.
* 1939 Türkiye, İngiltere, Fransa üçlü bir antlaşma yaptı. (savaşta ortaya konmadı)
- İtalya Arnavutluğu işgal etti.
- Ağustos 1939 Almanların ve Rusların antlaşması, bu üçlü ittifakı bozdu.
- Türklerin Polanya sendromu.

* Fransa ile Olan İlişkiler ;


- Aralarındaki en önemli konu Sancak konusu (Hatay).
1) 1921 de Fransa ile imzalanan ön barış antlaşmasında Sancak bölgesinin özerkliği
hakkında kalıcı imtiyazlar elde edildi.
-- (Halep, Şam, Laskiye, Lübnan bölgesi ve Sancak bölgesi)
2) 1926 da Türk-Fransız sözleşmesinde Sancak bölgesinin konumu korundu.
3) Suriye anayasasına, Sancak ayrı bir bölge gibi maddeler konuluyor.
4) Sandler raporu  1936 da komisyona İsveçli temsilci Sandler’i raportör tayin etmiştir.
- Bu rapora göre, Sancak bölgesinin ayrı bir bölge olarak, dilinin Türkçe olması, Sancak
bölgesinin, Türkiyenin İskenderun limanından faydalanması gibi ifadelerle Sancak bölgesi
ayrı bir siyasal varlık olarak kabul edildi
- 1937 Sancak ayrı bir siyasal varlık olduğu belgelendi.
5) İç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı.
-- Sancak Anayasası / Sancak Statüsü / Sancak’ın İskenderun limanını kullanması.
- Temmuz 1938 de Fransa ile Türkiye’nin bir antlaşması var.
* 4 Temmuz 1938 de Türkiye Sancak bölgesine girdi. 1939 da Sancak bölgesi Hatay adını
alarak Türkiye’ye katıldı. (Akdenizdeki koşullardan dolayı İngilizlerin Türkiye’yi kazanma
politikası sonucu olarak Hatay Türkiye’ye kaldı).

* Almanya ile İlişkiler ;


- Versay Antlaşması II. Dünya savaşının asıl sebebidir. 1926 da Milletler cemiyetine girdi.
- Almanyanın MC’den çıkması, Tazminatları reddetmesi, Silahsızlanmayı reddetmesi – dünya
barışını bozan hareketlerdir. Hitler Totaliter bir devlet rejim ortaya koydu. Naziler Türkleri
yanına çekmeye çalıştı (siyasi yoldan). Mayıs 1939 da Almanlar ve İtalyanlar arasındaki
antlaşma ve Nazilerin Ruslarla antlaşması Türkiye’nin denge politikasını bozdu.

6
* TR Batıda Almanya, Doğuda Sovyetler tarafından işgal edilip ortadan kalkma sendromu
yaşadı (Polanya Sendromu).

* Sovyetler Birliği
- Kurtuluş savaşı sırasında önemli stratejik ortaklıklar ortaya kondu.
- 1923 den 1936 ya kadar geçen sürede altın çağ yaşadık.
- 1925 yılında Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması.
 daha önce yapılan antlaşmalar bu anlaşma ile de tanındı
 geleceğe etkisi : II.Dünya savaşının sonunda Sovyetlerin antlaşmayı uzatmaması TR nin
Batı Bloğuna yaklaşmasına neden oldu.
- 1927 Ticaret Antlaşması : Bu çerçevede ticari temsilcilikler açtılar. (Diplomatik ilişkiler
dışında).
- 1929 Dostluk ve Tarafsızlık Protokolü : 2 yıl uzatıldı. Taraflardan birisi savaşa girerse
diğerinin tarafsız kalacağı.
- 1930 lu yıllarda ilişkilerde denge ve işbirliği politikaları izledik.
* İsmet Paşa Moskova’yı ziyaret etti 1932.
 Kültürel işbirliği artırıldı, Uluslar arası işbirliği artırıldı.
 Farklı politik rejimlerin işbirliğine engel olmaması istendi. (Bir ülke ile ikili ilişkilerde
bulunmak onun sistemini benimsemek anlamına gelmez.)
- Sovyetler TRye faizsiz kredi verdi 20 yıl içinde tarımla ödemek kaydıyla.
- Türkiye, Sovyetleri LoN a üye olmak için ikna etti. Yalnız kalmamak ve sisteme aykırı
olmasın diye üye olmasını istedi.
- Cenevre Konferansında, silahsızlanmada TR, Sovyetlere destek verdi.
- 1936 Montrö ile ilişkiler bozulmaya başladı  Boğazlar Komisyonu kaldırıldı,
Silahsızlanma ile ilgili maddeler kaldırıldı. TR, Montröde İngilizlerle haraket etti ve bu
Sovyetleri rahatsız etti, çünkü Sovyetler önemli imtiyazlar istiyordu.
** Saraçoğlu Misyonu ; Dönemin Dış İşleri Bakanı  1939 da Ş. Saraçoğlu Moskova’ya
gittiğinde bir antlaşma imzalayacaktı, çünkü TR nin amacı kalıcı barış antlaşması istemekti.
Sovyetler, Montrö’yü revize edelim dedi, TR bunu kabul etmediği için antlaşma
imzalanmadan dönüldü.
 Montrö’yle bizim yumuşak karnımız olan Boğazlar sorunu ortadan kalktı.
 İtalya ile savaşa girmemek için Sovyetlerle anlaşamadık.
* TR – İng – Frz yakınlaşması Sovyetleri rahatsız etti. İngiltere ile Hatay konusunda
anlaşmamız da Sovyetleri rahatsız etti.

- Birde Morto Boğazlar Sözleşmesi  Serv’de boğazlar için komisyon vardı, silahsızlanma
vardı, komisyon başkanı Türk’tü ve yetkileri yoktu. Saros Körfezinden, Edremit Körfezine –
Doğu Trakyadan Güney Marmaraya kadar olan bölge boğazlar bölgesi olarak kabul edildi.
Buradaki silahsızlanma TR açısından zafiyet sayılıyordu. Lozan Antlaşması ile şartlar
değişmeye başladı. Bu değişim bölgede İtalya tehditinin olası ile oldu. Bölgede askeri
anlamda bir güç olmadığı için TR nin savunma kapasitesi sıfırdı.
* Rebus sic stantibus  "Koşullar değiştiği takdirde"
- Koşulların değişmesi ile İngilizler ve Sovyetler masaya oturdu 1936 Montrö Sözleşmesi
yapıldı. ; Barış ve savaş zamanı savaş gemilerinin geçişi engellendi. (şayet düşman gemisi ise)

Not : Sadabat, Balkan Paktı ve Montrö Sözleşmesi dahil bütün bunlar yaklaşan dünya
savaşının etkilerinden korunmak içindir.
- Türkiyenin Amaçları;
1) İşgale uğramamak
2) Savaşa girmemek

7
- Türkiyenin Öngöremedikleri ;
1) Savaş öncesi Nazi – Sovyet Paktı
2) Fransa’nın erken yenilmesi (1940 da Almanlar Paris’e girdi) – (Batı cephesinde mücadele
uzun sürer düşüncemiz vardı)
* Nazi - Sovyet Paktı ve Fransa’nın yenilmesi Türkiye’nin öngöremediği durumlardır.
( Polonya Sendromu  Batıdan Almanlar, Doğudan Sovyetler Polonya’ya girmişti, ayni
durumun Türkiye için gerçekleşebileceği endişesi) Almanları, Sovyetlere saldırmasıyla bu
endişe son buldu.

* Temel Taktikler = 2. Dünya savaşı öncesi 3 lü İttifak (TR, İng, Fransa), bu ittifak
Akdenizde bir tehlike haline gelen İtalya’ya karşı yapıldı. Bu 3 lü ittifak ileri sürülerek zaman
zaman savaşa girmemiz istendi.
- Sovyetler, Balkanlarda 2 cephe istediği için bizle soğuk ilişkiler içinde yer almıştır.
* TR’nin sürekli düşündüğü savaşlarda bir grubu seçerse, diğer kuvvetler tarafından işgal
edilme korkusu vardı. Almanya bize Adaları ve Batı Trakya’yı teklif etti, kabul etmedik.
- Son ana kadar Almanya’yla aramızı bozmak istemedik. Almanlara 1944 e kadar Krom satışı
yaptık. Savaş sonlarına doğru Müttefik baskısı (ABD, İng) bize bu satışları durdurttu ve
Montrö’ye rağmen Almanya’nın gemilerini denetledik.

NOT : Savaş öncesinde  Sovyetler (1928 – 1929), Afgan (1928), İtalya (1928), İran (1932),
Balkan (1934), Sadabat (1937), Üçlü İttifak (1939) Bütün bunlar savaşa dahil olmama,
savaşan taraf olmamak gibi bir siyasi tutum içindeydik.

* Savaşın Başlaması
* 1938 Avusturya işgali. * 1936 Münih Konferansı İngiliz Başkanı Chamberlain, Almanlara
yeşil ışık yaktı. Taviz verdi. Almanyanın bununla yetineceğini sandılar, Genişleme
düşünmeyeceğini sandılar.
- Almanyanın öz güveni ve Uluslar arası düzene, dünya düzenine karşı uyma gibi bir zorluğu
yok. MC yi kırdı ve sonra dünyaya karşı revizyonist davrandı.
 Polonya Konusu ; Almanyanın Danzik konusunda ısrarı vardı. 1939 Alman – Sovyet Paktı
(Lehistan) bu fiilen 2. dünya savaşına giden son yol.
 İngilizler Yatıştırma Politikası izledi
 Eylül 1939 Batı, Almanya - Doğu ise Sovyetler tarafından işgal edildi.
 Almanyanın Polonyayı işgal etmesi Müttefikler tarafından kabul edilmez bir durumdu.
Fransa, İng, Polonya ittifakı vardı.
-- Avusturya ve Çekoslavakyanın işgali İngiltere oluruyla oldu fakat Polonyada böyle bir
oluru yoktu. Bu durumdan sonra Almanların nerede duracağı belli değildi.
* Eylül 1939 (savaş başlangıç)
 Çabuk ilerleyen bir ülkeydi. Danimarka’yı bir günde aldı, Norveç’i aldı. Haziran başında
İngilizleri püskürttü. 10 Mayıs 1940 Chamberlain istifa etti, yerine Churchil geldi. Dört günde
Hollanda, Fransa, Belçika’yı aldı. Fransa, Belçika ordusu 335 bin asker fakat malzemelerini
bırakıp kaçtılar.
 Paris 14 Haziran 1940 ta teslim oldu. Fransanın çabuk yenilgisi savaş dengelerini bozdu.
 1940 Sonbaharında, Alman denizaltıları Atlantik Okyanusunda faaliyete başlıyor, İng
kuşatma altında ABD nin İng ile arasındaki deniz koridorunu açık tutmak amacı var. Bu ABD
yi rahatsız etti. ABD donanmasından 50 Destroyer İngiltere’ye verildi.
* Japonya Pasifiğin Batı tarafını ele geçirdi. İtalyanın Yunan’a saldırması söz konusuydu.
* Mart – Nisan 1940  Almanya – Yunanistan, Yugoslavya ve Girit’e girdi.
* 9 Ağustos 1941'de yapılan Atlantik Bildirisi. Müttefikler, II. Dünya Savaşı sırasında,
savaşın yürütülmesini sağlamak ve zafere ulaşabilmek için alınacak önlemleri saptamak

8
maksadıyla, çeşitli toplantılar yapmış olup, bu toplantılardan ilki, Başkan Franklin D.
Roosevelt ile Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill arasında oldu.
- Savaştan sonra toprak kazanılmayacak
- Uluslar arası işbirliği, Self-determinasyon
- Temel hammaddelerden eşit şekilde yararlanılması.
- İlgili halkın onayı olmadan toprak değiştirilmeyecek.
- Açık denizlerde ticaret serbestliği.
- Eksen ulkelerinin silahsızlandırılması.

SEVR ANTLASMASI
Ana hatları 24 Nisan 1920'de San Remo Kanferansı'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması,
-Antlaşması'nın kabulünü kolaylaştırmak ve Sevr hükümlerini uygulamak üzere, İtilâf
Devletleri'nin teşvik ve desteği ile Yunan ordusu da 23 Haziran 1920'de Anadolu'da ve
Trakya'da saldırıya geçti. Bursa'nın, Balıkesir'in, Uşak'ın ve Nazilli'nin ard-arda işgali ile
Sevr'in uygulanmasını sağlamak ve Antlaşma maddelerinde herhangi bir değişikliğe meydan
vermemek bu saldırıda esas amaç olmuştu.
- Vahdeddin 22 Temmuz 1920'de Antlaşma'nın onanmasına karar vermiştir. Sevr’e göre,
Osmanlı parçalanıyor, Rumeli sınırımız aşağı-yukarı İstanbul vilâyeti olarak tayin
olunuyordu. Batı Anadolu Yunanlılara veriliyordu. Güney ise, Mardin, Urfa, Gaziantep,
Amanos dağları ve Osmaniye'nin kuzeyinden geçmekte ve bu sınırın güneyini Fransa'ya
bırakmakta idi. Doğuda Bayazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan'ı içine alan bir Ermenistan, Irak
ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktı.
- Antlaşması'nın Osmanlı Hükümeti'nce imzalanması, Anadolu'daki millî mücadele azmini
kuvvetlendirmiş, halkın İstanbul Hükümeti'nden ümitlerini kesmesine neden olmuştur.
l- İstanbul ile Bogazları'nı ve Marmara'nın Anadolu kıyılarının tahkim edilmemesi ve
buralarin Karma Bogazlar Komisyonunca kontrolü;
2- Suriye ve Lübnan'in Fransızlar'a; Arabistan, Yemen, Irak, Filistin'in Ingiltere'ye yine Mısır,
Sudan ve Kıbrıs'ın İngiliz idaresine; Fas ve Tunus'un Fransa'ya bırakılması;
3- İzmir/Aydın vilâyeti ile Çatalca'dan batıya Doğu Trakya ve İmroz/Gökçeada ile Bozcaada
dâhil Yunanlılara
4- Rize, Trabzon, Gümüşhane, Artvin, Kars, Ağrı, Van, Bitlis, Muş, Bingöl, Erzincan ve
Erzurum'un Ermeniler'e;
5-Muğla ve Antalya'nın İtalya'ya verilip, Konya, Göller Bölgesi, Afyon ve Bursa'ya kadarki
yerlerde de himaye hakkı tanınması;
6- Kapitülasyonların her devlete tanınması;
7- Osmanlı devlet borçlarının ödenmesini ihtiva ediyordu.
8-) Azınlıklara çok geniş haklar verilecek.
9-) Osmanlı Devletinin bütün gelir kaynakları, İtilaf Devletlerinin işgal masfarlarına ve savaş
tazminatını ödemeye harcanacak. Osmanlı Devletinin maliyesi, İtilaf Devletlerinin tayin
edeceği bir komisyonun elinde olacaktı.
10-) Osmanlı Devletinin en çok 50.000 kişilik bir ordusu olacak, ordunun ağır silahları,
uçakları ve savaş gemileri

Lozan Antlaşması
İngilizler, işgal altındaki İstanbul’da çaresiz kalan Osm. Pad. Mehmet Vahdettin’e Serv
Antlaşmasını imzalatmışlarsa da, Ankara’da kurulan TBMM, Misak-ı Milli sınırlarını çizmiş
ve Sevr’i tanımadığını bütün dünyaya ilan etmiştir. Daha sonra Kurtuluş Savaşından başarıyla
çıkan genç TC, uygulanmayan Sevr’in yerine Lozan anlaşmasını, Sevr’den 3 yıl sonra,
imzalamayı başarmıştır. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni Lozan Anlaşması’na taraf olmamış

9
olan Rusya ve Bulgaristan da imzalamışlardır. Lozan’ın eki olan Boğazlar Sözleşmesi şu
maddelerle özetlenebilir:
- Ticaret Gemileri ve uçakları barış zamanında Türk Boğazlarından geçiş serbestisine
sahiptirler;
- Savaş gemileri ve uçakları barış zamanında Boğazlardan geçiş serbestisine sahiptir; ancak
Karadeniz yönüne geçişte savaş gemileri için sınırlama vardır.
Savaş zamanı: Türkiye, Muharip değilse tarafsızlık haklarını geçişi engelleyecek şekilde
kullanamaz; Türkiye Muharip ise; tarafsız devletlerin ticaret gemileri düşmana yardım
götürmüyorlarsa geçebilirler; savaştığı devletin gemilerine karşı Türkiye, her türlü hakkını
kullanabilir. Boğazlar çevresinde belirli bölgeler askerden arındırılmıştır.
Antlaşmanın öngördüğü düzene uyulmasını başkanının Türk olduğu bir komisyon
denetleyecektir.
Lozan Türk Boğazları ve yakın çevresinde Türkiye’nin egemenlik hakkını önemli ölçüde
sınırlamaktaydı. Boğazlar Bölgesi askerden arındırılmakla bu bölgenin nasıl savunulacağı
sorusu cevapsız kalmıştı. Dolayısıyla ortada hem Karadeniz’in güvenliği açısından; hem de
Türkiye’nin güvenliği açısından önemli bir sorun vardı. Bu sorun, ancak Montrö Sözleşmesi
ile çözülebilmiştir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)


Sevr’e göre Türkiye’nin bölgedeki güvenliğini MC, özellikle de İng, Fr, İtalya ve Japonya
garanti edecekti. İlk 3 ülke Türkiye’yi işgal etmiş ülkelerdi ve İngiltere ile sorunlar hala
devam etmekteydi. Güvenliğin ötesindeki mesele ise egemenlikti. Türkiye, kendi
topraklarının bir bölümünde asker bulundurup bulunduramayacağı konusunda başka
devletlerden izin almış oluyor, bu da asker bulundurmamakla sonuçlanıyordu.
SSCB Boğazlardan geçişlere sınırlandırma getirilmesi konusunda Türkiye’nin yanında yer
almıştır. Türkiye bir savaşta tarafsız ya da savaş dışı ise savaşan tarafların savaş gemileri
Boğazlar’dan geçemeyecektir. Yine Türkiye bir savaşa girmiş, ya da savaş tehdidi varsa diğer
devletlerin savaş gemilerinin geçişi konusunda kendi takdirini kullanabilecektir.
Bu döneme kadar MC’nin çeşitli alanlardaki garantilerinin de işlemediğinin görülmesi, bizzat
MC’nin garantör olması beklenen üyelerinin ihlallerde bulunması Türkiye’nin gerekçelerini
güçlendirmiştir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi de 20 Temmuz 1936’da imzalanmıştır.
- Sözleşmeye ek olan protokol hükümleri gereğince aynı gün gece yarısı 30 bin kişilik bir
Türk gücü Boğazlar bölgesine girdi.
Geçiş Serbestisi  Sözleşme’nin özellikle 18.maddesi Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin
kaygılarını gidermeye dönüktür. Sözleşme’de ayrıca Akdeniz-Karadeniz geçişlerinde, daha
çok savaş gemilerine dönük sınırlandırmalar da bulunmaktadır. Boğazlardan geçiş serbestisi
temel alınmıştır. 1. Madde geçiş serbestisine açık bir vurgu yapmaktadır. Montrö’ye göre
Boğazlardan ticaret gemilerine neredeyse mutlak anlamda geçiş hakkı tanınmıştır ve Savaş
gemilerinin geçişinde ise güvenlik gerekçeleriyle sınırlandırmalar vardır.
Türkiye’nin Kazanımları  Türkiye kendi güvenliği için bölgeyi silahlandırma hakkına
sahip olmuştur. Bu sayede uluslararası güç dengelerinde Türkiye, İngiltere ve SSCB başta
olmak üzere diğer güçler tarafından da daha fazla önemsenir bir hale gelmiştir.

10

You might also like