You are on page 1of 4

Urumhamatahayil’i Çağır Herkesi Kendine Áşık Et!

- Murat BARDAKÇI

Yazar Administrator
Cumartesi, 06 Eylül 2008 22:10 -

Urumhamatahayil’i Çağır Herkesi Kendine Áşık Et!Murat BARDAKÇI

Cin çağırma eserlerinin başında, 15. yüzyılda yaşamış "Uzun Firdevsi"nin "Davetname" kitabı
gelir. Kitapta, "Urumhamatahayil" adlı, insanı aşık etmeye yarayan bir cinden söz edilir. Eskiler,
‘öteki dünya’ ile temasa yaradığına ve ‘bilim’ olduğuna inandıkları faaliyetlere ‘havas ilmi’ adını
vermişlerdir. Kütüphanelerimizde çok sayıda elyazması ‘havas kitabı’ vardır ama bu kitapların
birçoğu okuyucuya asla çıkartılmaz ve kasalarda yahut dolaplarda kilit altında tutulurlar. İşte bu
‘yasak’ kitaplardan ikisi: ‘Buni Risálesi’ ve ‘Dávetname’. İlk kitap ‘vefk’ adı verilen tılsımlarla
cinlere hükmetmenin yollarını, diğeri ise yine cinler vasıtasıyla arzu edilen her işin yaptırılma
usullerini anlatıyor. Ama, bütün bunları yazarken náçiz bir tavsiyede bulunmadan edemiyorum:
Söz konusu eserlere ulaşmaya çalışmayın, bu kitapları geçmişten gelen birer ‘folklorik hatıra’
olarak düşünün ve bu sayfada verdiğim ‘cin çağırma’ metodlarını da uygulamaya kalkmayın.
Sadece vakit kaybedersiniz, zira metinleri bugünün Türkçesi’ne aktarırken eski yazarların ‘işin
en önemli tarafı’ dedikleri bazı şifreleri affınıza sığınarak sansürledim!
TÜRKİYE kütüphaneleri asırlar önce kaleme alınmış elyazmalarının hem sayıları, hem konuları,
hem de kaliteleri bakımından dünyanın önde gelen kültür merkezleridir. İstanbul’daki
Süleymaniye, Köprülü, Nuruosmaniye, Ali Emiri, Topkapı Sarayı yahut Konya’daki Mevláná ile
Yusuf Ağa gibi daha birçok elyazması merkezlerimiz dünya çapında yazma eser hazinesi
olmalarının yanı sıra Avrupa’daki benzerleriyle, meselá Fransızlar’ın Bibliotheque National’i
yahut İngilizler’in British Library’si ile rahatça boy ölçüşebilecek, hatta birçoğunu geride
bırakabilecek zenginliktedirler.
 
800 YILLIK CİN KİTABI
Ama, bu kitaplıklarda muhafaza edilen bazı kitaplar vardır ki, okuyucuya asla çıkartılmazlar;
hatta çıkartılmamaları bir yana kütüphane müdürlerinin odalarındaki kasalarda yahut dolaplarda
kilit altındadırlar. Onları görebilmek için ciddi bir araştırmacı olduğunuzu ispat etmiş olmanız,
belirli izinleri almanız gerekir.
Bütün bu gizliliğin ve kontrolün tek bir sebebi vardır: Söz konusu kitaplarda ‘havas ilmi’ denilen
yani ‘başka álemlerle’ teması sağlamaya yaradığı söylenen bilgiler yer alır ve bu bilgiler cin
çağırmaktan güçlü bir büyünün kurallarına, hattá geleceği belirlemeye kadar uzanan geniş bir
yelpazeye dağılırlar. İşin daha da önemli tarafı, bu eserlerin sıradan falcılar yahut büyücüler
tarafından değil, işin üst seviyedeki erbábı tarafından kaleme alınmış olmalarıdır.
İşte, kasalarda muhafaza edilen bu ‘havas’ kitaplarının en önemlilerinden biri ve en fazla
korunanı: Buni Risálesi...
İstanbul’daki bir elyazması kitaplığında saklanan eser, 1225 yılında ölen Cezayirli büyü álimi
Ebu’l-Abbas Ahmed bin Ali bin Yusuf el-Kureşi el-Buni’ye ait. Sihir, büyü, muska, cin, yani
‘havas’ bahislerinde İslam dünyasının gelmiş geçmiş en önemli uzmanlarından olan Buni, 1208
sayfalık eserinde bu konularla ilgili bütün temel bilgileri veriyor.
Harflerin sayı karşılıklarıyla ve esrarıyla yani ‘Ebced’ ile başlayan eserde daha sonra duaların
gizli güçleri ve bu güçleri açığa çıkarma usulleri anlatılıyor, harflerle sayılar arasındaki bu
ilişkinin maddi álemde nasıl kullanılacağı, bedensiz yaratıklara ne şekilde hükmedileceği
öğretiliyor, derken düşünce ve dua yoluyla yahut cinler vasıtasıyla insanları etkileyip olması arzu
edilen her işin yapılma yolları sıralanıyor.
 
HİÇ VAKİT HARCAMAYIN

1/4
Urumhamatahayil’i Çağır Herkesi Kendine Áşık Et! - Murat BARDAKÇI

Yazar Administrator
Cumartesi, 06 Eylül 2008 22:10 -

 
Bu sayfada, ‘Buni Risálesi’nin giriş kısmıyla ‘vefk’ denilen tılsımların yazılı olduğu bir diğer
sayfasını görüyorsunuz. Buni, girişte Allah’a ve Hazreti Muhammed’e duadan sonra eserini
‘áyetlerin ışığında, daha önce yaşamış olanların verdikleri bilgilerin doğrultusunda ve kendisine
gelen ilhámın yardımıyla yazdığını’ anlatıyor. Eserin diğer sayfasında gördüğünüz şekiller ise,
bazı varlıkları Allah’ın ismini anarak çağırma işinde kullanılan ‘vefk’ler, yani tılsımlar.
Dün, bu dizinin tanıtımı için yazdığım yazıda söylediğim bir hatırlatmayı şimdi tekrar yapayım:
Lütfen, elyazması kütüphanelerine gidip bu kitapları aramayın, bulamazsınız. Zira kataloglarda
başka isimlerle kayıtlıdırlar, bulsanız bile zaten göstermez ve alınması aylar süren bir izin
macerasına girmenizi isterler. Kaldı ki, kasalarda saklanan bu kitapların hemen hepsinin
girişinde, bu işlerle uğraşmaya heves edenlerin ‘riyázat’ adı verilen ve aylar süren dua, nefis
terbiyesi ve teknik hazırlık bilgilerine dayalı bir eğitimden geçmeleri şartı yazılıdır ve vaktiyle
yazılanlar şayet doğru ise, bugünün ortamında böyle bir işe kalkışmak zaten imkánsızdır.
Dolayısıyla málum kitaplara ulaşıp rakibinizden kurtulmak, gönül verdiğiniz kişiyi kendinize áşık
etmek yahut geleceğinizi öğrenmek hevesine kapılmayın, bu eserleri eski zamanlardan kalma
birer folklorik kaynak olarak değerlendirin ve boşa harcayacağınız zamana acıyın!

Bu cinler varken hiç bir aşk karşılıksız kalmaz‘HAVAS’ ilmi ile ilgili eski elyazmalarında, iyi kalpli
olan ve insanların hizmetine girebilen cinlerden bazen ‘melek’ diye bahsedilir ve bu cinlerin
davet edilip verilen emirleri yerine getirmeleri için yapılacak işler bütün detaylarıyla anlatılır.
Eski cincilere göre her cinin ve meleğin bir tılsımı vardır ve bu tılsım, cinle temasa geçmeyi
sağlayan gizli bir şifredir. Cin yahut melek gibi bedensiz bir varlığı davet etmek isteyen kişi bu
tılsıma, yani şifreye sahip olmak zorundadır, zira şifreyi bilmeden cinlerle temas hiçbir şekilde
mümkün değildir.
Cin çağırma konusunda kaleme alınmış eserlerin başında, 15. yüzyılda yaşamış ‘Uzun Firdevsi’
adındaki bir ‘cin álimine’ ait olan ‘Dávetnáme’ isimli kitap gelir. Eserin elyazması tek nüshası,
bugün İstanbul’daki bir kütüphanede muhafaza altında.
 
BÜYÜYLE KARIŞTIRMAYIN
 
Uzun Firdevsi, eserinde gök cisimlerinin hareketi ve bu hareketlerin insanları etkilemesi
konusunda ayrıntılı bilgiler verdikten sonra ‘melek’ dediği cinlerden bahseder, hangi cinin hangi
işe yaradığını yazar ve bu arada ‘Urumhamatahayil’ adını taşıyan bir cinden de söz eder ve bu
cinin ‘áşık etmeye yaradığını’ söyler.
Burada iki konuyu, ‘büyü’ ile ‘cin’ bahislerini birbirinden ayırmak gerekiyor: Uzun Firdevsi’nin
sözünü ettiği faaliyetler büyü değil, yapılması istenen işin cinlere ve meleklere yaptırılmasıdır,
yani ortada eskilerin ‘hüddamcılık’ dedikleri, ‘cinlerin hizmetkár olarak kullanılması’ meselesi
vardır ve bu iş eski ‘havas’ ilminin en ileri seviyesidir. Uzun Firdevsi’ye göre ‘havas’ ile
uğraşanların işin ehli olmaları ve cinleri menfaat için kullanmamaları da şarttır, aksi takdirde
büyük ve çok ağır diyetler ödemeye hazır bulunmaları gerekir.
 
MAALESEF, SANSÜRLEDİM
 
Aşağıda, Uzun Firdevsi’nin ‘Davetname’ isimli eserinden, istenen kişiyi áşık etmek için
‘Urumhamatahayil’ isimli cine nasıl emir verileceğini anlatan bahsi günümüz Türkçesi’ne
naklederek veriyorum. Ama, okuyanların boş yere vakit harcamalarının ve işi saplantı haline

2/4
Urumhamatahayil’i Çağır Herkesi Kendine Áşık Et! - Murat BARDAKÇI

Yazar Administrator
Cumartesi, 06 Eylül 2008 22:10 -

getirmelerinin önüne geçmek için, cinin davet edilmesi sırasında okunması ve yazılması
gerektiği söylenen tılsımı ve duaları metinden çıkartmak zorunda kaldım.
Uzun Firdevsi, ‘Urumhamatahayil’ isimli cinin özelliklerini ve áşık etme işinde nasıl
kullanılacağını şöyle anlatıyor:
‘...Ay, gökyüzünde ‘Sarfe’ adı verilen yere ulaştığı zaman, Allahu Teálá’nın emriyle
Urumhamatahayil adındaki melek gelir ve ayın vekilliğini üstlenir. Urumhamatahayil’in iki başı
vardır. Bu başlardan biri sığır, diğeri de deve başı gibidir. Dört ellidir, ellerinden birinde desti,
ötekinde bardak tutar, diğer iki eli boştur.
Urumhamatahayil kadını erkeğe, erkeği de kadına áşık etmeye yarar. Bu işin usulü şudur:
Karşısındakini kendisine áşık etmek isteyen kişi, Urumhamatahayil’e mahsus tılsımı gümüş bir
levhanın üzerine yaza, sonra bu levhayı beyaz bir atın kıllarıyla sarıp karanlık bir kuyuya bıraka.
Yedi defa ‘Ahdnáme’ denilen duayı okuya; öd, şeker, ládin ve mastaki ile karıştırıp bir káğıda
yaza. Sonra, üzerinde uğurlu duaların yazılı olduğu bir mendile kendisine áşık olmasını istediği
kişinin adını kaydede ve mendilin üzerine otura. Oturduğu anda, áşık olmasını istediği kişi
Urumhamatahayil’den yardım isteyen kişiyi düşünmeye başlar.
Sırada şimdi, o kişiyi kendisine iyice áşık etmek vardır. Urumhamatahayil ile temas eden kişi
mendilin üzerinden kalka, işbu meleğin hizmetindeki ‘Vefaslil’ adındaki kirpiyi andıran diğer cinin
şeklini bir káğıda çize, yanına da kendisine áşık olmasını istediği kişinin adını yaza ve káğıdı
zeytinyağına bulayıp bir meş’alede yaka. Káğıt tamamen yandığı anda, áşık olmasını istediği
kişinin aklı başından gider, koşarak Urumhamatahayil’den yardım dileyenin yanına gelir ve
aşkından áşifteye döner.
Ama, Urumhamatahayil’den yardım dileyen kişi meleğin ve cinin adını yazarken sakın ola ki ekşi
ve acı nesneler yemeye, ağzına daima tatlılar koya, yoksa bu iş olmaz!’
Rakiplerinizden artık korkmayın, Ebyaz gelip hepsini helák edecek
UZUN Firdevsi’ye göre cinlerin, meleklerin ve gökyüzünde dolaşan yaratıkların hepsi bir işe
yararlar ve çağırılıp hizmette kullanılmaları mümkündür.
Bu yaratıkların en güçlülerinden olan ‘Ebyaz’ isimli melek, düşmanları ortadan kaldırmaya yarar
ve Uzun Firdevsi, ‘Dávetnáme’sinde Ebyaz’ın aslında gayet tatsız bir şekildeki dávet usulünü
bugünün Türkçesiyle bakın, nasıl anlatıyor:

‘...İşbu melek şekil olarak insana benzer ama baş ve el sayısı fazladır, üç başıyla altı eli vardır.
Her bir elinde kılıç, yay, rebap denilen çalgı, ibrik, hıyar ve küláh tutar.Ebyaz, düşmanları yok
etmeye yaraya ve güneş akrep burcundayken çağırıla. Ebyaz’ı davet etmek isteyen fáni belirli
duaları okuya, sonra Ebyaz’a ait olan tılsımı karakedi kanıyla Çin káğıdına yaza. Bu iş bitince
boz renkli bir it yavrusunun ağzını sıkıca bağlaya ama öylesine sıka ki, it ses çıkaramaz hále
gele. Sonra o hayvancağızı ala, bir çömlek içine koya, çömleği sirkeyle doldurup ağzını balçıkla
sıvaya, götürüp bir gávur mezarına göme.
Derken eski bir kefen parçası bula, helák etmek istediği düşmanın adını bu kefene yaza. İsmin
altına bu işe mahsus birkaç dua daha yaza.
Gidip mezarın birinden bir tabut parçası çıkarta, onun üzerine Melek Ebyaz’ın hizmetinde olan
cinin işaretini çize, hemen yanına da kefene yazdığı gibi düşmanının adını kaydede. Bu iş de
bitince, cinin resmini tuzlu suyla karıştırılmış avrat kanıyla bir başka yere çize.
Ebyaz’ı dávet eden fáni, bu usulü ve duaları iyice saklaya; zira kötü ádemlerin eline düşerse
fenanın da fenası neticeler verir ve o kötü ádemler Ebyaz’ı günahsız kişileri ortadan kaldırmada
da kullanabilirler.’ 
Hürriyet

3/4
Urumhamatahayil’i Çağır Herkesi Kendine Áşık Et! - Murat BARDAKÇI

Yazar Administrator
Cumartesi, 06 Eylül 2008 22:10 -

4/4

You might also like