You are on page 1of 26

ÖZET

Adsorpsiyon işleminde kullanılan adsorbatın yüzey özellikleri arasında adsorpsiyonu


etkileyen en önemli parametrelerden biri yüzey alanıdır. Adsorbsiyon miktarı çözeltinin
konsantrasyonu ile değişir. Ayrıca adsorblayıcının toplam yüzeyi, gözenek yarıçapı, parçacık
büyüklüğü ve adsorbsiyon gücü de etkilidir. Yüzey alanındaki bu değişim ile adsorpsiyon miktarı da
değişim göstermektedir. Dolayısıyla gözenekli malzemeler veya çok ufak parçalara bölünmüş katılar
yüksek adsorpsiyon kapasitesi sağlamaktadır. Aktif karbonun adsorplayıcı etkisini bu açıklamadan da
anlayabiliyoruz. Molekülsel adsorbsiyon çok katmanlıysa Freundlich denklemi kullanılır. Freundlich
denkleminde çözeltinin konsantrasyonundaki değişimden gidilerek adsorbsiyon miktarı bulunur. Eğer
adsorbsiyon mono molekülsel tabaka biçiminde oluyorsa adsorbsiyon Langmiur denklemi ile bulunur.
Langmiur denkleminde adsorblanan yüzey yani örtülü yüzey ile çıplak yüzey arasındaki orandan
gidilerek adsorbsiyon miktarı bulunur.

Sonuç olarak bu çalışmada asetik asitin aktif kömür üzerine adsorbsiyonu inceledik. Literatür
çalışmalarından seyreltik asetik asit çözeltileri ile aktif kömür üzerinde tek tabaka oluşumuna müsaade
edildiğini gözlemledik.

Anahtar Kelimeler: Adsorpsiyon, Aktif karbonun yüzey alana etkisi,


Freundlich izotemi,, Langmiur izotermi
İçindekiler
1. GİRİŞ ........................................................................................................................ 1
1.1. Adsorpsiyon ....................................................................................................... 1
1.2. Adsorpsiyonun Oluşum Mekanizması ............................................................... 1
1.3. Adsorpsiyon Türleri ........................................................................................... 1
1.3.1. Fiziksel Adsorpsiyon .................................................................................. 2
1.3.2. Kimyasal Adsorpsiyon ................................................................................ 2
1.3.3. İyonik Adsorpsiyon..................................................................................... 2
1.4. Adsorpsiyonu Etkileyen Faktörler ..................................................................... 3
1.4.1. pH................................................................................................................ 3
1.4.2. Sıcaklık ....................................................................................................... 3
1.4.3. Adsorban Özellikleri ................................................................................... 4
1.4.4. Adsorbat ve Çözücü Özellikleri .................................................................. 4
1.4.5. Polarite ........................................................................................................ 4
1.4.6. Adsorban Maddeler..................................................................................... 4
1.5. Adsorpsiyonun Kullanıldığı Prosesler ............................................................... 6
1.6. Adsorsiyon İzotermleri....................................................................................... 6
1.6.1. Lineer İzoterm............................................................................................. 8
1.6.2. Freundlich İzotermi..................................................................................... 8
1.6.3. Langmuir İzotermi ...................................................................................... 9
1.6.4. Brunauer – Emmett – Teller (BET) İzotermi............................................ 11
2. MATERYAL VE YÖNTEM .................................................................................. 13
2.1. DENEYİN YAPILIŞI ...................................................................................... 13
3. ARAŞTIRMA SONUÇLARI ve TARTIŞMA ....................................................... 14
3.1. HESAPLAMALAR ......................................................................................... 14
4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ................................................................................ 20
KAYNAKLAR ............................................................................................................... 21
1. GİRİŞ

Adsorpsiyon; ya gaz ya da sıvı karışımlarından maddeleri uzaklaştırmak için özel


katıların kullanıldığı bir prosestir. Katı veya sıvı partiküllerin bir katı yüzeyine bağlandığı bu
proses endüstride önemli bir prosestir. Gaz veya sıvı partiküllerin bağlandığı özel katılara
“adsorbent” denir. Adsorplanan maddeye ise “adsorbat” adı verilir. Adsorpsiyon yüzeyde
gerçekleşen bir olaydır; moleküller yüzey tarafından yakalanır. Absorpsiyonla
karıştırılmamalıdır. Adsorpsiyon ve absorpsiyon iki farklı prosestir; absorpsiyonda
moleküller yüzey tarafından değil hacimce yakalanır; yani absorpsiyonda çözünen, şişen
madde içinde dağılır. Adsorpsiyon, adsorplanan molekülle katı yüzey arasındaki etkileşimin
türüne bağlı olarak ikiye ayrılır:

Fiziksel Adsorpsiyon: Fiziksel adsorpsiyon, temelde moleküller arası kuvvetler


(Van der Waals) ve adsorbat molekülü ile adsorbent yüzeyini oluşturan atomlar arasındaki
elektrostatik kuvvetlerden kaynaklanır. Adsorbentle adsorbat arasındaki moleküler arası
çekim kuvveti, absorbadın kendi molekülleri arasındakinden daha büyük olduğunda
gerçekleşir.

Kimyasal Adsorpsiyon: Kimyasal adsorpsiyon; adsorbentle adsorbat arasındaki


kimyasal etkileşimden kaynaklanır. Adsorbat, katı yüzeyi ile bir bağ oluşturarak yapışır. Bu
etkileşim fiziksel adsorpsiyondan daha kuvvetlidir. Fiziksel adsorpsiyonun aksine, sadece
tek tabakalı adsorpsiyon gözlenir. Ayrıca, düşük sıcaklıklarda sadece fiziksel adsorpsiyon
gerçekleştiren adsorbatın yüksek sıcaklıklarda kimyasal adsorpsiyon gerçekleştirebildiği,
hatta bazen her ikisinin aynı anda gerçekleşebileceği de not edilmelidir. Adsorpsiyon tersinir
bir prosestir. Bu prosesin tersi “ desorpsiyon” olarak adlandırılır. Adsorpsiyon ve
desorpsiyon prosesleri arasında denge söz konusudur. Adsorpsiyon, adsorbat derişimi ve
çözelti sıcaklığının bir fonksiyonudur. Adsorpsiyon yüzeyde gerçekleştiğinden, adsorbentin
yüzey özellikleri çok önemlidir.

Bir adsorbentin en önemli özelliği olan yüksek adsorpsiyon kapasitesine sahip olması için,
büyük yüzey alanına sahip olanları tercih edilir. Adsorpsiyon kapasitesi; adsorbentin birim
kütlesinin (veya hacminin) adsorplayabildiği adsorbat miktarıdır. Sıklıkla kullanılan
adsorbent türleri; aktif alümina, silika jel, aktif karbon, moleküler elek karbonu, moleküler
elek zeolitleri ve polimerik adsorbentlerdir. Silika jel, silikanın (SiO2) gözenekli ve amorf
halidir. Sadece kendine has iç yapısı nedeni ile silika jel diğer SiO2-bazlı maddelerden
oldukça farklıdır. Çok sayıda içten bağlı mikroskobik gözenek ağlarından oluşur. Bu amorf
madde, 2-20 nm boyutlu küresel partiküllerden oluşur ve 6- 25 nm aralığında gözenek
boyutuna sahip adsorbent oluşturacak şekilde çökerler. Jelin düşük veya normal yoğunluklu
olmasına bağlı olarak yüzey alanları 100-850 aralığındadır.

Zeolitler kristal yapılardır. Molekülleri adsorplanabildiği büyük iç oyuklara


sahiptirler. Gözenekli alumina silikatlardır. Gözenek ve oyukların boyutları aynı olduğundan
ve bunların boyutuna bağlı olarak molekülleri hızlı, orta veya yavaş şekilde adsorplaya
bildiklerinden, belli boyuttaki molekülleri adsorplayıp daha büyüklerini reddeden maddeler
olarak tanımlanan “moleküler elekler” olarak bilinirler. Zeolitler, yapılarında kanallar
oluşturabilen büyük açık bölgelere ve oyuklara sahiptirler. Bu kanallar iyon ve moleküllerin
yapının içine veya dışına kolaylıkla hareket etmesini sağlar. 150’den fazla yapay zeolit türü
bilinmektedir; en önemli ticari türleri A ve X- tipi, yapay mordenit ve bunların iyon
değiştirilmiş halleridir. Aktif karbon, yüksek porozite (gözeneklilik) ve partikül içi yüzey
alanı özelliklerine sahip temelde amorf karbon içerikli bir maddedir.

Aktif karbonun büyük yüzey alanı mükemmel adsorpsiyon özelliği sağlar. Maddenin
gramı başına yüzey alanı 500 ila 1200 m2 arasında değişir. Adsorpsiyon özellikleri
nedeniyle, birçok endüstriyel proseste kullanılır. Filtrasyon, saflaştırma, koku ve renk
giderimi ve ayırma işlemleri bu proseslere örnektir. Endüstride, adsorpsiyon çok önemli bir
prosestir. Gaz ve sıvı fazlı uygulamalarda kullanılır. Su veya organik çözeltilerden organik
bileşiklerin uzaklaştırılması, sıvı fazlı renkli safsızlıkların giderimi ve benzindeki çözünmüş
nemin uzaklaştırılması, sıvı fazlı sistemlere örnektir. Hava veya diğer gazlardan su
buharının, doğal gazdan kükürtlü bileşiklerin uzaklaştırılması ve hava ve diğer gazlarla
karışımlarından değerli çözücülerin buharının geri kazanımı ise gaz fazlı sistemlere örnek
olarak verilir.

Adsorpsiyon teknikleri, atık su arıtım proseslerinde belli türdeki kirleticilerin


uzaklaştırılmasında yaygın biçimde kullanılmaktadır. Uygun bir adsorbent seçimi ile
adsorpsiyon prosesi, kirleticilerin giderimi için gelecek vadeden bir proses olabilir.
Adsorpsiyon teknikleri, atık su arıtım proseslerinde belli türdeki kirleticilerin
uzaklaştırılmasında yaygın biçimde kullanılmaktadır. Uygun bir adsorbent seçimi ile
adsorpsiyon prosesi, kirleticilerin giderimi için gelecek vadeden bir proses olabilir.
1

Çalışmanın amacı katı adsorbent ile çözeltiden adsorpsiyonun denge ve hız


ilişkilerinin incelenmesi ve belirli izotermlerin deneysel veriler ile uyumunun
araştırılmasıdır.(Yiğitarslan, 2017)

1.1. Adsorpsiyon

Adsorpsiyon prosesi, genelde çözeltide çözünmüş halde bulunan maddelerin


uygun bir ara yüzey üzerinde toplanmasıdır. Ara yüzey sıvı-gaz sıvı-katı veya sıvı-sıvı
arasında olabilir. Atıksu arıtımında adsorpsiyon, atıksulardaki belirli maddeleri
uzaklaştırmak amacıyla bu maddeleri tutabilecek özellikler gösteren adsorbent adı
verilen maddelerin kullanılması işlemidir. Çözünmüş parçacıklar ile adsorplayan yüzey
arasındaki çekim kuvvetlerinin türüne bağlı olarak üç değişik adsorpsiyon tipi
tanımlanmaktadır.(Şahan-2007)

1.2. Adsorpsiyonun Oluşum Mekanizması

Adsorpsiyon, katı yüzeyi ile çözücüde çözünmüş gaz ya da çözünen maddenin


teması ile gerçekleşmektedir. Katı yüzeyinde bulunan bir atom veya molekül
dengelenmemiş kuvvetlerin etkisi altında bulunmaktadır. Molekülü içe çeken kuvvet
dışa çeken kuvvetten daha büyük olmaktadır. Bu nedenle molekülü aşağı doğru çeken
kuvvet yüzeyi küçültme eğilimi göstermektedir. Çözücüde çözünmüş veya gaz
halindeki moleküller katı yüzeyindeki atomların doyurulmamış kuvvetleri tarafından
katı yüzeyine doğru çekilmektedir ve böylece dengelenmemiş yüzey kuvvetleri gaz
veya çözünmüş moleküller tarafından dengelenmektedir. Yani katı maddenin yüzey
gerilimi gaz moleküllerinin adsorpsiyonu ile küçültülmüş olmaktadır. Bu olay sistemin
yüzey enerjisini azaltmaktadır. Yüzey enerjisini azaltma kendiliğinden gerçekleşen bir
olaydır. Adsorpsiyon olayı ile sistemin serbest enerjisinde bir azalma olmaktadır
dolayısıyla adsorpsiyon kendiliğinden olan bir olaydır (Özer, 2004).

1.3. Adsorpsiyon Türleri

Adsorpsiyonun temel mekanizması ayrılacak maddenin katıya duyduğu ilgiye


bağlıdır. Sulu sistemlerde her iki özelliğin bir kombinasyonu önem taşır. Bu özellikleri
2

etkileyen tüm faktörler, bu arada çözünürlük adsorpsiyon için önem taşır. Bir sıvı katı
sistemde çözeltiden katı faz yüzeyine adsorpsiyon sırasında, katı ve sıvı fazdaki
maddelerin derişimleri arasındaki oran adsorpsiyon verimi açısından önem taşır.
Adsorpsiyon, fiziksel, kimyasal ve iyonik adsorpsiyon olmak üzere üçe ayrılır;

1.3.1. Fiziksel Adsorpsiyon

Fiziksel adsorpsiyon Van der Waals kuvvetleri nedeniyle meydana geldiği için
en önemli adsorpsiyon çeşidi arasındadır. Fiziksel adsorpsiyonun oluşabilmesi için
düşük sıcaklık aralığı yeterlidir. Bağlar zayıf ve tersinirdir. Nitekim adsorplanan
bileşenin çözeltideki derişiminin değişimi ile adsorplanan moleküller desorbe
olmaktadır. Adsorpsiyon çok tabakalıdır. Rejenerasyonu kolaydır. (Yiğitarslan, 2017)

1.3.2. Kimyasal Adsorpsiyon

Kimyasal adsorpsiyonda katı ve adsorplanacak çözünen arasında kimyasal bir


reaksiyon oluşur ve reaksiyon genellikle tersinmez bir yapıdadır. Kimyasal adsorpsiyon,
fiziksel adsorpsiyonla karşılaştırıldığında daha spesifiktir. Genellikle yüksek sıcaklık
aralığında oluşur. Normalde adsorbe edilen materyaller yüzey üzerinde ancak bir
molekül kalınlığında örtü oluşturur ve molekülün yüzey üzerinde serbestçe hareket
ettiği düşünülemez. Oysa fiziksel adsorpsiyonda moleküller yüzey çevresinde serbest
hareket edebilmekte, yüzeye yapışmamaktadır.(Yiğitarslan, 2017)

1.3.3. İyonik Adsorpsiyon

Yüzeydeki yüklü bölgelere, elektrostatik kuvvetler ile çözeltideki iyonik


karakterde adsorplananların çekilmesi sonucu oluşur. Adsorpsiyon adsorbent ve
adsorplananların iyonik güçleri ve moleküler büyüklüklerine göre seçimli olarak oluşur.
Eş yüklü iyon durumunda küçük iyon tercih sebebidir. Yüzeye tutunan iyonlara eş
yüklü başka iyonların, aynı anda yüzeyi terk etmesi halinde ise, sürece iyon değişimi adı
verilir. Pek çok farklı özelliklerine rağmen, çoğu durumda fiziksel, kimyasal ve iyonik
adsorpsiyon arasında kesin bir ayrım yapılamaz, kimi kez birlikte veya ardarda
oluşurlar. (Yiğitarslan, 2017)
3

1.4. Adsorpsiyonu Etkileyen Faktörler

Ağır metallerin adsorpsiyon kinetiğini birçok faktör etkilemektedir. Adsorpsiyon


prosesinin gerçekleşebilmesi için bazı koşulların oluşması gerekmektedir. Adsorbent
yüzeyinde tutulacak olan çözünmüş maddelerin öncelikle kütle etrafını saran çözücü
sıvı film içerisinden geçmesi gerekmektedir. Bu geçişe “film difüzyonu” adı
verilmektedir. Adsorbent yüzeyine gelen maddelerin, gözeneklerin iç kısımlarına
girebilmeleri için “por difüzyonu” adı verilen bir geçişi daha tamamlamaları
gerekmektedir. Bu iki aşamayı geçen çözünmüş maddenin, adsorbent madde üzerine
bağlanması ise son işlemdir. Ancak adsorpsiyonu etkileyen faktörler arasında karıştırma
hızı, pH, sıcaklık, adsorbentin, adsorplanan madde ve çözücünün özellikleri gibi
etmenler de vardır.(Başıbüyük, 2003)

1.4.1. pH

Ortamın pH’sı birkaç nedenden dolayı adsorpsiyonun büyüklüğünü


etkileyebilir; Hidronyum (H3O+) ve Hidroksit (OH-) iyonları kuvvetle
adsorplandıklarından, diğer iyonların adsorpsiyonu çözeltinin pH’sından etkilenir.
Ayrıca asidik ve bazik bileşiklerin iyonlaşma derecesi, adsorpsiyonu etkiler. Genellikle
sulu çözeltilerden organik elektrolitlerin adsorpsiyonunun pH azaldıkça arttığı
bilinmektedir.

1.4.2. Sıcaklık

Adsorpsiyon işlemi genelde ekzotermiktir ve azalan sıcaklık ile adsorpsiyon


kapasitesi artar. Genellikle açığa çıkan ısı miktarları fiziksel adsorpsiyonda yoğunlaşma
veya kristallenme enerjisi mertebesinde, kimyasal adsorpsiyonda ise kimyasal reaksiyon
enerjisi mertebesinde olduğu bilinmektedir.
4

1.4.3. Adsorban Özellikleri

Adsorpsiyonun büyüklüğü, toplam yüzey alanının adsorpsiyon için uygun olan


kısım olarak tanımlanan özgül yüzey alanı ile orantılıdır. Gözenekli veya parçacıklı bir
yapının sonucu olarak tanımlanan özgül yüzey alanı ile orantılıdır. Gözenekli veya
parçacıklı bir yapının sonucu olarak adsorbanın geniş bir yüzey alanına sahip olması
tercih edilir.

1.4.4. Adsorbat ve Çözücü Özellikleri

Genellikle hidrofobik (suda az çözünebilen) yapıdaki adsorbanlarda, çözünenin


sudaki çözünürlüğü ile adsorpsiyon arasında ters ilişki vardır. Çözünürlük arttıkça
çözücü-çözünen bağı kuvvetlenir, adsorpsiyon derecesi düşer. İnorganik bileşikler
hidrofilik (suda çözünebilen) yapılarından dolayı az adsorplanır, hidrofobik maddeler
tercihli olarak adsorplanır. (Bayat, 2002)

1.4.5. Polarite

Adsorpsiyonda polaritenin etkisini açıklayan genel kural polar bir çözünenin


daha polar olan bir adsorbanı tercih edeceğidir. Yani, polar maddeler polar olmayan bir
çözücüden daha çok adsorplanacaktır.

1.4.6. Adsorban Maddeler

Su arıtımında adsorpsiyon teknikleri için çeşitli kimyasal maddeler


kullanılmaktadır. Silikajel, gözenek boyutları büyük reçineler; bazik gözenek boyutları
büyük iyon değiştirici reçineler, aktif silika ve aktif karbon en çok bilinen adsorban
maddelerdir.

Boksit (Hidratlaşmış Al2O3); petrol fraksiyonlarının süzülmesinde, özellikle


gazların dehidratasyonunda kullanılmaktadır. Hidrate alüminanın doğal olarak oluşan
5

formunda sıcaklığın 230 0C’den 815 0C’ye çıkartılmasıyla adsorpsiyon kapasitesi


artmaktadır. Ayrıca petrol ürünlerinin ve kurutma gazlarının renk gideriminde
kullanılmaktadır.

Aktifleştirilmiş killer; bentonit ve diğer killerdir. Asitle (H2SO4 veya HCl) ile
aktifleştirilmedikleri zaman adsorplayıcı özellikleri yoktur. H2SO4 veya HCl ile
aktifleştirildikten sonra yıkanır, kurutulur ve ince toz halinde bir yapı kazanarak
özellikle petrol ürünlerinin renk gideriminde kullanılır.

Alümina; sert bir yapıya sahiptir. Aktifleştirilen Hidrate Aliminyum Oksittin,


yapısındaki nemin ısıtılarak uzaklaştırılması ile oluşmaktadır. Gözenekli yapılı ürünü
granüler veya toz halinde kullanılmaktadır.

Kemik kömürü; 600-900 0C’de kurutulmuş kömürden elde edilmektedir. Şekerin


arıtılmasında, çözeltilerden külün giderilmesinde kullanılmaktadır.

Renk gidericiler; organik veya anorganik maddelerin giderilmesinde,


saflaştırılmasında, şeker, bitkisel ve hayvansal yağların saflaştırılmasında
kullanılmaktadır.

Gaz adsorban karbon; hindistan cevizi kabukları, meyve kabukları, kömür,


linyit ve odunun karbonizasyonu ile elde edilmektedir. Sıcak hava veya alum ile işleme
tabi tutularak kısmi oksidasyon prosesi ile aktifleştirilmek zorundadır. Granül veya
pelet formunda kullanılmaktadır. Gaz karışımlarından çözücü buharlarının geri
kazanımı, endüstriyel kokuların, CO2 ve diğer endüstriyel gazların giderilmesinde, gaz
maskelerinde ve hidrokarbonların fraksiyonlandırılmasında kullanılmaktadır.

Moleküler aktif karbon; özel olarak yapılmaktadır. 5-5,5 A0’luk (A0=10-10m)


açık gözenekli yapıdadır. Bu gözenekler parafin hidrokarbonları geçirebilir fakat büyük
molekül çaplı izoparafinleri geçirmemektedir. Asetilen bileşenleri, alkoller, organik
asitler, ketonlar, aldehidleri ayırmada kullanılmaktadır.
Sentetik polimerik adsorbanlar (reçineler); 0,5 mm çapında gözenekli küresel
taneciklerdir. Her bir tanecik 10-4 mm çapındaki mikro küreciklerin bir araya gelmesi
ile oluşmaktadır (Özer, 2004).

Silikajel; sodyum silikat çözeltisinin asitle işlenmesi ile çökeltilen jelden elde
edilen çok gözenekli, sert ve granüler bir maddedir. Hava ve diğer gazların
dehidratasyonunda, hidrokarbonların fraksiyonlanmasında kullanılmaktadır.
6

Moleküler elekler; gözenekli, sentetik zeolit kristalleri, gümüş alümina


silikatlardır. Uniform gözeneklidirler ve diğer adsorbanlardan farklıdırlar. Farklı
zeolitler, 3-10 A0 por boyutuna sahiptirler. Zeolitler, kurutma, hidrokarbonların
ayrılması ve bir çok uygulamalarda kullanılmaktadır.

Aktifleştirilmiş karbon; odun, meyve kabukları ve kömürün termal bozundurulması ile


elde edilen mikrokristalin yapısında bir maddedir. Ortalama gözenek çapı, 10-60 A0
yüzey alanı 300-1200 m2/g’dır. Organik maddelerin adsorpsiyonunda kullanılmaktadır
(Özer, 2004).

1.5. Adsorpsiyonun Kullanıldığı Prosesler

Yüksek oranda saflaştırma sağlamasından dolayı adsorpsiyon prosesi arıtımın en


son basamağında sıklıkla kullanılmaktadır (Noll ve ark., 1992). Adsorpsiyonun
kullanıldığı prosesler, aşağıda maddeler halinde verilmiştir (Özer, 2004).

• Gazların gazlardan ayrılması,

• Buharların gazlardan ayrılması,

• Sıvıların renginin giderilmesi ve saydamlaştırılması,

• Suyun sertliğinin giderilmesi,

• Sıvılarda çözülmüş gazların ve kolloidal taneciklerin ayrılması,

• Tıpta sıvılarda çözünmüş olan zehirli maddelerin ayrılması,

• Fraksiyonlama işlemlerinde kullanılır (Özer, 2004).

1.6. Adsorsiyon İzotermleri

Adsorpsiyon, adsorbent yüzeyinde biriken madde derişimi ve çözeltide kalan


madde derişimi arasında bir denge oluşuncaya kadar devam eder. Adsorpsiyon
dengesini belirtmek için, sabit sıcaklıkta dengede çözeltide kalan çözünen derişimine
karsı adsorbentin birim ağırlığında adsorbe edilen çözünen miktarının değişimi
izlenerek adsorpsiyon izotermi adı verilen eğriler elde edilir. Gazlar için derişim
genellikle mol yüzdesi veya kısmi basınç olarak verilir. Çözeltiler için ise derişim kütle
7

birimleri olarak verilir (mg/l, ppm v.s.). Zaman içerisinde Jaeger ve Erdös tarafından
oluşturulan genel bir formülden yola çıkarak birçok araştırmacı, farklı izoterm eğrileri
için farklı matematiksel izoterm denklemleri ortaya koymuşlardır. Biyolojik ayırmalar
açısından üç tür izoterm (lineer, Freundlich ve Langmuir) önemlidir. Fiziksel ve
kimyasal adsorpsiyonlarda, dengeyi belirlemek amacıyla Langmuir, Freundlich,
Brunauer – Emmett – Teller (BET) izotermleri olmak üzere başlıca üç matematiksel
model bulunmaktadır. Bu izoterm modelleri dışında Tempkin, Dubinin – Radushkevich
ve Clausius – Clapeyron izotermleri de bulunmaktadır (Anonim 2006).

Şekil 1.1. Biyolojik ayırmalar açısından önemli izotermler

Bu izotermler;

(1) Alternatifler arasından en uygun adsorbanı seçmek,

(2) Bir filtre içindeki adsorbanın ömrünü tespit etmek,

(3) Adsorbanın geriye kalan adsorpsiyon kapasitesini test etmek; için kullanılabilirler.
8

1.6.1. Lineer İzoterm

Çözünen konsantrasyonu çok düşük olduğunda çoğu izoterm lineerdir


(doğrusaldır). Bu nedenle çok seyreltik çözeltilerden gelen çözünenlerin adsorpsiyonu
ile uğraşılıyorsa doğrusal ifadeyi kullanmak genellikle daha uygundur.

C0 = KCe

C0= Birim adsorban üzerine adsorplanan madde miktarı (g/l)

Ce = Dengede, adsorplanmadan çözeltide kalan madde konsantrasyonu (g/l)

K = Lineer denge sabiti

K ekstraksiyonda kullanılan ayrılma sabiti terimi ile benzerdir. Birimi eşitlikte


kullanılan iki konsantrasyon teriminin birimine bağlıdır (Anonim).

1.6.2. Freundlich İzotermi

Freundlich eşitliği adsorban yüzeyinde adsorplanan adsorbent miktarının üstel


bir fonksiyon olduğu eşitliktir. Freundlich izotermi genellikle sıvı çözeltilerden
adsorpsiyon için kullanılır, ancak gazlar içinde kullanılması mümkündür. Freundlich
izotermi yaklaşımlara dayanmakta ve Langmuir adsorpsiyon izotermlerinin dağılımları
toplamı olarak düşünülebilmektedir. Gazın hacmi yerine çözünmüş maddenin
konsantrasyonu yer alır ve eşitlik, sıvıdan katı yüzeye adsorpsiyon için düzenlenir.

1/n
q e = K f × Ce (1.1)

KF = Freundlich sabiti; sıcaklığa, adsorbana ve adsorplanan bileşiğe bağlı olarak


adsorpsiyon kapasitesinin büyüklüğünü gösteren adsorpsiyon sabiti

n = Adsorpsiyon yoğunluğunun bir ifadesidir. Genellikle n değerlerinin 1-10 arasında

olması iyi bir adsorpsiyon olduğunun bir göstergesidir.

Freundlich izotermi bağlama yüzeyinin çözünen tarafından doyurulmasını


öngörmez. Antibiyotiklerin, steroidlerin ve hormonların genel olarak kullanılan
adsorbanlar üzerine adsorpsiyonu bu izoterm turunu takip etmektedir. Ters faz ve
9

hidrofobik etkileşim türü adsorpsiyonlar genellikle Freundlich türü izotermi takip


etmektedir.

Bu izotermin doğruluğu, heterojen adsorpsiyon sistemlerinde Langmuir


izotermine göre daha iyidir.

Freundlich izoterm denkleminin çizgisel şekli;

1
log q e = log K f + n log Ce (1.2)

olup, logCe değerlerine karşılık logqe değerleri grafiğe geçirilirse eğimi 1/n ve
kayma değeri logk olan bir doğru elde edilir. Eğim ve kayma değerlerinden sırasıyla n
ve k değerleri bulunur.

Freundlich izoterm modeli, ana fikir olarak Langmuir izoterm modelinden yola
çıkılarak, bazı varsayımlar ve düzenlemeler yapılarak yukarıda belirtilen eşitlik elde
edilmiştir. Bu eşitlik Langmuir eşitliğinden farklı olarak düşük konsantrasyonlarda
Henry kanununu uygulamaz ve dengeden sonra tam sabit bir adsorbent değeri elde
edilemez.

Freundlich izoterminin grafiksel ifadesi aşağıdaki gibidir:

Şekil 1.2. Freundlich izotermi ve sabitlerinin belirlenmesi

1.6.3. Langmuir İzotermi

Langmuir izotermi, katı yüzeyinden uzaklaşıldığında moleküller arası (katı, sıvı


veya gaz) etkileşim kuvvetleri zayıfladığından adsorplanan tabakanın bir molekül
kalınlığında olduğu temeline dayanır. Adsorban yüzeyinde aynı enerjiye sahip belirli
sayıda aktif bölge bulunduğu ve adsorpsiyonun tersinir olduğu varsayımlarına dayanır.
10

Yüzeye adsorpsiyon hızı, yüzeyden moleküllerin desorpsiyon hızına eşit olduğunda


dengeye ulaşılır. Langmuir izotermi tek tabakada adsorpsiyon olduğunu ve yüzeyin
homojen olduğunu kabul eden bir izotermdir Bu homojen yüzeyi denge anına kadar
doldurur. Denge anında maksimum adsorplama miktarına ulaşılmış olunur.

Bu izoterm aşağıdaki eşitlikle gösterilmektedir;

𝐶𝑒 1 𝐶
= 𝑏×𝑞 + 𝑞 𝑒 (1.3)
𝑞𝑒 𝑚 𝑚

Şeklinde ifade edilir. Ce/qe değerinin Ce değerine karşı değiĢiminin grafiğe


geçirilmesiyle ortaya çıkan doğrunun eğimi 1/qm sabitinin değerini verirken kayma
noktası da 1/bqm değerini verir. Özellikle tek tabakalı adsorpsiyonun meydana geldiği
heterojen adsorpsiyon sistemlerinde bu izoterm denge durumunu net olarak
açıklayamaz. Adsorpsiyonun elverişliliğini bulmak için Webber ve Chakkravorti
tarafından tanımlanan boyutsuz ayırma RL sabiti aşağıdaki denklemden hesaplanır
(Namasiyawam ve Kavitha, 2002)

1
𝑅𝐿 = 1+𝑏𝐶 (1.4)
0

Burada, RL boyutsuz ayırma faktörü sabiti, b adsorpsiyon enerjisini ifade eden


Langmuir sabiti (L/mg), Co ise başlangıç konsantrasyonu (mg/L) dir (Aksu, 2006). RL
sabitin 0 ile 1 arasında değerler alması elverişlilik durumunun sağlandığına işaret eder
(Başıbüyük, 2003; Prasad ve Srivastava, 2009).

Langmuir izotermi çözünen ve adsorban arasında güçlü spesifik bir etkileşim


olduğunda uygulanabilmektedir. İyon değiştirme ve afinite türü adsorpsiyonlar
genellikle Langmuir izotermini izlemektedir. Bu izoterm adsorpsiyon bölgelerinin
çözünen molekülleri ile doyurulmasını öngörmektedir, tek-tabaka oluşumunu
göstermektedir (Anonim).
11

Şekil 1.3. Langmuir izoterm sabitlerinin belirlenmesi

1.6.4. Brunauer – Emmett – Teller (BET) İzotermi

Brunaur, Emmett ve Teller tarafından geliştirilen BET izotermi, çok tabakalı


adsorpsiyonun açıklanabilmesi için, Langmuir izotermine göre daha kullanışlıdır. Bu
model, adsorbentin yüzeyde birden fazla tabaka oluşturduğunu varsaymaktadır ve bu
açıdan Langmuir izoterminin her bir tabakaya uygulanmış şeklidir.

Bir adsorpsiyonunun hangi izotermle daha iyi açıklandığının bulunması için


deneysel olarak elde edilen veriler tüm izoterm denklemlerine uygulanıp grafiğe
dökülür. Bir veya daha fazla izoterm de, deneysel verilerle uygunluk gösterebilir. BET
denklemi aşağıdaki eşitlikle gösterilmektedir:

𝑄0 ×𝐵×𝐶𝑒
𝐶𝑒 = (𝐵−1)𝐶𝑒 (1.5)
(𝐶𝑠 −𝐶𝑒 )(1+ )
𝐶𝑠

BET denkleminde;

Ce: Adsorpsiyon sonrası çözeltide kalan maddenin derişimini (mg/L),

Cs: Çözeltideki adsorplananın doygunluk derişimini (mg/L),

B: Çözelti ve adsorbent yüzeyi arasındaki enerji etkileşimini ifade eden bir sabiti,
12

Qo: Yüzeyde tam bir tabaka oluşturmak için, adsorbentin birim ağırlığında adsorplanan
miktarı (mg/g) göstermektedir.

Bu izotermler dışında özel durumlar için geliştirilmiş bazı izotermler de vardır:

Temkin: Sorpsiyon ısısındaki düşüşün logaritmik yerine lineer düşüş gösterdiği


sistemler için.

Dubinin-Radushkevich: Karakteristik sorpsiyon eğrisinin adsorbanın gözenekli


yüzeyine bağlı olduğu sistemler için.

Toth: Örneğin karbon üzerindeki fenolik bileşikler gibi heterojen sistemler için.

Sips: Bir molekülün iki bölgeyi de kapsadığı durumlarda (Anonim).


13

2. MATERYAL VE YÖNTEM

2.1. DENEYİN YAPILIŞI

Bu deneyde asetik asitin aktif kömür üzerine adsorbsiyonu çalışıldı. Hazırlanmış


0.1, 0.2, 0.3 ve 0.4 M’ lık asetik asit çözeltilerinden 50 mL olarak alındı. Nemi
giderilmiş aktif kömürden 1 gram tartarak (0,01 mg hassasiyette) kuru erlen içerisine
yerleştirildi. Bu şekilde 1 gram aktif kömür içeren yeterli 2 erlen hazırlandı. 0.2 ve 0.3
M’ lık derişimlerde hazırlanan 50 mL’ lik asetik asit çözeltilerini içerisinde aktif kömür
bulunan erlenlerin içerisine boşaltıldı. Erlenlerin ağzını kapatarak 1 saat süre ile 650
rpm de çalkalayıcılı su banyosunda düzenli olarak karıştırıldı. Daha sonra çözeltilerin
süzme işlemleri yapıldı. İlk 10 mL süzüntüyü atıldı. 10 ml süzüntü alınarak üzerine
birkaç damla fenolftalein indikatör yardımı ile 0,1 M NaOH kullanarak titrasyonu
yapıldı.
14

3. ARAŞTIRMA SONUÇLARI ve TARTIŞMA

3.1. HESAPLAMALAR

Başlangıç konsantrasyonlarımız; 0.1, 0.2, 0.3, 0.4 M’ dır.

Çizelge 3.1. Titrasyon verileri

Titrasyon için alınan asetik asit çözeltisi hacmi Titrasyonda harcanan NaOH hacmi
(ml) (ml)
10 ml 2.4 ml
10 ml 7.8 ml
10 ml 13.6 ml
10 ml 34.4 ml

Dengedeki derişim(Ce) hesaplamaları;

M1 x V1= M2 x V2 (3.1)

MNaOH x VNaOH = Masetik asit x Vasetik asit (3.2)

1. Erlen İçin

0.1 x 2.4 = M2 x 10

M2 = 0.024 mol/L
15

2. Erlen İçin

0.1 x 7.8 = M2 x 10

M2 = 0.078 mol/L

3. Erlen İçin

0.1 x 13.6 = M2 x 10

M2 = 0.136 mol/L

4. Erlen İçin

0.1 x 34.4 = M2 x 10

M2 = 0.344 mol/L

Erlenlere konulan aktif karbon kütleleri

1. erlende bulunan aktif karbon kütlesi 1.0215 g


2. erlende bulunan aktif karbon kütlesi 1.0107 g
3. erlende bulunan aktif karbon kütlesi 1.0020 g
4. erlende bulunan aktif karbon kütlesi 1.0190 g

Sıcaklığın sabit tutulduğu durumlarda bu fonksiyon aşağıdaki denkleme eşittir;

(C0 −Ce )×V


qe = (3.3)
m
16

1. Erlen

( 0.1 − 0.024) × 0.05


qe = = 0.00372 mol/g
1.0215

2. Erlen

( 0.2 − 0.078 ) × 0.05


qe = = 0.006035 mol/ g
1.0107

3. Erlen

( 0.3 − 0.136 ) × 0.05


qe = = 0.00818 mol/g
1.0020

4. Erlen

( 0.4 − 0.344) × 0.05


qe = = 0.00275 mol/g
1.0190

Çizelge 3.2. Deney verileri

Co (mol⁄L) Ce (mol⁄L) A. K(g) çözelti hacmi(ml) qe(mol/g)


1 0.1 0.024 1.0215 50 0.00372
2 0.2 0.078 1.0107 50 0.006035
3 0.3 0.136 1.0020 50 0.00818
4 0.4 0.344 1.0190 50 0.00275
17

Langmuir İzotermi

Çizelge 3.3. Langmuir grafiği için gerekli veriler

ce/qe(g/L) Ce(mol/L)
6.4516 0.024
12.9246 0.078
16.626 0.136
125.091 0.344

140 125.091
120
y = 391.36x - 16.67
100
R² = 0.9339
80
Ce/qeı

60

40
12.9246 16.626
20 6.4516

0
0 0.05 0.1 0.15 0.2 0.25 0.3 0.35 0.4
-20
Ce

Şekil 3.1. Deney verilerine göre Langmuir İzotermi grafiği

Ce 1 1
= + Ce (3.4)
qe KL ×qm qm

Bu eşitlikten eğim;

y= 391.36x – 16.67

1/qm = 391.36
18

qm = 2.555 x 10-3

1/(KL x 2.555 x 10-3)= -16.67

KL = -23.47

Freundlich İzotermi

𝟏
𝐥𝐨𝐠 𝐪𝐞 = 𝐥𝐨𝐠 𝐊 𝐟 + 𝐥𝐨𝐠 𝐂𝐞
𝐧

(3.5)

Çizelge 3.4. Freundlich grafiği için gerekli veriler

Log Ce Log qe
-1.6198 -2.4295
-1.1079 -2.2193
-0.8665 -2.0872
-0.4634 -2.5606

0
-1.8 -1.6 -1.4 -1.2 -1 -0.8 -0.6 -0.4 -0.2 0
-0.5

-1
y = -0.0589x - 2.3839
logqe

R² = 0.0181 -1.5

-2.0872
-2.2193 -2
-2.4295
-2.5606
-2.5

-3
logCe

Şekil 3.2. Freundlich grafiği


19

Bu eşitlikten eğim;

y= -0.0589x -2.3839

logKf = -2.3839

1/n = -0.0589

Kf = 4.1314 x 10-3 ve n= -16,97 bulunmuştur.


20

4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Yapılan deneyde kullandığımız aktif kömür ile asetik asit çözeltisinin uygun
koşullarda adsorpsiyon işlemini gerçekleştirdik. Aktif kömürünün yüzey alanının
geniş olması ve iç alanının gözenekli yapısı, bu deneyde kısa sürede sonuç almamız
için önemli etken olmuştur. Aynı zamanda aktif kömürün asidik karakterde, NaOH’
in bazik karakterde olmasından dolayı nötralizasyon işlemi için titrasyonda harcanan
NaOH miktarına da bağlı olduğu bilinmektedir.
Buna bağlı olarak ve hesaplarımızdan bulduğumuz verileri kullanarak
Langmuir ve Freundlich izotermleri ile grafik çizilmiştir. Çizdiğimiz grafiklerden KL
ve KF değerleri okunulmuş ve eğimler ölçülmüştür. Freundlich izoterme uygunluk
için eğimin 0.1 ile 0.5 aralığında olması gerekir. Langmuir ise Freundlich izoterm
eğrisinin eğiminin 0.1 ile 0.5 aralığında olmaması nedeniyle uygunluk
göstermektedir.
Deney sırasında yaptığımız hatadan dolayı 1 ve 4 numaralı erlenlerimiz de ki
harcanan NaOH miktarı farklılık gösterdiği için elde ettiğimiz değerlerimizde de
farklılık yansımıştır. Bunların haricinde yapılan titrasyon dan da kaynaklı hatalar
olabilir. Erlenlerin titrasyon da gereğinden fazla NaOH ile titrasyon yapılması da bu
hatalara neden olduğu söylenebilir. Bizim bu çalışmamızda excell programı ile
çizdirdiğimiz grafiklerimizden elde ettiğimiz eğimlere ve yukarıda vermiş olduğumuz
bilgi doğrultusunda bu çalışmada Langmuir izoterminin uygunluğu sonucuna
varılmıştır.
Sonuç olarak belirlenen izoterm bize bu deneyde adsorpsiyon olayının yavaş
gerçekleştiğini yani fiziksel bir adsorpsiyon olayının gerçekleştiği bulunmuştur
(Anonim).
21

KAYNAKLAR

[1]- http://biyokure.org/adsorpsiyon-izotermleri/6499

[2]- http://muhendislik.sdu.edu.tr/assets/uploads/sites/148/files/cozeltide-
adsorpsiyon-12022015.pdf

[3]- http://cevre.erciyes.edu.tr/upload/LI6EPME6-adsorpsIyon-IzotermlerI.pdf

You might also like